05 Mayıs Pazar 2024
1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu Aile Bakanlığı'nın çalışmalarını yine görmezden geldi: İki yıldır neredesin?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı'na yapmış olduğu yürüyüş sonrası yapmış olduğu açıklamayla Aile Bakanlığı'nı hedef aldı. Kılıçdaroğlu, Aile Bakanlığı'nı konuya ilişkin bir şey yapmamakla itham etti. Gazeteci Timur Soykan ise katıldığı canlı yayında Aile Bakanlığı'nın sürecin başından itibaren konuya müdahil olduğunu ve mağdura sahip çıktığını belirtti. 'İKİ YILDIR NE YAPTINIZ?' Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı önünde yapmış olduğu konuşmada, "Konu parlamentoda dile getirildiğinde Aile Bakanı açıklama yapıyor; 'İki yıldır biz bu meseleyi biliyoruz' diyor. İki gün değil, iki ay değil, 'İki yıldır bu meseleyi biliyoruz' diyor. İki yıldır bu meseleyi biliyorsunuz da iki yıldır ne yaptınız Allah aşkına ya? Yüzünüze, gözünüze dursun. Sistematik bir tecavüz var ve siz bunu iki yıldır biliyorsunuz ve gıkınız bile çıkmıyor. Bereket versin gazeteciler var bu ülkede, olayı haber yaptılar da bizler de duyduk" şeklinde konuştu. 'BAKANLIK SAHİP ÇIKTI' Gazeteci Timur Soykan ise katıldığı canlı yayında Kılıçdaroğlu'nun sözlerini yalanladı. Soykan, "İddianame yazılmadan bakanlık müdahale etmiş. Barınmasını sağlamış. Çocuğa eğitim sağlamış. Mesleki eğitim kurslarına gönderilmiş, İngilizceyi anadili gibi öğrenmiş. Devletimiz ilgileniyor, devletimizin koruması altında. Buradan Aile Bakanlığımızı ve yetkililerini tebrik etmek gerekiyor." dedi.

1 yıl önce

Mağlubiyetini ilan etti! Ekrem İmamoğlu: “ Her CHP'linin ailesinin lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu adaydır”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı entrika kurarak adaylığını ilan etmeye hazırlanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu umduğunu alamadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Ankara’ya çağrılan İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile görüşme yaptıktan sonra, “Ben CHP'liyim. Her CHP'linin ailesinin lideri olan Kemal Kılıçdaroğlu adaydır.” açıklamasında bulundu. İmamoğlu’nun bu açıklaması, “artık Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul etti” yorumlarına sebep oldu. https://twitter.com/bugunguncel/status/1605527961116868609?s=46&t=kvyq72DeuPW25kEIRPmgPw

1 yıl önce

Ailenin korunması! Hikmet Sami Türk: Anayasa değişikliği için referandum gerekmeyecek formül mümkün

