Son Dakika:
Sevinç, “Vizyonsuzluk nedir? Amerika'dan birkaç yazar, ekonomi ve bilim insanını telekonferansla konuşturup, İstanbul'da salona doldurduğun CHP'lilere dinletmek.” dedi.
CHP Ergene İlçe Teşkilatı yönetici Savaş Güney’in yumruklu saldırısı sonucu dudağı patlayan gazeteci Metin Engin yaşadıklarını anlattı. Olayla ilgili basın mensuplarına açıklama yapan Engin, “Oturup şakalaştığımız, siyaset konuştuğumuz bir anda bana yumrukla saldırarak dudağımı patlattı. Herhalde konuştuğumuz şeyleri arkadaşımız hazmedemedi. Tabi hazmedemeyince de şiddete başvurdu." dedi. "CHP BÖYLE BİRİNİ PARTİDE TUTACAK MI?" "Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel bu şahsı yanında gezdirecek mi çok merak ediyorum." ifadelerini kullanan Engin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Her fırsatta basın özgürlüğünden bahseden Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir kişiyi partilerinde tutacaklar mı? Bunu da çok merak ediyorum. Gerekenin yapılacağına inanıyorum. Gerekli suç duyurusunda bulunacağım. Türk adaletine güvenim tamdır"
Gazeteci Ertuğrul Özkök, TV100'de Türkiye'nin gerçekleştirdiği projelere ilişkin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında değerlendirme yaptı. Türkiye'nin güçlü bir liderlik sergilediğini belirten Özkök, "Bunlar Tayyip Erdoğan seçimi kazansa da kaybetse de inkâr edilmeyecek gerçekler” dedi. 'TÜRKLERLE OYNAMAYIN' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başarılı bir politika izlediğini belirten Gazeteci Ertuğrul Özkök, "Başarılı bir liderlik var. Tayyip Erdoğan var. Yani kimsenin inkâr etmeyeceği inanılmaz işler yaptı. Şu geçen gün denize indirilen Anadolu Gemisi falan. Türkiye’nin geldiği sanayi… Bunları kimse inkâr edemez. Yapılan yollar, altyapılar, köprüler… Bunları kimse inkar edemez. Bir de inkar edilmeyecek bir tarafı var; Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi gerçekten bütün dünyanın kafasına ‘Türklerle oynamayın, Türkiye büyük devlettir’ imajını yerleştirdi. Şimdi bunlar Tayyip Erdoğan seçimi kazansa da kaybetse de inkâr edilmeyecek gerçekler" dedi.
Tekirdağ'ın Ergene ilçesinin CHP'li Belediye Başkanı Rasim Yüksel ile röportaj yapmak için buluşan spiker birlikte yemek yiyip çekim için konuştu. CNN Türk'te yer alan habere göre; bu sırada Yüksel, genç spikere özel sorular sordu. Ancak o genç kadın durumdan rahatsız oldu. "SARILMAYA ÇALIŞTI" Daha sonra Yüksel, spiker kadını restoranın dışına çağırdı. İddiaya göre taciz etti. Genç kadın ise engel olmaya çalıştı. Belediye başkanı ile genç kadın daha sonra içeri girdi. Rasim Yüksel, iddiaya göre bir kez daha sarılmaya kalktı. Genç kadın, bir bahane bularak restorandan ayrıldı. SORUŞTURMA BAŞLATILDI Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Yüksel, suçlamaları kabul etmedi. Olay anında yanında olan arkadaşı da müşteki kadının iddialarını yalanladı. 10 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ Ancak Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı, iddianamenin değerlendirme kısmında, "Müştekinin ifadesi ve mesaj tespit tutanağı sabittir" dedi. İddianamede Yüksel hakkında “basit cinsel saldırı” suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istendi. Kanalın genel yayın yönetmeni hakkında da basit cinsel saldırı suçundan takipsizlik kararı verildi.
