10 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: AB'ye tam üyelik hedefimizden vazgeçmedik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği (AB) büyükelçileriyle düzenlediği toplantıda açıklamalarda bulundu

3 yıl önce

Terör örgütü PKK'ya üyelikten hapis cezası alan Gebze Belediyesi CHP’li Meclis üyesi Osman Kurum görevinden uzaklaştırıldı

Terör örgütü PKK’ya üye olmak suçundan yargılandığı davada 7 yıl 6 ay hapis cezası alan CHP’li Gebze Belediyesi Meclis üyesi Osman Kurum, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı. Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK’ya üye olmak suçundan yargılanan Gebze Belediyesi Meclisinin CHP’li üyesi Osman Kurum, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Mahkemenin Kurum’un tutukluluk halinin devamına karar vermesi üzerine CHP’li meclis üyesi, İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı.

2 yıl önce

AB üyelik serüveninde belirsizliğe terk edilen Balkan ülkeleri yönünü Türkiye'ye çevirdi!

Çalışmalarını Batı Balkanlar üzerinde sürdüren Dilek Kütük, "Türkiye Balkanlarda neden güvenilir bir aktör?" başlıklı çarpıcı bir yazı kaleme aldı. İşte analiz yazısı; Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, sonrasında ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun peş peşe Balkanlara yaptığı ziyaretlerle gündemdeki yerini aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan beraberindeki heyetle önce Bosna Hersek'te, ardından da Karadağ'da resmi temaslarda bulundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Sırbistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Görüşmelerde, ticari ve siyasi alanlardaki ikili ilişkiler masaya yatırıldı. İlginçtir ki bu seyahatlerde aşı diplomasisi, altyapı çalışmaları, ülkelerin Avrupa Birliği (AB) üyelik süreçlerinin desteklenmesi, ticaret hacminin artırılması, soydaşların yaşadığı sorunlar gibi önemli meselelerin ötesinde Özerk Sırp Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Milorad Dodik'in açıklamaları dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Saraybosna'da, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Zeljko Komşiç ve Konsey Üyeleri Şefik Caferoviç ve Milorad Dodik ile görüştü. Bu görüşmeden sonra yapılan basın toplantısında söz alan Dodik, "Batı, yani AB ülkeleri Bosna Hersek için bir şey yapmıyorlar, bu nedenle Bosna'nın geleceği hususunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güveniyorum." diye konuştu. Şu bir gerçek ki, Balkanlı liderlerden, siyasetçilerden ve toplumun genelinden bu minvalde açıklamaları sıkça duyuyoruz. Peki Balkanlar, Türkiye'ye neden güveniyor? BALKANLAR TÜRKİYE'YE NEDEN GÜVENİYOR? Son yıllarda Avrupa siyasetinde ilginç değişimler yaşanıyor. Almanya'da eylül ayı itibariyle Merkel'in siyaseti bırakacak olması, Fransa'da seçimlerin yaklaşması ve Avrupa'nın birçok ülkesinde aşırı sağın yükselişe geçmesiyle Balkan ülkeleri kendilerini umutsuz hissediyor. Çünkü Avrupa siyasetindeki bu içe kapanma, göçmen karşıtlığı yarattığı gibi genişleme politikasını da baltalıyor. Eurobarometer'ın 2018 yılında yaptığı kapsamlı araştırma, AB vatandaşlarının yüzde 45'inin genişlemeye karşı olduğunu gösteriyor. Ülkeler tek başına incelendiğinde ise rakamlar daha yukarıya çıkıyor. Örneğin,Eurobarometer'ın 2019 yılında yayınladığı anket çalışmasında Alman vatandaşlarının yüzde 57'si genişlemeye karşıyken, Fransa'da bu oran yüzde 58'e, Hollanda'da ise yüzde 60'a ulaşıyor. Bu rakamların Avrupa'da değişen siyasi iklimle birlikte daha da artacağı düşünülebilir. 