29 Nisan Pazartesi 2024
1 yıl önce

Ankara'da üç cemevine saldırı! İçişleri Bakanlığı: Adalete teslim edildiler

İçişleri Bakan Yardımcısı ve Basın Sözcüsü İsmail Çataklı aylık basın bilgilendirme toplantısında konuştu.

1 yıl önce

Adalet Bakanı Bozdağ'dan hakimleri tehdit eden Kılıçdaroğlu'na tepki: Bunların hukuk devletine inancı laftadır

Bakan Bozdağ, Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesine bağlı Belekcehan beldesinde yapımı tamamlanan bazı yatırım ve hizmetlerin toplu açılış törenindeki konuşmasında, Kılıçdaroğlu'nun, "Erdoğan benimle ilgili dava açma algıları yapadursun, tüm davaları kaybediyordu. Çareyi davalara bakan hakimleri göndermekte buldular. Erdoğan ve atadığı Adalet Bakanı, bugün ayarını bozduğunuz kantar, yarın sizi tartar. Yapmayın bunları." açıklamasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu'nun Twitter'dan yaptığı açıklamada birtakım eleştirilerde bulunduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve kendisine laf attığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti: "'Adalet terazisi gün gelir sizi de tartar' diyor. Biz adalet terazisinin tartmasından korkmayan, adalet terazisinin tartısını her zaman şeref kabul etmiş insanlarız. Türkiye'de adalet terazisi doğru tartsın diye, adalet terazisinin ayarını bozmak isteyenlere karşı en büyük mücadeleyi biz verdik. Türk yargısının bağımsız ve tarafsız olması, hukuk devleti ilkelerine uygun hareket etmesi konusunda tarihi reformlara biz imza attık. Yargıda birliği biz sağladık. Askeri yargı, sivil yargı ayrımını biz kaldırdık." Devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdıklarını hatırlatan Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yapısına yönelik de tarihi reformlara imza attıklarını söyledi. Bakan Bozdağ, "Büyük reformları yapmamıza, yargının bağımsız ve tarafsız hareket etmesi için atılması gereken tarihi adımları atmamıza rağmen hükümetimizi ve Adalet Bakanlığı'nı ve Bakan olarak şahsımı suçlaması büyük bir haksızlıktır." dedi. Hakim ve savcıların yılda 8 milyon dosyaya baktığını bildiren Bozdağ, yargı kararlarının dosyaya ve delillere göre değil siyasi taraftarlığa göre eleştirildiğinde hakim ve savcılara, adalet dağıtanlara büyük haksızlık olduğunu söyledi. "Dosyaya göre hakim karar verir" "Hakimlerimize, savcılarımıza kimse haksız bir saldırıda bulunamaz" diyen Bozdağ, şöyle konuştu: "Hakimler ve Savcılar Kurulu senede büyük bir kararname çıkarıyor. Yaklaşık 5 bin civarında hakim ve savcının yer değişikliği yapılıyor ve yetkiler de yine değişiklikler yapılıyor bu yer değişikliğinin doğal sonucu olarak. Bu her yıl yapılıyor ama hiç kimse bunun altında bir hesap aramıyor. Şimdi bir hakimin tayin süresi gelmiş, HSK'den talepte bulunmuş, HSK tayini yapmış, yeni gittiği görev yerinde görevine başlamış, HSK yetkisini de tayin etmiş. Bu anayasal ve yasal bir görevdir ama hiç kimse Sayın Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi demiyor. Ne diyor? 'Benim lehime karar veren hakimleri tayin ettiler, yetkilerini değiştirdiler' diye bir kirli iftirayı Sayın Genel Başkan yapıyor. Buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na bunu yakıştıramadığımı ifade etmek isterim." Türkiye'de hakimlerin, savcıların nasıl tayin edildiklerinin, yetkilerinin nasıl verildiğinin anayasa ve yasayla sabit olduğunun altını çizen Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: "Kurul da anayasa ve yasadaki yetkilerini kullanarak bunu yapmıştır. O zaman 5 bin 500 civarında hakim ve savcımızın yeri değişti. Biz şunu mu diyeceğiz, 'Falancanın lehine karar verecekti, yeri değişti. Aleyhine karar verecekti, yeri değişti. Yetkileri değişti. Şunun aleyhine, şunun lehine karar verecek yetkileri değişti.' Ya insaf, izan, vicdan, el insaf diyorum. Milletin, yargıya kötü bakışını sağlamak, yargı üzerinde güvensizlik oluşturmak, adaleti, güveni zedelemek için böylesi haksız yollara sapmaya gerek yok. Adil olun, adil. Siz adalet bekliyorsunuz ama adalet dağıtanlara karşı adil olmuyorsunuz. Şimdi ne demek, 'Benim lehime karar verenler benim hakimlerim.' Aleyhine karar verenler, 'Onlar da Sarayın hakimi.' Bu büyük bir vicdansızlık değil mi? Dosyaya göre hakim karar verir." Bekir Bozdağ, hakimlerin, davanın taraftarlarına, kamuoyu baskısına göre değil anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdani