19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Şirin Payzın'dan Kadir gecesi yapılan saygısızlığa destek: Pegasus'a ateş püskürdü

Kadir gecesinde alkollü masadan "Kadir gecesi özel. Rabbim kabul etsin" notuyla paylaşım yapan bir grup Pegasus çalışanı büyük tepki çekmişti. İslam inancına göre kutsal kabul edilen bu özel gecede yapılan paylaşımın ardından birçok sosyal medya kullanıcısı, Pegasus'a yapılan saygısızlığın cezasız kalmaması için çağrıda bulundu. Gelişmelerin ardından Pegasaus'tan beklenen açıklama geldi. Yaşanan olayın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Pegasus şu açıklamayı yaptı: "27 Nisan akşamı kişisel bir sosyal medya hesabı üzerinden kişiye özel bir ortamda yapılan bir paylaşımın, farklı mecralarda şirketimiz ile ilişkilendirilmesi nedeniyle açıklama yapmak isteriz. Bu görüş ve ifadeler kişisel olup şirketimizin duruşu ile bir bağı yoktur. Pegasus Hava Yolları olarak; ilgili paylaşımda yer alan dini inanç, toplumsal düşünce ve fikirlerle atfen rencide edici ifadeleri kesinlikle kabul edilemez buluyoruz. Bu çerçevede, konunun acilen şirketimizin etik-ahlak kuruluna aktarıldığını, gerekli aksiyonların ivedilikle alınacağını bildirmek isteriz. Kurullarımız, tüm çalışanlarımız için istisnasız uygulanmaktadır." ŞİRİN PAYZIN PEGASUS'U HEDEF ALDI Pegasus'un açıklaması Halk TV sunucusu Şirin Payzın'ı oldukça rahatsız etti. Ramazan ayında Müslümanların kutsal kabul ettiği bir günde yapılan çirkin paylaşımı savunan Şirin Payzın, "Bir kişinin kendi özel hesabından kendi tercih ettiği gibi yaşadığını, inandığını göstermesi nasıl cezalandırılır?" diye sordu. Pegasus'a tepki gösteren Payzın, "Sana ne benim çalışanımın özel hayatından diyemeyecek kadar eğildiniz mi?" diye ekledi. Payzın'ın bu sözleri takipçilerinin tepkisine neden oldu.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu’dan PKK yandaşı Şirin Payzın’a “Herkesi kendi şerefinizde sanmayın”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıklamasında, “Benim sizden isteyeceğim bir tek şey var. Mesleğinizin hakkını verin. Görevinize çıkarken, Allah rızası için abdestli çıkın, Ayet-el Kürsilerle çıkın. Biliniz ki, Cenab-ı Allah sizin muhafızınızdır.” diye konuştu. ŞİRİN PAYZIN ‘ABDEST ALIN’ RİCASINDAN RAHATSIZ OLDU CHP tarafından fonlanan Halk TV’de sunuculuk yapan Şirin Payzın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, Bakan Soylu’nun ‘abdest alın’ çıkışından rahatsızlığını dile getirdi. PAYZIN’IN SKANDAL ÇIKIŞINA VATANDAŞTAN TEPKİ Payzın’ın abdest ricasını hedef alan açıklamalara vatandaşlar, Payzın’ın teröristlerle çektirdiği fotoğrafları paylaşarak sert yanıt verdi. Twitter kullanıcıları Payzın’ın teröristlerle çekilmiş fotoğraflarını paylaşarak, “Evet haklısın böyle olunca laikliğe aykırı olmuyor” yorumunda bulundu. “HERKESİ KENDİ ŞEREFİNİZDE SANMAYIN” Bakan Soylu ise PKK sempatizanı Payzin’e sosyal medya hesabından cevap verdi; Ailem, oğlum ve şirketiyle ilgili kim ne biliyorsa 1 hafta süre: “Dokunulmazlığı yok
Şirkette ben de yokum
Yapmanız gereken suç duyurusunda bulunmak.
Bildiğinizi söylemezseniz namertsiniz. Bir tek şey çıkarsa 1 dakika görev yapan şerefsizdir Herkesi kendi şerefinizde sanmayın” https://twitter.com/suleymansoylu/status/1562151690857598976?s=21&t=_ZXGbgPrXjcGkBSNxAni0Q

