19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Binali Yıldırım: Kurda dalgalanma var ama böyle gidecek anlamına gelmez

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz, Gaziantep'te yapımı tamamlanan ve adlarını taşıyan okulların açılışına katıldı. Yıldırım, burada törene katılanlara hitap ederek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yıldırım, son dönemde yaşanan kur artışları kapsamında ekonomik sorunlara da değindi. Binali Yıldırım, koronavirüs sürecinde dünyanın bütün ülkelerinin ciddi zarar gördüğünü, bu süreçte tedarik zincirinin bozulduğunu ve her ülkenin yeni sıkıntılarla karşılaştığını anlattı. "YAPMAMIZ GEREKEN EN AZ ZARARLA ÇIKMAK" Dünya genelinde enflasyon nedir bilmeyen ülkelerin enflasyonla tanıştığını söyleyen Yıldırım, "Her şeyi yönetebilirsiniz. Kriz olur, deprem olur Allah göstermesin yaşadık, yönettik. Seller olur, felaketler olur, bunlarda imkanları seferber eder yaparsınız, yaptık. Ama belirsizliği yönetemezsiniz. Şu an dünyada bu koronavirüsten dolayı büyük bir belirsizlik hala devam ediyor. O yüzden belirsizliğin yönetimi imkansız hale gelmiştir. Yapmamız gereken anlık ve günlük tedbirlerle bu süreçten en az zararla çıkmaktır. "KURDA DALGALANMA VAR AMA BÖYLE GİDECEK ANLAMINA GELMEZ" Bu yüzden bir çok ülkede ekonomide ve kurdaki dalgalanmalar devam ediyor. Türkiye'de de devam ediyor ama bu böyle gidecek anlamına gelmez. Her zorluğun arkasında bir ferahlık vardır. Biz bu mücadeleyi geçmiş yıllarda da verdik. 2009 yılında, 17-25 Aralık'ta verdik. 15 Temmuz alçak hain saldırısında en güzel şekilde verdik. Çünkü millet arkamızdaydı. Milletin gücüyle alçaklara hak ettiği dersi verdik. O yüzden önümüzde daha yapacak çok işimiz var." dedi. Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğunu ve eğitime büyük önem verdiklerini söyleyen Yıldırım, eğitimi okul öncesinden başlattıklarını belirterek, "Okul öncesi eğitim diye bir kavram yoktu memlekette. Şimdi, 3,4,5 yaşta eğitimler veriyoruz. Ana okulları açtık. Önümüzdeki 3 yıl içindeki hedef, okul öncesi eğitimde yüzde 90'lara ulaşmaktır." dedi. MUHASIR MEDENİYETLER SEVİYESİNE ULAŞMA HEDEFİ Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: "Ülkemizin önünde muhasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi var. Bu hedef dünyanın 10 büyük ülkesi haline gelmek. Bazı alanlarda geldik. Mesela ulaşım ve altyapı. Biz göreve başladığımızda 39. sıradaydık dünya sıralamasında. Bugün geldiğimiz nokta 9. sıra. Bunu 20 yılda başardık. Sağlıkta yine 10 ülke arasında yerimizi aldık. Şehir hastanelerini yaparken bizi acımasızca eleştirenler bu koronavirüs sürecinde şehir hastanelerin ne kadar büyük bir nimet olduğunu gördü. Düşünün kendi insanının tedavisiyle yetinmeyip 156 ülkeye erişen ve onlara yardım elini uzatan bir ülke var ve bunun adı Türkiye'dir. Bu hepimizin gururu." "KALİTELİ EĞİTİM İÇİN ÇOK ŞEY YAPILDI" İsmet Yılmaz ise Türkiye'nin eğitim sisteminin iyi olduğundan bahsederek, okulların yapımında emeği geçenlere teşekkür etti. Eğitimde her zaman ileriyi hedeflediklerini belirten Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu: "Ülkemizin kızıl elması, ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmaktır. Bu hedefe ancak kaliteli ve fırsat eşitliğine sahip bir eğitimle ulaşılabilir. Ülkelerin gücü iyi eğitime sahip, nitelikli insan gücünden gelir. Eğitim iyiyse her şey iyidir. Türkiye'nin eğitimi iyidir. Türkiye, bölgesinde lider, dünyanın önemli ülkelerinden biridir. Nüfusunuz eğitimliyse sizin için güçtür, eğer iyi eğitemezseniz sizin için yüktür. Türkiye, beşeri sermayesini güce dönüştürebilmiş ender ülkelerden biridir. Ancak yapılacak çok daha şey var. Bu yolda büyük mesafe alındı. Kaliteli ve fırsat eşitliğinde bir eğitim ile inşallah yarınımız daha aydınlık. Bugün herkes eğitimde kaliteyi konuşuyorsa bu eğitimde altyapının hemen hemen tamamlandığını gösteriyor. Altyapının almadığı yerde kalite konuşulmaz. Kaliteli eğitim için çok şey yapıldı. Yeni okullar ve derslikler yapıldı." "BİZ GENÇLERİMİZE GÜVENİYORUZ" Türkiye'nin iyi öğretmen kadrosuna sahip olduğunu dile getiren Yılmaz, "Geçmişte ve şimdi, eğitim hakkında yapılan eleştirilere bakarak eğitim sistemi hakkında kuşku duymak birebir gerçeği yansıtmıyor. Türkiye'nin eğitimi iyidir. Türkiye bu eğitimi öğretmenlerine, evlatlarına sahip çıkanlara ve evlatlarına borçludur. Biz gençlerimize güveniyoruz." ifadesini kullandı. Törene, Gaziantep Valisi Davut Gül, AK Parti Gaziantep milletvekilleri Müslüm Yüksel, Sait Kirazoğlu, Mehmet Erdoğan, Ahmet Uzer, Derya Bakbak, Ali Şahin, MHP Gaziantep Milletvekili Muhittin Taşdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve diğer ilgililer katıldı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri, okulların açılışını gerçekleştirdi.