kanaatleriyle karar verdiğini dile getirdi. "Sayın Kılıçdaroğlu'nun lehine karar vermesi, dosya ve delil durumu onu gerektiriyorsa öyle karar verir. Aleyhine vermesini gerektiriyorsa öyle karar verir. Lehine verdi mi bizim hakim. Aleyhine verdiğinde Sarayın hakimi. Bu ne vicdansızlık." ifadelerini kullanan Bozdağ, şöyle devam etti: "Hakimlerimizi lehine, aleyhine verilen kararlara göre tasnif etmek hukuk devletine, adalete inanmış bir insana yakışan bir durum mudur? Türkiye'nin yönetimine talip olan, yargıçlarımızı, yargı görevini yapanları kendi lehine, aleyhine verilen kararlara göre mi tasnif edecek? Haksızsan, dosya senin aleyhindeyse, deliller senin aleyhindeyse hakim ne yapacak? Haklıysan, deliller senin lehindeyse elbette lehine karar verecek ama maalesef öyle. Çok açıklama yapıyorlar. Lehine karar verdiğinde 'Ankara'da hakimler var. İstanbul'da hakimler var.' Aleyhine karar verdiğinde 'Sarayın hakimleri, biz geleceğiz sizden hesap soracağız.' Şimdi de öyle diyor, 'Sizin bu şeref madalyanız. Yarın biz geleceğiz sizi taltif edeceğiz.' Yani ne diyor, 'Ben HSK'ye müdahale edeceğim. Yargıya müdahale edeceğim. Hakim ve savcıları bana yakın olanları himaye edeceğim. Benden uzak olanları onları farklı muameleye tabi tutacağım.' diyor. Hani sen hukuk devletine inanıyordun? Hani herkes senin gözünde birdi, eşitti, ayrım yapmayacaktın, ayrımcılık yapmayacaktın? Daha şimdiden benim hakimlerimi ödüllendireceğim, benim hakimim olmayanları da cezalandıracağım diye tweet atıyor adeta. Böyle bir şey olur mu? Bunların hukuk devletine inancı emin olun laftadır. Adalet yürüyüşleri emin olun laftadır. Sadece kendilerine adalet istiyorlar. Başkalarının adil bir şekilde yargılanmasından yana bir endişeleri hiç yoktur ama biz Türkiye'nin dört bir yanında milletin her bir ferdinin hukuk devleti ilkelerine uygun yargıda işi varsa adalet terazisinde dosdoğru tartılması için her türlü reformu yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz." "Yargı üzerinde baskı kurmak isteyen bu mahalle baskılarına asla pabuç bırakmayın" Bakan Bozdağ, "Buradan bütün hakim ve savcılarımıza şunu da söylemek isterim, siz böyle hariçten gazel okuyan, yargı görevini yapanları tehdit eden, kendi lehine karar verenleri iyi yargıç, kendi lehine karar vermeyenleri kötü yargıç diye tasnif eden hukuk yoksunu, adalet yoksunu, vicdan yoksunu bu yaklaşımları asla dikkate almayın. Hukuk ne diyorsa, adalet ne diyorsa, anayasa, yasa, vicdani kanaat ne diyorsa ondan şaşmayın. Adaletten ayrılmayın. Yargı üzerinde baskı kurmak isteyen bu mahalle baskılarına asla pabuç bırakmayın. Haktan, adaletten, anayasadan, yasadan, dosyadan, delilden, vicdandan asla ayrılmayın. Türkiye'nin geleceği buradadır, yargıyı tehdit edenlerde, yargıçları tehdit edenlerde değildir." diye konuştu. "Şimdi de yargıçlarımızı tehdit etmeye başladılar. Bürokratları, müteahhitleri tehdit ediyorlar. Başka başka iş adamlarını tehdit ediyorlar" değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, Türkiye'nin yargıçlarının, siyasetçilerinin bürokratlarının, iş adamlarının cesur olduğunu söyledi. "Şimdiden nasıl bir adaletsizlik yapacaklarını, hakimleri, savcıları nasıl ezeceklerini, nasıl kendi düzenlerini yargıda kuracaklarını açık açık ifade ediyorlar." sözlerine yer veren Bozdağ, şöyle dedi: "Sayın Kılıçdaroğlu rakamları açıklamıyor ama isterse ben açıklarım rakamları. Kaç tane dava kazanmış, şöyle bir saysın bakalım. Cumhurbaşkanımıza karşı açtığı bir sürü dava var. Cumhurbaşkanımızın da ona açtığı dava var. Kaç tanesini kazanmış? Çıksın bir açıklasın. Kaç tanesini kaybetmiş? Çıksın bir açıklasın. Mahkeme bir karar veriyor, istinafı var bunun, Yargıtay'ı var. Bir sürü aşamaları var. Bütün buralardan da geçiyor bu kararlar. Ondan sonra da kalkıp konuşuyor. Ben bütün bu konuşmaları, bu değerlendirmeleri, sizin aziz Türk milletinin vicdan terazisini emanet ediyorum." Adalet önünde herkesi eşit kılan rekorlara imza attıklarını belirten Bozdağ, 3-5 konu üzerinden Türk yargıçlarına haksız yere saldırıda bulunulduğunu söyledi. Bozdağ, "Türk yargısı adalet terazisinin ayarını bozmak isteyen her türlü girişime karşı kendisini koruma, güç ve kudretine sahiptir. Yargının ayarını Kılıçdaroğlu da bozamayacak, iktidar da bozamayacak, başka bir güç de bozamayacaktır. Bu terazi doğru tartmaya devam edecektir." diye konuştu.

