26 Nisan Cuma 2024
1 yıl önce

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği... Bahçeli: Teröristleri ağırlayan ülkelerle bir araya gelemeyiz

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Muhterem arkadaşlarım, değerli basın mensupları grup toplantısına başlarken hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyor, şükranlarımı sunuyorum. Bir yanda eser ve millet siyaseti devamlı serpilirken diğer yanda iftira ve yalan siyaseti gittikçe derinlik kazanmaktadır. Her atılıma, her yatırıma leke sürmek için fırsat kollayanların basiretleri kapanmıştır. Türkiye hak ettiği seviyelere aşama aşama ulaşmaktadır. Zorlu şartlara rağmen ülkemiz dev bir şantiye görüntüsündedir. Ekonomik büyüme yolunda atılan sağlam adımlar umutlarımızı kamçılamaktadır. İnanıyorum ki pazarda, markette vatandaşlarımızın yaşamını olumsuz etkileyen fiyat artışlarının önüne geçilecektir.  Cumartesi günü tarihe bir güne milletçe şahit olduk. Rize-Artvin Havalimanı önemli bir boşluğu doldurmakla kalmayacak kucaklaşmanın saadetini de takviye edecektir. 5 yılda 4.4 milyar liralık yatırımla tamamlanan Rize-Artvin Havalimanı'nın milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu havalimanının proje aşamasından yapımına kadar emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere emek veren bütün işçi kardeşlerimize gönülden teşekkür ediyorum. Düzenlenen törene katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'e de teşekkür ediyorum. Türkiye-Azerbaycan iki edebi kardeş, iki devlet tek milletiz. Ayrımız yoktur, gayrımız yoktur çünkü biz Türk milletiyiz. Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı, bir vasfı olmalıdır. Milletimizin haklı gururunu paylaşmaktan korkup saklananlar sevimsizliğin tarafıdır. Sevincimiz aynı değilse acımız nasıl aynı olacaktır. Türkiye hepimizindir. Milletimizin yararına çalışan, üreten, geliştiren, kısacası taş üstüne taş koyan kim olursa olsun şükran duymak hem insani hem de vatandaşlık görevimizdir. Temelsiz sızlanmalar makul ve mantıklı değildir. Zillet ittifakı yıkmaktan, bozmaktan, akıntıya karşı kürek çekmekten başka bugüne kadar ne yapmıştır, neyi önermiştir. Köprü yapılır nefret saçıp sözde yolsuzluktan dert yakınırlar. Türkiye hakim muhalefet zihniyetinin dünyada eşi benzeri yoktur. Zillet ittifakı sert bir kayaya çarpmış, istikametini ve iradesini kaybetmiştir. Bunlardan hiçbir yol olmayacaktır. Bu düşüncelerinin elbette pek çok gerekçesi vardır. Geçtiğimiz hafta sonu zillet partilerinden birisinin başkanı çıkmış "Her şeyi cümbür cemaat değiştireceğiz" diye konuşmuş. Allah fırsat vermesin, bunlar değiştirse değiştirse parti değiştirirler. Bunun dışında bir şeyi değiştirmeye Türk milleti icazet vermez, vermeyecektir. Çarpık bir zihniyetin iktidar ruhsatını alması mümkün değildir. YARGITAY'IN KAFTANCIOĞLU KARARI Nihayet Türk yargısı hükmünü vermiş ve konu kapanmıştır. CHP Genel Başkanı karar açıklanır açıklanmaz soluğu İstanbul'da almıştır. CHP'nin İstanbul İl Başkanı kamu görevlisine hakaret etmiş, suç işlemiştir. Cumhurbaşkanına ağzımıza alamadığımız şekilde hakaret ederek suç işlemiştir. Sonuç itibariyle zanlının toplam 3 ayrı suçtan aldığı hapis cezaları onanmıştır. CHP Genel Başkanı bize açık açık söylemelidir; Türk devletine seri katil iftirasının yanında mıdır karşısında mıdır? Sayın Kılıçdaroğlu susma, sinme, saklanma, çık karşımıza... Bu ihanete, melanete, bu suça sen de ortak sayılırsın.  Kılıçdaroğlu, zulme son vereceklerini iddia etmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu şimdi iyi dinle; bebek katilinin posterleri altında konser veren sözde şarkıcı müsveddelerine sahip çıkmak zulmün ta kendisidir. Zulüm devlete katil demektir, zalim ise buna ses çıkarmayan alçaktır. Sayın Kılıçdaroğlu zalimi görmek istersen, abartısız ifade ediyorum ki Türkiye düşmanlarıyla çekildiği aile fotoğraflarına, aldığın talimat listelerine dikkatle bakman yeterlidir. Türk milletinin her ferdi onurludur, saygındır. CHP'nin İstanbul İl Başkanı için siyaset yolu kapanmıştır. Bu kapsamda kesinleşen ceza 1 yıldan fazla olduğu için tartışmaya mahal kalmamıştır. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır. Tunceli'de HDP'li bir milletvekilinin polisimize taş atması da suçtur. Herkes haddini bilsin, hukukun sınırlarını zorlamaya asla heves etmesin, bunu aklından dahi geçirmesin. Bu devlet sokakta bulunmadı, hiçbir vatan evladı zillete boyun eğmeyecektir. "KURBAN BAYRAMI'NA KADAR DURMAYACAĞIZ VE GÖNÜLLERDE OLACAĞIZ" MHP bu şuurla, bu inanışla 2023 yılının Haziran ayında yapılacak seçime hazırlanmaktadır. Hainlere Türkiye'yi bırakmayacağız. Ne efendi olacağız ne de uşak. Bizim hedeflerimiz yüksek, başarma azmimiz sınırsızdır. Biz milletimizi ve vatanımızı her zamanki gibi çok seveceğiz. Gönül seferberliğimizin ikinci etabına 13 Mayıs'ta yeniden başlattık. 