2003 yılındaki Selanik Zirvesi'nde Balkanları Avrupa'nın bir parçası olarak gördüğünü ifade eden ve genişleme sürecinin Balkan ülkelerini de kapsayacağının sözünü veren Avrupa, Balkanların uzun ve yorucu üyelik serüvenini belirsizliğe terk etti. Avrupa'da genişleme karşıtlarının oranı arttıkça Balkan ülkelerindeki hayal kırıklıkları da o nispette büyüyor. Örneğin, Fransa, Danimarka ve Hollanda'nın Arnavutluk'un AB üyelik sürecini veto etmesinden yorulan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, önceki aylarda AFP haber ajansına verdiği demeçte, "Arnavutluk Avrupa'nın kapısında durup açılması için ağlamayacaktır." dedi. Aynı şekilde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, pandeminin başlarında AB'den yardım görmemelerini, "Avrupa dayanışması bir peri masalıdır." sitemiyle dile getirdi. Kamuoyu yoklamalarına bakıldığında ise Balkanlarda AB'yle ilgili şüpheler artarken, Türkiye'ye ilgi istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Örneğin, Sırbistan'da Türkiye'ye duyulan güven son yıllarda artma eğiliminde. Avrupa Dış İlişkiler Konseyinin (ECFR) Ağustos 2021'de yaptığı çalışmaya göre, Sırbistan vatandaşlarının yüzde 12'si Türkiye'yi Sırbistan'ın çıkarları ve değerlerini paylaşan bir "müttefik ülke" olarak görüyor. Türkiye, Çin ve Rusya'dan sonra üçüncü sırada yer alıyor. Aynı kategoride Sırbistan vatandaşları AB'yi yüzde 11, İngiltere'yi ise yüzde 7 oranında müttefik ülke olarak değerlendiriyor. Ayrıca vatandaşların yüzde 56'sı Türkiye'nin "gerekli bir partner" olduğunu ifade ediyor. Türkiye açısından ise son 20 yılda Balkanlar, Türk dış politikasının önemli bir parçası haline geldi. Arap Baharı, Türkiye'deki terör olayları, Suriye sorunu, mülteciler krizi ve 15 Temmuz darbe girişimi gibi sayısız mesele Türkiye'nin kendi iç politikasıyla daha fazla meşgul olmasına sebep olsa da Balkanlarla kurduğu yakın ilişki istikrarlı bir şekilde sürüyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Türkiye Maarif Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Hava Yolları (THY), Halkbank ve Ziraat Bankası gibi yumuşak güç ve kamu diplomasisi kanallarının tüm unsurları faaliyetlerine devam ettiği gibi Türk iş insanlarının yürüttüğü altyapı ve yol projeleri de ilişkileri geliştirmeye yardımcı oluyor. Balkanlarda siyasi değişimler yaşansa da Türkiye vazgeçilmez bir aktör olarak bölgedeki pozitif imajını koruyor. Bunun sebeplerini beş ana başlık halinde özetleyebiliriz: 1. Türkiye, herhangi bir siyasi dayatmada bulunmuyor. Bölge ülkelerinin iç ve dış politikaları kapsamında verdiği kararlara dışarıdan müdahale etmiyor. Bu da Türkiye'yi her daim bölge ülkelerinin yanında olan bir ülke konumuna yerleştiriyor. Bilindiği üzere; AB, ABD ve Rusya gibi Balkanlarda aktif olan güçler yardım karşılığında bazı şartların yerine getirilmesini talep