04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Putin: ABD, Afganistan’dan çekilirken gerisinde Pandora’nın kutusunu bıraktı

ABD'nin 20 yıl sonra Afganistan'dan çekilmesinin yankıları sürüyor. 11 Eylül terör saldırısı sonrası Afganistan'ı işgal eden ABD'nin ülkeden ayrılması sonrası Taliban yeninden iktisarı ele geçirmiş, ülkede tabiri caizse bir kaos ortamı oluşmuştu. Konu hakkında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gündem belirleyecek sözlere imza attı. Sputnik'te yer alan habere göre, Putin, ABD’nin Afganistan’dan geri çekilirken, gerisinde ‘Pandora’nın kutusunu bıraktığını’ söyledi. ABD’ye ait modern silahların yer aldığı çok geniş bir cephaneliğin, Taliban’ın elinde olduğuna dikkat çeken Putin şu ifadeleri kullandı; 'Hepsi gerilerinde; terörizm, uyuşturucu ticareti, örgütlü suç ve dini aşırıcılıkla ilişkili bir dizi sorunu içeren Pandora’nın kutusunu bıraktı. Hem de açık bir halde.' TALİBAN'IN ELİNDE HANGİ SİLAHLAR VAR? ABD basınında yer alan haberlere göre, 4 yıl önce ABD, Afgan kuvvetlerine 208 uçak ve 4,700 Humvee de dahil olmak üzere 75.000 araç verdi, bunların çoğu şu anda Taliban'ın elinde. Taliban’ın eline geçen teçhizat arasında Black Hawk helikopterleri ve A-29 Super Tucano saldırı uçağı bulunuyor. Uzmanlar, gelişmiş hava araçlarının eğitim olmadan kullanılmasının mümkün olmadığını belirtirken, Taliban’ın Amerikan teçhizatını ele geçirmesinin önemli bir propaganda aracı olduğuna dikkati çekiyor. Öte yandan Taliban’ın eline geçen küçük silahlar daha büyük endişe doğuruyor. ABD, geçen 20 yıl içinde Afgan güvenlik güçlerinin eğitim ve teçhizatına 83 milyar Dolar harcadı. Afgan güçlerinin geçen hafta sonu Kabil’den kaçmak için kullandığı en az 46 hava aracının Özbekistan’da olduğu bildirildi.

2 yıl önce

AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı, “Nerede Kalmıştık?” projesiyle farklı nedenlerle lise eğitimini yarım bırakmış kadınların lise diploması almalarını hedefleniyor

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, dün partide düzenlediği basın toplantısı ile ortaokulu bitirdikten sonra liseye gitmeyen veya lise eğitimini yarım bırakmış kadınların eğitimi için başlatılan, “Nerede Kalmıştık?” projesini anlattı. ‘MAKAS KAPANIYOR’ Eğitimin en önemli fırsat eşitliği aracı olduğunu söyleyen Keşir, “Ben üniversiteye başladığımda kız çocuklarının üniversiteye erişimi yüzde yediydi, 2002’de bu oran 13’tü, bugün yüzde 46’yı aştı. Üniversite eğitimi almış kadınların yüzde 71’inin işgücü piyasasına katıldığını görüyorsunuz. 4+4+4 eğitim sistemine geçildikten sonra ortaokulu bitirip liseye kayıt olma oranı yüzde 12 oranında arttı. Bundan önce kadınların yüzde 24’ü ortaokulu bitirdikten sonra liseye kayıt olmuyordu. Bu makas kapanıyor ama geçmişten gelen, ortaokuldan sonra liseye gitmeyen ya da liseyi terk eden kadınlar var. Bu kadınlar liseyi bitirmediklerinde meslek sahibi olma hayalleri kayboluyor. Kadınların eğitimlerinde nerede kaldılarsa oradan devam etmelerini arzu ediyoruz. 20 yaş üstü kadınlarla bu projeyi yürüteceğiz” dedi. Projenin detaylarının, 29 Eylül’de Emine Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşecek programla açıklanacağını ifade eden Keşir, “Müracaat süreçleri ve kurs açılması süreçlerini bizim arkadaşlarımız koordine edecek. İlk etepta 25 bin kadının liseyi bitirmesini hedefliyoruz. Eğitim projesinin yanı sıra istihdam projesi de yürütüyoruz” açıklaması yaptı.

