03 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

Washington Post: Türkiye’nin savaş alanındaki başarıları Biden yönetimi için acil bir dış politika sorunu teşkil ediyor

Azerbaycan ve Ermenistan çatışmalarından sonra Türkiye'nin savunma sanayisindeki başarısını tüm dünya konuşuyor. Dış basında İHA ve SİHA'ların etkileri yer almaya devam ediyor. ABD'li Washington Post gazetesinde yer alan bir yazıda "Türkiye’nin savaş alanındaki başarıları, yeni gelen Biden yönetimi için acil bir dış politika sorunu teşkil ediyor” ifadelerine yer verildi. Yazıda ayrıca Türk İHA'larının Suriye ve Libya'da merkezi bir rol oynadığının altı çizildi

3 yıl önce

New York Times’daki yazıya göre; “Biden Türkiye'ye tavize hazır!”

"Biden'in danışmanları, Türkiye ile geleneksel ve teknik diplomasi kanalları üzerinden bağlantıya geçeceklerini, daha önce Trump ve Erdoğan arasındaki ani görüşme trafiği gibi bir iletişime yaslanmayacaklarını söylediler. Bu bizim için iyi bir gelişme." diyen Türk yetkili, ''Biden'in danışmanları, düşük seviyeli görüşmelerde tavizlere hazır olduklarını söylediler." ifadelerini kullandı

3 yıl önce

ABD Başkanı seçilen Joe Biden, CIA'in başına William Burns'ü getireceğini açıkladı

Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde iş birliği için pratik yollar bulmak ve işbirliği içerisinde çalışmaya devam etmek için yollar arıyoruz" ifadesini kullanmıştı. 2012 yılının başında Türkiye'ye gelerek Feridun Siniroğlu ile görüşen Burns, o dönemde Orta Doğu'da hızla yayılan Arap Baharı ile ilgili olarak da "Türkiye dinamik demokratik toplumu, dünya ile entegre olmuş bir ekonomi ve derin bir İslami miras ve kültürle birleştiren bir ülke olarak önemli bir model oluyor" demişti

3 yıl önce

Biden'ın ilk gün icraatları, Trump'ın icraatlarını iptal etmek olacak

* Donald Trump'ın ilk başkanlık icraatı olan Meksika sınırındaki duvar inşaatını durduracak. * Müslüman nüfuslu ülkelerden seyahat yasağını sona erdirecek. * Dünya Sağlık Örgütü üyeliğine geri dönecek. * BM'nin Paris İklim Anlaşmasına geri dönecek. * Doğa koruma alanlarında Trump'ın kaldırdığı korumayı yeniden tesis edecek. * Kovid-19'un yayılmasını engellemek için federal binalarda ve alanlarda maske takma zorunluluğu getirecek. * Koronavirüs pandemisi nedeniyle mortgage borçlarını ödeyemeyen milyonlarca kişi için koruma getirilmesi ve ev tahliyelerinin durdurulmasını talep edecek. * Kongre'ye yasa tasarısı göndererek Trump'ın kaldırdığı göçmenleri koruyan politikaların yeniden yürürlüğe konulmasını ve izinsiz olarak ABD'de yaşayan milyonlarca göçmene yurttaşlık yolunun açılmasını isteyecek.

3 yıl önce

İbrahim Kalın: Biden yönetimiyle birlikte ABD ile ilişkilerde yeni fırsatların ortaya çıkacağına inanıyoruz

