08 Mayıs Çarşamba 2024
3 yıl önce

Eskişehirli Gara şehidinin annesi PKK'nın iftirasını yalanladı

Irak’ın Gara bölgesinde şehit edilen 13 kişiden biri olan Eskişehirli Jandarma Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci’nin annesi Ayşe Güler, PKK terör örgütünün şehitlerin Türk Hava Kuvvetleri bombardımanıyla öldürüldüğü iftiralarını yalanlayarak cenazelerini gördüğünü anlattı ve "Naaşında sadece kurşun yarası vardı. Bu karalamaları Kılıçdaroğlu ve HDP yapıyor. Ben onları Allah’a bıraktım, devlete bıraktım. Devlet onlardan intikamımızı alacak" dedi.

3 yıl önce

Eski Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat sürecini anlattı: Millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi

DARBELERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren, bin yıl süreceği iddia edilen ve "demokrasiye balans ayarı yapıldı" şeklinde lanse edilen 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda oluşturduğu darbeler hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Yeni Şafak’a 28 Şubat'a giden süreci değerlendiren dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller, 1995'in sonlarına doğru ekonomik sıkıntıların, terörün tırmandığını hatırlatarak, "kartel" olarak nitelendirdiği medya ile Gümrük Birliği'nden rahatsız olan iş dünyasının kendisine karşı bir klik oluşturduğunu söyledi. REFAH PARTİSİNİN GELMESİ İSTENMİYORDU Çiller, bütün bunların yanında Refah Partisinin İstanbul dahil birçok belediyeyi almış olmasından bir rahatsızlık oluştuğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Refah Partisinin gelmesi istenmiyordu. Bunun için adeta bir strateji oluşturuldu. Dendi ki, 'Anavatan ile Doğru Yol bir koalisyon kursun, hangisi daha yüksek oy alırsa başbakan o partiden olsun ki Refah Partisi ile koalisyon olmasın. Bu Türkiye'nin lehinedir ve bizim desteklediğimiz budur.' Bunun üzerine çalışıldı. Bütün baskılar bizim Anavatan Partisi ile koalisyon kurmamız içindi. Darbelerin, merkez sağı nasıl böldüğünü görmüştüm. Bu nedenle Anavatan Partisi ile koalisyon kurmak ve sağı birleştirmek istiyordum. Daha fazla milletvekilimiz olmasına rağmen feragat ettik ve başbakanlığı Anavatan Partisi'ne verdik ve bir azınlık hükümeti kurduk. Ancak tavanda yapılan birleşmenin, taban ve teşkilatlar tarafında da kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak tabanda iki parti arasında bütünleşme sağlanamadı. İki sağ partiyi birleştirmek istesem de yapılmasının zor olduğu çok açıktı. Anayol Hükümetini kurmanın önemli bir misyon olduğunu düşündüğüm için milletimin önünde, 'Refah Partisi ile hükümet kurmayacağım.' demiştim ve çok da samimiydim. Ancak işlemeyince, Refah Partisi ile bir koalisyon kurduk." BİZE 'ASKER AYAKTA' MESAJI İLETİLDİ Tansu Çiller, Refah Partisi ile koalisyon kurulmadan önce çeşitli uyarılar, tehditler geldiğini dile getirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bana ve Sayın Erbakan'a 'Asker ayakta' şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Hatta bu tehditler öyle boyutlara geldi ki evlatlarım, ailem hedefteydi. 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim cebimde' dedim." şeklinde konuştu. DEMİREL İLE KONUŞMASINI ANLATTI Refah Partili bir belediye başkanı tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ardından Refahyol Hükümetince o başkanın derhal görevden alındığını, gecede laiklik karşıtı konuşma yapan İran Büyükelçisinin ve İstanbul Başkonsolosunun sınır dışı edildiğini hatırlatan Çiller, buna rağmen Refahyol Hükümeti'nin laiklik karşıtı eylemleri desteklediği algısının yayıldığını kaydetti. Bu algı üzerine kendisi de darbelerden büyük zarar gören dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittiğini vurgulayan Çiller, şöyle konuştu: ASKERLER BİZİ SEVER DEDİ "Demirel'in bize destek olacağını düşündüm ve kendisine, "Bu hükümetin laiklik karşıtı hangi eylemini görüyorsunuz?' diye sordum. Tam biz bu konuyu görüşürken Sincan'dan tanklar geçti. Sayın Demirel'e, 'Sincan'dan tanklar geçiyor, eğer bu hükümete bir uyarı ise bunun yasal bir dayanağı yoktur ve bir işlem yapılmak zorundadır. Bunun için de Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) konuyu araştırması ve yasal süreci başlatması lazım.' dedim. Kendisi ise bana 'Komuta zincirini bir daha bozdurmam. Sen Güreş Paşa'yı bir defa aldın, komuta zinciri bozuldu, senin aklında ne olduğunu biliyorum. Bu komuta zincirini bozdurmak doğru olmaz' dedi. Zira ben komutanları almaktan bahsediyordum. Bunun üzerine Sayın Erbakan'a gittim. Kendisi çok kibar ve zarif bir insandı. Millete hizmeti öncelikli hedef olarak almıştı. Her geldiğinde darbe oluyordu ve milleti mağdur etmek istemiyordu. Askerle uzlaşmak istiyordu. Kendisine, 'Bunu teftişe götürelim, yasal bir dayanağı yok' dedim. O ise bana, 'Bunu abartmadan