08 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

Katar: Biz çeşitlilik içeren Türk ekonomisine güveniyoruz. Türk ekonomisi sağlam temeller üzerine kurulu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Katar Dışişleri Bakanı Al Sani ile ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Uluslararası toplumun, insani yardımların Afgan halkına ulaştırması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, 'Katar ve Türkiye'nin duyarlılığının örnek olması gerekiyor' dedi. İlişkiler normalleşmeye başlayınca iki ülke arasında trafiğin artması normal. 3-4 yıllık krizin aşılmasından memnuniyet duyuyoruz. Katar'a yönelik ablukaların kalkmasından ayrıca mutluluk duyuyoruz' dedi. 'Bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerimizi en iyi noktaya getirmeyi planlıyoruz' Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Bazen anlaşamadığımız konular olabilir ama bunun genel ilişkiyi etkilememsi gerekir. İlişkilerin normalleşmesi konusunda Katar'ın da katkıları var. Önümüzdeki süreçte bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerimizi en iyi noktaya getirmeyi planlıyoruz. Bölgemizin refah ve huzura ihtiyacı var bunu da hep beraber başarabiliriz." Katar: Biz çeşitlilik içeren Türk ekonomisine güveniyoruz Katar Dışişleri Bakanı Al Sani ise şunları söyledi: Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 7. Toplantısında 12 yeni anlaşmaya imza atılması bekleniyor. Biz çeşitlilik içeren Türk ekonomisine güveniyoruz. Türk ekonomisi sağlam temeller üzerine kurulu. Bu da ekonominin içinde bulunduğu durumları aşabilmesini sağlıyor. Katar'ın Türkiye'de büyük yatırımları var ve bu yatırımlar verimli meyveler veriyor.

2 yıl önce

AK Parti’den ekonomik OHAL iddialarına yanıt: Saçma sapan bir iddia

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, CNN Türk canlı yayınında Dicle Canova'ın gündeme dair sorularını yanıtlıyor. Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başlıkları şöyle: ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLACAK VE NE ZAMAN AÇIKLANACAK? Çalışma Bakanlığımız beklentileri tespit etti. Nihayetinde müzakere sonucudur. Herkesi tatmin edecek, hakkaniyetli bir Asgari Ücret tespiti olacaktır. 4 BİN TL ÜSTÜ MÜ? Bunu tam olarak söylemek mümkün olmaz. Beklentiler çerçevesinde bunu belirleyeceğiz. İnşallah herkesin tatmin olduğu bir rakam olacak. Benim de gönlüm geçen senekinin üstü ama reel rakamları konuşmak lazım. İşçi kesiminin de taleplerini karşılayacak bir asgari ücret ortaya çıkacaktır. EKONOMİK OHAL İLAN EDİLEBİLİR İDDİASI Saçma sapan iddiadır, böyle bir şey söz konusu olamaz. Serbest pazarın koşullarından taviz verilmeden devam eder. Ancak bugün de bir operasyondan bahsediliyor, stokçuluğa karşı ortada dolaşanlara karşı da hükümet her türlü tedbiri alır. Kimsenin aklından OHAL geçmesin.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den 'ekonomik OHAL' tepkisi: Gafilliktir, şuursuzluktur

