04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Mega projede geri sayım! Enerji üssü olacak! Filyos Vadisi Projesi'nin ekonomiye ve istihdama katkı sağlaması bekleniyor…

Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Filyos Beldesi'nde, içinde Filyos Limanı, Filyos Endüstri Bölgesi, Filyos Serbest Bölgesi ve Serbest Bölge Gelişme Alanı bulunan projede çalışmalar yoğun şekilde sürüyor. Projeyle yeni taşımacılık koridorları oluşturulması, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının trafik yükünün azaltılması, nitelikli üretimin artırılması, ulusal ve uluslararası taşımacılık ve ticaretin geliştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda yapımı süren Filyos Doğalgaz İşleme Tesisleri'ndeki çalışmaları incelemek için 21 Mart'ta kente gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in, "Proje dünyada da örnek gösterilen mega projelerden biri olacak. Sadece karada bugün itibarıyla yaklaşık 2 bin işçimiz çalışıyor. Muhtemelen 2 ay içinde herhalde bu sayıyı 2 katına kadar çıkarmış olacağız." sözleri heyecan uyandırdı. "BİR RÜYANIN GERÇEĞE DÖNÜŞMESİNE TANIKLIK ETMENİN HAZZINI YAŞIYORUZ" Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Metin Demir, İç Anadolu'nun ihracata açılan en yakın liman kapısı olarak tasarlanan Filyos Vadisi Projesi'nin yakın gelecekte kapsam ve alanının genişletilerek ülkenin en büyük enerji ve endüstri bölgesi olabileceğini söyledi. Filyos Vadisi Projesi'nin, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) Türkali kuyusunda büyük rezerv bulmasıyla aynı zamanda enerji üssüne dönüşerek hedefini iki kat daha büyüttüğünü belirten Demir, "Beklentimiz, gelecek 10 yıl için düşünülen gelişme sahalarının en kısa sürede projeye dahil edilmesidir." dedi. Demir, çevre ilçe ve beldelerde Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Gökçebey Organize Sanayi Bölgesi, iki küçük sanayi sitesi ile Filyos Vadisi Projesi'ne entegre olabilecek, güçlü yönlerinden yararlanabilecek sektörleri yaratma, var olanların üretim, pazarlama, depolama ve lojistik sorunlarını ortadan kaldırma uğraşında olduklarını ifade etti. Filyos Vadisi Projesi'ne en yakın bölgeye lojistik üs kurarak depolama faaliyetlerindeki ciddi sorunu aşmayı planladıklarını dile getiren Demir, "Bir rüyanın gerçeğe dönüşmesine tanıklık etmenin hazzını yaşıyoruz. Üretim, istihdam ve pazarlamada ülkemize katkı verecek bu dev proje, Batı Karadeniz bölgesinin her alanda makus talihini değiştirecektir." diye konuştu. "SADECE EKONOMİK DEĞİL, SOSYAL VE ÇEVRESEL BOYUTLARI DA SÖZ KONUSU" Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hamza Çeştepe de projenin ekonomi açısından mega projelerden olduğunu ifade etti. Türkiye'de cari açığın en önemli nedenlerinden birinin enerji ithalatı olduğuna işaret eden Çeştepe, "2021'de Türkiye'nin enerji ithalatı yaklaşık 55 milyar dolar civarında. Toplam ithalatımızın da 250 milyar dolar olduğunu düşünürsek, bu yaklaşık toplam ithalatımızın yüzde 22'sini oluşturuyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye'nin ithalatının 5'te birini enerji ithalatı oluşturuyor." dedi. Çeştepe, Karadeniz'de 540 milyar metreküplük doğal gaz rezervi bulunduğunu anımsatarak, "İlk planda 10 milyar metreküp üretimle başlanacak. Daha sonra bunun yıllık 20 milyar metreküpe çıkarılması planlanıyor. Bu, Türkiye'nin doğal gaz faturasının yıllık 5-6 milyar dolar azalması demek ki bu da tabii çok önemli bir rakam." ifadelerini kullandı. Bir bölgede büyük tesisler kurulduğu zaman kümelenme ekonomilerinin ortaya çıktığını, bunların yan sanayilerinin de beraberinde geldiğini söyleyen Çeştepe, şunları kaydetti: "Bölgede enerjiyle ilgili tesisler, makine-ulaşım araçları, elektronik sektörü gibi daha çok katma değeri yüksek tesisler kurulacak. Dolayısıyla bunların da limanla birlikte bölge ve ülke ekonomisine, istihdamına önemli katkılar yapacağını söyleyebiliriz. Bu temel sanayiler yanında aynı zamanda bunların yan sanayileri de gelecek. Projenin sadece ekonomik değil, sosyal ve çevresel boyutları da söz konusu. Çünkü bu bölgede zaman içinde yerleşim yerleri kurulacak, insanlar buraya çalışmaya gelecekler. Bunların eğitim, sağlık, barınma ihtiyaçları olacak. Bunlar da bu sektörlerde talep yaratacak."