geçirelim, askerler bizi severler, ülkeye de iyi hizmetlerimiz oluyor. Bu hizmetler sekteye uğramasın." diye cevap verdi. Biz bu işi geçiştirdik ama geçiştirmeyle kapanacak bir konu değildi. Asker, ülkenin ve benim göz bebeğimdir ancak bazı şeylere de 'dur' demek gerekir." ERBAKAN İKTİDAR OLMAYACAK Çiller, o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'na değinerek, "Bu fişlenme bilgisi bize gelince ilk olarak Sayın Erbakan ile görüştük sonra konuyu Sayın Demirel'e ilettik. Bunun bir darbenin hazırlığı olduğunu belirterek, araştırılmasını ve konunun DDK tarafından ele alınmasını, gerekirse ondan sonra Genelkurmaya gönderilmesini dile getirdim. Sayın Demirel, 'Asker zaten ayakta' dedi. Sayın Erbakan da bir uzlaşma arıyordu. Ama buna rağmen Sayın Demirel, konuyu hemen Genelkurmay'a gönderdi. 28 Şubat sürecine bakıldığında abartılar varsa bile zamanın ruhuna bu senaryo yazıldı. Yani Sayın Erbakan, iktidar olmayacak, olursa da bir şekilde durdurmak gerekecek." diye konuştu. BİZİ KİM İSTİYOR? Tansu Çiller, Necmettin Erbakan'ın istifasının ardından hükümeti kurma görevinin kendisine değil de Mesut Yılmaz'a verilmesini o dönemde bir "Çankaya darbesi' olarak nitelendirdiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu durum, 'bizi üzmedi' desem doğru olmaz. Mesut Yılmaz'a görev verilince bize geldi ve 'Ben başbakan olmayabilirim, sen olabilirsin' dedi. 'Kim istiyor bizim koalisyonumuzu?' diye sorduğumda, omuzlarını gösterdi yani apoletliler demek istedi. Kendisine 'Milletin olmadığı bir yerde ben olmam' dedim. Anasol-D hükümeti kuruldu sonunda. Bizim koyduğumuz adla, 'Derleme Toplama Partisi' ile mecliste milletin iradesi ile oluşmuş çoğunluk azınlık haline getirildi, azınlık bir güç tarafından çoğunluk haline getirildi. Bir hükümet, hükümet edemez hale getiriliyor bu aslında darbenin tanımlarından bir tanesi. Bunu eğer kelepçe ile yaparsanız bu darbenin ta kendisi. Eğer bunu korku imparatorluğu, şantaj ve baskı ile kanırta kanırta yaparsanız, bunun adı da darbedir. Milletin şuurunda ipe yürüyen bir Başbakanın son bakışı vardır. O bakış aslında yakın dönem siyasetin ve siyasetçinin şuurunda saplanmış bir hançerdir. O korku refleksi vatandaşta da vardır. 'Darbe geliyor, askerin dipçiği geliyor' algısı. Bu korku mecliste ve millette çok yaygın bir biçimde vardı. Milletvekilleri, 'Refahyol'dan ayrılmazsak aynı şeyler bizim de başımıza gelecek' korkusunu çok ciddi biçimde hissetmişti." AK PARTİ DARBELERİ BİTİRDİ Çiller, tankların Sincan'da yürümesinin ardından Necmettin Erbakan ile aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "Sayın Erbakan'a tavsiyem, "Biz, Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını derhal görevden almalıyız' şeklinde oldu. O da, 'Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz' dedi. Ben de 'İmzalamasın ama tarih önünde bunu yapalım. Millete bunu anlatalım.' dedim. Sayın Erbakan, Meclis'ten seçim de çıkmayacağını belirterek, 'Bizi kapatırlar' dedi. Oysa zaten süreç başlamıştı. Ekonomi iyi gidiyordu yaklaşık yüzde 8 büyüme elde etmiştik, o yüzden Erbakan, 'Sen başbakan ol ben istifa edeyim' dedi. Oysa Refahyol Hükümeti devam etseydi bu bir hizmet kervanı olacaktı. Refah Partisi ile uyum içinde çalışıyorduk. En muhafazakar kesimden en büyük demokratik açılımlar çıkıyordu. Bu ne kadar büyük bir uzlaşmayı, ayrışmadan bütünleşmeyi getirecekti. Bütün bunları Türkiye bir darbe ile kaçırmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir koalisyon olduğunu, bu koalisyonun, medya, STK, iş dünyası, siyaset ve askeri ayağının bulunduğunu ve Amerika'nın, PKK'nın kurucusu terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı Bülent Ecevit'e teslim etmesiyle dış ayağının da görüldüğünü dile getirdi. 28 Şubat sürecinin ardından ülkenin ekonomik anlamda ağır bedeller ödediğine vurgu yapan Çiller, "28 Şubat'ın ardından batan bankalar, Türkiye'yi büyük krize soktu. Bu krizin maliyeti 291 milyar dolar. Bunları, gençlerimiz darbelerin maliyetini anlasın diye anlatıyorum. Bugün gençliğin en önemli sorunu işsizlik. Bu 291 milyar dolar ile gençlerimizin işsizlik sorununu çok büyük ölçüde çözebilirdik. Mağdur edenler ve mağdur olanlar hepimiz aynı platformda buluşup, demokrasinin evrensel değerleri üzerinde anlaşabilirsek, ülkemizi sadece muasır medeniyetler seviyesine çıkaramayız aynı zamanda bu ülkeyi büyük bir aşamadan geçiririz. Nihayet millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi ve onlar da darbeleri bitirdiler. Vesayet dönemini bitirdiler. Şimdi bize düşen yine demokrasinin yüksek platformunda birleşmek burada, herkese yer var. Darbeleri, vesayet dönemini bitirdik ama henüz birleşmedik, topyekun birleşmeyi yine burada yapabiliriz. Çünkü hepimiz için tek bir Türkiye var." değerlendirmesinde bulundu.