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi esnasında özellikle zillet ittifakı partileri vasıtasıyla sahnelenen ilkesiz, iradesiz ve itibarsız görüntüler milletimizi derinden yaralamıştır. Bu süreçte CHP, HDP, İP ve diğer marjinal partiler arasındaki ilişki, irtibat ve ittifak ziyadesiyle billurlaşmış ve bilenmiştir. TBMM’ni terörize etmek, olay çıkarmak, kavga ve dövüş ringi haline getirmek maksadıyla arkası önü hesaplanmış planlı bir tahrik kampanyası devamlı surette tırmandırılmıştır. Bilhassa CHP ile HDP sözde Kürdistan ortak paydasında buluşmuşlar, Türkiye karşıtlığında birleşmişler, milli irade karşısında tecessüm eden husumet cephesine girmişlerdir. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda demokrasi ayıpları, ahlak kayıpları, akıl tutulmaları, devlete ve millete meydan okuyan küstahlıklar zincirleme şekilde cereyan etmiştir. Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir. TBMM’nin bir asrı aşan şerefli mazisinde böylesi bir karanlık tablo hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış, hiç var olmamıştır. Türkiye sahip olduğu beşeri cevher, ekonomik kapasite, diplomatik kabiliyet, tarih ve kültür hazinesi, potansiyel güç ve jeopolitik müktesebatla büyüklüğünü her saha ve zeminde göstermiş bir ülkedir. Hiçbir sorunumuz çaresiz ve çözümsüz değildir. Ancak zillet ittifakının yegane propaganda retoriği yıkım edebiyatıdır. Hayatın olağan akışına, hadiselerin Film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır. KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIK AÇIKLAMASI Maalesef Türkiye aylardır, zillet ittifakının meçhul ve müphem “Cumhurbaşkanı adayı” üzerinde devam edegelen fuzuli tartışmalarla meşgul edilmektedir. Sivriltilmeye çalışılan sipariş isimler etrafında yoğunlaşan adaylık karmaşasının esasen taktik bir siyaset kurnazlığı olduğu da gözümüzden kaçmamaktır. Buna rağmen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, CHP Genel Başkanı’nın iddia ve ifade ettiğinin aksine, ittifakı oluşturan partilerin genel başkanlarının mezun olmadığı açıktır. Hala ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır. CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir. Zillet ittifakının ruhu ve ruhsatı Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Anlaşılan odur ki, cumhurbaşkanı adayının hüviyeti çerçevesinde bilinçli ve sistematik bir arayış canlı tutulmaktadır. İsimleri kamuoyunda parlatılan genel başkanlar ve belediye başkanları ise alttan alta polemikleri kaşıyıp kamçılamaktadır. Türk milleti böyle bir gergin atmosfere mahkum ve müstahak görülemeyecektir. Türkiye’nin geleceğine dair en küçük hazırlıkları, dişe dokunur bir tane projeleri bulunmayanların cumhurbaşkanı adayının kimliği ve kişiliğiyle ilgili gündem oluşturma, bunu da sürekli sıcak tutma gayeleri milletimize karşı saygısızlık, aynı zamanda ağır bir kusurdur. CHP Genel Başkanı’nın İP Başkanı’na Başbakanlığı layık görmesi, İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ikinci Fatih’e benzetip yüzünde Rabbi Yesir gördüğünü ileri sürmesi birbirine kumpas hazırlayan, birbirinin kuyusunu kazan zillet partilerinin traji komik hallerine ve hezeyana batmış siyasi tükenişlerine bariz delildir. "CHP VE YEDEKLERİ KRİZ İÇİNDEDİR" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fiilen ve hukuken bulunmayan Başbakanlık makamına ittifak ortağını yakıştıran ve uygun bulan Kılıçdaroğlu hem muhatabıyla alay etmekte, hem de dipsiz bir uçuruma itmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı olan militanlar hakkında İP Başkanı’nın sessiz kalması ise bir başka rezalet, işlenen suça bir diğer ortaklıktır. CHP ile İP’in yabancı büyükelçilerle veda ziyareti bahanesiyle seriye bağlanan kuşkulu görüşme trafiği Türkiye’nin aleyhine tezahür eden dış tahkim ve desteğin bir bakıma tescili şeklinde ele alınmalıdır. Milli iradeden umudunu kesen bu partilerin yabancı ülkelerin himayesine özlem duymaları gayri milliliğin ulaştığı hazin boyutları göstermesi bakımından ibretliktir. İP’in yöneticileri tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik “kazanamaz, o halde aday olmamalı” mesajları da misilleme siyaset hamleleri şeklinde okunmalıdır. CHP ve yedekleri kriz içindedir. Türkiye’ye verecekleri hiçbir şey de yoktur. Aklıselim iflası yaşayan zillet ittifakının dağınıklığı ve terör örgütleriyle yakınlığı kabul edilemeyecek bir güvenlik sorunu olarak karşımızdadır. Terörist Demirtaş’ın kardeşi tarafından tezkere kararı nedeniyle övülen, PKK’nın takdirini kazandığı itiraf edilen CHP’nin siyasi rant uğruna her değeri ayaklar altına alması, bu çerçevede şeytanla bile görüşmeye ve uzlaşmaya hazır olması tek kelimeyle utanç vesikasıdır. Diğer yandan Türkiye ekonomisiyle ilgili asılsız ve mesnetsiz açıklamaların, muhalefet saflarına döviz fiyatlarını dahil etme izansızlıklarının tarihi bir hata olduğunu yakında herkes görecektir. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çöküş senaryosunu kaleme alanların, erken seçim dayatmasının gerekçelerini imal ve ikmal etmeyi amaçlayan iç ve dış çıkar gruplarının milli hassasiyetlerimize ve milletimizin hürriyet haklarına vahim bir cephe açtıkları vicdanı olan her insanımızın malumudur. Bu cephe fitneyle bezenmiş, anti demokratik ve faşizan eğilimlerle temellendirilmiştir. Türk milletinin bu oyuna düşmesi, dış bağlantılı bu anafora batması hayal mahsulü bir beklentidir. Yönetilemeyen bir Türkiye algısının yerleştirilmesinin köşe taşlarını döşemek için geceli gündüzlü nifak nöbetine girenler, Biden lobisinin ivmesiyle hedeflenen iktidar değişiminin bir an evvel sağlanacağına sabitlenmişlerdir. Bu vahim bir kumardır, bedeli de çok ağırdır. Joe Biden’in seçilmeden önce demokratik kanallardan Türkiye’de yönetimin el değiştirilmesi gerektiğini ifşa etmesi nihayetinde alçak bir siyasi ihale olarak zillet partileri tarafından benimsenmiştir. Ne var ki, son günlerde ABD’de silahlı isyan çıkacağına dair uyarılar, bu ülkede demokrasinin 2024 yılında rafa kalkacağı yönündeki değerlendirmeler, yanlış hesap içine girenlerin başına nelerin gelme ihtimalini de gözler önüne sermiştir. ABD yönetimi, Türkiye’den önce kendi siyasi birliğine kafa yormalı, zayıflayan toplumsal huzur ve barış iklimini muhafaza etmek için emek ve mesai harcamalıdır. Türkiye’de iktidarı belirleme hak ve yetkisi sadece ve sadece büyük Türk milletidir. Bunun dışında her yol gayri meşrudur, darbeciliktir, kanunsuzluktur, sonuna kadar mücadele edeceğimiz şerefsiz bir kalkışma sayılacaktır. Mutlaka da başı ezilecektir. Hiçbir ahlaki ve ekonomik temeli olmayan fiyat ve döviz kuru artışlarıyla ülkemizi teslim almaya, siyasi ve sosyal çalkantıların fitilini tutuşturmaya çalışan mihraklara bedeli ne kadar ağır olsa da taviz vermek tarihi haklarımızdan vazgeçmek manasına gelecektir. FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadele kararlılıkla ve kesintisiz devam ettirilmeli, bunların ve destekçilerinin ekonomimize karşı menfur komplolarına elbirliğiyle, aynı şekilde milli seferberlik anlayışıyla karşı koyulmalıdır. İsveç hükümetinin YPG’ye 376 milyon dolar para yardımı sözü vermesi da uluslararası hukukun ihlali, iki ülke arasındaki diyalogların inkarı, insan haklarının imhası, terörizmin kanlı emellerine iğrenç bir ikramdır. 'EKONOMİK OHAL' TEPKİSİ Ayrıca ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur. Yükselen, toparlanan ve dengeye gelen Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur. Geleceğe güvenle bakmak varken, makroekonomik parametrelerle ilgili cahilce polemikler yapmak yalnızca krizseverlere hizmet, yalnızca Türkiye’nin düşmesini gözleyenlere himmettir. Türkiye büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir. Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır. Dünyanın dört bir tarafı kaynarken, çevremiz kuşatma altındayken, Türkiye’nin iç cephesini düşürmeye, kaleyi yıkmaya azmetmek vatana ve millete ihanetle eşdeğer bir aymazlıktır. Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimler, Kıbrıs sorunu, Balkanlar’daki anlaşmazlıklar, güney sınırlarımıza mücavir alanlardaki stratejik hesaplar ve düşmanca hedefler devamlı tetikte ve teyakkuzda olmamızı gerektirmektedir. Bu kapsamda istiklal onurumuza, istikbal haklarımıza adam gibi destek veremeyenlerin cumhurbaşkanı adayı falı açmaları, yeniden parlamenter sistem istekleri ve üstelik ekonomik meseleleri provoke etme sinsilikleri ters tepecek, aziz Türk milleti bu hesabı zillet faillerinden tek tek soracaktır. Seçimlerin yapılacağı 2023 yılı Haziran ayı milli diriliş ve milli birliğin zaferini müjdelemektedir. Türkiye’nin geleceğini dış güçler, zillete düşmüş siyasi zihniyetler değil, Türk milleti tayin ve temin edecektir. Bunun dışında her şey felakettir ki, buna seyirci kalmamız, vahim gelişmeleri ağırdan almamız mümkün olmayacaktır.