2 yıl önce

"Dağda bir evlat bırakmayana kadar devam edeceğiz"

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 769'uncu gününde sürüyor. Dağa kaçırılan oğlu Faruk için Kars'tan gelerek eylem yapan anne Rahime Taşçı, evladına kavuşana kadar eylemi sürdüreceğini söyledi. 8 yıldır evladına hasret olduğunu belirten Taşçı, "Dağda bir evlat bırakmayana kadar eylemimize devam edeceğiz. İnşallah geri gelirler." dedi. Taşçı, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu. Oğlu Fatih için eylem yapan baba Abdullah Demir de çocuklarına kavuşmadan HDP il binası önünden ayrılmayacaklarını belirtti. Evladını 5 yıldır aradığını anlatan Demir, "Evladımızı istiyoruz. HDP çocuklarımızı nasıl götürmüşse, öyle de getirsin. Çocuklarımız gelene kadar buradan kalkmıyoruz. Herkes gelsin çocuğunu istesin." diye konuştu. Demir, oğluna seslenerek, güvenlik güçlerine teslim olması çağrısı yaptı.

2 yıl önce

Alman basınından Merkel'e gönderme: Kışın yükselen fiyatlarla bizi yalnız mı bırakacak?

Avrupa, artan enerji fiyatlarıyla konuşuluyor. Kıtada doğalgaz fiyatlarında yükselişler yaşanırken, Almanya'ya gaz aktaran enerji şirketi Uniper'in CEO'su Klaus-Dieter Maubach, geride bıraktığımız haftalarda yaptığı açıklamada, "Fiyatlar tarihi zirvede" dedi. "MERKEL EN SOĞUK KIŞTA BİZİ YALNIZ MI BIRAKACAK" SORUSU "Buzla kaplı Şansölye" başlığını atan Alman basınından Bild gazetesi, "Merkel, en soğuk kışta yükselen fiyatlarla bizi yalnız mı bırakacak?" sorusunu yöneltti. "FİYATLAR REKORA KOŞUYOR" Haberde, "Almanya'nın tamamı rekor bir kışa doğru titriyor. Akaryakıt, elektrik ve doğalgaz fiyatları rekora koşuyor" denildi. "MERKEL DURUMU GÖRMEZDEN GELİYOR" Yaşananlar karşısında Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "durumu tamamen görmezden geldiği" belirtilerek, planlanmış bir önlem olmadığı kaydedildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kılıçdaroğlu'nun kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi, siyasi garabetini bir kenara bıraktım, aynı zamanda açıkça bir suçtur."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları: Ziyaretimde bvakanlar ve vekillerin yanı sıra iş dünyasının temsilcileri de eşlik ediyor. Angola ve Togo'ya Türkiye'den Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk resmi ziyaretler olması hasabiyle bu seyahatimiz ayrıca önem taşıyor. Bu ziyaret ülkelerimiz arasında yeni bir dönemin de başlangıcı olacaktır.  Son dönemde Togo ile bakan düzeyinde gerçekleştirilen görüşmeler ikili ilişkilerimizde yeni bir ivme kazanmamıza neden oldu. Togo Cumhurbaşkanı'nın ev sahipliğinde Burkina Faso Cumhurbaşkanı ve Liberya Cumhurbaşkanı ile bir çalışma yemeğinde bir araya geleceğim. Nijerya geçtiğimiz yıl 2 milyar dolar büyüklüğündeki ticaret hacmi ile sahra altı Afrika'da en büyük ticaret ortağımız oldu. Bu rakamı 5 milyar dolar seviyesine taşımayı amaçlıyoruz. Türkiye ile Afrika'yı her alanda yakınlaştırmaya devam ediyoruz. Marrif Vakfı okullarımız, Kızılay ve TİKA gibi kurumlarımızın çalışmaları Afrikalı kardeşlerimizle gönül köprülerimizi sağlamlaştırıyor. Biz Afrika ülkeleri ile işbirliğimize asla kısa vadeli ve çıkar odaklı bakmıyoruz. Başkaları gibi eski sömürge düzenini yeni yol ve yöntemlerle devam ettirmek isteyenlerden değiliz.  SORULAR KILIÇDAROĞLU'NUN MEMURLAR VE BÜROKRATLARLA İLGİLİ SÖZLERİ Öncelikle bu açıklama CHP zihiyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. CHP zihniyetinin ilk böyle bir çılgınlığı değildir. Hukuk dışı çağrı kamu düzenine ciddi bir tehdittir. Ne devlet yönetiminin, ne de milli iradenin ne olduğunu biliyorlar. Bunlardan uzak bir yapının tezahürü. Milletimiz de bunlardan bıktığı içindir ki başkanlık sistemini tercih etti. Yeni sistem bürokrasinin siyaset yapmasının önüne geçti. Yeni sistem bürokrasiyi gerçek anlamda idari bürokrasi haline getirdi. CHP'nin özlemini çektiği vesayet zihninin defterini çoktan dürdük. Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu Bay Kemal'e hatırlatıyorum, kabile devleti değildir. Bay Kemal'in oyun oynadığı alan da değildir. Heves ettiğiniz günler geride kaldı. Cumhurbaşkanı'ndan en alt düzeydeki memura kadar herkes görevini hukuka göre yapmak zorundadır. Sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin. Yerel seçimde iş başına geldiniz belediyeleri boşaltıyorsunuz AK Parti iktidarı elindeki gücü size karşı düşündü, böyle bir adım attı mı? Hayır. Kılıçdaroğlu'nun milletimizi ilk tehdidi de bu değildir. Hakimlerden başladı, polislere kadar pek çok kamu görevlisine tehditler savurdu. Şimdi bir de tarih veriyor. Pazartesiden itibaren bu ülkede memurların vay haline. Hadi bakalım göreceğiz, ne yapacağını göreceğiz. Bu ülkede memurunun haklarını savunan iktidar vardır. KILIÇDAROĞLU'NUN MERKEZ BANKASI'NI ZİYARETİ MB'nin bağımsızlığını tartışıyorsun, sana randevu verdi mi? Verdi. Bağımsız olmasaydı sana randevu vermeyebilirdi. Bağımsız olduğu için sana randevuyu istediği gün verdi. Ziyaretten çıktıktan sonra hala medyayı kandırmaya kalkıyorsun. Her şeyden önce bu dil vesayet ve darbe dönemlerinin dildiir. Biz CHP'nin bu diline alışığız. Bu zatın FETÖ'cülerin, PKK'lıların, kendilerini desteklediğini ilan eden bazı ülkelerin gazıyla kendisini rezil etmesinden açıkçası ben de utanç duyuyorum. Kamu düzenini bozmak için dostlarıyla söylem ve rol paylaşımı yapmışlar. Merkez Bankası ziyareti gerçekleri görmesi açısından umarım kendisi için faydalı olmuştur. Kim hangi bilgiyi verirse versin CHP yöneticilerinin bunları anlamadığı aşikardır. 