2 yıl önce

TL’nin değer kazanmasıyla temel tüketim ürünleri başta olmak üzere, akaryakıt, otomotiv, teknoloji ve daha pek çok sektörde gelen zamlara indirim bekleniyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TL’ye destek açıklamalarının ardından ise kur hızla geriledi. Şimdi vatandaş bu düşüşün, fiyatlara da aynı hızda indirim olarak yansımasını bekliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam açıkladığı TL’yi özendirici yeni düzenlemeler, döviz kurlarında sert düşüşleri beraberinde getirdi. 18.40 ile zirveden işlem gören dolar, açıklamaların sonrasında hızla değer kaybetti. Dolardaki düşüş yüzde 30’u aştı. TL mevduatın teşvik edilmesi ve kurda yaşanan düşüşlerin ardından gözler, son haftalarda rekor zamlara sahne olan otomotiv, perakende, teknoloji gibi sektörlere yöneldi. Kurdaki artışı sebep göstererek son günlerde fiyatları 'kur artacak' diye önden beslemeli yükselten firmalardan, vatandaş şimdi aynı hızda fiyat indirimi bekliyor. AKARYAKIT FİYATINDA YÜZDE 15 DÜŞÜŞ ÖNGÖRÜLÜYOR Bu yönde ilk adım dövize en duyarlı sektörlerden biri olan akaryakıtta atılmıştı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), TL’ye destek paketinin açıklandığı gece yaptığı duyuruyla, dünden itibaren geçerli olacak benzine 62, motorine 55, otogaza ise 57 kuruş zammın, sektörün de desteğiyle durdurulduğunu açıkladı. Posta'da yer alan habere göre Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş da dünkü açıklamasında kurdaki düşüş nedeniyle bu hafta içinde benzin, motorin ve LPG ürünlerinin tamamına yansıyacak bir indirim beklendiğini söyledi. Fiyat düşüşünün yüzde 15’leri bulması öngörülüyor. KIYAFETTE İLK ADIM Akaryakıt sektöründe fiyat düşürüleceği yönünde resmi açıklama yapılırken, perakende sektöründe de bazı adımlar atıldı. DeFacto, ürünlerinde dün itibarıyla indirime gittiklerini açıkladı. DeFacto Üst Yöneticisi (CEO) İhsan Ateş, “Her yıl 30 bini aşkın çeşitte, 130 milyon adet ürün satışı gerçekleştiriyoruz. 30 bin çeşit ürünümüzün yüzde 60’ında fiyatları indirdik. Kuruluşumuzdan bu yana tüketicimizin kaliteli ürünleri ulaşılabilir fiyatlarla satın almasını sağlaması amacında olduk. Tüm zorlu dönemlerde olduğu gibi şimdi de sorumluluk alıyoruz” dedi. OCAK AYI BEKLENİYOR Dikiş makinesi markası olan Singer de indirimi gündemine aldı. Bu yılın başında market zincirlerinden biri olan A101’e verdikleri bir ürünün fiyatının o dönemdeki kura göre 449 lira olduğunu, ancak son aylardaki piyasadaki dalgalanma sonucu fiyatın 749 liraya kadar yükseldiğini belirten Singer Türkiye Genel Müdürü Sinem Kınran Parlak, bugünlerde kurdaki yaşanan düşüşü fiyatlarına yansıtacaklarını