27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Polis düşmanı CHP destekli noname hesaplardan Emniyet’in atama ve yer değiştirme yönetmeliğine MUHALEFET tagi

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Resmi Gazete'de yayınlandı. Bu yeni yönetmelik ile Emniyet Teşkilatı'nda ‘bölge sistemi’ getirildi.  Polislerin “şark” görev sürelerini düşüren ve atamalarda yeni düzenlemeleri içeren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete'de yayınlandı. https://twitter.com/genelgundem/status/1504712871128748032?s=21 Yayınlanan yönetmelikten rahatsız, polisin çalışma şartlarının düzelmesini istemeyen polis düşmanı CHP günümündeki bir takım noname hesaplar #SoyluYönetmeliğiİptalEt etiketi açtı. https://twitter.com/turkpolsen/status/1504881381847011331?s=21 CHP’LİLER DESTEK VERDİ Dün, Twitter’da CHP’li vekiller, sözde polis haklarının korunması bahanesiyle yine @turkpolsen adında ne idiğü belirsiz sendika tarafından açılan #PolisindeOyuVar etiketine destek verdi. https://twitter.com/genelgundem/status/1504500280532123648?s=21 Öte yadan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin bünyesinde polis düşmanı vekilleri barındırdığı biliniyor. https://twitter.com/genelgundem/status/1504687884296720384?s=21

2 yıl önce

Bu hesaplara dikkat! Bin bir kılık FETÖ şimdi de ‘polis ailesi’ ve ‘polis sendikası’ oldu

Son yıllarda terör örgütlerine Türkiye’yi dar eden, terörün finansmanı uyuşturucu ve insan ticaretini bitme noktasına getiren Türk Emniyeti’ne, terör örgütlerinin sosyal medya üzerinden saldırıları devam ediyor. Sahada Emniyet güçlerinin karşısına çıkacak cesareti olmayan terör ve mafya işbirliği, sosyal medyada FETÖ’cü hesaplar vasıtasıyla yine bir dezenformasyon hareketi başlattı. Bazı CHP’li milletvekilleri tarafından da desteklenen FETÖ’cü hesaplar deşifre oldu. BİNBİR KILIK FETÖ HESAPLARI Sosyal medyayı etkin kullanan firari FETÖ’cü teröristler, açtıkları sosyal medya hesaplarını Türkiye aleyhine algı oluşturmak için büyük bir ustalıkla yönetiyor. Algı yönetimi ve manipülasyon tekniklerini Ümit Özdağ gibi uzman isimlerden öğrenen FETÖ’cülerin bu hafta büründükleri kılık polis sendikası ve polis aileleri oldu. Polislerin “şark” görev sürelerini düşüren ve atamalarda yeni düzenlemeleri içeren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de geçtiğimiz günlerde yayımlanmıştı. Bunu fırsat bilen FETÖ’cü hesaplar kendilerini polis ailesi kılığına sokarak sosyal medyada açtıkları polis sendikası gibi onlarca hesap üzerinden Türk polisini hükümete karşı dolduruşa getirmeye çalıştılar. FETÖ BUNU HEP YAPIYOR, CHP DESTEK ÇIKIYOR Türkiye aleyhine FETÖ’cü algı yönetimi uzmanları tarafından başlatılan her operasyon CHP’li milletvekillerinin de katılımıyla Türkiye gündemine geliyor. Polislerin lehine olan bir yönetmelik değişikliğini, polislerin aleyhine imiş gibi göstererek polisin iktidara karşı ayaklanmasını isteyen FETÖ’cüler, açtıkları sosyal medya hesaplarında yaptıkları beğeniler ve eski tarihli paylaşımlarıyla maksatlarını açığa vurdular. “Polis Mevzuat” isimli sosyal medya hesabı, firari uyuşturucu kaçakçısı ve mafya Sedat Peker’in işbirliği yaptığı FETÖ’cü firari gazeteci Erk Acarer’in paylaşımlarını ve yayın yaptığı terör uzantılı kanalları beğeniyor. GÖRÜNÜMDE POLİS AİLESİ, GERÇEKTE EMRE USLU İLE KANKA Sosyal medyada kendisini polis eşi olarak gösteren “Rosalinda” isimli hesap ise kendisini polis eşi olarak tanıtıyor ancak eski tarihli paylaşımlarına bakıldığında firari FETÖ’cü terörist Emre Uslu ile çok yakın oldukları anlaşılıyor. GELİNLİKLİ SAHTE FOTO İLE CHP VE FETÖ PROPAGANDALARI Kendisini polis eşi olarak tanıtan Tuğba isimli sahte hesap ise sosyal medya paylaşımlarıyla kendisini hemen ele veriyor. FETÖ’cülerin AK Parti iktidarına karşı kurguladıkları tüm sosyal medya operasyonlarına katılan sözde polis eşi, eski paylaşımlarıyla hesabın açılma maksadını belli ediyor. YENİ AÇILMIŞ YÜZLERCE BOT HESAP FETÖ’cü sosyal medya ekipleri tarafından 2022 Şubat ve Mart aylarında aynı anda açılmış yüzlerce bot hesap ise Türk polisi kılığında FETÖ ve CHP tezlerini paylaşmaya devam ediyor.