1 yıl önce

Cunta tetikçisi babanın CHP-PKK tetikçisi kızı: Şirin Payzın ve babasının kirli sicilleri

İslam dinine olan nefretini her fırsatta kusan ve CHP tarafından fonlanan Halk TV’de çalışan gazeteci Şirin Payzın’ın Bakan Soylu tarafından askerlere söylenen “Abdest alın, dua edin” sözlerinden rahatsız olması sadece muhalif gazeteci kimliği yüzünden değil… Türkiye’nin ünlü Sabetayist ailelerinden olan Payzın’ların İslam düşmanlığı, kendilerini Türkiye aleyhtarı her faaliyette ilk önce kullanılacak isimler haline getirmiş. BABASI 27 MAYIS’IN YALAN HABER MAKİNESİ NİZAM PAYZIN Türk demokrasi tarihinin kara günlerinden biri olan 27 Mayıs darbesini yapan cuntanın darbeye zemin hazırlamak için kullandığı gazetecilerin arasında olan Nizam Payzın, darbe sonrası duruşmaları izlemek için cunta tarafından ilk akredite edilen gazeteciler arasında yer aldı. Yalan haber yapma suçlamasıyla 27 Mayıs öncesi yargılanan Nizam Payzın’ın darbeden hemen sonra 27 Mayıs’ı öven ve cuntacıları aklamaya çalışan haberleri dikkat çekiyor. Payzın’ın 1 Haziran 1960 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan  “27 Mayıs Cuma Sabahı her şey halloldu ve Türk Milleti İçin Yeni Bir Devir Başladı” başlıklı haberde cuntaya övgüler düzülüyor. 27 Mayıs darbesine giden süreci “Ankara’da hürriyet mücadelesi” olarak haberleştiren Nizam Payzın’ın halkın oylarıyla iktidara gelen Demokrat Parti’ye olan düşmanlığının sebebi ise ezanın Arapçaya çevrilmesi. CUNTA’DAN AKREDİTE Adnan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada’daki duruşmaları takip için Cunta tarafından seçilen tetikçi gazetecilerden olan Nazım Payzın’ın dönemin Hürriyet gazetesine yaptığı haberler ile darbeyi haklı çıkarmak ve Menderes ile arkadaşlarını halkın gözünde yıpratmak için çalıştıkları dönemin gazete arşivlerinde yer alıyor. Cunta tarafından Menderes’e ve arkadaşlarına atılan pek çok iftiranın haberleştirilmesinde Nizam Payzın başrolde oldu. AİLE BOYU İSLAM DÜŞMANLIĞI Demokrat Parti’ye ve Menderes’e ezanı Türkçeden Arapçaya çevirdiği için düşmanlık besleyen Nizam Payzın, gazetecilik hayatı boyunca CIA elemanı olarak tarif edildi. Öyle ki, gazeteci-yazar Olcay Girgiç’in bir anısında şu ifadeler yer alıyor: “Gazeteciliğimizde CİA’nın Türkiye’ye bakışını anlamak için Nizam Payzın’ın köşesine göz atardık” Şirin Payzın’ın aile büyüklerinin Sabetay Sevi ve yirmialtı halifesinin soyundan olmayan kimsenin gömülmediği Bülbülderesi Mezarlığı‘nda defnedildiği ve bu mezarlıkta yatanların yüzlerinin kıbleye dönük olmadığı biliniyor. TETİKÇİLİK KIZINA MİRAS KALDI 27 Mayıs darbesinin tetikçi gazetecisi Nizam Payzın’ın kızı Şirin Payzın ise babasının bıraktığı yerden İslam ve Türkiye düşmanlığına devam ediyor. PKK terör örgütüne olan sempatisini gizlemeyen ve PKK’lı teröristleri aklamak için sık sık onlarla bir araya gelen Şirin Payzın hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan dava da açılmıştı.

1 yıl önce

Şirin Payzın, Halk TV'de teröriste rahmet diledi!

