29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Türkiye'nin 7 Mayıs koronavirüs tablosu açıklandı: Vaka sayısı 300’ün altına düştü

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, "covid19.saglik.gov.tr" adresinden paylaşıldı. Sağlık Bakanlığı son 24 saatte 278 kişinin hayatını kaybettiğini, 20 bin 107 kişiye ise koronavirüs tanısı konduğunu açıkladı.

2 yıl önce

17 Mayıs'tan sonra ne olacak?

İçişleri Bakanı Süleyman, İçişleri Bakanlığı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'ni (GAMER) ziyaret etti, illere canlı bağlanarak tam kapanma tedbirleri ile trafik, asayiş durumlarına ilişkin bilgi aldı. İzmir ve İstanbul ve Antalya başta olmak üzere birçok ile canlı bağlanan Soylu, vatandaşların huzurlu bir bayram geçirmesi için Bakanlık birimlerinin görevinin başında olduğunu belirtti. Bayram öncesinde tam kapanma tedbirlerine dikkat noktasında gösterdikleri gayreti bayram süreci ve sonrasında da devam ettireceklerini ifade eden Soylu, "En önemli meselelerimizden biri bayram sonrası seyahat belgesi alıp da dönenler olacaklardır. Bunların yoğunluk oluşturacağı trafik güzergahlarındaki tedbirler ve denetimlerin aynı şekilde devam etmesi lazım." diye konuştu. Soylu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş ile canlı bağlantıda Süper Lig'de oynanacak şampiyonluk maçlarına ilişkin de uyarılarda bulundu. Cumartesi günü oynanacak maçların ardından şampiyonun belli olacağını anımsattı. Cumartesi günü için İstanbul'da bir diplomasiye ihtiyaç olduğunu anlatan Soylu, şunları kaydetti: "Şampiyonluk kutlamaları sokağa taşarsa... Sağ olsun hem Giresunlular hem de Adanalılar kutlamaları minimum ölçekte yaptılar. Sokakta görüntüler oldu ama her tarafa yayılmış bir görüntü olmadı. Hem kulüp yöneticileri hem de valililerimiz bu konuda çağrıda bulundular. İstanbul'da da kutlamaların tam kapanma döneminden sonra yapılması hususunda bir diplomatik müzakere yöntemi hem size hem de valimize iş düşüyor. Buna dair bir tedbir almak lazım geldiğini düşünüyorum. Eğer bu konuda İstanbul bir ilke kararı üretirse, hep beraber oturup çağrıda bulunursa zannediyorum ki tam kapanma dönemine bir halel gelmeden, tam kapanma döneminin hemen akabinde bunlar yapılabilir. Böylece Türkiye'de örnek bir hareket kabiliyeti olur düşüncesindeyiz." KONTROLLÜ NORMALLEŞME AÇIKLAMASI Vaka sayılarını düşürmek kadar tutmak da önemlidir. Onun için bayramda özellikle vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur; bayramınızı çekirdek ailelerinizle değerlendirin. Sizden bir fedakarlık daha istedik, ona da ayak uydurdunuz. Bayramda meseleyi kurallara uyabilecek şekilde değerlendirirsek bayramın sonunda kontrollü normalleşme dönemine geçebilme kabiliyetimiz olacaktır. Bunu milletimiz çok hak etti. Kısıtlamanın bitiş tarihinden itibaren havadan denetimlere ağırlık verileceğini, yine özellikle tarım konusunda tarım araçları konusunda onların da denetleneceğini, yine korona döneminde motosiklet ve yaya trafiğine ciddi şekilde ağırlık verileceğine ve birçok tedbirler 16-23 Mayıs arasında yoğunluklu bir şekilde uygulanacaktır. Elbette ki bu bayramı daha büyük bir coşku içinde kutlamak isterdik. Milletimiz huzur içinde, güven içinde olsun. Bizim onlardan tek bir talebimiz var; kalabalık oluşturmayalım; maskeye, mesafeye ve temizliğe dikkat edelim. Çekirdek ailelerimizle bayramlaşalım, bir daha bu tedbirleri en yüksek seviyeye getirmek durumunda kalmayalım. İyi bir noktaya geldik, bunu sürdürülebilir hale getirelim. Tedbirlere aynı şekilde riayet etme konusunda hep birlikte karar verelim. Tekrar çok teşekkür ediyoruz. TAM KAPANMADAN SONRAKİ NORMALLEŞME NASIL OLACAK? 17 Mayıs 05.00’e kadar bu tedbirlerimiz geçerli. Merak etmeyin, 17 Mayıs 05.00'ten sonra Bilim Kurulu var, Sağlık Bakanlığımız var, ardından kabinemiz var. Daha sonra ne olacağını vatandaşımızla paylaşırız. 17 Mayıs sabahını hep birlikte bir görelim inşallah.

