30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

CHP'li Özgür Özel'in 'Ukrayna' yalanını yayına bağlanan Türk vatandaşı çürüttü: Büyükelçilik 10 gün önce haber verdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, orduya Ukrayna'nın işgali konusunda talimat vermiş ve Rus güçleri birçok şehri kuşatmıştı. İşgal saldırıları sonrası Ukrayna Devleti, hava sahasını tüm uçuşlara kapattığını duyurmuştu. Ülkede mahsur kalan binlerce Türk vatandaşı için Dışişleri Bakanlığı çalışmalarına son sürat şekilde başlamıştı. Bu akşam saatlerinde katıldığı canlı yayında konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna'daki Türk vatandaşlarının karadan tahliye sürecinin başladığını söyledi. CHP'Lİ ÖZEL'DEN PROVOKASYON: 'TAHLİYE' ÜZERİNDEN TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALDI CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise gelişmeler üzerinden Halk TV yayınında provokasyona başvurdu. Özel, "Türkiye'nin istihbaratı nerede, ABD, Almanya bilirken, tedbir alırken sen bizimkileri orada güvencesiz şekilde bırakıyorsun. 20 bin vatandaş iki ateşin arasındaysa ABD bunları görüp günler öncesinden söylüyorsa, sen onlara 'Dönün yurdunuza' demediysen büyük devlet olma konusunda sorumluluğunu yerine getiremedin demektir." diye konuştu. TÜRK GENÇ ÖZEL'İ AYNI PROGRAMDA YALANLADI: BAKANLIĞIMIZ GÜNLER ÖNCESİNDEN TEK TEK ARADI Açıklamalar sonrası yayına bağlanan bir Türk vatandaşı, büyükelçiliğin 10 gün öncesinden herkesi arayarak tek tek bilgi verdiğini söyledi ve Özel'i yalanladı. Aynı programda konuşan Hikmet Samet Alemdar isimli Türk vatandaşı, büyükelçiliğin kendilerine mesaj attığını, gerekli tedbirleri uygulamaları konusunda bilgilendirdiğini duyurdu. Alemdar açıklamasında şunları söyledi: "Dışişleri Bakanlığımız burada yaşayan yaklaşık 15 bin Türk vatandaşını tek tek arayarak, 'Ülkeyi terk edin' dedi. Kimimizi gece 03.00'te bile aradılar." diye konuştu. BAKANLIK AÇIKLAMA YAPMIŞTI Öte yandan Özel'in açıklamalarının aksine Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna'daki Türk vatandaşlarını uyaran bir duyuru yapmıştı. Yapılan açıklamada, "Vatandaşlarımızın Ukrayna’nın Doğu bölgelerinden ayrılmaları kuvvetle tavsiye edilmektedir." denilmişti.