3 yıl önce

CHP Parti Meclisi eski üyesi Bedri Baykam’ın öncülüğünde bir araya gelen CHP’liler: Üst üste seçim kaybeden genel başkan görevi bıraksın

CHP’li isimler; Ercan Karakaş, Fikri Sağlar, Tolga Yarman, Mustafa Gazalcı, Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Tevfik Kızgınkaya, “CHP için Demokratik Dijital Devrim (D3) Tüzük Taslağı” başlıklı bir bildiri yayımladı: •Cumhurbaşkanlığı adayları, tüm üyelerin katılımıyla seçilmeli. •Genel Başkan, Parti Meclisi, Milletvekilleri ve Belediye Başkanları’nın %3’lük Genel Merkez kontenjanı dışında tüm üyelerle seçilmeli. •İki kere üst üste genel seçimi kaybeden Genel Başkan koltuğunu kaybetmeli ve parti olağanüstü kurultaya gitmeli. •Cinsiyet ve gençlik kotaları kapsamına giren üyelerin, seçilebilir noktalardan listeye girmeli.

3 yıl önce

Samsun'da eski eşini döven İbrahim Zarap tutuklandı

Samsun'da bir kadın, 5 yaşındaki kızının gözleri önünde, 3 yıl önce boşandığı İbrahim Zarap tarafından dövüldü. Polis tarafından gözaltına alınan saldırgan emniyetteki ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. İbrahim Zarap tutuklandı.

