14 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Dünyanın gözü Türkiye'de: Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü dışişleri bakanları toplantısı başladı

Türkiye ve dünya için tarihi bir gün yaşanacak. Antalya Diplomasi Forumu'nda, Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanları görüşecek. 3'lü zirveye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılacak. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, Türkiye'nin ara buluculuğu ile bugün Antalya'da gerçekleştirilecek Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü dışişleri bakanları toplantısı için Antalya'ya geldi. Kuleba, görüşmeyle ilgili, "Çavuşoğlu sayesinde gerçekleşecek" demişti. LAVROV DA ANTALYA'DA Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Antalya'ya ulaştı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Kuleba arasındaki görüşmeye ilişkin Belek Turizm Merkezi'ndeki 5 yıldızlı bir otelde bir araya gelineceği açıklaması yapıldı. https://twitter.com/mevlutcavusoglu/status/1501812549318238214?s=21 ÖNCE BİREBİR GÖRÜŞME, ARDINDAN 3'LÜ ZİRVE Türkiye'nin arabuluculuğu ile Antalya'da düzenlenen Rusya-Ukrayna-Türkiye üçlü dışişleri bakanları toplantısı başladı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 3'lü zirveden önce Ukraynalı mevkidaşı Kuleba'yla bir araya geldi. TÜM DÜNYA TAKİP EDİYOR Antalya’daki üçlü zirve, Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi’ndeki 5 yıldızlı Regnum Carya Hotel’de yapılacak. Zirveye ise dünyanın çeşitli ülkelerinden 334 gazeteci akreditasyon yaptırdı. Saat 11.00’de başlaması öngörülen üçlü zirve için basın mensupları sabasın erken saatlerinde otelin arka tarafındaki giriş noktasında akreditasyon kartlarını almak için sıraya girdi. 6’şarlı gruplar halinde otele alınan gazeteciler, kartlarını aldıktan sonra iki farklı arama noktasından geçerek medya salonuna alındı. Büyük ilgi gösterilen zirveyi takip eden gazeteciler bekleyişlerini sürdürürken, ülkelerinin televizyonları için canlı yayın gerçekleştiriyor. Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitri Kuleba’nın görüşme sonrasında ayrı ayrı basın toplantısı yapacağı belirtildi. https://twitter.com/mevlutcavusoglu/status/1501829063442378754?s=21

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyaya seslendi: “Kırım'ın işgaline tüm Batı tüm dünya ses çıkarmış olsaydı, acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?"