2 yıl önce

Şeker fiyatlarındaki fahiş artış... Devlet Bahçeli: Stokçulardan hesap sorulmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Biliyor ve inanıyoruz ki tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Fikir ırmağında ıslanmış her söz önümüze koyulan taştır. Fikrimiz köklüdür, fedakarlığımız aşkındır. Biz ne yapacağını, nereye ulaşacağını bilen ve bu doğrultuda bıçkın bir iradeyle mücadelesini sürdüren Türkiye sevdalılarıyız. MHP'nin vizyonu kısıtlı, kırılgan bir çerçevede tanımlanamaz. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur. 2023 Türkiye'nin kader ve karar yılı, aynı zamanda tarihsel kavşağıdır. Bu bilinçle siyasi faaliyetlerimizi günden güne yaygınlaştırıyoruz. MHP'yi itibarsızlaştırmaya, oy oranının düşüşte olduğunu göstermeye çalışan kim varsa 2023'te nal toplayacak, bozguna uğrayacaktır. Algı operasyonları bize sökmez. Sipariş ve yalan anketler doğru duvarı yıkmaya, milletin iradesine ket vurmaya yetmez, yetmeyecek. Aziz milletimizin iradesi üzerinde hiç kimse ambargo koyamayacaktır. Bizim anketimiz 85 milyon Türk vatandaşının duasıdır, güzel bakışıdır. Bizim hakkımızda tek söz ve karar sahibi büyük Türk milletidir. MHP, Türk milletinin gür sesi, parlak geleceğinin müjdesidir. Biz Türkiye'nin her yerindeyiz, biz vatanımızın her yöresindeyiz. Adım Adım 2023, İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma Toplantılarımızı geçtiğimiz hafta sonu tamamladık. CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il 125 ilçede bu partinin gerçek emel ve hedeflerini açık seçik paylaştık. Parti yönetiminin ne hallere düştüğünü üstüne basa basa ifade ettik. 131 seçim bölgesinde CHP'nin yakalandığı iflah olmaz hastalığı detaylarıyla anlattık. Çalışmalara katılan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse Ramazan Bayramı'nı müteakiben kalan ilçelerimizi ziyaret edip aynı şevkle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu suretle 2023 hedeflerimizi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aktaracağız. Güçlü siyaset diyeceğiz, kutlu emanete hep birlikte sahip çıkacağız. MHP'nin teşkilatları birbiriyle bağlantılı, farklı siyasi programı başarıyla yerine getirmiştir. Biz çok bilen değil, çok seven ve çalışan, çok inanan bir davanın mensuplarıyız. Gücümüz millet, güvencemiz devlettir. Zillet kervanının önü kesilecekse onun yegane yolu MHP ile Cumhur İttifakı'nın tavizsiz emsalsiz mücadelesidir. Geçtiğimiz hafta sonu MHP'li belediye başkanlarımızla Antalya'da bir araya gelerek ufuk açıcı bir toplantı sürecini gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızın duruşları, tutumları, hem sevindirici bir gelişme hem de gelecek için umut verici demokratik bir fırsat olarak teyit edilmiştir. MHP ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal aydınlığıdır. Biz 2023 yılının haziran ayına kadar durmayacağız. Sürekli bir adım önde olmanın gayesi ve gayreti içinde olacağız. Fitnecilerin tuzaklarına takılmayacağız. Biz muazzam bir tarihi özümseyerek, Türkiye ve Türk milletinin muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmaya Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA 34. GÜN Daha adil, daha dengeli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, başarısız devletlerin savrulmaları, düzensin göçlerin neden olduğu sorunlar artık coğrafyayla bağlantılı değildir. Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye'ye sığınanların sayısı 60 bini bulmuştur. Silahların konuştuğu yerde insanlık susmaktadır. Elbette haklı bir bahanesi olmayan hiçbir savaşın kazananı olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun her savaşın kaybedeni insani değerlerdir. Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25'i Rusya'nın tekelindedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için felaket habercisidir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, beka düzeyinde bir tehdittir. Türkiye'nin 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. Gıda güvenliğinin sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları milletimizi rahatlatmaktadır. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yetebilen bir ülke olacağız. Çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Tarım sektörünün teknoloji kullanabilen, ihracat kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulması esastır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, pazarlama ağlarının genişletilmesine ağırlık verilmelidir. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan üretimi desteklenmelidir. "TARIM KENTLERİ KURULMALI" Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği çağdaş normlara ulaştırılmalıdır. 2. stratejik tedbir olarak enerji arz güvenliğinin temin edilmesidir. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur; Yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, yeni enerji teknolojilerinin üretecek yetkinliğe ulaşılması. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz'de bulunacak yüksek rezerv ülkemizin elini güçlendirecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Türkiye tahıl harmanıdır. Milli seferberlik ruhuyla stratejik tehditlerin önüne geçilmesi herkesin müşterek görevidir.  ŞEKERDE STOK TARTIŞMASI Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan artışların gerçekçi bir dayanağı yoktur. 2 hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması pis bir kumpasın dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası mevcuttur. Dini imanı para olan çıkarcılara mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Ortalığı karıştırmaya çalışanlar bugün farklı ürünlere bel bağlamışlardır. 2023'e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek tehdide devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin karşısına dizilen husumet aktörleridir. Zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri asla iyi niyetli göremeyiz. İSTANBUL'DA RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ  Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Dolmabahçe'de başlayacağı anlaşılmaktadır. Ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul'da ele alınacak olması bizleri umutlandırmış, Türkiye'nin tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz Putin ile Zelenski'nin yüz yüze görüşmelerini İstanbul'da yapmalıdır. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını arzuluyoruz. Geçmişte Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayanlar bugün 1 numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD'nin 6. filosuna 17 Temmuz 1968'de saldıranlar utanmadan, sıkılmadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı yeri gelir ABD taraftarı olurlar ancak Türkiye'yi hayatlarında ağızlarına alamazlar. Türkiye nerede duruyorsa bunlar karşısında yer alır. Biden devşirmelerinin emperyalizmin kuklalarının, ülkelerimize yönelik kurulmuş tuzak olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zillet İttifakı'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Batı bloğuna kandaşlık yapması sırf göze girmek üzere şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye'nin haklarının savunun derseniz öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar. Vatan ve millete yan bakanlara sessiz ve seyirci kalmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Biz hiç kimsenin milletine bakmadan, derisinin rengine odaklanmadan ilkelerimiz ne diyorsa Türkiye'nin hakları ne gerektiriyorsa siyasetimizi ona göre belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Biden hem hukuktan hem demokrasiden söz açıp da ülkelerin rejimlerinin değişmesini ne hakla isteyebilmektedir? Dün Türkiye'yi hedef alan Biden'ın bugünkü hedefi Rusya'dır. Okyanusun karşı kıyısından bakınca Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü masum bir vaka olarak mı görülüyor? Biz hiçbir ülkenin yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından yanadır. Stratejik çıkarlarına uyan budur. Serseri mayınların kimlerin tuzağı olduğu, işin özünde muamma değildir. Çok dikkatli, temkinli olmak hayati derecede mühimdir. Kanlı savaş NATO'ya yeni bir ruh katmış, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. 6 PARTİNİN SİSTEM TOPLANTISI Zillet ittifakı partileri gündemin gerisinde kalmanın zannediyorum telaşına kapılmış olacaklardır ki, yeni bir toplantıyla günü kurtarmanın peşine düşmüşlerdir. İkinci 28 Şubat bildirisinin toz bulutu içinde zillet ittifakı Türk polisine işkenceci diyen devasız ve edepsiz zihniyetin ev sahipliğinde, ama bu defa Atatürk posterinin duvara asıldığı bir odada, yine yuvarlak masa etrafında bir araya gelmişledir. Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı zillet olduğu kadar aynı zamanda Kuytul ittifakı olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu, “altımız da birbirimize benziyoruz”, derken, Allah var ya doğru bir noktaya temas etmiştir. Bizim de dediğimiz aynısıdır. Ancak yedekte bekleyen, masa altında sıkışıp kalan siyasi bölücülerle münafık soytarı Kuytulu da ihmal etmemesi tavsiye ve temennimizdir. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha gösterdiğini iddia etmişler ve yüz kızartıcı bir yanlışın faili olmuşlardır. Bunlar hacıyatmaz gibi, düşüp düşüp kalkıyorlar. Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Derslerine çalışmıyorlar, densizliklerine aldırmıyorlar. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki, hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Yazık size, ayıp size, Türkiye’ye bu kadar mı yabancısınız? Bu zilletin kendine hayrı yoktur, ülkemize hayrı nasıl dokunacaktır? Bunların cüretleri cehaletlerinin eseridir. Kemal Kılçdaroğlu, sözde darbe davalarının sanıklarını tekrar yargılamaktan bahseden selamsız Babacan’ın yüzüne nasıl bakabilmiştir? Buna karşılık cevabı ne olmuştur? Sayın Kılıçdaroğlu, “burunlarından fitil fitil getireceğiz” haykırışını, bu selamsızın gözünün içine baka baka söyle de sözünün arkasında mısın değil misin öğrenelim. Haydi yap da görelim. Yüreğin varsa konuş da gerçek düşünceni bilelim. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.   "RAMAZAN, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ONBİR AYIN SULTANIDIR" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan, üç ayların sonuncusu, onbir ayın sultanıdır. Bu hafta sonu müşerref olacağımız bu kutlu ay inananlar için bereket ve bolluk vahası; sabır, merhamet, hoşgörü ve paylaşma mevsimidir. Aynı zamanda ve daha önemlisi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık ve parlak bir delili olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ay içinde muhtaç ve yoksul kardeşlerimiz hatırlanmalı, geliri ve imkanı yerinde olan insanlarımız gösterişe düşmeden bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalıdır. Bilhassa ekonomik durumu elverişli vatandaşlarımızın, temel gıda ürünlerine erişme zorluğu çeken kardeşlerimize, marketlerden alışverişlerini yapabilmeleri için belirli bir parasal tutarı ihtiva eden “Dayanışma ve Kardeşlik Kartı”nı ulaştırmaları Ramazan ayının mana ve ruhuna müzahir bir davranış olacaktır. Nitekim bu kutlu ay yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu manevi sorumluluğu yerine getirmek de hepimizin görevidir. İnsanlığın maruz kaldığı belaların dallanıp budaklandığı bir dönemde, nefis terbiyesine, kalp temizliğine, vicdan tefekkürüne, huzur tecellisine çok ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç hali her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Maalesef insanlık tehlikeli bir girdabın ortasında, çözümü gittikçe karmaşıklaşan girift bir bulmacanın odak noktasındadır. Açlık, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, terör kıtalara ambargo koyarken; ilkel dürtüler, ilkesiz yönetimler, iradesiz yöneticiler, itibarsız zihniyetler ne yazık ki beşeriyetin susadığı barış, refah ve huzur ufkunu da kapatmaktadır. Ramazan ayında sabır ve sükûnet içinde orucumuzu tutup ibadetimizi yaparken, manevi muhasebeyi, insanlığın hal ve gidişatını mutlaka gözden ve gönülden geçirmeliyiz. Bilinmelidir ki, hayallerimizin sınırı yoktur. Ülkülerimizin eşi ve emsali yoktur. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, mühürlenmiş kalplere tekraren hatırlatırım ki: Biz Türk milletiyiz, biz Türkiye’yiz, biz bin yıllık kardeşliğin bakiyesiyiz, binlerce yıllık Türk tarihinin vicdanıyız. Ramazan ayımızın nice manevi güzelliklere vesile olmasını, mükâfatını yalnızca Allah’tan beklediğimiz oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam dünyasının ve siz değerli arkadaşlarımın Ramazan-ı Şerif-i şimdiden mübarek olsun diyorum. Bu kutlu ayın milli diriliş ve manevi toparlanmanın yanında müstahkem bir uyanışın habercisi olmasını temenni ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

