26 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Ahmet Şık’ın kardeşi Uğur Şık’a CHP’li belediyeden torpil…

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile HDP 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerinde ittifak yapmış, özellikle büyükşehir belediyelerinde HDP, CHP’ye destek olmuştu. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu seçimlerden hemen sonra HDP İstanbul İl Başkanlığını ziyaret ederek teşekkürlerini dile getirmişti. İmamoğlu’ndan HDP’ye teşekkür İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, HDP İstanbul İl Başkanlığını ziyaretinde “HDP’ye oy veren vatandaşlarımızın ilçelerdeki görevli arkadaşların bize olan teveccühleri bize olan destekleri de bizim için çok değerliydi. HDP’li olan vatandaşlarımıza da teşekkürümü burada yeniliyorum. Demokrasiye olan inançları ve teşvikleri ve takviyeleri konusunda da HDP yönetiminin söylemlerini, bu seçim sürecinde çok değerli buluyorum. Yeni bir siyaset iklimi, yeni bir atmosfer oluşmasını önemsiyorum” ifadelerini kullanmıştı. HDP ve CHP işbirliği görüntülenmişti ATV ekranlarına yansıyan görüntülerde ise 31 Mart yerel seçimlerden önce Antalya’da gerçekleşen bir toplantıda HDP ile CHP’nin işbirliği başkan düzeyindeki buluşmada ortaya çıkmıştı. CHP ve HDP gizli ittifakının seçim sonrasında da yansımaları olmuş, bazı CHP’li belediyeler HDP’li kimi isimleri işe almaya başlamıştı. Uğur Şık, Şehir Tiyatrosu Şube Müdürü oldu HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, yerel seçimlerden sonra 1 Nisan 2020 tarihinde HDP’den istifa etmişti. Ancak öncesinde 1 Kasım 2019 tarihinde kardeşi Uğur Şık, CHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda figüran olarak işe başladı. İddiaya göre; Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda işe başlayan Uğur Şık burada figüranlık bile yapmamış, bankamatik memuru gibi çalıştırılmıştı. CHP’li belediyede iş bulan Ahmet Şık’ın kardeşi Uğur Kış, Adana’daki işi sonrasında CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda Şehir Tiyatrosu Şube Müdürlüğü görevine getirildi. Uğur Şık’ın Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Şube Müdürü olduğuna dair bilgi belediyenin internet sitesinde yer aldı.

2 yıl önce

Kalkışma çağrısı yapan Ahmet Şık’a soruşturma

Eski HDP'li Ahmet Şık, daha önce darbe imalı eylem çağrısı yapmıştı. "Kimse 'seçimle gidiyorlar' sayıklamasının peşinden gitmesin artık" diyen Şık, "Mafyayla hukukla, bunların hukuku ile mücadele edilmez. Evrensel hukuk normlarının olduğu bir hukukla mücadele etmek için herkes yurttaşlık görevini yerine getirmeli, bu mücadeleye omuz verilmeli" ifadelerini kullanmıştı. Vatandaşlara "sokağa çıkın" diye seslendi Şu an TİP vekili olan Ahmet Şık, bir kez daha kalkışma çağrısında bulundu. HDP'li Ali Kenanoğlu'yla Kadıköy'de eylem yapan Şık, vatandaşlara "Hepiniz sokağa çıkmalısınız" diye seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tehdit Şık, "Recep Tayyip Erdoğan sen oradan aşağı ineceksin. Hepiniz yargılanacaksınız" diyerek de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da tehdit etti.