Devlet liderlerinin bir araya geldiği ve dünya gündemindeki en önemli bölgesel, küresel meselelerin masaya yatırıldığı Antalya Diplomasi Forumu, Turizm merkezi Belek'te başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın himayelerinde Dışişleri Bakanlığı'nca düzenlenen ADF'nin resmi açılışı saat 14.30'da yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Antalya Diplomasi Forumu'ndaki konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde: Saygıdeğer devlet ve hükümet başkanları, ülkelerin ve uluslararası kuruluşların değerli temsilcileri, akademi ve düşünce dünyasının kıymetli üyeleri, yarının liderleri olan sevgili gençler, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sizleri medeniyetler beşiği Akdeniz’in incisi güzel Antalya’mızda özellikle misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Asya, Avrupa ve Afrika’nın buluşma noktası, tarih, turizm ve kültür şehri Antalya’mıza hepiniz hoş geldiniz. Davetimize icabet ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Antalya Diplomasi Forumu’nun ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Geçen sene salgın şartlarına rağmen Antalya Diplomasi Forumu’nun ilk toplantısını başarıyla icra ettik. Tüm insanlığın sağlık kriziyle boğuştuğu sancılı bir dönemde Antalya’dan verdiğimiz barış, diyalog ve dayanışma mesajlarının foruma çok ayrı bir anlam kattığına inanıyorum. İkinci Antalya Diplomasi Forumu’na gösterilen teveccüh, forumun zaman içinde küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşmesi temennimizin kısa sürede gerçeğe dönüşeceğine işaret ediyor. 'FORUM AMACINA ULAŞMAYA BAŞLADI' Rusya ve Ukrayna krizinin ardından iki ülke arasındaki ilk üst düzey temasın Dışişleri bakanları seviyesinde dün burada gerçekleşmiş olması, Forumun amacına ulaşmaya başladığını gösteriyor. Foruma iştirak eden devlet ve hükümet başkanları, ülke temsilcileri ve diğer misafirlerimizin oturumlara yapacakları katkılar yanında, aralarında tesis edecekleri güçlü diyalogu da önemli görüyorum. Aynı şekilde istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin foruma yönelik yoğun ilgisini memnuniyetle karşılıyorum. Daha geniş katılımla tertip ettiğimiz İkinci Antalya Diplomasi Forumu’nun rüştünü ispat etmiş bir uluslararası etkinlik olarak inşallah yoluna kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum. Dünyamız, 21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanırken insanlığın küresel barışa, huzura ve refaha duyduğu özlem de o derece artıyor. Bilimde, teknolojide, tarımda, sanayide, iletişimde ve ulaşım imkanlarında yaşanan onca ilerlemeye rağmen, insanlık olarak temel meselelerimizi henüz çözüme kavuşturamadığımızı görüyorum. Terörizm, açlık, yoksulluk, kıtalar arasındaki adaletsizlik, sıcak çatışma ve iç savaşlar, iklim değişikliğinin açtığı çevre felaketleri, küresel gündemin en üst sıralarında yer almayı ne yazık ki sürdürüyor. Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken, birilerinin cüzdanları şişerken, belli başlı ülkeler günden güne zenginleşirken, istatistikler bize daha müreffeh bir dünya resmi çizerken maalesef hemen yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. Açlık virüsü her yıl dünyada koronavirüsten daha fazla insanın hayatına mal oluyor. Bugün yeryüzünde her 10 saniyede bir çocuk sırf bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor. İstikrarsızlık ve çatışmalar sebebiyle milyonlarca insan evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. Akdeniz’de, Sahra Çölü’nde veya karlı bir dağın tepesinde yitip giden hayatlar, insanların içinde bulunduğu çaresizliği ortaya koyuyor. Bakınız burada hepimizi düşündürmesi gereken bazı çarpıcı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece 2014 yılından bu yana Akdeniz’in mavi suları, 25 bine yakın umut yolcusunun mezarı oldu. Son 10 senede dünya genelinde mülteci sayısı 2 kattan fazla artarak 85 milyona ulaştı. Bu sayıya 15 günde 2 milyondan fazla Ukraynalı mülteci eklendi. Yerlerinden edilen kişi sayısının önümüzdeki dönemde daha da yükseleceği anlaşılıyor. Halihazırda 1 milyar insan günde 2 doların altında bir gelirle hayatta kalma mücadelesi veriyor. Esasen bu rakamların her biri tek başına karşı karşıya bulunduğumuz adaletsizliği göstermeye yeterlidir. Dahası bu sayıların her biri candır. Onurlu, güvenli hayat sürmeye hakkı olan birer anne, baba, kardeştir. Çocukların çaresizlikten daha körpe bir fidanken solduğu, 800 milyon insanın temel gıda maddelerine erişemediği, her gün yüz milyonlarca insanın yatağa aç girdiği bir dünyada yaşıyoruz. Kabul edelim ki böyle bir dünyada hayal ettiğimiz kalıcı barış, huzur ve istikrar tesis edilemez. Bırakınız yeni savaşların önüne geçmeyi, on yıllardır süren çatışmaların dahi çözülemediği bir denklemde kimse kendini emniyette hissedemez. Dünyanın devasa bir köye dönüştüğü günümüzde, nerede yaşarsak yaşayalım hiçbirimiz başkasından bana ne diyemez. 'DURDURAMADIĞIMIZ HER ÇATIŞMA SONUNDA BİZİ DE YAKAR' Söndüremediğimiz her yangının, durduramadığımız her çatışmanın, engelleyemediğimiz her zulmün, üzerine gitmediğimiz her problemin eninde sonunda bizi de etkileyeceğini, bizi de yakacağını bilmeliyiz. Bu acı gerçeğe Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da, Irak’ta, Arakan’da ve daha birçok kriz bölgesinde defalarca şahit olduk. Bu çatışma alanlarında çoğu kadın ve çocuk, milyonlarca sivil hayatını kaybetti. Medeni değerler ve insani hasetler çok ağır yara aldı. Uluslararası kuruluşlara güven iyice dibe vurdu. Terör örgütleri ve aşırılık tüm dünyada zemin kazandı. İnsanlığın ortak kültür mirası olan kadim şehirler enkaz yığınına döndü. Kimi zaman coğrafi, kimi zaman kültürel sebeplerle görmezden gelinen bu kriz bölgelerinin tamamında ihmallerin bedelini sadece sorumlular değil, insanlık olarak hep birlikte ödüyoruz, halen de ödüyoruz. Tarih, ibret almayanlar ve kıssadan hisse çıkarmayanlar için tekerrür eder. Ders alınmadığından sadece tarih değil aynı zamanda acılar da tekrarlanır. Ukrayna meselesi bu hakikatin en son örneği olarak karşımızda duruyor. Öncelikle burada bir hususun altını çizmek istiyorum. Türkiye hem Akdeniz hem Karadeniz ülkesidir. Ukrayna ve Rusya Karadeniz’den komşumuz ve dostumuzdur. Komşularımız arasındaki krizin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Gerilimin tırmanarak bu aşamaya evrilmesi en fazla bizi rahatsız etti, en çok bizi endişelendirdi. Komşumuz olan bir ülkenin egemenliğine yönelik saldırgan eylemleri asla maruz göremeyiz. Kırım’ın yasa dışı ilhakı başta olmak üzere Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü hiçe sayan gayrı meşru adımları Türkiye olarak reddediyoruz. Kırım’la ilgili net tutumumuzu 2014 yılından bu yana her vesileyle ifade ettim, ifade ettik, her zeminde açıkça dile getirdik. 