2 yıl önce

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Schulz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 14 Mart'ta Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin güncel gelişmeleri AA muhabirine verdiği yazılı röportajda değerlendirdi. Almanya Şansölyesi Scholz'un 14 Mart'taki Türkiye ziyaretinin, Almanya'da yeni hükümetin görev yaptığı ilk 100 gün içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Schulz, "Bu, özellikle bu zor zamanlarda ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyuyor. İlişkilerimiz çok derin köklere ve uzun bir geçmişe dayanıyor. Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz." ifadelerine yer verdi. Schulz, Türkiye ve Almanya'nın, Ukrayna-Rusya savaşı ve ortaya çıkan sürdürülebilir enerji tedariki gibi birçok konuda ortak zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek "Şansölye Scholz'un ziyaretinin, kendisinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile yapacağı birçok buluşmanın sadece ilki olduğuna ve bu ziyareti yakın zamanda Almanya'nın yeni hükümet üyelerinin ziyaretlerinin izleyeceğine eminim." değerlendirmesinde bulundu. "ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER YOĞUN, EMSALSİZ VE ÇOK YÖNLÜDÜR" Bölgesel ve küresel konjonktürün etkisiyle ikili ilişkilerde ivme bekleyip beklemediğine ilişkin soruya Schulz, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler yoğun, emsalsiz ve çok yönlüdür." yanıtını verdi. Schulz, bu ilişkilerin siyaset, ekonomi, kültür, aile ve arkadaşlar arasındaki özel ilişkiler gibi birçok alanı kapsadığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bizim gibi Türk hükümetinin de Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının (AGİT) temel ilkelerini desteklemesine ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Ukrayna saldırısına karşı durmasına minnettarız. Türkiye, BM'de anahtar rol üstlendi ve Ukrayna'ya karşı Rus şiddetinin kınandığı kararın hazırlanmasını etkin şekilde destekledi." Son günlerde Putin'in, özgür dünyayı bölme stratejisinde başarılı olmadığının görüldüğünü ileri süren Schulz, "Putin Ukrayna'ya saldırarak uzun yıllardır olmadığı kadar dünyanın birleşmesine sebep oldu. BM Genel Kurul Toplantısı'nda 141 ülke Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınadı. Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre'den oluşan sadece 5 ülke destek verdi. Bu nedenle savaşa karşı duran ülkeler arasında ilişkilerin hızlanmasını bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN, SAVAŞIYLA RUS HÜKÜMETİNİN BİZİMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ" Büyükelçi Schulz, Almanya'nın, Batı'da Rusya'ya karşı daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşımın öncüsüyken şu an neden pozisyon değiştirerek ABD ile tam bir uyum içinde hareket ettiğine ilişkin soruyu, "Rusya ve Rus halkı ile yapıcı ve olumlu ilişkilere sahip olma isteğimiz değişmedi. Ancak Putin, savaşıyla Rus hükümetinin bizimle olan ilişkilerini tamamen değiştirdi." diye yanıtladı. Müzakere ve görüşmelerin Almanya için her zaman öncelikli olduğunu belirten Schulz, şunları kaydetti: akşam olabilir "Son aylarda Rusya krizinde diplomasi aracılığıyla barışçıl çözüm bulabilmek için her yolu denedik. Ayrıca Türk dostlarımız gibi biz de diplomatik çözüm için opsiyonları her gün değerlendirmeye devam ediyoruz. Rus hükümeti görüşme tekliflerimize yanıt vermedi. Bunun yerine Putin Ukrayna'ya yönelik askeri saldırı ile dünyanın gözleri önünde uluslararası düzenin ve uluslararası hukukun en temel kurallarını eşi görülmemiş bir şekilde ihlal etmiştir. Rus hükümetinin bunu bir 'barış misyonu' olarak tanımlaması, BM Antlaşmasını saptırıyor. BM'nin, sonraki nesilleri savaş felaketinden korumak için kurulduğunu unutmamalıyız." Schulz, Ukrayna'daki savaşın bir dönüm noktası olduğunu çünkü sadece Ukrayna'yı doğrudan hedef almadığını, bunun aynı zamanda kurallara dayalı düzene de bir saldırı