2 yıl önce

CHP'li Tanrıkulu'dan kalkışma çağrısı yapan Ahmet Şık'a destek

Daha önce "Kimse 'seçimle gidiyorlar' sayıklamasının peşinden gitmesin artık" diyen TİP vekili Ahmet Şık, bir kez daha kalkışma çağrısı yaptı. HDP'li Ali Kenanoğlu ile birlikte Kadıköy'de eylem yapan Şık, "Hepiniz sokağa çıkmalısınız" dedi. Şık, katıldığı bir yayında da "Bu işin yolu sokak sokak sokak. Bu iş yasayla seçimle olacak değil. Devleti yıkmamız lazım" ifadelerini kullandı. "Şık canımızdır dostumuzdur" Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında 2 ayrı resen soruşturma başlatılan Şık'a, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu destek çıktı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Tanrıkulu, Şık'ı etiketleyip "Ahmet Şık canımızdır ve dostumuzdur nokta" dedi.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den Ahmet Şık hakkında sert sözler

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: "Bugünkü şartlarda çevre sorunları toplumsal, ekonomik ve kültürel ve ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı haline gelmiştir. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerle yetişen her yeni ortam çevreyi ya doğrudan veya dolaylı şekilde etkilemiş insanın hayat ve refah standartlarını çalkantılı bir mecraya sürüklemiştir. Marmara Denizi'nde mart ayından itibaren baş gösteren kıyılarımızda feci bir boyuta ulaşan deniz salyası istilası çevre üzerinde bir kez daha fakat daha derinlikli düşünmemize yol açmıştır." Çevre sorunlarını kalkınma çevre ikilemi yerine akılcı bir koruma kullanma ve geliştirmeyi ön gören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşmak mümkündür. çevre politikalarımızın esasını da gelecek nesillere temiz bir çevrenin intikali oluşturmaktadır. " "SU, HAVA, TOPRAK VE DENİZİ BİRLİKTE DEĞERLENDİREN ENTEGRE ÇEVRE POLİTİKALARI GELİŞTİRİLMELİDİR" "Kıyı, deniz, akarsu, göl, yapay göl ve diğer sulak alanların çevresi ile ekosistemlerin tamamını bütünlük içinde ele alan kıyı planlaması ve yönetim sistemi uygulanmalıdır. Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir. Ayrıca bio-güvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusundaki tehlikeleri bertaraf etmek maksadıysa tarım çevre ve teknoloji politikaları eş zamanlı uygulanmalıdır. Bizlere düşen esas görevlerden biri de çevre duyarlılığını tesis etmektir. " "GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA ÇEVRE SORUNLARI İLE İNSAN SORUNLARINI BİRBİRİNDEN AYIRMAK NEREDEYSE HAYALDİR" "Mutlak surette kabul etmek zorundayız kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır. Demem odur ki bir zihniyet değişikliğine refakat eden çevre ile uyumlu bir hayat şartlarını da inşa etmek durumundayız. Günümüz dünyasında çevre sorunları ile insan sorunlarını birbirinden ayırmak neredeyse hayaldir. Çevreyi dikkate almayan her çabanın sonuç itibariyle faturası ağır olarak kazandırdığından çok daha fazlasını kaybettirecektir." SİYASİLERE DENİZ SALYASI ÇAĞRISI: AL BİRLİĞİNE, GÜÇ BİRLİĞİNE VE HEDEF BİRLİĞİNE İLERİ DÜZEYDE İHTİYAÇ VAR "Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden biridir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir. Sahillerimizi işgal eden deniz salyasıyla mücadele konusunda uygulanacak politikalara samimiyetle destek vereceğimizi; bu ağır sorundan ülkemizin ve deniz canlıların kurtarılması hususunda yapılan ve yapılacak her çalışmanın yanında duracağımızı kararlılıkla ifade ediyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanan ve 21 başlıktan oluşan eylem planını bugünden itibaren 7/24 esasıyla Marmara Denizi'ndeki deniz salyasını temizleme seferberliğini yürekten destekliyoruz. Geldiğimiz bu aşamada siyasi partilere düşen öncelikli görev bu meseleyi istismar etmemektir. Siyasi rant hesabına tevessül gibi bir yanlışa da hiç kimsenin düşmemesi gerekir. Çünkü deniz salyası belasını yenmek için sabrın yanı sıra el birliğine güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu da asla unutulmamalıdır." SİYASİ ETİK YASASI "Siyasi etik yasasının daha fazla gecikmeden mutabakatla ve süratle çıkarılması dileğimizdir. Siyaset centilmenlik içinde yapılmalıdır." BAHÇELİ AHMET DAVUTOĞLU VE ALİ BABACAN'I HEDEF ALDI "Siyasette idare tamamdır müdara da tamamdır ama dubaraya yer olmamalıdır. Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faal ce fazladır. Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünülürlüğü artmıştır. Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuların ulu orta konuşmaları dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir. Türkiye'de başbakanlık yapmış bir şahsın kendisiyle beraber mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması bu devletin kimlerin elinde kalındığına bariz delildir. Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir. Serok Ahmet böyle biridir. Gelecek Partisi'nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu Serok'un yanında sakın konuşmayın aman ha sır verme gafletine düşmeyin. Aynı şey Selamsız Babacan için de geçerlidir. " MUHALEFET ELEŞTİRİSİ "Demokrasinin hakim olduğu ülkelerde muhalefet partileri birbiriyle çelişir gibi görünen iki ayrı tavrı aynı anda göstermekle sorumludur. Bir yandan iktidarı eleştirirken bir yandan da rejime ve ülkeye muhalefetten kaçınmak durumundadırlar. Demokrasinin bekası iki ucu keskin bıçak gibi parlayan bu hassasiyete yakından bağlıdır. Biz bu hassasiyete milli ahlaki ilkeli muhalefet anlayışı diyoruz ve herkesi bunlara uymaya davet ediyoruz. " "Organize suç şebekelerine terör örgütlerine sözcülük yapan onların iftiralarını taşeronluk eden köksüz bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. Ülkemizdeki muhalefet iktidarı düşürmek için vatanı bile düşürmeye hazırdır. Ancak bu vatan düşmeyecektir. HP ve İP'in siyasi iradesi güdümlüdür. Bunların rotasını belirleyen temelsiz isnatlar Türkiye karşıtlarının emperyalist oyunlarıdır CHP ve İP'in gizli ve kaprisli ortağı HDP 2023 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ortak aday çıkarmanın ciddi bir seçenek olduğunu açıklamıştır. HDP CHP ile İP'i çoktan kafeslemiş üzerlerine de çoktan kilit vurmuştur. " HDP'YE KAPATMA DAVASI: BUNDAN SONRA BÜTÜN GÖZLER AYM'YE ÇEVRİLECEKTİR Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM tarafından iade edilen HDP'nin kapatılmasını esasa alan iddianamenin eksikliklerini gidererek beklenen davayı dün tekrar açmıştır. HDP'nin eylemleri devletin bağımsızlığına ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne insan haklarına aykırı bulunmuştur. Bu bölücü partinin hemen hemen tüm organları üyeleri ve teşkilatları vasıtasıyla suç işlediği işlenmesini tahrik ve teşvik ettiği somut delillerle belirtilmiştir. Bundan sonra bütün gözler AYM'ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. Türkiye vatan topraklarında ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM'de kaybedemez hiç kimse de bu kayba hizmet edemez. Bununla bağlantılı olmak üzere cevabını aradığımız sorular da şunlardır; bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM'de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir. Suçu tevsik edilmiş PKK'lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Daha neyi bekliyoruz? Bölücülüğün hesabını soracaksak şayet hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bu gündür. AHMET ŞIK'A: HAİN, ALÇAK, SOYSUZ, SUÇLU, AŞAĞILIK... TİP'li bir milletvekilinin 'Bu devlet katil bu devleti yıkmamız gerekiyor' iftiraları karşısında ne yapacağız. Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğruda adalete teslim etmeyecek miyiz? Düşünebiliyor musunuz böyle bir alçak TBMM'de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor. Devlete katıl diyen bu soysuz devletin her imkanından istifade ediyor, Hazinesi'nden maaşını alıyor HDP'lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki TC devleti katil olsaydı bugün bulunduğun yer TBMM değil mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz bu aşağılık tiplere tahammül edemiyiz.