Başörtüsüne anayasal güvence getiren ve aile kurumunu korumayı içeren iki maddelik anayasa değişikliği teklifi, AK Parti, MHP ve BBP milletvekilleriyle 1 bağımsız milletvekilinin toplam 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklifin ocak ayında Anayasa Komisyonu gündemine şubat başında da Genel Kurul’a inmesi öngörülüyor. Düzenlemenin referanduma gitmeden kabulü için 400 milletvekilinin desteği gerekiyor. Teklifle; Anayasa’nın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24’üncü maddesine 6’ıncı ve 7’inci fıkralar ekleniyor. 6’ınıcı fıkrayla kadının temel hak ve hürriyetlerini kullanması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasında başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamayacağı hüküm altına alındı. Teklifle 41’inci maddedeki ‘evlilik birliği’ tanımı yeniden yapılarak, ‘evlilik birliğine bir kadın ve erkek arasında olan bir hukuku ilişki’ denildi. 'AYRIM GÖZETİLMEKSİZİN KANUN ÖNÜNDE EŞİT' Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, teklife ilişkin Karar'a değerlendirmelerde bulundu. Türk'ün açıklamaları şöyle: "Bir bölümü Anayasa’nın 24. maddesinin I ve III. fıkraları ile 42 ve 67. maddelerinin I. fıkraları ve 70. maddesinin kadınlar açısından tekrarı niteliğinde olan, ayrıca kendi içinde tekrarlar içeren 1. maddenin konusu itibariyle uygun yer, Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” kenar başlıklı 10. maddesidir. Çünkü 10. maddede herkesin “cinsiyet” nedeniyle “ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit”, kadınlar ve erkeklerin “eşit haklara sahip” olduğu belirtilmiştir. Teklifin 1. maddesi ile önerilen I. fıkra ise, dinî inanç bağlantısı kurmaksızın “başı açık veya örtülü” olan kadınlar arasında “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması” bakımından bir ayırım yapılamayacağını hükme bağlıyor. Bu hükmü tamamlamak üzere Anayasa’nın 10. maddesinin son fıkrası, –Teklifin 1. maddesi ile önerilen II. fıkranın son cümlesi doğrultusunda, dinî inanç bağlantısı kurmaksızın– genel bir ifade ile şöyle yazılabilir: “Devlet organları ve idare makamları ile diğer kuruluş ve kişiler, yapılan iş veya işlemin niteliğinden kaynaklanan bir zorunluk bulunmadıkça, bütün iş ve işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Bu bakımdan daha önce Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet yasaklarını kaldırmak amacıyla değişiklik yapan 9.2.2008 tarih ve 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Anayasa Mahkemesi’nin 5.6.2008 tarih ve E. 2008/16, K. 2008/116 sayılı Kararıyla iptal edildiğini anımsamakta yarar var. Anayasa Mahkemesi, bu Kararında “Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarına ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle lâiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna” ulaşmıştı. Karara göre, “Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa’nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez.”(2) Anayasa Mahkemesi’nin 14 yıl önce oyçokluğuyla verdiği Kararın gerekçesi budur. İleride lâiklik ilkesine dayalı yeni bir iptal gerekçesi ile karşılaşmamak için Kanun Teklifinin Meclis’te görüşülmesi sırasında göz önünde bulundurulmasında yarar var. AİLENİN KORUNMASI Kanun Teklifinin 2. maddesi, Anayasa’nın 41. maddesinin “Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklindeki kenar başlığını araya “evlilik birliği” ibaresini koyarak değiştiriyor ve maddeye şu cümleyi ekliyor: “Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.” “Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.” Herkesçe bilinen yerleşik “Aile” kavramı için eş anlamlı bir terimle “Evlilik birliği” terimi kullanılarak yapılan bu tanımla ilgili 2. maddenin gerekçesi şöyle: “Türk toplumunun temeli olan aile yapısını korumak ve aileye yönelik her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı tedbir almak devletin aslî görevidir. Düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilâve anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır.” 22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabının “Evlenme” başlıklı Birinci Bölümünde “Evlenme Başvurusu ve Töreni” başlıklı Üçüncü Ayırımın “Başvuru makamı” kenar başlıklı 134. maddesi şöyledir: “Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendirdiği memur, köylerde muhtardır.” 136. maddede ise evlenecek erkek ve kadının evlendirme memurluğuna verecekleri “Belgeler” gösterilmiştir: “Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır.” Türk Medenî Kanunu’nda evli çiftlerin eşit hak ve yükümlüklere sahip olduklarını belirtmek için –gebelikle ilgili 153 ve 288. maddelerde “karı”, babalıkla ilgili 285, 288 ve 289. maddelerde “koca” sözcüğünün zorunlu olarak kullanılması dışında– hep “eşler” sözcüğü kullanılmıştır.(3) Türk Medenî Kanunu Tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildikten sonra, 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’la yapılan kapsamlı Anayasa değişiklikleri arasında 41. maddenin I. fıkrasındaki “Aile Türk toplumunun temelidir.” hükmüne bu doğrultuda “… ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” hükmü eklenmiştir. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 7. Protokol’ün 5. maddesinde öngörülen “Eşler arasında eşitlik” ilkesine de uygundur. AİLE KAVRAMIYLA BAĞDAŞMAYAN SAPIK İLİŞKİ...' Şimdi Kanun Teklifi ile Anayasa’nın 41. maddesine eklenmesi öngörülen cümle, bazı ülkelerde kabul edilen, fakat aile kavramıyla bağdaşmayan sapık bir ilişkiyi resmîleştiren eşcinsel evliliklere anayasal düzeyde kapıyı kapamak içindir. Türkiye, tarihte toplumların ahlâkî çöküntüsüne yol açan bu tür ilişkilerin dünyada yaygınlaşması, yeni Sodom ve Gomorra kentleri(4) ya da Lût kavimleri(5) oluşması tehlikesi karşısında kaygılıdır. O nedenle Kanun Teklifi ile getirilen hüküm, düşünce olarak yerindedir. Fakat “aile” kavramı için aynı madde içinde ikinci bir terim kullanılması isabetli değildir. 41. maddenin –kenar başlığı değiştirilmeksizin– I. fıkrasının aşağıdaki gibi yazılması uygun olacaktır: “Erkek ve kadının evlenmesiyle kurulan aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” Önerilen Anayasa değişikliğinin Meclis’te kabulü için Kanun Teklifini veren milletvekillerinin sayısı (336) yeterli değildir. Bu konuda diğer muhalefet partilerinin de desteğini kazanacak geniş bir uzlaşma gerekir. Teklifin 360-399 oyla kabulü ise, zorunlu halkoylamasını gündeme getirecektir. Her yönüyle lâiklik temelinde yapılacak bir düzenleme, halkoylamasına gerek bırakmayacak bir uzlaşmayı sağlayacak formül olabilir."

