05 Mayıs Pazar 2024
1 yıl önce

Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan: Depremden çok bizi yoran provokatörlük

Türkiye 6 Şubat sabahına büyük bir felaketle uyandı. Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Sabah saat 04.17'de yaşanan deprem; Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı da sarstı. Yaşanan mucizevi kurtuluşlar, depremzedelere, ekiplere ve milyonlara derin nefes aldırdı. Yapılan özverili çalışmaları anlatan Vali Salih Ayhan, Şanlıurfa'da arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini söyledi. Vali Ayhan bir başka açıklamasında ise depremin ilk anından itibaren özellikle sosyal medyada yayılan dezenformasyon içerikli bilgilere tepki gösterdi. "Özel bir provakasyon gayretinin olduğunu görebilmekteyiz" "Emin olun bizi depremden çok bu provakatörlük yoruyor." diyen Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan'ın açıklamaları şu şekilde: Az önce bir vatandaşımızın taziyesine gittik. 5 tane yakınını kaybetmiş bir kardeşimiz şöyle konuşuyor, devletimiz yanımızda oldu bizim apartmanımız yıkıldıktan yarım saat sonra asker, polis, sağlık ekibi geldi diye. 68 saat sonra enkazdan çıkan ve 5 akrabasını kaybeden bir kardeşimiz. Özel bir provakasyon gayretinin olduğunu görebilmekteyiz. Bir enkaza gittik orada hiç yakını olmayanlar var. Vinçler gelsin kaldırsın gitsin, bu sözlerin ardından saatler sonra bir canlı kadın çıktı sağ bir şekilde.

1 yıl önce

Depremde yıkılan apartmanın sahipleri yurtdışına kaçtı: Kılıçdaroğlu ile resmi ortaya çıktı

Depremin vurduğu Adana Çukurova’da yerle bir olan 14 katlı apartmanın sahiplerinin yurtdışına kaçtığı öğrenildi. Yıkılan binayı yapan şirketin sahiplerinden Hasan Can Alpargün’ün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile resmini sosyal medya hesabında profil resmi yaptığı ve gazetelere "Sıradışı bir mimar" ifadeleriyle reklam verdiği ortaya çıktı.

1 yıl önce

İspanyol sismolog Jordi Diaz: Türkiye'deki 2 deprem Japonya'daki 9,1'lik depremden 30 kat daha şiddetli