İbrahim Kalın, ABD ile bazı başka Avrupa ülkelerinin şu ana kadar PYD/YPG'ye verdikleri desteklerin yanlış, illegal ve hukuk dışı olduğunun altını çizerek, "Bu, ne Suriye'nin toprak bütünlüğüne ne bölgesel barışa katkı sağlayacak bir yaklaşımdır. Suriye'nin bütünlüğü içinde hiçbir terör örgütünün müzakere masasına gelmesine müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Bu, her şeyden önce Suriye Kürtlerine yapılan büyük bir haksızlıktır." diye konuştu. PKK ile PYD/YPG'nin Kürtlerin temsilcisi olmadığını vurgulayan Kalın, bu durumu ABD'li mevkidaşları ile görüştüklerini, bölgede PKK/PYD/YPG'nin ideolojisini kabul etmeyen yüz binlerce Kürt olmasına rağmen neden söz konusu örgütlerin muhatap alındığını sorduklarını ancak bir cevap alamadıklarını dile getirdi. Kalın, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve halkının temel hak ve hürriyetlerine kavuşması için en fazla mücadeleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiğinin altını çizdi.

3 yıl önce

Biden darbeyi biliyordu

15 Temmuz darbe girişiminin ardından 4.5 yıl geçti ve Amerika’nın rolü yine tartışma konusu oldu. “Yine” diyorum, çünkü konuya biraz ilgisi olanlar 15 Temmuz’un FETÖ eliyle gerçekleştirilen bir ABD darbe girişimi olduğunu biliyorlar. Ama yine de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir televizyon kanalında, “15 Temmuz’u FETÖ mü yaptı?” sözünün, 15 Temmuz’a “tiyatro”, “kontrollü darbe” diyen CHP’liler ve yandaşları ile özellikle FETÖ’cü sosyal medya hesapları tarafından dakikalar içerisinde hızlı bir şekilde paylaşılması, konunun bir kez daha gündeme gelmesini sağladı. Aslında Soylu’nun söylediği açıktı; FETÖ’nün darbe girişiminin arkasındaki ABD’yi işaret ediyordu. Ertesi gün, Soylu’nun konu hakkındaki sözleri daha açık bir şekilde Hürriyet’te yayınlandı. Aynı gün Reuters Haber Ajansı çevirisini yapıp servis etti. Saatler sonra da Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, iddiaları reddetti ve şu açıklamayı yaptı: “Açıkça ifade etmek gerekirse, ABD’nin, 2016’da Türkiye’de gerçekleşen darbe girişimine hiçbir dahli olmamıştır. ABD bu girişimi derhal kınamıştır. Aksi yöndeki iddialar yanlıştır ve Türkiye’nin NATO müttefiki ve ABD’nin stratejik ortağı olmasıyla bağdaşmamaktadır.” BiDEN DARBEYİ BİLİYORDU ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price belki bilmiyordur ama 15 Temmuz darbe girişiminden haberdar olan üç grup vardı: Birincisi 25 Aralık 2015’ten itibaren Ankara’da darbe toplantılarını organize eden FETÖ’nün Genelkurmay imamı Adil Öksüz ile 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde beraber hareket ettiği “mahrem imamlar” ve FETÖ elebaşı Gülen. İkincisi, o toplantılara katılan TSK içindeki FETÖ’cü darbeci askerler, üçüncüsü de şimdiki ABD Başkanı Joe Biden... “Hiç de inandırıcı değil” dediklerini duyar gibiyim. FETÖ’cülerin ByLock kayıtları olmasa ben de aynısını düşünürdüm. Ama Biden’ın Türkiye’de bir darbe hazırlığından 2016 yılı Ocak ayında haberdar olduğunu FETÖ’nün iki üst düzey yöneticisi olan Rıdvan Kızıltepe ve Barbaros Kocakurt’un 2 Şubat 2016 tarihli ByLock yazışmalarından öğrenmiştik. İSTANBUL’DAKİ ‘BOŞBOĞAZLIK’ Şimdiki