'UKRAYNA YALNIZ BIRAKILDI' Gerek Rusya Federasyonuyla gerekse Ukraynalı dostlarımızla yaptığımız tüm görüşmelerde bu meseleyi hep gündemde tuttuk. Eğer 2014’te Kırım’ın işgaline tüm batı, tüm dünya ses çıkarmış olsaydı acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık? Ama Kırım’ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi, güzel de adalet bu yerkürenin belli bir bölümünde geçerli, diğer bölümündeyse geçersiz mi? Bu nasıl bir dünya? İşte ne yazık ki bu haksızlığın giderilmesi hususunda uluslararası toplum gereken hassasiyeti göstermedi, gereken desteği vermedi. Ukrayna haklı davasında yalnız bırakıldı. İşte bugün vaktinde güçlü irade sergilenmesi halinde diplomasiyle çözülebilecek sorunların yıkıcı ve can yakıcı sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Evlerini terk eden sivilleri, korku ve endişe dolu çocukları, harap olan şehirleri, ölen masumları gördükçe üzüntümüz katlanarak artıyor. Şöyle mülteciler içerisinden iki tabloyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir yavru, annesinin kucağında, annesinin gözleri yaşlı, baktım ki o yavru, annesinin gözyaşlarını yalamaya başladı. Bir taraftan siliyor, bir taraftan da annesinin gözyaşlarını yalıyor. Dünya bu tabloya mahkum mu ya? Bu olacak şey mi? Aynı şekilde babası polis memuru olan ufak bir yavru, kah eliyle babasının yanaklarını tokatlıyor, bir diğer eliyle babasının kaskına vuruyor. Baba polis, çocuk babasının kucağında bunu yapıyor. Bu dediğim 10-15 yaşında değil, 2 buçuk 3 yaşında bir çocuk. Dünya buna mı mahkum? O polisin görevi yavrusunun ağlayışını dindirmek mi? Yoksa terörü, anarşiyi engellemek mi? İşte ben şu andaki bu toplumu ekranları başında bizi izleyen tüm dostlarımıza diyorum ki, hep birlikte biz barışın dünyasını kurmaya mecburuz, savaşın değil. ‘RUS KÜLTÜRÜNE YÖNELİK FAŞİZAN UYGULAMALAR ASLA KABUL EDİLEMEZ’
 Gelinen aşamada yangına körükle gitmenin, ateşe bazen benzin dökmenin kimseye faydasının olmayacağı kanaatindeyiz. Ukrayna halkının meşru mücadelesi desteklenirken bu mücadeleye zarar verecek, leke sürecek adımlardan mutlaka imtina edilmelidir. Batı ülkelerinde yaşayan Rus kökenli insanlara ve Rus kültürüne yönelik faşizan uygulamalar asla kabul edilemez. İsim vereceğim, bakıyorsunuz Almanya’da bir orkestrada orkestra şefi, Putin’in arkadaşı. Putin’in arkadaşı olduğu için görevden alınıyor. Öbür tarafta, yine bir başka Avrupa ülkesinde, bakıyorsunuz dünyaca meşhur Rus kültürünün Dostoyevski’nin yayınları, eserleri, ülkede yasaklanıyor. Biz bunu neye benzetiyoruz biliyor musunuz? Bir zamanlar Irak’ta Hülagü’nün yakıp yıktığı kütüphaneler var ya aynı o döneme dönüş olarak görüyoruz. Biz yeni Hülagüler istemiyoruz. Ne demokrasi ne diplomasi ne insanlık bunlara layık değildir. Biz Türkiye olarak hem can kayıplarının önüne geçmek hem de bölgemizde barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için yoğun çaba harcıyoruz. Temennimiz itidal ve sağduyunun galip gelmesi, silahların bir an önce susmasıdır. MONTRÖ VURGUSU Bugün görüştüğümüz bir dost dedi ki “Bir SİHA bizim ülkemize düştü.” Şu anda o da dinleyicilerin arasında. Bakın hiç ilgisi alakası olmayan ülkeyi de bu silahlar vuruyor. Bu doğrultuda kriz öncesinden başlayıp bugüne kadar süren yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük, yürütüyoruz. 25-30’a yakın liderle görüşmelerim oldu ve devam ediyor. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımın, Bakan arkadaşlarımın görüşmeleri oldu, devam ediyor. Yaptığımız tüm görüşmelerde olduğu gibi bugün ve yarınki temaslarımızda da çözüm tekliflerimizi muhataplarımızla paylaşacağız. Bölgemizde sulhu sükunun hakim kılınması için Montrö Sözleşmesinin ülkemize verdiği yetkilerin kullanılması dahil elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz. Güncel sorunlara odaklanırken o sorunları ortaya çıkaran, büyüten ve içinden çıkılmaz hale getiren esas sebepleri gözden kaçırmamalıyız. Burada genel hatlarıyla ifade ettiğim birçok meselenin gerisinde İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan müesses nizam vardır. Savaştan galip çıkan 5 devletin menfaatlerini önceleyen, mevcut güvenlik mimarisinin günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermediği, veremeyeceği aşikardır.  Ukrayna kriziyle beraber sistemin çarpıklığının ötesinde çok daha büyük açıklarının ve yapısal problemlerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Çatışan taraflardan biri veto hakkına sahip daimi üye olunca, Güvenlik Konseyi’nin icbar edici rolü boşa çıkmış, sistem iflas bayrağını çekmiştir. Yeni bir diplomasi anlayışını geliştirmemiz şart. Karadeniz Ekonomik Teşkilatı, AB gibi örneklerden faydalanılması gerektiğini görüyorum. Antalya Diplomasi Forumu’nun yenin fikirlere vesile olmasını diliyorum. Forumun icrasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Savaşların olduğu değil barışın egemen olduğu bir dünya için sizleri selamlıyorum.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: “Dünya bir suç bataklığı içerisinde, bunun mesulu batılı gelişmiş ülkelerdir”