173 ilçemizde vatandaşlarımızla, emeklilerimizle, esnaflarımızla, memur ve çiftçilerimizle buluştuk. Kurban Bayramı'na kadar durmayacağız ve gönüllerde olacağız. Yaz ayının hemen bitiminde siyasi çalışmalarımızda 3. etaba geçmiş olacağız. İlçe ilçe dolaşıp mesajlarımızı ve hedeflerimizi birer birer anlatan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. RUSYA'NIN UKRAYNA İŞGALİNDE 83. GÜN Rusya ile Ukrayna arasında süregelen çatışma ortamının tehlikeli sonuçlara kapı açtığı her türlü izahtan varestedir. Silahların susması, akan kanın durması, müzakere masasında görüşülen konu başlıkları üzerinde mutabakat sağlanması tüm aktörlerin çıkarınadır. Ukrayna savaşını körükleyen devletlerin ve uluslararası kuruluşların varlığı da gizlenemez durumdadır. Adeta bir dünya savaşının test sürüşü yapılmaktadır. Bize göre gidişat normal, hayra alamet değildir. İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ADAYLIĞI İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasıyla ilgili sürecin tartışmaya açılması, önemle ifade etmek isterim ki, Ukrayna savaşının dozajında, kapsamında ve şiddetinde azalmaya değil, bilakis artışa, kronikleşmesine ve hatta küreselleşmesine yol açabilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu şartlar altında oluşturduğu politikası, gündeme taşımak istediği görüş ve düşünceleri şunlardan ibaret olacaktır: 1– NATO, 1949 tarihinde kurulduğunda 12 üyesi bulunuyorken şu andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayısı 30’dur. NATO bugüne kadar tam sekiz genişleme evresinden geçmiş, en son 2017’de Karadağ, 2020’de de Kuzey Makedonya Atlantik Paktı’nın içine girmiştir. Rusya’nın bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarından birisi NATO’nun doğuya genişleme stratejisidir. Ukrayna’da savaş sürüyorken, Rusya’nın tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertleştirecek maksatlı ve marazi tertiplerin NATO’yu Rusya sınırlarına tutundurması dünya barışına hizmet eden bir hedef olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, NATO’nun genişleme ve doğuya açılma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasında oldukça mahsurlu değerlendirmektedir. 2- İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme sürecinin, bu konuda yapılan müspet analiz ve çağrıların bize göre üç ayaklı sakıncası vardır ve şöyledir: Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçekleşmesi halinde Rusya’nın askeri veya siyasi tepkiselliği de kışkırtılmış olacaktır. Ayrıca Finlandiya’nın Rusya’yla sınır uzunluğu bin 340 km’dir. Şayet bu iki Kuzey Avrupa devleti NATO’ya alınırsa, Ukrayna savaşının Finlandiya’dan İsveç’e kadar sıçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalıdır. İkinci Dünya Savaşı’nın başında Hitler’in Kuzey Avrupa’yı işgal stratejisini yeniden gözden geçirmek, tarihten doğru ve nesnel sonuçlar çıkarmak önümüzü görmek adına mühim bir ihtiyaçtır. Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur, uluslararası norm ve değer piramidinin yıkımı anlamına gelecektir. İkinci olarak, hem Finlandiya hem de özellikle İsveç’in Türkiye düşmanlarına nasıl kucak açtığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin barınağı, ikmal ve ihanet merkezi İsveç’tir. Hiç kimse bize maval okumasın, hikaye anlatmasın. Viking mantığı vandal mantığıdır. Asırlar evvel bize sığınan İsveç Kralı’na müşfik kollarını açan aziz ecdadımıza vefasızlık yapanların, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i yakanların, bize laf yetiştirmeye ne yüzleri olacak ne de yürekleri yetecektir. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı’nda Sayın Mevlüt Çavuşoğlu belge, bilgi ve fotoğraflarla terör örgütlerine verilen desteği muhataplarının yüzüne vurmuştur. Mehmetlerimize kurşun sıkan, vatandaşlarımıza zulmeden damgalı hainleri periyodik olarak ziyaret eden, sonra dönüp bu kez de malum bölücü teröristleri başkentlerinde ağırlayan ülke ya da ülkelerle bir güvenlik mimarisi altında, karşılıklı müttefiklik hukuku içinde bir araya gelmemiz nasıl mümkün olacaktır? Bir yanda elimizi sıkarlarken, diğer yanda sırtımıza hançer vurmalarına seyirci mi kalalım? Terör örgütleriyle silah çatanların, katillere yardım ve yataklık edenlerin sözüne nasıl güvenelim? İttifaklarına hangi mantıkla itimat ve itibar edelim? Finlandiya ile İsveç’in bekleme odasına alınması geldiğimiz bu aşamada akla yatkın en doğru seçenektir. Merhum Vatan Şairimiz Akif’in dediği gibi; Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa’nın mezkur iki ülkesinin NATO’ya girmesiyle ilgili hazırlık süreci, bir bakıma tehditleri Batı Avrupa’dan süpürme ve uzaklaştırma sinsiliğinden başka bir şey değildir. Bunu görüyoruz, bu sarih gerçeği fark ediyoruz. Batı Avrupa’ya yüklenen ağırlık Kuzeye kaydırılacaktır. Baltık Denizi ve mücavir bölgeleri askeri ve siyasi kutuplaşmalara havale edilecektir. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır. 3- Türkiye’ye bazı NATO ülkeleri tarafından kısıtlama ve yaptırım uygulanmaktadır. ABD’yle süren stratejik sorunlar çözüm kulvarına hala girememiştir. F-16 savaş uçakları konusunda somut bir gelişme yoktur. F-15 savaş uçaklarını ağzına alan yoktur. Üstelik ABD, PKK/YPG’ye inatla, iştahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir. ABD Dışişleri Bakanı’nın, “fikir birliğine varacağımızdan eminim” demekten önce terör örgütleriyle fikir ve emel birliğinden ne zaman vazgeçeceklerini itiraf etmesi tutarlı ve ilkeli bir açıklama olacaktır. Biden yönetimi, geçtiğimiz hafta, ABD’lilerin terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de fiilen işgal ettiği bölgelere yatırım yapmalarının önünü açmıştır. Yani Suriye’ye uygulanan yaptırımlar terör örgütünün bulunduğu alanlarda geçerli olmayacaktır. Bu şu demektir: ABD, yani müttefikimiz, NATO’da beraber olduğu Türkiye’ye yaptırım uygularken, terör örgütlerini bundan muaf tutmuş, kollamış, pozitif ayrımcılık muamelesi yapmıştır. Bu küstahlık bize reva mıdır? Bu kadir bilmezlik bize hak mıdır? Bu kifayetsizlik meşru mudur? Böylesi kasıtlı ve kindar tutuma hangi vatan evladı tamam diyebilecektir? NATO’nun genişleme patikasına girebilmesi için Türkiye’nin tavrı belirleyicidir. Çünkü NATO kararı, 30 üye ülkeden her birinin müşterek şekilde vereceği oyun sonucudur ki, tüm kararlar oy birliğiyle somutlaşmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kanaati bellidir: ABD’nin Batı’yı ve NATO ülkelerini konsolide etmek için fırsat gördüğü Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes ve barış rejimi temin ve tesis edilmeden NATO’ya yeni üye katılımı insanlığı yeni bir ateşe sürükleyecektir. Finlandiya ve İsveç’in muhtemel çok riskli NATO üyeliği, Avrupa’nın güvenlik haritasını kaotik ölçülerde güncellemekle kalmayacak, var olan dengeleri sarsarak Rusya’yı daha farklı ve kuvvet kullanımını provoke eden bir pozisyona taşıyacaktır. Herkesi uyarıyorum, bunun sonu ve sonucu barış değil, topyekûn savaştır. Türkiye barışın, huzurun, istikrarın, demokrasinin, insan hak ve hukukunun yanındadır, mazlumların da sonuna kadar davacısıdır. 19 MAYIS MESAJI Merhum Mithat Cemal Kuntay, Merhum Mehmet Akif’in çok yakın arkadaşıydı. Bir gün Akif’e, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ima ve işaret ederek bu defa nasıl inandığını sorar. Akif’in verdiği cevap etkileyicidir ve şu şekildedir: “Başımızdaki adamı kim görse inanırdı.” Yine bir keresinde söylediği şuydu: “Vallahi azizim, eğer Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılamazdı.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk yalnızca duygusuyla değil, yalnızca heyecanıyla değil; aynı zamanda akıl, sabır, ihtiyat, strateji, iman, denge, sorumluluk ve milli değerlerle hareket etmiş, hedeflerine kilitlenmişti. Zorluklar karşısında geri adım atan değil, üstüne üstüne giden, sonuç almak için direten, direnç gösteren azim ve irade sahibi bir kumandandı. Zulme ve zulmete boyun eğen değil, bunlara karşı direnen ve kazanan, başka seçeneği aklının ucuna getirmemiş bir siyaset dehasıydı. Mustafa Kemal, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’ni duyar duymaz, “bütün felaketlere rağmen ben, Türk’ün sesini işittirebileceği kanaatindeyim. Bu yolda işe başladım.” demişti. 13 Kasım 1918’de Adana treninden inip Haydarpaşa rıhtımına ayak basınca karşısındaki tablo içler acısıydı. Düşman donanması bayraklarını açarak İstanbul’a girmişti. Sahiller Levantenlerin sarhoş çığlıklarıyla, palikaryanın meydan okumasıyla çınlıyordu. Bu kahredici manzara karşısında bile ürkmedi ve dedi ki; geldikleri gibi giderler. Çok şükür, gün geldi aynen de dediği gibi oldu. Tutsak alınmış Anadolu’yu milletiyle tek nefes olarak ve emsalsiz bir kurtuluş mücadelesiyle haçlı bakiyelerinden birer birer temizledi, bağımsızlığımızı kazandırdı. Biliyordu ki, esir düşmüş insan yürüyen ıstıraptır. Bunu kabullenmedi, istilayı reddetti, zillete rıza göstermedi. Bu maksatla da 103 yıl önce Samsun’a çıktı, sönmeyecek meşaleyi tutuşturdu. Anadolu’ya taşınan bağımsızlık ülküsü ve mücadele azmi önce Havza’da alevlendi, Amasya’da körüklendi, Erzurum’dan yayıldı ve Sivas’tan tüm vatan sathında yankı buldu. Türk milleti, onun liderliğinde hürriyetini zincire vurmak isteyen zalim tutkulara karşı amansız ve acımasız bir savaş verdi. Bu savaş haklıydı, haysiyetliydi ve meşruydu. Bilinsin ki, 103 yıl önce, Türk milleti etnik topluluklar koleksiyonu olsun diye Samsun’a çıkılmadı. 