1 yıl önce

CHP, Türkiye-Yunanistan gerginliğinde tarafını seçti! Sözde Adalet Tanrıçası Themis’in heykelini diktiler

https://twitter.com/bugunguncel/status/1566459416416755713?s=21&t=sJxaB2Gxa6cFqcc_D1ROWw Özlem Becan, yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Olayın yaşandığı ilk gün dediğimiz gibi yok edilen Adalet Anıtı’mızın yerine daha büyüğünü ve daha güzelini yerleştirdik. Adalet ve düzen tanrıçası Themis bizlere nasıl adil olmamız gerektiğini çok net bir biçimde özetliyor. Gözlerinin bağlı olması tarafsızlığı, sol elindeki terazi eşitliği ve adil yargılanmayı, sağ elindeki kılıç verilen cezaların caydırıcılığını ve gücünü, kitaplar ise kanunları temsil ediyor. Tanrıçanın ayaklar altına aldığı yılan ise toplumdaki tüm kötülüklerin ayaklar altına alınmasını gösteriyor. Evet, adalet yalnızca anıtlar ile korunmaz. Adalet, bir canlı gibi devlet ile toplum arasında yaşaması gereken bir kavramdır. Böylece adalet, her bireyin yaşamına dokunabilir ve geleceklerinin teminatı olarak görevini yerine getirebilir. Söylediği her söz ile halen önümüzü aydınlatmakta olan Ulu Önderimiz “Bir hükümet, ancak adalete dayanabilir. Bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey adaletle vardır” demiştir. Bu yüzden adalet, ülkemizin her ferdi için hayati önem taşımaktadır. Evlatlarımızın gözlerine her baktığımızda, onların geleceklerini aydınlatmak zorunda olduğumuzu ve bunun yalnızca adalet ile mümkün olduğunu bilmeliyiz” Yunan’ın sözde Adalet Tanrıçası Themis’in heykelinin açılışına çok sayıda CHP’li, belediye personeli ve Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da katıldı.

1 yıl önce

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan Kılıçdaroğlu’na: “Bunun adı kapkaç siyaseti”