Ayrıntılar birazdan… https://twitter.com/genelgundem/status/1502621362992652295?s=21

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil

Sabah gazetesinden Mahmut Övür’ün, “Erdoğan modeli dünyaya örnek oluyor” başlıklı yazısı şöyle; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Ülkelerin odağı Türkiye’dir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, iç güvenlik kadar küresel güvenlikle de yakından ilgilenen bir bakan. Siyasetçi kimliğiyle göç, terör ve uyuşturucu gibi küresel sorunlar kadar küresel dünyadaki siyasi alt üst oluşları, yeni trendleri de izliyor. Biz de dünyanın göz kulağı Ankara ve Antalya'dayken, hem bu ilginin nedenini hem Ukrayna-Rusya savaşının sarsıcı etkilerini hem de bu iki gelişmenin iç siyasetteki yansımalarını Bakan Soylu ile konuştuk. KÜRESELLEŞMENİN İFLASI... Rusya, kendisine karşı ABD tarafından yapılan çerçevelemeyi, sıkıştırmayı gördü. Uzun süre bir hamle zamanı bekledi. ABD ve AB'nin en savrulmuş durumu ve salgın etkilerinin oluşturduğu sonuçlar üzerine harekete geçti. Tabi bu yeni bir soğuk savaş mı yoksa başka bir şey mi onu birlikte göreceğiz ama bu küreselleşmenin iflasıdır. TÜRKİYE GÖBEĞİNİ KESTİ Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Bunu yaparken de tarihin kendisine sunduğu bölgesel ticari ilişkileri iyi kurdu. Bütün bu ilişkiler ağını bozmak istemelerine rağmen bunu başardı. Eğer küreselleşmeye teslim olsaydı yani küresel kulüplere, küresel şampiyon ülkelere teslim olsaydı Ukrayna'dan daha zor duruma düşerdi. Daha büyük maliyetler öderdik. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil. Bütün ülkeler bu modelin etrafında toparlanmalıdır. Çünkü küreselcilerin, küresel kulüpte at koşturanların dünyaya verebilecek yeni bir şeyleri yok. Artık alt ülkeler, orta ülkelerin hepsinin odağı Türkiye'dir. Altını çizerek söylüyorum model Türkiye'dir. AVRUPA SOROS'A TESLİM... BM'nin NATO'nun ve dünyadaki küresel örgütlerin iflasını hep beraber görüyoruz. Hiçbir değerleri söz konusu değil. Ben bunu yıllardan beridir söylüyorum. Ben Avrupa'nın bir topluluk olarak bir anlam taşımadığını da düşünüyorum. Avrupa Soros kurallarıyla idare ediliyor. Onlar Soros kurallarına teslimler. Şunu çok açık söylüyorum, Soros'u artık dünyada hiçbir ülke kabul etmeyecek. Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros'tur. Bizdeki Sorosçular Kavala'nın peşine takılanlar. Kim Kavala'nın hukuk iğfal edilerek serbest bırakılmasını istiyorsa, Ukrayna'daki ve Suriye'deki çocukların katili de odur. Kimse başka yerde suçlu aramasın. Ukrayna meselesine bakın başından itibaren Soros var. Katiller onlardır. SIRTINI ABD'YE DAYAYANLAR Tam 20 yıldır AK Parti iktidarda ve en yakın ana muhalefet partisiyle arasındaki oy farkı yüzde 15. Dünya demokrasilerinde böyle bir örnek yok. Bu da neyin sonucudur? Millete dayalı siyasetin sonucudur. Amerika ve Avrupa'ya sırtını dayayan siyasetin değil. KILIÇDAROĞLU PKK VE HDP'Yİ KURTARMAYA GİTTİ... Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti bir siyasi parti genel başkanının yapabileceği en son ziyarettir. Çünkü Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak oraya gitmedi. PKK ve HDP'yi kurtarmak için gitti. Peki, Kılıçdaroğlu'nun gücü PKK ile HDP'yi kurtarmaya yeter mi? Yetmez çünkü Cumhuriyet Halk Partililerin büyük bölümü bunu istemiyor. Kılıçdaroğlu CHP'yi HDP şemsiyesinin altına koymuştur. Eğer siyasetin doğasına aykırı bir gelişme ortaya koyarsanız muradınıza ulaşamazsınız. Onun için Diyarbakır ziyareti sönük geçmiştir. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun muradı, CHP fikrini, felsefesini geleceğe taşımak, halka anlatmak değil. Onun bir tek muradı var, parti içerisindeki rakiplerini elimine etmek. Hem onlara hem de dış dünyadan kendisinden beklentisi olanlara mesaj verdi o kadar. Diyarbakır annelerinin yeri HDP binasının önüdür, cesareti olsaydı oraya da giderdi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye orta açıklığı itibarıyla dünyanın en uzun köprüsüne sahip Japonya'yı geride bırakarak, bu alanda ilk sıraya yerleşti."

Dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüsü unvanına sahip 1915 Çanakkale Köprüsü büyük coşkuyla açılıyor.  Çanakkale Boğazı'nı 6 dakikada geçebilme imkanı sunacak olan köprünün inşaatı 18 Mart 2017'de başlamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın temel atma törenine katıldığı köprü tam 5 yıl sonra otoyol inşaatının da bitmesiyle birlikte faaliyete geçiyor.  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: Sevgili Çanakkaleliler, değerli misafirler. Bu tarihi günde sizleri en kalbi duygularımla muhabbetle selamlıyorum. Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin kültürlerin, toplumların göz bebeği olmuş Çanakkale bugün yepyeni bir geleceğe kucak açıyor. Çanakkale Boğazı'na taktığımız yakut gerdanlığın açılışını yapmak üzere bir aradayız. Bugün önce Çanakkale Şehitlerimiz'e gittik, Fatiha okuduk, andık. Ne diyor şair; Sen ki asara gömülsen, taşacaksın.. Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat.. Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber... Hani hep maziden atiye köprü kurmak diyoruz ya işte bugün bu sözü hem lafzıyla hem ruhuyla hayata geçiriyoruz. 1915 Çanakkale Köprüsü'nün ülkemize, milletimize, şehrimize, tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. Bu köprümüzde tıpkı İstanbul Boğazı'ndaki 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü, FSM, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli ve şimdi de işte burada özellikle Çanakkale'de 6'ncı köprüyü açıyoruz. Unutmayın 140 yıl önce Sultan Abdül Hamit Han o köprülerin eskiz çalışmalarını yapmıştı, hazırlıkları yapmıştı.  Osmanlı'nın ardı ardına yaşadığı savaşlar nedeniyle hayata geçirilemeyen bu projelerin bir kısmını hayata geçirmek de bize nasip oldu. Orta açıklığın uzunluğu 2023 metreyse Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2023'ün ve o tarihe atfettiğimiz büyük hedefin işaretidir. "ÇANAKKALE'DEKİ MÜCADELEYİ VERENLERİN TORUNLARI OLARAK BUGÜN BURADAYIZ" Ecdadımız bir asır önce burada Çanakkale Geçilmez sözünü kanıyla tarihe nakşetmişti. Neydi o haçlı-hilal mücadelesiydi. Ecdadımız kınalı kuzularıyla Gazi Mustafa Kemal'in riyasetinde, Seyit Onbaşılarla evet Çanakkale Geçilmez demiş ve burada tarih yazmıştı. İşte o Çanakkale'deki mücadeleyi verenlerin torunları olarak bugün burada mıyız? Buradayız. Ama biz şimdi bugün başka bir adım atıyoruz. 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nü açıyoruz. Kore herhangi bir anlaşma yokken o zaman da işte bizim büyüklerimiz ne yaptılar, Kore'de savaşa gittiler. Orada şehit olanlar oldu. Şu anda orada kabristanları var. Kore'ye gittiğimizde o kabristanı ziyaret ederiz. Bunlar sıradan olaylar değil. Bunlar aşktır. Ve aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. "6 DAKİKADA TAMAMLANACAK" Kore ile attığımız bu adımlar en kısa zamanda ticaret hacmimizi 20 milyar dolara çıkaracağız. Yatırımlarımızla, köprülerle bu adımları atıyoruz. Türk milletinin istediğinde başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını dosta düşmana gösterdik, gösteriyoruz. Burada sadece köprüden bahsetmiyoruz.  Karşımızda İstanbul'u Tekirdağ ve Çanakkale üzerinden Balıkesir'e bağlayacak dev bir ulaşım projesi var. İş bilenin kılıç kuşananındır. Türkiye'nin en yoğun araç güzergahlarından biri olan bu yolda feribotlarla ulaşım sağlanıyordu. Burası saatlerce feribot sırası beklenen bir yerdi. Aynı yolculuk köprü üzerinden 6 dakikada tamamlanacak. Nereden nereye... "JAPONYA'YI GERİDE BIRAKIP İLK SIRAYA YERLEŞTİK" Köprümüzün temelini 4 yıl önce yine bir 18 Mart günü atmıştık. Güney Koreli iş ortaklarıyla birlikte kolları sıvadı, 5 binin üzerinde personelin geceli gündüzlü çalışmasıyla köprümüzü bugünkü açılışa hazır hale getirdi. Dünyada böylesine bir eserin bu kadar kısa sürede tamamlayabilecek bir başka ülke var mıdır bilmiyorum. Türkiye orta açıklığı itibarıyla dünyanın en uzun köprüsüne sahip Japonya'yı geride bırakıp ilk sıraya yerleşti. Dünyadaki ilk 10 köprünün 3'ünün ülkemizde olduğunu hatırlatmak isterim. 2,5 milyar euroluk bir yatırım bedeline sahiptir. 2,5 milyar euroluk yatırım bize ne kazandıracaktır? Ülkemizin bu yatırımla sadece zamandan akaryakıt tüketiminden ve karbon salınımı azalımından kazancı yıllık 415 milyon Euro. Şehirlerimiz arasında güvenli konforlu, hızlı bir şekilde yapılacak seyahatin kolaylığına, huzuruna değer biçilir mi? Bu projenin ekonomimize 5,3 milyar euro, istihdama 118 bin kişi, milli gelirde 2,4 milyar euro ilave katkısının olacağına işaret ediyor. Ülkemiz için kazanç, milletimiz için iftihar kaynağı eserin açılışını yapıyoruz. 1915 Çanakkale Köprüsü'nün hangi zorluklar aşılarak bu hale getirildiğinin belgesel haline gelen hikayesini bu akşam TRT'de seyredebilirsiniz. "EN BAŞARILI ÖRNEKLERİ BİZİM DÖNEMİMİZDE ORTAYA ÇIKMIŞTIR" Projeden finansmana, inşaattan işletmesine kadar bu eseri ülkemize kazandırılmasında emeği geçen, bakanlıktan firmaya, mühendisten işçiye kadar herkese şahsım milletim adına teşekkür ediyorum. Çok emek sarfettiler. Biraz sonra kendilerini yanıma davet edeceğim. Çanakkale Şehitleri'nin aziz hatıralarını mezar taşı, anıt ve müzelerde değil, abide eserle boğazın üzerinde de yaşatacağız. Tüm şehitlerimizi minnetle, rahmetle, şükranla yad ediyorum. 