103 yıl önce, etnik ve mezhepsel aidiyetler millet bilincinin önüne geçsin diye ilk adım atılmadı. Samsun’a Türk milletinin namus ve şerefini kurtarmak, kimseye muhtaç olmadan var olabilmesini sağlamak ve sağlama almak için ayak basıldı. Ne kadar övünsek azdır ve ne kadar gururlansak yetersizdir. Önemle altını çizmek isterim ki; Milli beka için gösterdiğimiz duruş ve kararlılığı siyaset icabı, zayıflık, acizlik zannederek göz ardı edenler, geçen yüzyılın başlarında milletimizi kurtaran ve devletimizi kuran kahramanları tıpkı dönemin işgalcileri gibi fark edememiş olanlardan başkası değildir. Bu bakımdan Türkiye'nin milli birliği ve kardeşliğinin devamı için sergilediğimiz sorumlu ve sağduyulu tutumu, öngördüğümüz uyarıları hiç kimse bir zaaf belirtisi olarak görmemeli, sonu ağır olacak hesap hatasına düşmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi 19 Mayıs ilkeleriyle bezenen, kurucu ve kurtarıcı bir fikre dayanan, işgal ve ihanete asla prim vermeyen, vermeyecek olan muhteşem bir millet eseridir. Biz damarlarımızda dolaşan kanın kudretinden şüphe duymayan bir duruşun neferleriyiz. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi bizim irade bayrağımızdır. Türk tarihi övüncümüzün, milli ömrümüzün, daha büyük işler yapma azmimizin kaynağıdır. Şehit ve gaziler var oluşumuzun manevi sırrı ve güvenceleridir. 19 Mayıs’tan intikam ve 29 Ekim’in rövanşını aramak için pusuya yatmış köksüz ve işbirlikçiler önce bizi aşmak, bizi yenmek, bizi etkisiz hale getirmek mecburiyetindedir. Milliyetçi Hareket Partisi Samsun’a çıkan fikirdir, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Büyük Taarruz’da düşmanı mahv-ı perişan eden, önüne kattığı gibi kaçtıkları yere kadar kovalayan kahramanlığın varisidir. 19 Mayıs; teslimiyet belgelerini yırtıp atan cesaretin timsalidir. Aynı zamanda manda ve himaye çağrılarını düşmanla birlikte bozguna uğratan ilham ve istiklal sevdasının ta kendisidir. 19 Mayıs 1919 unutulmamış, unutulmayacak, unutturulmayacaktır. Cenab-ı Allah’ın himayesi ve aziz milletimizin fedakârlıklarıyla Samsun’da başlayan tarihi yolculuk gün gelmiş başkent Ankara’da Cumhuriyet’le birlikte taçlanmıştır. Ne var ki, geçen yıllar içinde Türk milletinin maruz kaldığı operasyonların ve hunhar saldırıların seyrinde bugüne kadar bir azalma, bir hafifleme, bir zayıflama olmamıştır. Milli ve manevi değerlerimizi tahrip ve imha etmek için bu defa da maşa kullanmaya heveslenenler dün alamadıkları sonuçları bugün almayı denemişlerdir. FETÖ maşadır, PKK/YPG maşadır. Zillet ittifakı da maşalığa dünden gönüllüdür. Hiçbir kötü ve aşağılık oyun başarıya ulaşamayacak, tehditler mesafe alamayacak ve bağımsızlık iradesi kırılamayacaktır. Elbette 19 Mayıs’ın; ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kutlandığı dikkate alındığında, Türk gençliğine çok büyük görev ve sorumluluklar düşeceği de ortadadır. Gençlerimizin, dünün saygın hatıralarına mutlaka sahip çıkacağına, art niyetlilere ve bunlara çanak tutanlara fırsat vermeyeceğine yürekten inanıyorum. Temennim, her bir gencimizin huzurlu, mutlu ve gelecek kaygısı taşımadan hayatlarını sürdürmeleri, geleceğe hazırlık yapmalarıdır. Biz bunu sağlamak için varız, başarmaya da kararlıyız. Rivayet odur ki, zamanın Venedik büyükelçisi itimatnamesini sunmak için Payitahta gelerek Yavuz Sultan Selim’in huzuruna çıkar. Görüşmesi bittikten sonra ülkesine döner ve kiminle karşılaşmışsa cihan padişahının nasıl birisi olduğu sorusuna muhatap olur. Venedik büyükelçisi bu soruları “Yavuz Sultan Selim’i göremediğini”, söyleyerek geçiştirir. Bu defa da, huzura kabul edilmesine rağmen nasıl göremediği sorulur. Söz konusu büyükelçi bu sorular karşısında şu kulaklara küpe olacak cevabı verir: “kılıcı öyle parlıyordu ki yüzüne bakamadım.” Bunu duyan Hünkarımız çevresine şunları söyler: “Osmanlı’nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima eğik kalır. Amma Allah korusun, bu kılıç bir kınına girer de paslanmaya başlarsa, işte o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve bize bir gün yukardan bakar.” Türk gençliği aklıyla, ahlakıyla, inancıyla, zekâsıyla, zarafetiyle, edebiyle, erdemiyle, cesaretiyle parlayan kılıçtır, tutan kalemdir, okuyan kabiliyettir, seven kalptir, sevilen kalenderliktir. Türk gençliği öz ufkumuz, göz nurumuz, gönül surumuzdur. Türk gençliğine en büyük hediyemiz bağımsız ve güçlü bir ülke, kutlu bir millet varlığı, parlak bir gelecek, iş ve aş sorunlarının tamamen çözüldüğü huzurlu ve güvenli bir ortam bırakmak olacaktır. Canları sağ olsun, kime oy verdikleriyle değil, onların gül yüzünü daha fazla nasıl güldüreceğimizin derdindeyiz. Gençlerimiz geleceğe yazılmış ve henüz açılmamış mesajımızdır. Hepsi var olsun, hepsi mutlu olsun, yolları ve bahtları da açık olsun. Bu vesileyle büyük Türk milletinin ve değerli gençlerimizin iki gün sonra karşılayacağımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı şimdiden kutluyorum. 103 yıl önce başlayan istiklal mücadelesi neticesinde, bizlere vatan kazandıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; Milli Mücadele kahramanlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, muhterem anılarını hürmetle yâd ediyorum.

