02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

İETT şoförü, tartıştığı 75 yaşındaki yolcuyu darbetti

Kocamustafapaşa Mahallesi'nde ayakkabı boyacılığı yapan Kadir Şahin, dün akşam saatlerinde Esenler'deki evine gitmek için Fındıkzade durağından 33Y Eminönü-Yüzyıl otobüsüne bindi. Otobüs şoförünün aracın arkasına doğru ilerlemesini istemesi üzerine Şahin ile sürücü arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine ikili arasında çıkan kavgada darbedilen Şahin, otobüste bayıldı. Diğer yolcuların müdahale ettiği Şahin, daha sonra darp raporu alıp polis merkezine başvurarak sürücüden şikayetçi oldu. "BU TÜR İNSANLARIN TOPLU TAŞIMA ARACI KULLANMASINI İSTEMİYORUZ" Kadir Şahin, kendisine küfür eden şoföre karşılık verdiği için tartıştıklarını söyledi. İETT şoförünün daha sonra kendisine saldırdığını anlatan Şahin, "Çıktı bana vurdu. Oradan bir sivil polis gelip 'Yaşlı adama vurmaya utanmıyor musun?' dedi. Oradakiler de durup bir şey yapmadan bakıyordu. Sonra ben bayıldım. Ambulans geldi beni Gaziosmanpaşa Hastanesi'ne götürdü." diye konuştu. Burada darp raporu alarak, şoför hakkında şikayette bulunduğunu belirten yaşlı adam, şoförün gereken cezayı almasını istedi. Kadir Şahin'in oğlu Atilla Şahin de "Babam 75 yaşında. 75 yaşındaki adama vurulur mu? Bu adalet mi insanlık mı ? Vuran kişi onun torunu yaşında. Kanun ve adalet her şeyin daha iyisini yapar. Adalet yerini bulsun istiyoruz. Bu tür insanların toplu taşıma aracı kullanmasını istemiyoruz. Bugün bu adama vuran yarın başkasına da vurur." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Kuşadası Belediyesi'nin tartışmalı Ramazan eğlencesi açıklaması: Sahne önceden hazırlanmıştı

Kuşadası Belediyesi'nin Ramazan eğlencesine ait olduğu iddia edilen fotoğraf, sosyal medyada büyük yankı uyandırmıştı. BELEDİYE AÇIKLAMA YAPTI Twitterdan yapılan paylaşımlarda "İşte CHP'li belediyenin düzenlediği ramazan eğlencesi" denilerek paylaşılan fotoğraflarla birlikte yapılan yorumlar üzerine Kuşadası Belediyesi'nden açıklama yapıldı. SAHNE ÖNCEDEN HAZIRLANMIŞTI Açıklamada, söz konusu fotoğraftaki gösterinin Türkiye Dans Federasyonu tarafından düzenlenen yarışmada birinci gelen clup dansı öğrencilerinin fotoğrafı olduğu, fotoğrafın gece 22'den sonra düzenlenen ramazan etkinlikleri ile ilgisi bulunmadığı, sadece sahnenin önceden hazırlandığı için böyle bir görüntünün ortaya çıktığı ifade edildi.

2 yıl önce

Gıda fiyatlarındaki artışın nedenleri böyle gözler önüne serildi: En düşük payı çiftçiler alıyor