1915 Çanakkale Köprümüz yap işlet devret modeliyle inşa ettiğimiz en son eserimizdir, inşallah devamı gelecek. Bu modelin 30 yıllık geçmişi olmakla birlikte en başarılı örnekleri bizim dönemimizde ortaya çıkmıştır. "MİLLİ GELİRE KATKISI 395 MİLYAR DOLAR" Avrupa'da 3'üncü dünyada, 13'üncü sırada yer alıyoruz. ABD'nin açıkladığı 1,5 trilyon dolarlık altyapı projelerinin önemli bir kısmı bu modelle gerçekleştirilecek. Türkiye bu yöntemle ulaştırmada 37,5 milyar dolarlık yatırımı hayata geçirmiştir. Kendi kasamızdan dışardan getirmek suretiyle bunu başarmıştır. Bu dönemde yapılan projelerin milli gelire katkısı 395 milyar Dolar. Üretime katkısı 838 milyar dolar. İstihdama katkısı 1 milyon kişi. Şayet aynı yatırımları sadece bütçe kaynaklarıyla yapmaya kalksaydık, on yıllar boyunca beklememiz gerekecekti. Bütçeyle kamu özel iş birliğiyle yapılacaklar olarak ikiye ayırarak en kısa sürede en çok hizmeti kazandıracak yolu izledik. Kıtaları birleştirerek gönülleri yakınlaştırdık, hamdolsun. Buradaki gibi stratejik öneme sahip yüksek bütçeli projeleri kısa sürede tamamlayarak hizmete açtık. 2053 vizyonumuzdaki altyapı projelerinin önemli kısmını aynı modelle gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. "DEV PROJELERİMİZ GELİR SAĞLAYAN ESERLER OLARAK KALKINMA TARİHİMİZDEKİ YERLERİNİ ALMIŞTIR" Sevgili vatandaşlarım İstanbul Havalimanı, İstanbul İzmir otoyolu, Osmangazi Köprüsü, YSS, Avrasya Tüneli, Ankara Niğde Otoyolu, Malkara Çanakkale otoyolu, 1915 Çanakkale köprüsü gibi dev projelerimiz gelir sağlayan eserler olarak kalkınma tarihimizdeki yerlerini almıştır. Sadece şunu söylemekle yetinmek istiyorum. Türkiye babasının temelini attığı eserin bitimini torununun göreceği dönemlerden aldığı dersle u modeli geliştirerek kısa sürede bitirmeyi tamamlamıştır. Garantili işletme döneminde bile kamuya kaynak aktaran bu eserleri uzun yıllar boyunca devlete kazanç sağlamayı sürdürecektir. Bütçeden tek kuruş çıkmadan tamamlanan İstanbul Havalimanı daha ilk yılında garanti yolcu sayısını aşarak kamuya 22 milyon euro ilave getiri getirmiştir. "TÜRKİYE’NİN BUGÜNÜ İLE GELECEĞİ ARASINDA KALKINMA KÖPRÜSÜ KURUYORUZ" Bütçe imkanlarıyla da bitirmesi uzun vakit alacak projeleri kısa sürede ve taksitle milletimize sunuyoruz. Hastane, yolları böyle yaptık, yapıyoruz. Bu projeler Türkiye’nin kalkınmasına çok önemli destekler vermektedir. Ülkemizin yatırım, insan gücü, ihracat potansiyeli öne çıkmasında bu projelerin payı çok büyüktür. Tek başına onların ne derece boş konuştuklarını ne derece hazırlıksız, riyakar olduklarını gösterecektir. Biz burada sadece boğazın iki yakası arasındaki köprüyü hizmete açmıyoruz. Biz burada Türkiye’nin bugünü ile geleceği arasında giderek daha da güçlenen kalkınma köprüsü kuruyoruz. Büyüme, güçlenme, gelişme bölgesinde dünyada huzurun adaletin sembolü halinde gelme vizyonunun yeni bir halkasını katıyoruz. GEÇİŞ ÜCRETİ 200 TL OLDU Bundan sonra biz rüzgarın ne yandan estiğine değil, kırdığımız zincire, kavuştuğumuz hürriyete, kulak kesildiğimiz masumun sesine, milletimizin istikametine şaha kaldırdığımız ülkemizin kazanımına bakacağız. Kardeşlerim bu duygularla bir kez daha 1915 Çanakkale Köprüsü’nün şehrimize, ülkemize, bölgemize, dünyaya hayırlı olmasını diliyorum ve hazır mıyız? Burada otomobil geçişleriyle alakalı fiyatı bizler 200 lira olarak belirledik. Fiyat 200 lira. Ancak buradan feribotların geçiş fiyatlarını biliyorsunuz. Beklentileri biliyorsunuz. 1 hafta ücretsiz. Yap-işlet-devret ve yüklenici firma buradan aldığı parayla eğer buradaki aylık, yıllık bedel, onun aleyhine ise farkı kim ödeyecek, bizler devletin kasasından ödeyeceğiz. DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ 1915 Çanakkale Köprüsü 2023 metre orta açıklık, 770'er metre yan açıklıklar ile beraber 3563 metre uzunluğa sahip. 2023 metrelik orta açıklık Cumhuriyet'imizin 100. kuruluş yıl dönümünü sembolize edecek ve 'dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüsü' unvanına sahip olacak. ASRIN PROJESİ 'Asrın projesi' olarak gösterilen 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu Projesi kapsamında 1 asma köprü, 2 yaklaşım viyadüğü, 4 betonarme viyadük, 6 alt geçit köprüsü, 38 üst geçit köprüsü, 5 köprü, 43 alt geçit, 115 çeşitli boyutlarda menfez, 12 kavşak (devlet yolu üzerindeki kavşaklar dahil), 4 otoyol hizmet tesisi, 2 bakım işletme merkezi, 6 ücret toplama istasyonu inşa edildi. EKONOMİYE DE KATKI SAĞLAYACAK Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan köprünün üretime etkisi 5.3 milyar euro olarak açıklandı. Köprünün faaliyete geçmesiyle birlikte Marmara ve Ege Bölgesi'ndeki limanlar, demiryolu ve hava ulaşım sistemleri karayolu ulaşım projeleri ile entegrasyonu sağlanacak ve birbirinden farklı sektörlere etki ederek ekonomiye katkı sağlayacak.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu "Cezeri" sergisinde konuştu: “Dünyayı bir iyilik dünyası haline getireceğiz”

