03 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

İkinci Baro'da Biden'a 'soykırım' tepkisi: Gurur kaynağı tarihimize leke sürme çabaları beyhude ve asılsızdır

Osmanlı Devletinin yüzyıllar boyunca bünyesinde din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin birçok topluluğun uyum içinde ve huzurlu bir şekilde yaşamalarını sağladığı kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu topluluklardan biri olan Ermeniler Millet-i Sadıka olarak adlandırılmıştır. İçimizdeki ve dışımızdaki terör seviciler, her fırsatta küresel çarktan nemalanan diaspora komitacılarının Türk Devleti'ne saldırması, ulusal ve uluslararası arenada itibarsızlaştırma girişiminde bulunmaktadır. 24 Nisan 2021 tarihli ABD başkanı Joe Biden'ın sözde soykırım iddiaları , HDP'nin, bazı baroların ve birtakım STK'ların konu ile alakalı asılsız, mesnetsiz açıklamaları da yine bu itibarsızlaştırma girişiminden biridir." Türkiye'nin yıllarca bu asılsız ve mesnetsiz soykırım iddiaları bahane edilerek Ermeni terör örgütlerinin 1973 yılında başlattığı ve 1986'ya kadar süren Türk diplomatlarına yönelik saldırılarında 31 kişiyi şehit verdiği belirtilen açıklanın devamında şunlar kaydedildi: "ABD Hükümetinin tamamen politik, dayanaktan yoksun açıklamaları aslında kendilerinin yaptığı soykırım ve insan hakları ihlallerini örtmeye yöneliktir. Hala kendi vatandaşlarının sadece siyahi olduğu için sokak ortasında polisleri tarafından öldürtülen, demokrasi dağıtıyorum iddiasıyla Irak, Suriye, Afganistan gibi birçok Ortadoğu ülkesini türlü işkence, tecavüz, toplu katliamla cehenneme çeviren, tarihi soykırımlarla dolu ABD’nin bize insanlık dersi vermeye kalkışması tamamen ciddiyetsiz bir oyunun parçasıdır. Amerikan topraklarının gerçek sahipleri olan Kızılderililere yüzyılın başında yaptığı Soykırım daha hafızalardan silinmemiştir. Bu soykırım sonucunda bir ırk nerede ise tamamen ortadan kaldırılmıştır. Afro Amerikalıları köle olarak kullanarak yıllarca en tabi haklarından dahi mahrum bırakan, Vietnam'da 4 milyon, Kore'de 3 milyon, Afganistan'da 1.5 milyon, Hiroşima ve Nagazaki'de 350 bin insanı katleden Amerika bize soykırım iddiasında bulunmaktadır. ABD aslında aynaya baktığında gerçek “Soykırımı” görecektir. Sırtını terör örgütü PKK'ya dayamış HDP'nin, sözde terörün engellenmesi için çeşitli bahanelerle ülkeler işgal edip sivilleri katleden Amerika'nın bizlerin gurur kaynağı olan tarihimize leke sürme çabaları beyhude ve asılsızdır. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilgili makamları eliyle yasal tüm haklarını kullanacak ve müsebbiplere en güzel cevabı verecektir. İstanbul 2 No’lu Barosu Başkanlığı tüm sürecin takipçisi ve üzerine düşen tarihi her görevi yerine getirmeye hazırdır. Bu bağlamda sözde Ermeni soykırım iddialarını şiddetle kınıyor bu vesile ile şanlı ecdadımızı ve Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur."

