18 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

İBB işçilerinin promosyon eyleminde arbede! Ekrem İmamoğlu’nun güvenlikleri müdahale etti

İşçilerin, banka promosyon görüşmelerinin şeffaf şekilde yönetilmediği gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) başkanlık binası önünde düzenledikleri eylemde sendika üyeleri ile güvenlik personeli arasında arbede yaşandı. Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) İstanbul 5 No’lu Şube üyeleri, İBB yönetiminin banka promosyon görüşmeleriyle ilgili süreci şeffaf yürütmediği gerekçesiyle İBB’nin Saraçhane’deki binasının önüne geldi. HAVUZLU ALANA ALINMADILAR Belediyenin önündeki havuzun bulunduğu alana alınmayan sendika üyeleri, basın açıklamalarını sürekli o noktada yaptıklarını ifade ederek taleplerinde ısrarcı oldu. İşçileri alana almayacağını tekrarlayan güvenlik personeli ile bazı sendika üyeleri arasında arbede çıktı. Polislerin müdahalesiyle arbedenin sona ermesinin ardından havuzun önüne gelen sendika üyeleri basın açıklaması yaptı. TÜM BEL-SEN İstanbul 5 No’lu Şube TİS ve Hukuk Sekreteri Yılmaz Haksever, İBB yönetiminin banka promosyon görüşmeleriyle ilgili süreci şeffaf yürütmemesini kabul etmediklerini söyledi. Türkiye’deki yasal mevzuat nedeniyle özel ve kamusal tüm kurumların çalışanlarına ücretlerini bankalar aracılığıyla ödediğini, bankaların bundan dolayı yüksek kazanç elde ettiklerini dile getiren Haksever, “Birçok belediye de yakın tarihte imzalanan banka promosyon sözleşmeleriyle çalışanlara 35 ile 45 bin lira arasında ödeme yaptı. İki, üç sene önce imzalanmış promosyon sözleşmelerinde bu rakamların en fazla yüzde 10 düzeyinde kalması bile emekçilerin yaşadığı reel kaybı gözler önüne sermektedir. Sonuçta bankalar, biz emekçilere bundan 2-3 sene önce yaptııkları, bugün adeta pula dönmüş, promosyon ödemelerine dayanarak bugünkü maaşlarımızdan aslında karşılığını ödemediği yüksek miktarlarda kazançlar elde ederek karlarına kar katmaktadır.” diye konuştu. “BELEDİYE BÜROKRASİSİNİN DAHA HASSAS VE İNCELİKLİ DAVRANMASI TALEBİMİZ” Haksever, sendikanın maaş promosyon sözleşmelerinin güncel ve resmi enflasyon oranları çerçevesinde güncellenmesi için çalıştığı kurumlar üzerinden ilgili bankalara başvurularda bulunduğunu anlattı. “Ancak bankalar bu başvurularımıza cevaben bırakın bu sözleşmeleri güncellemeyi, sözleşmelerin iptali ve değişimi halinde ödenmesi gereken ağır cezaları belirterek bizleri tehdit etti.” diyen Haksever, şunları kaydetti: “Ayrıca yürütülen süreçte konunun tarafı olan belediye, işçi ve memur sendikalarını sürece dahil etmeyerek ve düzenli bir açıklama yapmayarak şeffaf bir irade sergilememiş olup süreci ‘her kafadan bir ses çıkma’ noktasına getirmiştir. Bu ve benzeri süreçlerde belediye bürokrasisinin daha hassas ve incelikli davranması talebimizdir. Yerel yönetim emekçilerinin bütün hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek için 32 yıldır kesintisiz bir şekilde mücadele yürüten sendikamız TÜM BEL-SEN, bankaların emekçilerin maaşları üzerinden her geçen gün daha büyük karlar elde ederken bunun karşılığını ödememesini kabul etmeyecektir.”