ABD Başkanı’nın ülkesindeki bir lakabı da “Boşboğaz (Loquacious) Biden”dı. 2016 yılı Ocak ayında “ABD Başkan Yardımcısı” sıfatıyla Türkiye’ye gelen Biden, İstanbul’da bazı gazeteciler ve Can Dündar’ın oğlu ile görüşmüştü. “Boşboğaz Biden” o görüşmede, Türkiye’de darbe olacağını ağzından kaçırmıştı. Biz bunu ByLock kullanıcı numarası (ID) 283838 olan Rıdvan Kızıltepe ile 146905 ID no’lu kullanıcı Barbaros Kocakurt arasında 2 Şubat 2016 tarihinde gerçekleşen yazışmada öğrendik. Kızıltepe ve Kocakurt, bu yazışmada, 22 Ocak 2016 günü Türkiye’de bulunan Biden’ın İstanbul’da yaptığı toplantıda Can Dündar’ın oğluna söylediği ve kendilerine ulaşan bilgiyi şöyle paylaşmışlardı: “Kızıltepe: Hidayet Bey’in çok selamı var. Kocakurt: Aro (Allah razı olsun) Aleyküm slm. Kızıltepe: Bu arada bir bilgi Biden, Can Dündar’ın oğluna, ‘Bu adam (Erdoğan) bizi pek dinlemiyor ama TSK tarafından kokular geliyor’ gibi bir cümle sarf etmiş. Kocakurt: Bu adam kim? Kızıltepe: Biden Başkan yardımcısı, Obama yardımcısı. Kocakurt: Ne kokusu, olumlu mu olumsuz mu? Kızıltepe: Hareket var manasında kullanmış, rahatsızlıkları var manasında hareket edebilirler gibi.” 7 İADE DOSYASI BEKLİYOR BÜgünkü ABD Başkanı Biden’ın 15 Temmuz darbe girişimini altı ay öncesinden bildiğini biz değil, FETÖ’cüler söylüyor. Dolayısıyla ABD yalnızca öncesinde değil, içinde yer aldığı darbe girişimi sonrasında da suç ortağını korumaya devam ediyor. Yazılanlar yalansa, ABD adalet makamları bunun hesabını FETÖ elebaşı ve yanındakilere neden sormuyor? Bu yazışmaları yapanlar topraklarında yaşıyor. Eğer ABD, söylediği gibi masumsa Türkiye’nin defalarca iadesini istediği FETÖ elebaşı ile ilgili bir adım atar. FETÖ elebaşı Gülen, sadece 15 Temmuz darbe girişimi değil, birçok suçu işleyen bir terör örgütü elebaşıdır. İşlediği suçlarla ilgili tüm deliller dosyaları ile ABD makamlarına gönderildi. Bugüne kadar değişik konularda yedi kez iadesi istendi. Ancak ABD Adalet Bakanlığı bu dosyalardan bir tekinin kapağını bile açmadı, Pensilvanya’daki çiftlikte Fetullah Gülen’i beslemeye devam etti. YA AMERİKALILARLA MACERALARINI ANLATIRSA İlginç olanı ise ne “yargılanması” için FETÖ elebaşını ne de “suçsuz” diye dosyaları Türkiye’ye iade etmemesi. Bırakın bir kez “usulen” bile olsun ifadesini almayı, kimlik teyidi için dahi kapısına gitmediler. İki ülke arasındaki anlaşmalar, Gülen’in hakkındaki iddialar/işlediği suçlardan ifadesinin alınmasını, tutuklanmasını, yargılanmasını hatta iadesini gerektiriyor. Eğer ABD yönetimi FETÖ’nün işlediği suçların ortağı olmasa, FETÖ elebaşı ve örgüt yöneticilerini Pensilvanya’daki çiftlikte beslemez, zaman zaman “müttefik” dediği Türkiye’ye iade ederdi. Peki neden iade etmiyor? Elbette iade edilse, FETÖ elebaşı yalnızca “Amerika maceralarını” değil “Amerikalılarla maceralarını” da anlatır diye korkuyorlar. Elbette konuşmasın diye casusunu koruyacak. Bunun başka hiçbir açıklaması yok. İade etmemesinin hukukla, adaletle hiçbir ilgisi yok. Tıpkı Amerika’nın hukukla, adaletle, demokrasiyle ilgisi olmadığı gibi. Ya ne? İnsanlarımızı katleden FETÖ ve PKK’nın “müttefiki”, terörist destekçisi bir ülke, başka bir şey değil.