dalet Bakanı Bekir Bozdağ AK Parti Gaziantep İl Başkanlığınca düzenlenen Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, AK Parti’nin iktidara geldiği dönemde bölgeler arası, iller ve ilçeler arasında sosyal adalet uygulamalarından ciddi farklılıklar olduğunu söyledi. AK Parti’nin hiçbir zaman hizmette ayrımcılık yapmadığını ifade eden Bozdağ, “Biz yola çıkarken şunu çok net söyledik. Dedik ki ‘Biz din, bölge milliyetçiliği ve ırkçılık yapmayacağız. Bu memleketin her bir insanını, her bir ilini, görüşü, inancı etnik kökeni ne olursa olsun kucaklayarak onlardan güçlü ve kuvvet alarak duasını ve desteğini her an yanımızda hissederek onlara hizmette yarış yapacağız’ dedik. Sağ olun, güvendiniz, inandınız yol verdiniz ve iktidar ettiniz.” diye konuştu. ‘1 MİLYON 170 BİN KONUT YAPTIK’ Her zaman sosyal devlet anlayışıyla hareket ettiklerini anlatan Bozdağ, TOKİ’nin 1982’de Turgut Özal tarafından kurulduğunu hatırlatarak şöyle devam etti: “Biz gelene kadar 19 yıl var. 2002’ye kadar ürettiği toplam konut 44 bin. 19 yılda toplam 44 bin konut üretmişler. Bakın 20 yılda AK Parti iktidarları döneminde biz tam 1 milyon 170 bin konut yapmışız. Nereden nereye. Bi de bu TOKİ marifetiyle. Emlak Konut marifetiyle, kooperatifler müteahhitlerden hükümet olarak sağladığımız sabit faiz, uzun vadeli kredilerle vatandaşlarımızın kira öder gibi konutları eklerseniz 2 milyonun çok çok üstünde vatandaşımızı konut sahibi yaptık. Bu konut üretimi olmasaydı bugün kiralar nerede olurdu diye düşünmek lazım. Bazıları söylüyor ‘şu olay böyle, bu olay böyle.’ Peki bu olaylar olurken Türkiye’nin yönetiminde iktidarında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Kadrolar değil de CHP ya da diğer zihniyetlerden biri olsaydı acaba bu sınamaları Türkiye yaşarken Türkiye ne halde olurdu. Türkiye ekonomisi şimdi nerde olurdu ? Güvenliği nasıl olurdu ? Bir de onu oturup hep beraber düşünmemiz lazım.” Ülkede her alanda yeni reformlara imza attıklarını söyleyen Bozdağ, 2002’de 78 olan adliye binasının artık 363 olduğunu, adliyelerin kapalı alanının ise 569 bin metrekareden 6 milyon metrekareye ulaştığını, 9 bin hakim savcı sayısının ihraçlara rağmen 23 bine yükseldiğini, bakanlık çalışanı sayısının ise 56 binden 180 bine çıktığını belirtti. Bozdağ, ülkenin hayrına olan hiçbir şeye sevinmeyen, iktidar umudunu Türkiye’de ekonominin çökmesine, yangınların, iç savaşların çıkmasına bağlayanların kötü niyette olduğunu ve bunun hastalıklı zihniyet olduğunu söyledi. “KILIÇDAROĞLU TÜRKİYE’YE KAPKAÇ SİYASETİ ANLAYIŞINI GETİRDİ” “İktidarlarını, geleceklerini, umutlarını bu milletin felaketine, bu devletin zara ve zora düşmesine bağlayanların bu ülkeye kazandıracakları, verecekleri tek bir şey dahi yoktur” diyen Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi oturmuşlar konuşuyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu da başkaları da konuşuyor. Bak diyor ‘biz söylüyoruz iktidar yapıyor.’ Allah, Allah. İşte biz kredi borçlarını öğrencilerimizin silme kararı aldık açıklamayı yapmadan bir baktık Kılıçdaroğlu video çekmiş. ‘Ben silececeğim ödemeyin.’ Biz dar gelirli olan vatandaşlarımızın 2 bin lira ve altında olan borçlarını tasfiyesine dair karar almışız biz açıklamadan bir bakmışız Kılıçdaroğlu video çekiyor. Nereden alıyor, bu adamın istihbarat örgütümü var. Merak ederken açıkladı ‘köstebeklerim var, Hükümetin içinde bürokratlar bize bilgi aktarıyorlar’ diye ifade ediyor. Hükümetin alın teriyle ürettiği projeleri, ürettiği eserleri, aldığı kararları kimi bürokrasi içerisindeki ahlak yoksunu kişiler alıp bunu hırsızlık malı olarak çalıyorlar Sayın Kılıçdaroğlu’na götürüyorlar. O da hırsızlık ürününü satın alıyor oradan siyasi kazanç hesabıyla bunu Türkiye’ye servis ediyor. Siyaseten bile olsa hırsızlık malını satmak, siyasi kazanç elde etmek ahlaki mi? Bunun adı kapkaç siyasetidir. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye’ye kapkaç siyaseti anlayışını da böylelikle kazandırmış oldu. Bürokrasi içerisindeki taraftarları oradan projeyi kapıp kaçırıyorlar, bu da kapıp kaçırılan projeleri öz malı gibiymiş gibi satıyor. Buradan soruyorum. Şehir hastanelerini, doğalgaz petrol arama gemilerini, nükleer güç santrallerini, Kılıçdaroğlu söyledi diye mi yaptık ? İstanbul Havalimanını, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni, Yavuz Sultan ve Çanakkale 1915 Köprüsü’nü onlar söyledi de mi yaptık ? Biz neler yaptık neler. Eğer bunların söylediklerini yapsaydık bakın çok net söylüyorum bugün Türkiye hızlı trenle tanışmamış olurdu. Bugün Avrasya Tüneli, Marmaray’ı, S-400 almamış olurduk. Bunlar bu saydıklarımın hepsine karşı çıktılar. Türkiye’ye biz ne kazandırdıysak emin olun bu CHP zihniyetine rağmen kazandırdık.” 6’lı masaya kendisinin “7’li masa” dediğini dile getiren Bozdağ, şunları kaydetti: “Biz ülkemize asrın en büyük projesi olan konut hamlesini başlatıyor, 250 bin dar gelirli vatandaşımızı kira öder gibi konut sahibi yapmak için proje yapıyoruz, bununla çalışıyoruz onlar ne yapıyorlar, toplantı üstüne toplantı yapıyorlar. Biz yaklaşık 5,5 milyon vatandaşımızın 2 bin lira ve altındaki borçlarından kurtulmasını sağlıyoruz, bunlar ayda bir toplanıp birbirine yemek ikram etmekle meşgul. Biz milyonlarca ortaöğretim öğrencisinin kitaplarını masasına koyarken şimdi yardımcı ders kitaplarını da masasına koyuyoruz, bunlar sürekli birbirini ziyaretle meşguller. Biz bu ülkenin her alanda gelişmesi için somut adımlar atarken, bunlar ne yapıyorlar, toplanıp toplanıp dağılıyorlar, yemek ikram edip dağılıyorlar. Çare toplanmak mı, çare birbirini ziyaret etmek mi? Biz neyle meşgulüz, bunlar neyle meşgul? Bu aziz millet toplanıp toplanıp boş boş konuşan, birbirine yemek ikram edip birbirini ziyaretle vakit geçirenlere mi dua edip destek verecek yoksa her kabineden sonra büyük bir projeyi açıklayan, milletin sorunlarını çözen, beklentilerine cevap veren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı’na mı destek verecek?” ‘HEP VAAT AMA İCRAAT YOK’ AK Parti’nin 20 yıllık icraatının ortada olduğunu dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti: “Onlar da yapsınlar. Hep vadediyorlar ama bir şey yapmıyorlar. ‘Belediyeleri alırsak elektrik şöyle olacak, sular böyle olacak.’ dediler. ‘Yoksul kesimlere şu destekleri vereceğiz.’ dediler, vaatlerde bulundular ama bunların hiçbirini belediyeyi ele alınca yapmadılar, yapmıyorlar da böyle bir dertleri yok. Bunların kendine bile hayrı yok. Kendine hayrı olmayanın ailesine, komşusuna hayrı olur mu? Ailesine, komşusuna hayrı olmayanın Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk milletine hayrı olur mu? Toplanıyorlar Cumhurbaşkanı adayı kim, konuşmuyorlar. ‘Aman yıpranır.’ Zaten kendiniz yıpratıyorsunuz. Adı geçenlerin hepsini 6’lı masanın etrafında, ben ona 7 diyorum, 7’li masanın kendisi paspasa çeviriyor. Tartışmaları kendileri başlatıyor, sonra da ‘Cumhur İttifakı bizi yıpratıyor.’ diyorlar. Kılıçdaroğlu ile ilgili tartışmaları başlatan kimdi? Siz başlattınız. 