2 yıl önce

İsrail Terörü: Gazze’de şehit sayısı 87’ye yükseldi

İşgalci İsrail ordusu Ramazan Bayramı'nda da Gazze Şeridi'ni vurmaya devam ediyor. Gazze'deki Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail saldırılarında biri çocuk, biri kadın olmak üzere 4 kişinin daha şehit olduğu aktarıldı. Buna göre Gazze Şeridi'nde 10 Mayıs'tan bu yana şehit olanların sayısı 87'ye yükseldi. Bakanlığın açıklamasında saldırılarda yaşamını yitirenlerin 18'inin çocuk, 8'inin kadın olduğu, yaralı sayısının da 530'a ulaştığı ifade edildi. Bakanlık, daha önce yaptığı açıklamada Gazze'deki şehit sayısını 83, yaralı sayısını da 487 olarak duyurmuştu. Hava saldırıları nedeniyle Gazzeliler, bayramın birinci gününde adeta evlerine hapsoldu, sokaklar sessizliğe büründü. Bölgede İsrail saldırıları nedeniyle büyük camilerde bayram namazı kılınamadı. Kudüs ve Gazze'deki olaylar Gazze Şeridi'ndeki Filistinli direniş grupları, İsrail polisinin işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah Mahallesi'nden çekilmesi için 10 Mayıs Pazartesi günü yerel saatle 18.00'e kadar süre tanımıştı. İsrail polisinin Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah'tan çekilmemesi üzerine Filistinli direniş grupları İsrail'e çok sayıda roket fırlatmıştı. Bunun üzerine İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne yönelik "Surların Muhafızı" adıyla askeri operasyon başlatıldığını bildirmişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açıkladı: 7 terörist etkisiz!

Operasyonlarla ilgili bilgi notunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu twitter hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu, Soylu, “Eren-13 Operasyonları kapsamında, Şırnak Cudi Dağı Tuşimiya Bölgesi'nde 5 Eren-2 Operasyonları kapsamında, Diyarbakır Kulp ilçesi Yaylak kırsalında 2 olmak üzere toplam 7 terörist, etkisiz!” dedi.

2 yıl önce

“17-25 Aralık’ta da tape'lerin ve Fuat Avni’nin peşinden gidiyordunuz”