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde geçen yıl yürütülen kazı çalışmaları sırasında bulunan insan iskeletinin PKK'lı terörist Hakan Arslan'a ait olduğu ortaya çıktı. Örgüt içi infaz sonucu öldürülüp kaçmaya çalışan teröristlerce toprak altına gömüldüğü bildirilen teröristin kemikleri, geçtiğimiz günlerde babasına teslim edildi. PAYZIN, PKK'LI TERÖRİSTE ÜZÜLDÜ Konuyla ilgili Halk TV'de konuşan sunucu Şirin Payzın, öldürülen PKK'lı terörist için üzüldü ve ailesine başsağlığı diledi. Açıklamasında devleti suçlayan Payzın, "Diyarbakır Sur'da 2 aralık 2015'de büyük çatışmalar yaşanmıştı. Hendek olayları başlamıştı. Sivillerden de canını kaybeden çok sayıda kişi olmuştu. Orada hayatını kaybeden Hakan Aslan, 28 yaşındaymış o zaman. Böylesine acı bir durum yaşadık. Oğlunuzun kemiklerini kucağınıza veren bir devlet var. Bir tabutu bile çok gören. Bir kez daha Allah'tan rahmet dileyelim." ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Teröriste rahmet dileyen, Türk askerinin abdestinden rahatsız olan Şirin Pazyın kimdir?