7’li masa Türkiye’yi yönetmeye talip bir Cumhurbaşkanı adayı aramıyor. Bunlar 7 kayyum veya vasi ne derseniz deyin yönetimine rıza gösterecek, kendilerine tabi olacak kendilerine karşı emir erliğini kabul edecek bir Cumhurbaşkanı adayı arıyorlar.” ‘7’Lİ MASANIN EMİR ERİ OLACAK ADAY ARIYORLAR’ Söz konusu masanın çıkaracağı cumhurbaşkanı adayına protokol imzalatacağını ifade eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdiden diyorlar ki protokol imzalayalım. Hangi yetkilerini devredecek, hangilerini devretmeyecek? Anayasa’nın, yasaların koymadığı sınırları Anayasa ve yasalara aykırı şekilde aday yapacakları kişinin önüne koyacaklar. Daha adaylık sürecinden önce imza altına alacaklar. Cumhurbaşkanı adayıyla sözleşme yapacaklar. İktidara gelince Anayasa’yı, yasaları değil, o sözleşmeye uygun bir yönetim yapacak. Nerede hukuk devleti, nerede Anayasa? Anayasa’yı, kanunları bir kenara mı bırakacağız? Peki o zaman kim yönetecek ülkeyi? Cumhurbaşkanı adayı yaptıkları kişi mi, yoksa 7’li masanın etrafında oturan liderler mi? Türkiye’yle ilgili kararları kim alacak? Biden’le görüşürken liderlere telefon açıp ‘Biden bana böyle dedi, ben ne diyeyim?’ diye soracak mı ya da icazet mi alacak? İradesi olmayanın iktidarı olur mu? Şimdi iradesiz 7’li masanın emir erliğini kabul edecek veya ona kuklalığa ‘evet’ diyecek bir aday arıyorlar.” ‘BİZE DÜŞEN ERDOĞAN’IN ARKASINDAN YÜRÜMEKTİR’ Bakan Bozdağ, Türk milletinin kayyumlar ya da vasiler tarafından değil, Recep Tayyip Erdoğan gibi yetkisine ortak kabul etmeyen bir lider tarafından yönetilmeyi isteyeceğini vurguladı. Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları 22. Toplantısı’nda liderlerle sohbetini yansıtan fotoğrafa ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Liderler muhabbet ediyorlar. Bu fotoğrafı Türkiye’de herkes farklı yorumluyor. Ama ortak kanaat, Tayyip Bey’in liderliğinin orada kendini nasıl gösterdiği, nasıl bir devlet adamı olduğu konusunda, tarafsız, samimi, vicdanlı herkesi gururlandıran bir sonuç çıkardılar ortaya. 6’lı masanın etrafında biri gitse o toplantıda olsa böyle bir fotoğraf çıkar mıydı? Türkiye’nin önünde dünyanın hayran olduğu, aziz milletimizin her seçiminde desteğini kazanmış bir liderimiz var. Bize düşen bu lidere sahip çıkmak ve arkasında yürümektir.” FİNLANDİYA VE İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Madrid’de Finlandiya ve İsveç’e karşı büyük bir başarı elde ettiklerini, onların terör örgütlerine destek vermemesi kaydıyla NATO’ya girmelerine vize verileceğini söylediklerini, daha sonra komisyon kurup mutabakat metni hazırlandığını anlattı. “Sözünüzü tutarsanız biz de sözümüzü tutarız.” dediklerini hatırlatan Bozdağ, “Şimdi NATO’ya geçiş süreci tamamlanmış değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi onaylarsa tamamlanacak demişiz. Henüz İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin iadesini talep ettiği herhangi bir kimseyi iade kararı vermedi. Eğer onlar sözlerini tutmazsa Türkiye sözünü tutar. Çünkü bizim vazifemiz, NATO’ya giriş vizesi parlamentodan çıkmaz.” ifadesini kullandı. Bir televizyon kanalında bu konuya ilişkin yaptığı açıklamasının çarpıtıldığını vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti: “Benim bu söylediğimden ‘Aldandık, kaldırıldık.’ dediler. Ben öyle bir şey mi demişim? Yok. Ama çıkıyorlar, algı operasyonu yapmak için Türkiye’nin ortaya koyduğu büyük başarıyı gölgelemek istiyorlar. Güçlü mekanizma kurmuşuz, o mekanizmayı anlatıyor ‘Sözünde durmadılar, takipçisiyiz.’ diyoruz, bizi kutlayacaklarına algı operasyonu yapıyorlar. Biraz ahlak. Milletin gözü önünde söylenen sözleri, benim ağzımdan söylenmemiş sözleri sanki benim ağzımdanmış gibi haberleştirmek, bunu dile getirmek ahlaki bir davranış değil.”