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yaptığımız operasyonlar ve izlediğimiz çok yönlü politikalar ile yeni bir güvenlik ve huzur iklimi oluşturduk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları; 27. Dönem 6. Yasama Yılı, sizlerle birlikte ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. TBMM milli mücadele yıllarından beri bu ülkenin her türlü meselesinin çözülmesinde öncü bir yol düzenlenmektedir. Seçim takvimine göre çalışmalara ara vermeden önce pek çok kritik düzenlemeyi de hayata geçireceğinize inanıyorum. Sınırlarımızın içinde ve ötesinde istikbal mücadelesi vermeyi sürdürüyoruz. Dünyanın ve bölgemizin tarihi günler yaşadığı bir dönemde seçimleri yapacağız. Şimdi karşımızda darbecilere direnerek milli iradenin üstünlüğünü tescillemiş bir meclis var. Biz kimin ne istediğine değil, milletimizin neye ihtiyacı olduğuna bakarak yola devam ediyoruz. Cumhuriyet tarihinin en köklü reformlarına bu meclis imza atmıştır. Dünyanın ve bölgemizin büyük değişimler yaşadığı süreçte ülkemizi bunun dışında tutamayız. Yeni anayasa konusunda 2013 ve 2021 yıllarındaki çağlarımız maalesef ülkemizi bu kazanımla buluşturmaya yetmedi. Yeni anayasayı gelecek nesillere bir borcumuz, gençlere hediye edeceğimiz en önemli kazanım olarak görüyoruz. Yeni anayasa Meclis'in Türkiye'ye hakkı olan anayasayı kavuşturacağına inanıyorum. Sessiz devrimleri hayata geçirdiğimiz gibi inşallah yeni anayasa çalışmalarına da tamamlayacağız. Yeni dönem meclisimizin Türkiye'yi hakkı olan yeni anayasa ile buluşturarak, darbe dönemlerinin son izini sileceğine inanıyorum. Uzun yıllar boyunca ülkemizin gündeminde bir numaralı sorun terördü, yaptığımız operasyonlar ve izlediğimiz çok yönlü politikalar ile yeni bir güvenlik ve huzur iklimi oluşturduk. Teröristlerin giriştikleri tek tük eylem teşebbüsleri, bu hainlerin son çırpınışlarıdır. Güvenlik güçlerimizle teröristlerin her an ensesindeyiz. Ülkemizi güçlendirmek, refahı artırmak için çabalarken küresel krizlerin ağır etkileriyle de mücadele ettik. Türkiye olarak bu dönemde küresel sınamalara ek olarak merkezinde ekonominin yer aldığı tuzaklarla da uğraştık. İnsanların hayatına doğrudan dokunan ekonomi meselesi ayrı bir önemdedir. Şimdi ise karşımızda son çeyrek asrın en iddialı demokrasi ve kalkınma programlarının ahdi altyapısını kurmuş bir Türkiye Büyük Millet Meclisi var. Şimdi karşımızda, darbecilere direnerek milli iradenin üstünlüğünü hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tescillemiş bir meclis var. Tehditleri kaynağında yok ederek, 'Bir gece ansızın gelebiliriz' ifadesiyle uygulamaya devam ediyoruz. Uyguladığımız ekonomi politikası akıntıya kürek çekme gibi akıl dışı bir amaca dayanmıyor, dünyada örnekleri mevcuttur. Kendi özgün ekonomi modelimizi inşa ettik. Türkiye ekonomi modelinin başarısında ve kabul görmesinde altyapı, istihdam, üretimin büyük etkisi var. Hiçbir vatandaşımızın enflasyonun altında ezilmesine izin vermeyeceğiz. Vatandaşların döviz ve enflasyondan kaynaklı refah kayıplarını gayet iyi biliyoruz. Bunların önüne geçecek tedbirleri ilk günden almaya başladık. Enflasyonun yol açtığı kayıpların telafisinde inşallah tüm dünyaya örnek olacağız. Kredi yurtlar kurumu ihtiyaçlara cevap verebilecek kapasitede. Asgari ücret, memur ve emekli maaşları... İnşallah yılbaşında tüm ücretlilerin durumlarını, kayıplarını telafi edecek şekilde gözden geçireceğiz. Milletimizin yapı taşı olan aile kurumumuzu ifsada dönük kasıtlı saldırıların farkındayız. Bu sinsi faaliyetlere karşı, maddi ve manevi tüm boyutlarıyla aile yapımızı korumakta kararlıyız. Aile fıtratını güçlendirmeye yönelik attığımız adımları, önümüzdeki dönemde yeni unsurlarla destekleyeceğiz. Aile ve sosyal hizmetlerde; son 20 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 540 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Göreve geldiğimizde 5 bin 777’den devraldığımız engelli memur sayısı bugün 66 bini buldu. Milletimizin yapı taşı olan aile kurumumuza, ifsada dönük kasıtlı saldırıların farkındayız. Bu sinsi faaliyetlere karşı maddi ve manevi tüm boyutlarıyla aile yapımızı korumakta kararlıyız. TOKİ eliyle toplam 1 milyon 170 bin konut öğrettik. 3 milyon konutun dönüşümünü de gerçekleştirdik. 500 bin sosyal konut, 150 bin arsa, 50 bin işyeri kampanyamızın müjdesini paylaştık. Suriye'de oluşturduğumuz güvenli bölgelere 526 bin geri dönüş oldu. İhracatımızı 250 milyar doların üzerine çıkardık. Yıllık 36 milyar dolar olan ihracatımızı, 250 milyar doların üzerine çıkarttık. Yerli elektrikli otomobilimiz TOGG'un Gemlik'teki fabrikasını 29 Ekim'de açıyor, seri üretimi başlatıyoruz. Satın alma gücü paritesine göre Türkiye 2021 yılında dünyanın en büyük 11. ekonomisi, Avrupa’nın ise 4. büyük ekonomisi haline geldi.