İşte Metin Özer’in “İbrani Şirin Payzın'ın komünist teyzesi” başlıklı yazısı; “İBRANİ ŞİRİN PAYZIN’IN KOMÜNİST TEYZESİ…
Türkiye’de bir grup var.
Malum gazetelerin köşe başlarına kurulmuşlar, fırsat kollar.
“Allah” dediğinde zıplar, “Din” dediğinde hoplarlar.
Topluca feryat edip, “Laiklik elden gidiyor” diye tepinirler.
Bunlara verilen görev bu.
Hep aynı tipler.
Geçenlerde bunun bir örneğini gördük.
İçişleri Bakanı Soylu, mezun olan subay ve astsubaylara konuşma yaparken; “Görevinize Allah rızası için abdestli çıkın. Ayet-el Kürsi okuyun" deyip, Askerlerimizi koruyacak formülü söyledi.
“Allah” lafzını duyan eski Türkiye artıklarının tüyleri diken diken oldu.
Onlardan birisi olan Şirin Payzın, “Bu nasıl olabilir. Soylu Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu unutmuş.” Diye höykürdü.
Arkasından da bir gözdağı verdi; Sen önce oğlunla, şirketinle ilgili iddialara cevap ver.
Vay canına!
Müslüman bir ülkede; Peygamber ocağı Orduda, duaya bile tahammülleri yok.
Adı Şirin, Soyadı Payzın…
Dıştan bakınca senin benim gibi bir Türk ve Müslüman.
Tabi yersen…
Hanımefendi gerçekte ne Türk ne de Müslüman.
O bir İbrani… Ancak açık açık “Ben Yahudi’yim” demiyor.
Suret-i haktan görünüp;  milletin dinine ve imanına saldırıyor.
Bunlar utanmadan herkese dürüstlük dersi vermeye kalkar.
En büyük sahtekâr; gerçek dinini ve milliyetini saklayandır.
Sahtekârlık bunların geninde var… Babaları da dedeleri de böyleydi.
Şirin Hanım, “Bakanın İslami sözleri, bir Yahudi olarak beni rahatsız etti” dese, sorun olmayacak.
Biz de “Elbette, bir Yahudi İslami tavsiyelerden rahatsız olur” deyip kendisini ciddiye almayacağız.
Ama o öyle yapmıyor.
Bir Türk ve Müslüman bakanın İslami söylemlerinden rahatsız oluyor imajı veriyor.
Zaten sıkıntı da sorun da burada.
Bunlar bizden gözüküp, bizi içeriden vurmaya kalkıyor.
Şirin Payzın Türkiye’deki Yahudilerin çıkardığı Şalom Dergisine şöyle dedi;
- “Kazan Tatar’ı olan dedem, Bolşevik İhtilali sırasında Rusya’yı bırakarak tek başına Türkiye’ye geliyor. Ve önce İstanbul’da, ardından da Ankara’da sıfırdan yeni bir hayat kuruyor.”
Şu sözlerine bakınca, Şirin’i Kırım Türk’ü sanıyorsun.
Sözüne dikkat edin, “Türk’üm” demiyor ‘Kazan Tatar’ı diyor.
Peki, Kim bu Kazan Tatarları?
‘Kırım’ denildiğinde, biz Kırım Tatarlarını anlıyoruz, ama orada üç ayrı millet ve 3 ayrı halk var.
Bir tanesi Kırımskiye Tatarı yani Kırım Türkleri, ikincisi Karainler, üçüncüsü de Kırımçaklar.
Kırımçaklar; Türk dili konuşan ve Kırım'da yaşayan Rabbânî Yahudilerdir. Kırım Karayları ile birlikte yaşamışlardır.
19. Yüzyılda diğer Yahudilerden farklı olduklarını belirtmek amacıyla onlara, “Kırımçak” ismi verildi.  Daha önce kendilerine, "İsrail'in çocukları" manasına gelen “Srel Balaları” deniyordu.
Kırım Tatarları Kırımçaklara, ‘zuluflı çufutlar’ (favorili Yahudiler) ve Karaylara, ‘zulufsız çufutlar’ (favorisiz Yahudiler) diye hitap ederlerdi.
Kırımçaklar, net olarak Yahudi kabul edilir.
Karainler yani Karaylar, Karay inancı veya mezhebindendir. Karayiler Yahudiliğin bir koludur. İbraniler “Karaim” der; Batılılar, “Karaibler”, orada yaşayanlar, Türkler ve Ruslar ise “Karaim” derler.
Kırım Tatarlarının veya Kırımlı dediklerimizin önemli bir bölümü Karaim’dir. Bunlara ya “Karia” deriz veyahut “Karia Türkleri” deriz.
Şimdiki Başkanları Vladimir Örmeli ‘dir. Dini liderleri Davut Yel olup, Kiev'de ikamet etmektedir.
Bunlar “kara” sözcüğünden gelirler. “Kara” İbranicede “okumak” demektir. Bunlardan bildiğimiz bir kişi var, o da Refik Halit Karay’dır.
Kırım Tatarları ya da Kırımlılar, Karadeniz'in kuzeyindeki Kırım yarımadası olan Türk halkıdır…
1783'te Kırım Hanlığı ‘nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti'ne zorunlu göçe tabi tutulup kendi vatanlarında azınlığa düştüler.
SSCB'nin yıkılmasıyla sürüldükleri topraklardan Kırım'a geri dönen halk, Ukrayna'nın ana Müslüman topluluğunu oluşturdu.
Kırım’ı işgal eden Putin, şimdi bunları tekrar kendine bağlamaya çalışıyor.
AK Parti’nin hükümete getirip meşhur ettiği üç tane Kırımlı var. Ali Babacan, Cemil Çiçek ve Ahmet Davutoğlu.
Bunların; ‘Kırımçak’ mı, ‘Karay’ mı veya ‘Kırım Tatar’ı mı olduğunu sonraya bırakalım.