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu’nun açıkladığı 15.5 puanlık araştırma sonucunu anketçiliği bırakmazsam onursuzun diyen Kemal Özkiraz beğenmedi

Son dönemde yaptığı anketlerle kamuoyunu manipüle etmeye çalışan Avrasya Araştırma Şirketi sahibi Kemal Özkiraz’ın CHP ve HDP olan organik bağı kamu oyunun malumu. Yayınladığı manipülatif anketlerle “AK Parti oy kaybediyor” algısı yaratmaya çalışan Avrasya Araştırma Şirketi Kemal Özkiraz, Tokat’taki konuşmasında AK Parti ile CHP arasında 15,5 puan fark var diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Soylu'nun yanlışı var. CHP farkı o kadar açamadı, şimdilik.” dedi. Özkiraz’ın manipülatif anketlerine, finansman kaynağı CHP ve HDP Genel Merkezi ile belediyelerinden sağladığı iddia ediliyor. “Referandumda ‘Evet’ çıkarsa anketçiliği bırakmazsam onursuzum” Kemal Özkiraz’ın 2017 referandumunda %57.7 HAYIR çıkacağını iddia etmiş EVET çıkarsa şirketi kapatacağını söylemişti. Referandum günü açık ara farkla EVET çıkmasının ardından Özkiraz, sözümde durmayacak kadar onursuz değilim diye paylaşımda bulunmuş aradan geçen kısa bir zamanın ardından hiçbir şey olmamış gibi işine devam etmişti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun sözlerini hatırlattı: Benim memur kardeşlerim bunlara pabuç bırakmayacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından notlar; Memur-Sen yöneticilerine hepinize teşekkür ediyorum. Dimdik ayaktayız. Bu vesile ile Memur-Sen'in kurucu genel başkanı fikir dava aksiyon ve gönül adamı merhum Mehmet Akif İnan'ı rahmetle yad ediyorum.  Ülkemizin en büyük konfederasyonu olarak büyük Türkiye davamıza omuz veriyor. Merhum İnan'ın kurduğu müesseseler tüm mazlumlara hizmet etmeyi sürdürüyor. Memur-Sen, İnan'ın çizdiği çerçevede hakkın adaletin özgürlüklerin gür sesi oluyor. İnsanı esas alan sendikacılık anlayışıyla bu çatı altında yürütülen çalışmalar her şeyin üzerindedir.  Milli irade adımlarına Memur-Sen destek vermiştir. Memur-Sen 28 Şubat başta olmak üzere darbe ve vesayete dönük tüm teşebbüslerin karşısında dik duruş sergilemiştir. Gezi olaylarından 17-25 Aralık girişimine 16 Nisan referandumuna kadar milletimizi istiklalimizi ilgilendiren her kritik hadisede onurlu demokratik bir tavır takınmıştır.  Son 19 yılda vesayetçi sisteme, cuntalara, ihanet çetelerine, terör örgütlerine karşı verdiğimiz zorlu mücadelede yanımızda duran Memur-Sen'e teşekkür ediyorum. Memur-Sen'in kardeş coğrafyalarda sendikal hareketlerin güçlenmesi için yaptığı çalışmaları memnuniyetle karşılıyoruz. Koronavirüsle mücadelede verdiğiniz destek için de şükranlarımı sunuyorum. Merhum İnan'ın temellerini attığı rotasını belirlediği şekilde güçlenerek yolunuza devam edeceğinize inanıyorum.  Buradakiler Türkiye'nin 19 yıl öncesini, iyi hatırlıyor. 28 Şubat'ta ya memur ya öğretmen ya da öğrenci olarak tecrübe etti. Sakalından dolayı, başörtüsünden dolayı okullarından atılanlar fikirlerinden dolayı soruşturma geçirenler oldu. İltica ile mücadele kılıfı adı altında yaklaşık 6 milyon insanımız vesayetçiler tarafından fişlendi.  Sadece MEB'de 33 bin öğretmen disiplin soruşturması 10 bini aşkın öğretmen disiplin cezası aldı 10 bini aşkın öğretmen istifa etti. Hanım kardeşlerimiz inançları ile meslekleri arasında tercih yapmaya zorlandı. Milletin inançlarıyla kavgalı darbeci zihniyetin Türkiye ekonomisine verdiği zarar 300 milyar doların üzerindedir.  