Küçük’ün Türkiye Gazetesi’ndeki yazısı şöyle; “Muhalefet hükûmeti eleştirecek, hiç şüphe yok. En doğal hakları. Sonuna kadar hem de. Ama savunduğunuz argümanlar sizin olacak, başkasının değil.  Ne yazık ki öyle olmuyor. Muhalefet ipe sapa gelmez iddialarla gündeme geliyor. Gerçekleri de asla görmüyorlar. Neden mi? Anlatayım.  17-25 Aralık darbe girişimi zamanını hatırlayın. Erdoğan artık bitti diyorlardı. Günleri sayılı diye zil takıp oynuyorlardı. Bunu diyen muhalefetin tek bir argümanı yoktu. Sarıldıkları ve bel bağladıkları tek şey FETÖ’ydü.  Her akşam kimi gerçek kimi montajlı tapeler yayınlıyorlardı. Muhalefet nasıl sevindirik oluyordu. Akşam 21.00 olunca YouTube ve diğer sosyal medya mecralarının başına geçiyorlar ve FETÖ’nün yayınlayacağı tape'leri bekliyorlardı.  O tapeler de milyonlarca kez dinleniyordu. Muhalefet Erdoğan’ın gideceğinden emindi. Kendi başlarına bir argüman ortaya koyamayan muhalefetin tek umudu FETÖ ve yasa dışı tape'lerdi.  31 Mart 2014 yerel seçimleri oldu. AK Parti yerel seçimlerde tarihî rekor oy aldı. 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve sonraki seçimlerin hepsini AK Parti kazandı.  O süreçte FETÖ bu ülkeye hizmeti olan ve büyük projeleri gerçekleştiren herkesi hedef almıştı. Şimdi de öyle. Ve ne yazık ki muhalefet hâlâ FETÖ argümanlarıyla konuşuyor. “15 Temmuz kontrollü darbe”, “Saray rejimi çökecek”, “5’li çete” gibi argümanların hepsini kullandılar.  Ben bugünlerde olan biteni görünce sanki 17-25 Aralık sürecini yaşar gibi oluyorum. O günlerde yasa dışı tape'lerden medet umanlar şimdi de bir suç örgütü liderinin videolarından medet umuyorlar. 2014’teki tape'ler de milyonlarca kez dinlendi, şimdikiler de öyle. Sadece aktörler değişiyor ama hedefleri aynı. Yerli ve millî insanları hedef almak.  Geçen yazımda aynen şöyle yazmıştım: “Terörle mücadele eden baştaki kadrolara saldıranların bu ülke için tek iyi planı yoktur. AK Parti’nin gitmesi için vallahi, billahi DEAŞ’tan bile medet umarlar!.. O noktaya kadar geldiler. Çünkü muhalefet pandemi şartlarında bile oylarını artıramadığı gibi geri gidiyorlar. Gerçekten merak ediyorum: Siz niye böylesiniz? Niye Türkiye düşmanlarından, yurt dışına kaçıp başka ülkelerin istihbaratına saklanan ayak takımından medet umuyorsunuz? Niye FETÖ argümanlarına sarılıyorsunuz? Niye böylesiniz?” Şimdi de terörle mücadele eden siyasileri hedef alıyorlar. 17/25 Aralık’ta Erdoğan’ın etrafını hedef almışlardı. Ama esas nokta atışları Erdoğan’dı. Şimdi de aynı yöntemi uyguluyorlar.  Ha, bir de Fuat Avni vardı. Her akşam yayınlanan tape'lerle beraber o da gündemdeydi. Sıralı onlarca tweet atıyor, muhalefet de o tweetlerle hükûmeti yıkacağını sanıyordu. Hükûmet gidici diyorlardı. Yalanlardan başka elinde hiçbir şey olmayan FETÖ, Fuat Avni üzerinden topluma korku salıyordu. Şimdi de suç örgütlerinin videolarına umut bağlamış durumdalar.  Ya muhalefetin kendi argümanı niye yok? Önceden FETÖ, tape'ler ve Fuat Avni’nin tape'lerine kadar düşmüştünüz. Gene aynı yoldasınız. Yazık, geçmişten hiç ders almamışsınız.  İnsan merak ediyor, muhalefetin akıl hocası kim diye!.. Baksanıza Meral Akşener, Başkan Erdoğan’ı çocuk katili Netanyahu ile kıyaslayacak kadar aklını tatile göndermiş. Yazık ki yazık!..”

2 yıl önce

BM: İsrail'in Gazze'ye saldırıları sonucu en az 75 bin Filistinli yerinden edildi

BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Sözcüsü Jens Laerke, İsrail'in saldırıları sonucu, 19 Mayıs itibarıyla Gazze'de 63'ü çocuk 219 Filistinlinin yaşamını yitirdiğini ve bin 570 kişinin de yaralandığını aktardı. Batı Şeria'da ise 4'ü çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 6 bin 309 kişinin de yaralandığı bilgisini paylaşan Laerke, İsrail tarafında da 2'si çocuk 12 kişinin öldüğünü, 796 kişinin de yarandığını kaydetti. Sözcü Laerke, "Gazze'de İsrail güçleri ile silahlı gruplar arasındaki çatışmalar dün dokuzuncu gününde devam etti ancak daha az yoğundu. Öte yandan, Doğu Kudüs dahil Batı Şeria'da Filistinliler ve İsrail güçleri arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Genel olarak durum endişe verici olmaya devam ediyor" ifadesini kullandı. Laerke, Gazze'ye insani yardım ekiplerinin ve kritik malların girişinin sağlanması ve Gazze'de insani yardımların güvenli şekilde dağıtılması için ateşkese varılıncaya kadar, çatışmalara "insani ara" verilmesi çağrısında bulundu. İsrail'in Gazze'ye 10 Mayıs'tan bu yana sürdürdüğü saldırıları sonucu en az 75 bin kişinin yerinden edildiğini de aktaran Laerke, bunlardan 47 bininin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) ait 58 okula sığındığını kaydetti. Laerke, yerinden edilen 28 bin 700 kişinin de bölgedeki aileler tarafından misafir edildiğini sözlerine ekledi.