Barcelona kentinde bulunan enstitüde görev yapan Diaz, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen depremlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Çok büyük, şiddetli bir deprem, istatistiklere göre Türkiye'deki, yüzyılın en büyük depremi." diyen Diaz, dünyada da bu büyüklükteki depremlerin yılda 10-20 defa meydana geldiğini ama Türkiye'deki depremin, yıkıcılığı bakımından bazı farklıkları bulunduğunu vurguladı. Diaz, bölgedeki 10 ili etkileyen depremin derinliğinin 15-20 kilometre ile yüzeye çok yakın olmasının, merkezinin yerleşim yerlerinde bulunmasının ve dayanıklı binaların inşa edilmemesinin kayıpların fazla olmasındaki ana nedenler olduğunu sıralayarak "Türkiye'deki gibi depremlere biz 'sığ deprem' diyoruz ve ne kadar sığ olursa etkisi o kadar fazla oluyor." ifadesini kullandı. İspanya'nın güneyindeki Lorca kentinde 11 Mayıs 2011'de meydana gelen depremin çok daha sığ bir deprem olduğunu ancak büyüklüğün düşük olması nedeniyle daha az kayıp yarattığını anlatan Diaz, "Lorca'daki deprem, 3-5 kilometre derinlikte çok sığdı ama 5,1 büyüklüğündeydi. Bu büyüklükte dünyada yılda 10 bin kadar deprem olur. Lorca'daki de yerleşim yerinde olmasından ötürü ölümlere yol açtı. Enerji salınımı olarak bakarsak Türkiye'deki deprem, İspanya'dakinin 1000 katından fazlaydı." diye konuştu. Diaz, Türkiye'deki depremleri Ağustos 2016'da İtalya'nın orta bölgesinde meydana gelen ve 280'den fazla kişinin öldüğü 6,2 büyüklüğündeki depremle de kıyaslayarak "İtalya'da dikey bir kırılma vardı. Türkiye'de ise tamamen yatay bir fay hattı. Mekanizmaları tamamen birbirinden farklı depremler." görüşünü dile getirdi. "Türkiye'de deprem, sismik haritada 'kırmızı' olarak belirlenen riskli bir bölgede oldu. Burada deprem olacağı biliniyordu ama geçen hafta mı, gelecek 20 ya da 50 yılda mı olacağı tabii ki bilinmiyordu. Sorun burada." diyen İspanyol sismolog, şöyle devam etti: "Depremlerde, risk bölgesini biliyoruz ama zamanı bilemediğimizden yapmamız gereken şey, en iyi şekilde hazırlıklı olmak ve dayanıklı yapıları inşa etmektir. Bu büyüklükte bir depremde kayıplar önlenemez ama kayıpların daha az ya da daha çok olması birçok faktöre bağlı." Diaz, Japonya'da 2011'de "alışılmışın dışında, olağanüstü denilebilecek" Tohoku'daki 9,1 büyüklüğünde Türkiye'dekine benzer bir deprem olduğunu belirterek "Ama Kahramanmaraş'ta 9 saat arayla 2 büyük deprem oldu. Bu, çok az gördüğümüz bir durum. Japonya'dakine göre salınan enerji miktarının 30 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz." değerlendirmesini yaptı. "ÇIKACAK VERİLER, SİSMİK RİSKLERİ, MEVCUT KURALLARI DEĞİŞTİREBİLİR" Kahramanmaraş merkezli depremlerin ayrıntılı incelenmesi gerektiğinin altını çizen Diaz, şöyle devam etti: "Türkiye'de iki farklı fay hattında depremler oldu ve bilimsel olarak bunun artçı mı yoksa farklı bir deprem olduğu mu halen tartışılıyor. Büyük bir olasılıkla birinci deprem, ikinciyi tetikledi. Bu kırılmaların nasıl olduğu uzmanlarca çok farklı yönde, üzerinde bilimsel olarak çalışılması gereken bir konu. Bu depremlerden gelen veriler, kesinlikle deprem çalışmalarında ilerleme kaydetmek için kullanılacaktır. Kırılma şekli olarak incelendiğinde bölgesel fay hatlarının jeodinamik durumunun daha iyi anlaşılmasına da yardımcı olacaktır. Çıkacak veriler, sismik riskleri, mevcut kuralları veya gözetim alanlarını değiştirebilir." İSTANBUL'DA DEPREM RİSKİ Türkiye'de uzmanların deprem riskinin yüksek olduğu yerlerin başında gösterdiği İstanbul'un durumunu da değerlendiren Diaz, şunları kaydetti: "İstanbul, diğer birçok yer gibi büyük ve yıkıcı deprem olma riski olan bir yer. İstanbul, oldukça belirgin bir tehdit ama aynı şekilde Tokyo, Los Angeles, San Francisco, California'da da aynı şekilde büyük depremler bekleniyor. Bu, yanardağ yamacında ya da sel felaketi riski olan bölgelere yakın yerlerde yaşamayla aynı. Risk var ve yapılacak şey en azından yeni binaların depreme en iyi şekilde dayanıklı olarak inşa edilmesi, lojistik desteklerin güçlendirilmesi ve kurtarma ekiplerinin her yönden hazır hale getirilmesidir. Çünkü bu noktadan itibaren mahalleleri tamamen yıkıp yeni evler yapamazsın. Bunun ekonomik ve sosyal yükünü kimse karşılayamaz. Deprem bölgesinde yaşıyorsan bilmelisin ki er ya da geç o deprem olacak. San Francisco'daki büyük deprem, 1906'da oldu. Şimdi herkes orada yeni bir büyük deprem bekliyor." Dayanıklı binaların inşa edilmesinin can kurtardığını, benzer büyüklükte olan Japonya ve Haiti'deki depremlere bakıldığında da görüldüğünü belirten Diaz, "İlk olarak deprem bölgesindeki binaların bir yapım yönetmeliği vardır ve buna uymak gerekir. Bu kurallar da bazı depremlerde hata oluşturabilir ama yıkım şiddeti farklı olur. Bilimsel bir şeye gerek olmadan inşaata ne kadar yatırım yapılırsa, insan kaybı sayısının daha az olacağı çok açıktır. Bu, herkes için geçerli." görüşünü dile getirdi.