Seçimler yaklaştıkça Batı basınında Türkiye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik algı operasyonları yeniden hızlandı. A Haber'e konuşan Fransız Gazeteci Pierre Jovanovic, Batı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı kirli bir politika yürüttüğünü söyledi. "ERDOĞAN'DAN KURTULMAK İSTİYORLAR" Jovanovic, "John Bolton'ın açıklamaları hiç şaşırtıcı değil. Seçimden önce bazıları yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı kirli bir takım oyunlara girişecek. Benzer şeyi belediye seçimlerinde de yaptılar. John Bolton, ABD'nin Erdoğan'a karşı düşünce tarzının birebir örneği. ABD'li politikacılar Erdoğan'a karşı pozitif değil. Erdoğan'dan kurtulmak istiyorlar." ifadelerini kullandı. Bunun yeni bir durum olmadığını vurgulayan Jovanovic, "Bunu daha önce çok kez gördük. Türkiye'ye karşı ilk kirli oyunları yaklaşık 4 yıl önceydi, Türk Lirası'na karşı korkunç bir saldırıya geçtiler. Diğeri de belediye seçimlerinden yaklaşık 3 hafta önceydi. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken aynı şeyi yapmaya çalışıyorlar, Erdoğan'ın seçimi kaybetmesini istiyorlar." dedi. Jovanovic, "John Bolton, Trump tarafından kovuldu çünkü kendisi bir deliydi. Bolton güçlü bir Türkiye'ye tahammül edemiyor, ülkenin ABD tarafından yönetilmesini istiyor. Fransa'da yaptıkları şey de tam olarak bu." ifadelerini kullandı. Batı medyasındaki Erdoğan karşıtlığına işaret eden Pierre Jovanovic Türkiye'ye karşı ekonomik bir savaş da var dedi. BAŞKAN ERDOĞAN NEDEN AVRUPA BASINININ HEDEFİNDE? Jovanovic, "Eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'den rahatsız oldukları gibi ABD'li çok sayıda siyasetçi Erdoğan'ın politikalarından da rahatsız. De Gaulle de ABD'nin üstünlüğüne karşıydı, Washington'ın bir kuklası olmak istemiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı karaktere sahip olduğu için ABD'li siyasetçiler onu lider olarak görmek istemiyor. Çünkü Erdoğan ülkesini, halkını savunuyor." şeklinde konuştu. "GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE GÖRMEK İSTEMİYORLAR" Jovanovic sözlerine şöyle devam etti: "Erdoğan'a karşı medyada yürütülen büyük bir kampanya var. Erdoğan'ı tüm Avrupa basınında büyük bir tehlike olarak gösteriyorlar. Zaten Avrupa basınına göz gezdirdiğinizde bunu göreceksiniz. Şu an Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı'na karşı büyük bir dezenformasyon savaşı var. 40 yıldır ekonomi haberleri yapıyorum. ABD merkezli şirketlerin Türk Lirası'na karşı nasıl hamleler yaptıklarını gördüm. Bu seçimden önce yine yapacaklar. Lira'nın değerini düşürüp, insanların buna karşı tepki göstermesini bekleyecekler. Bu Türkiye'ye karşı ekonomik bir savaş. İsveç ve Finlandiya ilk olarak Erdoğan'ın taleplerine karşı işbirliği yapacaklarına ve pozitif yanıt vereceklerine söz verdiler. Ancak son zamanlarda yaşananlar, Türkiye'ye ve Erdoğan'a karşı yapılan bir provokasyonlar serisi. Avrupa basınında gördüğüm tek şey Erdoğan'ın seçimi kaybetmesinin istenmesi. Paris'teki saldırgan tamamen akıl sağlığı yerinde olmayan biriydi, olayın Türkiye'yle hiçbir ilgisi yoktu. Ancak Fransız basını Türkiye hakkında ne bilgi elde ederse onu kullanmaya çalışıyor. Bu bir bilgi savaşı. Ancak karşı koyan bir lider olunca, istediklerini yapamıyorlar." Türkiye'nin Ukrayna savaşındaki arabuluculuk rolüne de değinen Jovanovic, "Erdoğan'ın ve Türkiye'nin bu alanda sahneye çıkışı, ABD ve Avrupa'nın diplomaside istediği gibi hareket edememesine neden oldu. Çünkü Ankara artık oradaydı ve bu onlar için çok yeni bir durum." dedi.
Halk TV ekranlarında konuşan Levent Gültekin, iki ay önce şahit olduğunu söylediği bir konuşmayı anlattı. Gültekin, CHP’li üst düzey bir yetkilinin 2017 yılındaki Anayasa değişikliği referandumunda, “İnşallah referandumdan evet çıkar da biz Kılıçdaroğlu’ndan kurtuluruz” dediğini; aynı kişinin şu an Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı için çalışma yaptığını söyledi. "İNŞALLAH KILIÇDAROĞLU'NDAN KURTULURUZ" Gültekin şu ifadeleri kullandı: “O kadar şey duyuyoruz, o kadar çok şeye şahit oluyoruz, dedikodudan bahsetmiyorum, teyit edilmiş konuşmalar. Mesela 2017 referandumunda ‘inşallah referandumdan evet çıkar da biz Kılıçdaroğlu’ndan kurtuluruz’ diyen CHP’de çok yetkili kişi şu an Kemal Bey’in adaylığını organize ediyor. "AYNI KİŞİ ŞU ANDA ADAYLIĞINI ORGANİZE EDİYOR" Aynı kişi şu anda Kemal Bey’in adaylığını organize eden kişi, iki ay önce bir ev sohbetinde ‘Kemal Bey’i aday yapıyoruz, muhtemelen Türkiye’yi kurtaramayacağız ama partiyi kurtaracağız’ dediği; bunu bütün genel başkan yardımcılarına gittiği, Kemal Bey’e de gittiği ve kimsenin bir şey yapmadığı bir ortamda endişe duymaz mısınız?”