1 yıl önce

İsveç ve Finlandiya’nın NATO adımı... AK Parti Sözcüsü Çelik: Ambargo kabul edilemez, terör örgütüne desteği kesin

İşte Çelik'in açıklamasından önemli satırbaşları: Böylesi önemli günü, İstiklal mücadelesi için kilit taşı önemindeki günün gençlerimize atfedilmiş olması da ayrı bir kıymete sahiptir. Bu büyük bayramımızı kutluyoruz. Atatürk'ün ve milli mücadelenin o gün için gösterdiği kararlılığın bugün içinde aynı yol göstericiliğe sahip olduğunu görüyoruz.  ÖZLEM SARIKAYA YURT'UN VEFATI Çok değerli bir meslektaşınızı kaybettiniz. Özlem Sarıkaya Yurt'u kaybettik genç yaşta. Bu hepimizi çok üzdü. Allah rahmet eylesin. 18-20 Mayıs günleri tarihi açıdan çok önemli bir gün. Kırım Tatarlarının yaşadıkları trajedinin yıl dönümü. Bugün de verilen mücadelenin aynı şekilde devam ettiğini görüyoruz. Kırım Tatarı kardeşlerimizin hepimizin şehidi olan kardeşlerini rahmetle anıyoruz.  İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO'YA ÜYELİK BAŞVURUSU Bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışılıyor. AK Parti açısından NATO sürecinin ilkelere bağlı olarak yürütülmesi her zaman önemli oldu. Türkiye'nin terörizmle mücadelesinde aynı desteğin verildiğine şahit olmadık. Sizin terör örgütlerine verdiğiniz destekler bize dönük saldırı olarak ortaya çıkıyor. Düşmanlarımıza verilen destek hiçbir şekilde kabul edilemez. Türkiye, açık bir talepte bulunuyor. NATO'ya yeni üye olacak devletlerin her halükarda terörle bağını kesmesi gerekir. Lüksemburg Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor. Yarın bir gün bir NATO üyesi olan ülke, Türkiye'yi tehdit eden bu davranışlara devam ederse NATO içinde karar alınamaz, Türkiye veto eder. En baştan prensiplere uygun şekilde bu üyeliklerin ele alınması gerekir. İsveç'in Haseke'de örgütün alt yapı çalışmalarına destek verdiği görülüyor. NATO güvenlik örgütüdür. Siz doğrudan NATO üyesi olan ülkenin terör hedefi olarak gösterdiği yapılarla temas içindesiniz. Bu örgütler sizin ülkeniz içinde para topluyor, bu para silah olarak örgüte dönüyor, Türkiye'ye karşı tehdit uyguluyor. Hem NATO içindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez. Gerçek güvenlik tehditleri karşısında sağlıklı bir değerlendirmeleri yok. Türkiye, NATO içinde görevlerini en üst düzeyde yerine getirmiş devlettir. Bize karşı ambargo uygulanması gibi tavır kabul edilemez. Türkiye, NATO'ya üye olmak isteyenlerin NATO'nun prensiplerine uygun olarak davranmasını istiyor. Bu terör örgütlerine destek vermeyi kesmenizi istiyoruz. Türkiye, NATO'nun genişlemesine ilkesel olarak hiçbir zaman karşı çıkmadı. Hatta İsveç ve Fİnlandiya’nın NATO’ya üyeliğiyle ilgili bir problemi olmadı. Problem bugün onların terör örgütlerine verdiği destekle ilgilidir. Net bir tablo var ama AK Parti kürsüsünden verdikleri desteği, fotoğraları paçavralarını göstermeyi uygun görmedik. Fransa'nın çimento firması var. Bu firmanın hem PKK/YPG'nin yeraltı sığınaklarını yaptığı ortaya çıktı, hem de bu firmanın DEAŞ terör örgütü ile bağlantıları çıktı. En son Paris Temyiz Mahkemesi, bu firmanın insanlığa karşı suç işlemek bakımından karşı karşıya olduğu soruşturmanın devamına karar verdi. Bu ülke NATO ülkesi, DEAŞ'la işbirliği ortaya çıkacak. Bize saldıran bir terör örgütünün sığınaklarını bir NATO ülkesinin firması yapacak. Biz Suriye'deki Türkmen kardeşlerimize yardım yaparken o zaman arşivlere bakmak lazım yardımların DEAŞ'a gittiğini söyleyenlerin şimdi bu özeleştiriyi yapması lazım. Hepsinin arkasında bu firmalar çıkmış oldu. ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI Bunlar defalarca açıklandı. Daha önce bu benimdi çalmışlar dedi. Şimdi seferberlik halinde buna karşı çıkıyor. Böylesine çelişkili, tutarsız, çevre bilincinden kopuk herhangi bir yaklaşım olabilir mi? Bunu tutup Atatürk’ü istismar ederek Atatürk’ün isminin verildiği yerin yıkılması olarak gösteriyorlar. Siyasette bugüne kadar Atatürk istismarcılarının yaptığı kötülüğün haddi hesabı yoktur. Taksim’in ortasına muhteşem eser yapıldı ve adı Atatürk Kültür Merkezi'dir. . Kimse kendi yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya kalkmasın. Oraya 132 bin 500 ağaç dikilecek. Yürüyüş yollarıyla her türlü vatandaşımıza hizmet edecek yaklaşımla bu hayata geçirilecek. ADANA'DA YAPILACAK GENÇLİK ŞÖLENİ İki günden az zaman kaldı. Bütün Türkiye'deki gençleri Cumartesi günü Adana'ya bekliyoruz. Gençlik şöleni gerçekleştireceğiz. 8 yıl ara vermiştik. 81 ilden genç arkadaşlarımız gelecek. Saat 17:00 gibi başlayacak. Genç kardeşlerimizi Cumhurbaşkanımızla buluşmaya bekliyoruz.  EN ÖNEMLİ MESELE TERÖRE VERİLEN DESTEK En önemli mesele teröre verilen destek. İsveç ve Finlandiya'da öteden beri terör örgütlerinin yoğun faaliyet yaptığı, hem PKK'nın hem FETÖ'nün üst düzey yöneticilerini barındırdığı açık ve net. Bu teröristler açıkça istedikleri propagandaları yapabiliyorlar. Doğrudan İsveç hükümetinin gönderdiği silahlar PKK cephanelerinde çıkıyor. Biz PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizde, cephanesini bulduğumuzda içinde Avrupa ülkesinin silahını gördüğümüzde burada ilkesizliğin adını koyuyoruz. ABD ve Fransa’yı da uyarıyoruz. Siz kendi ülkelerinizin vatandaşlarınızdan silah toplayıp kendi ülkemin vatandaşlarını öldüren örgüte göndereceksiniz... Çelişkiyi gidermesi gereken onlardır. MESELE TÜRKİYE'NİN İKNA EDİLMESİ DEĞİL Biden'ın ülkemize gelip gelmemesi kendi takdiridir. Mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir. Mesele yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir.  Eğer bir genişlemeden bahsediliyorsa buna aday olan ülkelerin terör örgütlerine verdikleri desteği kesmeleridir. Türkiye’nin haklı güvenlik gerekçeleri tatmin edildiğinde zaten mesele yoktur. MİÇOTAKİS'İN ABD KONGRESİ'NDEKİ KONUŞMASI Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini Amerikan tarihine referans verilerek anlatma biçiminin Yunan medyasında da nasıl eleştirildiğini gördük. Hangi kongrede kim, ne için alkışlanmış bu çok önemli değil. Ama burada bazı çelişkiler var. Biz tabii Amerikan senatosunu önemsiyoruz. Bir kongrede bir müttefikinizin başka bir müttefikinize söz söylediğinde alkışlanması çok doğru değil. Herhangi bir komşumuz utanç verici bir şeydir, gidip de başka parlamentolarda Türkiye'ye silah vermeyin diye yalvarmak hiçbir şekilde saygıdeğer bir durum olarak görülemez. Adalar üstünde uçuş dediğiniz şey sizin hava kuvvetlerinizin yaptıkları karşısında hava kuvvetlerimizin verdiği cevaptır. Yunanistan Sahil Güvenliği ve FRONTEX göçmenlerin botlarını şişleyerek Akdeniz'de bu kadar insanın ölmesine yol açtı. Bu sorgulanmış mıdır? Kıbrıs meselesinde de hakkı gasp edilen KKTC'dir. KKTC egemen bir devlettir, onlar duymasa da bu böyledir. Türkiye ile konuşacaklar, Türkiye ile meselelerini çözecekler. İsterse dünyanın bütün parlamentolarında alkışlansınlar.  ASGARİ ÜCRETE TEMMUZ'DA ZAM GELECEK Mİ? Çalışma Bakanımız düzenli olarak açıklıyor. AK Parti olarak gelen talepleri değerlendiriyoruz. Zamanlaması henüz Çalışma Bakanlığı tarafından hangi takvimde yapıyorlar, onlar için bir şey söylemek için erken. Çeşitli sosyal kesimlerden iletilen talepler son derece sıkı bir takiple değerlendiriliyor.