'6'lı Masa'da hesaplar kızıştı! Kılıçdaroğlu'ndan yeni teklif

6'lı masa üçüncü toplantısına hazırlanırken karşılıklı hamleler yapılıyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Karamolloğlu'nun "SP, Gelecek ve DEVA Partisi'nin içinde olacağı 3. ittifak" arayışına karşı olduğu belirtiliyor. Kılıçdaroğlu, küçük partilere CHP ve İP listelerinden seçime girmeyi önerecek. CHP öncülüğünde toplanan 6'lı masada 3'üncü liderler zirvesi pazar günü Demokrat Parti'nin ev sahipliğinde gerçekleşecek. Görüşme öncesi Demokrat Parti Genel Başkanı muhalefet liderlerini ziyaret ederek toplantının gündemini belirledi. Yeni ittifak tartışmalarının da değerlendirileceği görüşmelerde cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 3'üncü ittifak önerilerini kabul etmeyeceği belirtiliyor. Kılıçdaroğlu'nun küçük partilere CHP ve İYİ listelerinden seçime girmeyi önereceği dillendiriliyor. GÜNDEM 3'ÜNCÜ İTTİFAK Masanın ortaklarından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun geçtiğimiz hafta yaptığı "Seçim kanunuyla şartlar değişti, üçüncü ittifak olabilir" açıklaması muhalefet kanadında yeni bir tartışma başlattı. Edinilen bilgilere göre, yarın yapılacak toplantının ana gündemini de Karamollaoğlu'nun bu önerisinin oluşturacak. YENİ İTTİFAKI İSTEMİYOR Küçük partiler Karamollaoğlu'nun bu önerisine sıcak baksa da masanın en büyük partisi CHP'nin bu konuya mesafeli olduğu belirtiliyor. Kulislerde, Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmak istediği bu nedenle de partileri kendi etrafında toplayarak seçime eli güçlü girmek istediği konuşuluyor. LİDERLER LİSTE BAŞI Yeni Şafak'ın haberine göre, Kılıçdaroğlu'nun küçük partilere CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmeyi teklif edeceği belirtiliyor. Kılıdçaroğlu'nun parti liderlerini liste başına koyacağı ifade ediliyor. Ancak İP Genel Başkanı Meral Akşener'in de bu öneriye sıcak bakmayacağı değerlendiriliyor. HESAPLAR KIZIŞTI Yeniden düzenlenen seçim kanunu ile birlikte 6'lı muhalefet yeni formüller geliştirme peşine düşerken, masada karşılıklı hesapları da kızıştırdı. DEVA ve Gelecek'in CHP'ye yönelik teminat içeren protokol talebi olduğu öne sürülüyor. Kulislerde seçim sonrasında sistemin nasıl olacağı, bakanlık ve milletvekili paylaşımı gibi konuların 6 lider tarafından imzayla mutabakata dökülmesinin istendiği belirtiliyor.

2 yıl önce

CHP'li Sezgin Tanrıkulu'ndan 'Gezi' tehdidi: Çok yakında bu hakimlerin hepsinden hesap soracağız

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozmasının ardından yeniden görülen 17 sanıklı Gezi ana davasında karar çıktı. Mahkeme heyeti, oy çokluğuyla Osman Kavala'nın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya teşebbüs" suçundan önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Aralarında Ayşe Mücella Yapıcı'nın bulunduğu 7 tutuksuz sanığın ise "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya teşebbüse yardım" suçundan 18'er yıl hapis cezasına çarptırılmalarına karar verildi. CHP'DEN HAKİM VE SAVCILARA TEHDİT: ÇOK YAKINDA HESAP SORACAĞIZ Davanın karara bağlanmasının ardından adliye önünde açıklama yapan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Gezi davası sonrası adliye önünde yaptığı açıklamada, hakim ve savcılara tehditler savurdu. Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan hapis cezası alan sanıklara arka çıkan Tanrıkulu, "Çok yakında bu hakimlerin, savcıların hepsinden hesap soracağız" dedi. Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu'nun her fırsatta yargı üyelerine tehdit savurmasına özenen CHP'li vekillerin, HDP vekilleri ile yan yana açıklama yapması da dikkat çekti.