2 yıl önce

Emniyet Genel Müdürlüğü açıkladı: 574 kişi için 59 ilde dev operasyon

Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye genelinde yasadışı olarak kapalı alanda esrar maddesi elde etmek maksatlı kenevir bitkisi yetiştirdiği değerlendirilen 574 şahıs tespit edildiğini belirterek Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde 59 ilde, tespit edilen 574 şüpheliye ait 630 adrese, 1213 ekip, 3644 personel ve 113 narkotik detektör köpeğin katılımı ile eş zamanlı operasyon başlatıldığını duyurdu. EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı görevlilerince yapılan çalışmalarda ülke genelinde kapalı alanda yasa dışı esrar maddesi elde etmek amacıyla kenevir itkisi yetiştirdiği değerlendirilen 574 kişi tespit edildi. Şüphelilerin yakalanması için 59 ilde bu sabah eş zamanlı operasyon başlatıldı. Belirlenen 630 adrese yönelik yapılan operasyonda 1213 ekip, 3644 personel ve 113 narkotik detektör köpeği görev aldı. ANKARA'DA ŞAFAK BASKINI 59 il arasında Ankara da yer aldı. Narkotik ekipleri şafak vakti Başkent'te belirlenen adreslere baskın yaptı. Bazı evlerin kapıları çilingir ile bazıları da kırılarak açıldı. Narkotik dedektör köpeklerin de katıldığı operasyonda evler didik didik arandı. Bir evin odasında yapay sera kurularak kenevir yetiştirilidiği belirlendi. Özel ışıklandırma ve havalandırma sistemi olan seradaki kenevirlere el konuldu. Bazı evlerde ise saksıların içinde kenevir yetiştirildiği saptandı. Yapılan aramalarda farklı türlerde uyuşturucu da ele geçirildi. Operasyon kapsamında çok sayıda kişi gözaltına alındı. 3 BİN 644 PERSONEL KATILDI EGM'den yapılan açıklamada şöyle denildi: "Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız görevlilerince yapılan çalışmalar sonucunda; ülkemiz genelinde yasadışı olarak kapalı alanda esrar maddesi elde etmek maksatlı kenevir bitkisi yetiştirdiği değerlendirilen 574 şahıs tespit edilmiştir. Esrar elde etmek maksatlı yasadışı kenevir yetiştiriciliğinin önüne geçilebilmesi, işlenen suçların tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılabilmesi ve failleri hakkında yasal işlem yapılabilmesi amacıyla Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız koordinesinde 59 ilimizde, tespit edilen 574 şüpheliye ait 630 adrese, 1213 ekip, 3644 personel ve 113 narkotik dedektör köpeğin katılımı ile eş zamanlı operasyon başlatılmıştır."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyadaki 7,5 milyarı aşkın insanın her birine İslam'ın değil, İslam düşmanlığının küresel bir tehdit olduğunu anlatmalıyız."