3 yıl önce

Halk TV'de Biden'ı aklama çabası

Halk TV’de Levent Gültekin ve Murat Sabuncu’nun gerçekleştirdiği İki Yorum programında tartışma yaratacak ifadeler kullanıldı. Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasını değerlendiren Gültekin açıklamalarında, “Ben Biden'ın açıklamasını niye olumlu buluyorum. Şimdi içinde bir tek ‘soykırım’ kelimesi kaba ve rahatsız edici bir boyut ama onun dışında birkaç şeye çok dikkat ettim” dedi. “Açıklama yapmadan önce Erdoğan'ı aramış olması önemli bir şey” ifadesini kullanan Gültekin devamında şunları söyledi: “Belli ki kendince içerde verdiği sözü tutacak ama abartmayın bu size karşı düşmanlık değil teminatı veriyor. Biden’ın haziranda Erdoğan'la görüşme koyması önemli. O metinde çok önemli bir şey yapıyor. Biden. Türkiye'nin 50-60 yıllık kabusunu en az zararla bitirme çabası var o metinde. Dünyaya diyor ki ‘Bunu Osmanlı yaptı, genç yeni Türkiye'yi suçlamaya kalkmayın.’ Ben bunu anlıyorum. Suçlanacak biri varsa son Osmanlı ve İttihat Terakkiyye yıkmaya çalışıyor ‘Konstantinapolis’ diyerek onu yapıyor. Türkiye'yi bu işin töhmetinden kurtarmaya çalışıyor.”

3 yıl önce

Bloomberg: Türkiye Biden'in 'soykırım' çıkışına karşı PYD'ye operasyon düzenleyebilir

Bloomberg'de yer alan bir haberde Türkiye'nin ABD Başkanı Joe Biden'ın 'sokyırım' çıkışına karşı PYD'ye operasyon düzenleyebileceği ifade edildi. Üst düzey bir yetkiliye dayandırılan habere göre Türkiye ayrıca 1980'de ABD ile imzalanan savunma ve ekonomik işbirliği anlaşmasını dondurabilir. İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI DONDURULABİLİR Savunma işbirliğinin merkezinde yer alan pakt, hem Türkiye'ye hem de ABD'ye güvenlik yardımı sağlayarak istihbarat paylaşımına, ortak tatbikatlara ve ABD'nin Türk hava üslerine erişimini artırmaya olanak tanıyor. MİSİLLEME SEÇENEKLERİ MASADA Bloomberg'e konuşan yetkili Türkiye'nin Biden'ın açıklamalarından PYD'ye karşı bir operasyon başlatabileceğini ve misilleme seçeneklerinin masada olduğunu söylüyor. ERDOĞAN'DAN SERT TEPKİ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımasına sert tepki göstermişti. Biden'ın açıklamalarını mesnetsiz ve hakikate aykırı olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tarihteki olayların araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkartılması, bu işin erbabına, tarihçilere bırakılmalıdır, siyasetçilere değil." ifadelerini kullandı. Kendisinin belgelerle konuştuğunu vurgulayan Erdoğan, "Buyrun arşivlerimizi açalım tarihçiler baksın. Hodri meydan diyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

3 yıl önce

TBMM'den Biden'a soykırım tepkisi: Açıklaması yok hükmündedir

Genel Kurul'da okunan bildiride özetle şu ifareler yer aldı: "Biden'in açıklamasını, Ermeni lobilerinin iddialarını içeren tezlerini sahiplenmesini TBMM olarak esefle ve şiddetle kınıyoruz. Tarihi konularda hüküm vermeye hukuken ve ahlaken yetkisi bulunmayan ABD Başkanı'nın yaptığı bu açıklama yok hükmündedir. Sıfatı ve makamı ne olursa olsun bir siyasetçinin mahkemelerin yetkisinde olan hükmü vermeye kalkışması hukuken ve ahlaken büyük bir sorumsuzluk örneğidir. ABD Başkanı Biden'ı tarihi gerçeklerle bağdaşmayan hatalı açıklamasını değiştirmeye, bu karardan geri dönmeye davet ediyoruz."