2 yıl önce

T24'ü hacklediler: Hesap an itibariyle kurtarılmış durumda

İnternet gazetesi T24'ün 2018'de öngördüğü senaryo gerçek oldu.  HACKERLAR HESAPLARINI ÇALDI Hackerların ele geçirdiği ve giriş yapılamayan T24, 2018'de takipçilerine gönderdiği 'Yedek Hesap' paylaşımı yıllar sonra etkili oldu.  Olayın üzerinden fazla zaman geçmeden Twitter'dan hesaplarını geri alan T24, normal haber akışına geri döndü. 

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: O fotoğraf delildir! İBB’nin hesap vermesi lazım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'daki temaslarının ardından Cidde'den saat 02.00'de İstanbul'a geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide şu değerlendirmelerde bulundu: Hadimul Harameyn ve Şerifeyn, aziz kardeşim Kral Selman’ın davetine icabetle Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretimizi hamdolsun başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin ilk gününde Cidde’de hem Kral Selman bin Abdülaziz el-Suud hem de Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la bir araya geldik. Kendileriyle gündemimizdeki konuları, ikili ilişkilerimizin tüm boyutlarını gözden geçirdik. Bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin geliştirilmesi için atabileceğimiz ortak adımlar üzerinde durduk. Bu bağlamda Suudi Arabistan’ın güvenliğine ve istikrarına verdiğimiz desteği tekrarladım. Körfez bölgesinin güvenliğini kendi güvenliğimizden ayrı görmediğimizi vurguladım. Ticaretimizin hızla toparlanması, gümrüklerdeki sıkıntıların giderilmesi, yatırımlarımızın teşviki, müteahhitlerimizin üstlenebileceği yeni projeler, ikili açıdan ana konularımızı teşkil etti. Savunma sanayiine yönelik neler yapabileceğimizi de görüştük. Elbette Suudi Arabistan’daki vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin sorunlarını da ele aldık. İki ülke iş adamlarını, yatırımcılarını bir araya getirecek organizasyonlarla büyük bir ekonomik potansiyeli tekrar harekete geçirmemiz gerektiği hususunda mutabık kaldık. Bu arada malum 2030 EXPO için adaylardan biri de Suudi Arabistan. Bu konuda da biz Türkiye olarak kendilerini destekleyeceğimizi açıkladık. EXPO 2030’un Riyad’da düzenlenmesi için biz de desteğimizi kendilerinden yana vereceğimizi söyledik. Karşılıklı tarifeli uçak seferlerinin tekrar başlayacak olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade ettim. Turizmin teşvik edilmesine önem verdiğimizi özellikle belirttim. Suudi makamlarının salgın tedbirlerini hafifletmesiyle birlikte vatandaşlarımız bu yıl hac ve umre ibadetlerini yerine getirebilecekler. Hac konusunda zaten kota açıklandı. Umrede ise böyle bir kota söz konusu değil. Umrenin önü açık. Ziyaretimizin, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin müjdecisi olacağına inanıyorum. İlişkilerimizin karşılıklı saygı ve güven temelinde geliştirilmesi hususundaki ortak irademizi en açık şekilde ve en üst düzeyde ortaya koymuş olduk. Ortak çıkarlarımız ve bölgemizin istikrarı için bu gayreti sürdürme kararlılığındayız. Suudi Arabistan’la müşterek çabalarımızın ülkelerimize ve bölgemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Barış, dostluk ve dayanışma ayı Ramazan’ın, tüm İslam coğrafyasında huzura, istikrara, kenetlenmeye, muhabbet ikliminin yeniden güçlenmesine vesile olmasını diliyorum. Ziyaretimiz süresince Suudi Arabistan’daki kardeşlerimizden çok bir büyük muhabbet ve yakınlık gördüğümüzü özellikle dile getirmek istiyorum. Samimi misafirperverlik için bir kez daha aziz kardeşim Kral Selman’ın şahsında tüm Suudi makamlarına can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı’nın ülkemize, İslam alemine, tüm insanlığa sağlık, huzur ve bereket getirmesini Rabbim’den niyaz ediyorum. Şimdiden Bayramınızı tebrik ediyorum. DİPLOMATİK TEMASLAR SORU: Geçen aylarda Suudi Arabistan ile İran arasında Bağdat’ta görüşmeler oldu. Bu önemliydi. Diğer taraftan Türkiye’ye de yakınlaşmasını bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de yüzde 80 kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bir savunma sanayimiz var. Buna dair de iki ülke arasında bir model söz konusu oldu mu? Şu anda İran ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı henüz gerçekleştirmedik. Fakat tabii Körfez bölgesi ile İran’ın arasında bir sıkıntının olduğunu da ifade etmem lazım. Özellikle Yemen konusu, buradaki ayrılığın en önemli konularından bir tanesi. Orada da işte Husiler meselesi var. Şu anda Suudi Arabistan’ın bu konudaki hassasiyeti devam ediyor. Fakat biz belli hassasiyetleri paylaşmakla beraber tabii aramızdaki bu Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını da devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Burada herhangi bir sıkıntı yok. Ancak Suudi Arabistan’la özellikle savunma sanayiine yönelik müşterek bazı adımların atılabileceği konusundaki düşüncelerimizi paylaştık. Bu adımlar karşılıklı olarak bizim ülkemizde veya Suudi Arabistan’da olabileceği gibi, üçüncü ülkelerde de bu tür adımları atmak mümkün. Bizde işin teknolojisi var. Bunlarda ise sermaye söz konusu. Dolayısıyla teknoloji ile sermayeyi bütünleştirmek suretiyle bu tür adımları atmak mümkün. Bu noktada bizlerin artık pazar olmaktan çıkmamız lazım. Üreten olmamız ve üreten olmanın dışında da bizim yeni pazarları beraber bulmamız gerekir. Bu konuda da mutabık kaldık. Temennim odur ki İslam dünyası artık pazar olmaktan çıkar, inşallah üreten ve yeni yeni pazarlara açılan bir konumda olur. SORU: Suudi Arabistan’a yaptığınız bu ziyaret, başta Suriye olmak üzere Irak, Lübnan ve Yemen’deki bölgesel krizlerin ve savaşların nihayete erdirilmesi konusunda bir başlangıç olabilir mi? Bu konuyu böyle değerlendirebilir miyiz? Zira Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta çok ciddi bir barış misyonunu üstlenmiş durumda. Bölge halkları da en