1 yıl önce

Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan Yunanistan'ın iddialarına yanıt: Misliyle cevap verildi

Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle; Yunanistan makamları tarafından 01 Kasım 2022 tarihinde yapılan açıklamalar doğrultusunda, “31 Ekim 2022 tarihinde Sisam Adası güneyinde denizde kaybolan 8 şahsın bulunması maksadıyla gerçekleştirilen arama kurtarma faaliyetleri esnasında Türk Sahil Güvenlik Botu tarafından Yunan sorumluluk sahasına ve karasularına girilerek tehlikeli manevralar yapıldığı, silah gösterildiği ve arama kurtarma operasyonunun zorlaştırıldığı” yönünde Yunan haber sitelerinde ve sosyal medyasında asılsız iddialar yer almıştır. Bahse konu olaya ilişkin bilgiler aşağıda sunulmuştur. 31 Ekim 2022 tarihinde Sisam Adası güneyinde kayıp şahısların bulunması maksadıyla Yunanistan ve FRONTEX unsurları tarafından arama kurtarma faaliyeti icra edildiğinin tespit edilmesi üzerine, uluslararası sularda ve Türk arama kurtarma bölgesi içerisinde arama kurtarma faaliyeti icra etmek maksadıyla derhal 1 Sahil Güvenlik Botu görevlendirilmiştir. Yunanistan ve FRONTEX unsurları tarafından icra edilen arama kurtarma faaliyetlerinde, 1979 Hamburg Denizde Arama ve Kurtarma Uluslararası Sözleşmesi hükümleri gereğince, iş birliğine ve destek vermeye hazır olunduğu Yunanistan makamlarına bildirilmiş, ancak Yunanistan makamları tarafından Türk Sahil Güvenlik unsurlarının yardımına ihtiyaç duymadıkları cevabı alınmıştır. 01 Kasım 2022 tarihinde saat 11.20’de Sisam Adası güneyinde arama kurtarma faaliyetine iştirak eden St.Kitts&Nevis bayraklı “PETRO BULK-1” isimli ticari gemi tarafından deniz üzerinde bir cansız beden tespit edildiğinin Türk Sahil Güvenlik Botuna bildirmesi üzerine, Sahil Güvenlik Botu tarafından bahse konu mevkiye intikal edilmiştir. Tespit edilen cansız beden saat 11.35’te denizden alınarak gerekli işlemlerinin yapılması maksadıyla Kuşadası Limanı’na intikal ettirilmiştir.

Söz konusu cansız bedenin denizden alınmasına engel olmak maksadıyla Yunanistan’a ait Rafnar sınıfı LS-1063 borda numaralı Sahil Güvenlik Botu Türk Sahil Güvenlik Botuna çok fazla yaklaşmış, Yunan bot personeli tarafından Türk Sahil Güvenlik personeline silah doğrultulmuş, bunun üzerine Türk Sahil Güvenlik personeli tarafından da aynı şekilde misliyle cevap verilmiştir.

Yunan makamları tarafından iddia edildiğinin aksine, Türk Sahil Güvenlik Botu tarafından bahse konu cansız beden 1979 Hamburg Denizde Arama ve Kurtarma Uluslararası Sözleşmesi hükümleri gereğince Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’ne deklare edilen Türk arama kurtarma bölgesi ve uluslararası sular içerisinde alınmıştır. 

Türk Arama Kurtarma Bölgesi’nde uluslararası sularda icra edilen ve tek maksadı insan hayatını kurtarmak olan arama kurtarma faaliyeti esnasında Yunan Sahil Güvenlik personeli tarafından sergilenen tavrın uluslararası hukuka aykırı olmasının yanı sıra tüm dünya kamuoyunun vicdanını yaralayacak seviyede insan haklarına aykırı olduğu da son derece açıktır.

1 yıl önce

ABD vatandaşları yoğun stres altında: Enflasyon ve güvenlik endişesi had safhada

Koronavirüs salgınının yıkıcı etkisi henüz sona ermeden ABD'de yanlış ekonomi, iç ve dış politikalar ülkedeki enflasyonu tırmandırdı. Rusya Ukrayna savaşında baskıcı ve savaşı tırmandıran bir söylem ve davranış içerisine giren ABD hükümeti, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyayı enerji ve gıda krizine sürükledi. ENFLASYON 40 YILIN ZİRVESİNDE ABD'nin bu politikaları neticesinde ülkede vatandaşların alım gücü günden güne eridi ve enflasyon 40 yılın zirvesine tırmandı. Enflasyonun yükselişi, kitlesel, bireysel saldırıları ve güvensizliği beraberinde getirirken yoğun stres vatandaşları hareket edemez noktaya getirdi. ENFLASYON STRESİ Amerikan Psikoloji Derneği tarafından yapılan bir ankete göre, enflasyon endişesi yüzde 83 ile Amerikalılar arasında en büyük stres kaynağına dönüştü. 2020'de koronavirüs salgını nedeniyle sağlık ilk sıradaydı. Bu yıl ise sağlığın stres kaynağındaki yeri 6'ncı sıra oldu. JOE BİDEN'IN YANLIŞ POLİTİKALARI ABD'deki ara seçimler ve Joe Biden'ın yanlış politikaları neticesinde ulusun geleceğini tehlike altında görenlerin oranı yüzde 76 oldu ve ulus güvenliği, ABD'lilerin stres kaynağı sıralamasında enflasyonun ardından ikinci sıraya yerleşti. Ankete katılanların yüzde 75'i ise şiddet ve suç konusunda stresli hissettiklerini bildirdi. Bu oranın yükselişinde, son dönemde ülkedeki şiddet olaylarının artması etkili oldu. ABD VATANDAŞLARI POLİTİK İKLİMDEN RAHATSIZ Ankete katılan ABD vatandaşlarından yüzde 73'ü kitlesel saldırı ihtimalleri nedeniyle stres altında olduğunu söylerken, bireysel silahlanmanın stres nedeni olması yüzde 72 oranında gerçekleşti. Bunu yüzde 70 ile sağlık, yüzde 67 ile küresel çatışmalar ve yüzde 66 ile politik iklim takip etti.