ederek, kendi istekleri doğrultusunda iç siyasete ve bölge siyasetine yön verebiliyor. Bu tarz girişimler Balkan toplumları tarafından onur kırıcı olarak değerlendirilebiliyor. Örneğin, Mayıs 2021'de Avrupa Üniversitesi Enstitüsü tarafından düzenlenen bir konferansta Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, o sıralarda hâlâ devam eden Türkiye -Yunanistan gerginliğini hatırlatarak, "Yunanistan'la olan anlaşmazlıklarda müdahale etmemiz için Türkiye tarafından tek bir girişim bile olmadı" açıklamasını yapmıştı. Türkiye'nin aksine Yunanistan ise Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin haklarını göz ardı ederek Doğu Akdeniz'deki doğal kaynakların kullanımı konusunda Avrupa ve Balkanlardan birçok devleti yanına çekmek için sert ve baskıcı açıklamalarda bulunmuş ve tepki toplamıştı. Diğer taraftan Türkiye Mart 2021'de Kudüs'te Büyükelçilik açan Müslüman çoğunluklu ilk ülke olan Kosova'yı kınadı fakat ilişkileri sekteye uğratacak herhangi bir yaptırımda bulunmadı. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan Temmuz 2021'de "Kosova'yı tanıyan ülkelerin sayısını arttırmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Şu anda 114 olan sayıyı daha da artıralım istiyoruz." şeklinde yaptığı açıklama ile Kosova'ya olan desteği, Kudüs meselesi sebebiyle çekmeye niyetli olmadıklarını gösterdi. 2. Dış politikasının "bölgesel sahiplenme" ve "kapsayıcılık" ilkeleri gereği Türkiye, bölgedeki pozitif gelişmeleri yakından takip ediyor ve bölgenin kendi sorunlarını çözebileceği her türlü girişimi destekliyor. Örneğin, Yunanistan ve Makedonya arasında 27 yıl süren isim sorununu bitiren Prespa Anlaşması ve Ocak 2019'da Makedonya'nın kendi ismini Kuzey Makedonya olarak değiştirmesi, Türkiye tarafından olumlu karşılandı. Diğer taraftan Türkiye 1 Temmuz 2020 ve 30 Haziran 2021 tarihleri arasında Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci'nin (GDAÜ) dönem başkanlığını üçüncü kez üstlendi. Dönem başkanlığı sırasında "Komşular Birlikte Görür" (Neighbours SEE Together) sloganını kullanan Türkiye, bölgeye yönelik bütüncül bakış açısını tekrarlayarak, birlik ve beraberlik mesajları verdi. Kasım 2020'de Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan ve Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan üçlü mekanizma toplantıları GDAÜ kapsamında yapıldı. 2010 yılında başlatılan ve Türkiye'nin Balkanlara yönelik dış politika ilkelerinin temel parametrelerinden birini oluşturan bu mekanizmaların devam etmesi önemli. Türkiye ayrıca bölge ülkelerinin Avro-Atlantik kurumlarıyla bütünleşmesini de destekliyor. 3. Türkiye bazı devletlerin aksine başlattığı projelerle ve bankacılık sektörüyle ekonomik bir tahakküm yaratmaya çalışmıyor. Türkiye bölgede -Richard Rosecrance'ın uluslararası ilişkiler literatürüne kattığı bir kavram olarak- "ticaret devleti" konumunu pozitif yönde devam ettiriyor. Pandemiye rağmen ticarette önemli düşüşler yaşanmamış, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin verilerine göre Balkan ülkelerine 2020'nin ilk 10 ayında 10 milyar 213,6 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. 