3 yıl önce

CENTCOM Komutanı McKenzie: 'Erdoğan-Biden görüşmesinin gelecek için olumlu olacağını düşünüyorum'

McKenzie, başkent Washington merkezli American Enterprise Institute (AEI) adlı düşünce kuruluşunda, Orta Doğu’daki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin bölgede, özellikle de Suriye ve Libya’da artan askeri kabiliyetlerinin ABD için bölgesel dinamikleri etkileyip etkilemediğine ilişkin bir soruya McKenzie, “Öncelikle Türkiye uzun zamandan beri değerli bir NATO ortağımızdır. Türkiye ile 5. Madde (NATO Anlaşması'nın) üzerine kurulu ilişkimiz var.” yanıtını verdi. McKenzie, Türkiye’nin Irak ve Suriye konusunda haklı güvenlik kaygılarının olduğunu ve bunu anladıklarını belirterek "Türkiye ile yapmaya çalıştığımız şey, mutabakat kurabileceğimiz alanları artırmaktır. Anlaşmazlıklarınız olsa da dost olmaya devam edebilirsiniz. Türkiye ile anlaşmazlık yaşadığımız alanlar var ama bu konuda iyi bir işaret var ki iki başkan NATO’da görüşecekler, sanırım gelecek ay. Bunun gelecek için oldukça olumlu olacağını düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı. NATO'nun 5. Maddesi, bir ülkenin saldırıya uğraması durumunda diğer üye ülkelere saldırı düzenlenmiş kabul edilip ona göre karşılık verilmesini öngörüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden, 23 Nisan'da konuşmuş, NATO Liderler Zirvesi'nde görüşme konusunda mutabık kalmışlardı.

2 yıl önce

Biden'dan Netanyahu'nun katliamlarına destek

Gazze'den İsrail saldırılarına onlarca çocuğun öldüğü haberleri gelirken, ABD Başkanı Joe Biden, İsrail'e 735 milyon dolarlık silah satışına onay verdi. DEMOKRAT KANATTAN TEPKİ Washington Post’ta yer alan habere göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nden bir sözcü, Biden yönetiminin 5 Mayıs’ta kongreye İsrail’e 735 milyon dolarlık silah satış kararı hakkında bilgi verdiğini belirtti. Ancak bazı milletvekilleri bu hafta sonuna kadar anlaşmadan haberleri olmadığını iddia etti. Komitedeki bir Demokrat Washington Post’a yaptığı açıklamada, "Meclis Dışişleri Komisyonu’nda sıfır şeffaflık var ve hassas anlaşmalar düzenli olarak incelenmeden onaylanıyor" dedi. DAHA FAZLA KATLİAMA YOL AÇABİLİR Demokrat milletvekili yaptığı açıklamada, "Geçen hafta, İsrail ordusunun saldırıları birçok sivili öldürdü ve Gazze’deki gerçekler hakkında bilgi veren Amerikan haber ajansı Associated Press’in bulunduğu binayı vurdu. İsrail’e ateşkesi kabul etmesi için baskı uygulamadan bomba satışı önerisi, yalnızca daha fazla katliama yol açacaktır" ifadelerini kullandı. Demokrat Partili Mark Pocan da sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, "Sadece Hamas tarafından atılan roketleri kınayamayız ve İsrail’in Filistinlilere yönelik devlet yaptırımlı polis şiddetini görmezden gelemeyiz. ABD yardımı bu şiddete fon sağlamamalı" açıklamasında bulundu. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında 10 Mayıs’tan bu yana 59’u çocuk, 35’i kadın olmak üzere 200 Filistinli hayatını kaybetti.

2 yıl önce

ABD Başkanı Biden'dan Netanyahu'ya gerginliğin düşürülmesi çağrısı

ABD Başkanı Biden, İsrail Başbakanı Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, bölgede ateşkese giden yolda bugün gerginliğin ciddi derecede düşürülmesini beklediğini iletti.