3 yıl önce

Savcı, HDP eski milletvekili Tuma Çelik için verilen beraat kararına itiraz etti

HDP eski Milletvekili Tuma Çelik, seçim çalışmaları sırasında tanıştığı D.K isimli kadına cinsel saldırı gerçekleştirdiği gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, beraat kararına itiraz etti. KARAR USULE AYKIRI Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Özgür Kamışlık’ın imzasını taşıyan itiraz dilekçesinde, “Sanığın milletvekili olması ve mevcut statüsü, suçun işleniş biçimi, suç konusu önemi, suçun işlendiği yer ve zaman, olayın oluşuna ve sanığın kastının yoğunluğuna göre sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmesi gerekirken beraat şeklinde karar verilmişse de ilgili karar usul ve yasaya aykırı olduğundan kararı istinaf ediyoruz” denildi. Dilekçede, gerekçeli kararın mahkemeye tebliğ edilmesinin ardından, istinaf gerekçelerinin mahkemeye sunulacağı belirtildi. HDP’NİN TECAVÜZCÜ VEKİLİ Çelik, mağdur D.K ile yerel seçim çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği bir ev ziyareti sırasında tanıştı. D.K’yı parti çalışmalarına davet eden Tuma Çelik, bu teklifi, “siyasetten anlamıyorum, ailevi sorunlarım var” diyerek reddeden mağdur kadını 1 hafta sonra arayarak görüşmek istedi. Olayın yaşandığı yerde mağdur D.K’ya ait kan örnekleri bulundu. D.K hayatını alt üst eden bu olaydan sonra eşinden ayrılarak, çocuklarını da göremez hale geldi.

3 yıl önce

CHP’li eski milletvekili: “HDP’nin bu yönetimiyle, TBMM’den Kızılay’a kadar bile yürünemez!”

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) bildirisinde “Ermeni soykırımı” ifadesini kullandığı için isim vermeden HDP’yi 'emperyalistlerin gölgesinde ezik siyaset yapmakla' eleştiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a, HDP’li mevkidaşı Ebru Günay’dan yanıt geldi. HDP Sözcüsü Günay, Öztrak’a, “Anti emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz” diyerek tepki gösterdi. "KIZILAY’A KADAR BİLE YÜRÜNEMEZ!"  Günay'ın bu sözleri CHP'lileri kızdırdı. Twitter hesabından duruma tepki gösteren CHP'li eski Milletvekili Şerafettin Turpcu "ABD’nin Suriye’de ülkemize karşı silahlandırdığı PKK’lı oluşumun ve emperyalizmin sözcüsü, “soykırım utancıyla yüzleşin” diyerek bize hakaret eden HDP’nin bu yönetimiyle, TBMM’den Kızılay’a kadar bile yürünemez!" ifadelerini kullandı.

3 yıl önce

Sözcü gazetesinin Ruhsar Pekcan'a attığı iftiraya Kocaeli Valiliği yalandı: Mesnetsiz haber, Gümrük teşkilatımızın üstün başarısına gölge düşürmek için yapıldı

Kocaeli Dilovası Gümrüğünde 2020 yılı Ağustos ayında 540 kilogram kokain yakalanarak dev bir operasyona imza atılmıştı. Bu operasyonla ilgili Sözcü gazetesinde çıkan haberle ilgili Kocaeli Valiliği detaylı bir açıklama yaptı. Tüm değerlendirmeler gerçeklikten uzak "Bazı basın yayın organlarında, Kocaeli ili Dilovası Gümrüğünde 2020 yılı Ağustos ayında Gümrük birimlerimizin üstün vazife anlayışı ile 540.056,19 gram Kokain maddesi ele geçirilmesi ile ilgili mesnetsiz haberler yapıldığı müşahede edilmiştir." ifadelerine yer verilen açıklamada, "Mesnetsiz haberde Gümrük teşkilatımızın bu üstün başarısına gölge düşürmek, kara çalmak için yapılan tüm değerlendirmeler gerçeklikten uzak, mevzuat bilgisinden yoksun bir şekilde yansıtılmaya çalışılmıştır." denildi. Valilikten yapılan açıklama şöyle: "Kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadeleyi gölgeliyor" "Bu başarılı çalışma Gümrüklerden sorumlu Ticaret Bakanlığımızın bu konulara münhasır analiz merkezinin tespiti, aynı zamanda Bakanlık merkezinin ve bizatihi Sayın Bakanımız Ruhsar Pekcan’ın Valiliğimize ve operasyonel birimlere talimatıyla takip edilmiş ve başarıyla neticelendirilmiştir. Dünya için de önemli olabilecek miktardaki bu yakalama aynı zamanda adli birimler tarafından da takip edilmiş ve gerekli süreçler yürütülmüştür. Konu bu kadar sarih iken bazı basın yayın organlarında bu olayın gerçekle ilgisi olmadan yanlış değerlendirilmeye açılması; kaçakçılık ve uyuşturucu ile mücadelede başarısı ve kararlılığı gölgelenmeye çalışılan tüm birimlerimizi üzmektedir."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 39 40