1 yıl önce

Thodex vurgununda kritik gelişme: Adalet Bakanlığı'ndan yeni adım

365 milyon liralık vurgunla Türkiye'nin en büyük dolandırıcılığına imza atıp firar ettiği Arnavutluk'ta yakalanıp tutuklanan Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer'in iadesi için Adalet Bakanlığı resmi başvuruda bulundu. Başvurunun ardından Bakanlıktan kritik bir hamle daha geldi. Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Suçluların İadesi ve Hükümlü Nakli Bürosu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı gönderdi. Yazıda, "Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, Tacir veya Şirket Yöneticileri ile Kooperatif Yöneticilerinin Dolandırıcılığı, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma" suçlarından İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin yakalama kararına istinaden Faruk Fatih Özer'in kırmızı bültenle uluslararası seviyede arandığı bilgisi verildi, Faruk Fatih Özer'in Arnavutluk'tan iadesinin talep edildiği kaydedildi. ELBASAN BAŞSAVCISIYLA KRİTİK TEMAS Sabah'ın haberine göre, Faruk Fatih Özer'in ülkeye iadesi hakkında Elbasan ili Başsavcısı Kreshnik Ajas'la temas edildiği bilgisi verilen yazıda, Özer'in yakalandığı esnada üzerinde bulunan ve delil teşkil eden laptop ve cep telefonu gibi kişisel eşyalarını da Türkiye'ye iade etmeye hazır olduklarını ancak söz konusu eşyanın iadesi için bir talepname düzenlenmesi gerektiğini ifade ettiği kaydedildi. "EŞYA, DAVAYLA BAĞLANTILI ALIKOYULABİLİR" Bu konuda Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 20. maddesini hatırlatan Bakanlık, söz konusu maddede 'Eşyanın teslimi' noktasında bir düzenlemenin bulunduğunu belirtti. İlgili maddede, "Talep edilen taraf, mevzuatının izin verdiği ölçüde ve talep eden tarafın talebi üzerine, eşyaya el koyar ve bunu teslim eder: Delil olarak gerekebilecek eşya, veya suç neticesinde elde edilmiş ve tutuklama sırasında istenen kişinin mülkiyetinde bulunan veya ardından ortaya çıkan eşya. Bu maddenin 1. fıkrasında belirtilen eşya, istenen kişinin ölümü veya kaçması nedeniyle mutabık kalınan iade gerçekleşmese dahi teslim edilir. Söz konusu eşyanın talep edilen taraf ülkesinde el koymaya veya müsadereye tabi olması halinde, talep edilen taraf, derdest bir ceza davasıyla bağlantılı olarak, bunu geçici olarak alıkoyabilir veya geri verilmesi şartıyla teslim edebilir. Talep edilen tarafın veya üçüncü tarafların söz konusu eşya üzerinde kazanmış olabilecekleri haklar saklıdır. Bu hakların mevcudiyeti halinde, eşya davadan sonra en kısa zamanda talep edilen tarafa ücretsiz olarak geri gönderilir" hükmü aktarıldı. "DELİL TEŞKİL EDEBİLİR" DİYEREK EL KOYULABİLİR Özer'in laptop, cep telefonu gibi kişisel eşyasının iade talebine konu suça yönelik olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesinin uygun olacağının düşünüldüğünü belirten Bakanlık, bu evrakın ivedi bir şekilde mahkemesine iletilmesini istedi. Mahkemece takdir yapılıp talep edilmesi durumunda ise bahsi geçen eşya hakkında delil teşkil etme niteliği belirtilerek el koyma kararı verilmesi ve kararın, eşyanın Türkiye'ye teslimine ilişkin bir talep yazısına ek yapılarak Bakanlığa iletilmesi rica edildi. Başsavcılığa gelen yazı Thodex dolandırıcılığına ilişkin yargılamanın sürdüğü İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Şimdi mahkemenin kararı bekleniyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan başörtüsü için anayasa teklifi açıklaması: Adalet bakanımız çalışmayı Kabine'de sunacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 2022-2023 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'ne katıldı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları: Son 60 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyon rakamları herkesi zorluyor, batırıyor. Avrupa'daki enerji krizi nedeniyle bu kışı nasıl geçireceği endişesinde. Prag zirvesinde liderlerden hep bunu duydum. Bizim böyle bir sorunumuz yok dedim. Rusya-Ukrayna arasındaki gelişmeleri aklı selim şekilde değerlendirmiyorlar. Bu sancılı süreci yönetmekte zorlanıyorlar. Siyasi istikrarsızlık ekonomik sorunlar büyük darbeyi yoksul ülkeleri vuruyor. Önümüzdeki dönemde dünyada köklü siyasi değişimlerin yaşanması kaçınılmazdır. Üzerimize salınan terör örgütlerinin bizi emellerimizden koparmasına müsaade etmedik. Kendi göbeğimizi kendimiz kestik. 20 yıllık planlarla ülkemizin zengin potansiyelini ortaya çıkardık. Türkiye Yüzyılı ifademiz hemen her alanda vücut bulacak, kısa sürede gerçeğe dönüşecektir. Her şehre üniversite açtığımızda birileri bizimle dalga geçti. Mesele ufuk. Ufkunuz varsa bunu başarırsınız, yoksa yolda kalırsınız. KARADENİZ GAZI Karadeniz'den doğalgazı da çıkardığımız anda bunun tadına doyum olmaz. Eskiden sondaj gemimiz yoktu. Bunlara ulaştık, burada işimiz bittiğinde, uluslararası sulardaki başka ülkelere gidip sondaj yapabilecek güce sahibiz İKNA ODALARINI UNUTMADIK Kılık kıyafet yasaklarından ideolojik baskılara kadar pek çok alanda sorun vardı, bunları yaşadık. Üniversite girişlerine kurulan ikna odaları, sahneden ağzı kapatılarak indiren genç kızların görüntüleri bu kareler utanç sahneleri olarak hafızlara kazınmıştır. Şimdi böyle bir derdimiz yok. Asıl özgürlük budur beyler. Şimdi özgürlük şimdi hürriyet. Öğrencilerin harç sorununu ortadan kaldırdık. Ne diyordu bir tanesi ben bir senede bu sorunu kaldırırım. Ya hayatınız yalan. Sabah yalan akşam yalan. BAŞÖRTÜSÜNE ANAYASAL DÜZENLEME Bugün inşallah kabine toplantısında anayasa değişikliği teklifimizle başörtüsü sorununu anayasa güvence altına alma teklifimizi getireceğiz. Yasal düzenlemeye ihtiyaç yokken, çıktı bunu yapalım diyor. senin yanında hiç hukukçu yok mu? Eğer samimiysen, dürüstsen anayasa değişikliğini yapalım, bu konuyu masadan kaldıralım.