2 yıl önce

4 buçuk yıllık Sedat Peker planı... Biden geldi Peker planı raftan indi

Michael Rubin, 12 Ekim 2016’da 3. darbe iddiasında bulunmuştu. Rubin, Türkiye’deki darbe heveslilerini heyecanlandıran yazısında, 15 Temmuz’u sulandırmaya çalıştı. Darbe girişiminin çok amatörce yapıldığını ve bu darbe girişiminin Erdoğan’a düşmanlarını temizleme imkanı verdiğini söyleyen Rubin, FETÖ’cülerin darbeye katıldığını belirtti ancak Kemalist subayların da darbeye katıldığını öne sürdü. HAYATINA DA MAL OLABİLİR Rubin daha sonra da AK Parti içinde bulunan herkesin ellerinin temiz olmadığını ileri sürdüğü yazısında “Erdoğan’ın durdurulması” gerektiği gibi imalarda da bulunuyor. Rubin, “Ama üçüncü bir darbe en şiddetlisi olabilir; pekâlâ Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatına da mal olabilir” diyor. Rubin’in darbe senaryolu yazısının en dikkat çeken kısmı ise organize suç örgütü soruşturması kapsamında aranan ve bir süredir yaptığı YouTube yayınlarıyla Türkiye’ye operasyon çekmeye çalışan Sedat Peker ile ilgili yaptığı değerlendirmeler. Peker’in durumunun ilginç olduğu ve Türkiye’nin en güçlü mafyası olarak bilindiği aktarılan yazıda, Erdoğan’a yönelik suikast girişimlerinin olacağı da öne sürülüyor. PEKER VE YOLDAŞLARININ HIRSLARI Yazıda şöyle deniliyor: “Genel olarak söylemek gerekirse, Peker ve yoldaşları hırslarını ve ideolojilerini bir kenara bırakmaya uygun değiller. Peker devletin dizginlerini hiçbir zaman eline almak istemese de, kendisini Cumhurbaşkanlığı sarayına bir kukla oturtmak için çok sayıda kıdemli Türk politikacıyla yeterli bağlantıları bulunmaktadır. Erdoğan bir sultan olduğuna inanabilir, ancak gerçekte ise, kendisi aslında sadece idama yürüyen ölü bir adam olabilir.” TRUMP HESAPLARI BOZMUŞTU 2016’da darbe girişiminin mesajını aylar önceden veren Rubin, ABD’deki seçimleri ise hesap edemedi. 15 Temmuz’un arkasındaki ABD’de 2016 Kasım’da yapılan seçimler, senaryonun rafa kalkmasına neden oldu. 15 Temmuz sürecinde ABD Başkanı olan Barack Obama’nın yerine Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton oldu. ABD seçimlerinde FETÖ, Donald Trump’a karşı Clinton’a destek verdi. Hatta FETÖ yüklü miktarda bağışta bulundu. Farklı isimler üzerinden bağış yapıldığı için FETÖ’nün seçimde Clinton’a ne kadar bağış yaptığı net olarak tespit edilemese de rakamın 2 milyon dolar civarında olduğu belirtiliyor. JOE BIDEN’LA YİNE DEVREDE Ancak başkanlık seçiminin kazananı Trump oldu. Böyle olunca da Obama döneminde hazırlanan darbe senaryosu uygulanamadı. Ancak 2020 Kasım’da Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesiyle 2016 yılındaki içinde Peker’in de yer aldığı darbe senaryosu devreye sokuldu. Kaçak konumundaki suç örgütü liderinin iddialarını doğru kabul eden CHP de hemen kolları sıvadı ve algı operasyonuna başladı. Kemal Kılıçdaroğlu, “Mafya batağına battılar. Cumhur İttifakı ve mafya iç içe geçmiş. İçişleri Bakanlığı tamamen kirlenmiş” iddiasında bulundu. Ayrıca ana muhalefet Peker ile ilgili birçok iddiayı da ortaya attı.  