3 yıl önce

CHP Biden’i kınıyor ama Canan Kaftancıoğlu suspus

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türkiye’nin yerli kripto para borsalarından Thodex’e yönelik soruşturma başlatılmış, illegal faaliyetleri gerekçe gösterilerek firmanın CEO’su Faruk Fatih Özer’in de aralarında olduğu 78 kişinin yakalanması için İstanbul merkezli 8 ilde eş zamanlı operasyon düzenlenmişti. Önceki gün başlatılan ve devam eden çalışmalarda 65 şüpheli yakalanmış, şirketin kurucusu Faruk Fatih Özer hakkında Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı İnterpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkarılmıştı. Aranan şüpheliler arasında firari CEO’nun ağabeyi Güven Özer’in, bu gece İstanbul’un Pendik’te saklandığı evde Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerce yakalanarak gözaltına alındığı bildirildi. Şirketin ortakları arasında yer aldığı öğrenilen Güven Özer, sorgulanmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Bununla birlikte aranan 78 şüpheliden 66 kişi yakalanmış oldu. Polis, halen firari durumda olan şirketin kurucusu Faruk Fatih Özer’in de aralarında bulunduğu 12 şüphelinin yakalanması için operasyonlarına devam ediyor.

3 yıl önce

Tarihçilerden Joe Biden'a tepki: ABD'nin kullandığı 'soykırım' ifadesi hukuki değil, siyasi