1 yıl önce

Devlet Bahçeli: "Kemal Kılıçdaroğlu gavurun kılıcını sağlayan milli güvenlik sorunudu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Samsun Cumhuriyet Meydanı'nda, "2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net" temalı açık hava toplantıları kapsamında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Milli Mücadele'nin ilk kıvılcımının yakıldığı Samsun'da, tarihin ve milletin huzurunda olduklarını söyledi. Samsun'dan yükselen milli sesin Türkiye'nin yükseliş umudu olacağını kaydeden Bahçeli, bugün Türkiye'nin karşısındaki şartların 1919 tarihindeki küresel dayatmalarla az ya da çok benzerlikler taşıdığını dile getirdi. "Türk milleti Lozan öncesine döndürülmek, Sevr şartları birer birer önümüze getirilmek istenmektedir" diyen Bahçeli, "Dışarıda taviz, teslimiyet, tutarsızlık ve ilkesizlik türbülansına kapılan, içerde ise yalan, talan, yağma, istismar ve inkar politikalarına bel bağlayan muhalefet partileri ve onların medyaya, iş dünyasına, akademi hayatına, sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanmış ayakları Türkiye'nin karşı cephesinde toplanmışlardır." ifadesini kullandı. "Kazanacak aday polemiği zillet partilerini birbirine düşürmüştür" Milli iradenin önünde hiçbir gücün duramayacağını vurgulayan Bahçeli, "Lider ülke Türkiye hedefinin nişanesi olan Türk ve Türkiye yüzyılı vizyonu yayından çıkmış ok gibidir, menziline doğru süratle ilerlemektedir." diye konuştu. Seçimlere az bir süre kaldığına işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri'ne az bir süre kala zillet ittifakının adayı hala ortada yoktur. Kazanacak aday polemiği zillet partilerini birbirine düşürmüştür. Bu yıl içinde sırayla kurdukları eğri bacaklı masalarda 8 kez toplanmışlar, velakin bir arpa boyu mesafe alamamışlardır. Elbette bu husus kendilerinin bileceği bir konudur. Esasen içine düştükleri buhranın bizi alakadar eden veya edecek bir tarafı da yoktur. Ancak Türkiye'mizin istikbalini risk ve tehlikeye atacak sakıncalı ilişkileri, sarsak irtibatları ve sancılı ünsiyetleri olduğundan dolayı zillet ittifakının kundura derisinden yapılmış maskesini indirmek de bizim için milli bir görevdir. Tek bildikleri, tek söyledikleri, 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e' geri dönme planlarıdır. Bunun dışında ne bir projeden, ne takdire layık bir hedeften, ne de sadra şifa politik ve ekonomik bir tekliften bahsettiklerini duyan, gören, şahit olan çıkmamıştır. 6+1 formatında kurulmuş masada vatan ve millet sevgisinin kırıntısı yoktur. Gelecekle ilgili en küçük hazırlıkları söz konusu değildir. Her birisinin gizli ajandası, bununla mündemiç farklı cumhurbaşkanı adayları vardır ve karşımızdadır. Birbiriyle anlaşamayan, birbiriyle çatışıp çelişen, birbirinin kuyusunu kazıp masadan kalkmak için fırsat kollayan partilerin ortak akla sahip olduğunu ileri sürmek temelsiz bir uydurmadır. Böylesi kriz ve karmaşaya sapmış ucube zihniyetlere Türkiye'nin emaneti düşünülemeyecektir. Sadece yapılanı yıkmak, eskiyi tekrar inşa etmek amacıyla bir araya gelmiş, çıkarları dışında hiçbir şeyi gözetmeyen partilere güven duyulur mu? İtibar edilir mi? Ruhsat verilir mi? 'Tamam' denir mi? Zillet ittifakı kukladır, kuklacı ise Türkiye düşmanlarıdır. Zillet ittifakı, milletin hassas değerleri ile oynayarak, devletin temel kurumları ile çatışarak çıkmaz bir siyaset yolunu seçmiştir." "Türkiye Cumhuriyeti masada kurulmadı" Altılı masaya yönelik eleştirilerini dile getiren Bahçeli, "En başta Cumhuriyet Halk Partisi çok tehlikeli, sonuçları ağır olacak bir yanlışın içine sürüklenmiştir. Zillet ittifakı karanlık bir projedir, proje sahibi ise her fırsatta Türkiye'ye saldıran yerli ve yabancı mihraklardan teşekkül etmiş yıkım lobisidir. Cumhur İttifakı'na 'kumar masası' diyenlerin aklına ve ahlakına şaşarım, çünkü asıl kumar masası, asıl ihanet masası bellidir, 6+1 sayıda partinin oturduğu masayı altından üstüne inceleyen herkes neyin ne olduğunu, hangi emellerin havi olup hakimiyet kurduğunu çok açık görecektir. Türkiye Cumhuriyeti masada kurulmadı. Zulmet faillerinin ayaklarına tutunduğu masaya da bırakılmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'ni tarih sahnesine çıkartan soylu irade cumhurun bizatihi kendi iradesidir, bu iradenin kifayeti ve künhü masalar değil zafer meydanlarıdır. Tezgah altı siyasi ilişkilerle milli geleceğimize ipotek koymaya heves edenlerin, bu heveslerini kursaklarında bırakmaya söz verdik, yemin ettik. Onlar varsın birbiriyle oynayıp günbegün oyalanıp dursunlar." görüşünü paylaştı. "Türk ve Türkiye yüzyılına milli birlik ve kardeşlik şuuruyla ulaşmanın azmindeyiz" MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "'Cumhurbaşkanı adayı o mu olsun, bu mu olsun?' diye masalara yüz sürsünler. Keyifleri yetene kadar yedi düvelle güç birliği yapsınlar. Cumhur İttifakı tarihine bakacak, hizmetine bakacak, çalışmaya bakacak, milletine bakacak, ülkesine bakacak, büyük işler başarmaya bakacak, küresel güç Türkiye'nin mimarbaşılığı nasıl olurmuş cümle aleme ispatlayacaktır. Bulanık suda balık avlama merakında değiliz. Belirsizliğin rotasını takip etme anlayışında değiliz. Makam, mevki, servet, şöhret devşirme arayışında hiç değiliz. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' kavrayış ve kararıyla hamle üstüne hamle yapma amacındayız. Canımızdan aziz bildiğimiz milletimizi, candan ileri saydığımız vatanımızı, canımızın cananı gördüğümüz devletimizi dünya durdukça yaşatma ve yükseltme çabasındayız. Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümünü cumhurun zaferiyle taçlandırmanın gayesindeyiz. Bu haklı ve tarihi mücadelemizde yol haritamız bellidir. Türk ve Türkiye yüzyılına milli birlik ve kardeşlik şuuruyla ulaşmanın azmindeyiz." "Seçimlere giden süreçte adayımız belli, kararımız nettir" 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri'ni Türk milletinin karar anı, Türk tarihinin yol ağzı, Cumhuriyet'in yeni yüzyılla demokratik sözleşmesi olarak değerlendirdiklerini aktaran Bahçeli, şunları kaydetti: "Seçimlere giden süreçte adayımız belli, kararımız nettir. Karar verdik, mutlaka tatbik ve takip edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak beraberliğimizi sonuna kadar koruyacağız. Hiçbir gevşemeye, suizanna, gönül kırgınlığına müsaade etmeyeceğiz. Seçime kadar değil Türkiye yüzyılının çatısını el birliğiyle öresiye kadar, aziz milletimizi medeniyetler ve milletler mücadelesinde üst lige taşıyana kadar biriz, diriyiz diyeceğiz. Birlikte cumhurun ruh kökü, Cumhuriyet'in sarsılmaz güvencesiyiz. Diyorum ki, Cumhur İttifakı Türkiye'dir. Cumhur İttifakı pazarlıksız, aracısız, hesapsız, hilafsız, hilesiz vatan türbedarı, Türk milletinin has bahçesidir. Milliyetçi Hareket Partisinin ve Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir. İkinci hedefimiz, Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini en çoklaştırmak, yıllardır layık olduğumuz hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır. Nihai arzumuz, Cumhur İttifakı'nın TBMM'de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır. Türkiye'mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM'de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir." Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin birinci 5 yıllık sürecini değerlendirdi Türkiye'nin aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulduğunu vurgulan Bahçeli, şöyle konuştu: "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin birinci beş yıllık dönemi muazzam icraat ve atılımların hayalden gerçeğe dönüşmesine sahne olmuştur. Türkiye aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulmuştur. Türk milleti tarihiyle, kültürüyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle uyumlu muazzam bir yönetim sistemini tercih etmiş, Türkiye Cumhuriyeti geçmişle geleceği buluşturan dinamik bir kulvara geçmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 'tek adam yönetimi' diyenler yalancıdır, yozlaşmanın çukurundadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 'istibdat, şahsım rejimi' diyenler, utanmadan, sıkılmadan diktatörlük lekesi sürenler on numara müfteridir. Türkiye, siyasi müflislerin havsalasının dahi alamayacağı bir seviyeye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle tırmanmıştır. Hakikat gün gibi ortadadır." "Millet ne diyorsa boynumuz kıldan incedir" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'ye özgü olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti: "Bu hükümet modelinin dünyada hiçbir yönetim sistemine benzemediğini ileri sürenlere 1921'de aynı minvalde eleştirilere maruz kalan Gazi Mustafa Kemal'in sözüyle cevap veriyorum, 'Biz bize benziyoruz. Biz kendi benliğimiz içinde ve kendi mizaç ve tabiatımızla terakki ediyoruz ve edeceğiz inşallah.' Bize benzemeyenlerin, yani Türk milletinin hasletlerine ileri ölçüde yabancılık çekenlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı gelmesi onların ayıbı, onların arızası, onların açmazı, onların vebalidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni hazırlayan Cumhur İttifakı, kabul edip onaylayan aziz Türk milletidir. Millet ne diyorsa boynumuz kıldan incedir. Milletin seçimini karalayanlar demokrasiyi ağızlarına alamaz, adaleti diline dolayamaz, ahlaktan da bahis açamaz. Haydi yaptılar diyelim, o zaman da sahtekar olmaktan asla kurtulamazlar." Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Türkiye'nin dış politikada altın yıllarını yaşamaya başladığını, siyasi ve ekonomik ablukalara cesurca karşı durduğunu, Orta Doğu'da, Uzak Doğu'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Afrika'da, Balkanlar'da, Ege ve Doğu Akdeniz'de söz geçiren, söz dinleten, egemenlik haklarından bir milim taviz vermeyen bir Türkiye gerçeği ortaya çıktığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte otobanlar, kara ve demir yolları, havalimanları, köprüler, tüneller, tüp geçitler yapıldığını, Türkiye'nin dev bir şantiyeye dönüştüğünü ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Dünyayı perişan eden salgınla en tesirli mücadeleyi Türkiye yapmış, insan onuru, insan ve toplum sağlığı esas alınmıştır. Dar ve sabit gelirli insanlarımızın enflasyon canavarına ezdirilmemesi amacıyla transfer harcamaları, mali ve sosyal destekler artan ölçeklerde sağlanmıştır. Türkiye'de hiç kimse aç ve açıkta bırakılmamıştır. Türk Devletleri Teşkilatı kurularak Türk Birliği'nin ümitleri yeşermiştir. Kızılelma ülküsü etrafında tam bir kucaklaşma yaşanmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta iki tarafla aynı anda görüşen, barışın ve kalıcı çözümün müdafisi tek ülke Türkiye olmuştur. İstanbul anlaşmasıyla Karadeniz Tahıl Koridoru açılmış, mağdur ve mazlum toplumlara el uzatılmış, vicdan seferberliğine köprü inşa edilmiştir. Kıbrıs Türklüğü'nü dünyaya anlatan, tanınması için geceyi gündüze katan, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nın gözlemci üyesi olmasına ortam hazırlayan, Karabağ'ın azatlık mücadelesinde Azerbaycan'la kol kola giren bir Türkiye hepimizin haklı gururu haline gelmiştir." "CHP, Aziz Atatürk'ün ilkeleri ve Türkiye tehdit altındadır" Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunların da bozulduğunu vurguladı. Ekonomide ayak oyunlarının hiç bitmediğine ve küresel tefecilerin tertiplerinde bir azalma görülmediğine işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'nin faiz, kur ve enflasyon sacayağında yıkımını düşleyenlerin, yönetilemeyen bir ülke olmasının hesabını yapanların, sokakları karıştırmak suretiyle demokrasi dışı arayışları teşvik edenlerin alçakça kurgularında bir gerileme yaşanmamış, bilakis bir artış gözlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle alayına birden aşılmaz bir sur çekilmiş, bütün oyunlar bozulmuştur. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 18 Kasım 2022 tarihinde, sosyal medya hesabından yaptığı, İstanbul Borsası'nın itibarına gölge düşürme, manipülasyon yapma teşebbüsü tek kelimeyle ahlaksızlıktır. Son bir yıldır rekor üstüne rekor kıran İstanbul Borsası Kılıçdaroğlu'nun uykularını kaçırmaktadır. Yatırımcılara Borsa'ya girmeyin çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, gavurun kılıcını sallayan, Türkiye'nin güvenirliğini ve imajını sakatlamaya çalışan milli güvenlik sorunudur. Türk şirketlerinin değerini düşürmek için tezvirat borsası işleten, buna karşılık İstanbul Borsası'nın yükselişinden dolayı çılgına dönen Kılıçdaroğlu'nun yolu namertlik yoludur. Samsun'dan diyorum ki, bu Kılıçdaroğlu tasfiye memurudur, taşeron siyasetçidir. CHP, Aziz Atatürk'ün ilkeleri ve Türkiye tehdit altındadır. Bu zillet zihniyeti ne söylerse söylesin, hangi iftiradan medet umarsa umsun, bugün devlet çok daha güçlü, millet çok daha umutlu, gelecek çok daha aydınlıktır." "Terörist nerede ise Türkiye artık orayı yıkıp geçmektedir" Terörle mücadelede çok önemli kazanımlar elde edildiğini, bölücü terör örgütünün ve diğer kanlı yedeklerinin belinin kırıldığını vurgulayan Bahçeli, "PKK/YPG terör örgütünün eylem kapasitesine darbe indirilmiştir. Güney sınırlarımız boyunca açılmak istenen terör koridoru askeri harekatlarla baltalanmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimiz sınır ötesinde, yurt içinde hainleri araya araya bularak etkisiz hale getirmişledir. Ve bu müessir süreç devam etmektedir. Terörist nerede ise Türkiye artık orayı yıkıp geçmektedir. Tehdit nereden kaynaklanıyorsa açık hedef artık orasıdır. Fakat terörizmi besleyip palazlandıran dost görünümlü şaibeli ülkeler, Türkiye’nin önünü kesmek, güvenliğimizi ve huzurumuzu sabote etmek için kiralık katil kullanmaktadır. 13 Kasım'da İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde yaşanan hunhar saldırı Türkiye düşmanlarının faal olduklarının şüpheye yer bırakmayacak en son kanıtıdır. Gerek İstiklal Caddesi'nde gerekse de terörle mücadele esnasında şehit düşen tüm vatan evlatlarına bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyor, tedavi altında bulunan kardeşlerimize şifalar diliyorum." dedi. TSK'nin Pençe-Kılıç Hava Harekatı Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başlattığı Pençe-Kılıç Hava Harekatı'na değinerek, şunları söyledi: "Dün gece yarısı başarıyla icra edilen Pençe-Kılıç Hava Harekatı'yla teröristlerin saklandıkları barınak, sığınak, mağara ve inleri isabetle vurulmuş ve hamdolsun kullanılamaz hale getirilmiştir. Hainler için hiçbir yer güvenli ve korunaklı değildir. Vakit hesap vaktidir. Vakit dökülen kanların hesabını damla damla sorma vaktidir. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'mizi tüm gücümüzle destekliyor, gazaları ve mücadeleleri hayırlı olsun diyor, en alt rütbeden en üst rütbeye kadar hepsini birden tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Alemde şer bitmezse, Oğuz'da er tükenmez, asla da tükenmeyecektir. İstiklal Caddesi'nde bomba patlatan katil her şeyi bir bir açıklarken, hala CHP'sinden İP'ine kadar mağrur partilerin yöneticileri sözde somut delil peşindedir, kanlı saldırıyı örtbas etmenin amacındadır. Terörist, 'YPG’ye katıldım, ben teröristim' itirafını yaparken, zillet partileri ağız birliği etmişçesine 'hayır kuşku var' diyerek suyu bulandırma yarışındadır. CHP'nin bir grup başkanvekili, 'teröristin hangi örgüte mensup olduğu muamma' sözlerini ağzından kurşun gibi çıkarmıştır. İP'in bir genel başkan yardımcısı da, 'terörist taşıdığı pakette ne olduğunu bilmiyor olabilir' iddiasını küstahça ifade etmiştir." Teröriste "terörist" diyemeyen kim varsa gözlerinde teröristin eylem ve fikir yoldaşı olduğunu ifade eden Bahçeli, "Katile 'katil' diyemeyenlerin, mesela İstiklal Caddesi saldırısını iktidara teşmil etme gayreti içine girenlerin vatan ve millet sevgisi kalmamıştır. Nedir bunlardan çektiğimiz? Bu zillete nereye kadar katlanmak durumundayız? Acılarımızı paylaşmak yerine nifak kusanların, devleti ve hükümeti töhmet altında bırakanların dili terör dilidir, propagandası terör propagandasıdır, bunların iki dünyada da yatacak ve sığınacak yerleri yoktur. Karşımızdaki tablo zillettir, rezalettir, hezimettir, hıyanettir, aleni suç ortaklığıdır." ifadelerini kullandı. Cumhur İttifakı'na destek isteyen Bahçeli, şunları kaydetti: "Herkesi Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında buluşmaya çağırıyorum. Bizim çağrımız, halkın, haklının ve hakkı yenmiş gariplerin, lider ülke Türkiye'nin tarihten gelen çağrısıdır. Bizim çağrımız, 85 milyon Türk vatandaşımızın huzur çağrısıdır. 19 Mayıs 1919’da Milli Mücadele ateşi yakan kurucu kahramanların çağrısıdır. Bizim çağrımız, adil paylaşıma, adaletli bölüşüme, eşitlikle, kardeşçe, kişi hak ve hürriyetlerine saygıyla pekişmiş bir hayata çağrıdır. Milli kararlılığın, milli doğruluşun, milli kucaklaşmanın gür çağrısıdır. Çağrımız sözdür, şerefimize emanet edilmiş manevi sözleşmedir. 'Bu millet, bu vatan, bu bayrak benim' diyen her kardeşimle yolumuz birdir. Her insanımızı kardeş, her yöremizi aziz bilen Türkiye sevdalılarıyla amacımız ve arayışımız aynıdır."