2 yıl önce

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Schulz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 14 Mart'ta Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin güncel gelişmeleri AA muhabirine verdiği yazılı röportajda değerlendirdi. Almanya Şansölyesi Scholz'un 14 Mart'taki Türkiye ziyaretinin, Almanya'da yeni hükümetin görev yaptığı ilk 100 gün içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Schulz, "Bu, özellikle bu zor zamanlarda ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyuyor. İlişkilerimiz çok derin köklere ve uzun bir geçmişe dayanıyor. Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz." ifadelerine yer verdi. Schulz, Türkiye ve Almanya'nın, Ukrayna-Rusya savaşı ve ortaya çıkan sürdürülebilir enerji tedariki gibi birçok konuda ortak zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek "Şansölye Scholz'un ziyaretinin, kendisinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile yapacağı birçok buluşmanın sadece ilki olduğuna ve bu ziyareti yakın zamanda Almanya'nın yeni hükümet üyelerinin ziyaretlerinin izleyeceğine eminim." değerlendirmesinde bulundu. "ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER YOĞUN, EMSALSİZ VE ÇOK YÖNLÜDÜR" Bölgesel ve küresel konjonktürün etkisiyle ikili ilişkilerde ivme bekleyip beklemediğine ilişkin soruya Schulz, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler yoğun, emsalsiz ve çok yönlüdür." yanıtını verdi. Schulz, bu ilişkilerin siyaset, ekonomi, kültür, aile ve arkadaşlar arasındaki özel ilişkiler gibi birçok alanı kapsadığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bizim gibi Türk hükümetinin de Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının (AGİT) temel ilkelerini desteklemesine ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Ukrayna saldırısına karşı durmasına minnettarız. Türkiye, BM'de anahtar rol üstlendi ve Ukrayna'ya karşı Rus şiddetinin kınandığı kararın hazırlanmasını etkin şekilde destekledi." Son günlerde Putin'in, özgür dünyayı bölme stratejisinde başarılı olmadığının görüldüğünü ileri süren Schulz, "Putin Ukrayna'ya saldırarak uzun yıllardır olmadığı kadar dünyanın birleşmesine sebep oldu. BM Genel Kurul Toplantısı'nda 141 ülke Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınadı. Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre'den oluşan sadece 5 ülke destek verdi. Bu nedenle savaşa karşı duran ülkeler arasında ilişkilerin hızlanmasını bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN, SAVAŞIYLA RUS HÜKÜMETİNİN BİZİMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ" Büyükelçi Schulz, Almanya'nın, Batı'da Rusya'ya karşı daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşımın öncüsüyken şu an neden pozisyon değiştirerek ABD ile tam bir uyum içinde hareket ettiğine ilişkin soruyu, "Rusya ve Rus halkı ile yapıcı ve olumlu ilişkilere sahip olma isteğimiz değişmedi. Ancak Putin, savaşıyla Rus hükümetinin bizimle olan ilişkilerini tamamen değiştirdi." diye yanıtladı. Müzakere ve görüşmelerin Almanya için her zaman öncelikli olduğunu belirten Schulz, şunları kaydetti: akşam olabilir "Son aylarda Rusya krizinde diplomasi aracılığıyla barışçıl çözüm bulabilmek için her yolu denedik. Ayrıca Türk dostlarımız gibi biz de diplomatik çözüm için opsiyonları her gün değerlendirmeye devam ediyoruz. Rus hükümeti görüşme tekliflerimize yanıt vermedi. Bunun yerine Putin Ukrayna'ya yönelik askeri saldırı ile dünyanın gözleri önünde uluslararası düzenin ve uluslararası hukukun en temel kurallarını eşi görülmemiş bir şekilde ihlal etmiştir. Rus hükümetinin bunu bir 'barış misyonu' olarak tanımlaması, BM Antlaşmasını saptırıyor. BM'nin, sonraki nesilleri savaş felaketinden korumak için kurulduğunu unutmamalıyız." Schulz, Ukrayna'daki savaşın bir dönüm noktası olduğunu çünkü sadece Ukrayna'yı doğrudan hedef almadığını, bunun aynı zamanda kurallara dayalı düzene de bir saldırı