03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

CHP'li Cihangir İslam, HDP'li Baluken'i cezaevinde ziyaret etti

CHP İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, Ankara Sincan Cezaevi'nde bulunan HDP'li eski vekil İdris Baluken'i ziyaret etti. İslam, 'örgüt üyeliği ve propagandası' suçundan 16 yıl 8 ay ceza alan Baluken'i ziyaret etmek için 2018'den beri talepte bulunduğunu ve ilk kez olumlu yanıt aldığını söyledi. 'DOSTUMDAN SELAM GETİRDİM' 'Meslektaşım ve siyasetten dostum HDP Milletvekili Sayın Dr. İdris Balüken'den hepinize selam getirdim.' diyen İslam, 'Sincan'da, oldukça moralli ve fit.' ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

İslam İşbirliği Teşkilatı buluşması... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemiz yeni bir göç akınını karşılayamaz

 İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Sizleri ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Konferansın ana temasının 'Paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan' olarak belirlenmesini isabetli buluyorum. İnsanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyona yakın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Aralarında sevdiklerimizin de olduğu pek çok vatandaşımızı kaybettik. Mevladan bizi bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum. Salgın dönemde insanı merkeze alan bir yaklaşım sergiledik. Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak ve hukuk dersi verenler kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. 160 ülkeye yardım ulaştırdık. 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz. İŞGAL, ŞİDDET POLİTİKALARINDA ISRAR ETMENİN ARTIK KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR Filistin meselesi hepimizi bir araya getiren yapı taşlarından birisidir. Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslümanın davası değildir, İslam aleminin ortak davasıdır. Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. Batı Şeria'da tek taraflı uygulamalar günden güne artıyor. Filistinli kardeşlerimizin sokak ortasında infaz edildiğini görüyoruz. Gazze'ye yönelik haksız abluka da devam ediyor. Filistin'i nefessiz bırakan bu politikalar Filsitinli kardeşlerimizin şanlı direnişi sayesinde şimdiye kadar hedefine ulaşamamıştır. Bir avuç fanatik dışında ne İsrail'e ne de bölge halkına faydası olmamıştır. İşgal, şiddet politikalarında ısrar etmenin artık kimseye bir faydası yoktur.  Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Ne suretle olursa olsun bir halkın ötekileştirilmesini asla kabul etmiyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak bizim inancımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten ecdadın torunları olarak Filistin'de zulüm görmek istemiyoruz. Doğu Kudüs'ün statüsüne yönelik hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.  Önümüzdeki dönemde bölgemizde barış ikliminin güçlenmesini bizim atacağımız adımlar belirleyecektir. Uluslararası sistemdeki engellere rağmen Filistin davasının dünya gündeminde hakettiği yere getirilmesi için gayretlerimizi sürdürmeliyiz. Filistinlilerin de kendi aralarındaki tefrikayı sonlandırmaları yürütülen çalışmaların başarıya ulaşması için son derece önemlidir. Beklentimiz Filistinli kardeşlerimizin birliğini güçlendirerek bu sürece destek vermeleridir. ÜLKEMİZ YENİ BİR GÖÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMAZ Afganistan'ın kalıcı barışa kavuşması temennimizdir. Şu anki zor kış şartlarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Devam eden siyasi süreçte içimize sinmeyen özellikle kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar vardır. Tavsiyelerimizi net biçimde muhattaplarımıza iletiyoruz. Afganistan'ın tekrar çatışmaya sürüklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı malumunuzdur. 3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyona yakın yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz. Göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade bizim gibi ülkeler çekiyor.  Batı dünyası hep üç maymunu oynadı. Aylan bebeğin hepimizin yüreğini dağlayan dramları karşısında yine bir şey yapmayan bunlardır. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında PKK, YPG gibi terör örgütlerini desteklemekten çekinmediler. Yardım sözlerinin önemli kısmını yerine getirmediler. Suriye'de bir milyona yakın kişi hayatını kaybetmişse bunda rejim ve terör örgütlerinin saldırıları kadar batı dünyasının riyakarlığının da payı vardır. Hem Batılı ülkelerin vicdansızlığının faturasını masum Suriyeli kardeşlerimiz ödemiştir. İSLAM DÜŞMANLIĞI İLE MÜCADELE Müslümanlar olarak sadece koronavirüsle değil giderek yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Müslümanlar özellikle Müslüman kadınlar başta olmak üzere ırkçı politikaların mağduru oluyor. Batı ülkelerinde nefret söylemleri günlük hayatı da esir alıyor. Sokakta, iş yerinde, pazarda, markette ırkçıların saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın haberini alıyoruz. Farklılıklarımız, görüş ayrılıklarımız olabilir. Bize düşen safları büyütmektir. Ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi olacağına inanıyorum. 