1 yıl önce

İsveç'in NATO Üyeliğinden Sorumlu Başmüzakereci Stenström: Türkiye'nin güvenlik kaygılarını daha iyi anladık

Stenström, yaptığı açıklamada, İsveç'in, Türkiye ve Finlandiya ile NATO Madrid Zirvesi'nde, 28 Haziran'da imzaladığı muhtıra çerçevesinde gerekli adımları atma kararlılığını yineledi. Anlaşma kapsamında verilen taahhütlere, İsveç hükümeti tarafından öncelik verildiğini aktaran Stenström, "Hepimiz üzerinde çalışıyoruz, anlaşmayı tamamıyla yerine getireceğiz." dedi. Stenström, yeni terör yasasına değinerek, "Bununla herhangi bir terör suçuna, özellikle PKK'ya karışan herkes için (hayat) daha zorlaşacak." ifadesini kullandı. İstanbul'da, 13 Kasım'da, PKK/YPG tarafından düzenlenen terör saldırısı için taziye dileklerini de ileten Stenström, İsveç'in, teröre karşı mücadelenin bir parçası olmaya hazır olduğunu dile getirdi. "İsveç ve Türkiye arasında sahip olduğumuz ikili iyi ilişkiler, İsveç NATO üyesi olarak kabul edildiğinde daha da güçlü olacak." diyen Stenström, ülkesinin terörü ciddiye aldığını ve 3'lü muhtıranın gereklerini yerine getireceğine dikkati çekti. Oscar Stenström, İsveç'in değiştiğini dile getirerek, "Türkiye'nin güvenlik kaygılarını daha iyi anladık. Bu, ayrıca İsveç'in de güvenliğini artıracak." dedi. Türkiye ve İsveç için, "Terörü finanse etmenin, PKK'yı finanse etmenin" bir tehdit olduğunu kaydeden Stenström, bunun İsveç toplumuna da zarar verdiğini belirtti. Stenström, "İsveç hiçbir terörist için güvenli bir liman olmamalı ve olmayacak, bu yüzden güvenlik hizmetlerimiz arasındaki işbirliğimizi artırıyoruz. Bu hizmetlere ve savunmaya daha fazla fon ayırıyoruz. NATO'da birlikte işbirliği yapmaktan mutluluk duyacağız." ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Finlandiya Savunma Bakanı Antti Kaikkonen, Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını ve terörle mücadelede kararlı olduklarını söyledi