2 yıl önce

“Devleti yıkmamız lazım” diyen Ahmet Şık’a CHP’li Özgür Özel sahip çıktı

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında 'Seçimle yasayla bu iş olmaz. Bu işin yolu sokak sokak sokak' sözleriyle kalkışma çağrısı yapan ve 'Katil devleti yıkmalıyız' diyen TİP vekili Ahmet Şık yerine, ona tepki gösterenleri kınadı. Özel, 'Kendisine karşı kullanılan ifadeleri son derece endişe verici buluyoruz' ifadelerini kullandı. SEZGİN TANRIKULU DA SAHİP ÇIKMIŞTI Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında 2 ayrı resen soruşturma başlatılan Şık'a, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu destek çıktı. Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Tanrıkulu, Şık'ı etiketleyip "Ahmet Şık canımızdır ve dostumuzdur nokta" dedi. KALKIŞMA ÇAĞRISI YAPAN AHMET ŞIK NE DEDİ? Ahmet Şık, katıldığı bir yayında "Sosyal medya muhalifliğinden vazgeçin. Bu işin yolu sokak sokak sokak. Bu iş yasayla seçimle olacak değil. Bu iktidarı indirmenin yolu güçlü bir protesto hareketidir. Bunu yapamazsak çok şey kaybedeceğiz. Devleti yıkmamız lazım" ifadelerini kullandı. AK Parti’den tepki Özgür Özel’e AK Parti’li Gökcen Özdoğan Enç şu sözlerle tepki gösterdi. Enç, “Bu devleti yıkacaksın diyen Ahmet Şık ' a sahip çıkmak chpli Özgür Özel ' e düşmüş... Vallahi rezilsiniz!” dedi.

2 yıl önce

Tuğçe Tatari arkadaşı Ahmet Şık’ı ifşa etti! ‘SBK’nın yalısına gitti…’