olduğunu vurguladı. Dünyada hiçbir ülkenin, daha güçlü olan komşusu öyle istedi diye egemenliğinin ele geçirilmesini kabul etmeyeceğini kaydeden Schulz, "Uluslararası toplum, başta güç kullanma yasağı olmak üzere BM Antlaşmasının ilkelerinin haksız şekilde ihlal edilmesini kabul edemez. Putin gibi savaş saldırganlarına karşı özgürlüğü, demokrasiyi ve refahı savunup korumalıyız." ifadelerini kullandı. "ALMANYA VE DİĞER AB ÜYESİ ÜLKELER, UKRAYNA'DAN GELEN TÜM SIĞINMACILARI KABUL EDECEK" Schulz, Almanya'nın Ukrayna'ya savunma ve insani durum açısından verdiği desteğe ilişkin de Almanya'nın, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle Rusya'ya karşı eşi görülmemiş bir yaptırım paketi uyguladığını ifade etti. Alman Silahlı Kuvvetlerinin stoklarından 2 bin 500 Strela tipi uçaksavar füze, 1000 tanksavar silah ve 500 Stinger tipi hava savunma füzesinin Ukrayna'ya gönderildiğini belirten Schulz, "Başka sevkiyatlar da değerlendirilmektedir. Almanya'da üretilen veya Doğu Almanya stoklarından kalan silahları Ukrayna'ya sevk etmeleri için NATO ortakları Hollanda ve Estonya'yı yetkilendirdik. Almanya ayrıca AB'nin Ukrayna'ya silah tedariki için oluşturduğu 450 milyon avro değerindeki fona 100 milyon avro ile katkıda bulunuyor." ifadelerine yer verdi. Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya ABD ile en büyük sivil desteği ve insani yardımı sağladığını belirterek "Almanya 2014'ten bu yana Ukrayna'ya insani yardım da dahil olmak üzere 2 milyar dolardan fazla destek sağladı. Almanya buna ilaveten 2014'ten beri AB aracılığıyla 3,8 milyar dolar mali yardım sağladı." ifadesini kullandı. Almanya'nın, 5,6 milyon dolara yükselteceği katkıyla Ukrayna İnsani Yardım Fonuna en çok destek sağlayan ülke konumunda olduğunu kaydeden Schulz, bunun yanı sıra Uluslararası Kızılhaça da Ukrayna için 11,2 milyon dolar finansman sağlandığını belirtti. Jürgen Schulz ayrıca AB'nin sivil koruma mekanizmalarının kalbi olarak nitelediği Afet Koordinasyon Merkezi tarafından da Ukrayna'ya ilaç yardımı gibi tıbbi desteğin sağlandığını aktararak "Almanya ve diğer AB üyesi ülkeler, Ukrayna'dan gelen tüm sığınmacıları kabul edecek." ifadesini kullandı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in, Ukrayna'ya yönelik saldırıları durdurulmazsa Rusya'nın "Berlin Duvarı'na kadar ilerleyeceği yönündeki sözlerini değerlendiren Schulz, "Ülkelerimizi ve değerlerimizi korumaya kararlı olduğumuz konusunda Putin ile iletişim kurmak için AB, NATO ve Batı ile bir bütün olarak gerekli tedbirleri alıyoruz." ifadesine yer verdi. "KOMŞU ÜLKELERİMİZ ARASINDA YER ALDIĞI İÇİN UKRAYNA'YA DAHA ÇOK DESTEK OLACAĞIZ" Büyükelçi Schulz, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni göç krizini Almanya'nın nasıl ele almayı planladığını ve Avrupa'nın mültecilere kucak açma konusunda Ukraynalılar ve Suriyeliler arasında çifte standart gösterdiği yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Almanya'ya 2015'te 1 milyondan fazla Suriyelinin geldiğini belirten Schulz, "Ülkemize gelen insanların resimlerini iyi hatırlıyorum: Tren garına ve kabul merkezlerine varan Suriyelileri selamlayarak karşılayan insanların resimleriydi. Bu insanlar, gelen Suriyelilerin gıda, su ve kıyafet gibi en acil ihtiyaçlarını karşılamışlardı." ifadesini kullandı. Schulz, sonraki aylarda Almanya'da ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir destek ve dayanışma dalgasının görüldüğünü anımsatarak "Sadece ülkem adına konuşabilirim ama şunu söyleyebilirim: Koruma ve barınmaya muhtaç acil durumdaki Suriyelilere destek olduk, şimdi Ukraynalı mültecilere de aynısını yapacağız. Komşu ülkelerimiz arasında yer aldığı için Ukrayna'ya daha çok destek olacağız." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN ROTASINI BİR GECEDE DEĞİŞTİRMEYECEK" Almanya'nın, G7 başkanlığı çerçevesinde G7 ortaklarıyla dış politikada güçlü ve birbiriyle bağıntılı ortak tutumu desteklediğini belirten Schulz, şöyle devam etti: "Ayrıca AB ile birlikte, ABD ve G7 üyesi ülkelerin yakın iş birliğinde Rusya ve Belarus'a karşı eşi görülmemiş yaptırımları desteklemektedir: Önemli Rus bankaları, bankalar arası iletişim ağı SWIFT'ten çıkartıldı. Rus Merkez Bankası rezervlerin yönetimine ilişkin transaksiyonlar yasaklandı. İhracat kontrollerinden ve ihracat finansman yasağından oluşan ağır ve hedef odaklı yaptırımlar paketi uygulandı. Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve 500'den fazla kişiye yönelik yaptırımlar uygulandı. AB hava sahası Rus mülkiyetinde olan, Rusya'da kayıtlı veya Rus kontrolünde olan tüm uçaklar için yasaklandı. Russia Today ve Sputnik'in AB'de yayın yapmasına yasak getirildi. Belarus'a karşı başka yaptırımlar da uygulandı." Schulz, Alman Silahlı Kuvvetlerinin Doğu Avrupa müttefikleri için desteğini genişlettiğini ve genişletmeye devam edeceğini kaydederek Alman ordusunun, Litvanya'da NATO Muharebe Grubunu yönettiğini ve askeri varlığını artırdığını da vurguladı. Romanya'da hava sahası denetiminin uzatıldığını ve genişletildiğini ifade eden Schulz, Almanya'nın Slovakya'da yeni bir NATO Muharebe Grubunun kuruluş sürecinde yer aldığını belirtti. Schulz, Almanya Deniz Kuvvetlerinin Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Akdeniz'de güvenliği sağlamak için ilave gemilerle yardım sağladığını da aktararak şu değerlendirmelerde bulundu: "Almanya, Doğu Avrupa'da NATO müttefiklerinin hava sahasının savunmasına da katılmak için savaş uçakları ve hava denetimi sistemleriyle hazırlanmıştır. Putin rotasını bir gecede değiştirmeyecek. Ancak Rus yönetimi ödeyeceği bedelin ne kadar yüksek olduğunu çok yakında hissedecek. Sadece geçen hafta Rusya'da borsa yüzde 30 değer kaybetti. Bu bize yaptırımların etkili olduğunu gösteriyor. Başka yaptırımları uygulama hakkını da saklı tutuyoruz." "TÜRKİYE 70 YILI AŞKIN SÜREDİR NATO'NIN GÜVENİLİR ORTAĞIDIR" Büyükelçi Schulz, Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemine ilişkin de "Coğrafi konumu, Montrö Sözleşmesi'nin koruyucusu ve diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin katkısı önemli bir belirleyiciliğe sahip. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve Rusya'nın saldırganlığının hukuksuzluğunu tanımasıyla Türkiye, bu krizde nerede yer aldığını açıkça ortaya koydu." dedi. Ukrayna'ya yapılan bu saldırının, NATO ve her bir üye ülkesinin ne kadar gerekli ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gösterdiğini belirten Schulz, "Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO'nın güvenilir ortağıdır ve savunma ittifakına olan katkısı her zaman olduğu gibi büyük önem arz etmektedir." ifadesini kullandı. "SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ ALANINDA TÜRK-ALMAN PROJELERİ ŞİMDİDEN GENİŞ BİR ALANA YAYILMIŞ DURUMDA" Jürgen Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya büyük bir tehditten doğan acil bir durum karşısında savunmayı sağlayabilmek için silah vermeyi kararlaştırdığını belirterek "Rusya Ukrayna'ya acımasız şekilde saldırdı. Dünyada her ülke gibi Ukrayna da BM Antlaşmasında yer alan kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukukun geçerli olduğu topraklarda durduğumuz için biz de BM Antlaşmasını birlikte savunmak zorundayız." ifadelerine yer verdi. Almanya'nın, NATO müttefiki Türkiye'ye bazı askeri malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin ise Schulz, şunları kaydetti: "Savunma iş birliği alanında Türk-Alman projeleri şimdiden geniş bir alana yayılmış durumda. Türkiye'nin NATO müttefikimiz olması gerçeği özel bir anlama sahip. Federal Hükümet esasen kısıtlayıcı ve sorumluluk sahibi silah ihracatı politikası güdüyor. Bu nedenle ihracat izni verilmeden evvel tüm başvurular dış ve güvenlik siyasetinin tüm önemli açıları bakımından titizlikle inceleniyor. Bu alanda geleceğe yönelik iş birlikleri hakkında Türk hükümetiyle yoğun bir fikir alışverişi yürütüyoruz."