Rekabet Kurumu'nca 24 Temmuz 2020'de yaş sebze ve meyve sektörüne yönelik sektör incelemesi tamamlandı. Rekabet Kurulu'nca hazırlanan raporda fahiş fiyat artışının nedenleri de gözler önüne serildi. Tarımsal ürünlerde nihai tüketiciye yansıyan fiyatların seviyesini etkileyen en önemli etkenin tedarik sürecinde çok sayıda aktörün rol alması olduğu vurgulandı. Raporda, son tüketiciye ulaşan fiyatlar sonucunda yaratılan toplam katma değerden çiftçilerin aldığı payın düşük olduğuna örneklerle dikkat çekildi. Sabah gazetesinden Hazal Ateş'in haberine göre, tüketiciye yansıyan ürün bedelinin yüzde 12.8'i vergi, yüzde 42.6'sı çiftçi, yüzde 44.5'i ise aracıların gelirinden oluşuyor. Dolayısıyla üründen elde edilen gelirin önemli bir kısmı aracılar tarafından elde ediliyor. Örneğin; fiyatı 1 liradan 10 bin kg olarak tarladan çıkan ürün yolda ve markette uğradığı fireler sonucu 8100 kg'a düşmüş ve nihai tüketiciye yüzde KDV dâhil 22 bin 744,80 lira olarak ulaşmıştır. Böylece ürünün birim fiyatı 2.81 liraya yükselmiştir. Tüketiciye ulaşan söz konusu ürünün nihai tutarının içinde toplam vergi 2 bin 915 lira, çiftçi geliri (yüzde 42.6) 9 bin 700 lira olup aracının cebine de (yüzde 44.5) 10 bin 130 lira kalıyor. ARACI LİSTESİ VE KAZANCI Toplam parasal değer içinde, çiftçinin eline geçen 9700 lira, Bağ-Kur kesintisi 100 lira, üretim merkezindeki komisyoncunun kazandığı komisyon tutarı 1040 lira, tacirin 1643 lira, tüketim merkezindeki komisyoncunun kazandığı komisyon tutarı 1440 lira, sevkiyatçının brüt geliri 2880 lira, nakliye bedeli 800 lira, market brüt geliri de 2880 lirayı buluyor. ÇİFTÇİNİN KAZANMASININ YOLU İkinci senaryoda aracıların yerini "üretici örgütü" alarak işlemleri kendisi yapıyor ve bu durumda çiftçinin kazancı artıyor. İlk senaryoda çiftçiden 1 lira birim fiyata alınan ürünün aracı sayısı azaltılıp aracıların yerini üretici örgütü aldığında çiftçiden bu defa 1.30 liraya satın alındığı varsayılıyor. Daha önce 2.81 lira olan tüketici fiyatı da yeni senaryoda 2.54 lira olarak gerçekleşiyor. Bu durumda tüketciye yansıyan toplam ürün bedelinin içindeki vergi yükü yüzde 12.8'den yüzde 10.1'e, aracıların gelir payı yüzde 44.5'ten yüzde 28.5'e düşüyor. Çiftçinin gelirinin payı da neredeyse yüzde 50 artarak yüzde 42.6'dan yüzde 61.63'e çıkıyor. Bu durumda toplam vergi tutarı (yüzde 10.1) 2086 lira, aracı geliri (yüzde 28.5) 5861 lira, toplam çiftçi geliri de (yüzde 61.3) 12 bin 610 liraya çıkıyor. Toplam 20 bin 557 liralık toplam değerde çiftçinin eline geçen tutar 12 bin 610 lira, Bağ-Kur kesintisi 130 lira, üretici örgütün brüt geliri 2031 lira, nakliye bedeli 800 lira, market brüt geliri de 2900 lira oluyor. FİYAT YÜZDE 10 DÜŞÜYOR Tedarik zincirinde aracıların yer aldığı senaryo ile üretici birliklerinin yer aldığı iki senaryo arasındaki farka dikkat çekildi. İkinci senaryoda hem fiyatlarda düşüş yaşanmakta ancak daha önemlisi katma değerden en büyük payı üretici kesim çiftçi alıyor. İkinci senaryo ile fiyat yaklaşık yüzde 10 oranında düşerken, yaratılan katma değerden üreticinin aldığı pay da yüzde 20 daha artarak yüzde 60'a ulaşıyor. Raporda, tedarik zincirinin boyunun, üretici örgütlerinin aracıların yerini alması ile kısaltılması sağlanan etkinlik yoluyla hem fiyatlardan bir miktar düşüş ve çiftçilerin gelirinde artış yaşandığına işaret edildi. GİRDİ PİYASINDA TEKEL VAR Raporda, tarım sektöründe girdi piyasalarının oligopal bir görünüm taşıdığına dikkat çekildi. Rapordaki bazı tespitler şöyle; Tarımsal iş gücünün ve ekilebilir alanların azaldı. Piyasada şeffaflık düşük olup, üreticilerin finansman sorunları var. Temel girdi kalemlerinde ithalata bağımlılık yüksek, üretimde organizasyon eksikleri ön plana çıkıyor. Üreticiler hem girdi tedarikçileri hem de alıcılar karşısında çok düşük pazarlık şansına sahip bulunuyor. Tarımsal ürünlere yönelik üretici birlikleri ve kooperatifleri yeniden yapılandırılmalı. Tarımsal politikaların bu örgütler üzerinden yürütülmeli. Haksız ticaret uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapılmalı.

