04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

İBB Sözcüsü Murat Ongun’dan “Annemizin dediği gibi çalışıyoruz” kurgusu

Cora, İBB Sözcüsü Murat Ongun’un, Ekrem İmamoğlu’nun samimiyetsiz hallerinin resmettiği video için, “Murat bey! Kadına yaka mikrofonu takıp organize ettiğiniz “dürüst ve çalışkan başgan” algınız elinizden patladı. Biraz daha dikkatli çalışın…” dedi.

2 yıl önce

İBB’nin İstanbul Kitapçısı, PKK’nın sözde diyaneti DİAYDER’in yayınevi gibi…

Ekrem İmamoğlu’nun önce inkar ettiği DİAYDER yönetimi ile fotoğraflarının ifşa olmasından sonra bir skandal da İBB’nin İstanbul Kitapçısı’nda ortaya çıktı. KCK’nın paralel Diyanet örgütlenmesi DİAYDER’in yayınevine dönüşen İstanbul Kitapçısı’nda hem DİAYDER’in hem de DİAYDER’le bağlantılı PKK sempatizanı yazarların kitapları satılıyor. DİAYDER’İN SPONSORU YAYINEVİ, İBB’DE KİTAP SATIYOR Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın peygamber ilan eden ve İslamiyet’i Kürtler arasında itibarsızlaştırmayı amaç edinen DİAYDER’in sponsoru olan Nubihar Yayınları’nın neredeyse tüm kitapları İstanbul Kitapçısı’nda satışta. DİAYDER’in sosyal medya hesaplarında Nubihar Yayınları’na ait neredeyse tüm kitaplar sayfa takipçilerine okunması için tavsiye edilmiş. Yayınevi, DİAYDER’in takvim ve kitapları başta olmak üzere, panel ve organizasyonlarında da sponsor olarak yer alıyor. DİAYDER GÜZELLEMESİ YAPAN KİTAP DA RAFLARDA İBB’ye bağlı İstanbul Kitapçısı’nın DİAYDER ile asıl bağlantısı ise Kürdistan’da Sivil Toplum isimli kitap. Şeyhmus Diken ve Nurcan Baysal’ın kaleme aldığı kitapta Türkiye’nin şehirlerinden “Kürdistan” diye bahsedilirken PKK’nın uzantısı pek çok derneğin de tanıtımı yapılmış. KİTABIN YAZARLARI ÖCALAN SEVDALISI İBB’nin İstanbul Kitapçısı’nda satılan “Kürdistan’da Sivil Toplum” kitabının yazarları Şeyhmus Diken ve Nurcan Baysal’ın ise kim oldukları paylaşımlarından net bir biçimde anlaşılıyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'nun bedava elektrik vaadine: “Tüm namus sözleri gibi bunu da hayata geçiremezler”

