Son Dakika:
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nce hazırlanan 2022 adli ve idari yaz ana kararnamesi ile 5 bin 75 adli yargı, 351 ise idari yargıdan olmak üzere toplam 5 bin 426 hâkim ve savcının görev yeri değiştirildi. Konya Beyşehir Başsavcılığı'na getirilerek Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk başörtülü başsavcısı olan Tuba Ersöz Ünver, kararnameyle Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandı. Ünver böylece Türkiye'nin ilk başörtülü il başsavcısı oldu. Tuba Ünver daha önce Nazilli savcılığı görevini ifa etti ve 2020 kararnamesiyle Konya Beyşehir Başsavcılığı'na getirildi. Diğer taraftan Sinop Cumhuriyet Başsavcısı Duygu Bayar da Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı'na atandı. Böylece Türkiye'de görev yapan kadın il başsavcı sayısı da ikiye çıkmış oldu. Duygularını SABAH'a anlatan Ünver, "Kurulumuz böyle takdir etmiş. Devletimize, milletimize, yargı camiasına hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Allah mahcup etmesin. Önemli olan iyi işler yapmak. İnşallah Rabbim de bize vatanımız, milletimiz için iyi işler yapmayı nasip eder. Benim amacım bu devlete, bu millete savcı olarak hizmet etmekti ama Allah bize başsavcı olarak hizmet etmeyi nasip etti. Bize düşen kanunlar çerçevesinde adaletin en doğru şekilde tesisi için gece-gündüz çok çalışmak, devletimize, milletimize en güzel şekilde hizmet etmek. Bizler bu görevlere bunun için seçildik, bu görevin hakkını vermek için elimden gelenin en iyisini yapmak için çalışacağım. Bu görev benim için bir şeref, bir onurdur" dedi. 'KADINA VERİLEN ÖNEMİN GÖSTERGESİ' 2022 yaz kararnamesinde kadın başsavcı sayısının ikiye yükseldiğinin de altını çizen Ünver, "Kadın başsavcı sayımız ikiye yükseldi. Bu da kadına verilen önemin bir göstergesidir." diye konuştu. Kararname açıklandıktan sonra yaşadıklarını da anlatan Ünver "Telefonlarım susmadı. Sağ olsunlar arayıp tebrik ettiler. Ailem için de bu görev büyük bir onur, büyük bir şeref. Görevimiz işimizi iyi yapmak ve arkamızda hoş bir seda bırakmak" ifadelerini kullandı.
Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezince (ÖSYM) yapılan 2022-Kamu Personel Seçme Sınavına (KPSS) yönelik iddialarla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı suç duyurusu üzerine soruşturma başlattı. Soruşturmanın savcılık ve DDK tarafından koordineli şekilde yürütüleceği öğrenildi. NE OLMUŞTU? 31 Temmuz'da yapılan KPSS'de çıkan soruların, sınavdan önce bir yayınevinin deneme kitaplarında yayımlandığı idda edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise olayın araştırılması için Devlet Denetleme Kurulu'na (DDK) talimat verdi. İddianın asılsız olduğunu açıklayan ÖSYM'de Başkan Halis Aygün görevinden alınırken, DDK Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, 2022-KPSS Lisans oturumuyla ilgili iddialar üzerine inceleme başlattıklarını duyurdu.