2 yıl önce

Enver Aysever'den İslami değerler ve milletin gelenekleriyle dalga geçen iğrenç açıklamalar: "Kıllı kıllı adamlar, çorap kokulu yer sofraları…"

İslami değerlere karşı geçmişte yaptıgı açıklama ve paylaşımlarıyla tanınan muhalif gazeteci Enver Aysever, kendisine ait YouTube kanalında yine iğrenç cümleler kurdu. Aysever, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin fiziki görüntüsü ve Şanlıurfa'da yer sofrasında çekilmiş fotoğrafları üzerinden Türk insanının örf geleneklerini aşağılayan ifadeler kullandı. Aysever, Şanlıurfa'da yer sofrasında oturanlar için "çorapları kokan, kıllı kıllı insanlar" benzetmesi yaptı. İşte Aysever'in skandal açıklaması: "O kıllı kıllı adamların yer sofrasına oturup acayip siyah çoraplarla... Nedense bana hep kokuyormuş gibi geliyor. Adamların o çoraplarının kokusu burnuma geliyor. O masaya oturup yemek yiyemem."

2 yıl önce

Emre Can Çalışkan’ın Halk TV’nin Atatürk’ü nasıl sömürdüğünü anlatan videosu sosyal medyaya damga vurdu

Genç kuşağın başarılı komedyenlerinden Emre Can Çalışkan, stand-up gösterisinde Halk TV’de yayınlanan Atatürk baskılı ürünleri diline doladı. Sosyal medyaya damga vuran video kısa sürede viral hale geldi. https://twitter.com/muthiskapak/status/1510209753095409669?s=21&t=aJDA1329bkJSBTyi_PY2EA

2 yıl önce

CHP Ereğli Belediyesi, yaşlı çifte verdiği yemeği geri aldı. Yaşlı adam ve eşi yemekleri alınınca oruçlarını şekerli su yaparak açtıklarını söyledi