İşte Tuğçe Tatari'nin o yazısı: “Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında çok gidip geldim. Sevdiğim birini kayırmak istedim. Sonra bir türlü rahat edemedim. Rezilliği tümden ortaya dökülmüşler takımının "Bizi eleştirmek kolay tabii" dediğini duyar gibi geçti günler. Derken daha ilk hamleyi sindirememiştim ki ikincisi geldi. Maalesef benim için de bu yazıyı yazmak farz oldu. Öncelikle şunu söylemeliyim, Ahmet Şık arkadaşımdır ve sevdiğim bir insandır. Bunun da ötesinde duruşunu, cesaretini beğendiğim biridir. Ondandır ki sıklıkla kendimi Ahmet Şık'a destek verirken bulurum. Sadece kendisini değil karısını, kızını, köpeğini, eşini dostunu da severim. Yalan yok… Farkındasınız, biliyorsunuz, hâlâ utanmadan birbirinin yüzüne bakabilecek çok az insanız. Bir avuç! Belki de bundandır, geçen hafta yaşananlardan sonra kendimi daha da yara almış hissettim… Belki de bundandır, bir süre ne yapacağımı, ne düşünmem gerektiğini bilemedim. Veyis Ateş diye bir adam varmış falan filan, biliyorsunuz işte yaşananları. Ahmet Şık bu adamın Sezgin Baran Korkmaz'dan para istediği görüşmenin ses kaydını yayınlamış. Buna sinirlenen Veyis Ateş bizim arkadaşımız, yoldaşımız, sevdiğimiz kardeşimiz Ahmet Şık için Süleyman Soylu'yla ilişki kurmak istediği ve bunun için de kendi kapısını çaldığı yönünde bazı iddialarda bulunmuş. Okuduğum an tereddütsüz "yalan bunlar" dedim. "Ahmet bu adamı tanımıyordur bile" dedim. Üstelik "Kim bilir kaç yıldır Habertürk ekranlarında yasaklı olan Ahmet'in, bu adamla ne gibi bir ilişkisi olabilir" dedim. Veyis Ateş denen bu profille… Süleyman Soylu'yla filan Ahmet Şık, olacak iş mi Allah aşkınıza… Çok kısa bir süre içinde Ahmet iddialara yanıt verdi. Veyis'le 10 yıldır tanıştığı, Süleyman Soylu'yla röportaj yapmak için ondan aracı olmasını istediği, röportaj kabul edilmeyince de hakkında yazdığı kulise dayalı yazıyı okuyup yanlışsa uyarması yönünde ricacı olduğunu anlatan bir açıklama. Sonra tonla "siz şöyle düşüksünüz biz böyle yüksek" minvalinde sözler. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bizim Ahmet Şık'tan söz ediyoruz. Dönüp dönüp okudum açıklama metnini. Üstelik bu olay olduğunda Ahmet öncelikle bir milletvekili. Seçimlerde HDP'den aday olmuş, sevenleri, inananları tarafından desteklenmiş ve seçilmiş bir milletvekili. Yazılar da yazıyor evet ama bir muhabir değil, bir köşe yazarı değil. Hatta bana göre artık siyasi kariyer başlayınca aktif gazetecilik de olamayacağından, gazeteci de değil. Eski bir gazeteci. Yeni bir siyasetçi. HDP'den seçilmiş, sonra oradan istifa ederek bir süre bağımsız kalmış, ardından TİP'e geçmiş bir milletvekili. Ve yazdığı yazıyı Süleyman Soylu'ya onaylatmak istiyor. Vay be, işe bak sen! Şimdi burada bir parantez açmam şart, mevzu bir başka gazeteci olsa belki bu konuyu konuşmak bile saçma olurdu. Sonuçta gazeteci dediğin herkesle görüşebilir, herkesle temasta olabilir, haber kaynaklarıyla açıklamayacağı ilişkileri de olabilir, ayrıca yazısının sadece bir bölümüyle alakalı teyit almak da isteyebilir, kabul. Ama Ahmet Şık gibi, duruşunu, yaşamının önüne koyduğunun her fırsatta altını çizen, politik görüşü için birçok yaşamsal konforundan vazgeçebilen, politik bilinci son derece yüksek, 'devlet' olgusunu bugünüyle değil dünüyle de değerlendirebilen, eylemlerin, sokakların, sol camianın göz bebeği birinden söz ediyoruz. Ve artık gazeteci olmayan, siyasetçi olan, üstelik önce HDP'de, halen TİP'te siyaset yapmakta olan birinden söz ediyoruz. Memlekette safların çok keskinleştiği, taraflar arasında uçurumlar olduğu, her an siyaseten yeni ve daha da korkunç gelişmeler yaşanan bu ortamda bırakınız o Veyis denen tiplerle bir ilişki içinde olmayı, tanış olmanın bile Ahmet'e yakışmayacağını düşünen biriyim. Daha iki hafta önce 'katil devlet' dediği için hedef gösterilen, gösteren kişinin geçmiş örneklerinden yüreğimizi ağzımıza getiren, "Aman Ahmet canım