1 yıl önce

FETÖ ve PKK destekçisi Michael Rubin’den Türkiye’ye İsveç ve Finlandiya tehdidi: ‘Doları 25 TL yapalım’

Terör örgütlerinin yuvalandığı Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıkan Türkiye ile ilgili Pentagon eski danışmanı Michael Rubin’den skandal bir çağrı geldi. Rubin, Türkiye’nin NATO’da veto kozunu oynamasına karşı sert yaptırımlar alınması gerektiğini savundu. Türkiye, terör örgütlerinin yuvası hâline gelen İsveç ve Finlandiya’ya, ‘’Teröristleri barındırmayın, onlara yardım yapmayın’’ diyerek uyardı. Ülkemizin haklı gerekçelerini görmezden gelen Rubin adındaki sözde siyasi analist ise doları 25 TL’ye yükselterek, Türkiye ekonomisini çökertmek gerektiğini söyledi. ‘’TÜRKİYE’Yİ İKNA İÇİN DOLARI 25 TL YAPALIM’’ ‘’Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak, THY seferlerini durdurmak, İncirlik Üssü’nü başka bir ülkeye taşımak’’ gibi ‘’Parlak fikirleri’’ olan Rubin, ‘’Türkiye’yi ikna için doları 25 TL yapalım’’ dedi. ‘’PKK TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL’’ Pentagon’da da görev yapan Michael Rubin, geçtiğimiz yıllarda yaptığı açıklamasında PKK’nın terör örgütü olmadığını söyleyerek, büyük bir skandala imza atmıştı. FETÖ’ye olan sempatisiyle de bilinen Rubin, 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi öncesi ve sonrası da Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik alçak sözler sarf etmişti…