1 yıl önce

Şehit ailesine hakaret eden Lütfü Türkkan'dan skandal açıklama

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, hakkında düzenlenen fezlekenin Meclis Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda görüşülecek olmasına ilişkin skandal açıklamalarda bulundu.

1 yıl önce

Gaziler ve şehit ailelerinden terör örgütü PKK'nın kirli eylemine tepki

İsveç'in Ankara Büyükelçiliği önünde toplanan vakıf üyeleri adına basın açıklaması yapan Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Lokman Aylar, "PKK/PYD destekçisi hainler Türkiye Cumhurbaşkanına yönelik alçakça bir eylemin içerisine girmiş ve maalesef daha düne kadar kapımızda el pençe divan duran İsveçli yetkililer ise bu alçaklığa sessiz kalmış, çanak tutmuştur." dedi. Her fırsatta insan hakları, ifade özgürlüğü gibi kendilerince tanımladıkları kavramların arkasına saklanan Batı'nın iki yüzlülüğünün, bir kez daha ortaya çıktığını ifade eden Aylar, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın terörle mücadele konusunda ortaya koyduğu güçlü irade sayesinde, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında, eylem kabiliyetini kaybeden terör örgütleri iplerini elinde tutan sahiplerine dönmüş ve burada ancak maketli bir mücadeleye girişmişlerdir." değerlendirmesinde bulundu. İsveç'teki eylemin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şahsı hedef alınarak gerçekleştirilse de amacının Türk devleti ve milletinin birliği olduğunu söyleyen Aylar, şunları kaydetti: "Sayın Cumhurbaşkanımızın son 20 yıldır verdiği haklı mücadelenin ne derece kıymetli olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayız. Ülkemizin tam bağımsızlığı yolunda verdiğimiz her mücadelede, karşımıza ekonomik silahlarla çıkan kirli mihraklara ise diyecek tek sözümüz vardır. Ekmeksiz yaşarız lakin, hürriyetsiz asla."