1 yıl önce

Muhalefette Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş tartışmaları

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz turuna Nagehan Alçı’yı da davet etmesi büyük tartışmalara neden oldu. İmamoğlu’na yakınlığıyla bilinen; Fazıl Say, Şahan Gökbakar, Levent Üzümcü, Atilla Taş, Athena Gökhan gibi birçok ünlü tepkisini dile getirdi. Eleştirilere İBB Basın Sözcüsü Murat Ongun cevap verdi. Ongun, 200-300 kişinin tartıştığı bir konu olduğunu, fotoğrafın büyüğüne baktıklarını söyledi. Bu cevap tepkileri dindirmezken Ekrem İmamoğlu’nun bir açıklama daha geldi. Parmak sallayarak konuşan İmamoğlu, "Bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum" "Bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir. Benimle aynı düşündüğünü aynı şeylere inandığını söyleyen ne yazık ki anlık hırslarına yenilmiş insanlar olabilir ya da bir takımın renkleri üzerinden ayrıştırma içinde olanlar olabilir. Başkalarının değirmenine su taşıdıklarının farkında olmayanlar da olabilir bunların içerisinde farkında olup yapanlar da olabilir ama bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Şunun için bunu söylüyorum. Küçük detaylar üzerinden davayı güden insan ya da yarın başka bir arkadaşımızın başına gelebilir. Bu tarz girişimleri yapanları akıllı olmaya davet ediyorum.” ifadelerini kullandı. 40 bin takipçi kaybetti İmamoğlu’nun bu sözleri tepkilerin çığ gibi büyümesine neden oldu.  İBB Başkanı kısa süre içerisinde Twitter’da yaklaşık 40 bin takipçi kaybetti. İmamoğlu ile ilgili tartışmalar devam ederken, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş üzerinden de bir tartışmanın fitili ateşlendi. Enver Aysever, Mansur Yavaş’ın Deniz Gezmiş için neden paylaşım yapmadığını sorguladı. MHP kökenli Mansur Yavaş, Deniz Gezmiş için Twitter’dan hiçbir paylaşım yapmamıştı.

1 yıl önce

CHP, İmamoğlu’nu iplemedi… CHP Sözcüsü Öztrak'tan İmamoğlu'nun tartışılan fotoğrafıyla ilgili açıklama: Biz ülkemizin gerçek sorunları ile ilgilenmeye devam edeceğiz

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz turunda çekilen gazetecilerle birlikteki fotoğrafına yönelik eleştirilere ilişkin olarak, "Aslında Türkiye'nin gerçek sorunları bellidir. Bunlar konuşulmasın diye gösterilen gayretleri anlıyorum; ama biz ülkemizin gerçek sorunları ile ilgilenmeye devam edeceğiz" dedi. Öztrak, İmamoğlu'nun Karadeniz turuyla ilgili de, "Karadeniz ziyaretinin 2 boyutu var; ilki hemşehrileri ile bayramlaşma, ikincisi belediyelerimizin daveti ile yürütülen faaliyetlerle ilgili görüş alışverişinde bulunmak, açılışlara katılma." açıklamasını yaptı. 

1 yıl önce

Bakan Nebati'den 'fahiş fiyat artışları' için net mesaj: Fırsatçılara asla müsamaha göstermeyeceğiz

Hazine ve Maliye Bakanı Nereddin Nebati, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Açıklamasında, şu ifadelere yer verdi: Konut Finansmanı Projesi'nin temel amacı uygun maliyetle ev sahibi olma avantajının yanı sıra vatandaşlarımızı konut fiyatlarındaki dalgalanmalardan korumaktır. Yine aynı şekilde, vatandaşlarımızın konut fiyatlarındakio artışlardan etkilenmemeleri için KOBİ ve KOBİ dışı inşaat firmalarına 1 yıl boyunca konut satış fiyatlarını sabit tutmaları kaydıyla belirli bir kaynak ayrılmıştır. "YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ" Tüm bu çabalara rağmen, bazı internet sitelerinde birtakım fırsatçıların serbest piyasa ilkesiyle asla bağdaşmayacak bir şekilde konut fiyatlarında gerçekleştirdiği "fahiş" artışları çok detaylı bir şekilde yakından takip ediyoruz. "ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ" Kararlılıkla ifade etmek isterim ki fahiş fiyat artışlarına karşı var gücümüzle çalışarak devreye aldığımız uygulamalar üzerinden fırsatçılık yapmaya, vatandaşlarımızı mağdur etmeye kalkışanlar hakkında ilgili her adımı atacak, asla müsamaha göstermeyeceğiz. https://twitter.com/nureddinnebati/status/1524095405360926721?s=21&t=j7tqZPshNQ8ks7EXfE3Sjw