1 yıl önce

Hatay'da depremde yıkılan Rönesans Rezidans'ın tutuklu müteahhidi Coşkun'un ifadesi ortaya çıktı

Depremin ardından Karadağ'ın başkenti Podgorica'ya kaçmaya çalıştığı sırada İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alınan ve bugün çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanan Coşkun, savcılık ifadesinde, Antis Yapı İnşaat firmasının sahibi ve müteahhidi olduğunu belirtti. Firmanın diğer ortağının kardeşi olduğunu söyleyen Coşkun, Rönesans Rezidans'ın ortağı olduğu firma tarafından yapıldığını aktardı. Rönesans Rezidans'ın 4 blok, 249 bağımsız bölüm ve alt katta iki otoparktan oluştuğunu ifade eden Mehmet Yaşar Coşkun, 2011'de yapımına başlanan binanın 2013’te tamamlandığını anlattı. 'Binada 10 yıldır bir sıkıntı yaşanmadı' Coşkun, ifadesinde şunları ileri sürdü: "İki yıllık inşaat sürecinde herhangi bir sıkıntı çıkmadı, kazasız bir şekilde inşaatı bitirdik. Bina 10 yıldır kullanımdaydı, bu süre zarfında herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Binada sonradan herhangi bir esaslı değişiklik yapılmadı, mevzuatta öngörülen tüm işlemleri yerine getirdik. Biz betonarme kaba inşaatını İstanbul merkezli Yapı İnşaat isimli firmaya vermiştik. Hatırladığım kadarıyla bu firma da iki ortaklıydı." Rönesans Rezidans gibi çok bina inşa ettiğini söyleyen Coşkun, Antakya'da 75. Yıl Bulvarı üzerindeki bir binanın da kendileri tarafından yapıldığını, Rönesans dışındaki binalarında sıkıntılı bir durum olmadığı bilgisini aldığını savundu. 'Neden yıkıldığını ben de bilmiyorum' Mehmet Yaşar Coşkun, ifadesine şöyle devam etti: "Rönesans Rezidans'ın neden yıkıldığını ben de bilmiyorum. Rönesans Rezidans'ın zemin etüdü yapılmış ve sağlam durumdaydı. Tüm ruhsatları alındı, hem belediye hem yapı denetim firması tarafından bizzat yerinde gerekli numuneler alınmak suretiyle gerekli incelemeler yapıldı, kontrolleri sağlandı. Bu aşamalarda hiçbir sıkıntı çıkmadı. Hatta biz Rönesans Rezidans'ı inşa ederken yapımını aşama aşama fotoğraf ve video kaydına aldık. Bunların bilgisayarlarda kayıtlı olduğunu düşünüyorum. Temin edebilirsem bilahare ibraz edeceğim. Rönesans Rezidans ile ilgili aklıma gelen tek bir şey var; depremin dalga boyunun bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm depremlerden farklı olması diye düşünüyorum. Ayrıca deprem yeryüzüne çok yakın birkaç kilometrelik mesafede olduğu için de yıkım olmuş olabilir. 6 Şubat'ta art arda iki deprem yaşandı. İkinci deprem, merkez üssü Elbistan olan deprem daha şiddetli bir depremdi. Ben deprem uzmanı değilim bu söylediklerim tahmine dayalı değerlendirmelerimdir." 'Karadağ biletini 8 Şubat'ta aldım ama binanın yıkılmasıyla alakası yok' İnşaat firması olarak Karadağ’da da inşaatları olduğunu öne süren Coşkun, buradaki yapıların tapularını vermeleri gerektiğini ve bu ülkeye gitmeyi daha önceden planladığını iddia etti. Coşkun, kayınpederinin kalça kemiğini kırması nedeniyle bu ülkeye gidişinin geciktiğini savunarak, "Her ne kadar Karadağ'a gidişim önceden planlanmış olsa da uçak biletini 8 Şubat günü aldım. Rönesans Rezidans isimli yapının depremden etkilenip yıkılmasıyla benim Karadağ ülkesine gidişim arasında herhangi bir ilişki yoktur. Ben kesinlikle soruşturmadan kaçmak için Karadağ ülkesine gitmeye çalışmadım. İşlerim dolayısıyla Karadağ ülkesine gidecektim. Biz plan, proje ve mevzuata uygun bir inşaat yaptık. Bu nedenle üzerime atılı suçu kabul etmiyorum." dedi. 'Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş müvekkilimin lehine açıklama yapmıştır' Coşkun'un avukatı Kübra Kalkan Çolakoğlu ise Coşkun'un aile dostu olduğunu ifade etti. Kendisinin ve müvekkilinin depremde çok sayıda akrabasını kaybettiğini söyleyen avukat Çolakoğlu, müvekkilinin firmasının yaklaşık 30 yıllık bir firma olduğunu vurguladı. Rönesans Rezidans dışında, firmanın yaptığı diğer binaların sağlam olduğunu savunan avukat Çolakoğlu, "Yaptığı tüm binalar sapasağlam ayaktayken bir bina çöktü diye müvekkilim sorumlu tutulmaktadır." dedi. Avukat Çolakoğlu, şöyle devam etti: "Kamuoyunda bir suçlu, bir fail aranmaktadır. Bu fail de müvekkilim olarak belirlenmiştir. Bir basın mensubunun yaptığı haber dolayısıyla müvekkilim ortaya atılmıştır. Diğer binaları yapanlarla ilgili herhangi bir şey yapılmazken müvekkilim sürekli kamuoyunda tartışılmaktadır." Coşkun'un son bir yıl içinde yaklaşık 10 defa Karadağ'a gittiğini belirten Çolakoğlu, müvekkilinin bu ülkeye gidişinin kaçma amaçlı olmadığını iddia etti. Avukat Çolakoğlu, şunları kaydetti: "Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, basına yaptığı açıklamada Rönesans Rezidans'ı inşa eden müvekkilimin üzerine çok gidilmemesi gerektiğini, kendisinin yani müvekkilimin idealist bir insan olduğunu, şu an bina yıkımlarının hangi nedenden kaynaklandığının bilinmediğini, müteahhitlerin üzerine bu aşamada çok gidilmemesi gerektiği yönünde ifadede bulundu. Yani özetlemek gerekirse Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş müvekkilimin lehine açıklama yapmıştır. Müvekkilimin durumu tamamen basının yaptığı haberler sebebiyle bu aşamaya gelmiş ve soruşturma başlamıştır." Gerekli incelemeler yapıldığında mevzuata uygun binanın yapıldığının ortaya çıkacağını iddia eden Çolakoğlu, suçlamaları kabul etmediklerini bildirdi.