2019'un aynı döneminde bu rakam 11 milyar 40,5 milyon dolardı. Türkiye bankacılık sektörünü bir yumuşak güç aracı haline getiriyor. Kazan-kazan ilkesi çerçevesinde hem bölgenin hem de yatırımcıların faydasına olan işlerde teşviklerde bulunuyor. Örneğin, Halkbank ve Ziraat Bankası bulundukları ülkelerdeki finans sektöründe oyun değiştirici konumlara geldiler. Bugün Makedonya'da 43 şubesi bulunan Halkbank, Sırbistan'da ise 34 şubeye sahip. Türk bankaları bölgedeki müşterilerini ve kredi kullanıcılarını her geçen gün artırdığı gibi yerel KOBİ'lere ve sosyal projelere desteklerde bulunuyor. Ayrıca bölgede yatırım yapan Türk şirketlerine de vergi muafiyeti ve teşvik gibi birçok fırsat sunuyor. 4. Bazı devletlerin aksine Türkiye meselelere salt kimlik ve din boyutuyla bakmıyor. Elbette ki bölge Müslümanlarıyla daha fazla ilgilendiği söylenebilir ama her kesimi "Türkiye'nin yanında" tutabilecek bir tarihsel ve kültürel birikime sahip olduğundan Balkanlardaki çok kültürlü, çok etnikli, çok dinli toplumların muhafaza edilmesi için bölgesel meselelere dikkatli ve dengeli yaklaşıyor. Örneğin, Türkiye Balkanlarla üst düzey siyasi diyaloğu dengeli bir şekilde yürütmek amacıyla 2020 yılında Bosna-Hersek'teki Sırp Cumhuriyeti'nin fiilî başkenti ve nüfusunun ezici çoğunluğu Sırp olan Banja Luka şehrine Türk Başkonsolosluğu açtığı gibi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun son ziyaretiyle Sırbistan'ın Sancak bölgesinde Müslüman nüfusun yoğun olduğu Novi Pazar şehrinde de Türk Başkonsolosluğu açabiliyor. Türkiye, yürüttüğü bu dengeli tutumu neticesinde Müslümanlardan destek alabildiği gibi, Dodik gibi Ortodoks Sırp milliyetçisi olan bir siyasetçinin dahi güvenini kazanabiliyor. Kosova ve Arnavutluk gibi Müslüman yoğunluklu ülkelerle ilişkileri iyi seyrederken, Katolik ve Ortodoks yoğunluklu nüfusa sahip Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan gibi ülkelerle de ilişkileri pozitif yönde ilerleyebiliyor. 5. Türkiye için bölgede barış ve istikrarın baki olması, kendi iç ve dış politikası kapsamında değerlendirildiğinde elzem olduğundan, yıkıcı değil yapıcı bir vizyona sahip. Batı medyasında yıllarca işlenmesine rağmen Türkiye'nin bölgede gizli bir ajandası yok. Oyun bozucu bir aktör olmadığı gibi AB'nin desteklediği birçok projeye de dahil olarak Balkanların kalkınması için yük paylaşımı yapıyor. Temel mesele, karşılıklı fayda ve Türkiye'nin varlığının Balkanlarda istikrarlı bir şekilde devam etmesi. Bu nedenle Türkiye ticaret, altyapı, ulaşım, savunma sanayii, enerji, tarım gibi alanlarda projeler yürütürken sosyal ve kültürel alanlardaki faaliyetlerini ihmal etmiyor. Sonuç olarak Türkiye, Balkanlarda yardımlaşma, diyalog ve iş birliğini esas alan bir aktör olduğundan tesis edilen yakın ilişkileri koruyabiliyor ve bölge ülkelerinin güvenini kazanıyor. Türkiye'nin coğrafi ve kültürel yakınlığının yanı sıra bölgeye yukarıda sayılan maddeler çerçevesinde sergilediği dengeli yaklaşım, Balkanlarda hükümetler değişse dahi Türkiye'yi pozitif bir aktör olarak görmelerine vesile oluyor. [İstanbul Medeniyet Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler alanında doktora eğitimine devam eden Dilek Kütük, çalışmalarını Batı Balkanlar üzerinde sürdürmektedir]