Davutoğlu ve Babacan’ın Erdoğan’ı devirmek için aynı anda harekete geçip, eş zamanlı partiler kurmasının sebebini siz zaten anlamışsınızdır.
Gelelim meselemize…
İşte bu Karay Yahudilerinden birisi de bizim Şirin Payzın Hanım.(Kırımçak olduğu da iddia ediliyor)
Şirin Payzın Şalom dergisine akrabalarıyla ilgili şöyle dedi; “Hem anne tarafında, hem de baba tarafında siyasetçiler var, üstelik epeyce karışık. Hem CHP’li var,  hem de İşçi Partili var. Büyük teyzem Behice Boran. Kısacası siyasetin içinde, siyasetle pekişmiş bir aileyiz.”
Bizim Şirin’cik meğer azılı komünist Behice Boran’ın yeğeniymiş.
Bugüne kadar hiç bahsetmedi. İlginç değil mi?
Kim bu Behice Boran?
Sabetayların ünlü okulu Robert Kolej'inde okumuş,  Amerikan Michigan Üniversitesi’nde özel bursla yetiştirilmiş bir azılı Komünist (Tabi yersen)…
Amerika’da yetiştirilen Behice Boran, Türkiye’de Komünist görüşlü Türkiye İşçi Partisi’nin genel başkanlığına kadar yükseldi.
1981'de vatandaşlıktan çıkarıldı. Yurt dışında iken TKP (Türkiye Komünist Partisi)  ile TİP'in (Türkiye İşçi Partisi) birleşme kararı aldıklarını duyurdu ve iki gün sonra da öldü.
Cenazesi, çoğu Sabetay’ın gömüldüğü Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.
Ecevit de Robert Kolej'inden mezun olup Rockefeller Vakfı'nın bursu ile ABD'ye gitmişti.
Güzel ülkemin Sosyalist ve Komünistleri de Amerikan patentli…
Şirin Payzın’ın İbraniliği nasıl ortaya çıktı?
Türkiye’deki Sabetaylarla ilgili geniş araştırmaları bulunan Yazar Yalçın Küçük şöyle yazdı;
- Türkiye'de üç kadın bilirim. Halide Edip Adıvar, Sabiha Sertel ve Behice Boran. Üçü de İbrani.
Behice Boran’ın yeğeni olan bizim Şirin’cik meğerse yıllardır İbrani olduğunu saklamış.
Türk ve Müslüman ayakları yapıp; dinimize, imanımıza ve milletimize saldırdı.
Şirin Payzın, ne zaman dürüst olup gerçek kimliğini açıklayacaksın?
Şirin’in sakladığı tek sırrı, kökeni ve teyzesi değil elbette… 
Bir de babası meselesi var.
Payzın babasıyla alakalı şöyle demiş;
- Babam da gazeteciydi, ama TRT’nin kuruluşundan sonra, yani 70’li yıllardan sonra TRT’de çeşitli kademelerde çalışmaya başladı. En son Dış Haberler Müdürü’ydü. Ekranlarda pek görünmedi.
Şirin hanım, bir kez de doğru söylesen!
Baban Nizam Payzın gerçek bir yalan makinasıydı.
Söylediğin gibi TRT’de değil, Cumhuriyet Gazetesi ve Hürriyet gazetelerinde çalışmıştı.
Baban, yalan haber yapmaktan yargılanmış bir gazeteciydi.
Şirin Payzın, senin baban demokrasiyi yıkan Başbakanı asan askeri darbecilere övgüler dizen birisiydi.
Menderes aleyhine Yalan ve uydurma haber yapan Nizam Payzın, 27 Mayıs darbesinden sonra cuntacıların özel olarak seçtiği tetikçi bir gazeteciydi.
Nizam Payzın; 1 Haziran 1960 tarihli Hürriyet gazetesinde, “27 Mayıs Cuma Sabahı her şey halloldu ve Türk Milleti İçin Yeni Bir Devir Başladı” başlıklı haberde, darbecileri yere göğe sığdıramadı.
Nizam Payzın’ın, Menderes’e olan düşmanlığının sebebi, ezanın tekrar Arapçaya döndürülmesiydi.
Nizam Payzın, gazetecilik hayatı boyunca CIA elemanı olarak tarif edildi.
Tıpkı baban gibi yalan haber yapmaktan sana da dava açıldı.
Sen de tıpkı baban gibi bu milletin dinine ve imanına düşman oldunuz.
İslamiyet’e düşmanlık sizin ailenizin geninde var.
Boş yere şirin görünmeye çalışma.
Teyzen Behice Boran’ın izinden gidip, PKK’lılara övgüler dizdin.
PKK’lı teröristleri aklamak için Kandil’e gidip hatıra fotoğrafları çektirdin ve hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan dava açıldı.
Mehmetçikle çatışmada öldürülen PKK’lı teröriste rahmet diledin.
Sıkışınca taktığınız Laiklik ve Kemalist maskeniz düştü, İbranilik yüzünüz ortaya çıktı.
Baban, Rahmetli Menderes’e ve millete çok çektirdi.
Sen ve senin soyun;  Erdoğan’a ve bu millete çektiremeyeceksiniz.
Payzın; Farsça ayağına pranga vurulmuş kimse demek.
Dedesi bu soy ismini alırken ‘Müslümanlar arasında esir haldeyiz” sinyali verdi.
Emin ol; biz ne seni ne de senin gibi dönmemiş dönmeleri zorla tutmuyoruz.
Eskiden bir devletiniz yoktu. Şimdi İsrail gibi bir devletiniz var.
Biz sizden memnun değiliz, siz de bizden memnun değilsiniz.
Bu durumda ayağındaki prangayı çözüp, İsrail’in dibine kadar yolunuz var.
Defolup gidin ülkemden, biz de kurtulalım siz de kurtulun!..
Yolun açık, bahtın kapalı olsun Şirin’cik…”