olduğunu vurguladı. Dünyada hiçbir ülkenin, daha güçlü olan komşusu öyle istedi diye egemenliğinin ele geçirilmesini kabul etmeyeceğini kaydeden Schulz, "Uluslararası toplum, başta güç kullanma yasağı olmak üzere BM Antlaşmasının ilkelerinin haksız şekilde ihlal edilmesini kabul edemez. Putin gibi savaş saldırganlarına karşı özgürlüğü, demokrasiyi ve refahı savunup korumalıyız." ifadelerini kullandı. "ALMANYA VE DİĞER AB ÜYESİ ÜLKELER, UKRAYNA'DAN GELEN TÜM SIĞINMACILARI KABUL EDECEK" Schulz, Almanya'nın Ukrayna'ya savunma ve insani durum açısından verdiği desteğe ilişkin de Almanya'nın, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle Rusya'ya karşı eşi görülmemiş bir yaptırım paketi uyguladığını ifade etti. Alman Silahlı Kuvvetlerinin stoklarından 2 bin 500 Strela tipi uçaksavar füze, 1000 tanksavar silah ve 500 Stinger tipi hava savunma füzesinin Ukrayna'ya gönderildiğini belirten Schulz, "Başka sevkiyatlar da değerlendirilmektedir. Almanya'da üretilen veya Doğu Almanya stoklarından kalan silahları Ukrayna'ya sevk etmeleri için NATO ortakları Hollanda ve Estonya'yı yetkilendirdik. Almanya ayrıca AB'nin Ukrayna'ya silah tedariki için oluşturduğu 450 milyon avro değerindeki fona 100 milyon avro ile katkıda bulunuyor." ifadelerine yer verdi. Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya ABD ile en büyük sivil desteği ve insani yardımı sağladığını belirterek "Almanya 2014'ten bu yana Ukrayna'ya insani yardım da dahil olmak üzere 2 milyar dolardan fazla destek sağladı. Almanya buna ilaveten 2014'ten beri AB aracılığıyla 3,8 milyar dolar mali yardım sağladı." ifadesini kullandı. Almanya'nın, 5,6 milyon dolara yükselteceği katkıyla Ukrayna İnsani Yardım Fonuna en çok destek sağlayan ülke konumunda olduğunu kaydeden Schulz, bunun yanı sıra Uluslararası Kızılhaça da Ukrayna için 11,2 milyon dolar finansman sağlandığını belirtti. Jürgen Schulz ayrıca AB'nin sivil koruma mekanizmalarının kalbi olarak nitelediği Afet Koordinasyon Merkezi tarafından da Ukrayna'ya ilaç yardımı gibi tıbbi desteğin sağlandığını aktararak "Almanya ve diğer AB üyesi ülkeler, Ukrayna'dan gelen tüm sığınmacıları kabul edecek." ifadesini kullandı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in, Ukrayna'ya yönelik saldırıları durdurulmazsa Rusya'nın "Berlin Duvarı'na kadar ilerleyeceği yönündeki sözlerini değerlendiren Schulz, "Ülkelerimizi ve değerlerimizi korumaya kararlı olduğumuz konusunda Putin ile iletişim kurmak için AB, NATO ve Batı ile bir bütün olarak gerekli tedbirleri alıyoruz." ifadesine yer verdi. "KOMŞU ÜLKELERİMİZ ARASINDA YER ALDIĞI İÇİN UKRAYNA'YA DAHA ÇOK DESTEK OLACAĞIZ" Büyükelçi Schulz, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni göç krizini Almanya'nın nasıl ele almayı planladığını ve Avrupa'nın mültecilere kucak açma konusunda Ukraynalılar ve Suriyeliler arasında çifte standart gösterdiği yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Almanya'ya 2015'te 1 milyondan fazla Suriyelinin geldiğini belirten Schulz, "Ülkemize gelen insanların resimlerini iyi hatırlıyorum: Tren garına ve kabul merkezlerine varan Suriyelileri selamlayarak karşılayan insanların resimleriydi. Bu insanlar, gelen Suriyelilerin gıda, su ve kıyafet gibi en acil ihtiyaçlarını karşılamışlardı." ifadesini kullandı. Schulz, sonraki aylarda Almanya'da ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir destek ve dayanışma dalgasının görüldüğünü anımsatarak "Sadece ülkem adına konuşabilirim ama şunu söyleyebilirim: Koruma ve barınmaya muhtaç acil durumdaki Suriyelilere destek olduk, şimdi Ukraynalı mültecilere de aynısını yapacağız. Komşu ülkelerimiz arasında yer aldığı için Ukrayna'ya daha çok destek olacağız." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN ROTASINI BİR GECEDE DEĞİŞTİRMEYECEK" Almanya'nın, G7 başkanlığı çerçevesinde G7 ortaklarıyla dış politikada güçlü ve birbiriyle bağıntılı ortak tutumu desteklediğini belirten Schulz, şöyle devam etti: "Ayrıca AB ile birlikte, ABD ve G7 üyesi ülkelerin yakın iş birliğinde Rusya ve Belarus'a karşı eşi görülmemiş yaptırımları desteklemektedir: Önemli Rus bankaları, bankalar arası iletişim ağı SWIFT'ten çıkartıldı. Rus Merkez Bankası rezervlerin yönetimine ilişkin transaksiyonlar yasaklandı. İhracat kontrollerinden ve ihracat finansman yasağından oluşan ağır ve hedef odaklı yaptırımlar paketi uygulandı. Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve 500'den fazla kişiye yönelik yaptırımlar uygulandı. AB hava sahası Rus mülkiyetinde olan, Rusya'da kayıtlı veya Rus kontrolünde olan tüm uçaklar için yasaklandı. Russia Today ve Sputnik'in AB'de yayın yapmasına yasak getirildi. Belarus'a karşı başka yaptırımlar da uygulandı." Schulz, Alman Silahlı Kuvvetlerinin Doğu Avrupa müttefikleri için desteğini genişlettiğini ve genişletmeye devam edeceğini kaydederek Alman ordusunun, Litvanya'da NATO Muharebe Grubunu yönettiğini ve askeri varlığını artırdığını da vurguladı. Romanya'da hava sahası denetiminin uzatıldığını ve genişletildiğini ifade eden Schulz, Almanya'nın Slovakya'da yeni bir NATO Muharebe Grubunun kuruluş sürecinde yer aldığını belirtti. Schulz, Almanya Deniz Kuvvetlerinin Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Akdeniz'de güvenliği sağlamak için ilave gemilerle yardım sağladığını da aktararak şu değerlendirmelerde bulundu: "Almanya, Doğu Avrupa'da NATO müttefiklerinin hava sahasının savunmasına da katılmak için savaş uçakları ve hava denetimi sistemleriyle hazırlanmıştır. Putin rotasını bir gecede değiştirmeyecek. Ancak Rus yönetimi ödeyeceği bedelin ne kadar yüksek olduğunu çok yakında hissedecek. Sadece geçen hafta Rusya'da borsa yüzde 30 değer kaybetti. Bu bize yaptırımların etkili olduğunu gösteriyor. Başka yaptırımları uygulama hakkını da saklı tutuyoruz." "TÜRKİYE 70 YILI AŞKIN SÜREDİR NATO'NIN GÜVENİLİR ORTAĞIDIR" Büyükelçi Schulz, Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemine ilişkin de "Coğrafi konumu, Montrö Sözleşmesi'nin koruyucusu ve diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin katkısı önemli bir belirleyiciliğe sahip. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve Rusya'nın saldırganlığının hukuksuzluğunu tanımasıyla Türkiye, bu krizde nerede yer aldığını açıkça ortaya koydu." dedi. Ukrayna'ya yapılan bu saldırının, NATO ve her bir üye ülkesinin ne kadar gerekli ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gösterdiğini belirten Schulz, "Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO'nın güvenilir ortağıdır ve savunma ittifakına olan katkısı her zaman olduğu gibi büyük önem arz etmektedir." ifadesini kullandı. "SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ ALANINDA TÜRK-ALMAN PROJELERİ ŞİMDİDEN GENİŞ BİR ALANA YAYILMIŞ DURUMDA" Jürgen Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya büyük bir tehditten doğan acil bir durum karşısında savunmayı sağlayabilmek için silah vermeyi kararlaştırdığını belirterek "Rusya Ukrayna'ya acımasız şekilde saldırdı. Dünyada her ülke gibi Ukrayna da BM Antlaşmasında yer alan kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukukun geçerli olduğu topraklarda durduğumuz için biz de BM Antlaşmasını birlikte savunmak zorundayız." ifadelerine yer verdi. Almanya'nın, NATO müttefiki Türkiye'ye bazı askeri malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin ise Schulz, şunları kaydetti: "Savunma iş birliği alanında Türk-Alman projeleri şimdiden geniş bir alana yayılmış durumda. Türkiye'nin NATO müttefikimiz olması gerçeği özel bir anlama sahip. Federal Hükümet esasen kısıtlayıcı ve sorumluluk sahibi silah ihracatı politikası güdüyor. Bu nedenle ihracat izni verilmeden evvel tüm başvurular dış ve güvenlik siyasetinin tüm önemli açıları bakımından titizlikle inceleniyor. Bu alanda geleceğe yönelik iş birlikleri hakkında Türk hükümetiyle yoğun bir fikir alışverişi yürütüyoruz."