2 yıl önce

Ukrayna, AB'ye üyelik başvurusunda bulundu

Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı askeri harekatta taraflar, Belarus sınırında masaya oturma kararı aldı. Müzakere süreci devam ederken, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky Avrupa Birliği'ne yönelik bir adım attı. Zelensky, Rus ve Ukraynalı heyetler arasındaki görüşmeler öncesinde bu sabah yaptığı konuşmada AB'ye yeni bir özel prosedür kapsamında acil üyelik çağrısında bulunmuştu. AB'YE ÜYELİK BAŞVURUSUNU İMZALADI Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne resmi üyelik başvurusunu imzalayan Zelensky, "Bugün Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunu imzaladım. Gerçek olduğundan eminim." dedi.

2 yıl önce

DEVA Partisi Esenyurt’ta vatandaşlara erzak kolisi dağıttı. Yardımın 'partiye üyelik şartı ile' yapılması ise tepkilere neden oldu

Ali Babacan'ın Genel Başkanı olduğu DEVA Partisi, Esenyurt Hürriyet mahallesinde erzak kolisi dağıttı. Yunus Emre Sağlık Ocağı önünde gerçekleşen dağıtım sırasında vatandaşlara 'partiye üyelik şartı' koşulduğu görüldü. "SİZİ DEVA PARTİSİNE ÜYE YAPIYORUM" Kolilerin olduğu araçta bulunan görevli bir kadının vatandaşlara seslenerek, "Arkadaşlar ben sizi DEVA Partisi'ne üye yapıyorum kabul ediyor musunuz?" demesi kameralara yansıdı.

2 yıl önce

Bu kaçıncı tiyatro! CHP'nin törenindeki 'üyelik şovu' yalan çıktı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, İstanbul Sultanbeyli'de bulunan bir kültür merkezinde, üye katılım programı düzenlemiş, buradaki törende ismi Ayşe Arayan olarak geçen ve sözde AK Parti üyesi olduğu ifade edilen vatandaşın üye kartını kürsüye vurma şovuyla CHP’ye katıldığı görüntüler komuoyuna servis edilmişti ROZETİ KILIÇDAROĞLU TAKTI Oysa işin aslı kısa zamanda ortaya çıktı. Rozeti bizzat Kılıçdaroğlu tarafından takılan vatandaşın gerçek isminin Anşa Arayan olduğu öğrenildi. HİÇ ÜYE OLMAMIŞ Yapılan araştırmada Anşa Arayan isimli kadının AK Parti’ye hiçbir zaman üye olmadığı ve AKBİS sisteminde de ismine rastlanmadığı görüldü. https://twitter.com/genelgundem/status/1515634163663183874?s=21&t=4y-C0PIGy9rym0pJQp2ykQ Bu da akıllara yeniden CHP'nin daha önce oynadığı üye kayıt tiyatro oyunlarını getirdi. Ayrıca kocasının ve ailesinin sosyal medya hesaplarından yıllardır CHP paylaşımları yaptığı da belirlendi.