2 yıl önce

TBMM Başkanı Mustafa Şentop: Uluslararası terörün aslında hamisi İslamofobiyi icat eden Batılılar

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, TBMM Tören Salonu'nda, 10 Aralık İnsan Hakları Günü nedeniyle düzenlenen 'Avrupa'da İslamofobi: Problemler, Yaklaşımlar ve Çözümler' konulu panele katıldı. Panelde, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Muharrem Kılıç, akademisyenler ve uzmanlar da yer aldı. Şentop, 'İslamofobi' yerine 'İslam düşmanlığı' ifadesinin kullanılması gerektiğini, İslamofobi'nin İslam düşmanlığının yanı sıra ırkçılık olduğunu vurguladı. Şentop, "İslamofobi bu anlamda sadece İslam düşmanlığı değil, aslında yabancı düşmanlığı, ırkçılık. Hepsi bu İslamofobinin içerisinde mütalaa edilebilir. Bu tabiri bizim kullanmamızın doğru olmadığını düşünüyorum. Onların isimlendirmesi ile bir kelimeyi kullanmış oluyoruz. Türkçe olarak da diğer dillerde de bunu yapmalıyız" dedi. Şentop, Batılı istihbarat örgütleri tarafından özel olarak Müslüman terörist modelinin icat edildiğini belirterek, "Özel olarak icat edilmiş, var edilmiş bir Müslüman terörist modeli var. Uluslararası terörizmin başta El Kaide olmak üzere Batı ülkeleri tarafından, onların istihbarat örgütleri tarafından var edilmiş ve desteklenen yapılar olduğu kanaatindeyim. Fransa'nın terör örgütü DEAŞ’a yardımına dair ve bunun hükumetin bilgisi dahilinde olduğuna dair şu anda bir soruşturma yürütülüyor. Dolayısıyla uluslararası terörün aslında hamisi yine İslamofobiyi icat eden Batılılar" diye konuştu.