fazla Türkiye’den böyle bir barış misyonu beklentisi içerisinde. Bu misyonla acaba Orta Doğu’daki krizlerin nihayete erdirilmesi konusunda Türkiye bir öncülük yapabilir mi? Elbette yapabilir. Yapmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü bizim Orta Doğu ülkeleriyle ortak yönlerimiz çok fazla. Her şeyden önce bu ülkeler halkı Müslüman olan, yönetimleri Müslüman olan ülkeler. Fakat, dünyada güçlü ülkelerden biri, tüm emperyal amaçlarını Suriye’de de kullandı, Irak’ta da kullandı. Yanına yine aynı şekilde Avrupa’dan bir veya iki tane ülkeyi çekmek suretiyle buralara tırlarla dolu araç gereçler gönderdiler. Peki bunları kimlere verdiler? Bu bölgelerdeki terör örgütlerine verdiler. Bu terör örgütleriyle de bizleri ciddi manada rahatsız ettiler, rahatsız etmeye de devam ediyorlar. Bunlara biz eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. Şu anda Irak’ta bizimle dayanışma halinde olan, görüşmeleri olumlu istikamette gelişen bir Irak yönetimi var. Bu Irak yönetimiyle birlikte de bu olumlu adımlarımızı inşallah bölgenin barışı için atmaya devam edeceğiz. Suriye’de ise durum biraz daha farklı. Orada Suriye’nin içindeki halkla dayanışma halindeyiz. Onlarla da oralarda müşterek adımları atacağız. Malum Suriye’nin kuzeyinde biz Türkiye olarak inşa ettiğimiz briket evlerle halkın gönlünü ciddi manada kazandık, kazanıyoruz. Hedefimiz ilk etapta inşallah burada 100 bin briket ev yapmak. Bir hedefimiz var; Türkiye’den oraya gidenleri veya Suriye’nin içinde o konutlara yerleşenleri önce oralarda iskan ettirelim, ondan sonra da inşallah bunların kendi evlerine geçmelerini de sağlayalım. Şu an itibarıyla 60 bin civarında konutu bitirmiş durumdayız. 2+1 gibi konutlarla bu süreci devam ettiriyoruz. Suriye’de de halkı yanımıza çekmek suretiyle adımlarımızı atıyoruz, atacağız ve onları da yanımıza çekerek işimizin çok daha kolay olduğuna inanıyorum. Irak’taki yönetimin de inşallah bir an önce ilan edilmesini temenni ediyorum. Orada iki başlılık söz konusu; bir Kuzey Irak’taki durum, bir de merkezi yönetim var. Taraflarla görüşmelerimiz istihbarat teşkilatlarımız vasıtasıyla devam ediyor. İnşallah orada da sonuç iyi olacak. SORU: Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Suudi Arabistan ile temaslar başladı. Benzer bir durum üst düzeyde Mısır’la söz konusu mudur? Bu Cidde’de gündeme geldi mi? Doğrusu Cidde’de bu konu gündemimize gelmedi. Fakat şu anda ortada bir gerçek var; o da şu; bizim İsrail ile ilgili bir politikamız var; aynı şekilde Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir. Çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle ortak yanları çok çok ileri. Dolayısıyla biz Mısır halkını yok farz edemeyiz. Gönlümüz bir an önce şunu arzu ediyor; bu birlikteliği, beraberliği sağlayalım. Çünkü bunu sağladığımız anda bölgenin barışı, bölgenin birlikteliği çok daha ileri bir konuma inşallah taşınacaktır diye düşünüyorum. MISIR’LA İLİŞKİLER SORU: Mısır ve İsrail ile iyileşen süreçte, Türkiye’nin son dönemde dış politika atağında, yani Rusya ile zor olan ilişkilerimizi çok başarılı şekilde yönetmemizde, hızla bozulan ilişkilerimizi düzeltmemizde, burada nasıl bir paradigma değişimi yaşandı? Türkiye bu adımları nasıl ve neden attı? Biz burada nasıl bir siyaset güdüyoruz? İkinci sorum da Fransa’daki seçimlerle alakalı. İkinci turu 24 Nisan’da tamamlandı, zor bir seçim oldu. İkinci ve dördüncü parti ilk turda aşırı sağdı. 11 Eylül’den sonra gördüğümüz radikal sol ve aşırı sağ söylemlerin çok öne çıktığını gördük Fransa’da. Bu, merkez partileri ve merkezi de çok etkiliyor. Bu süreci ve sonuçlarını, Türkiye’nin NATO ile ilişkileri ve Fransa ile ilişkileri özelinde değerlendirmenizi rica ederim. Taze bir gelişme olduğu için ikinci sorudan başlayalım. Doğrusu aşırı uçların Fransa seçiminde elenmiş olması, kaybetmiş olması bence tüm dünyamız için bir kazanımdır. Çünkü ne çekiyorsak aşırılıklardan çekiyoruz. Hatta ben arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde de şunu söylüyordum; “Artık biz Macron’u tanıyoruz, biliyoruz. Münasebetlerimiz belli bir noktada. Dolayısıyla Macron’un seçim kazanması Türkiye-Fransa ilişkileri açısından çok daha isabetli olacaktır.” Temennilerimiz de tuttu. Ama hepsinden öte burada bence tabii Macron akıllı bir siyaset güttü. Macron’un karşısındakilerinin ise bir defa Fransa’nın yapısını, sosyolojik yapısını tam manasıyla iyi analiz edemedikleri ortaya çıktı. Yani onların İslam düşmanlığını, hele hele başörtüsüne karşı aşırı derecedeki tavırlarını, Müslümanlara yönelik yapacakları uygulamaları çok açık net ortaya koymaları, ikinci tur için tabii Macron’u çok daha öne çıkardı. Hele hele Sayın Macron’un son televizyon programındaki yaklaşımları, başarısı bana göre seçimde finalde onun öne çıkmasını ve seçimi kazanmasını getirdi. Seçimin hemen öncesinde, NATO toplantısında kendisiyle bir saat kadar özel bir görüşmemiz oldu. O görüşmede de Türkiye-Fransa ilişkilerini bundan sonraki dönemde nasıl planlayacağız, ne gibi adımlar atacağız, bunları konuştuk. Bu seçimde ortaya çıkan neticeyle de aramızdaki ilişkiler inşallah çok daha iyi bir konuma gelecektir. Mısır ve İsrail ile ilişkiler noktasında da tabii bölgede Türkiye olarak belirleyici bir ülke konumunda olmamız hasebiyle ipleri tamamen koparmamız bize bir şey kazandırmaz. Bizim yaklaşım tarzımız her zaman şu; bir iplik düzeyinde de olsa bağı koparmayacaksın, o bağı tutacaksın ki bir gün bu ilişki size lazım olabilir. Biz de bu anlayışla aramızdaki bu bağları koparmayalım istiyoruz. Tabii İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Gerçekçi olmak lazım; bölgedeki durumlar, hele hele barışa yönelik planlar noktasında bizim de ihtiyacımız var. Bu adımları bu şekilde atalım istedik. Attığımız bu adımların da isabetli olduğu görülüyor. Tabii hele hele Sayın