1 yıl önce

Finlandiya, terör örgütü PKK'nın yakından izleneceğine dair Türkiye'ye güvence verebilir

Haavisto, Yle televizyonuna ülkesinin NATO üyelik başvurusuna dair değerlendirmelerde bulundu. Finlandiya ve Türkiye'nin, ülkesinin NATO üyeliğiyle ilgili sorunları çözmesini beklediğine işaret eden Haavisto, bunun birkaç hafta sürebileceğini belirtti. Haavisto, müzakerelerin (Türkiye ile) resmi düzeyde devam edeceğini vurgulayarak, "Birkaç gün önce bunun en azından birkaç gün süreceğini söylemiştim. O yüzden temkinli olmak gerekirse, şimdi bunun birkaç hafta süreceğini söyleyebiliriz. Sorunların çözüleceği konusunda iyimserim ancak bu bir sorun değil." ifadesini kullandı. Bakan Haavisto, Finlandiya ve Türkiye cumhurbaşkanlarının dün yaptıkları telefon görüşmesinde, "Finlandiya'nın terörizme karşı mücadele sicilini ele aldıklarını" aktardı. Haavisto, ülkesinin Türkiye'ye terör örgütü PKK'nın bağlantılarının daha yakından izleneceğine dair güvence verebileceğine dikkati çekerek, "Türkiye'ye kesinlikle böyle garantiler verebiliriz. PKK, Avrupa'da terör örgütü olarak kabul edildiği için Finlandiya'da da terör faaliyetine izin vermemek için üzerimize düşeni yapmamız önemli." dedi. Hukukun üstünlüğü vurgusu yapan Haavisto, "Hukukun üstünlüğünün yapısını netleştirmek önemli. Siyasi kararlar yargı sisteminin işleyişini etkileyemez. Bu bizim başa koyduğumuz bir ilke. Fin silahlarının bilgimiz dışında bir savaşa girmemesi önemli." değerlendirmesinde bulundu.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı: İsveç ve Finlandiya heyeti Ankara'ya gelecek

Dışişleri Bakanlığından, İsveç ve Finlandiya ile istişareler hakkında açıklama yapıldı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularına ilişkin istişareler, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal başkanlığındaki heyetimiz ile İsveç Başbakanlık Ofisi Devlet Sekreteri Oscar Stenström ve Finlandiya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Jukka Salovaara’nın başkanlığındaki İsveç ve Finlandiya heyetleri arasında 25 Mayıs 2022 Çarşamba günü Ankara’da gerçekleştirilecektir."

1 yıl önce

CHP'li Ünal Çeviköz, Türkiye'nin NATO tavrını Finlandiya'ya şikayet etti

İsveç ve Finlandiya NATO üyesi ülkeler arasında yer almak isterken, Türkiye ise iki İskandinav ülkesinden teröre karşı net tavır takınmaları talebini yüksek sesle dile getiriyor. CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz ise Ankara'nın tutumuna ilişkin şikayetini Finlandiya medyasına anlattı. "Finlandiya'nın NATO üyeliğini desteklemeye hazırız" Rusya'nın son saldırılarının, Finlandiya'nın yaşadığı güvenlik endişelerini haklı çıkardığını belirten Çeviköz, Finlandiya'nın NATO üyeliğini desteklemeye hazır olduklarını söyledi. Çeviköz, Helsingin Sanomat gazetesine verdiği demeçte, Finlandiya'nın, Türkiye'nin güvenlik endişelerine yeterli hassasiyetle yanıt vermediğini, ancak bunun, Finlandiya'nın NATO üyeliği başvurusuna müdahale etmek için bir neden olmaması gerektiğini savundu. "Bazı PKK'lılar Finlandiya'ya kaçmış olabilir" 69 yaşındaki emekli büyükelçi, "Bazı PKK'lılar Finlandiya'ya kaçmış olabilir. Kim olduklarını bilmiyorum. Ama her ne ise, bu Türkiye'nin doğrudan Finlandiya ile ilgilenmesi gereken ikili bir sorun." dedi. "Erdoğan için dış politikada açık bir taktik hata" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştirmeye çalışan Çeviköz, "Bu konuyu Finlandiya'nın NATO üyeliğine engel olarak gündeme getirmek, Erdoğan için dış politikada açık bir taktik hata. NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler almasına şaşmamalı." ifadelerini kullandı. "Finlandiya NATO'ya girecektir" Öte yandan Ünal Çeviköz, Finlandiya ile ilgili NATO tartışmalarına işaret ederek, "Finlandiya NATO'ya girecek ve Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olacaktır." diye konuştu. Çeviköz'e göre, Türkiye, terör tehdidine ilişkin doğrudan NATO ile irtibat halinde olmalı.