2 yıl önce

Pakistan Başbakanı: ABD Afganistan'da hatalar yaptı, yükümlülüğü İslamabad çekti

Pakistan Başbakanı İmran Han, İslamabad Politika Araştırması Enstitüsü (IPRI) tarafından düzenlenen 'Margala Diyaloğu'nun' açılış konuşmasını gerçekleştirerek, Batılı medya organlarını eleştirdi ve Pakistan'ın Afganistan'daki fedakarlıklarının göz ardı edildiğini belirtti. Han, Batı'da Pakistan'ın Afganistan'da ikili oynamakla suçlandığını ve uluslararası alanda isminin kötülendiğini ifade ederek İslamabad'ın uluslararası toplum tarafından yanlış nedenlerle suçlandığını ifade etti. ABD’nin Afganistan’da hatalar yaptığını ancak bunun yükümlülüğünü Pakistan’ın çektiğini dile getiren Han, Afganistan’daki savaştan en büyük ikinci zararı ülkesinin gördüğünü söyledi. Han, ABD’nin müttefikleri arasında 80 bin kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın yerlerinden olduğu ve 100 milyar doların üzerinde ekonomik kaybın yaşandığı tek ülkenin Pakistan olduğunu vurguladı. Hindistan'ın 'ırkçı hükümetin Keşmir dahil olmak üzere azınlıklara karşı ırkçı politikalar izlediğini' öne süren Han, ancak Batılı ülkelerin Yeni Delhi’yi eleştirmediğini kaydetti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan birlik ve dayanışma mesajı! 'Salgında İslam karşıtlığı arttı'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de düzenlenen MAS-ICNA Kongresi'ne bir Video Mesaj gönderdi. Türkiye'deki 84 milyonun selamlarını ABD'li Müslümanlara ilettiğini belirten Erdoğan "Sizlerin aracılığıyla ABD'nin dört bir yanındaki kardeşlerimize selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Amerikan Müslüman toplumunun en büyük organizasyonlarından olan Amerika Müslüman Cemiyeti yıllık kongresinin başarılı geçmesini, tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum" dedi. 'TÜM İNSANLIĞI BEKLEYEN KOLAYLIKLAR OLDUĞUNU BİLİYORUZ' Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'de 'her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunun' müjdelendiğini belirterek "Manevi önderlerimizden Hz. Mevlana da 'ümitsizliğin ardında da nice ümitler var, karanlığının ardında da nice güneşler var' diyerek Rabbimizin bu müjdesini adeta tefsir etmiştir. Bizler gerek siyasi gerek günlük hayatımızda gerekse ülkemiz, milletimiz ve ümmet için verdiğimiz kutlu mücadelede bu ilahi müjdeye şahitlik ettik. Sıkıntılarla, meşakkatlerle karşılaşsak da her defasında zorluğun ardından gelen bir kolaylığa mazhar olduk. Koronavirüs salgının etkilerini halen hissettiğimiz şu sürecin sonunda da bizleri ve tüm insanlığı bekleyen kolaylıklar olduğunu biliyoruz. Bunun için umutsuzluğa kapılmadan tedbire sarılıp, takdire ram olarak mücadelemizi kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. 'KUŞATICI VE KUCAKLAYICI OLMALIYIZ' Bir taraftan salgın sebebiyle işi, aşı, düzeni bozulanlara sahip çıkarken, diğer taraftan da içinde yaşadıkları toplumun refahı ve esenliği için gösterdikleri çabaları artırmaları gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Salgınla beraber yükselen İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve kültürel ırkçılık gibi akımlara karşı dayanışmamızı daha da güçlendirmeliyiz. Müslümanların dirliğe kavuşması ancak kendi aralarında bir ve beraber olmaları ile mümkündür. Cihanşümul kardeşliğimizin etnik ve kültürel farklılıklarımız sebebiyle zedelenmesine izin veremeyiz. Hangi kökene, ten rengine, kavme, kültüre, mezhebe, meşrebe mensup olursa olsun tüm Müslümanlar kardeştir. İnancımızda kavmiyetçiliğe, tefrikaya, fitneye yer olmadığı gibi teröre de asla yer yoktur. Varlığımıza yönelik artan tehditler karşısında kendi kabuğuna çekilmek yerine kuşatıcı ve kucaklayıcı bir anlayışla özgüven sahibi Müslümanlar olarak toplumda hak ettiğimiz yeri almaya çalışmalıyız. Bunları başardığımızda Rabbimizin bizlerin önünde rahmet kapılarını da sonuna kadar açacağına inanıyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika Müslüman Cemiyeti ile Kuzey Amerika İslam Cemiyeti'nin ortaklaşa düzenlediği toplantının birlik ve beraberliklerinin güçlenmesine, aralarındaki muhabbetin perçinlenmesine vesile olacağını belirtti.