2 yıl önce

Hazine Bakanlığı'ndan yeni ekonomi modeli ile ilgili açıklama: Tüm kurumlar destekleyecek selektif adımlar atacaktır

Hazine Ve Maliye Bakanlığı, üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların etkin bir şekilde kullanılacağını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçlar etkin bir şekilde kullanılacaktır. Bu model ile üretimin ithalata olan bağımlılığı nedeniyle büyümenin yüksek gerçekleştiği dönemlerde yüksek cari açık verilmesi ve büyümenin düşük gerçekleştiği dönemlerde düşük cari açık verilmesi sarmalından çıkılacaktır" denildi. "TÜRKİYE EKONOMİ MODELİNİ DESTEKLEYECEK SELEKTİF ADIMLAR ATACAKTIR" Açıklama şöyle devam etti: "2002 yılından bu yana ülkemizde altyapı ve lojistik hizmetlerinde önemli ölçüde mesafe kat edilmesi, bunun da bölgeler arası ulaşım imkânlarını kolaylaştırarak yatırımcılara eşit fırsatlar sunması, bunlara ilaveten sahip olduğumuz nitelikli insan kaynağı katma değerli üretimin ve ihracatın kısa sürede artırılmasına katkı sağlayacaktır. Küresel olanak ve risklerin pazara yakın, maliyet avantajına sahip, dijital altyapısını geliştiren, nitelikli insan sermayesine sahip, katma değerli ve yeşil üretim yapabilen, cari dengesi ve borçluluk oranı sürdürülebilir olan ülkeleri ön plana çıkaracak olması bu modelin ülkemiz için hayati seviyede elzem olduğunu göstermektedir. Bu ekonomi patikasında katma değerli üretim ile ithal girdinin önlenebileceği sektörlere, küresel iklim değişikliğinin önemli oranda etkilediği tarıma, cari açığı azaltmada kritik rolü olan turizme ve istihdamın artırılmasına öncelik verilecektir. Bu çerçevede tüm kurumlar koordinasyon içinde şeffaf ve öngörülebilir bir şekilde Türkiye Ekonomi Modelini destekleyecek selektif adımlar atacaktır."

2 yıl önce

Bakan Nebati, bankacılara yeni ekonomi programı hakkında bilgi verdi

Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar'ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Katılım Bankaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İkram Göktaş ve TBB Yönetim Kurulu Üyeleriyle bir araya geldi. YENİ EKONOMİ PROGRAMI KONUŞULDU Toplantıda küresel ve yurt içi ekonomi ile bankacılık sektöründeki gelişmeler görüşüldü. Bakan Dr. Nebati yeni ekonomik programa ilişkin bankacılara bilgi paylaşımında bulunarak, değerlendirmelerini aldı. Karşılıklı görüş alışverişinin yapıldığı toplantının amacının sağlıklı, istikrarlı büyüme performansı olduğu belirtildi. Bankalar tarafından yapılan değerlendirmede, son dönemde ülkemizdeki finansal piyasalarda yaşanan gelişmelere dikkat çekilerek, "Güçlü bilanço, likidite ve özkaynak yapısı, gelişmiş teknolojik uygulamaları ile uluslararası standartlarda faaliyet gösteren Türkiye bankacılık sektörü, Ülkemiz ekonomisi için sürdürülebilir değer oluşturma misyonu doğrultusunda faaliyetlerini kesintisiz bir şekilde yürütmektedir. Bankalarımız kurallarıyla işlemekte olan serbest piyasa mekanizması içinde kaynaklarını, hanehalkı ile reel sektörün finansal ihtiyaçlarını karşılama yönünde kullanmaya devam edecektir" açıklamasında bulunuldu.

2 yıl önce

MÜSİAD’dan Türkiye'nin yeni ekonomi modeline destek

MÜSİAD tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Bilindiği üzere, modern ekonomiler en az maddi sermaye kadar sosyal sermayeye de ihtiyaç duymaktadır. Sosyal sermayenin başlıca kaynağı ise güven faktörüdür. Üzülerek görmekteyiz ki son dönemde makroekonomik temellere dayanmyan suni bir güvensizlik ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır. MÜSİAD olarak bizler, reel ekonomik göstergelerle değil algılarla yön verilen her türlü ekonomik iklimin karşısındayız. Zira yılın ilk 3 çeyreğinde yüzde 11,7 büyüyen son 12 aylık ihracatı 220 milyar doları aşan, son 3 aydır cari fazla veren Türkiye ekonomisi; yalnızca Döviz kuruna indirgenerek değerlendirilemez." denildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Türkiye ekonomisi, gerek iç gerekse dış kaynaklı bütün algı manipülasyonlarına karşı, geçmişte olduğu gibi bugün de dimdik ayaktadır. Son 20 yıldır serbest piyasa koşullarından ödün vermeden yıllık ortalama yüzde 5,3 büyümeyi başaran ekonomimizin, bu süreci de atlatacağına olan inancımız tamdır. Bu bağlamda sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde uygulamaya konulan; üretim, yatırım, ihracat ve istihdam odaklı kazanımlarımızı katbekat artıracağına inandığımız düşük faiz odaklı politikamızın destekçisi olduğumuzda yeniden ifade ediyoruz. “