Tarihçilere göre ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasının tarihsel ve hukuksal hiçbir karşılığı bulunmuyor. Biden'ın sözleri tamamen siyasi. 'Soykırım' iftirası Türkiye açısından yok hükmündedir. Galatasaray Üniversitesi’nden, tarihçi- akademisyen Doç. Dr. Ahmet Kuyaş tarihçilerin dahi mesele üzerinde bir karara varamadığını söyledi: “Dünya görüşleri, tarihe yaklaşımlarına göre ‘Soykırımdır’ diyenler de var ‘Değildir’ diyen tarihçilerde. Bu tamamen yorum meselesi. Çok tartışılan ve daha uzun yıllarca tartışılmaya devam edilecek bir konu bu. Tarihçiler kendi içlerinde ne derslerse desinler ama siyasi bir takım kişi ya da kurumların bu konuda bir söz hakkı yoktur. Ne bir devlet başkanı ne de bir ülkenin senatosu ya da meclisi tarihte ne olup olmadığına, o olaya hangi adın verilip verilmeyeceğine karar veremez! Taşlar değişir, 24 Nisan’da bir başka ABD Başkanı aynı ifadeyi kullanmazsa ne olacak? Bu tip çok tartışılan tarihsel olayların güncel siyasete alet edilmesi sakıncalıdır. Kaldı ki Biden’ın söyledikleri üzerinden tarih konuşamayız.” TARİHÇİLER ARAŞTIRSIN Tarihte birtakım sorulara, net cevaplar vermenin mümkün olmadığını, her devletin resmi tarihinin kendi bakış açısına göre şekillendiğini belirten Doç. Dr. Kuyaş şöyle devam ediyor: “1. Dünya Savaşı’nı ‘Almanlar çıkardı’ diyen de ‘Çıkarmadı’ diyen de var. Doğru ve net bir yanıt yok anlayacağınız. Türk Tarih Kurumu da 1980- 1990’lardaki tutumunu değiştirdi. Ermenilere de korkunçluklar yapıldığını bugün herkes kabul etti. Bu korkunçluklara ‘soykırım’ denilebilir mi? Tarihçiler konuşsun, tartışsın, araştırsın. Buraya kadar sorun yok. Sorun, siyaset eliyle duruma bir isim konulma çabasında. Tarihsel değil, politik bir mesele! Üzerinde bile durmamak gerekiyor. Önemsediğimizi göstermek bile bir zaaf.” BİZ HAKLIYIZ Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nden, tarihçi- yazar Prof. Dr. Hale Şıvgın ABD Başkanı Biden’ın seçim yatırımı olarak Ermeni lobisine ‘soykırım’ diyeceği sözünü verdiğini hatırlattı: “Karar siyasidir. Tarihi ve hukuki dayanağı yoktur. Hukuki dayanağı olabilmesi için Uluslararası Adalet Divanı kararı olması gerekiyor. Var mı? Yok. Hatta tam tersi kararlar var. Bu kararlar ortadayken bir parlamentonun ‘Soykırım vardır’ diyerek kendisini mahkeme yerine koyması kabul edilebilir değil. Açıklama yok hükmündedir.” HARBORD RAPORUNDA Prof. Dr. Şıvgın’ın Biden ve Amerikan senatosuna bir de önerisi var: “Genaral Harbord Raporu’nu okusunlar. ABD’nin 28. Başkanı Wilson, 1. Dünya savaşı sonrası Kafkasya ve Anadolu’da olan olayları incelemek üzere General Harbord ve 46 kişilik bir komisyon görevlendirdi. Bu komisyonun raporu der ki; ‘Türkler emperyalist amaçlarla değil kendi bağımsızlıkları için savaşıyorlar. Ermenilerin katledildikleri iddiası doğru değildir.’ Bu raporu bilmelerine rağmen ‘soykırım’ iddiasında olmaları konunun siyasi olduğunun en açık kanıtı. ‘Gelin arşivleri açalım, ortak tarih komisyonu kuralım’ dedik ama taleplerimiz kabul edilmedi. Çekinecek hiçbir durumumuz yok. Hem tarihi hem hukuki yönden haklıyız!” BATININ IRKÇI TEZLERİ Tarihçi- yazar Sinan Meydan’a göre madalyonun iki yüzü var. İlki emperyalist Batı yüz yıllardır kendi ‘ırkçı’ tarih tezlerini, arkeoloji ve antropolojiyi sömürgecilik ve siyaset silahı olarak kullanıyor. ‘Bugün gelinen nokta aslında sürecin bir devamı gibi’ diyen Meydan şöyle devam etti: “Emperyalist Batı bugüne kadar tüm bu yaptıklarını, kendi ırkçı tezleriyle destekleyerek, ‘insanlığa hizmet’ yalanıyla meşrulaştırmaya çalıştı. Batı’nın 18. yüzyıldan itibaren geliştirdiği bu ‘ırkçı’ tezlere göre Türkler barbar, ikinci sınıf, sarı ırka mensup, yağmacı, barbar bir halktı. Öyle ki Yunan işgalini dahi ‘Türklere uygarlık götürme’ yalanıyla meşru kılmaya çalıştılar. Bu ırkçı tarih tezlerine doğuda ilk başkaldıran lider Atatürk’tü. ‘SOYKIRIM’ İFTİRASI Atatürk, özellikle de Türk Tarih Kurumu’nun Batı’nın Türklere yönelik iftiralarına karşı tarih ve bilimsel çerçevede araştırmalar yapmasını ve bu araştırmaları uluslararası bilim ve siyaset çevrelerinde savunmasını istiyordu. Bu bağlamda cevap verilmesi gereken önemli konulardan biri de ‘Ermeni soykırımı’ iftirasıydı. Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne! Biz ne yaptık? Bu süreçte ne TTK ne üniversitelerimiz ne siyasi partiler ‘soykırım’ iftirası konusunda uluslararası siyaset ve bilim çevrelerini etkileyecek boyutta çalışmalar yapamadı. Dışişleri’nin bu iftiraya karşı lobi çalışmaları da yetersiz kaldı.”

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18