2 yıl önce

Uluslararası kuruluşlara göre 2020’de Avrupa’da İslamofobi artış gösterdi

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Profesör Farid Hafez'in hazırladığı Avrupa İslamofobi Raporu 2020'de, bölge ülkelerinde geçen yıl boyunca yaşanan İslam karşıtı olaylar ve söylemler ele alındı. Çeşitli ülkelerden 37 akademisyenin katkı sağladığı raporda, çoğunluğu Avrupa'da yer alan toplam 31 ülkede İslamofobi'nin gidişatı incelendi. Raporda, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşların, Avrupa'da İslamofobi'ye dair araştırmalarına yer verildi. Avrupa Konseyinin Haziran 2020'de yayımladığı "İnternetteki Yasa Dışı Nefret Söylemleriyle Mücadele" başlıklı raporunda, Avrupa'da internet ortamında artan nefret söylemlerine dikkat çekilirken, 2020'de internetteki nefret söylemlerinin yüzde 9,4'ünün İslam karşıtı unsurlar içerdiği gözlemlendi. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının Haziran 2020'de yayımladığı ankette, Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 22'sinin Müslümanlara komşuluk etmekten rahatsız olduğu ve yüzde 21'inin başörtülü bir Müslüman kadını işe almak istemediği sonucu çıktı. Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonunun raporunda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric'in "Avrupa korkunç gerçekle yüzleşiyor: Antisemitik, Müslüman karşıtı ve diğer ırkçı nefret suçları endişe verici oranda artıyor." ifadelerine yer verildi. BATI AVRUPA'DA İSLAMOFOBİ SOSYAL HAYATTA YAYGINLAŞTI BM İnsan Hakları Konseyinin geçen yıl yayımladığı raporda da Müslümanlara yönelik nefret suçlarının, özellikle sosyal medyada büyük oranda arttığı vurgulandı. Bu artışın çoğunlukla Avrupa ülkelerinde gözlemlendiği ve Avusturya, Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hollanda ve İngiltere'de Müslüman toplulukların her geçen gün daha fazla nefret söylemlerine maruz kaldığı belirtildi. Konseyin raporunda, sosyal medya platformu Facebook'un, Müslüman karşıtı nefret söylemlerinde en kilit araç olarak kullanıldığı tespiti yer aldı. Raporda, Batı Avrupa ülkelerinde İslamofobik eylemlerin internet ortamının yanı sıra sosyal hayatta da yaygınlaştığına dikkat çekildi ve bazı ülkelerde kadınların, dini inancı gereği giydiği kıyafetlerle eğitim görmesinin yasaklanması örnek gösterildi. İSLAMOFOBİ'NİN ARTIŞI MÜSLÜMAN TOPLULUKLARI ENDİŞELENDİRİYOR Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının hazırladığı "Müslüman Karşıtı Nefret Suçlarını Anlamak: Müslüman Toplulukların Güvenlik İhtiyacı" raporunda, İslamofobi'nin fiziksel, duygusal ve psikolojik etkileri incelendi. İslamofobik saldırıya maruz kalan kişilerin günlük hayatta korku ve endişelerinin arttığı, daha fazla güvenliğe ihtiyaç duyduğu gözlemlendi. Avrupa genelinde artan İslam karşıtı eylemlerin, Müslüman toplulukların camiye gitmekten korkması ve Müslüman kadınların dini kıyafet giymekten çekinmesi gibi sonuçlar getirebileceği belirtildi. AVRUPA, İSLAMOFOBİ'NİN EN AKTİF NOKTASI İslam İşbirliği Teşkilatının Kasım 2020'de yayımladığı raporda, Müslüman karşıtlığının, Avrupa'da aşırı sağ grupların kampanyalarında ana unsur haline geldiği ifade edildi. Müslümanlara yönelik sosyal medyada nefret söylemi ve fiziki saldırıların en çok Avrupa'da yaşandığı kaydedilirken, Avrupa'nın İslamofobi'nin en aktif noktası olmayı sürdürdüğü tespiti yapıldı. MEDYA VE DÜŞÜNCE KURULUŞLARI İSLAMOFOBİ'Yİ KALICI HALE GETİRDİ Avrupa İslamofobi Raporu 2020, uluslararası kuruluşların İslamofobi'yi ele almak için düzenlediği etkinliklere ve alınan tedbirlere de değindi. Bu kapsamda geçen yıl Avrupa Parlamentosunda (AP) "21 Eylül Avrupa İslamofobi'ye Karşı Mücadele Günü" dolayısıyla yapılan etkinlikte parlamento üyeleri, Avrupa'da giderek artan İslamofobik eylemler ve özellikle Müslüman kadınlara yönelik nefret suçlarına dair endişelerini paylaştı. Eski AP üyesi Mecid Mecid, "kötü idare edilen medya ve gündem belirleyen düşünce kuruluşlarının, Avrupa'da İslamofobi'yi kalıcı hale getirdiği" fikrini savundu. Avrupa Konseyi de kıta genelinde İslamofobi'yle mücadeleyi güçlendirmek için harekete geçti ve 7 Ekim 2020'de, Konsey'in İletişim Direktörü Daniel Höltgen'i "İslam Karşıtlığı, Antisemitizm, Nefret Suçları Özel Temsilcisi" olarak atadı.