2 yıl önce

MÜSİAD: Türkiye ekonomisi bütün algı ve manipülasyonlara karşı dimdik ayaktadır

Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği’nin (MÜSİAD) 22 Aralık’ta Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği 'Vizyoner 2021' zirvesinde iş dünyasından önemli isimler ile siyasiler bir araya geldi. Küresel sorunlara çözüm bulabilmek adına yola çıkarak ‘Fark Et’ sloganıyla “Vizyoner 2021” zirvesini düzenleyen MÜSİAD, iklimden dijitale kadar pek çok konuda hedeflerini açıklayarak, girişimcilik konusunda da atılması planlanan yeni adımları duyurdu. Açılış konuşmalarını Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Aygadiç’in de aralarında bulunduğu heyetin yaptığı zirvede, Nobel Barış Ödülü sahibi “Demir Kadın” lakaplı Tawakkol Karman da kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Basının sorularını yanıtlayarak, derneğin yeni hedeflerini de paylaşan Mahmut Asmalı, ekonominin mevcut durumu hakkındaki düşüncelerini ifade ederek MÜSİAD’ın izleyeceği yol haritasının ayrıntılarını verdi. ‘Suni bir güvensizlik ortamı oluşturulmaya çalışılıyor, Türkiye ekonomisi bütün algı ve manipülasyonlara karşı geçmişte olduğu gibi bugün de dimdik ayaktadır’ MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, ekonomik dalgalanmaya ve dövize karşı alınan son tedbirleri de değerlendirerek şu şekilde konuştu: “Hepimizin bildiği gibi ülke olarak son dönemlerde dar kapılardan geçiyoruz. Üzülerek görmekteyiz ki makro ekonomik temellere dayanmayan suni bir güvensizlik ortamı oluşturulmaya çalışmaktadır. MÜSİAD olarak bizler reel ekonomik göstergelerle değil, algılara yön veren her türlü ekonomik iklimin karşısındayız. Türkiye ekonomisi gerek iç, gerek dış bütün algı ve manipülasyonlara karşı geçmişte olduğu gibi bugün de dimdik ayaktadır.” ‘Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde temelleri atılan yeni ekonomik modelin ve düşük faiz oranları politikamızın destekçisi olduğumuzu yineliyoruz’ Türkiye’nin son 20 yıldır serbest piyasa koşullarından ödün vermeden yıllık ortalama 5.3 büyümeyi başaran bir ekonomisi olduğunu vurgulayan Asmalı, sürecin de en hafif şekilde atlatılacağına olan inançlarının tam olduğunu ifade etti. Asmalı konuşmasına, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde temelleri atılan yeni ekonomik modelin, üretimi ihracat, istihdam ve büyüme odaklı kazanımlarımızı kat be kat arttıracağını inanıyor, düşük faiz oranları politikamızın destekçisi olduğumuzu yineliyoruz. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından geçen günlerde açıklanan ‘Türk Lirası’nı özendirme paketi’ kapsamında alınan tedbirler, piyasalara etki etme hızı bakımından yeni ekonomi politikasının başarısına dair ilk işaretlerini sunmuştur. Hepimiz biliyoruz ki faiz, finansmana erişimin önüne ciddi bir set çekmekte ve yeni yatırımlara yönelik artışı büyük oranda engellemektedir. Faiz oranlarındaki geri çekilmenin başta ticari olmak üzere bütün finansman maliyetlerine yansımasıyla birlikte, yatırımların da hızlı bir şekilde artış kaydedeceğine inanıyoruz" şeklinde devam etti. ‘Piyasalarda gözlenen rahatlama, orta ve uzun vadede sürecek ve Türk Lirası eski gücüne kavuşacak’ Lira mevduatlarındaki getirinin, kur artışı karşısında korunacak olmasının dolarizasyonu ciddi anlamda önleyeceğini söyleyen Asmalı, “Bu, döviz üzerindeki algı manipülasyonunu kısa sürede önleyerek sona erdirecektir ve erdirmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın söz konusu tedbir ve teşvikleri açıklamasını müteakiben piyasalarda gözlenen rahatlama, orta ve uzun vadede sürecek ve Türk Lirası eski gücüne kavuşacaktır. Bu