6'lı Masa'da cumhurbaşkanı adayı belirsizliğini koruyor. Ortaklar arasındaki "yetki krizi" ise büyüyor. Daha önce, "masadaki liderlerin Cumhurbaşkanı gibi imza yetkisi olacak" sözüyle eleştirilen Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında masanın adayının seçilip ortak irade dışına çıkması halinde siyasi kriz doğacağını söylemişti. Halk TV'de İsmail Saymaz ve Kadri Gürsel'in sunduğu Konuşmasak Olmaz programında 6'lı Masa'daki yetki krizine tepki vardı. "ÜLKENİN BU ŞEKİLDE YÖNETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL" Gazeteci Kadri Gürsel 6'lı masaın yetki kaosuna isyan ederek şu ifadeleri kullandı; Millet İttifakı, ülke yönetiminde söz hakkını yansıtacak bir güç denklemi oluşturabilirse kararlar alınırken diğer partilerle eşit duruma indirgenmezse, indirgenmemelidir, adil değildir bir kere. Yüzde 10-15 oy almış bir İYİ Parti'nin yüzde 20-25 arası oy alacak olan CHP'nin yüzde 1-2 oy alacak partilerle eşit oy hakkına sahip olması haksızlıktır. Aynı şekilde ülkenin bu şekilde yönetilmesi mümkün olmayacaktır. Burada pek çok faktör araya girer; liderlerin karakterleri, ihtiraslari şunlar bunlar...
Büyük depremde 6'ncı güne girildi... Kahramanmaraş merkezli 2 şiddetli deprem, 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Can kayıplarının giderek arttığı afette, arama-kurtarma ekipleri ilerleyen saatlere rağmen mücadelesinden bir an olsun vazgeçmedi. Bölgelerde, ekiplerin arama-kurtarma çalışmaları devam ederken, yardımlarda ulaştırılmaya çalışılıyor. Devlet tüm imkanlarıyla çalışmaları sürdürürken, bazı provokatif kişiler ise bu süreçte yayınladıkları algı çalışmalarıyla yalan haber üretmekte. Gazeteci Adem Metan, Ensonhaber canlı yayınına bağlanarak İlker Koç'a deprem bölgesiyle ilgili değerlendirmeler bulundu. "Böyle şeyler yapmayın, zaten insanların canı burnunda" Bölgede çıkan dezenformasyon haberlere isyan eden Metan, şu ifadeleri kullandı: Ben dünden bu yana toplamda 7-8 tane dezenformasyon haberini ifşa ettim. Yani bunu söylemek de acı ama bu bir gerçek. Baraj patladı iddiası vardı, hemen oraya gittim, öyle bir şey olmadı hatta burada bir barajın olmadığı ortaya çıktı. Hatta CHP'li bir isim de sosyal medya hesabından paylaştı. Böyle şeyler yapmayın, zaten insanların canı burnunda. Panik havası var, insanları paniğe sevk etmeyin. "32 çocuk donarak hayatını kaybetti dediler" Hemen sonrasında 32 çocuğun donarak hayatını kaybettiği iddiası ortaya atıldı. Ben de hemen gittim, oradaki muhtarı buldum. Muhtar "Evet öyle bir ihbar yapılmış. Biz aileye ulaştık. Üst solunum yolunda bir problem varmış genç bir kardeşimizin, sağlık ekipleri geldi" dedi. Sağlık ekipleri 32 çocuk diye oraya gidiyor, fakat orada bir çocuk olunca ekip geri dönüyor. Bu bir vakit kaybı, başkasının hakkına da girmek aynı zamanda. Burada saniyelerle yarışılıyor. İnsanlar zaten psikolojik olarak yorulmuş durumda. Muhtar diyor ki "Niye böyle bir şey yaptınız". Yanıt olarak " Dikkat çekmek istedik, daha çok yardım gelsin diye yaptık" diyorlar. İlk günden bu yana tamamen gördüklerimi söylüyorum: Burada büyük bir insani gayret var.