RUBIN ADIM ADIM YAZMIŞ The American Enterprise Institute’daki yazısının önemli bölümünü bugünleri görür gibi Peker’e ayıran Rubin şu ifadeleri kullanıyor: Gülenciler’in (FETÖ) geniş bir ağı olması karşın, Peker’in bağlantılarının da güçlü olduğu söylenmektedir. Erdoğan, Gülencileri (FETÖ), etnik liberalleri, politik rakiplerini hedef alırken Peker ve Peker’in en yakın müttefiklerini de bertaraf etmektedir. Geriye sadece Erdoğan ve Türk mafyası güç olarak kaldığında ne olacak? Böyle durumda hesaplaşma şiddetli mi olur? Erdoğan suikasta uğrarsa -ki girişimler olacaktır- Türk derin devleti, boşluğu doldurmak konusunda geride kalan en muhtemel güç olacaktır. Peker devletin dizginlerini hiçbir zaman eline almak istemese de, kendisinin Cumhurbaşkanlığı sarayına bir kukla oturtmak için çok sayıda kıdemli Türk politikacıyla yeterli bağlantıları bulunmaktadır. FİTİLİNİ ATEŞLEDİ Peker, yayınladığı 6. videoda Michael Rubin’den bahsetti. Kendisi hakkındaki gelişmelerin fitilini iki gelişmenin tetiklediğini söyleyen Peker, “Fitilin ilk ateşlenmesi Michael Rubin adında Amerikalı bir yazarın, yazdığı yazıyla oldu. ‘Sedat Peker etki alanını bu şekilde geliştirmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrasında, Tayyip Erdoğan’a ihanet etmez. PanTürkizm görüşüne sahip bu kişi bu şekilde güçlenmeye devam ederse, Tayyip Erdoğan sonrası oraya simge birinin seçilmesini sağlar. Arka perdeden de ülkeyi o yönetir’ dedi. Buna inanan ruh hastaları oldu, işin kötü yanı bizim arkadaşlarımız da gururlandılar” dedi. Rubin ise sosyal medya hesabından Peker’e yanıt verdi ve “Söylenmekten vazgeç. Türkiye’nin cezaevlerindeki politik esirlerin her biri senden daha şerefli ve onurlu davranıyorlar” dedi. GÜLEN İLE CLİNTON’DAN KARŞILIKLI İLTİFATLAR FETÖ’nün mahrem yapılanmasına ilişkin bir davada üst düzey bir mahrem imam, “Fetullah Gülen ile Hillary Clinton’ın araları iyi. Clinton, Gülen’e ‘Dünyada çok belirgin değilsiniz ancak dengeleri değiştirebilecek güçtesiniz, fark edilmeyecek bir gücünüz var’ diye iltifat ettiğinde, Gülen’in de Clinton’a ‘Asıl dünyadaki tüm dengeleri değiştiren Amerika’dır’ şeklinde iltifatlarda bulundu” ifadelerini kullanmıştı. CIA ile görüştüm Rubin’in 2016’daki yazısında adı Erdoğan’dan sonra en çok geçen isim Sedat Peker, söz konusu yazının ardından bir açıklama yapmıştı. 2000’li yılların başında, Swiss Otel’in kral dairesinde Amerika elçilik görevlileri, CIA ve DEA ajanları ile resmi bir görüşme yaptığını söyleyen Peker, “Bölgenin en büyük mafyası olduğumu belirten bu yazısına karşılık şunu sormak isterim: Sizin büyükelçilik yetkilileriniz ayrıca CIA, DEA ajanlarınız iki yeminli tercüman ile beraber dünyanın her yerindeki mafya babalarıyla görüşme mi yapıyor?  AMERİKA DEVLETİ’NİN RESMİ TALEBİ! O zaman Sayın Rubin sizin kendi devlet yetkililerinize böyle bir görüşmeyi nasıl yaparsınız diye sormanız gerekmez mi? Kıymetli dostlarım, önümüzdeki günlerde Michael Rubin’in merakını gidermek için Swiss Otel’de yapılan ve Amerika Devleti’nin resmi talebiyle gerçekleşen görüşmenin detaylarını sizlerle paylaşacağım. Kendisinin bu bölgenin en büyük mafyası dediği şahsıma Amerika devlet görevlilerinin hangi güzellemeleri yaptıklarını da mutlaka anlatacağım” demişti.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18