1 yıl önce

Putin’den, Finlandiya Cumhurbaşkanı'na "NATO’ya üyelik hata olur" mesajı

Finlandiya Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Niinistö, görüşmede Putin'e 2021'in sonlarında Rusya'nın ülkelerin NATO'ya katılmasını önlemeyi amaçlayan taleplerinin ve Şubat ayında Ukrayna'ya saldırı başlatmasının Finlandiya'nın güvenlik ortamını temelden değiştirdiğini söyledi. Doğrudan ve anlaşılır şekilde gerçekleştirildiği ifade edilen görüşmede Niinistö, Finlandiya'nın önümüzdeki birkaç gün içinde NATO üyeliğine başvurmaya karar verdiğini belirtti. Rusya'nın Ukrayna'daki saldırılarının yol açtığı insani acılardan derin endişe duyduğunu söyleyen Niinistö, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin sivillerin tahliyesinin sağlanmasına ilişkin mesajlarını da iletti. "FİNLANDİYA RUSYA'NIN KOMŞUSU OLMANIN GETİRDİĞİ SORUNLARI DOĞRU VE PROFESYONEL BİR ŞEKİLDE ELE ALMAK İSTİYOR" Finlandiya'nın NATO'ya katılarak kendi güvenliğini güçlendireceği ifade edilen Cumhurbaşkanlığı açıklamasında, "Finlandiya gelecekte de Rusya'nın komşusu olmanın getirdiği pratik sorunları doğru ve profesyonel bir şekilde ele almak istiyor" denildi. Görüşmenin Finlandiya'nın talebi üzerine yapıldığı kaydedildi. PUTİN: "FİNLANDİYA'NIN NATO ÜYELİĞİ HATA OLUR" Görüşmeye dair Kremlin'den yapılan açıklamada ise, "Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurusunda bulunma niyetiyle ilgili olarak açık bir görüş alışverişi yapıldı" denildi. Açıklamada, "Vladimir Putin, Finlandiya'nın güvenliğine yönelik herhangi bir tehdit olmadığı için geleneksel askeri tarafsızlık politikasından vazgeçmenin bir hata olacağını vurguladı" ifadeleri kullanıldı. Finlandiya'nın dış politikasında böyle bir değişikliğin, uzun yıllardır iyi komşuluk ve işbirliği ruhuyla inşa edilen ve karşılıklı yarar sağlayan Rusya-Finlandiya ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekildi. Liderler ayrıca Ukrayna'daki durumu da görüştü. Açıklamaya göre Putin, Kiev yönetiminin diyalogla ilgilenmediği için Ukrayna ile müzakerelerin askıya alındığını söyledi.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan NATO öncesi önemli mesajlar: İsveç ve Finlandiya üyelik istiyorsa PKK'ya mani olmalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi'nin düzenleneceği Madrid'e hareketi öncesinde açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları şöyle: İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelik başvurularına yaklaşımımız herkesin malumudur. Türkiye'nin hayati çıkarlarını tehdit eden PKK, PYD uzantılarının bu ülkelerde rahatça hareket etmesinden duyduğumuz rahatsızlık ve haklı tutumumuzu bir kez daha muhatapları ile paylaşacağım. İlgili ülkelerin liderlerinin katılacağı bir dörtlü zirve de gerçekleştireceğiz. Bu talepleri dikkate almak zorundalar. Bunun aksi düşünülemez. Ukrayna'daki savaşın bir an evvel sona erdirilmesi için adım atmak zorundayız. En anlamlı ilerleme Türkiye'de gerçekleşen zirvede olmuştur. Beklentimiz ittifak dayanışmasının ortaya konulması. İsveç ve Finlandiya NATO'ya üye olacaksa PKK'nın bu ülkelerde hareket etmesine mani olmalı. Türkiye'nin güvenlik endişelerini dikkate almak zorunda. Aksi düşünülemez. İsveç ve Finlandiya konusunda haklı tutumumuzu anlatacağım. Cüneyt Arkın'ın vefatı Allah amelince rahmet eylesin. Bütün ailesine yakınlarına ve sanat camiasına şahsım ailem ve milletim adına baş sağlığı diliyorum. NATO'da Türkiye'nin beklentileri neler olacak? Biz NATO'nun 70 yıllık üyesiyiz. Türkiye rastgele NATO'ya katılmadı. dolayısıyla bu sabah ABD Başkanı Biden ile bir görüşme yaptık. bu akşam ya da yarın bir araya gelme arzusunu ifade etti. Biz kuru laf istemiyoruz biz netice istiyoruz. Biz orta sabah top çevirmekten bıktık. Konuşuyorlar aynı günün akşamı İsveç devlet televizyonunda terörist başı çıkmış söyleşi yapıp Türkiye'ye veriyor veriştiriyor. İsveç yönetimi biz bunları terörist olarak kabul etmiyoruz deyip caddelerde yürüyüş yapıyor. İsveç polisi de bunlara izin veriyor. Sadece İsveç de değil. Aynı şey Hollanda Almanya Yunanistan'da da var. Biden'la görüşmede neler konuşulacak? F-16 meselesi şu anda hala masada. Orada da oyalama taktiği gidiyor. Miçotakis'le görüşecek mi? İkili bir görüşmeyi yapmam mümkün değil. Yunanistan'la bu yıl yüksek düzeyli strateji toplantımız vardı. biz bunu iptal ettik. Bitti o iş. Talep edilirse o kapıyı biz kapattık. Bundan sonra kendilerine çekidüzen verecekler. Vermedikleri takdirde yol haritamızı çizeriz.

1 2