2 yıl önce

Erhan Ayfoncu'dan CHP'ye yanıt: İslam’ın “Ortaçağ”ı yoktur!

Kendi tarihine ve değerlerine “Ortaçağ zihniyeti” diye hakaret edenlerin, tarihimizde böyle bir dönem olmadığından habersiz olduğunu vurgulayan Erhan Afyoncu, "İslam’ın “Ortaçağ”ı yoktur. “Ortaçağ zihniyeti” o dönemin Avrupa’sında ve bugün kendi değerlerinden utananların kafalarındadır" diye yazdı. Erhan Afyoncu yazısında şunları kaydetti; "İslam dünyası, Batı'nın Ortaçağ'ı yaşadığı dönemde çok parlak bir medeniyete ve entelektüel hayata sahipti. Muhittin Macit, İhsan Fazlıoğlu, Mahmut Kaya, Yavuz Unat, Hüseyin Gazi Topdemir ve Bekir Karlığa'nın İslam medeniyetinin Avrupa'ya tesirleri konusunda önemli araştırmaları vardır. Ayrıca Thomas Bauer, "Neden İslam'ın Ortaçağ'ı Yoktu?", Frederick Starr ise "Kayıp Aydınlanma" isimli eserinde bu konuyu teferruatlı olarak anlatırlar. TERCÜME DÖNEMİ İslam medeniyeti, fetihlerle Bizans ve İran medeniyetleriyle karşılaştı. Komşu medeniyetleri anlama ve onlardan faydalanma yoluna gitti. İslam dünyası böylece o dönemdeki Hıristiyan dünyasından çok farklı bir yolda ilerledi. Avrupa'nın rağbet etmediği ve gündeminden düşürdüğü Antik Yunan'a ait bilgiler Arapça'ya aktarıldı. İslam dünyasında ilk çeviriler, Emevi halifeleri döneminde başlasa da sistemli bir tercüme faaliyeti Abbasiler zamanındadır. Beytü'l-Hikme'nin kurulmasıyla önemli âlimler ve mütercimler burada toplandı. Aristo'nun, Öklid'in, Batlamyus'un, Galen'in ve Hipokrat'ın eserleri çevrildi. Beytü'l- Hikme'de yapılan tercüme ve bilimsel çalışmalar, İslam dünyasında bilimin ve düşüncenin gelişmesini sağladı. BİLİMİN PARLAK GÜNLERİ Tıp alanında parlak bir dönem yaşandı. Bağdat, Şam, Kahire ve Kurtuba'da hastaneler kuruldu. Hastalıkların türlerine göre ayrılan hastaneler aynı zamanda tıp okuluydular. Binalarda dershaneler ve kütüphaneler de mevcuttu. Derslerde Hipokrat'tan İbn Sina'ya kadar önemli âlimlerin eserleri okutuluyordu. Eğitimin sonunda yeterli olanlar hekim diploması alıyordu İbn Sina'dan Ebu Bekir Razî ve İbn Nefis'e kadar birçok büyük hekim önemli buluşlara imza attılar. İbn Sina bütün tıp tarihinin en önemli ismiydi. İbn Nefis, Galen'i eleştirerek kalbin anatomisi konusundaki eksikliklerini ortaya koyup küçük kan dolaşımını keşfetti. İslam dünyasında tıp eğitimi ve hastanelerin yanında ilaç yapımı da gelişti. Razî ve Birunî gibi âlimler, mineraloji ve farmakolojiyle uğraştılar. Endülüslü İbnü'l-Baytar'ın üç kıtayı gezip, bitki toplayıp inceleyerek yazdığı eserler ilaç yapımı ve kullanımı alanında başucu kitapları oldular. Muhammed bin Musa el-Harizmî, "cebir"i müstakil olarak ele aldı. Cebir, Harizmî ile denklemler bilimi oldu. Harizmî dışında da İslam dünyasında geometri ve aritmetik alanında birçok önemli âlim önemli buluşlar yaptı. Modern kimyanın oluşumunda İslam âlimleri öne çıktı. Cabir bin Hayyân, teorik ve deneysel araştırmalarıyla modern