Türkiye'nin ilk uçan arabası "Cezeri"nin de yer aldığı serginin açılışında konuşan Soylu, bu sergide bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "Tarihimizin, medeniyetimizin, kültürümüzün bize bıraktığı miras içerisinde bu anlayışla tekrar burada kucaklaşma imkanına sahip olabilmek ayrı bir onur." diyen Soylu, Vali Münir Karaloğlu'na ve 2019'da İstanbul'da açılan Cezeri Müzesindeki eserlerin Diyarbakırlılarla buluşmasına vesile olan Genel Müdür Yardımcısı Nisanur Çalışkan'a teşekkür etti. Soylu, serginin hayırlı olmasını dileyerek "Büyük bir medeniyetin evlatlarıyız. Bizi medeniyetimizden ayırmak isteyenler ilk önce medeniyetimizi karaladılar, birliğimizi ve beraberliğimizi ötekileştirmeye, ötelemeye çalıştılar. Ardından özgüvenimizi almaya çalıştılar. 'Biz yapabiliriz, biz becerebiliriz, biz gerçekleştirebiliriz.' anlayışını içimizden koparmak istediler. Ardından dış dünyanın ürettiklerine hayran hayran bakıp bizi 'Kendimiz yapamayız ancak takip ve taklit ederiz.' diyen bir anlayışın içerisine itmek istediler. Ama görüyoruz ki bizim hamurumuz, karakterimiz bu medeniyette güçlü bir şekilde yoğrulmuştur." ifadelerini kullandı. "SAVAŞIN BİTMESİNİ KENDİSİNE SORUMLULUK HİSSEDEN YEGANE ÜLKELERDEN BİRİSİYİZ" "Piri Reis'ten Harezmi'ye, İbn-i Sina'dan Cezeri'ye kadar hem fennin hem ilmin hem tekniğin maneviyatını bu medeniyette yoğuran bir anlayışın, güçlü bir karakterin evlatlarıyız." diyen Soylu, Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği askeri harekata değindi. Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Barışı ve bu savaşın bitmesini kendisine sorumluluk hisseden yegane ülkelerden birisiyiz. Çünkü barışın, huzurun, kardeşliğin, hem insanlığa hem geleceğe hem de geçmişin bıraktığı mirasa sahip çıkabileceğini bilen bir anlayışın çocuklarıyız. Ancak barış ve huzurda bunları meydana getirebilirsiniz. Ancak barışta bilginin peşinden gidebilirsiniz, doğru üretimde bulunabilirsiniz. Aksi takdirde bunu gerçekleştiremezsiniz. Kargaşanın içerisinde üretemezsiniz. Sabah kalktığınızda endişeyle 'Acaba bugün hangi karmaşa ve kargaşayla, kaosla olacağım, okula gidebilir miyim, üniversiteye gidebilir miyim?' diye endişe içerisinde olursanız, bilimden, tarihinizden, size bırakılanlardan, emanet edilenlerden koparsınız. O zaman derdiniz bir tek şeydir, o da 'Acaba ne zaman huzur içerisinde olabilirim?' düşüncesinin peşinden koşmaktır." "HEP BİRLİKTE DÜNYAYA GÜÇLÜ BİR SES VERMEMİZ LAZIM" İstanbul Cezeri Müzesi Genel Müdür Yardımcısı Nisanur Çalışkan'ın konuşmasında söz ettiği bilgilere değinen Soylu, "20 yıl sadece müzeyi ve müzenin eserlerini bir araya getirebilmek için bir çaba ortaya konulduğunu belirtti. Sadece 20 yıl boyunca bu eserlerin bu müzenin eserlerini bir araya getirebilmek... Ya Cezeri'nin yaptığı o birikim?" değerlendirmesinde bulundu. Artuklu Sarayı'nın başmühendisi, herkesi kendisine hayran bırakan icatları ortaya koyan, bilimin peşinde nelerin olabileceğini yüzyıllar önce gerçekleştiren bilim insanı El Cezeri için burada olduklarını vurgulayan Soylu, El Cezeri'yi şükran ve minnetle andıklarını, örnek gösterdiklerini bildirdi. Soylu, çocukların Suriye'de, Ukrayna'da hayatlarını kaybettiklerine işaret ederek "Bu vahşilikten kurtulamıyorlar. Onun için bizim hep birlikte dünyaya güçlü bir ses vermemiz lazım ve güçlü olmamız lazım." diye konuştu. Soylu, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanı'mız 'Bu ülkenin 81 vilayetinde üniversitelerin açılması lazım.' dediğinde, dediler ki; ne gerek var? Ülkenin bir takım vilayetlerinde olsun yeter. Zannettiler ki sadece bu döneme ait bir şey ortaya konuyor. Aslında öyle düşünmedi, biz açarız, donatırız, çocuklarımıza, gençlerimize imkan sağlarız, bizden sonra gelenler, çok daha geliştirirler ve bizim gençlerimizin, çocuklarımızın dünya ile rekabet etmesini sağlayabilirler. Yapacak çok işimiz var. Ama şu soruyu sormak isterdim. Bombaların altındaki Suriye, İran, Irak'ta çocuklar yıllarca sıkıntı altında kalmış, Afganistanlı çocukların hiç böyle bir şeyi düşünebilme kabiliyeti var mıdır? Ülkelerinden başka ülkelere gitmek zorunda kalan Ukraynalı çocukların böyle bir kabiliyeti var mıdır? Okul, üniversite, bilim düşünebilirler mi? Bir şey yapmaya çalışıyorlar dünyada. Lütfen bu tuzağa düşmeyelim. Nefreti, düşmanlığı artırmaya çalışıyorlar. Bizim yolumuz belli." Soylu, kötülüğü, yakanları, yıkanları, şehirleri, kütüphaneleri ortadan kaldıranları, insanları nefret iklimine itenleri örnek göstermediklerine işaret ederek iyilikleri anlatacaklarını, kötülüklerden sakındıracaklarını aktardı. "DÜNYAYI BİR İYİLİK DÜNYASI HALİNE GETİRECEĞİZ" "Dünyayı bir iyilik dünyası haline getireceğiz ve orada ilmin, insanlara faydalı olmanın peşinden yürüyeceğiz. Yapmamız gereken bu. Peki bu sadece bizim coğrafyamıza mı ait bir şey? Hayır, Cezeri sadece kendi büyüdüğü coğrafyada mı icat, ilim, fen ve tekniğin gereklerini yerine getirmiştir? Bu da hayır." diyen Soylu, bilim insanının yaptıklarından bütün dünyanın istifade ettiğini belirtti. Soylu, "Sadece kendi coğrafyamızda değil, etrafımızdaki coğrafya ve dünyaya bir ölçü ortaya koymalıyız. Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan, Yemen hep böyle mi kalmalı? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Lübnan'daki 0-2 yaş arası çocuklara ekonomik krizden içemedikleri, yemedikleri süt ve mamaları gönderiyor." şeklinde konuştu. "Kavganın, savaşın, kaosun, karmaşıklığın değil hep birlikte barışın, dostluğun ve beraberliğin içinde yüzelim. İyilik dünyaya hakim olacak ve yine bu, bu coğrafyadan yükselecek. İnancımız tam. Bu hep birlikte sağlayacağız, gerçekleştireceğiz. Hem kendi huzurumuzu hem de etrafımızdaki coğrafyamızın huzurunu sağlayacağız, gerçekleştireceğiz. Cezeri, Harezmi, İbn-i Sina, Piri Reis'i bir vesile ile örnek alıp o yolculuğu yapmanızı istiyoruz." ifadelerini kullanan Soylu, sergide emeği geçenlere teşekkür etti.