1 yıl önce

Atatürk Havalimanı tartışması... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dertleri Atatürk ismine sahip çıkmak değil

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: 19 MAYIS, MİLLETİMİZİN İSTİKLAL MÜCADELESİNİN ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİDİR 19 Mayıs, milletimizin istiklal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biridir. 19 Mayıs, milletimizin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp kendi yolunu çizme iradesinin sembolüdür. Şanı, şerefi, gururu da milletimize aittir. Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere şehitlerimizi, kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum. Tarih büyük olunca, mücadele büyük olunca, siyasi iradenin de ona göre teşekkül etmesi gerekiyor. Cumhur İttifakı olarak önümüzdeki dönemde de eser ve hizmet siyasetiyle yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. RİZE - ARTVİN HAVALİMANI HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ DEV PROJELERDEN BİRİ Rize - Artvin Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdiğimiz dev projelerden biridir.  Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev'e ve Cumhur İtifakı'nın diğer ortakları sayın Bahçeli'ye, sayın Destici'ye, tüm milletimize o heyecanı bizimle paylaştıkları için teşekkür ediyorum. İftihar verici bir eser değil mi? Dünyada deniz üzerinde 5 havalimanı var, 2'si bizim ülkemizde. Her ne kadar bazı gafiller bu havalimanına bile kulp takmaya kalkmışsa da biz açılış töreninde milletimizin heyecanını gördük. Resmi rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış bizler için ayrıca gurur verici oldu. 2023, YENİ BİR MİLAT OLACAKTIR Ülkemiz için, bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır. AK Parti'nin kazandığı her seçim böyle bir başlangıçtır. Darbecilere ve onlara maşa kullanarak cevabımızı 2018 Haziran seçimleri ile verdik. Tabi bu tablo bizim kadar bölgemiz ve ülkemiz üzerine hesapları olanların dikkatini çekmektedir. Bir süre önce bölgemizde en çok sorun yaşadığımız devletin başkanı Türkiye'de iktidar değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Biz bunların çalıştığı darbecilerin, terör örgütlerinin tepesine binip hareket alanını sınırladıkça alternatifleri azaldı. Hırsları boylarını aşan bir avuç kifayetsize kaldılar. Kumpasla geldikleri koltuklarını, yalanını, iftirayı siyaset diye pazarlayan, ülkenin hayrına söyledikleri tek söz olmayan karikatür tiplerin cesaret ve cüretlerinin giderek arttığını görüyoruz. İnşallah 2023'te maskelerini düşürerek, hepsini siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz. Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız.  CHP İSTANBUL İL BAŞKANI'NIN BAZI MAHKÛMİYET KARARLARININ ONANMASININ ARDINDAN BİZE YÖNELİK HAKARET FURYASI BAŞLATTILAR CHP ve şürekâsı sürekli öyle yalanlarla ki karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zûl kabul ediyoruz. CHP İstanbul İl Başkanı'nın bazı mahkûmiyet kararlarının onanmasının ardından bize yönelik hakaret furyası başlattılar. Yargı kararları elbette eleştirilebilir. Ettikleri her kem sözün, attıkları her iftiranın cevabını hukuk önünde vereceklerdir. Diyelim kuyruk acıları var, sağa sola saldırıyorlar, ardından akılla ilgisi olmayan SADAT tantanası çıkardılar. 2018'de halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendi ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını dile getirmişti. Soruşturma açılmış, savcılık bu iddianın yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuştu. CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne baskın yapar gidip benzer zırvaları sıralamıştır. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, ne için yapıldığını çok iyi biliyoruz.. Tüm kalbimle cevaben bir kez daha diyorum ki; başaramayacaksınız. SADAT'ın yöneticileri ile yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu bizim şu anda kullandığımız adeta darbeci oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal sen ne dersen de sabahtan akşama kadar yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine gördüremediğiniz, sinsi çelmelerle başarıya ulaştıramadığınız işi Bay Kemal gibi bir karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler.  ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI: DERTLERİ ATATÜRK'ÜN İSMİNE SAHİP ÇIKMAK DEĞİL SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesi'ne bin bir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi. 28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti gizlemek için kullandıkları araç Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri' diyenlerden hesap sorarlardı. Samimiyetleri olsaydı PKK güdümlerindeki partiyi siyasi ortakları yapmazlardı. Kendi ülkesini yabancılara şikâyet eden genel başkanlarından, belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi yeni havalimanı inşa ettik. Bundan bile rahatsız oldular. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı ülkemizin kazanımlarında yer etmiştir. Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet etmek üzere tutulmaktadır. Yeni havalimanı milletin cebinden tek kuruş para çıkmadan inşa edilmiş, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları tam bir garabettir.  SEN MAĞARADA YAŞAYANLARLA SİYASİ ORTAKLIK YAPIYORSUN, ONLARLA YOLUNA DEVAM EDİYORSUN İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Bay Kemal, ne sen ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak. Sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Ortaklığını sürdürdüğün mağaradakilerin hali ortada. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa halin iyi değil.  29 MAYIS'I ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KUTLAYACAĞIZ Sermaye sahiplerinden devletin memuruna kadar herkesi tehdit edip ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir.  Bunlar sadece dışarda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yaparlar. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Dikili tek bir ağaçları, hiçbir hizmetleri olmayanların sadece yıkmakla, nefret dili ile kendilerini göstermelerini devraldıkları faşist mirasa bağlıyoruz. Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler. 29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün ağacı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız.  SIĞINMACILARLA İLGİLİ TARTIŞMA Sığınmacılar tartışması da kirli planın parçasıdır. Halbuki parti daha birkaç yıl önce yayınladığı raporda ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, bu insanların sağlık, meslek gibi konularda yeterli hizmetin verilememesinden şikâyet ediyor.  İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO BAŞVURUSU: 'EVET' DİYEMEYİZ Enflasyonun en bariz tecellisi olduğu ekonomik sıkıntılar herkesi kara kara düşündürüyor. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ukrayna - Rusya arasında cereyan eden savaş güvenlik dengelerini tekrar ön plana çıkardı. NATO, Doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Ukrayna krizinin ardından bölgede sergilenen dayanışmanın seferber edilen kaynakları, biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyor dersek yeridir. Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO üyesi olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Teröre karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermediler. Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir. NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. İttifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkeler başında geliyoruz ama bu her teklife sorgusuz, sualsiz 'evet' diyeceğimiz anlamına gelmiyor. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır. İsveç'ten 30 terörist istedik, vermeyiz dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp NATO üyeliğini isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz. Bu yanlış bir kere yapıldı Yunanistan'la. Yunanistan ve Fransa NATO'dan çıkmışlardı, sonradan girmelerine maalesef biz 'evet' dedik. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. Tavır ortada. İsveç'te hala yürüyorlar. Bu yürüyüşler hala devam ediyor. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yoktur. Tek gayemiz ülkemizi istikrarsız hale getirmeye yönelik eylemleri kaynağında kesmektir. Yüzbinlerce Avro'yu bunlara veriyorlar terör örgütü daha çok palazlansın diye. Binlerce TIR, terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi. Bunlar NATO'dan ortağımızdı. GELİN TÜRKİYE'NİN MEŞRU, HAKLI HAREKATLARINA DESTEK VERİN, AYAĞIMIZA ÇELME TAKMAYA ÇALIŞMAYIN Sınırlarımız boyuna oluşturmayı planladığımız güvenlik bölgesinin önemli kısmını tamamladık. Özellikle bölgedeki muhataplarımızla gereken mutabakatları sağlayıp arada kalan bölgeleri güvenli hale getirmeye çalışıyoruz. Gelin Türkiye'nin meşru, haklı harekatlarına destek verin, ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Biz operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden yapıyoruz. 500 bin Suriyeli'nin kendi topraklarına dönüşünü sağladık. 13 ayrı yerleşim bölgesinde toplam 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz. Kalıcı konutların sayısını daha da arttıracağız. Onlar kin tohumum atmanın peşinde biz ise eser siyaseti yapmanın peşindeyiz.