Ahmet" dedirten, bizim Ahmet'ten söz ediyoruz! Şimdi siz bana diyorsunuz ki yazısındaki bilgileri teyit etmek için Süleyman Soylu'ya göndermiş, onay gelince yazı yayımlanmış. Bir dakika arkadaşlar. Bu bana gerçekten fazla gelir! Ama maalesef konu bu kadarla da kalmadı. Daha hazmetmeye çalışırken Sezgin Baran Korkmaz'ı nereden tanıdığını anlattığı bir yayına denk geldim. Yanlış duyduğumu düşündüm. Biraz öne aldım yayını, sesini açtım "İşte ben de o ünlü yalıya gittim. Beni aradı çağırdı, ben de zaten seni merak ediyordum dedim ve gittim" gibi bazı sözleri duydum ve hızla kapattım. Arşive baktım, Ahmet Şık bu görüşmeyi yazmış mı, ben kaçırmış olabilirim diye düşündüm. Evet Ahmet Şık bir Sezgin Baran Korkmaz yazısı yazmış. Ama yazının içeriğinde 'evde yapılan görüşme' ve o görüşmede sorulan sorulara alınan yanıtlara dair bir bölüm yok. Yazı T24'te ocak ayında yayımlanmış, Sezgin Baran Korkmaz aralık ayında kaçmış. Ahmet Şık evine ne zaman gitmiş bilmiyoruz. Henüz memleketin bu derece konusu değilken evet Ahmet Şık etraflı bir yazı yazmış… Bugünlerde 'bu tip' adamlarla yan yana gelmiş birçok gazeteci arkadaşımız gündem oluyor bir bir. "Yahu bir ben mi kalmışım bunları tanımayan" diyecek kadar kalabalıklar. Ama hiçbiri bir Ahmet Şık değil! Hiçbirinin bende yarattığı his de bu değil. Şoktayım, beni itin, dürtün, bir şeyler yapın! Yanlış anlamışsın o olaylar öyle değil, deyin. Sağıma soluma bakıyorum, sosyal medyama bakıyorum, yaşamımın ciddi bir bölümü Ahmet'le dayanışarak geçirmişim. Yanlış anlaşılmasın, en ufak bir pişmanlığım yok. Ayağına taş değmesin tabii; yine hakkı yensin, yine koşarım şüphe etmem. Belki de sırf o yüzden hak ediyorum özeleştiri talep etmeyi. Çok normalmiş gibi, hayatın olağan akışında Ahmet Şık'ın bir an bile olsa Veyis Ateş'le yakın olmasının, Süleyman Soylu'ya yazı teyit ettirmesinin, Sezgin Baran Korkmaz'ın evine gitmesinin yeri varmış gibi anlattığı anılarını değil de gerçek bir özeleştiri verdiğini duymak İstiyorum. Tıpkı bizi hayal kırıklığına uğrattığını düşündüğümüz siyasetçilerden beklediğimiz gibi. Tıpkı siyaseten yapılmış yanlışlar ve hatalı adımlardan sonra olması gerektiği gibi… HDP'den seçilmiş… Şimdinin Türkiye İşçi Partili milletvekili… Sol tandanslı eski bir gazeteci, hak insanı, adalet savaşçısı, aktivist, cesaret ve dürüstlük timsali olarak Ahmet Şık'ın kendisini seven, inanan ve hatta belki hayran olan yüzlerce insana özeleştirisini verdiğini görmek istiyorum… Bu insanlardan biri de benim pek tabii. O yüzden de bu yazıyı kendimce çok büyük bir risk alarak yazdığımı itiraf etmek istiyorum. O da sevdiğim bir arkadaşı kaybetme riski. Eleştiri zor kabul edilir, hele de çoğunlukla övgü duyuyorsan. Ahmet'le de ilk defa böyle bir pozisyonda karşı karşıya kaldık. Nasıl bir tavır takınacağını da inanın bilmiyorum. Belki gerçekten özeleştirisini verecek… Belki darılacak… Belki kızacak… Ama fark etmez… 'Politik kankacılık' etiketini kendime yakıştırmadığım için bu gelişmeleri görmezden gelemezdim. Dediğim gibi dargınlığı da göze alarak girdim bu işe. Biz kendimizi önce vicdanımız, sonra doğrularımızla tartmaya eğitmişiz. Kimse ses etmese de biz kendimizi bunu yapmaya mecbur hissederiz. Aksi haksızlık olur. Aksi aldatmaca olur. Aksi sadece sevmediğin, sadece ters düştüğün, sadece herkesin bildiği isimleri eleştirmek, senden olanı koruyup kollamak olur. Ve ben Ahmet Şık'ın da bu davranışa layık olduğunu düşünmüyorum. Aksine politik bilinci yüksek insanlar eleştiriyle büyür, perspektif genişletir. İdeolojik olarak oluşumunu tamamlayanlar için özeleştiri yaşamsal devamlılık niteliğindedir. Çünkü hatasız yaşam olmaz. O yüzden de ben Ahmet Şık'tan bulunduğu pozisyon, temsil ettiği insanlar, her dem yanında olan bizleri unutup kurduğu bu ilişkilerle alakalı bir özeleştiri vermeye davet ediyorum. Ahmet Şık'ın özeleştiri verdiğini görmek de yanılmadığımın, yanılmadığımızın bir nişanı olsun istiyorum…”