Kdz. Ereğli Belediyesi 3 yıldır ilçede yaklaşık 400 ailenin evine her gün sefer tasları ile üç çeşit sıcak yemek getiriyor. Kdz. Ereğli Belediyesi’nin sıcak yemek getirdiği ailelerden biri de Belen Mahallesi’nde ikamet eden Öztürk ailesiydi. Kendisi gibi 70 yaşında olan ve kemik erimesi, astım, bronşit ve tansiyon gibi rahatsızlıkları bulunan Hatice Öztürk ile 2 katlı bir evde yaşayan Necati Öztürk, eşinin rahatsızlığı nedeniyle yemek hazırlayamadığını ifade etti. Sosyal Yardımlaşma gibi kurumlardan hiçbir şekilde yardım almadığını sadece Ramazan aylarında belediyeden sıcak yemek yardımı aldığını dile getiren Öztürk belediyenin kendilerine 3 yıldır sıcak yemek verdiğini, bu yılda yine 3 gün sıcak yemek geldiğini ancak 3. gün evlerine getirilen yemeğin belediye tarafından geri alındığını söyledi. Bu duruma çok üzüldüğünü anlatan Öztürk, belediye yemeği geri alınca yemek yapamadıkları için o akşam orucunu şekerli su yaparak açtığını ifade etti. Öztürk gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ben Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan emekliyim. Eşim hasta. İstanbul Sarıyer’de kemik hastanesine gidip geliyoruz. Ben maaşımdan kredi kullandım ve maaşım yetersiz geliyor. Yumurta, tavuk ve civciv satarak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. 70 yaşımı bitirdim, 71’den gün aldım. 2 kızımın ikisi de evlendi gitti, iki oğlum İstanbul’da şoförlük yaparak geçinmeye çalışıyor. Evde eşimle birlikte yaşıyoruz. Eşim yattığı yerden kalkamıyor. Ayağına bir halı takılsa düşüyor. Biz mağduruz. Öyle anlatıldığı gibi bir lüksümüz yok. Sebep olanlardan Allah razı olsun; ben bu yemeği alıyordum. 2 gün peş peşe geldi. 3. gün yemeği evin dış girişine koymuşlar. Ben de camdan görüp yemeği aldım ve merdiven başına koydum. Arkada bahçeye gittim ve orada biraz takıldık. İftara yarım saat kala tekrar evde yemeğimiz var nasıl olsa diye geldik. Bizim koyduğumuz yerde yemek kapları yok. Komşular mı aldı diye düşünürken 1 gün sonra bir arkadaşıma durumu anlattım. O da belediyeyi arayıp ilgili kişiye sormuş. Beni birisi ‘Emekli, üzerinde daire var, şöyle lüks yaşıyor, böyle parası, malı var’ demiş. Benim yemeğimi kestikleri gibi tam iftar açacak zaman yemeği alıp gitmişler. Biz öylelikle öğrendik belediyenin aldığını” diye konuştu. Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ı sevdiğini ve yıllardır onun için mücadele ettiğini aktaran Öztürk, sıcak yemeğinin kesilmesine bir anlam veremediğini ve çok üzüldüğünü söyledi. Öztürk ayrıca, söylendiği gibi varlıklı bir olsa belediyenin yemeği yerine lokantalara gidip yemek yiyebileceğini belirtti. 70 yaşındaki Hatice Öztürk de kemik erimesi, astım hastası olduğunu ve ayakta duramadığı gibi merdivenlerden de zor inip çıkabildiğini belirterek, mutfakta durup yemek yapmaya gücünün yetmediğini anlattı. Sıcak yemek geldiğinde şükredip çok sevindiğini ve gönderenlere hep dua ettiğini belirten Hatice Öztürk, şimdi büyük güçlükle yapabildiği kadar yemek hazırlamaya çalıştığını söyledi. Kdz. Ereğli Belediyesi yetkilileri ise Öztürk ailesinin yemeğinin üzerlerine kayıtlı ev ve daire olduğu için kesildiğini ifade etti.