1 yıl önce

Filistin-İngiliz ortak soruşturmasına göre, Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile kasten öldürüldü!

Londra Üniversitesine bağlı araştırma kuruluşu "Forensic Architecture" ile Filistin El-Hak Kurumuna bağlı "Araştırmacı Mühendislik Birimi" olaya ilişkin ortak bir soruşturma yürüttü. "BÖLGEDE FİLİSTİNLİ SİLAHLI KİŞİLER YOKTU" Al Jazeera'nın haberine göre, soruşturma neticesinde "olayda kasıtlı, ısrarlı ve tekrarlanan bir şekilde ateş açıldığı, ateşi açan askerin hedeftekilerin gazeteci olduğunu görebilecek pozisyonda bulunduğu, çevredekilerin Ebu Akile'ye ilk yardımda bulunmasına engel olunduğu ve ateş açıldığı sırada bölgede Filistinli silahlı kişilerin olmadığı" gibi bir dizi sonuca ulaşıldı. Soruşturmada, gazetecilere ateş açılan ana ilişkin Al Jazeera'nın ve görgü tanıklarının elindeki görüntülerin ve 3 boyutlu ölçüm yönteminin kullanıldığı aktarıldı. EBU AKİLE KURTARILMAYA ÇALIŞILDIĞI SIRADA DAHİ 3 EL ATEŞ EDİLDİ Tüm verilerin eşzamanlı analiz edilmesi sonucunda; İsrail askerlerinin 3 defa ateş açtığı, ilkinde 6 el, ikincisinde 7 el, üçüncüsünde de 3 el ateş edildiği, ilk 6 el sırasında Al Jazeera çalışanı gazeteci Ali es-Sumudi’nin yaralandığı, 8 saniye sonra açılan ikinci ateşte Ebu Akile'nin öldürüldüğü, 2 dakika sonra bir sivilin Ebu Akile'yi kurtarmaya çalıştığı sırada da son 3 el ateşin edildiği ortaya çıktı. "İSRAİL ASKERLERİ, GAZETECİLERİ NET BİR ŞEKİLDE GÖREBİLİYORDU" Soruşturmada, olayda M4 model tüfeğin kullanıldığı ve bu tüfekte hedefi 4 kez büyüten bir dürbün olduğu, bu durumda da İsrail askerlerinin gazetecileri net bir şekilde görebildiği ve atılan kurşunların, hedeflerin baş bölgesini hedef aldığı bunun da korkutma ya da yaralama değil öldürme amacı taşıdığı sonucuna götürdüğü ifade edildi. Kurşun sesleri üzerinde yapılan analizlerin ateşin kaynağının İsrail tarafı olduğunu ortaya koyduğu, görüntülerde de bölgede silahlı Filistinlilerin bulunmadığının görüldüğü ve dolayısıyla ateş açılmasını gerektirecek bir durum olmadığının anlaşıldığı aktarıldı. "EBU AKİLE KASTEN ÖLDÜRÜLDÜ" El-Hak Kurumu Müdürü Şavan Cebbarin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu soruşturma kapsamında günlerce bilgi ve belge topladıklarını, bölgeyi havadan görüntülediklerini, en ufak ayrıntının dahi yakalanması için bölgeye pek çok kamera yerleştirdiklerini söyledi. Cebbarin, "Varılan ilk sonuçlara göre, Ebu Akile, İsrail askerlerinin görüş menzilindeydi ve kasten öldürüldü. Ebu Akile'nin yakınındaki ağaca 4 kurşun isabet etti ve kurşunlar arasındaki mesafe, gelişigüzel atılmadıklarını bilakis hedefe odaklanıldığını gösteriyor. Kurşunların isabet ettiği noktalar arasındaki en uzun mesafe 23 santimetre, diğerleri ise bundan daha kısa. Yaptığımız inceleme, Ebu Akile'ye isabet eden kurşunun diğer 4 kurşunla aynı türden olduğunu ve aynı yönden atıldığını ortaya koydu." dedi. Ortak soruşturmanın, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) nezdinde güvenilir ve bilimsel belgeler ihtiva ettiğini vurgulayan Cebbarin, UCM'nin olayla ilgili soruşturma açmasının mahkemenin başsavcısına bağlı olduğunu dile getirdi. Cebbarin, İsrail'in "olayda kasıt olmadığını ve bu olayla ilgili kimseyi yargılamayacağını" ilan ederek soruşturma kapısını kapattığını, bunun da gerçeklerin ortaya çıkmasını istemediğini gösterdiğini söyledi. Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile (51), 11 Mayıs'ta İsrail güçlerinin Batı Şeria'da bulunan Cenin'deki mülteci kampına düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürülmüştü. Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı. Ebu Akile'nin ailesi ve avukatları bugün, Filistinli gazetecinin "öldürülmesinde sorumluluğu bulunanlara karşı soruşturma açması için" UCM'ye başvurmuştu.