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Aydın bizi bugün efelere yakışan bir muhabbetle bağrına bastı. Aydın'ın adeta coşkun akan ırmaklara gibi yollara, balkonlara taşan o büyük sevdasına bugün yeniden şahit olduk. Tüm Aydın'a en kalbi teşekkürlerimi iletiyorum, tüm Aydınlı vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Biz 81 vilayetin 84 milyon vatandaşıyla tüm Türkiye'yi seviyoruz. "MİLLETİMİZ MENDERES'İ UNUTMAMIŞTIR" Milletimizi inim inim inleten tek parti faşizminin ardından Anadolu insanı ilk kez Menderes zamanında güldü. Türkiye hizmetle, eserle, yatırımla ilk kez onun zamanında tanıştı. Yokluk ve yoksulluğun pençesinde kıvranan köylümüz ayağındaki çarığı ilk kez Menderes'le birlikte çıkardı. Demokrasimiz tek parti bakiyesi birçok utancından onun mücadelesi sayesinde kurtuldu. Anadolu'yu yolla, elektrikle, traktörle, okulla, tarımla, makineleşmeyle yaygın şekilde tanıştıran da yine rahmetli Menderes'tir. Türkiye'yi ekonomik olarak, siyasal, sosyal, diplomatik olarak çok ileri seviyelere taşımıştır. Milletimiz Menderes'i unutmadığı gibi yalan haberlerle, kışkırtmayla darbeye ortam hazırlayanları da unutmamıştır. "EY CHP BUNUN BEDELİ ÖDEYECEKSİNİZ" Dümbüllü İsmail tiyatrosundan hiçbir farkı olmayan Yassıada mahkemesiyle onu idama götürenleri asla unutmamıştır. Ey CHP, bunun bedelini ama bu dünyada, ama ebedi alemde ödeyeceksiniz. Tarih kitaplarına ve gazete arşivlerine bir bakarsak aslında 60 yılda Garp cephesinde değişen hiçbir şeyin olmadığını daha iyi görürüz. Güya Menderes Ardahan'ı ve Kars'ı Ruslara satmak istiyormuş. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın banka hesabında tam 103 milyon lira varmış. Fatin Rüştü Zorlu'nun Avrupa'da bindiği araba altın kaplamaymış. Hasan Polatkan'ın zimmetinde 4 milyon lira çıkmış. CHP'li siyasetçiler 27 Mayıs öncesinde size de çok tanıdık gelen bunlar gibi yüzlerce iftirayı, yalanı adeta milletin üstüne boca ettiler. Ne Menderes'in vatan topraklarını satması söz konusuydu, ne sözü edilen siyasetçilerin hesaplarında öyle bir para vardı. Bunların hepsi CHP'nin kuyruklu yalanlarından, utanç verici iftiralarından ibarettir, bugün olduğu gibi. Bunların düsturu mümkün olan en büyük yalanı söylemek, bunu tekrar etmek üzerine kuruludur. Dönemin CHP Genel Başkanı kamu görevlileri üzerinden baskı kurarak devleti işlemez hale getirmek istemiştir. "CHP'NİN SİYASET TARZI HİÇ DEĞİŞMEDİ"   Dünya değişti, Türkiye değişti, her şey değişti ama CHP'nin siyaset tarzı hiç değişmedi. Darbeye giden yolun taşlarını döşeyen CHP bugün de Türkiye'nin siyasi iklimini zehirlemeye çalışıyor. Bizzat CHP Genel Başkanı kamu kurumlarına mafyavari baskınlar düzenleyerek devleti felç etmek için canhıraş bir gayret gösteriyor. Siyasette kaybettiklerini gördükçe tehdit çıtasını yükselterek milletimizi sindirebileceklerini sanıyorlar. Ancak tüm bu dolapları çevirirken milletimizin, ülkemizin artık değiştiğini, Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını bir türlü hesap edemiyorlar. 15 Temmuz destanıyla beraber Türkiye'de artık demokrasi dışı tüm yol ve yöntemlerin kapandığını göremiyorlar. Popülizm yaparak, tutamayacakları sözleri vererek, halka açıkça yalan söyleyerek iktidar kapısını aralayacaklarını zannediyorlar. Daha yönettikleri belediyelerde vatandaş temel hizmetleri bile alamazken çiftçiye elektriği bedava vermekten bahsediyorlar. Biz de bay Kemal ve yoldaşlarına diyoruz ki 'Halep oradaysa arşın da burada.' Madem böyle bir vaadiniz var, gelin bu çılgın projenizi şu an yönettiğiniz büyükşehir belediyelerinde hemen başlatın. KILIÇDAROĞLU'NUN BEDAVA ELEKTRİK VAADİ Bugün belediye başkanı hanımefendiye söyledim, 'Elektriği ücretsiz vermeye başladınız mı' dedim. CHP'ye gönül veren kardeşlerime söyleyin, ipe un sermeyin. 2024'ü de beklemeyin, gelin bu vaadinizi hemen şimdi gerçekleştirin. Elinizden tutan, size engel olan mı var? Yapamazlar, veremezler, meydanlarda söyledikleri diğer tüm namus sözleri gibi bunu da hayata geçiremezler. Çünkü bunlarda millete ve ülkeye hizmet gibi dert yok. Bunlarda sadece günü kurtarmanın, kaset kumpasıyla altlarına serilen sıcak koltuklarını korumanın peşindeler. Bunlar tüm ilkelerini çiğneme pahasına siyasi ömürlerini birkaç sene daha uzatmanın derdindeler. Çıkarları uğruna bölücü örgütün siyasi uzantılarına avukatlık yapacak kadar kontrolü kaybettiler. Ne yaparsa yapsınlar, çanlar bay Kemal ve arkadaşları için çalmaya çoktan başlamıştır. 2023'te kendilerini sandıkta bekleyen akıbetten kurtulamayacaklar. Bay Kemal ve yandaşları hem siyasetten hem milletin hafızasından silinip gidecekler. Muhalefetin, medyanın veya diğer çevrelerin bizi kendi dar ve kısır gündemlerine hapsetme tuzağına düşmemeliyiz. AK Gençlik son 1 yılda 18-30 yaş arasında olan 180 bin üye kazandı. Sadece son 4 ayda 100 bin gencimiz AK Parti ailesine katıldı. Siyasi partiler arasında açık ara farkla gençlerin ilgi odağı olan parti AK Parti'dir.