1 yıl önce

Esed rejiminin damadı Deniz Büstani’den Türkiye’de ‘göçmen’ provokasyonu

Kendisini gazeteci ve Ortadoğu uzmanı olarak tanıtan Deniz Büstani isimli provokatör, Türkiye’de Suriyeli düşmanlığını körüklemek ve Esed rejiminin reklamını yapmak için çabalıyor. Aslen Hataylı olan Büstani, sık sık ticari ilişkilerinin olduğu Suriye’ye giderek Esed rejiminin üst düzey yöneticileri ve askerleri ile görüşüyor. KİRLİ İLİŞKİ AĞI Esed rejiminin Türkiye’de provokasyon için görevlendirdiği iddia edilen Büstani, Suriye’deki Baas rejiminin önde gelen isimlerinden Halaf Al Muftah’ın kızıyla nişanlı. Suriye’de Hafız Esed döneminde Sünni halka ve Türkmenlere karşı başlatılan, başta Hama Katliamı olmak üzere pek çok kanlı operasyonda görev alan Halaf Al Muftah, oğul Beşar Esed döneminde de Baas rejiminde etkisini sürdürüyor. Baas rejiminin önde gelen karanlık isimleri ile sık sık bir araya gelen Büstani’nin Türkiye’den edindiği bilgileri Esed yönetimine aktardığı iddia ediliyor. KAYINBABASI AL MUFTAH AZILI TÜRK VE İSLAM DÜŞMANI Büstani’nin kayınbabası Halaf Al Muftah, Hafız Esed döneminde PKK ile ilişkileri koordine eden isim olarak biliniyor. Teröristbaşı Apo’nun Suriye’de misafir edildiği dönemde, Apo ile sık sık buluşan Al Muftah, sık sık Suriye basınında Türk milletine ve devletine hakaret ediyor. Türk ordusunu ‘işgalci’, Türk askerini ‘katil’ olarak tanımlayan Al Mutfah, Türkiye’nin Osmanlı’dan kalma bir alışkanlıkla yayılmacı politika izlediğini sık sık dile getiriyor. https://twitter.com/arahmaneminoglu/status/1498010020470001668?s=21&t=pOfwKEHWSdmARR8TuqBfIA DENİZ BÜSTANİ’DEN ESED REKLAMLARI Esed katliamlarından kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelileri sosyal medyada hedef haline getiren paylaşımlar yapan Büstani, aynı zamanda Esed rejiminin de Türkiye’deki basın danışmanı gibi çalışıyor. Sık sık Türkiye Cumhuriyeti devletini hedef alan Büstani, Esed rejimine övgüler yağdırıyor. Esed rejiminin ne kadar demokratik olduğunu, Suriye’de insan haklarının ve yaşam koşullarının Türkiye’den daha kaliteli olduğunu dile getiren Büstani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe ile devrilmesini isteyen isimlerin skandal ifadelerini de sosyal medya hesabından paylaşıyor. https://twitter.com/ibrahimbozantr/status/1425207347585105921?s=21&t=76eDq6egphHd1HhAzS0jEQ PROVOKATÖR İLAY AKSOY İLE İTTİFAK İYİ Parti kurucuları arasında yer alan ancak Suriye diktatörü Esed ile olan kirli ilişki ağı yüzünden İYİ Parti’den gönderilen İlay Aksoy, Deniz Büstani’nin Türkiye’deki hamisi konumunda… Esed sevgisi aşk derecesine ulaşan İlay Aksoy’un sosyal medyada dolaşıma soktuğu yüzlerce yalan haber ve paylaşımın yanı sıra Esed rejiminin Türkiye’deki PR faaliyetlerini yürüten isim olduğu da belirtiliyor. REJİMİN GAZETECİLERİ İLE TÜRK DÜŞMANLIĞI İkilinin sosyal medyada yaptığı canlı yayınlarda ise Esed rejimine bağlı Türk düşmanı isimler, Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine propaganda yapıyor. “S Kuşağı” adını verdikleri sosyal medya yapılanması ile Esed rejiminin reklamını yapmaya devam eden Aksoy ve Büstani’ye Esed rejiminin aylık ödeme yaptığı daha önce pek çok defa sosyal medyada iddia edilmişti. Tüm yayınlarında Türkiye’yi karalayan ve Esed rejimine methiyeler düzen ikilinin Esed rejimi dışişleri sözcülüğünün Türkiye aleyhine olan tüm açıklamalarını sosyal medyada işledikleri görünüyor. Büstani’nin ayrıca İdlib’de Türk ordusuna saldıran ve Mehmetçiği şehit eden Esed rejimi askerleri ile zafer pozları vermesi de sosyal medya hesaplarından paylaşılmış durumda…