kimyanın kurucularından oldu. Birçok kimyasal bileşiğin, kimya aletinin, kimya sürecinin uygulayıcısıydı. Minerallerin oluşumuyla ilgili teoriler geliştirirken, kimya sanayiiyle ilgili önemli çalışmalar yaptı. İbn Hayyân, tabiat bilimlerinde deneyin önemini kavrayıp araştırmalarında uygulamıştı. Batı'da "Geber" ismiyle tanındı. Batılı araştırmacılar, İbn Hayyân'ın Boyle, Priestley ve Lavoisier gibi kimyacılarla birlikte ele alınması gerektiğini söylerler. Ortaçağ'ın büyük fizikçisi, matematikçi ve astronom olan İbnü'l- Heysem, optik alanında bir devrim yaptı. Deneysel çalışmalarıyla optiğin ilkelerini ve problemlerini ortaya koydu. Gözün yapısını ve görmenin mahiyetini inceledi. İslam dünyasında Aristo sistemini temel alan "Meşşâiyye" adı verilen felsefe hareketi ortaya çıkmıştı. Farabi, İbn Rüşd, İbn Sina ve Kindî gibi âlimler, felsefe, mantık, ahlak ve siyaset düşüncesinde önemli fikirler geliştirdiler. İslam âlimleri, mekanik, makine yapımı, metallerin işlenmesi, cam yapımı tekniklerinin geliştirilmesi, rüzgâr ve su değirmeni, saat, çeşme ve kaldıraç yapımı konusunda önemli çalışmalara imza attılar. Mekaniğin yasalarını ve birçok cismin yoğunluklarını incelediler. Alkol, gliserin, soda, nitrik, asetik, sülfürik ve hidroklorik asit gibi birçok kimyasal maddeyi keşfettiler. GÖKLERİ KEŞFETTİLER Halife Memun zamanında 9. yüzyılda Bağdat'ta Şemmâsiye Rasathanesi'nin inşa edilmesinin ardından İslam dünyasının birçok yerinde gözlemevleri kuruldu. İslam âlimleri gözlem aletleriyle gökyüzünü izleyip hem pratik hem de teorik çalışmalar yaptılar. Yeni gözlem araçları ve teknikleri geliştirdiler. Ayrıca yer ölçümü çalışmaları da yapıldı. Rasathanelerde ekliptik düzlem ile ekvator düzlemi arasındaki eğim hesaplandı. Bettanî, güneş, ay ve gezegenlerin hareketlerini izleyerek mevsim sürelerini ve güneş yılını büyük bir doğrulukla (365 gün 5 saat 46 dakika 24 saniye) hesapladı. Bîrûnî'nin çalışmaları astronomi alanındaki en önemli ve kapsamlı eserlerdendi. İslam astronomları, Batlamyus'un teorilerindeki eksiklikleri ortaya koyup birçok yeniliğe imza attılar. Nasiruddin-i Tusî'nin 1259'da Meraga'da kurduğu rasathanenin benzeri Avrupa'da ancak 16. yüzyılda kurulabildi. Uluğ Bey'in Semerkand rasathanesi ve medresesi ise büyük bir bilim merkezi oldu. Yapılan çalışmalar "Uluğ Bey Zici" adlı eserde toplandı. Astronominin temel kitabı oldu. Eserde 48 takımyıldızı ele alınıp 1028 yıldızın yeri tespit edilmişti. İSLAM MEDENİYETİNİN BATI'YA TESİRLERİ AVRUPA'DA Hıristiyanlık'tan sonra düşüncenin dini alana yönelmesiyle Antik Yunan bilim ve kültürü dışlanmaya başlandı. Bizans İmparatoru Jüstinyen, 529'da Atina felsefe okulunu kapatınca buradaki âlimler İran'a sığındılar. Batı, Ortaçağ adı verilen dönemde düşünce alanında karanlık bir devre girdi. Aynı yıllarda Ortadoğu, İran ve Maveraünnehir'deki Araplar, İranlılar ve Türkler ise gelişmiş bir