1 yıl önce

Adalet Bakanlığı’ndan flaş hamle! FETÖ’cü Cevheri Güven’in iadesi istendi

Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı İstihbarat birimleri ile MİT’in ortak çalışmasından firari Güven hakkında Adalet Bakanlığına rapor göndermişti. Adalet Bakanlığına ulaşan raporda firari Güven’in Almanya’da yaşadığını yer verilerek adresi tespiti yer aldı. Adalet Bakanlığı harekete geçerek Ankara 14. Ceza Mahkemesinin almış olduğu tutuklama kararı ile birlikte Almanya Yetkili Adli Makamlarından FETÖ’cü Cevheri Güven’in Türkiye’ye iadesini talep etti. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuklamaya yönelik yakalama kararında Cevheri Güven ile ilgili önemli tespitler yer aldı. YASADIŞI YOLLARLA ALMANYA’YA KAÇTI 15 Temmuz hain darbe girişiminden iki gün önce “tankın eli kulağında” paylaşımı yapan, Deniz Baykal’a kaset kumpasının baş mimarlarından Fetullahçı Terör Örgütünün operasyon maşası sözde gazeteci Cevheri Güven, asılsız ve belgesiz iddialarla yasadışı kaçtığı Almanya’dan Türkiye’ye yönelik karalama kampanyasına devam ediyor. Güven, çektiği ilk kara propaganda videosunu 2019 yılında yayınladı. O günden bu yana tam 250’den fazla video çeken Güven’in videoları, firari FETÖ’cüler ve örgütün haber siteleri tarafından algı operasyonunda kullanıldı. Sosyal medya ve Youtube kanalı üzerinden devletin üst düzey bürokratları ve siyasetçilerine yönelik kara propaganda ve dezenformasyon içerikli videolarıyla tanınan FETÖ’nün Goebbels’i olarak bilinen ve örgütün propaganda imamı olan firari Cevheri Güven’in FETÖ’nün sık izlediği bir rotayı izleyerek yasadışı yollarla Yunanistan’ın Selanik kentine, oradan da Almanya’ya kaçtığı biliniyordu. SABAH Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek, Güven’in Hessen’in Babenhausen bölgesindeki bir adreste olduğunu belirlemesinin ardından kumpas merkezine dönüştürdüğü evin bulunduğu bölgeye gitti. Firari FETÖ’cü Güven, ailesiyle birlikte lüks içinde yaşadığı dubleks bir daireden çıktıktan sonra objektiflere yakalandı. ALMANYA ADLİ MAKAMLARDAN İADE İSTENDİ FETÖ’cü Cevheri Güven hakkında önemli bir gelişmeye daha SABAH ulaştı. Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı İstihbarat birimleri ile MİT’in ortak çalışmasından firari Güven hakkında Adalet Bakanlığına rapor gönderdi. Adalet Bakanlığına ulaşan rapor ‘da firari Güven’in Almanya’da yaşadığını yer verilerek adresi tespiti yer aldı. Adalet Bakanlığı harekete geçerek Ankara 14. Ceza Mahkemesinin almış olduğu tutuklama kararı ile birlikte geçtiğimiz Ağustos ayında Almanya Yetkili Adli Makamlarından FETÖ’cü Cevheri Güven’in Türkiye’ye iadesini talep etti. Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutuklamaya yönelik yakalama kararında Cevheri Güven ile ilgili önemli tespitler yer aldı. Firari Güven’in Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduğu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Cevheri Güven’in FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının birbirleri ile haberleşmekte kullandıkları kriptolu haberleşme programı olan Bylock ve Tango programlarını kullandığı mahkeme kararında yer aldı. Güven’in örgüt yapılanması içerisinde “Bahadır” kod ismini kullandığı ortaya çıktı. BYLOCK’TA “BUZADAM” RUMUZUNU KULLANMIŞ Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının Cevheri Güven ile ilgili yaptığı çalışmalarda bütün gerçekler bir kez daha ortaya döküldü. Güven’in, Fetullah Gülen’in talimatı üzerine Bank Asya’da bulunan banka hesabına 2013-2014 yılları arasında 54 bin 654 lira para yatırdığı ortaya çıktı. Örgütü yöneticilerinden Ziya Demirel ile 2013 yılında toplam 4 kez telefon irtibatında bulunduğu belirlendi. Cevheri Güven’in Bylock isimli haberleşme programını kullanması ile ilgili olarak yapılan analizlerde, kullanıcı adının “buzadam”, son online tarihinin 2016 olduğu ve yazışma ile mail durumunun aktif olduğu tespiti yer aldı. KOD ADI “BAHADIR” Cevheri Güven’in Bylock programında kimi bylock kullanıcıları tarafından “bahad, aaabaho, baho, m-2-bahadir, bahabi, medya bahadir, t.bahadir, BAHA, BAHADIR DM, BAHADIR MEDYA, buzadam Bahadır, Bahadır Med, bsn.bhdr, Bahadır bey, baha medya” gibi isimlerle kaydedildiği ortaya çıktı.

1 yıl önce

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan 'anayasa değişikliği' açıklaması

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bir TV kanalının canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bakan Bozdağ'ın, açıklamalarının satır başları şöyle; (Başörtüsüne yönelik anayasa değişikliği teklifi) Anayasanın 24. maddesine bir fıkra eklemek suretiyle orada yeni bir düzenlemeyi hayata geçirmek için adım atacağız. Eklenecek fıkra din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan bir formülasyon içerecek. Türkiye'de hem başı açık hem de başını örten vatandaşlarımız bakımından anayasal güvenceyi tahkim eden bir adım atıyoruz.

1 2 3 4 5 6 7 8