1 yıl önce

Konut fiyatlarındaki fahiş artış… Devlet Bahçeli: Vahim artışları sınırlandırmak, taleplere kulak vermek mecburiyetindeyiz

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Milletimizin refahından rahatsızlık duyan Türkiye düşmanları dört bir koldan harekete geçmektedir. Ekonomik geleceğimiz maalesef yaylım ateşine tutulmuştur. Hükümet tedbir üstüne tedbir almaktadır. Konu, ekonomik beka konusudur. MHP, hükümetimizin alacağı her kararın destekçisidir. Bir elin nesi varsa Cumhur İttifakı'nın iradesi vardır, şer odaklarının alayını birden karşılamaya kudretimiz yetecektir. Türkiye sevdamızdan ödün vermeyeceğiz. Vatandaşlarımızın kesesine dokunan, mutfağına dinamit koyan, şikayetlerinin yaygınlaşmasına neden olan fiyat artışlarının önünü-arkasını incelemek zorundayız. Türkiye'yi ekonomik olarak zora sokan, alım gücünü zayıflatan planın geri planında mihraklar vardır ve açıkça meydandadır. FETÖ, bu kumpasın tam ortasında bulunan bir maşadır. FETÖ'cüler, sıcak para çeteleri, bunların yerli uzantıları, küresel tefeciler, ekonomik tetikçiler, Türkiye'nin ekonomik olarak köşeye sıkışması amacıyla faaliyet içindedir. Kiralardaki haksız, hukuksuz artışların sorarım sizlere gerçek sebebi nedir? Asıl gayesi nedir? Vatandaşlarımızı mağdur haline getiren, zincir marketlerde peynirden yumurtaya, etten süte kadar fiyat etiketlerinin kabarmasına yol açan kimler varsa suçludur, sahnelenen kirli oyunun parçasıdır. Kiralardaki yükselişe sessiz kalamayız, konut fiyatlarındaki yükselişleri atıl vaziyette seyredemeyiz. Vahim artışları sınırlandırmak, taleplerine kulak vermek mecburiyetindeyiz. Haksız kazanç peşine düşen fırsatçıların elbette yakasından tutmalıyız, bedelini de ödetmeliyiz. Denetimleri sıklaştırarak utanmazları hem deşifre hem de rezil etmeliyiz. Buna tamam demeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz. Türk milleti sahte demokratlara aldanmayacak, aldırmayacaktır. Mazisinde karneyle ekmek verilen hüzün dolu yılların olduğu CHP'nin ve başındaki zatın konuşmaya yüzü bile yoktur. Milletimizin ve devletimizin yanında sapasağlam yerimizi alacağız. Tasarlanmış kahramanlıklara karnımız toktur. Gaz yağı yokken haşhaş yağı kullanılan yıllar aklımızdan çıkmamıştır. Biz tarihten dersimizi aldık. Sabırla, sebatla, metanetle, dayanışmayla, bir ve beraberce zorlukları aşacağız. Kavga ve kutuplaşmadan beslenen firavunları Allah'ın izniyle mahcup edeceğiz. 2023 aynı zamanda istikbal hedeflerimizin ileriye taşınmasını sağlayacak tarihi bir eşiktir. 1877 ve 1878 Osmanlı-Rus savaşında Yeşilköy'e kadar gelen güçlerin komutanı şu telgrafı göndermişti: "Bizi durduracak hiçbir kuvvet yok, İstanbul'a girmek için izninizi bekliyorum" Her gün bir yerinden yara alan Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim kademesinde sorumsuz, işbirlikçilik anaforuna kapılmış yöneticiler de vardı ve biliniyordu. Devşirilmiş bir kısım devlet ricali makus çöküşe hizmet etmişlerdi. Şu mutlak gerçeğin altı da çizilmelidir ki hiçbir padişah asla ve katta kendi çıkarını devletinin ve milletinin çıkarı üstüne görmemiştir. Oğuz soyundan kesinlikle hain çıkmamıştır. Abdülhamid'i kimler sevmiyorsa, kuyruk acısını kimler çekiyorsa onlara dikkat edeceğiz. Çünkü onlar batının içimize yuvalanmış etki ajanlarıdır. Abdülhamit Han'ın seveni kadar sevmeyeni de vardır. Abdülhamit'i Ermeni çeteciler sevmez, sömürgeciler sevmez, casuslar sevmez, Türk ve İslam düşmanları hiç sevmez. Madem tarihi bilmezler o halde ne diye gerçeğe kara çalmaya kalkarlar. Gafiller ne istiyorlar tarihimizden. Bilmedikleri, bilemeyecekleri büyüklerimizi hangi bilgi ya da belgelerle itham ederler. Merhum hünkarımız Abdülhamit Han şöyle demişti: "Mutlaka kendi fikrimin de kabul olunmasını istemedim. Benim fikrim bu meselede şu merkezdedir, siz de müzakere edin, kabul ederseniz icra edersiniz" Her zaman mert oldu, namerdin oyununu bozdu. 