vesileyle; reel ekonomik gelişmelere yaslanmayan, geçici ve suni gelişmelere göre yapılan fiyatlamaların her daim kaybetmeye mahkûm olduğunu, tekrardan ifade etmek istiyoruz” dedi. MÜSİAD’tan sürdürülebilir 10 yeni hedef Ekonomi gündeminden bağımsız olarak, iklim değişikliğine uyum sağlamak, dijital dönüşüme entegre olmak ve startupları desteklemek gibi ilkelerin de belirlendiği zirvede konuşan Asmalı, 10 hedefi sıralayarak şu şekilde konuştu: "Yenilenebilir enerjinin sürdürülebilir bir şekilde artarak kullanımını destekliyor, genel merkezimizde yeşil enerjiden üretim sağlayarak net sıfır emisyon yolunda ilerleyeceğimizi açıklıyoruz. Yeşil hidrojen, yeni nesil batarya, karbon yakalama ve yenilenebilir gaz teknolojilerinin geliştirilmesi için MÜSİAD ekosisteminde çalışmalar yapacağız. Endüstriyel simbiyozun artırılmasını ve organize sanayi bölgelerinde yeşil üretime geçişte üyelerimiz ile birlikte destek vereceğimizi açıklıyoruz. Enerji verimliliği ve enerji tasarrufu için sanayicilerimize yönelik farkındalık çalışmaları yapacağımızı bildiriyor, enerji verimliliği veri tabanı oluşturulmasını desteklediğimizi beyan ediyoruz. İklim diplomasimizin geliştirilmesi için devletimiz tarafından yapılacak her çalışmaya destek sağlayacağız. Türkiye'de Emisyon Ticaret Sistemi'nin şartlara uygun altyapıyla oluşturulmasını talep ediyoruz. MÜSİAD'ın uluslararası misyonuyla iklim mülteciliği çalışmaları yürüteceğimizi beyan ediyoruz. Dünyada yüzde 30'a varan küresel gıda israfının azaltılması için devlet politikası oluşturulmasını talep ediyor ve politikaya koşulsuz destek sağlayacağımızı açıklıyoruz."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ekonomiye ilişkin açıklamalar: “Ne yaptığımızı biliyoruz. Niçin yaptığımızı biliyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz kurlarında yaşanan artışı, açıkladığı yeni ekonomi modeliyle durdurdu. Dövizdeki sert düşüş, Türk lirasının dolar karşısındaki değerini yeniden yükseltti. Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesi yatırıma, istihdama, üretime ve ihracata davet etti. "BİZ NE YAPTIĞIMIZI BİLİYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Altını çizerek söylüyorum: Ne yaptığımızı biliyoruz. Niçin yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz. Nereye gittiğimizi biliyoruz. Nereye ulaşacağımızı biliyoruz." dedi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları; "Döviz kurunu, serbest piyasa ekonomisi kuralları içerisinde ülkemizin gerçeklerine uygun, öngörülebilir, sürdürülebilir bir seviyeye getirmek için açıkladığımız program etkisini göstermiştir. Milletimiz bu programdaki tedbirleri ve kararlı duruşumuzu takdirle karşılamış, benimsemiş; piyasalar da buna uygun adımları atmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve ilgili kurumlarımız paketteki hususların detaylarını kamuoyuyla ve taraflarla paylaşmaya başlamışlardır. Kurun dengeye oturması sadece bankada parası olan vatandaşımızı değil üretimden enflasyona ekonominin her alanını ilgilendiren olumlu bir gelişmedir. Aynı şekilde ihracatçının önünü görebilmesini sağlamak da tüm ekonomiye müspet yönde etki edecektir. Kazanan sadece bankada parası olan veya ihracat yapan değil ülkemizin tamamıdır, 84 milyonun her bir ferdidir. Herkesi yatırıma, istihdama, üretime, ihracata davet ediyor, ülkemizi cari fazlayla büyütme kararlılığımızı tekrarlıyoruz. Altını çizerek söylüyorum:Ne yaptığımızı biliyoruz. Niçin yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz. Nereye gittiğimizi biliyoruz. Nereye ulaşacağımızı biliyoruz."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 13 14