Bu faşist zihniyetin eğitim sistemindeki tahribatın etkilerini ortadan kaldırmak için halen uğraşıyoruz. 30'un altındaki genç Memur-Sen'li kardeşlerimiz için uzak tarihlerdeki hikâyeler gibi göründüğünün farkındayız.  Bay Kemal tehdit ediyor Öğretmenleri, subayları, polisleri, tehdit ediyor. Hangi memur sınıfında kardeşimiz varsa hepsini tehdit ediyor. Ama bilmiyor ki benim memur kardeşlerim kamu görevlilerim bunlara pabuç bırakmayacak. Kardeşlerim tüm bunlar ve çok daha fazlası daha 25 yıl öncesine kadar ülkemizin gerçekleriydi.  Son 19 yılda her başarının gerisinde çok ciddi bir emek gayret sabır strateji ve alın teri vardır. Her eser proje ve demokratik reform için çetin mücadeleler verdik. Çanakkale'de son tabliyenin vidalarını sıktık. Şimdi bu köprüden 6 dakikada karşıdan karşıya geçeceğiz. Bu nasıl yapıldı? Söyleyeyim... Burası 2 milyar 400 milyon avroya çıkmış olan bir köprüdür.  Bunu biz yap-işlet-devretle inşallah 12 yıl sonra bu köprü devlete, millete kalacak... Ama bunların kafası buna basmaz. Diyor ki nasıl yaptınız bunu işte böyle yaptık. Türki firmaları ve Kore işbirliği ile yaptık. 5 bin kişi çalışıyor. Millet aç diyor... Kafanız nasıl çalışıyor... Biz bu noktada ekonominin kitabını yazdık. Yazmaya devam ediyoruz.  Türkiye'nin dört bir yanında yollar yapılıyorsa... Bu yolları 28 bin km'ye çıkardıysak iş bilenin kılıç kuşanın şekliyle olur. Okullarımızın hallerini biliyorsunuz... Kitabımız yoktu kitabımız... Kırtasiyeci dükkanından kitap alamazdık. Biz sıralarımızın üzerine kitaplarımızı koyacağız. Yavrularımız ücretsiz okuyacak dedik.  Belediyelerde vatandaşlarımı sokağa atan sizsiniz. İşçilerimizi sokağa atan sizsiniz. Hani kimseyi kapıya koymayacaktınız. Akşam yalan sabah yalan... Kardeşlerim Türkiye'ye hizmet yolculuğumuzda gizli açık pek çok müdahaleye maruz kaldık. Gezi'de Bay kemal taksimdeydi, senin ne işin var orada? Çünkü o da Gezi'ci. Bunlar değil miydi... Bezmialem Valide sultan Cami'ye bira kutularıyla girenler. Camiden başbakanlık ofisine kanal açarak gidenler bunlar değil miydi? Ah kardeşlerim ah... Bunlar tahribat yapar biz ise iş yaparız.  Biz sürekli üretiyoruz. Milleti tepeden bakanlarla hep karşılaştık. Türkiye'nin güçlenmesini istemeyenlerin operasyonlarına maruz kaldık. Hiçbirine eyvallah etmedik. Onlar Gezi olaylarında AKM'ye teröristleri astı biz yeniden muhteşem bir opera binası yaptık. Taksim Cami'ni yaptık mı? Yaptık, bizim işimiz yapmak bunların işi yıkmak.  Demokrasimizi güçlendirdik. Ekonomimizi bir avuç elite rağmen büyüttük. Savunma sanayimiz yüzde 20 yeriydi. Şimdi yüzde 80 yerli. Ah memur kardeşlerim... İlk seçim kazandığımızda ABD ve Avrupa ziyareti yaptım. Bush'a gidip bak biz terörle mücadele yapıyoruz İHA verecektiniz vermediniz dedim. Dış İşlerini çağırdı Türkiye'ye süratle insansız hava aracı vereceksiniz dedi. 38 saat süreyle aldık. Bu bizi ev sahibi yaptı. Bayraktarın sahibi Allah rahmet eylesin oğullarıyla yaptı. İHA'larımız SİHA'larımız var. Teröristleri yok ediyoruz. Hem içeride hem de sınır dışında. Evet kötü komşular bizi ev sahibi yaptı.  Üretimimizi asalaklara rağmen arttırdık. Ülkemize çağ arttırdık. 