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan TİP’li Ahmet Şık’ın iddialarına cevap: “Bunu söyleyip de ispat etmeyen şerefsizdir, namussuzdur”

“Katil Devlet” ifadesinden dolayı hakkında soruşturma başlatıldı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hakkında katıldığı iki ayrı programdaki ifadeleri nedeniyle soruşturma başlatmıştı. AA’nın aktardığı başsavcılık açıklamasında Şık’ın katıldığı bir yayında “Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor, evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir katil devlettir” dediği aktarılarak bu nedenle resen soruşturma başlatıldığı belirtilmişti. Başsavcılığın ikinci açıklamasında da Şık’ın yine bir televizyon programında şu sözleri sarf ettiği aktarıldı: “Şunu açıklıkla ifade edeyim mi, eğer AKP, bu iktidar bloku vatansever ve ben terörist isem, onlar gibi vatansever olmaktansa teröristlerin başımın üzerinde yeri var. O iktidarı zayıflatacak her türlü politika, bu iktidarın köpek dişlerini kıracak, azı dişlerini çekecek her şey meşrudur.” Açıklamada bu sözler dolayısıyla da Şık hakkında resen soruşturma başlatılmıştı. Şık soruşturma haberinin ardından Twitter hesabından görüşlerini ‘el artırarak’ yazdı: “Devlet katil sözlerim nedeniyle eleştirileceksem/yargılanacaksam eksik tespit yaptığım için bu olmalı. Çünkü devlet seri cinayetler işleten bir katildir. Hiçbir devlet yoktur ki elinde kan olmasın.”

2 yıl önce

FETÖ’cüler Emre Uslu, Bülent Korucu ve TİP’li Ahmet Şık’ın derdi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu…

Geçtiğimiz günlerde Avusturya’da Wels Bölge Mahkemesi, ülkede tutuklu Sezgin Baran Korkmaz’a yönelik ABD’nin iade talebine ilişkin kararını vermişti. Buna göre; ABD’nin talebi dolandırıcılık suçlaması kapsamında talep kabul edilmişti. Bugün “Türkiye Cumhuriyeti Devleti katildir, Devleti yıkmamız gerek” sözleriyle hatırlanan TİP’li Ahmet Şık, Sezgin Baran Korkamaz’ın Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı hakkındaki mesnetsiz iddialarını yeniden gündeme getirdi. FETÖ’CÜLER’DE DEVREYE GİRDİ FETÖ'nün darbe girişimi sırasında attığı twitlerle kalkışmaya destek veren Ergenekon Davası avukatlarından Vural Ergül’ün, sosyal medya hesabı Twitter’dan attığı, “Erdoğan ile Bahçeli, Külliye'de görüştü. Twitter'da, 'birmerkez'den #BirSoyluHepinizeYeter hastagı çalışması başlatıldı... Ne diyelim; ""hayırlara vesile olsun"” tweetine, Firari FETÖ’cüler Emre Uslu ve Bülent Korucu destek verdi. https://twitter.com/vuralergul2/status/1499366063691206664?s=21

1 2 3