söyledi. Amerikan merkezli bir marka olduklarını hatırlatan Parlak, “Yurtdışından bize aylık kura göre ortalama bir fiyat bilgisi veriliyor, ona göre ilerliyoruz. Ocak ayında da kurdaki düşüş göz önünde bulundurularaktan yeni fiyatlarımız oluşacaktır ve mutlaka indirim fiyatlara yansıtılacaktır” diye konuştu. GÖZLER ZİNCİR MARKETLERDE Son dönemde temel tüketim ürünlerine gelen zamlar dikkat çekti. Özellikle zincir marketlerde gözle görülür fahiş fiyatlar vatandaşların tepkisine neden olurken, kurdaki her yükseliş sonrası bu zamlar katlanarak arttı. Şimdi kurda yaşanan düşüşle birlikte marketlerdeki zamların da aynı oranda geri alınması beklentisi oluştu. Bazı marketlerin sabah saatlerinden itibaren bazı ürünlerde indirimli etiketler koyduğu görüldü. ETİKETLER ACİLEN GÜNCELLENMELİ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, üyelerine de açık çağrıda bulunarak, fiyatlara acilen güncelleme yapılması gerektiğini söyledi. Avdagiç, “Üreticiden dağıtıcıya, toptancı, perakendeci, distribütörler herkes sorumluluğunda hareket etmeli. Fiyatlar yukarıya füze hızıyla çıktıysa paraşüt hızıyla inmemeli. Aşağıya da kur seviyesi dikkate alınarak risk pirimlerini de minimize ederek yeni fiyatlar oluşturmalı. Bir an önce tüketicinin görebileceği şekilde çarşıya pazara yansıtılması beklentisi içerisindeyiz. Duyarlı davranan satıcıları, firmaları tüketici de mükafatlandırsın. Fiyat indirimlerini hızlı bir şekilde hayata geçirenleri tercih etsinler” dedi. OTOYA YÜZDE 10 YANSIDI Fiyat indiriminin beklendiği sektörlerin başında otomotiv geliyordu. Gözler, son dönemde karaborsaya düşen, denetimler sonucu tespit edilen stokçuların büyük ceza aldığı otomotiv piyasasına çevrilmişti. Sektörden beklentiler yönünde indirim açıklamaları gelmeye başladı. Citroen, Opel ve Peugeot, fiyatlarını ilk indiren markalar arasında yer aldı. Bu markalar, dün itibarıyla tüm modellerinde fiyatları ortalama yüzde 10-11 arasında düşürdüğünü açıkladı. Opel Corsa 1.2 motor manuel vites 359 bin 900 lira, Citroen’in en ucuz otomobili C3 1.2 manuel vites 332 bin liradan indirimli olarak satışa sunuldu. ARTIŞ DURDURULDU Renault, Dacia BMW, Nissan, Hyundai gibi markalar ise fiyat listelerini güncellemeye başladı. Kur nedeniyle yeni fiyat artışına hazırlanan bazı firmalar da bu işlemi durdurdu. Eski fiyatları listeledi. Döviz kuruna endeksli otomobil fiyatları, son 1 ayda yüzde 50’den fazla artmıştı. Bazı modellerde fiyat yükselişi yüzde 100’ü bulmuştu. İkinci elde ise piyasa adeta durdu. ‘Fiyatlar inecek’ beklentisiyle vatandaşlar ikinci el araç alımı için beklemeye geçti. 20 gün içinde ikinci el araç fiyatlarında da geri çekilme öngörülüyor.