Erdoğan, Ankara ATO Congresium'da düzenlenen "1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu"ndaki konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başladı. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu'nun insanlık, İslam alemi, Türkiye ve kurumları için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, görüşleri, değerlendirmeleri ve tartışmaları ile sempozyuma katkı verecek olan herkese teşekkürlerini sundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İletişim Başkanlığı'nın desteğiyle RTÜK, Diyanet İşleri Başkanlığı, TRT, Erciyes Üniversitesi ve SETA tarafından düzenlenen bu toplantının icrasında emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan, "Sözlerime, karşımızdaki meselenin İslamofobi yani 'İslam korkusu' değil, düpedüz İslam düşmanlığı olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Evet, Batı başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde İslam düşmanlığı hastalığı tıpkı kanser hücresi gibi hızla yayılmaktadır." dedi. Tarih boyunca farklı dinlere mensup insanlar arasında rekabet, gerginlik, hatta çok kanlı çatışmaların olduğunu belirten Erdoğan, Anadolu'yu ve Kudüs'ü ele geçirme hülyası ile gerçekleştirilen ve uzunca bir süre devam eden Haçlı Seferleri'nin yol açtığı yıkımların dünya tarihinin seyrini değiştirdiğini hatırlattı. "Osmanlı'nın Viyana kapılarına kadar dayanan fetihleri sırasında bu çerçevede ne ecdadı ne bizi ne de torunlarımızı zan altında bırakacak hiçbir müessif hadiseye rastlanamaz." diyen Erdoğan, buna mukabil Batı'nın, Türklerin şahsında somutlaştırdığı doğulu toplumlara karşı kibrini ve kinini "oryantalizm" kavramı adı altında daima koruduğunu söyledi. Bunun son örneklerinden birinin de Avusturya Başbakanlık binasına terörist İsrail'in bayrağının çekilmesi olduğunu belirten Erdoğan, bunun nerelere vardığını çok rahat anlamanın mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Esasen Osmanlı bakiyesi coğrafyalarda girişilen geniş siyasi ve kültürel değişim hareketleri, Batı'nın bu bölgedeki farklılıkları kendi formatı içinde eriterek yeniden kurgulama gayretinden ibarettir. Çevremize baktığımızda yer yer kısmi başarılarına rastlayabileceğimiz bu yaklaşım, içerdiği dini ve etnik ırkçılık sebebiyle geniş bir taban tutmakta muvaffak olamamıştır. Bu başarısızlık, İslam dünyasında bitip tükenmek bilmeyen dış müdahaleler, iç çatışmalar, derin ve kanlı hadiseler şeklinde kendini göstermiştir. Yakın tarihte İslam düşmanlığının yol açtığı acıların, Bosna'daki katliamların, Arakan'daki kıyımlara halen Türkistan'dan Filistin'e pek çok yerde yaşanan trajedilere kadar sayısız örneği vardır." "OYALAYARAK GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR" Günümüzdeki İslam düşmanlığı dalgasının çok daha sinsi ve örtülü yöntemlerle yürütüldüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Amerikan yönetiminin 11 Eylül saldırıları ardından başlattığı Müslümanları şeytanlaştırma stratejisi pek çok toplumun kültürel yapısında zaten var olan İslam düşmanlığı virüsünü tetikleyen bir işlev görmüştür." dedi. Erdoğan, bugün Avrupa'da Fransa'nın başını çektiği bazı ülkelerin, İslam'ı kendi meşreplerine göre şekillendirmek için yoğun çaba içinde olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Sanayi Devrimi'nin ardından kendi halkları ile birlikte sömürgeleştirdikleri pek çok coğrafyanın doğal kaynağı, alın teri ve kanı üzerinde güçlü bir güvenlik ve refah düzeni kuranlar, 21. yüzyıla ciddi endişelerle girdiler. Azalan nüfus artışı hızları sebebiyle demografik tehditlerle de karşı karşıya olan Batı ülkeleri, değişen küresel güç dengelerinin yol açtığı belirsizlikleri, kendi kamuoylarını faşist söylemlerle oyalayarak geçiştirmeye çalışıyor. Marjinal kabul edilen kimi ırkçı akımların artık siyasetin merkezine yerleşmeleri, Batı'nın içine düştüğü bataklıktan kurtulmak yerine, derine gömülmeyi tercih ettiğinin işaretidir. Uzunca bir süre dini özgürlüklerin kalesi olarak kendilerini dünyada seçkin bir konuma oturtanlar, bugün Müslümanlara ait her türlü sembolü yasaklama yarışına girmiştir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselama, Müslüman kadınların ve erkeklerin kıyafetleri başta olmak üzere dini tercihlerini ifade eden sembollere yönelik saldırılar, bizzat devletler tarafından himaye edilmekte, dolayısıyla desteklenmektedir." "İSTATİSTİKLER