1 yıl önce

Depremden sağlam çıkan TOKİ konutlarının sakinleri yaşadıklarını anlattı: Ben hayatımda böyle bir şey yaşamadım

Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki 10 ili etkileyen ve "asrın felaketi" olarak nitelendirilen depremler, TOKİ konutlarında hasara yol açmadı. TOKİ eliyle yaptırılan, Adana'da 21 bin 154, Hatay'da 8 bin 18, Osmaniye'de 3 bin 323 olmak üzere 32 bin 495 binada yapılan kontrollerde herhangi bir yıkım ya da yapısal hasar olmadığı tespit edildi. Adana'nın merkez Seyhan ilçesi Yeşiloba Mahallesi'nde 2008'de yaptırılan 730 konuttan birinde ailesiyle yaşayan Tarık Yavuz, AA muhabirine, yaklaşık 10 yıldır bu dairede ikamet ettiklerini söyledi. Söz konusu iki büyük deprem sırasında evde olduklarını belirten Yavuz, binada ve evin içinde bir hasarın olmadığını ifade etti. Yavuz, "Buradaki TOKİ'de oturan kimse 'Evimde camım, televizyonum düştü' demez. Hiçbir zararımız yok. Depremden iki gün sonra gelip binaları kontrol ettiler. Kontrol sonucunda binalarımızda hiçbir sorunun olmadığını söylediler. Bunu da raporlayıp 'Evinizde oturabilirsiniz.' dediler. İlk depremde dahi dışarıya çıkmayıp geceyi evde geçirdik. Evin içinde bir zarar olmayınca dışarı çıkma ihtiyacı da duymadık." dedi. Yavuz, kentte yıkılan binaların enkazlarında arama kurtarma çalışmalarına katıldığını, depremde iki yakınını kaybettiğini ifade etti. Tuba Ünsal, ilk sarsıntının şiddetiyle uyanıp aile bireyleriyle güvenli alanda bekledikten sonra dışarı çıktıklarını söyledi. Ünsal, evlerinde sorun olmadığı için oturmaya devam ettiklerini dile getirdi. "BEN HAYATIMDA BÖYLE BİR ŞEY YAŞAMADIM" Hatay'ın İskenderun ilçesindeki 1053 dairelik toplu konutun sakinlerinden Cemil Çengel, Pazarcık merkezli deprem sırasında uyanık olduğunu, sarsıntıyı hissedince eşini ve çocuğunu uyandırdığını belirtti. Çengel, sarsıntı şiddetlenmeye başlayınca birbirlerine sarılıp kelimeişehadet getirdikleri bilgisini veren Çengel, şöyle devam etti: "Elbise dolabı üstümüze devrilince kenara kaçtık. Deprem geçene kadar bekledik. Kaçacak bir alanımız yoktu. Çok şiddetli bir sarsıntıydı. Ben hayatımda böyle bir şey yaşamadım ama elhamdülillah binalarımız yıkılmadı. İskenderun sokaklarını gezdim. Çok bina yıkılmış, canlarımız gitti. TOKİ'nin konutları gerçekten sağlammış, buna inandım. Evimizin durumu genel olarak iyi ama hafif alçı çatlakları var, kolonlarda bir şey yok." ORUCA NİYETLENMEK İÇİN ÇAY DEMLEDİ, SALONA GİRERKEN DEPREM OLDU Halil Çiçek ise sarsıntı anında çok korktuklarını belirtti. Son yüzyılın en büyük depremlerinden birinin yaşandığını vurgulayan Çiçek, "Allah yardımcımız olsun. TOKİ'nin evleri gerçekten sağlam. Kim yapmışsa Allah razı olsun." dedi. Ahmet Özceylan, üç aylar orucuna niyetlenmek için kalkmasından