medeniyet dönemindeydiler. Müslümanlar, düşünce, bilim ve teknoloji alanında parlak günler yaşadıkları bu dönemde askeri açıdan rakipsizlerken ekonomi ve ticareti de yönlendirdiler. Nitekim Thomas Bauer, "Doğu'nun Antik şehirlerinde büyük taş binalar ayakta kalırken, o dönemin Avrupa'sında bunlar harabe haline gelmişti. Oysa Doğu'da hekimler Galen'in tıbbını devam ettirmişler, doğa bilimleri ve edebiyatta birbirinden eşsiz eserler kaleme alınmıştır. Doğu'nun günlük hayatında bakır, sirke, kiremit, cam gibi gündelik hayatın unsurları yaygın bir şekilde kullanılırken, Avrupalılar bunları ancak Yeniçağ'ın başında tekrar keşfetmişlerdir" der. Batı'da İslam bilim ve düşüncesine karşı ilgi 10. yüzyılın sonunda başladı. İslam bilim ve felsefe mirasının büyük bir kısmı Arapça'dan Latince ve İbranice ile Kastilce ve Katalanca gibi yerel dillere çevrildi. İspanya, Fransa, İngiltere, Sicilya ve Portekiz'de tercüme faaliyetleri oldu. Avrupa kralları, Müslüman halifelerini örnek aldı. İngiliz düşünürü Abelard de Bath (öl. 1142), İslam'ın etkisini şahsında taşıyan ilk aydındı. Toledolu Gerard de Cremone, 71 çeviri yapmıştı. Cremonalı Gerard, Arapça'ya çevrilen Aristo külliyatının büyük bir kısmını Latince'ye tercüme ettiği gibi, Kindî, Farabî ve İbn Sina'nın eserlerinden çeviriler de yaptı. İbn Rüşd'ün ölümünün üzerinden yarım asır bile geçmeden eserleri Batı dillerine çevrilmişti. İslam âlimlerinin Avrupa'ya tesirleri konusunda ciltlerle kitaplar yazılmıştır. Tesirlerin çok az bir kısmı şunlardır: Harizmî'nin matematik alanındaki önemli eseri, Latince'ye 12. yüzyılda Chesterli Robert ve Cremonalı Gerard tarafından çevrilirken, kitabın adında yer alan "el-cebr" kelimesi de "algebra" oldu. İbn Sina'nın "el- Kanun fi't-Tıp" adlı eseri yüzyıllar boyunca Avrupa'da başlıca başvuru kaynağı oldu. 13. yüzyılda yaşayan İbnü'l-Baytar'ın ilaçlara ilişkin eserleri Avrupa'da 15. yüzyıla kadar okutuldu. Nitekim, Paris Tıp Fakültesi'nde Grand Amphitheatre'daki dünyanın en büyük hekimlerini temsil eden resimde İbn Sina ve Ebu Bekir Razî de bulunur. George Sarton, Avrupa'da Al-Haytham ya da Alhazen gibi isimlerle tanınan İbnü'l- Heysem'i "bütün zamanların en büyük optikçisi" olarak tanımlar. Farabî'nin Aristo fiziğini eleştirdiği "Boşluk Üzerine" adlı çalışmasındaki tezler 13. yüzyılda Bacon aracılığıyla Avrupa'da yaygınlaştı. Farabi'nin felsefesi Avrupa'daki düşünce sistemine önemli etkiler yapmıştır. Robert Hammond, 13. yüzyılda yaşayan Batı'nın büyük teolog ve düşünürlerinden Aquinolu St. Thomas felsefesinin Farabî sisteminin bir tekrarı olduğunu söyler. İbn Sina'nın tıbbi ve felsefi görüşleri, 17. yüzyıla kadar Avrupa'da üzerinde en çok tartışılan görüşlerdendi. İbn Sina'nın üslubu, felsefesi ve bilim düşüncesi, Batı dünyasında birçok düşünür için kılavuz ve model oldu. İbn Sina'nın Batı düşüncesi ve bilim geleneği üzerinde derin bir etkisi oldu.