2 yıl önce

Lavrov: Türkiye ile görevimiz, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olmak

Rus RT televizyon kanalına konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Rusya'nın ABD ve NATO'ya çeşitli güvenlik garantileriyle ilgili teklifleri içeren 2 anlaşma taslağı ilettiğini aktaran Lavrov, Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov'un ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile 20 Aralık'ta telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini hatırlattı. Lavrov, "Bu görüşme sonucunda, ilerideki çalışmaların organizasyon biçimi konusunda anlaşmaya varıldı. Rus ve Amerikan temsilcileri arasında iki taraflı müzakerelerin ilk turunun gelecek yılın başında olması gerektiği konusunda mutabık kalındı. Müzakereye katılacak isimler belirlendi. Bu isimler, her iki taraf için de uygundur." ifadesini kullandı. ABD ve Rusya arasında diyalog mekanizmaları konusunda mutabakatın sağlandığını vurgulayan Lavrov, ABD'nin de endişelerini dikkate almaya hazır olduklarını dile getirdi. Lavrov, NATO ile de ocak ayında müzakerelerin yapılacağı umudunu paylaştı. "Stoltenberg, görevlerini yerine getiremiyor" NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in "Washington Anlaşması'nı kimsenin bozmaya hakkı olmadığı" yönündeki açıklamasını da değerlendiren Lavrov, şu değerlendirmelerde bulundu: "Stoltenberg, sürekli uygun olmayan açıklamalar yapıyor. Stoltenberg yakında ayrılacak, görev süresi yılın sonunda sona eriyor. NATO üyesi değiliz ve NATO anlaşmasını imzalayan taraf da değiliz. Ancak güvenliğin bölünmezliği ilkesini içeren daha geniş çaplı bir bölgesel Avrupa Atlantik belgesini imzalayan tarafız. Eğer Stoltenberg, NATO üyelerinin yüksek düzeyde onaylanan belgelerde yer alan prensibi çiğnemeye hakkı olduğunu düşünüyorsa, onun gerçekten başka bir işe geçme zamanı geldi. Çünkü Stoltenberg görevlerini yerine getiremiyor." İran nükleer anlaması Lavrov, İran nükleer anlaşması meselesine işaret ederek, bu konuda Avusturya'nın başkenti Viyana'da kasımda müzakerelerin yapıldığını anımsattı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, söz konusu anlaşmanın uygulanmasıyla ilgili olumlu sonuçlar elde edileceği umudunu paylaştı. "Türkiye ile görevimiz, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olmak" ABD askeri birliklerinin Suriye'deki varlığına ve bu hususta yaşanan soruna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Lavrov, ABD'nin buradaki hedefinin oldukça açık olduğunu vurguladı. Lavrov, şöyle devam etti: "Amerikalılar Fırat'ın doğusunda hidrokarbon kaynaklarını ve tarım arazilerini kontrolleri altına aldıklarını saklamıyor. Kürt ayrılıkçılığını mümkün olan her şekilde beslemeye başladılar. Bunu herkes biliyor ve bunun gerçekleştiği bölgeler, Arap kabilelerinin geleneksel ikametgahlarının topraklarını kısmen etkiliyor, bu da bu bölgeye uyum katmıyor. Kürt faktörü ve Kürtler ile Araplar arasındaki ilişkiler dikkate alındığında, Amerikan otoriterlerinin Suriye yönündeki eylemlerinin güvenilirliğine katkı sağlamıyor." Türkiye'nin, Suriye'de ABD ile iş birliği yapan terör örgütü PKK'nın varlığından rahatsızlığına dikkati çeken Lavrov, örgütün siyasi yapılanmasının Şam ile diyalog konusunda net karar vermesi gerektiğine işaret etti. Lavrov, şu ifadeleri kullandı: "Hatırlarsanız, eski ABD Başkanı Donald Trump, 'Biz buradan gidiyoruz, Suriye'de yapacak bir şeyimiz yok.' demişti. Böyle olunca Kürtler, Şam ile diyalog konusunda yardımcı olma konusunda bize dahil istekte bulundu. Birkaç gün sonra Trump yalanlandı ve Pentagon'dan birileri, 'Hayır şimdilik çıkmıyoruz.' dedi. Kürtlerin bu defa Suriye yönetimi ile yine diyalog ilgisi kayboldu. Burada, Amerikalıların nihayetinde oradan gideceğini anlamak lazım." ABD'nin kendi düzenini kurduğu Rukban mülteci kampı ve El Tanf çevresindeki 55 kilometrelik bölgede sorunlar yaşadığını belirten Lavrov, bu yapıların hayati işlevlerinin sağlanamadığını ve teröristlerin mülteciler arasında karıştığını söyledi. Terör örgütü PKK/YPG'nin bölgedeki ilişkilerine dikkati çeken Lavrov, örgütün "ilkeli bir tavır" alması gerektiğini vurguladı. Terör örgütü PKK/YPG'nin siyasi uzantılarından Suriye Demokratik Konseyi'nin elebaşlarından İlham Ahmed'in Moskova'da kendilerine geldiğini hatırlatan Lavrov, şunları söyledi: "Türk meslektaşlarımıza Türkiye ile olumsuz bir eğilimi beslemek istemediğimizi anlatıyoruz. Tam tersi, bizim görevimiz; Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygı gösterilmesi gerekliliğinin pratikte sağlanmasına yardımcı olmaktır. Elbette ulusal azınlıkların çıkarlarının dikkate alınması kilit koşullardan biridir." Amerikalıların Suriye'de konfor içinde olmadıklarını, rahatsız olduklarını anladıklarını kaydeden Lavrov, ABD ile Suriye'de askeri seviyede diyaloğun etkili bir şekilde devam ettiğini belirtti.