Herzog gibi bir Cumhurbaşkanı’nın İsrail’in başında olması da bu ilişkilerde gerçekten barışa yönelik bir adım atılmasına vesile olmuştur. Temenni ederiz ki Sayın Başbakan ile de münasebetleri çok daha iyi bir konuma getirelim. Tabii Ramazan ayında İsrailli bazı aşırı grupların, radikal grupların Mescid-i Aksa’da meydana getirdikleri rahatsızlıklar, bizleri de ciddi manada rahatsız etmiştir. Biz Sayın Herzog’a Hamursuz Bayramı ile bizim itikaf döneminin çakıştığını da söyledik; “İnşallah bu dönem böyle kavgalı gürültülü olmaz, çok daha sakin bir şekilde geçer” dedik ama maalesef arzu ettiğimiz gibi olmadı, yine sıkıntılar yaşadık. Temenni ederiz ki bundan sonra yaşamayız. ‘DÜŞMAN ÜRETME DEĞİL DOST KAZANMA SÜRECİ’ SORU: Dış politika üzerinden içeride bazı eleştiriler var. Yani, dış politikaya Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan denkleminden baktığımız zaman, muhalefet kısmından bahsediyorum, son dönem gelişmeleri takdir edenler var ama bir yandan da “siz bu ülkelere kötü konuşuyordunuz, eleştiriyordunuz, şimdi ne oldu da bu ülkelerle ilişkileri geliştiriyorsunuz” gibi eleştiriler var. Adeta ilişkiler hep gergin kalsın, iyileşmesin isteyenler var. Bunlar Türkiye’yi, belli bir döngüde mi tutmak istiyorlar? İlişkiler, değişen koşullara göre mi şekilleniyor? Yorumunuz nedir? Öncelikle şunu bir defa görmemiz lazım; Türkiye’de muhalefet hiçbir zaman yapıcı olmamıştır. Türkiye’deki muhalefet hep olumsuzluklar üzerine bina edilmiştir. Bundan sonra da hele hele mevcut muhalefetten ülkenin geleceği için olumlu bir yaklaşım beklemeyin. Ortaya ne koyarsanız koyun; bu aktır, beyazdır ama onlar buna siyah demekle mükellef. Nitekim son dönemlerde bunu çok açık net görüyoruz. Yani bu ülkeyi yıkmaya çalışan teröristlere sahip çıkan bir muhalefet olur mu? Türkiye’de bu var. Düşünün şu anda ana muhalefetin başındaki kişi ve partisi bu ülkeyi terörize etmeye çalışanlarla beraber hareket ediyor. Terörün Meclisimizdeki ayağı konumunda olan partinin durumu zaten belli. Bunlarla beraber hareket ediyorlar. Biz bunların neyini değerlendireceğiz? Biz ne yaparsak yapalım, ne kadar başarılı olursak olalım, bunlar her zaman bu işin başarısız olduğunu ileri sürmek için kendilerine göre bazı şeyler üretecekler. Onlar varsınlar bunu üretmeye devam etsinler. Biz de başarıyla sürdürdüğümüz dış politikamızı aynı şekilde kararlılıkla devam ettireceğiz. Yani dün diyelim ki herhangi bir ülkeyle münasebetlerde olumsuzluk olabilir. İlanihaye böyle gidecek diye bir şey yok. Düşünelim ki aynı evin içerisinde kardeşler var; kendi aralarında takışıyorlar, bir müddet sonra da barışıyorlar. Bizim şimdi özellikle bölgemizde aynı inancı, aynı düşünceleri paylaştığımız ülkelerle çok daha farklı bir sürecin içerisine girmemiz gerekiyor. Bu süreç de en başta düşman üretme değil dost kazanma sürecidir ve kardeşliğimizi pekiştirme sürecidir. Şu anda bunu başarıyla sürdürmenin gayreti içinde olacağız. Uluslararası camiaya baktığımız zaman, örneğin Amerika’da daha önce Trump vardı, ondan önce Obama vardı. Bizim Obama’yla da Trump’la da münasebetlerimiz gayet iyiydi ve görüşme noktasında aramızda herhangi bir sıkıntı yoktu. Peki, Sayın Biden ile aynı durumu yakalayabildiniz mi? Hayır, yakalayamadık. Temennimiz bu değildi. Aslında münasebetlerimizin olumlu istikamette çok farklı olduğu bir insan olmasına rağmen beklediğinizi alabildiniz mi? Hayır. Zaman zaman tabii bazı görüşmelerimiz olmuyor değil, oluyor ama bunun daha ileri olması gerekirdi. Temennim odur ki bundan sonraki süreçte bunu başarırız. Ama yine söylüyorum, AK Parti iktidarı düşman üretme üzerine değil, dost kazanma üzerine bu süreci devam ettirecektir. Bu tezgâha da bu oyuna da biz gelmeyiz. 'CUMHUR İTTİFAKI, ADAYINI BELİRLEMİŞTİR' SORU: Dış politikadan iç politikaya dönmek istiyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısı hem üslubuyla hem süresiyle çok tartışıldı. O konuşmasında kavgaya gireceğini söyledi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? İkincisi de ‘Ya bana katılın ya da önümden çekilin’ diye bir ifadesi oldu. Bu da parti içindeki adaylık tartışması olarak yorumlandı. Sizin değerlendirmeniz ne olur? Ben ana muhalefetin parti içindeki kendi tartışmaları veya hangi istikamete savrulduğu üzerinde, iktidar partisi olarak bir değerlendirmeye girmeyi arzu etmem, düşünmem. Çünkü bu benim sorunum değil, bunların kendi sorunlarıdır. Malum, işte 6’lı bir yuvarlak masaları vardı. Bu 6’lı masanın da nereye savrulduğunu, nereye evrildiğini açık net görüyoruz. Şunu da söyleyelim; bu 6’lı grup, kimi öne çıkaracak, kimi adayı olarak belirleyecek, bu da bizim sorunumuz değil. Şu anda Cumhur İttifakı, adayını belirlemiştir ve Cumhur İttifakı bu adayıyla beraber yoluna devam etmektedir. Bu birlikteliğimiz, bu beraberliğimiz sağlam bir şekilde inşallah 2023’e doğru yürüyor. Temennimiz, sürekli olarak güç kazanmak ve kazandığımız bu güçle de inşallah bu seçimlere girmektir. Muhalefetin ne yaptığı da bizi pek ilgilendirmemektedir. Temenni ederiz ki ülke için hayırlı bazı adımlar atsınlar, “biz de böyle bir hayırlı iş yaptık” desinler. Ama şu ana kadar da böyle bir şeyi görmüş değiliz. İBB ÇALIŞANININ TERÖRİSTLERLE FOTOĞRAFI SORU: Geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sosyal yardım uzmanı olarak çalışan Şafak isimli bir kadının, kırsal bölgede elinde uzun namlulu bir silahla çekilmiş bir fotoğrafı kamuoyuna yansıdı. Bu fotoğraf üzerine hem Büyükşehir Belediyesi hem CHP yönetimi açıklama yaptı. Bu kişinin gözaltına alınmasını eleştirdiler, bunun hukuksuz olduğunu iddia ettiler, tepki gösterdiler. Aslında bu fotoğraf daha bir ay kadar önce HDP’li bir kadın vekilin dağda çekilen fotoğraflarına da çok benziyor. Bu fotoğraflara ne diyorsunuz? İkincisi de Büyükşehir Belediyesi ve CHP yönetiminin eleştirilerine sizin