2 yıl önce

Evlat nöbetindeki anne: Dön gel, ismin gibi bize zaferler yaşat

Diyarbakır'da çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen aileler, 3 Eylül 2019'dan itibaren HDP İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti tutmaya başladı. 869 gündür sürdürülen nöbette Hacire Akar ile birlikte çocuklarına kavuşan aile sayısı, 33 oldu. 2017 yılında yaz tatilinde çalışmak İzmir’e gittikten bir süre sonra kaybolan oğlu Zafer için Samsun’dan gelerek Diyarbakır HDP il binası önünde evlat nöbeti tutmaya başlayan Sabire Aydın, bütün aile bireylerinin Zafer’i çok özlediğini söyledi. Anne Aydın, evladının dönmekle kendilerine büyük bir zafer yaşatacağını belirterek, bu konuda umutlu olduğunu vurguladı.   Aydın şunları söyledi: “Oğlum 2017 yılında İstanbul’da çalışıyordu. İzmir’e geçtiğini öğrendik. Orada kaçırıldı benim oğlum. Oğlumu bekliyorum. Oğlum, senin için geldim ben buraya. Kardeşlerin, baban, bütün aile seni çok özledi. Bir an önce dön gel. Seni bekliyoruz. Seni almadan buradan gitmeyeceğim benim oğlum. Ne olursun geri dön. Okuyasın diye üniversiteye yolladık yavrum. Sen çok akıllı bir çocuktun. Biz seni vatana devlete hayırlı ol, diye yetiştirdik. Kandırıldın, biliyorum. Hiç de geç değil, dön gel. Çok özledik. Şimdiye kadar burada olan annelerin 33 evladı döndü, sen de dön gel yavrum. İsminin Zafer olduğu gibi bize zaferler yaşat. Dön gel, seni bekliyoruz.”

2 yıl önce

Can Ataklı'dan İmamoğlu'na: Salak gibi gideceğin restoranın önüne kar küreme aracı gönderiyorsun

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kent genelinde kar felaketi yaşanırken, İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott ile yemek yedi. Tepkileri umursamadığını ifade eden İmamoğlu, "Gizli bir yemek değildi, tepkiler beni ilgilendirmiyor." diyerek savundu. İmamoğlu'nun sözleri kendi cenahında da büyük tepkilere neden oldu. Muhalif yazar Can Ataklı, İmamoğlu'nu hedef alan sert bir açıklama yaptı. "SALAK GİBİ BİR DE KAR KÜREME ARACI GÖNDERİYORSUN" Meteorolojiden günler öncesinden uyarıların yapıldığını vurgulayan Ataklı, "Bu kadar önemli bir günde o yemeği ertelersin. Adam gidiyormuş da veda edemezmiş de... Onlar anlardı. İkinci fahiş hata, yemek yedikten sonra da hemen çıkacaksın. 'Kar yağışı başlamamıştı. Ben biliyordum durumu arkadaşlara gereken talimatları verdim, nezaketen de bir saat kaldım' desen neyse." diye konuştu. İmamoğlu'nun bu tavrının CHP'li birçok kişiyi 'tongaya' düşürdüğünü belirten Ataklı, "Sosyal medyanın sihrine kapılan ünlü ünsüz bir çok isim atladılar. Ondan sonra silmek zorunda kaldılar. 'İnsan değil miyiz?' diyerek savunamazsınız kendinizi. Çok önemli bir kamu görevi yapıyorsan kendini özel hayat işlerinden çekeceksin. Bunlara neden maruz kalasın ki kardeşim?" dedi. İstanbullunun yollarda kaldığı, toplu ulaşımın durduğu anlarda kendisinin restorana kar küreme aracı eşliğinde gitmesine de değinen Ataklı, "Bir de salak gibi gideceğin restoranın önünde önceden kar küreme araçlarını gönderirsen" ifadeleriyle İBB Başkanı'na yüklendi.

2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott ile ne konuştu? Dalga geçer gibi cevap: Balığın lezzeti, kadınlar...