2 yıl önce

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, yılbaşında yeni bir kısıtlama veya kapanmanın söz konusu olmadığını açıkladı

Tüm dünyayı etkisi altına alan Omicron varyantı nedeniyle yaşanan vaka artışlarına dikkat çekerek yeni yıl öncesi uyarılarda bulunan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, genel anlamda Nisan-Mayıs aylarından beri "yatay" seyreden, yönetilebilir bir salgın süreci yaşansa da, Omicron nedeniyle Avrupa'da hızla artan vaka sayılarının bir süre sonra İstanbul ve Türkiye'ye de yansıyacağına işaret ederek önemli uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Memişoğlu, korku ve panikle değil, "kişisel tedbirle" bu süreçlerin daha kolay atlatılabileceğini söyleyerek, "Şimdiye dek üç tane ciddi yükselişten sonra, şu anda İstanbul'da da Türkiye'de de vaka sayıları belli bir seviyede ve kontrol altında devam ediyor. Tabii bu, insanlarımızda biraz rahatlamayı da beraberinde getirdi. Özellikle aşının da etkisiyle, insanların özgüveni arttı. Maske mesafe konusunda gevşeme yaşıyoruz. Bu konuda bir rehavet yaşamamamız lazım. Çünkü görüyoruz ki Omicron'dan sonra, ki bulaşıcılığı çok yüksek, özellikle Avrupa ülkelerinde, İngiltere, Almanya ve Fransa'da vaka sayılarında ciddi artışlar var. Bu ciddi artışlar eskisi gibi ölüm veya yoğun bakıma yatışlara çok yansımasa da maske, mesafe ve aşılanma konusunda hassasiyet göstermemiz gerekiyor" dedi.  "İSTANBUL AŞI HARİTASINDA MAVİYE DÖNDÜ" Toplumun pandemi kurallarına uyumundan genel anlamda memnun olduğunu söyleyen Prof. Memişoğlu, toplumdan son zamanlarda özellikle kapalı alanlarda maskeyi mümkün olduğu kadar kullanmaları ve mesafe ile beraber pandemiyle mücadeleye katkı vermelerini beklediğini ifade etti. Prof. Dr. Memişoğlu, "Aşı konusunda da toplumumuz aslında uyum gösteriyor. İstanbul'da geçen hafta itibariyle çift doz aşılanma oranı yüzde 75'e ulaştı. Bütün İstanbullar'a teşekkür ediyorum bunun için. Rapel ya da tekrar dozu gelen vatandaşlarımızdan, aşılarını yaptırmak konusunda hassasiyet görüyoruz. Yani ek dozlarını yaptırma konusunda da vatandaşlarımızın hastanelerimize başvurularında yoğun talep var. Ama nasıl ki kışın gripten daha çok korunuyorsak, eğer kişi kendisini kötü hissediyorsa, şüphesi varsa, lütfen toplu alanlara, özellikle de yılbaşında, kalabalık ortamlara girmesin. Bu, hem kendileri hem de çevresinin sağlığı için önemli" şeklinde konuştu.  "KARARLAR VAKA SAYILARINA GÖRE ALINIYOR" İstanbul'da yılbaşı için herhangi bir kapanma ya da kısıtlama planlamasının olmadığını söyleyen Prof. Dr. Memişoğlu, toplumun pandemi kültürüne, bilince ulaştığına inandığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkesin kısıtlaması veya kontrolünü, kendisinin yapabileceğine ve bunun bilincinde olduğuna inanıyorum. Bir kısıtlama ya da yasaklama şu anda söz konusu değil. Ama tabii ki vaka sayıları da kontrol edilerek bu kararlar veriliyor. Şu bilinsin ki özellikle Avrupa'daki yükselişlerden bir süre sonra İstanbul ve Türkiye'de de vaka sayılarında bir yükseliş oluyor. Bizim sağlık sistemimiz de, bizler de buna hazırlıklıyız. Panikle, korku ile değil; tedbirle de bu işin üstesinden geleceğimizin bilinmesini istiyorum. O nedenle de herkesin kişisel olarak tedbirlerine dikkat etmesi gerektiğine inanıyorum"  "TÜRKİYE KENDİ AŞISINI YAPAN 9'NCU ÜLKE" Yerli aşı Turkovac'ın önümüzdeki günlerde Şehir Hastanelerinde uygulanmaya başlanacağı müjdesini de veren Prof. Dr. Memişoğlu, Türkiye'nin kendi aşısını üreten dünyadaki 9'ncu ülke olduğuna da dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Turkovac, Türkiye'nin bilim dünyasında da yerinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Dünyada kendi aşısı olan 9'uncu ülkeyiz. Bilim insanlarımıza, bu aşıda emeği geçen bütün paydaşlara teşekkür ediyorum. Şu  anda seri üretime de başlandı ve dağıtımı yapılıyor. İstanbul'da da inşallah çok yakın zamanda Turkovac aşısını vatandaşlarımıza uygulamaya başlayacağız. Kendi aşımız, bu aşıyı uygulamaktan bir vatandaş, bir Türk sağlıkçısı olarak gurur duyuyorum. Toplumumuzdan da bu aşıyı yaptırabileceğini, rapel doz olarak da yaptırabileceklerini bilmelerini istiyorum ve şehir hastanelerimize bekliyorum"  "SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM" İstanbul'da yoğun bakım yoğunluğunun Kovid dışı vakalar nedeniyle olduğunu bir kez daha vurgulayan Prof. Dr. Memişoğlu, sağlıkta şiddet konusunda da vatandaşlardan hassasiyet beklediğini söyledi. Memişoğlu, "Kovid ile alakalı bir yoğunluğumuz yok yoğun bakımlarda şu anda. Ama ertelenmiş ya da ötelenmiş, pandemiden dolayı bekleyen sağlık hizmeti ile ilgili bir talep artışımız var. İnsanlarımızda özellikle aşılanmayla birlikte hastaneye gitme çekincesi kalktığı için, daha güvende hissettikleri için, özellikle pandemiden dolayı öteledikleri sağlık hizmeti taleplerinde ciddi bir artış var. Biz bunu yönetmeye çalışıyoruz tabii ki. Ama toplumumuzdan da sağlık çalışanlarına ve bizlere anlayış göstermelerini bekliyoruz. Sağlık çalışanlarımıza sahip çıkmasını istiyoruz. Sağlık hizmetlerimiz şu anda dünyada Türkiye'nin marka değeri haline gelmiş durumda. Özellikle şiddet veya uygun olmayan davranışlar konusunda, vatandaşlarımızın da hassasiyet göstermesini bekliyoruz. Bu hassasiyeti göstermeyenleri de toplumsal olarak uyarmasını istiyoruz. Biz ülke olarak vatandaşlarımıza gerçekten iyi bir sağlık hizmeti sunuyoruz"