10'a katlayan başarılara imza attık. Bu kutlu yürüyüşü çok daha kararlı şekilde sürdüreceğiz. Türkiye'nin son yıllarına baktığımızda bizim dünyamızda sadece sadece muhabbet kardeşlik var.  Biz 84 milyonun birliği için uğraşırken karşıdakiler vatandaşlarımızı kamplaştırmaya çalışıyor. Ülkemiz ve milletimiz için vizyonları yok. Sıra yalana geldiğinde sınır tanımıyorlar. Yabancılarıyla yancılarıyla birlikte milli kalkınma projelerimizi engellemeye çalışmaktan şehit yakınlarına hareketler yağdırmaya kadar her türlü rezilliği sergiliyorlar.  Dün 27 mayısa giden yolu yalanla döşeyenler bugün de aynısını yapmak için devam ediyorlar. Bir kadın genel başkana Allah aşkına soruyorum sizlere küfretmek yakışır mı? Ya sen bir kadınsın. O küfrü nasıl yapıyorsun? Şunu bil ki bu millet kime neyi yakıştıracağını çok iyi biliyor.  Öyle omurgasız yapıyorlar ki biz hicap duyuyoruz. Mesela seçim döneminde meydanlarda namus sözü diyerek ne taahhüdü etmişlerse belediyelerde tam tersini yaptılar. En büyük personel kıyımına imza atarak çiğnediler. Bu zihniyet nasıl bir ülke hedeflediğini göstermiştir.  Artık şu gerçekleri hepimiz görüyoruz. Bunların hayalindeki Türkiye tek parti dönemindeki gibi bir ülkedir. Ekonomisi IMF komiserleriyle yönetilen Türkiye'dir bunların hayalindeki. Bunların tek vaadi eski Türkiye'yi yeniden hortlatmaktır. Milletimizi bu zihniyetin insafına bırakmayacağız.  Sendikal hareketler cesaret yürek işidir. Ülkeye hizmet için yapılırsa anlamlıdır. Sadece Türkiye sözü verenlerin kamu görevlilerine de herhangi bir hayrı olmaz. Ne kadar saklamaya çalışsalar da milletimiz de biliyor. Memurları tehdit edenlerle güçlü Türkiye inşa edilemez. Bugüne kadar sabit ücretle çalışan kardeşlerimizi enflasyona ezdirmedik.  Memurlarımızın tüm taleplerini dikkate aldık. Kamu görevlilerimizi anayasal güvenceye biz soktuk. 280 bin sözleşmeli personeli kadroya geçirdik. Kılık kıyafet yasakları kaldırdık. İnanç özgürlüğü getirdik. Kamu görevlilerimizi ek gelir sağladık. Emekli kamu görevlilerine bayram ikramiyelerine kadar pek çok destek verdik.  3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz. Memur-Sen'in gayretinin şahidiyiz. Bunu sahiplenmeye çalışan CHP gibi fırsatçılar olduğunu görüyoruz. Bundan sonra Memur-Sen'le işbirliği halinde kamu görevlilerimizin durumlarını iyileştirmeye devam edeceğiz.  Sizlerin aracılığıyla Türkiye'de ne mafyaya ne de mafya siyasetine yer vardır. tehdit dilini öznesi haline getirenlerin bu ülkenin polisini öğretmenini rahatsız etmesine izin vermeyiz. Kimse biz bu makamdayken sizin kılınıza dokunamaz.  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları öncesinde yaptığı konuşmadan notlar;  Bugün devam eden pandemi krizi batı sisteminin sonunun yaklaştığını göstermektedir. Sağlık sistemine parası olmadığı için tedavi edilemeyen insanlar, batı sisteminin nasıl gayri insani sisteme dönüştüğünü gösterir.  Batı sisteminin bir yüzü kapitalizm, diğer yüzü emperyalizmdir. Bakın Irak'ta kan gölüne dönmüş bir coğrafya var. Aynı şeyi Tunus'ta Afganistan'da Suriye'de Yemen'de görüyoruz. Tüm bunlar batı sisteminin başka yön tanımadığını gösterir.  Milli devletler olmasa batı emperyalizmine direnmek olamazdı. Milletiyle bütünleşerek emperyalizme karşı en büyük direnç noktasını oluşturmuştur Türkiye. 