2 yıl önce

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Landrut: Değişen uluslararası dengeler Türkiye ile ilişkimizde çok ciddi fırsatlar oluşturabilir

Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, yaklaşık 1 ay önce Rusya'nın gerekçe göstermeksizin Ukrayna'ya karşı askeri operasyon başlattığını söyledi. Bu süreçte ciddi kayıpların yaşandığını ifade eden Meyer-Landrut, "Ukrayna halkı bu süreçte ciddi bir felakete sürüklendi. Bu şartlar altında Ukrayna'ya destek olmak son derece önemli. Rusya'yı kınamak ve durdurmak için de elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekir." dedi. Türkiye'nin bu süreçteki tutumunu da değerlendiren Meyer-Landrut, şunları kaydetti: "Bildiğiniz gibi Brüksel'de NATO Zirvesi gerçekleştirildi. Türkiye de bu süreçte son derece önemli bir müttefik ve NATO'nun parçası. NATO'nun da karar alma süreçlerinde Türkiye, NATO'nun çalışmalarını destekledi. Bu süreçlerde dayanışma çok büyük önem arz ediyor. Türkiye'nin Ukrayna'ya destek olduğunu, Rusya'yı kınadığını da görüyoruz. Ayrıca Montrö Sözleşmesi'nin boğazlardaki geçişle ilgili maddeleri de bu noktada büyük önem arz ediyor. Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna'daki tarafların bir araya getirilmesi, görüşmelerinin sağlanması konusunda önemli bir rol oynadığını, önemli bir aktör olduğunu görüyoruz." Birlikteliğin önemine işaret eden Meyer-Landrut, "Şu noktada hepimizin birlikte olması, birlikte hareket etmesi gerekiyor. Saldırıyı birlikte kınamamız, saldırıya karşı birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ayrıca Ukrayna'nın verdiği mücadeleye birlikte destek olmamız gerekiyor. Tüm bu alanlarda Türkiye'nin son derece önemli olduğunu söyleyebilirim." ifadelerini kullandı. Meyer-Landrut, Türkiye'nin AB sürecine ilişkin de "Baktığımız zaman çok ciddi anlamda uluslararası dengelerin değişmekte olduğunu, jeopolitik anlamda çok büyük sarsıntılar yaşanmakta olduğunu görüyoruz. Bunlar aynı zamanda çok ciddi fırsatlar da yaratabilir, Türkiye ve AB arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi anlamında. Ben her iki tarafın da bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmesini umuyorum." diye konuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: “Kılıçdaroğlu! İlk 6’lı masa toplantısından sonra beraber oluşturduğunuz bildiriyi hangi büyükelçiye düzeltmeye gönderdin?”

İçişleri Bakanı Soylu, “Kılıçdaroğlu! İlk 6’lı masa toplantısından sonra beraber oluşturduğunuz bildiriyi hangi büyükelçiye düzeltmeye gönderdin?” diye sordu. Ayrıntılar gelecek..

2 yıl önce

CHP’de büyükelçi krizi! Bakan Soylu'dan Kılıçdaroğlu'na: “Bu iki büyükelçiden hangisi satış yaptı? Kime sattı?” diye sordu! Gözler İmamoğlu’na çevrildi

https://twitter.com/genelgundem/status/1508160279082938373?s=21&t=e7Lr1LE_5d9K-Z2ob59fwQ İçişleri Bakanı Soylu, sosyal medya hesabı Twitter’dan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seslendi. Bakan Soylu, partisinin Esenyurt'taki Danışma Meclisi programında, birinci 6’lı masa toplantısında üzerinde uzlaşılan bildiriyi "hangi büyükelçiye redakte ettirdin açıkla" demişti. Bu sefer de Bakan Soylu, “Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı toplantısından sonra 'bir büyükelçini' bir büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin. Problem 1: Bu iki büyükelçiden hangisi satış yaptı Problem 2: Kime sattı?” diye sordu. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1509048467318059010?s=21&t=jirBVhJ53j5F4vWHtmOj2w GÖZLER İMAMOĞLU’NA ÇEVRİLDİ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun son dönemde sık sık büyükelçilerle görüştüğü biliniyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelttiği sorulardan sonra gözler İmamoğlu’na çevrildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve AB üyesi ülkelerin büyükelçileri ile İstanbul’da bir araya gelmişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 6 muhalefet partisinin ortak açıklamasını büyükelçilere düzelttirmeye götürmesini eleştirdi. "Bunun adı vatana ihanettir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Belediyeler Birliğinde Sivil Toplumla İlişkiler İl müdürlerine yönelik eğitim toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisinin 28 Şubat'ta paylaştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e ilişkin ortak metnin, yabancı büyükelçi tarafından redakte edildiği iddiasının hatırlatılması üzerine Soylu, siyasette devlet işinin ciddiyet gerektirdiğini söyledi. Soylu, "Kaç günden beri söylüyorum, devam ediyorum. İşin muhatabı bellidir. İşin muhatabı çıkacak, bunun cevabını verecek. Aslı vatana ihanettir. Siz toplantı yaptığınız, bir mutabakat metni oluşturduğunuz süreci kendi yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz. Bir şifre daha verdim." diye konuştu. Altı muhalefet partisi içerisindeki tüm partilerin bu durumu bilip bilmediğinin sorulması üzerine ise Soylu, "Diğer partiler sorsun, ben soruyorum. Onlar niye sormuyor? Onların en azından benim kadar, en azından sizin kadar bir merakı yok mu? Ama biliyorlardır gibime geliyor." ifadesini kullandı. Soylu, "Yasal süreç başlatılacak bir durum mu, bir soruşturma, suç duyurusu söz konusu olabilecek mi?” sorusuna da "Her şeyin cevabını bana soruyorsunuz. Bir şey daha söyledim, kendi yanındaki bir büyükelçiyi AB'den bir büyükelçiye… Kalkan yemeye gitmediler yalnız." yanıtını verdi.