yanıtınız ne olur? Her şeyden önce tabi bu fotoğraf bir delildir, bir ispattır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bunun hesabını vermesi lazım. Neden böyle bir teröristi istihdam ettiği, neden teröristlerin müracaat ettiği kapı olduğu ve neden onlara mali imkanlar sağlandığı sorularının cevabının verilmesi lazım. Elbette seçim öncesi verilmiş sözler var. PKK’nın uzantısı konumundaki partiye verilen sözler var. Bundan sonraki süreç de tabi özellikle yargının sürecidir. Yargı da zaten gereğini yapacaktır, ben öyle inanıyorum, öyle de olması lazım. Zira, Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde de devletin kurumlarının içerisinde bu tür teröristlerin iş bulması ve bu teröristlerin oralarda belli makamları elde etmeleri asla kabul edilemez. Yani siz bir taraftan günahsız birçok insanı kapının önüne koyacaksınız, öbür taraftan da boşalan yerlere bu teröristleri alıp yerleştireceksiniz. İlla boşalan yere de gerek yok, icabında bunlara zaten yer hazırlanabiliyor. Şu an itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi de eminim yargı önünde bunun hesabını verecektir. CHP, hukuksuz olduğunu iddia ediyor ama şu anda bunların başında olan zat, bunların kendi elemanı. Şunu açık söyleyeyim; CHP’nin de kendi belediye başkanıyla alakalı yapacağı herhangi bir şey yok, çünkü öyle bir derdi, öyle bir sıkıntısı yok. Bunlar “Biz filanca yeri kaptık, dolayısıyla burada da süreci biz işletiriz” mantığıyla hareket ediyorlar. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne yazık ki büyük oranda yolsuzluklarla hemhal. Gerek bütçe müzakerelerinde gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütün kuruluşlarında bu sıkıntıları görüyoruz. Tabii Meclisteki ağırlık partimizde olduğu için de her şey adım adım orada belli olarak ortada. Bütün belgeleriyle, detaylarıyla neyi nasıl elde ediyorlar, neyi nasıl birilerine peşkeş çekiyorlar, bunların hepsini oradaki Meclis Grup Başkanımız, arkadaşlarımız ispatladılar, ortaya koydular. Temenni ederim ki en başta yargı ve ardından da halkımız gereken hesabı soracaktır. Üç yıl geçti. Üç yılda İstanbul’da acaba belediyecilik adına ne yapıldı, bunu hep birlikte takip etmemiz lazım, görmemiz lazım. KILIÇDAROĞLU’NA : BU ZAT ZİHİNSEL OLARAK KARANLIKTA KALMIŞ DURUMDA SORU: Kılıçdaroğlu en son ‘Adalet için karanlıktayım’ eylemi başlattı. Faturasını ödemediği için elektriği kapatıldı. Herhangi bir protesto çağrısında, eylem çağrısında kendi seçmenini ikna ettiğini, konsolide ettiğini düşünüyor musunuz? Elektrikleri geldi ama kendisi bir aydınlanma yaşadı mı? Bu zat zihinsel olarak karanlıkta kalmış durumda. Önce bu zihinsel karanlıktan kendisinin aydınlığa çıkması lazım. Güya elektriğinin kesik olduğunu iddia ettiği bir eve gidip yine milleti aldatmaya kalktı. Oysa artık günümüzde evlere verilen elektrikler ve sayaçlar yapılanları, yalan yanlış operasyonları tespit etmemekten beri değil. Yani nerede elektrik var, nerede yok, bunların hepsini artık elektrik sayaçlarıyla zaten tespit ediyorlar. Nitekim o evde de elektriğin olduğu tespit edilmiş durumda, biliniyor. Ama Bay Kemal, maalesef bu olayın da farkında değil. Yani gittiği evin elektriği var mı yok mu bundan haberi yok. Ne yaptığının da farkında değil. Yanındaki kendi danışmanları da Bay Kemal’i ciddi manada aldatıyorlar, o da oyunlara çok rahat geliyor. Çünkü kendisinin ufku yok. Bu ufuk karanlık. Onun için onu aydınlatmaya büyük ihtiyaç var. ENFLASYONLA MÜCADELE SORU: Ekonomiye ilişkin sormak istiyorum. Türkiye’nin enflasyonla mücadelesindeki yol haritasında nerede olduğumuzu değerlendiriyorsunuz? Sizce tepe nokta görüldü mü acaba? Enflasyon, şu an sadece bizde değil küresel ekonomideki bozulmaların etkisiyle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her yerde bir mesele. Bugün Amerika’ya da Avrupa’ya da baktığınızda enflasyonda en yüksek seviyeler görülüyor. Bir de tabii dönemsel etkiler söz konusu. Elbette bu sorunun bizim vatandaşlarımız açısından oluşturduğu sıkıntıların farkındayız ve bunların giderilmesi için ne gerekiyorsa onu yapmanın gayreti içindeyiz. Bütün gelişmeleri yakından takip ediyoruz, gerekli tedbirleri alıyoruz. Halkımız müsterih olsun, bu meselenin üstesinden geleceğiz. Hedefimiz enflasyonu aşağıya çekmektir. Attığımız, atacağımız adımlarla inşallah mayıstan sonra gerilemeye de başlayacaktır. Bunun yıl sonuna doğru daha olumlu istikamette neticeleneceğini söyleyebilirim. SORU: Merkez Bankası yıl sonu için enflasyon tahminini yüzde 42 olarak güncelledi. Seçimin en kritik düzlemi Mart-Haziran 2023 aralığında da enflasyon iyimser tahminle yüzde 25 civarında kalacak gibi gözüküyor. Burada bunun iletişim yönetimi noktasında, özellikle kamuoyunun bu hayat pahalılığı ve geçim mücadelesinin sandığı ve seçmen davranışını etkilemesini önlemek adına nasıl bir yol ve dil tutturacaksınız? Diğer husus da TÜSİAD’ı belki istisnai tutuyorum ama TOBB başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarında eylülden bu yana uygulanan, özellikle aralıkta çok anlamlı bir hal alan Türkiye Ekonomi Programına ilişkin somut, ona sahip çıkan, içselleştirilmiş, samimi bir destek göremiyorum. Her programda kapınız çalınıyor, her toplantılarına gidiyorsunuz. Ama yalnız bir mücadele gibi görünüyor. Bu ülkede sokağın nabzını tutan, vatandaşın halinden anlayan en iyi kadrolar bizde. Her bir insanımızın derdi, tasası nedir biliyoruz, sıkıntılarını çözüme kavuşturmak için her zaman yanında oluyoruz. Hamdolsun vatandaşımız da bize güveniyor. Milletimiz bu enflasyon sorununun da üstesinden AK Parti’nin geleceğini biliyor. Enflasyonu daha önce tek haneye biz düşürdük, yine biz düşüreceğiz. Bu işin en iyi iletişimi de enflasyondaki düşüşü görmek olacak ve inşallah bunu da başaracağız. TÜSİAD ELEŞTİRİSİ Hiç kuşkusuz ekonomi alanındaki mücadeleyi herkesin