2 yıl önce

CHP'li belediyeler sokak köpeklerinin toplanmasına karşı çıktı

Son dönemde sık sık insanlara, özellikle de küçük çocuklara saldıran sokak köpekleri haberlere konu oldu. Gaziantep'te yaşadığı sitenin bahçesinde 2 pitbull'un saldırısına uğrayan 4 yaşındaki Asiye Ateş ise bardağı taşıran damla oldu. Vahşi saldırıda yüzü ve göğsü parçalanan Asiye'nin ağır yaralanması, olay anına ilişkin görüntülerin ortaya çıkması Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Önce sosyal medyada başlayan sokak köpeği terörüne karşı tepki çığına hükümet de katıldı. "BELEDİYE BAŞKANLARINA ÇAĞRI" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sahipsiz hayvanlar için, "Şimdi ben buradan birinci derecede büyükşehirlerimiz olmak üzere tüm belediye başkanlarıma sesleniyorum. Sahipsiz hayvanlar için lütfen sıcak ve güvenli barınaklar kurarak gıda artıklarından hayvan maması üretimini teşvik ederek pek çok gönül kazanabiliriz, gönül kazanabilirsiniz." ifadelerini kullandı. CHP'Lİ BELEDİYELER BUNA DA KARŞI ÇIKTI Bu çağrı AK Parti belediyelerinde karşılık bulup sokaklardan köpekler toplanmaya, barınak çalışmalarına başlanırken CHP belediyeleri, bu çağrıya da sırt çevirdi. Hayvan aktivistlerinin etkisi altında kalan CHP belediyeleri, sosyal medyada köpekleri toplamayacaklarını bildiren paylaşım yapma yarışına girdi. Doğudan batıya il, ilçe belde olmak üzere birçok CHP belediyesi, bu konuda tepkileri dikkate almayarak sokak köpeklerini toplamayacaklarını açıkladı.

2 yıl önce

CHP’li belediyeler sokak köpeklerinin toplanmasına karşı çıkmıştı: Sokak köpeklerinin Tunç Soyer'e havladığı görüntüler ortaya çıktı

Sahipsiz sokak hayvanlarının çevrede oluşturduğu tehlikeleri sonlandırma adına hükümet tarafından yeni bir adım atıldı. Gaziantep'te 4 yaşındaki Asiye'nin 2 pitbullun saldırısına uğramasıyla birlikte alınan kararda, sokak hayvanlarının barınaklara toplanmasına yönelik çalışma başlatıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, belediyelere sokak hayvanlarını barınaklara alma çağrısı yaparken, CHP'li belediyeler hayvanların toplatılmasına karşı çıktı. "KÖPEKLERİN TOPLANMASI SÖZ KONUSU DEĞİL" İzmir Büyükşehir Belediye'nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Değerli İzmirliler, Kentimizdeki sokak hayvanlarının kısırlaştırma, aşılama ve tedavi işlemlerinin yanı sıra acil ve münferit durumlar dışında toplanması söz konusu değildir. Can dostlarımız hepimize emanet." ifadeleri yer aldı. SOKAK KÖPEKLERİNİN BAŞKANA HAVLADIĞI ANLAR Belediyenin hayvanları toplatmama kararıyla birlikte Tunç Soyer'in, bisiklet sürerken köpeklerin havlamasıyla dengesini kaybettiği görüntüler gündeme geldi.

2 yıl önce

Yunanistan yine AB'ye ağladı! 'Türkiye'nin silahlanmasına son verin'

Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki gelişmelerini yakından takip eden Yunanistan, bir silahlanma yarışına girmiş durumda. Son birkaç ayda, milyarlarca avroluk anlaşmalar imzalayan ülke, Türk savunma sanayiinin gelişimini neredeyse her gün gündeme taşıyor. Son olarak Yunanistan'ın Değişim Hareketi Başkanı ve Avrupa Parlamentosu milletvekili Nikos Androulakis, bu rahatsızlığı tekrar dillendirdi. 'TÜRKİYE İLE İŞ BİRLİĞİNİ ACİLEN SONLANDIRIN' Androulakis, İspanya ve Almanya gibi Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye'ye silah vermesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Değişim Hareketi Başkanı, 'Fransa'nın Sayın Macron başkanlığındaki (Avrupa Konseyi'nde) yeni başkanlığı aracılığıyla, bu devletlerin Türk devletiyle bu tür ilişkilere sahip olmasına izin vermeyecek bir kararlıkta olması gerekiyor.' dedi. Androulakis, mültecilerle ilgili olarak, Fransa'nın AB başkanlığını devralması vesilesiyle Dublin Yönetmeliği'nin revize edilmesi gerektiğini de belirtti. Ülkesinin mültecileri denizde ölüme sürüklediğinden söz etmeyen Androulakis, 'Mülteci-göçmenle uğraşmanın yükü var. Dolayısıyla bu politikalar, ülkemizin Avrupa Konseyi'nde bir müzakere çerçevesi içinde bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor.' dedi. Yunanistan medyası özellikle başarılı geçen Hisar O+ savunma sistemi testinin ardından, Türk savunma sanayiini hedefe koymuş durumda. Ancak, geçmiştekilerde dahil tüm çabalarına rağmen, AB tarafından ciddiye alınıp herhangi bir yaptırım uygulanmadı.

2 yıl önce

İBB 27 yıldır sonra ilk kez borçlanmada yasal sınırı aştı! Göksu’dan İmamoğlu’na: “Kendisi İstanbul’la ilgilenmediği için bilmiyor olabilir”

CHP'li İBB başkanı Ekrem İmammoğlu sosyal medyadan "Cumhurbaşkanlığımız, finansını bulduğumuz 300 metrobüs alımını uygun görmemiş ve 2022 yatırım planına almamış. Sorun yok, o alımları yaparız. Ama milyonlarca İstanbullunun yaşadığı 3. Bölge’ye yapacağımız metronun finansı bile hazırken, neden onay vermediniz onu anlamadık!" paylaşımı yaptı. 27 yıl sonra ilk kez borçlanmada yasal sınırları aştığı için yeni borçlanmalara izin çıkmadığını bile bile algı operasyonu yapan İmamoğlu'nun oyununu Esenler Belediye Başkanı ve İBB AK Parti Grup Başkanvekili M. Tevfik Göksu bozdu. "KENDİSİ İSTANBUL’LA İLGİLENMEDIĞI İÇİN BİLMİYOR OLABİLİR" M. Tevfik Göksu İmamoğlu'nun paylaşımını alıntılayarak "Birisi Sayın Başkan'a yasal sınırları aştığı için İBB’yi borçlanamaz hale getirdiğini hatırlatabilir mi lütfen! Kendisi İstanbul’la ilgilenmediği için bilmiyor olabilir." dedi. BORÇ DENETİM RAPORUNA DA YANSIDI İBB’nin borç batağına battığı İBB’nin 2020 Yılı Denetim Raporu’na da yansıdı. Raporda borçlanmalar tablo halinde verildikten sonra, “Yukarıdaki tabloda açıklanan hesaplama neticesinde İBB’nin 31.12.2020 tarihi itibariyle borçlanabileceği üst limitin 35.923.231.732,90 TL olduğu, mevcut borç stok tutarının (Bilançonun 3. Ve 4. Numaralı hesapları) 31.12.2020 tarihi itibariyle 43.402.795.786,34 TL gerçekleşerek bu miktarın yasal sınırların üzerinde olduğu incelenmiştir” denildi. GÖKSU DAHA ÖNCE UYARMIŞTI Göksu Nisan ayında sosyal medya hesabı Twitter'dan, "CHP'li İBB Yönetimi, yasal borçlanma limitlerini aştığı için İBB'yi 27 yıl sonra ilk kez 'borç dahi alamayacak' duruma getirdi. 2 yılda belediyenin borcunu 43 milyar 402 milyon liraya çıkaran İBB Başkanı, İstanbul için bugüne kadar algı ve şovdan başka ne üretti?" diye sormuştu. "121 MİLYAR TL'LİK KAYNAĞI NEREDE HARCADINIZ?" AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe de; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 121 milyar TL'lik kaynağı nerede harcadığını sormuştu: İBB'nin iştirakleri dahil toplam bütçesi 75,5 milyar TL. Hükümetten gelenle birlikte 93 milyar TL. İBB'nin 2 yılda borçlanması 19 milyar TL. Bu sene ona 9 milyar TL daha eklenecek. Peki, bu kadar parayı atmadığınız temellere mi, yoksa reklam filmlerine mi harcadınız?"

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 34 35