VAHİM BOYUTLARI GÖSTERİYOR" İstatistiklerin sorunun ulaştığı vahim boyutları açıkça gösterdiğini belirten Erdoğan, Batı'da ırkçı ve İslam düşmanı saldırıların son 5 yıl içinde yüzde 250, bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin oranının ise yüzde 700 arttığına dikkati çekti. Erdoğan, son 5 yıl içinde en büyük 5 Avrupa Birliği ülkesinde sivil toplum kuruluşlarına 15 binin üzerinde İslam düşmanlığı hadisesinin bildirildiğini aktardı. Avrupa'da mukim Türk vatandaşlarını hedef alan saldırıların oranında da geçen yıla göre yüzde 54 artış olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir süre öncesine kadar sadece göz yumulan, sessiz kalınan, polisiye hadiseler seviyesinde tutularak dikkatlerden kaçırılan İslam düşmanlığı, bütün bu faaliyetleri, artık anayasalara ve kanunlara derç edilmeye başlanmıştır. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen siyasi partilerle polis teşkilatları başta olmak üzere tüm vatandaşların güvenliğini sağlamakla sorumlu kamu otoriteleri adeta bir İslam düşmanlığı yarışına girişmiştir. Siyasetin ve kamu kurumlarının bu yönelimleri, Batı ülkelerinde yaşayan demokrat insanlar arasında da İslam'a ve Müslümanlara karşı temelsiz bir ön yargının gelişmesine yol açmaktadır. Halbuki özgürlüklerin ortadan kalktığı bir yerde, refahın da uzun süre varlığını sürdüremeyeceği gerçeğine sırtını dönenler, aslında İslam'a değil, kendi geleceklerine düşmanlık etmektedir." "ZİHNİYET AYNI OLUNCA..." "Şu gerçeğin akıl ve vicdan sahibi herkes tarafından kabul edileceğine inanıyorum." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarih boyunca, İspanya'dan Almanya'ya kadar Yahudi düşmanlığı ayıbının mahcubiyetiyle dini ve etnik özgürlük pergelini olabildiğince açan Batı ülkeleri, şimdi aksi istikamette hızla yol almaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında bütün bu yaşanan Yahudi soykırımını kendilerince özel bir paranteze alanlar, bu defa hedef tahtasına Müslümanları yerleştirmişlerdir. Zihniyet aynı olunca sonuçların farklı çıkması mümkün değildir." Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: İSLAM DÜŞMANLIĞININ DEVAM EDECEĞİ ANLAMINA GELİYOR Asırlar boyu bizzat aydınlarını kullanarak kuşaklar boyunca kendi toplumlarını İslam'la özdeşleştirdikleri Türk korkusuyla yetiştiren Avrupa, böylece siyasi dağınıklığının yol açtığı sorunları saklamayı başarmıştır. Modern dönemde bu yaklaşımın kısmen devam etmesi, derin hafızadaki iç kavgaların sürdüğüne işaret etmektedir. Dünyadaki gelişmeler, Avrupa'nın sahip olduğu ekonomik zenginliği koruma daha da arttıracak yönde ilerlemektedir. Bu da İslam düşmanlığının devam edeceği anlamına gelmektedir. Bizlerin siyasi alandaki karşılığı da sürekli güçlenen islamofobi akımına karşı yeni ve daha etkili yaklaşımlar geliştirmemiz gerekiyor. 7.5 milyarı aşkın insanın her birine İslam'ın değil İslam düşmanlığının küresel tehdit olduğunu anlatmalıyız. Bunun kolay bir yol olmadığını elbette biliyoruz. KENDİ ÜLKEMİZDE BİLE BU HASTALIĞIN TEZAHÜRLERİ İLE KARŞILAŞIYORUZ Kendi ülkemizde bile bu hastalığın çeşitli tezahürleri ile karşılaştığımız gerçeğini unutmamalıyız. Ezana, camiye, başörtüsüne tahammül edemeyenlere rastlayabiliyoruz. yıllardır süren laiklik tartışmalarının gerisinde dini özgürlüklerin korunmasından ziyade yasaklanması niyetlerinin yol açtığı gerilimler vardır. Bu çarpık zihniyet darbelerin en büyük bahanelerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır.  İsrail'in Filistin şehirlerinde yol açtığı yıkımın ve katliamın üstünü örterken kendi hayat hakkını koruyan insanların direnişlerine terör yaftası yapıştıran medya düzeninde işimizin zor olduğu ortadadır. 28 yıl önce PKK tarafından Bingöl - Elazığ yolunda alçakça şehit edilen 33 sivil ve silahsız askerimizi rahmetle yad ediyorum. Bize düşe görev gerçekleri dünyaya anlatmak için çalışmaktır. Dünyadaki mültecilerin çoğunluğunu Müslümanlar oluşturuyorsa ortadaki öncelikle çözülmesi gereken birlik, dayanışma sorunu var demektir. İslam dünyası kendi arasında vahdeti tesis ettiğinde İslam düşmanlığına karşı verilecek mücadelenin kısa sürede neticeye ulaşması mümkündür. Bu tehdide maruz kalan tüm toplumların ve ülkelerin bir araya gelerek uluslararası alanda güçlü bir iletişim ağı kurmaları şarttır.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 60 61