2. Abdülhamid'i ilk savunan değerli şahsiyet merhum Hüseyin Nihal Atsız'dır. Merhum Atsız açık açık diyordu ki "Abdulhamid biçareliğin tersi neyse odur" Biz ecdadımıza dil uzattırmayız, tarihimize laf ettirmeyiz, devşirmelere akıllarını başlarına devşirmelerini tavsiye ederiz. Sudan sebeplerle karşı karşıya getiren kanı bozukları asla affetmeyiz. Osmanlı İmparatorluğu bizimdir, Türkiye Cumhuriyeti bizimdir, Atatürk bizimdir, Abdülhamid Han da bizimdir. Atatürk, Ankara ise Abdülhamid Han İstanbul'dur. İkisini birbirinden ayırmak ne mümkün. Dedelerimize hakaret edenler zillettedir. Atatürk'ü seven Abdülhamid'i de sever. Birisini diğerinden üstün tutan bataktadır. Geçmişte yaşamış her kim varsa duygularımızla değil, bugünün ölçüleriyle değil kendi zamanlarının şartlarıyla değerlendirmeliyiz. Muhterem büyüklerimizi, büyük ceddimizi anıyorum, Rabbim her birisinden razı olsun diyorum. İSVEÇ VE FİNLANDİYA'YA NATO VETOSU ABD Başkanı Biden bu iki ülkeyle sıcak ilişki halindedir ve tam destek açıklaması yapmıştır. Çünkü ABD ve İsveç arasında savunma, istihbarat ve askeri alanlarla köklü işbirliği süreci uzun bir süredir devrededir. Laf kalabalığı vardır ama sonuç yoktur. Asıl gündem Türkiye'nin endişesini görüşmek değil kalıcı olarak gidermektir. İsveç, PKK'nın önde gelen silah tedarikçileri arasındadır. Dökülen şehit kanlarında İsveç ve Finlandiya'nın parmak izini nasıl yok sayacağız? Hala sokaklarında teröristleri gezdiren bu devletlere nasıl anlayış göstereceğiz? İsveç bölücü terörün Kuzey Avrupa'daki kumanda odasıdır. İkinci Kandil Dağı, İsveç'tedir. Uzaktan bakılınca eline vurup ekmeğinin alınacağı bir ülke olduğumuzu mu zannetmektedirler. Türkiye'ye silah ambargosu uygulayan sabıkalı ülkelerle bir ve beraber olmamız akıl harcı mıdır? İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine engel çıkınca Türkiye'nin risk birimi 14 yılın üzerine çıkmıştır. Türkiye'nin sessiz kalması mı amaçlanmaktadır? Bu edepsizliği, bu tavrı görmezden mi gelelim? Buyurun emiriniz neyse onu yapalım mı diyelim? Türkiye, sömürgeleşmiş bir ülke olamayacaktır. Hiç kimse Türkiye'yi tehdit etmeye yeltenmesin. İsveç hükümeti terörizme mali imkan sağladı, yaralı hainleri tedavi ettirdi, Başbakan'ın bile göreve gelmesinde terör uzantılarının dahli görüldü. Türk milleti bu zillete nasıl tamam diyecek? Türk milletinin terazisi bu melanet ağırlığı nasıl çekecek?    "NATO'DAN AYRILMAK BİLE GÜNDEME ALINMALIDIR" Onlar bizi yok saysa da biz daha çok var olacağız. Onlar karşımızda toplansalar da hepsinin bileğini Cumhur İttifakı olarak bükeceğiz. NATO içinde PKK/YPG terör örgütünün arkasında duran ülkelerin varlığı hepimizin malumudur. Türkiye seçeneksiz değildir, NATO'dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır. NATO'yla var olmadık, NATO'suz da yok olmayız. Türkiye, NATO'nun doğudaki karakol ülkesi olarak muamele görmüştür. Alsınlar İsveç'i alsınlar Finlandiya'yı tepe tepe kullansınlar. Gelişmeler başka bir seçenek bırakmazsa yeni bir güvenlik teşkilatının kurulması mümkündür, belki de en doğrusu budur.  MİÇOTAKİS'İN ABD'DEKİ KONUŞMASI Ayrıntılar birazdan…

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 16 17