2 yıl önce

Dünyanın gözü İstanbul'daki toplantıda! Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Tüm dünya sizden müjde bekliyor'

Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşta birinci ay geride kalırken, Rusya'nın işgal harekâtını sona erdirmek için her düzeyde yoğun mekik diplomasisi yürüten Türkiye, iki ülke heyetleri arasında bir süredir videokonferans yöntemiyle devam eden görüşmelerin tarihe geçecek ‘yüz yüze’ toplantılarına da ev sahipliği yapıyor. İki ülke heyetleri bugün İstanbul’da bir araya geldi. Ukrayna ekibine Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı'nın Danışmanı Mihaylo Podolyak, Rus ekibine ise Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Vladimir Medinsky başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki toplantıdan önce heyetlere hitap etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: Türkiye'ye ve İstanbulumuza hoş geldiniz. Böylesine kritik bir dönemde sizleri misafir etmekten memnuniyet duyuyoruz. Ülkeleriniz adına büyük gayret gösterdiniz. Sizleri, şahsım ve milletim adına ayrıca tebrik ediyorum. Çatışmalar, dostunuz ve komşunuz olarak bizleri gerçekten derinden üzüyor. Krizin başından itibaren her düzeyde samimi gayret sarfettik. Dostluk, komşuluk, insani yakınlık ve hukukun gereğini yerine getirmeye çalıştık. HER İKİ TARAFIN HAKKINI KORUYAN BİR YAKLAŞIM SERGİLEDİK Söz sahibi olduğumuz tüm platformlarda her iki tarafın da hakkını koruyan, gözeten adilane bir yaklaşım sergiledik. Bölgesinde pek çok acıya şahitlik etmiş bir ülke olarak Karadeniz'in kuzeyinde benzer bir tablo ortaya çıkmaması için çalıştık, çabaladık. DÜNYA SİZDEN MÜJDELİ HABERLERİ BEKLİYOR Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz. Trajediyi durdurmak tarafların elindedir. Bir an önce barışın sağlanması herkesin faydasına olacaktır. Görüşmelerden artık somut sonuçlar alınması gereken döneme girildiğini düşünüyoruz. Dünya sizlerden gelecek hayırlı ve müjdeleri haberleri bekliyor. İşinizi kolaylaştıracak her türlü katkıya hazırız.  LİDERLER DÜZEYİNDEKİ TEMASA DA EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIRIZ Bu konuşmamdan sonra Taşkent'e hareket ediyoruz. Ancak Dışişleri Bakanımı ihtiyaç duymanız halinde gereken her türlü desteği vermesi adına İstanbul'da bırakıyorum. Barışın yeniden tesisi için insiyatif almaktan kaçınmayacağınızı biliyorum. Sizlerin müzakerelerde sağlayacağınız ilerleme bir sonraki aşama olan liderler düzeyinde teması da mümkün hale getirecektir. Böyle bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya da hazırız. Her biri değerli birer dostum olan devlet başkanlarınıza en kalbi selamlarımı iletmenizi sizlerden istirham ediyorum. 

2 yıl önce

AK Parti İstanbul İl Başkanı Kabaktepe: AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'

Ümraniye Belediyesi ev sahipliğinde "Ukrayna'nın İşgali ve Türkiye'nin Dış Politikası" programı Ümraniye Nikah Sarayı'nda düzenlendi. Program Dr. Murat Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleşirken Gazeteci İhsan Aktaş, Prof. Dr. Haluk Alkan ve Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin konuşmalarını gerçekleştirdi. Programa AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da katıldı. Konuşmacılar devam eden Ukrayna'nın işgali ve Rusya'nın saldırıları ve bu süreçte ortaya çıkan gelişmeleri ele aldı. Programda ayrıca Türkiye'nin bu süreçteki dış politikası, tutumları ve barış odaklı çalışmaları ele alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna savaşında yapmış olduğu barış çalışmaları ve gerilim olan diğer bölgelerde yapmış olduğu barış çalışmaları ve alınan sonuçlar ele alındı. "CUMHURBAŞKANIMIZIN DİPLOMASİDE NASIL BAŞARILAR ELDE ETTİĞİNİ HEP BERABER İDRAK EDİYOR VE GÖRÜYORUZ" Program açılışında konuşan Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, "Dünya'da devlet adamının kalmadığı bir zamanda Cumhurbaşkanımızın diplomaside nasıl başarılar elde ettiğini hep beraber idrak ediyor ve görüyoruz. Bu tür konuşmalara, konferanslara, panellere ihtiyacımız var. Bu sebeple il başkanımıza çok teşekkür ediyorum" dedi. "BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN" AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, "Bu günlerde dünyamız önemli bir dönemden geçiyor ve çok farklı hadiseler yaşıyoruz. Herkes kendi döneminde bu cümlenin en anlamlı karşılığını bulduğunu ifade eder. Latifeyi bir kenara bırakacak olursak, dünya kendi hayatımızda gördüğümüz süreçlerden daha farklı zaman dilimlerini ve olayları yaşayarak bu zaman diliminden geçiyor. AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'" dedi. Dr. Murat Yılmaz, "Hemen hatırlayalım güneyimizdeki 2 ülke bölünüp parçalanma tehlikesinde. Hemen yukarılarında Azerbaycan ve Ermenistan arasında ihtilaf vardı, Ermenistan hiç bir konuda anlaşamayan büyük devletlerin müşterek gayretiyle Azerbaycan'ın topraklarını işgal etti ve 30 senedir bir takım müzayedeler adı altında bu işgali meşrulaştıracak bir tarih seyri içerisindeydik. Hamdolsun Türkiye'nin dirayeti ve gayretiyle bu 30 yıllık işgal sona erdirildi" dedi. Gazeteci İhsan Aktaş, "Azerbaycan'da, Ukrayna'da yada Afrika'da, Kafkasya'da dışarıdaki Türkiye günden güne büyüyor. Dışarıda bir Recep Tayyip Erdoğan var bu da günden güne büyüyor, devleşiyor. Bir de içeride bir Türkiye var, gece gündüz muhalefetin karaladığı. Muhalefetin görevi karalamak. Dolayısıyla ben çoğu zaman dışarıdaki Türkiye ile içerideki Türkiye'nin yakınlaştırılmasına dair her zaman atıf yapmak istiyorum" dedi. Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, "Putin'in geçmişine dair bilinen çok fazla bilgi yok aslında bakarsanız bir KGB ajanı. Fakat geçmişine dair bir kaç garip detay var bugün anlatacağım detaylar önemli gelebilir. Dikkat ederseniz Putin sürekli Neo Nazi'ler diyor, bu Nazi imgesi Putin'in aile geçmişinde çok önemli bir bilgi. Çünkü Putin'in babası kuşatmada Naziler ile çarpışırken ağır yaralanmış birisi. Putin'in abisi yine aynı Nazi kuşatmasında ölmüş çocukken. Aile geçmişinde böyle bir Nazi hikayesi var sürekli atıf yapması bu hikayelere tekabül ediyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasını jeostratejik bir felaket olarak tanımlamış ve o dağılan Rusya'dan kopan cumhuriyetlerin hiç bir zaman egemenliğini kabul edememiş, hazmedememiş birisi" dedi.

1 2 ... 11 12 13 14 15 16 17 ... 32 33