2 yıl önce

HDP'li Oya Ersoy kandil gecesi haddi aştı: TBMM kürsüsünden İslam'a ve Müslümanlara hakaret

TBMM'de devam eden Öğretmenlik Meslek Kanunu Genel Kurulu'nda söz alan HDP vekili Oya Ersoy, haddi aşan skandal açıklamalarda bulundu. HDP VEKİLİ KANDİL GECESİNDE İSLAM'I HEDEF ALDI AK Parti iktidarını hedef alarak 'gerici' olduğunu öne süren Ersoy, "Bugün karşı karşıya olduğumuz yıkım, 500 yıl önceki Osmanlı yönetimini, 1500 önceki dinin toplum ilişkilerini ve 2500 Orta Asya masallarını yeniden kurma hayalidir. Kindar ve dindar nesli yaratma ucubeliğidir." diye konuştu. AK Parti'nin toplumun aklını ve vicdanını yok ettiğini iddia eden HDP vekili, "Ortak bir gelecek kurma hedefini yok ediyorsunuz. Sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı'yı, din esaslı toplum düzenini hortlatmaya çalışıyorsunuz da ondan size gerici diyoruz." dedi. AK PARTİ'Lİ VEKİLLERDEN SERT TEPKİ: YAZIKLAR OLSUN Skandal sonrası AK Parti'li milletvekilleri Ersoy'a sert şekilde tepki gösterdi. AK Parti Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Fatih Şahin, "Bu mübarek günde İslam'a hakaret edemezsiniz, yazıklar olsun sana. Bu gece Regaip Kandili, yazıklar olsun!" ifadelerini kullandı. 'ÖĞRETMEN' PROVOKASYONUNA DA YANIT: TERÖRİSTLERİN ÖLDÜRDÜĞÜ ÖĞRETMENLERDEN BAHSET Kendisine yöneltilen tepkilere aldırmadan konuşmasına devam eden HDP vekili, "Öğretmenlerimizin ekonomik, sosyal haklarını artıracak, toplumsal itibarını yeniden kazandıracak adımlar da yok." diye konuşunca, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, "Teröristlerin öldürdüğü öğretmenlerden bahset." ifadeleriyle tepki gösterdi. HADDİ AŞAN SÖZLERİ İNCELENECEK İslam'a ve Müslümanlara kandil gecesinde açıkça hakaret eden Ersoy'un sözleri için TBMM Başkanvekili tutanakları inceleyeceğini ifade etti.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10