1 yıl önce

Diyarbakır annelerine 2 aile daha katıldı

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 1245 gündür sürüyor. İstanbul'dan 2018'de 20 yaşında kandırılarak dağa götürülen oğlu Ahmet için gelen anne Safiye İlhan ve yine İstanbul'dan 12 yıl önce 17 yaşında kandırılarak dağa götürülen tek oğlu Ubeydullah Muhammet için gelen Güler Laçin de oturma eylemine dahil oldu. Anne Güler Laçin, tek oğlunun 17 yaşındayken HDP tarafından dağa götürüldüğünü ve onu geri almak için eyleme katıldığını söyledi. Laçin, "Ben oğlumu onlardan geri istiyorum. Tek bir oğlumdu, gelsin artık. Ne olur Muhammet geri gel. Sen gelene kadar ben buradan gitmeyeceğim. Örgütten oğlumu istiyorum, evladımı onlara bırakmayacağım" dedi. Anne Safiye İlhan da Kürtçe yaptığı açıklamada, şunları dile getirdi: "Ben İstanbul'dan oğlum için geldim. Oğlumu istiyorum. Oğlumu kandırıp dağa götürmüşler. Oğlum Ahmet İlhan kahvede çalışıyordu. Oğlum 20 yaşındaydı, 4 yıldır götürülmüş ve şu an 24 yaşında. Ben oğlumu istiyorum, oğlum gelmeden buradan gitmeyeceğim. Oğlumu HDP'den istiyorum, oğlumu kandırıp dağa götürmüşler." AİLELERE DESTEK Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır ve beraberindeki heyet evlat nöbeti tutan aileleri HDP il binası önünde ziyaret etti. Evlatlarının dağa nasıl kaçırıldığını heyete anlatan aileler, terör örgütü PKK ile HDP'ye tepkilerini dile getirdi. Anne ve babalara gül dağıtan Çayır, Diyarbakır annelerinin başlattığı eylemin çok anlamlı ve değerli olduğunu söyledi.

1 yıl önce

CHP trollerinin Targaryen ailesine benzettiği Melek Mızrak Subaşı torpilli ihale kraliçesi çıktı

Rüşvet soruşturmaları kapsamında görevden uzaklaştırılan CHP’li Semih Şahin’in ardından Başkan Vekili seçilen CHP’li Melek Mızrak Subaşı'nın da kentteki tüm yemekli organizasyonları eşinin sahibi olduğu Subaşı Yemek Sanayi'ye verdiği ortaya çıktı. CHP trollerinin Game of Thrones'taki Targaryenlere benzettiği CHP'li Subaşı'nın daha önce de İstanbul'da kaldığı lüks otelin 21 Bin 600 TL'lik faturasını belediyeye kestirdiği iddia edilmişti.

1 yıl önce

Diyarbakır annelerinin oturma eylemine 1 aile daha katıldı

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi, 1248'inci gününde sürüyor. Hakkari'nin Yüksekova ilçesinden 9 yaşında dağa kaçırılan kardeşi Şefik için gelen Abdulselam Fidan da eyleme dahil oldu. Fidan, gazetecilere, ağabeyinin çobanlık yaptığı esnada dağa kaçırıldığını, şimdiye kadar kendisinden haber alamadıklarını belirterek, "Ağabeyim, 1995'te dağa kaçırıldı. Onu özledik, gelmesini istiyoruz. Ağabeyim çobanlık yaparken zorla götürüldü. Beni duyuyorsan lütfen gel, devletine teslim ol." ifadelerini kullandı. GENÇLERDEN DİYARBAKIR ANNELERİNE DESTEK ZİYARETİ Gençlik ve Spor Bakanlığınca hayata geçirilen "7. Tematik Kış Kampları" kapsamında kentte bulunan 130 genç de Diyarbakır annelerine destek ziyaretinde bulundu. Gençlere evlatlarının dağa nasıl kaçırıldığını anlatan aileler, terör örgütü PKK ile HDP'ye tepkilerini dile getirdi. Gençlik ve Spor İl Müdürü Nüammer Uslu, 55 ilden gelen gençlerin bir hafta sürecek tarih ve medeniyet kampında kentin kültür ve tarihini tüm yönleriyle tanıyacağını ifade etti. Gençlerle Diyarbakır annelerini ziyaret ettiklerini anlatan Uslu, "Gençler, annelerimizin yanında olduklarını belirtmek için ziyarete geldi. Anne ve babalarımızın yanındayız. İnşallah tez zamanda evlatlarına kavuşurlar." dedi.

1 2 ... 19 20 21 22 23 24 25 ... 30 31