1 yıl önce

Stoltenberg'den İsveç ve Finlandiya'ya: Türkiye'nin taleplerine cevap vermezseniz adaylık zor

NATO'nun haziran sonunda Madrid'de yapacağı zirve öncesinde temaslarda bulunmak üzere 30 Mayıs'ta bu ülkeyi ziyarete hazırlanan Stoltenberg, İspanyol basınına konuştu. "Hiç kimse Türkiye kadar terör saldırılarından acı çekmemiştir" Stoltenberg, "Türkiye önemli bir müttefiktir ve bir müttefikin endişeleri olduğunda bunun ele alınması, sorunun çözülmesi gerekir. Bu, her zaman böyle oldu. İsim sorunundan dolayı Yunanistan'ın vetosuyla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nin NATO üyesi olması da 10 yıldan fazla sürdü ama çözüldü." şeklinde konuştu. İspanyol gazetecilerin, Kürtler ile terör örgütü PKK'yı özdeşleştirme çabalarına karşı çıkan NATO Genel Sekreteri, "Kürtlerden bahsediyorsunuz ama kabul etmeliyiz ki birkaç Kürt grup var ve PKK Avrupa Birliği'nin terör örgütleri listesindedir. İsveç ya da Finlandiya'da olmaları fark etmez." dedi. İsveç ve Finlandiya'nın Madrid'de yapılacak NATO Zirvesi'ne davetli ülkeler olarak katılabilecekleri ancak 28 Haziran'dan önce Türkiye'nin taleplerine cevap vermezlerse aday ülke olma özlemlerini gidermelerinin zor olacağını dile getiren Stoltenberg, "Benim hedefim hızlı bir sürecin olması ve bunun için halen zamanımız var." ifadesini kullandı.

1 yıl önce

Bakan Çavuşoğlu'ndan İsveç ve Finlandiya'ya: NATO'ya üye olmak istiyorlarsa terörle bağlantılarını kesmek zorundalar

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Romanya-Polonya Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin olarak, "Türkiye’nin bu süreçteki tutumu gayet açık, net. Türkiye, NATO’nun açık kapı politikasını her zaman desteklemiştir. Bu konuda NATO içerisinde geçmişte farklı görüşler olmuştur. Ama Türkiye’nin tutumu her zaman açıktır. İkincisi bu iki ülkenin adaylığı ile ilgili Türkiye’nin koyduğu rezervin sebebi çok açıktır. Bu iki ülkenin terör örgütleri ile PKK/YPG, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütleri ile ilişkileri ve o terör örgütlerine yaptıkları destek. Sonuçta NATO’nun güvenliği, NATO içinde dayanışma hepimiz için önemli, tüm müttefikler için geçerlidir. Müttefik olmak isteyenler için de geçerlidir. Biz Finlandiya ve İsveç’in güvenlik endişelerini anlıyoruz ama NATO içinde birçok müttefiğimizin açık biçimde söylediği gibi herkesin Türkiye’nin de meşru güvenlik endişelerini anlaması gerekiyor. O nedenle zaten terörle mücadelenin net şekilde stratejik konseptte yer almasını istiyoruz. Sonuçta bizim niye karşı çıktığımızı herkes biliyor" ifadelerini kullandı. 'Bizim beklentimiz imkansız değil' İsveç ve Finlandiya heyetlerinin Ankara’ya gelerek konuyla ilgili görüşmelerin yapıldığını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, "Bu toplantıda açık net şekilde iki ülkenin PKK/YPG başta olmak üzere FETÖ, DHKP-C terör örgütlerine verdikleri destek ve o ülkelerdeki terör örgütlerinin mevcudiyeti ile ilgili bilgiler, belgeler bir kere daha paylaşıldı. Ayrıca bu iki ülkeden beklentilerimizi somut bir şekilde ortaya koyan bir yazılı belge her iki heyetle paylaşıldı. Heyetler bu belgeleri aldılar, başkentlerine döndüler. Şimdi bu ülkelerden cevap bekliyoruz. Somut adımlar atması yönünde cevaplarını bekliyoruz. Bu adımların atılması gerekiyor. ’Zaman içinde Türkiye’yi nasıl olsa ikna ederiz, dostuz, müttefiğiz’ gibi yaklaşım doğru bir yaklaşım olmaz. Bu ülkelerin somut adım atması gerekiyor. Bizim beklentimiz imkansız değil. Teröre verdikleri desteği kesmek zorundalar. NATO gibi bir ittifaka üye olmak istiyorlarsa kesmek zorundalar" şeklinde konuştu. 'Yunanistan, Makedonya’dan ismini değiştirmesini istedi' Makedonya’nın NATO üyelik sürecini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, "Makedonya’nın NATO’ya üyeliği kaç sene sürdü. 11 yıl sürdü. Neden? Çünkü Yunanistan, Makedonya’dan ismini değiştirmesini istedi. Kuzey Makedonya oldu, ondan sonra NATO üyesi olabildi. Yani biz bir ülkeden ismini değiştirmesini istemiyoruz. Şu anda Avrupa Birliği içerisinde bazı üye ülkelerin Kuzey Makedonya’nın müzakere tarihi alabilmesi için ortaya koyduğu ön şartlar kabul edilebilir bile değil. Biz bir ülkenin isminin de değiştirilmesini istemiyoruz. Bir ülkeye ’aslında siz Türktünüz, bunu kabul edin’ de demiyoruz. Bizim talebimiz gayet meşru, net. Bu ülkelerin teröre yönelik desteği kesmeleri gerekiyor. Ayrıca bize yönelik savunma sanayii kısıtlamalarının sonlandırılması gerekiyor. Bu tür kararlar dostlara ve müttefiklere karşı alınmaz. Maalesef NATO içinde böyle ülkeler de var. Düşmanlara karşı alınan kararlardır. Gayet açık, net. Umarım Finlandiya ve İsveç mesajlarımızı gayet iyi anlamıştır. Diğer müttefik ülkelerin de bu iki ülkeyi Türkiye’nin endişeleri ile ilgili somut adım atma yönünde teşvik etmesi gerekiyor" açıklamalarında bulundu.

1 2 3 4 5