https://twitter.com/bugunguncel/status/1556882974435680257?s=21&t=KTSaedASyP4aKBCffTacXQ Ülker Stadı'nda dün akşam oynanan maç öncesinde bazı taraftarlar Kadıköy'de bir araya geldi. Sosyal medyada yer alan görüntülerde, alkol alan bir grup taraftarın Başkan Erdoğan'a yönelik hakaret ve küfür içeren tezahüratta bulundukları görüldü. https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1556985025995866112?s=21&t=KTSaedASyP4aKBCffTacXQ BAŞSAVCILIK HAREKETE GEÇTİ Görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Olayla ilgili resen (kendiliğinden) soruşturma başlatan Başsavcılık, görüntülerdeki şüphelilerin tespit edilmesi için emniyete talimat verdi. https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1557019715196829703?s=21&t=KTSaedASyP4aKBCffTacXQ "BU DÜŞÜKLÜĞÜN SEBEBİ CHP YÖNETİMİDİR" Yaşanan skandalın ardından AK Parti'den söz konusu görüntülere tepki geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, yaşanan olayın terbiyesizlik olduğunu vurguladı. Hamza Dağ, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: "CHP'li bir grubun, dün akşam oynanan bir maç öncesinde alkol alarak Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret etmeleri en basit ifade ile terbiyesizliktir. Bu terbiyesizliğin ve düşüklüğün sebebi, siyaseti bir yalan ve hakaret çukuruna çeviren CHP üst yönetimidir."
TBMM’den yeni geçen dezenformasyon yasasına rağmen muhalif tetikçilerin yalan haberden vazgeçmeye niyeti yok! Halk Tv’den Seyhan Avşar bugün kaleme aldığı yazısında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Anadolu Cumhuriyet Başsavcısını telefonla arayarak Fikirtepe’de meydana gelen patlamanın kendisinin bilgisi dışında terör soruşturulmasına nasıl çevrildiğini ve organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in dosyasındaki ‘bahisçi cinayeti’nin neden örgüt dosyasından ayrıldığını' sorup, 'emniyet rahatsız' dediği iddia etti. DOSYA, ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINDA DEĞİL Halk Tv’den Seyhan Avşar’ın bu iddialarının yalan olduğu çok geçmeden anlaşıldı. İçişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı Burak Gültekin konu hakkında yaptığı açıklamada, “Fikirtepe’de yaşanan saldırının terör boyutu Anadolu C. Başsavcılığınca değil İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte. Bahsi geçen dava Fikirtepe patlamasından çok sonra görülmüş nihayetlendirilmiştir. Bu tür yalan/çarpıtma haberlerlerle, spekülasyon oluşturma çabanızdan bir türlü vazgeçmediniz. Bizler de sizin yalanlarınızla sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: Kurulumuzca, Belediyelerde yürütülen terör soruşturmaları ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. Belediyeler ile ilgili olarak Bakanlığımıza intikal eden her türlü ihbar ve şikâyet titizlikle incelendiği gibi terör faaliyetleri ile ilgili olarak Bakanlığımıza intikal eden tüm iddialar da derhal inceleme ve soruşturma sürecine tabi tutulmaktadır. İnceleme ve soruşturmalar sonucunda, terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı personel tespit edilir ise bu personelin işe alım süreçleri incelenerek, bu konuda elde edilen bilgi ve bulgular müfettişlerimizce düzenlenen tevdi raporlarıyla yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikal ettirilmektedir. Bu kapsamda, Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Ataşehir Belediyesinde yürütülen inceleme ve soruşturmalar sonucunda yapılan tespitler ve elde edilen bilgi ve bulgular yetkili Cumhuriyet Başsavcılıkları ile paylaşılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesinde yürütülen inceleme ve soruşturmalar da çok kısa süre içerisinde tamamlanarak, müfettişlerimizce düzenlenecek tevdi raporları ile elde edilen bilgi ve bulguların yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına intikali sağlanacaktır. Terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olduğu tespit edilenlerin isimleri Müfettişlerimizce düzenlenen tevdi raporlarının içerisinde Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İran'ın başkenti Tahran'da 13 Eylül'de ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra ölen Mahsa Amini'nin ardından ülkenin birçok noktasında başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Gösteriler 3'üncü ayına girerken İran'dan dikkat çeken bir hamle geldi. İran Başsavcısı, ahlak polisleri olarak bilinen "İrşad Devriyeleri"nin lağvedildiğini açıkladı. PROTESTOLARDA ÇOK SAYIDA KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ Öte yandan İran Ulusal Güvenlik Konseyi, protestolarda şu ana kadar aralarında güvenlik güçlerinin de bulunduğu 200'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.