2 yıl önce

ABD'yi geride bıraktı... Çin dünyanın en zengin ülkesi

McKinsey & Co.'nun yaptığı araştırmada, dünya gelirinin yüzde 60'ından fazlasına sahip 10 ülkenin bilanço rakamları incelendi. Sputnik'in haberine göre, Araştırmaya göre, dünya çapındaki net servet 2000 yılında 156 trilyon dolarken, bu rakam 2020 yılında 514 trilyon dolara yükseldi. Çin, bu artışın yaklaşık üçte birinde pay sahibi oldu. Çin'in serveti, 2001'de Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) katıldığı sıralarda 7 trilyon dolardı; bugün ise 120 trilyon dolara yükseldi. Böylelikle Çin, ABD'yi geçerek dünyanın en zengin ülkesi haline geldi. Araştırmada, dünyanın en büyük ekonomileri olan hem ABD hem de Çin'de, servetin üçte ikisinden fazlasının en zengin yüzde 10'un elinde olduğu ve bu zenginlerin paylarını artırmayı sürdürdükleri belirtildi. McKinsey Global Enstitüsü'nün ortaklarından Jan Mischke, yaptığı açıklamada, "Artık hiç olmadığımız kadar zenginiz" dedi. McKinsey'in hesaplamalarına göre küresel servetin yüzde 68'i gayrimenkulde depolanıyor. Araştırmaya göre, küresel servette son 20 yılda yaşanan bu keskin artış, küresel gayri safi yurtiçi hasıladaki artışı geride bıraktı ve düşen faiz oranlarıyla emlak fiyatlarının yükselmesiyle körüklendi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 26 27