1 yıl önce

Şirin Payzın’ın ‘valilik İBB’yi Hatay’dan çıkarmak istiyor’ iddiaları yalan çıktı! İBB’den açıklama

Payzın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yardım ekiplerinin Hatay'dan çıkarılması için her şeyin yapıldığını ileri sürdü: "Valilik ve İBB arasında müthiş bir mücadele var." dedi. İBB, Payzın’ı yalanladı İBB kaynaklarından yapılan açıklamda, “İBB ekipleri Hatay’da AFAD koordinasyonuyla görev yapmakta olup, işbirliği noktasında şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır.” denildi. https://twitter.com/ibbhabercomtr/status/1624030351751319559?s=48&t=-3StxjD80PHxwCoXnpgKZQ https://twitter.com/ibbhabercomtr/status/1623836187394703364?s=48&t=RwFOnBSgacD7nOoFMJrgLQ

1 yıl önce

Şirin Payzın'ın provokatif yayınına Halk TV sunucusu bile isyan etti

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde yıkıcı etkilere sahip oldu. Depremden en çok etkilenen iller arasında olan Hatay'dan bölgedeki gelişmeleri aktaran Şirin Payzın, Halk TV canlı yayınına bağlanarak izlenimlerini aktardı. Hatay'da çok fazla düzensiz göçmen olduğunu aktaran Payzın, çok fazla yağmalama olduğunu, insanların can güvenliklerinden endişe ettiklerini aktardı. "Burada maalesef çok fazla düzensiz göçmen var 700 bin civarı. İlk 3 gün inanılmaz yağma oldu. Maalesef insanlık suçları yaşandı" diyen Payzın, ara sokaklarda polis ve askerin devriye gezdiğini aktardı. Payzın'ın canlı yayındaki açıklamaları şöyle: "Burada maalesef çok fazla düzensiz göçmen var 700 bin civarı. İlk 3 gün inanılmaz yağma oldu. İnsanlar can güvenliklerinden şüphe ettiler. şimdi ara sokaklarda polis ve asker devriye geziyor. Maalesef insanlık suçları yaşandı. Çıkarılan cenazelerin parmaklarından alyansları, yüzükleri alındı. İnsanların evleri yağma edildi. Şimdi askerin polisin devriye geziyor olması bir nebze insanları rahatlatmış durumda." HALK TV: YORUMCUNUN KİŞİSEL GÖRÜŞLERİ, PAYLAŞMIYORUZ Şirin Payzın'ın açıklamalarının ardından Halk TV bu sözlerin Payzın'ı bağladığını ifade etti. Halk TV izleyicilerden yorum tepki alındığını ifade ederek şu açıklamayı yaptı: "Az önce araziden yaptığımız yayında asayiş olaylarına ilişkin Şirin Payzın'ın yaptığı yoruma izleyicilerimizin yoğun tepki gösterdiği gözlemleniyor. Biz Halk TV olarak hiçbir insana dil, din, ırk penceresinden bakmadığımızı tekrar hatırlatmak isteriz. Biraz önceki yorumlar yorumcunun kişisel görüşleridir ve Halk TV ailesi olarak bunları paylaşmamız mümkün değildir." https://twitter.com/fundaamentalist/status/1624534770297315330?s=46&t=Fs1TuXPhbkAhE0zDd3ve3A

1 2 3