bir süre sonra depremin başladığını dile getirerek, şunları anlattı: "Çay demlemiştim. Tam salona adım atarken kendimi yerde buldum. O sırada ocağın üstündekilerin hepsi devrilmişti. Yaklaşık 80 saniye çok şiddetli bir sarsıntı oldu. Böyle şiddetli bir depremi ilk kez yaşadım. Söyleyecek bir söz bulamıyorum. Kızım yan binada oturuyor. Damadım gelip beni aldı. Birkaç saat dışarı çıktık, ondan sonra evime geldim. Kızım da evinde kalıyor. Burası sağlam. TOKİ evlerinde şu anda herhangi bir sorun yok. Yıkılmadığına göre demek ki iyi yapılmış, sağlam bir yapı üzerine kurulmuş." "TOKİ'NİN YANINDAKİ VE ALTINDAKİ BİNALAR OTURULAMAZ HALDE" Osmaniye'de TOKİ konutlarının bulunduğu Vatan Mahallesi'nin muhtarı Baki Bayram da evlerinde ve bloklarda herhangi bir sıkıntının olmadığını söyledi. Evlerinin duvarlarında çatlak oluşmadığına dikkati çeken Bayram, "Buraya TOKİ'nin üst düzey yöneticileri de geldi. Depremin etkilediği 10 ili de kontrol etmişler, 10 ilde de TOKİ'lerde ciddi bir hasar görmediklerini, buradaki evlerde de bir şey olmadığını söylediler." ifadesini kullandı. Ali Göktürk ise Osmaniye'deki TOKİ konutlarını gezdiğini belirterek, "Hiçbirinde tek bir çatlak yok. Benim 7 katlı binamda da çatlak yok. Sadece kapılarda çok küçük kasma var. O da Osmaniye'nin merkezini düşündüğümüz zaman çok ama çok küçük bir sıkıntı. TOKİ'nin yanındaki ve altındaki binalar ise oturulamaz halde." değerlendirmesinde bulundu.

1 yıl önce

Depremde yıkılan binalarla ilgili soruşturma kapsamında 54 kişi tutuklandı

Asrın felaketi olan deprem afetinin ardından gözaltı ve tutuklama kararları art arda gelmeye devam ediyor. 11 ili vuran Kahramanmaraş merkezli deprem, büyük yıkımlara yol açtı. Binlerce canın gittiği afette, çok sayıda vatandaş da yaralı kurtuldu. Bölgede çalışmalar devam ederken, yıkılan binalara ilişkin de incelemeler başlatıldı. Bu süreçte birçok binadaki ihmalkarlıklar gözler önüne serildi. Oluşturulan bilirkişi heyetlerinin aldığı örnekler doğrultusunda ciddi malzeme eksiklikleri tespit edilmiş, ilk bulgulara göre betonun dayanıksız olduğu belirlenmişti.  Bu kapsamda savcılık tarafından sorumluların yakalanması için soruşturma başlatıldı. Yürütülen soruşturmayla ilgili son bilgileri Adalet Bakanı Bekir Bozdağ verdi.  "Sorumlu kim varsa hepsi yargı önünde hesap verecek" Sadece müteahhitlerin değil, tüm sorumluların yargı önünde hesap vereceğini belirten Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: Binaların denetimlerinde sorumluluğu olanların tespiti, defin işlemlerinin büyük bir titizlikle sürdürülmesi için yoğun bir çalışma yürütülüyor. Hakimler ve Savcılar Kurulumuz bölgeye çok sayıda gönüllü savcı görevlendirmiştir. Adli Tıp Kurumumuz da görevlendirmeyi gönüllüler üzerinden yapmaktadır.