İstanbul'da yoğun kar yağışı sırasında bir balıkçıda İngiliz büyükelçi ve ailesi ile yemek yediği ortaya çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan yeni açıklamalar geldi. İmamoğlu eleştirilen yemek konusunda kendisini savundu ve "O kara rağmen bir gün önce İngiltere Büyükelçisi ve karısı Ankara'dan gelmiş. Biz de karla mücadeleye karşı gereken tedbirlerimizi almıştık. Tabi çok kronik bir duruma gelmemişken bu kararı veriyoruz." ifadelerini kullandı. Sözcü'den Saygı Öztürk'e konuşan İmamoğlu o masada neler konuşulduğuna ilişkin soruya ise şöyle cevap verdi; “Görüşme içeriğiyle ilgili savsatalar yapıldı. Yani İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı, İngiliz büyükelçisiyle, eşiyle görüşecek, yanında her ikisinin danışmanı olacak, iki tane tercüman olacak, bu ortam da ne konuşulabilir ki? Şehir konuşulur, şehirler konuşulur, ülkeler arasındaki diyalog konuşulur, ülkeler arasındaki diyalogdan İstanbul kenti nasıl daha faydalanılır konuşulur. Tatbikî sohbetin içine balığın lezzetli olup olmadığı girer, mutfak konuşulur, kadınların olduğu yerde elbette ki kadınlar konuşulur; bunlar konuşulur başka ne olacak? Yani öyle bir yerde diplomasi yemeği yiyorsunuz ki yan masanızda bir aile, arka masanızda bir aile oturuyor. Biz gizli kapılar ardında bir şey yapmadık ki çok özel manalar yüklenilsin bu işe."

2 yıl önce

Makarios artıkları DEAŞ gibi! Rum papazlar silah taliminde

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde papazlar atış talimi yaptı. Rum din adamlarının bu eylemi, sosyal medya ve basında tepkilere yol açtı. Tepkileri dindirmek için açıklama yapan kilise "savaşı kutsamıyoruz" dedi. Olay Rum basınında geniş yer bulurken sosyal medya kullanıcıları tepki gösterdi, papazların silahlı görüntüleri eleştirildi. Bu etkinliğin, İsa Peygamber'in öğrettiği sevgi anlayışıyla bağdaşmadığı vurgulandı. Bazı sosyal medya kullanıcıları ise görüntülerin Taliban'ı anımsattığını söyledi. Tepkiler üzerine kilise açıklama yaptı. "Kilise savaşı kutsamıyor" denildi. KİLİSE SAVUNDU Papazların atış talimini Protaras beldesinde yer alan ve yenilenen atış poligonunda yaptığı söylendi. Psikoposluğun bu şekilde orduya destek olduğu ifade edildi. "Ne Papaz cübbeleri isyan etti ne de savaş ilan ettik. Ama mutlu olduk" sözleriyle atış talimi savunuldu. TMT İŞTE BUNLARLA SAVAŞTI Kıbrıs'ta Türk varlığını yok etmeyi ve Ada'yı Yunanistan'a bağlamayı hedefleyen terör örgütü EOKA, 7 Mart 1953'te Başpsikopos Makarios'un okuttuğu yeminle kuruldu. Kilise de örgütün en büyük destekçisiydi. 1 Nisan 1955'te ilk sabotaj eylemini gerçekleştiren EOKA, daha sonra sistematik olarak Türkler'e suikast, baskı, yıldırma ve göçe zorlama politikaları uygulamaya başladı. 1960'ta Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması ve Makarios'un Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından EOKA çeteleri devletin kilit notlarına yerleştirildi. Makarios ve kilise desteği ile başlayan ENOSİS hayali devlet politikası haline dönüştü. Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan'ın "illegal, suikast örgütü" diye tanımladığı Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) işte bu süreçte kuruldu. Verdiği mücadeleyle Kıbrıs'ın bir Yunan adası olmasının önüne geçti.

2 yıl önce

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, HDP’nin terör örgütü gibi yansıtıldığı bu yüzden açıkça görüntü verilmediği imasında bulundu: “HDP’yi terör örgütünden kurtarmalıyız”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun daveti üzerine; İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi genel başkanları, Ankara'da çalışma yemeğinde bir araya geldi. HDP YEMEKTE YOK Gizli ittifak ortağı HDP'nin yemekte yer almamasına, HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, "Bizi yok sayanları yeri, zamanı geldiğinde biz de yok saymasını iyi biliriz" sözleriyle tepki göstermişti. Kılıçdaroğlu, HDP ile bir sorunlarının bulunmadığını ve görüşmeye açık olduklarını belirterek, "HDP’yi yok saymıyoruz. HDP’yle de görüşüyoruz. İhtiyaç olduğunda yine görüşeceğiz" derken, CHP'den bugün yeni bir açıklama daha geldi. SEBEBİ ERDOĞANMIŞ Karar TV yayınına katılan CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, HDP'nin yemekte bulunmamasını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye bağladı.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 26 27