1 yıl önce

Ekrem İmamoğlu'nu eleştiren Can Ataklı'ya tepki: 'Patronlarımı arayarak ‘at bu adamı’ dediler'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, son çıkışlarıyla birçok kesim tarafından tepki görmüştü.  Tele 1 sunucusu ve Korkusuz yazarı Can Ataklı da İmamoğlu'nu eleştirenler arasında yer aldı. Ataklı, İmamoğlu’nun hiçbir hizmet yapmadığını ve balonun patladığını belirtmişti.  ELEŞTİRDİĞİ İÇİN TEPKİ GÖRDÜ Can Ataklı, yeni bir açıklama yaparak İmamoğlu’nu eleştirdiği için hayatında ilk kez sokakta tepkiyle karşılandığını ifade etti. Ataklı, “Hep muhalif oldum ya. 30 yılı aşkın süredir, ne AKP’den ne Refah’tan ne MHP’den, ANAP’tan, Doğruyol’dan hiçbir tepki gelmezken, CHP’li birinden tepki gelmesi ürkütücü. Bugüne kadar hiçbir AKP’li benim patronlarımdan birini arayıp çalıştığım yerlerde ‘bu herifi at’ demediler. Ama CHP’liler genel merkez dâhil üç ya da dört kere benim bildiğim direk patronlarımı arayarak ‘at bu adamı’ dediler. Bu tehlike!” dedi. Ataklı Youtube kanalındaki yeni yayınında bu sefer İmamoğlu'nu eleştirdiği için tepki gösterenler olduğunu açıkladı. HAYATINDA İLK KEZ SOKAKTA TACİZ EDİLDİ: NEDENİ İMAMOĞLU'NU ELEŞTİRMESİ Can Ataklı, gazetecilik hayatında sokakta hiç rahatsız edilmediğini belirterek ilk kez Ekrem İmamoğlu'nu eleştirdiği için sokakta taciz edildiğini belirtti. Ataklı şunları söyledi: "Bir de ilk defa başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum dün yaşadım. Can Ataklı, bir kere bile sokakta dışarda bir kötü muameleye, tacize hatta kötü bakışa rastlamadığını açıkladı. AKP'liler geldiler oturdular, bir süre sonra ben falanca ilçe teşkilatında yazmanın, genel sekreterim, yönetim kurulu üyesiyim filan diyenler, AKP milletvekilleri, AKP'li bakanlar, bir sorunlu bir şey olmadı. Ama ilk defa dün, yaşlıca bir adam bir otobüs durağında beni gördü, birden bire döndü Utanmıyor musun sen TV100'de söylediklerine. Anlamadım ilk önce. TV100'e çıkmadım dedim. "Boyundan posundan utan" dedi. Anladım sonra Ekrem İmamoğlu olayı olduğunu. Tartışmada benim sözlerimi yayınlamış, izlemiş. Tamamını izlememişsiniz. Uzağa gittikten sonra şöyle bağırdı: AKP'ye söylemeye korkuyorsun ama yetmiyor değil mi? O çok rahatsız edici bir şey. (…) " "HEP MUHALİF OLDUM AMA HİÇBİR AK PARTİLİ BUNU YAPMADI" Ataklı, sözlerine şöyle devam etti: "30 yılı aşkın süredir, ne AKP'den ne Refah'tan ne MHP'den, yani hep muhalif oldum ya. ANAP'tan, Doğruyol'dan hiçbir tepki gelmezken, CHP'li olduğunu anladığım birinden gelmesi şöyle bir ürkütücü taraf yapıyor."

1 yıl önce

Tanju Özcan’dan kadın meclis üyesine tepki çeken sözler: “Ben evli barklı adamım”

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın belediye meclis toplantısında kadın bir meclis üyesine sarf ettiği sözler tepkilere neden oldu. CHP’li Özcan kadın meclis üyesine ”Bana niye el sallıyorsunuz, ben evli barklı adamım ayıp oluyor..!” dedi.

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 19 20