Binaların müteahhitleri, belediyedeki meshuller, kolon kesenler dahil olmak üzere ihmali ve kusuru olanlar ayrımı olmaksızın soruşturulmaktadır. Sadece müteahhitler değil ilgili herkes soruşturuluyor. 

Bütün bu sorumlulara dair savcılıklarımız tarafından resen soruşturmalar başlatıldı. Deliller titizlikle toplanıyor. Vatandaşlarımız tarafından dile getirilen her türlü iddia da titizlikle değerlendiriliyor. Sorumlular yargı önünde hesap verecek. Adalet terazisinde tartılacaklar. 54 şüpheli tutuklandı Ayrıca Bakan Bozdağ, depremde yıkılan binalarla ilgili soruşturmalarda da 245 şüpheli hakkında işlem yapıldığını, 54 şüphelinin tutuklandığını duyurdu. 

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Hatay merkezli depremde 3 vatandaşımız hayatını kaybetti

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hatay merkezli 6,4 büyüklüğündeki depremde şu ana kadar 3 kişinin yaşamını yitirdiğini, 213 kişinin de hastanelere sevk edildiğini açıkladı.

1 yıl önce

Mersin'de binaların çoğu, 6 ve üzeri depremde yıkılma riski altında

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, önceki gün Hatay’da meydana gelen 6.4 ve 5.8 büyüklüklerindeki depremlerin yoğun olarak hissedildiği Mersin’de de vatandaşlar korkuyla dışarı çıktı. Özellikle yüksek katlı binalarda oturanlar, geceyi araçlarında geçirdi. Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Erkan Demir, kentte binaların risk barındırdığını söyledi. "Fay hattının geçmediği kentimiz yok" Mersin'in konumsal olarak depremden 300 kilometre uzakta olmasına rağmen yoğun şekilde hissettiğini belirten Demir, "Son günlerde birçok vatandaşımız evine giremedi. Binalarının sağlam olup olmadığı konusunda büyük bir endişeleri var. Bu kaygıları çok normal. Bu depremi belki yıkımla yaşamadık ama Mersin'i de bekleyen bir deprem var. Ülke olarak aslında bir fay kuşağındayız. Neredeyse fay hattının geçmediği bir kentimiz yok. Büyük deprem oluşturan fay hatlarının bir kısmı uzantı olarak bölgemizde devam ediyor. Mersin'den geçen fay hatlarının uzunlukları 150- 200 kilometre değil ama içinden ve civarından geçen birçok fay hattı var. Bu fay hatları ve olası depremler, yapılan araştırmalar sonucu incelenerek işaretlendi. Mersin bir depremle yıkılabilecek risk taşıyor. Kimse fay hatlarının geçmediği, tehlike olmayan bir kent olduğuna aldanmasın" dedi. "6 ve üzeri depremde can kayıpları olabilir" Adana'nın Ceyhan ilçesinde 1998'de meydana gelen depremde kentin ciddi anlamda hasar oluştuğunu kaydeden Demir, "Mersin'in yapı stokunun yarısından çoğu maalesef 40 yılın üzerinde binalardan oluşuyor. Bu da yakın civarda olacak 6 ve üzeri depremde can kayıplarının yaşanabileceği riskini barındırıyor. Tarihsel kayıtlara baktığımız zaman Viranşehir, Tarsus, Anamur geçmiş yıllarda yaşanan depremlerde yerle bir olmuş ve buraların üzerine kentler kurulmuş. Viranşehir'in 3 kez depremle yerle bir olduğunu biliyoruz, Tarsus altında bir kent barındırıyor. Bu kayıtlar aslında bizi şunu anlatıyor, bu bölge deprem açısında suskun bir bölge. 20 yıl öncesinde bu bölgede 30 ile 50 yıl arasında deprem bekliyorduk diye açıklama yapılmış ve aradan ciddi zaman geçti. Bu şunu gösteriyor; büyük bir risk barındırıyor. Burası sağlam bir kent değil. Zeminimiz alüvyon üzerine kurulmuş bir kent. Kıyı şeridinde devasa binalar inşa ediliyor. Sıvılaşma tehlikesinin olduğu, çok katlı binaların yapılmaması gereken bölgeler” diye konuştu.

1 2 3 4