omuz omuza vererek seferberlik içinde yürütmesi gerekiyor. Bu ülkede kazandıklarını yine bu ülke için yatırıma, üretime, istihdama dönüştüren iş insanlarımız elbette var. Ekonomi politikalarımıza iş dünyasının büyük oranda destek verdiği de ortada. Ancak TÜSİAD’ın “Acaba ülkenin geleceğine nasıl katkı veririz?” diye bir derdi yok. Tam aksine “Mevcut iktidarı nasıl götürürüz? Rahat rahat kullanabileceğimiz bir iktidarı nasıl getirebiliriz?” diye bir dertleri var. Fakat Türkiye’de şu 20 yıllık dönemde bunlar parayı bizimle kazandılar, büyümeyi bizimle kazandılar. Şu anda büyüme yüzde 7’ye doğru gidiyor hamdolsun. Böyle bir durum söz konusu. Kimse bunları konuşmuyor. Biz büyümeyi eksiye filan çekmiş bir ülke değiliz ki. Ortalamayı yüzde 5’te götürmenin başarı olduğu konuşulurken, şimdi yüzde 7’ye doğru gidiyoruz. Biliyorsunuz biz büyümede bunun da üzerine çıktığımız bir ekonomiye sahibiz. Şimdi de yüzde 7 ile inşallah bu işi de başarılı bir şekilde sürdüreceğiz. 2023’e gittiğimiz bu süreçte de gereken adımları atıp burada herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden inşallah yolculuğumuzu devam ettireceğiz. Bu konuda bizim döviz rezervinde de herhangi bir sıkıntımız zaten söz konusu değil. Biz göreve geldiğimizde döviz rezervimiz 27,5 milyar dolardı ama şu anda artık biz 120 milyar doları yakaladık hatta onun üzerine çıktık ve çıkacağız. Böyle bir konumdayız. İnşallah bu süreç başarıyla da devam edecektir. ODA NUMARASI DETAYI SORU: Tarihe meraklı olduğunuzu biliyorum. Sizin diğer devletlerin bakış açısıyla ilgili tahlilinizi merak ediyorum. Biz MÖ 3000’lerden itibaren tarihe damga vurmuş bir milletiz. Hunlar, Göktürkler ve devamında hep devlet kurduk ve dünya tarihi biz olmadan yazılamaz. İslam tarihi keza öyle. Bu ziyaretle ilgili şöyle bir şey dikkatimi çekti; sizin Suudi Arabistan’da kaldığınız odanın numarası 1453’tü. Yani şunun farkındalar; biz İslam dünyasında da kutlu fethi gerçekleştiren milletiz. ‘Fatih’in torunu geldi’ dediler belki. Ayasofya’yı açmanızla birlikte tabi ayrı bir heyecan dalgası yükseldi. Şunu acaba artık net bir şekilde görebiliyorlar mı; Türkiye olmadan temeli sağlam bir medeniyet kurulmaz. Artık bir şekilde sizce anladılar mı? Yani artık biz olmadan olmuyor. Onlar da bunun farkında mı acaba? Oda numarasını o mesajı düşünerek yapmışlarsa tevafuk olmuştur. İnşallah biz ecdadımızın yolunda aynı kararlılıkla gidebiliriz, onların elde ettikleri başarıları biz de aynı şekilde elde edebiliriz. Tabii tarihin izini sürdüğünüz sürece başarıya ulaşırsınız. Ama tarihin izini kaybederseniz siz de kaybolursunuz. Biz şu anda bu izi sürmeye devam ediyoruz ve ilham kaynağımız orası. Oradan aldığımız ilhamla da yolumuza devam ediyoruz. Geçen Özbekistan’a bir ziyaretim oldu. Özbekistan’da Hive’ye gittik. Burada da aklımda kaldığı kadarıyla 212 ağaç direk üzerine inşa edilmiş bir Cuma Camii var. Fakat burası ibadete kapalı. Bize orada 50 kişinin namaz kılabileceği bir yer hazırladılar. Namazdan sonra Şevket Mirziyoyev kardeşime dedim ki, “Benim senden bir ricam var; uzun yıllar kapalı olan Ayasofya’yı açmak elhamdülillah bize nasip oldu. Şimdi sen de gel bu Cuma Camii’ni aç.” Şeyhülislama dedi ki “süratle Cuma Camini açacağız.” Onlar bu işi başlattılar, biz de takipçisi olacağız. İnşallah Hive’de o Cuma Camii’ni açmak hepimize nasip olur, açılış törenine de Diyanet İşleri Başkanımızla, Aksakalımızla, tüm heyetimizle hep birlikte katılırız ve Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlı yeniden ayağa kalksın. ELON MUSK’IN TWİTTER’I SATIN ALMASI: OLUMSUZLUKLAR MEŞRULAŞMAZ SORU: Elon Musk ile çeşitli konularda iletişim halinde olduğunuza tanıklık ediyoruz. Musk, bu hafta Twitter'ı satın aldı. Bazı çalışmalar yapacak. Mesela güvenilirliğini artırmak istiyor, platformu daha güvenilir hale getirmek istiyor. Türkiye'nin sosyal medya düzenlemeleriyle biraz benzerlik gösteriyor. Ben hem Musk ile iletişiminizi sormak isterim hem de Türkiye'deki sosyal medya düzenlemeleri hakkında ne söylemek istersiniz? Sosyal medya konusunda doğrusu benim yaklaşımım olumlu değil, sosyal medyaya pek olumlu bakmıyorum. Ama sosyal medyayı bir kenara atmamız da mümkün değil. Onun için de gerekli olanı yapmamız lazım. Bu da nedir? Yasal düzenlemeler… Şu anda biz bu yasal düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda gereken adımları süratle atacağız. Şimdi, Elon Musk 44 milyar dolar verdi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşrulaşmaz. Örneğin Trump’ın Twitter ile ilgili mücadelesinde neler yaşandığını gördük. Ben daha önce de söylüyordum ‘Twitter cıvıtır’ diye. Bunun ne olduğunu da zaten yaşıyoruz. Sosyal medyada iftira derseniz iftira var, yalan derseniz yalan var. Hakikatlerin paylaşıldığı veya ulaştırıldığı değil, tam manasıyla olumsuzlukların, yalanın, yanlışın, her türlü fitnenin, fücurun olduğu bir yapı. Elon Musk burayı almış olabilir fakat bundan sonraki süreçte de biz birinci derecede ülkemizi düşünmek zorundayız. Şu anda çıkaracağımız yeni yasal düzenlemeyle bu işe bir çekidüzen vermeyi hedefliyoruz. Devlet olarak dezenformasyonla mücadele etmek için üzerimize düşeni kararlılıkla yapacağız.

1 yıl önce

LGBT sapkınları polise zor anlar yaşattı: Maltepe'de 1 Mayıs miting alanı girişinde gerginlik

Maltepe'de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün kutlanacağı miting alanı girişinde Marmaray ile İdealtepe istasyonunda inen bir grup LGBTİ üyesi, kurulan polis kontrol noktasından geçerken çantalarının aranmasına karşı çıktı. Üyeler ile polis arasında uzun süren tartışmaların ardından LGBTİ üyelerinin çantalarındaki pankartların kontrol edilmesi üzerine alana giriş yaptı. https://twitter.com/genelgundem/status/1520727791666409473?s=21&t=mQcyJnnwX3ZNo2rBEx7V7g

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 24 25