Bakan Kaikkonen, resmi ziyaret kapsamında geldiği Ankara'da, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kaikkonen, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile yaptıkları görüşmede Avrupa'daki mevcut duruma ilişkin güzel bir değerlendirmede bulunduklarını belirtti. Hem Bakan Akar'ın hem de kendisinin Ukrayna'daki durumdan dolayı endişeli olduğunu söyleyen Kaikkonen, "Ne yazık ki, bu trajik savaşın hızlı bir sonu yok gibi görünüyor, ancak umarız barış ne kadar erken gelirse o kadar iyi olur." dedi. Kaikkonen, Akar ile Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya üyelik başvurusunu ve Türkiye ile bu ülkeler arasında Madrid'de imzalanan Üçlü Mutabakat'ı da ele aldıklarını aktararak, görüşmenin yapıcı ve iyi bir atmosferde geçtiğini ifade etti. "TÜRKİYE, FİNLANDİYA'NIN TERÖRE KARŞI MÜCADELEDE KARARLI OLDUĞUNA GÜVENEBİLİR" Türkiye'nin güvenlik kaygılarına da değinen Kaikkonen, "Türkiye'nin güvenlik endişelerini gerçekten anlıyoruz. Türkiye, Finlandiya'nın teröre karşı mücadelede kararlı olduğuna güvenebilir. Buna hiç şüphe yok." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Kaikkonen, ülkesinin NATO'ya üye olması halinde Rusya'ya caydırıcılık amacıyla ittifakın askeri güçlerinin ve taktiksel nükleer silahların Finlandiya'ya konuşlanmasına izin verip vermeyecekleri yönündeki soruyu, "Şu anda, elbette bizim için en önemli şey tam üyeliği elde etmektir ve şu anda ilgilendiğimiz şey de bu. Nükleer silahlarla ilgili bu tür tartışmalarda çok açığız ve bunların bizim topraklarımızda olması gibi özel bir ilgimiz yok. NATO, nükleer silahları Finlandiya'ya göndermiyor. Bundan oldukça eminim." şeklinde cevapladı. "KUZEY AVRUPA'DAKİ BARIŞI KORUMAK İSTİYORUZ." Moskova'nın askeri odağını Ukrayna'ya yönelttiğini ve ülkesinin Rusya ile olan sınırında şu an için herhangi bir sorun olmadığını söyleyen Kaikkonen, "Umarım (Rusya sınırında) herhangi bir provokasyon veya ona benzer bir şey görmeyiz ve gelecekte ama yine de her şeye hazırlıklıyız. NATO'ya katılımın Finlandiya için farklı bir çözüm olduğunun altını çizmek istiyorum. Kuzey Avrupa'daki barışı şimdi ve gelecekte, her zaman korumak istiyoruz." Kaikkonen, Türkiye ile Finlandiya arasında savunma sanayi alanındaki olası iş birliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, şunları kaydetti: "Gelecekte daha fazla iş birliği yapabileceğimiz şeyler var ve savunma güçlerimiz gelecekte iş birliği konusunda bazı ön görüşmeler yaptı. Aslında bazı benzerlikler var, örneğin zorunlu askerlik hizmeti sistemi hakkında. Pek çok ülkede bu tür bir sistem yok. İş birliği yapmanın yollarını bulacağımızdan eminim. Bugün yanımda herhangi bir alışveriş listem yok ve bu tür konulardan savunma güçlerimiz sorumlu yani bugünün gündeminde çok fazla bir şey yoktu ama gelecekte Türkiye'den bir şeyler almamız da ihtimal dışı değil."

1 yıl önce

BBP Lideri Destici: HDP’nin, milli güvenlik meselesi olduğunu ifade ettik

Destici, “Defalarca, HDP'nin TBMM'deki varlığının,Türkiye için milli güvenlik meselesi olduğunu ifade ettik. Bütçe görüşülürken, Meclis kürsüsünden, devlet sırrı olan istihbarat komisyonu raporlarının PKK'nın sivil uzantısı sözde milletvekilleri tarafından açıklanması, rezalet ve ihanettir.” dedi. https://twitter.com/mustafa_destici/status/1601571396530110464?s=46&t=KSngN7jA26saYsI4DZwWfQ

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 14 15