HDP'nin kapatılmasına yönelik açılan dava devam ediyor.. Konuyla ilgili Yargıtay Başsavcısı, yeni bir talepte bulundu. HDP'nin terör örgütüyle bağının devam ettiğini vurgulayan Başsavcı, HDP'nin hazine yardımının yattığı hesapların bloke edilmesini söyledi. "HESAPLARI BLOKE EDİLSİN" Yargıtay Başsavcısı'ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "HDP'nin terör örgütü ile organik bağı devam ediyor. HDP'nin Hazine yardımını terör örgütünün amaçları için kullanıyor, devlet yardımı bulunan hesapları bloke edilsin." HDP, HAZİNE'DEN 539.5 MİLYON LİRA YARDIM ALACAK Öte yandan, TBMM'ye sunulan bütçeye göre 2023'te HDP, 539.5 milyon TL hazine yardımı alacak. Bunun 1.5 milyar liralık kısmı, ocak ayında partinin hesabına yatırılacak. Seçim dönemlerinde yardımlar artıyor Kanuna göre, Hazine yardımı yerel seçimlerin olduğu yıllarda normal tutarın 2 katı, milletvekili seçimi yıllarında ise 3 katına çıkıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar'ı telefonla arayıp kendisi hakkındaki davanın 2. duruşması sonrası adliye çevresindeki yolların kapatılmasını bahane ederek tehdit ettiği ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre olay geçen eylül ayında yaşandı. 23 Eylül Cuma günü İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı'nı arayan İmamoğlu, o gün yoğun toplantı trafiği olan Başsavcı Uçar'a ulaşamadı. 26 Eylül Pazartesi günü, İmamoğlu'na cevaben dönen Başsavcı İsmail Uçar, İmamoğlu'nun kaba ve tehditvari sözleriyle karşılaştı. "ARARIM BAK VALİYİ..." Başsavcıya "Ben 16 milyonun temsilcisiyim. Telefonlarıma neden çıkmıyorsun? Duruşma günü adliyenin etrafını neden kapattın?" diyerek hesap sormaya çalışan İmamoğlu, başsavcının nezaket ve devlet terbiyesi kuralları içerisinde, adliyenin çevresinin kapatılmasının valilik ve kaymakamlık kararı olduğunu ve muhatabının da vali ve kaymakam olduğunu hatırlatması üzerine, "Ararım bak valiyi. Bu işin peşini bırakmam. Ben takipçi birisiyim. Takip ederim bu işi sonuna kadar. Odana da geleceğim. Seni ilk gördüğüm yerde yüzüne de söyleyeceğim bunları" dediği öğrenildi. 'SAÇMA SAPAN İDDİANAMEYLE BENİ MEŞGUL EDİYORSUN' Sabah Gazetesi'nin haberine göre, İmamoğlu'nun ayrıca Başsavcı Uçar'a telefonda "Zaten saçma sapan bir iddianameyle beni meşgul ediyorsun" ifadelerini de kullandığı kaydedildi. İmamoğlu'nun başsavcıyı tehdit ettiği telefon görüşmesine o anda makamda tesadüfen bulunan bir başsavcı vekilinin de şahitlik ettiği belirtildi. Başsavcı Uçar'ın söz konusu görüşmeyi Hâkimler ve Savcılar Kurulu ile Adalet Bakanlığı'na bildirdiği de edinilen bilgiler arasında yer aldı. 'HİÇ KİMSE YARGIYI TEHDİT EDEMEZ' Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun devam eden yargı süreçleri ile ilgili olarak hâkim ve savcıları tehdit eden açıklamalarına sert tepki gösterdi. Bozdağ "Sayın İmamoğlu yaptığı açıklamalarla alenen yargı görevi yapan hâkim ve savcılarımızı tehdit ediyor. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ediyor. Kendi lehine istediği kararlar çıkmazsa gök kubbeyi yıkacağını ifade ediyor. Yani bu üslup, bu dil bizim kanunlarımıza göre, hukukumuza göre kabul edilemezdir" dedi.