2 yıl önce

Mevlüt Çavuşoğlu'dan İsrail açıklaması: Büyükelçi atamaları gündemde

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, A Haber canlı yayınına konuk oldu. Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, önce gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ardından ise Türkiye ile İsrail arasında başlayan yeni döneme değindi. "BÜYÜKELÇİ ATAMALARI GÖRÜŞÜLECEK" İsrail'e büyükelçi atanması konusuyla ilgili konuşan Bakan Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanı Herzog ziyaretinde Cumhurbaşkanımız ile Dışişleri Bakanları düzeyinde bunun görüşülmesi konusunda mutabık kaldı. Şimdi biz bunu mevkidaşım ile görüşeceğiz. Olası ziyaretimizde bunu karara bağlayacağız." dedi. "ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ" Filistin'in, İsrail-Türkiye ilişkisinin normalleşmesini istediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Filistin Cumhurbaşkanı bunu Cumhurbaşkanımıza söyledi. Filistin şunu iyi biliyor, Türkiye-İsrail ilişkileri iyi olursa çözüm için Türkiye büyük katkı sağlar. Geçmişte bu konuda çok ciddi katkılarımız oldu. İki devletli çözüm için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Bakan Soylu gündeme getirmişti: İşte ‘Altılı’ ittifakın metnini büyükelçiye gönderen isim…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı toplantısından sonra 'bir büyükelçini' bir büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin. Problem 1: Bu iki büyükelçiden hangisi satış yaptı? Problem 2: Kime sattı?" ifadelerini kullanmış ve bu açıklamalar gündeme oturmuştu. Bakan Soylu'nun gündem olan bu çarpıcı ifadeleri sonrası Kemal Kılıçdaroğlu sessiz kalmayı tercih etti ve konuyla alakalı halen daha bir açıklama yapmadı. O BÜYÜKELÇİ TANIDIK İSİM ÇIKTI Yeni Şafak Gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, bugünkü yasısında konuyla ilgili detayları tek tek yazdı. Soylu'nun "Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı toplantısından sonra 'bir büyükelçini' bir büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin" açıklamasındaki 'büyükelçinin' CHP’li Ahmet Ünal Çeviköz olduğunu açıkladı. İşte Tamer Korkmaz'ın dikkat çeken yazısından ilgili bölüm;  “AB ELÇİLERİNDEN BİRİ” Süleyman Soylu, dün bu mevzuyla ilgili bir ipucu daha verdi ve şöyle dedi: “Mutabakat metninizi; yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz… Bir şifre daha verdim…” * Ezcümle: Mister Kemal’in, Altılı Ganyan’ın ortak açıklama metnini “tashih” dahası “kontrol” için... AB üyesi ülkelerden birinin Ankara’daki büyükelçiliğine gönderdiği, deşifre edilmiş oldu! -Hangi ülke olduğunu da, tez vakitte öğreniriz. EMEKLİ MONŞER Bakan Soylu’nun Kılıçdaroğlu’na hitaben “bir büyükelçini gönderdin” diye bahsettiği bir başka büyükelçi daha var ki… Bu cümleden, onun CHP’li bir Emekli Büyükelçi olduğunu çıkarabiliriz! -Peki, kimdir, o? -El Cevap: Ahmet Ünal Çeviköz! * Emekli olduktan sonra Radikal ve Hürriyet’te yazarlık yaptı… Sonrasında (2015) CHP’den siyasete girdi. 2018’de milletvekili seçildi ve CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu! 2020’deki kurultayda Parti Meclisi’ne giremedi. “Kontrollü” Kemal Bey, Çeviköz’ü bu defa “Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı” yaptı. * -Neden? -Mister Çeviköz, Uncle Sam için “Bulunmaz Hint Kumaşı” gibidir de ondan! Ayrıca… AB üyesi ülkelerin elçileriyle de “can ciğer kuzu sarmasıdır!” ÜNAL FLAKE & JEFF ÇEVİKÖZ Ahmet Ünal Çeviköz, öylesine bir Amerikancıdır ki; ABD’nin Ankara Büyükelçisinden farksızdır! * CHP’nin emekli monşeri, mandacı zihniyetin günümüzdeki tescilli markasıdır. * Çok örneği var da, sadece bir misalle yetinelim: Mister Çeviköz, “Made in U.S.A” bir kuruluş olan German Marshall Fund’daki konuşmasında (Kasım 2020) şunları söylemişti: --Biden’dan, Türkiye için “demokrasi” vurgusu bekliyoruz. --CHP iktidarında, S-400’leri iptal edeceğiz… --Türkiye, Libya’ya Silah Ambargosu içeren BM kararına uymadı. --KKTC’de kapalı kent Maraş’ın açılmasını istemiyoruz. --Türkiye Suriye’den çekilmeli; Suriye’deki Kürtlerle ilişkiler geliştirilmeli. --Transatlantik birlik yeniden inşa edilmeli. Bu, Türkiye’yi NATO’ya geri getirecektir! İHANETİN ŞAHİKASI Tüm bunlar, ne manaya geliyor? -Şayet, Zillet’in büyük ortağı CHP iktidara gelirse, Türkiye’nin anahtarlarını ABD’ye ve de AB’ye teslim edecektir! Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin derin misyonu işte budur. * Türkiye’ye ihanet hangi istasyona varmış; şöyle bir düşünün: Altılı Ganyan muhalefetinin Big Brother’ı CHP… Toplantının ortak metnini, bir AB büyükelçisine onay, kontrol ve tashih (düzeltme) için gönderiyor! * CHP; mandacılığın, işbirlikçiliğin, iliştirilmişliğin veya yerleştirilmişliğin zirvesine çıktı! “İKİNCİ” KEMAL CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay… Sözcü yazarı Uğur Dündar’ın geçen haftaki TV programında uçuşa geçti ve aynen şöyle dedi: “Bugün bir başka Kemal çıktı; CHP ailesine ‘ilk hedefiniz iktidardır, ileri’ komutunu verdi…” Seçmenlerini, işte böyle narkozluyorlar! * Peki, bunlara iktidar vaat eden (Aralık 2019) kimdi? -“Ben bir Siyonistim” diyen Joe Biden! İŞTE CEVAPLAR Finalde, İçişleri Bakanı Soylu’nun Kemal Bey’e yönelttiği “Hangi Büyükelçi satış yaptı? Kime sattı?” suallerine dönelim… “Satış” kısmının şifresini çözebilmek için şunları hatırlayalım: *Bir süre önce İngiltere ve ABD Büyükelçileriyle görüşen Ekrem İmamoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun veya bir başkasının değil kendisinin Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini” istiyor! *Kasetdaroğlu ile İmamson arasında alttan alta bir çekişme yaşanıyor. *Türkiye’deki Büyük Sermaye sınıfı yani Batıcı Kompradorların -şu an için- aday olarak İmamson’u tercih edecekleri anlaşılıyor. *Altılı Ganyan’ın ortak metnini tashihe götüren Batıcı Mr.Ünal Çeviköz’ün Komprador Burjuvazinin mutemet elemanı olduğunu, tüm bunlara ekleyelim! * Yani, nedir? -Cevapları bulduk, galiba!

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 15 16