29 Nisan Pazartesi 2024
3 yıl önce

Grup Yorum açlık grevini sonlandıran Dilan Ekin’i hedef aldı

Açlık grevi yöntemiyle bir çok insanın hayatının sonlanmasına neden olan terör örgütü DHKP’C’nin uzantısı Grup Yorum Dilan Ekin'i intihar etmemekle suçladı. Grup Yorum sempatizanlarına, “Dilan Ekin’i gördüğünüz yerde yüzüne tükürün, lanetleyin” talimatı verdi.

2 yıl önce

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan: Hedefe yaklaştık

Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine, salgınla mücadelede aşılamanın önemi ve Türkiye'nin aşı stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Uluslararası literatürde ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, salgın söz konusu olduğunda bulaş yollarını engellemek ve aynı zamanda bağışıklık oluşturulması gerektiğini vurgulayan İlhan, salgınla mücadelede aşısı olan her virüs için de aşılama programının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. İlhan, "DSÖ, mücadelenin hastalığın kontrol altına alınarak kazanılabilmesi için özellikle solunum yolu ile bulaşan koronavirüslerde yüzde 60-70 oranındaki grubunun aşılanması ya da hastalık geçirerek bağışık olmasının gerektiğini söylüyor. Bu nedenle aşı olmadan koronavirüsle mücadele etme şansı söz konusu değil." dedi. "TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK STRATEJİSİ UYGULANIYOR" Salgının kontrol altına alınabilmesinde "sürü bağışıklığı" ve "toplumsal bağışıklık" stratejilerinin uygulanabildiğini dile getiren İlhan, şu açıklamalarda bulundu: "Sürü bağışıklığı, sürecin başında İngiltere ve İsveç'in denediği bir yöntemdi. Sürü bağışıklığı, toplumun kendi haline bırakılarak virüsün toplum içinde yüzde 60-70 oranında bulaşmasıyla kişilerin virüsle tanışması şeklindedir, yani toplumun serbest bırakılmasıdır. Toplumsal bağışıklık ise bu sürecin yani yüzde 60-70 oranında toplumun bağışık olma halinin belirli bir plan dahilinde aşılanma ile sağlanması şeklindedir." Salgının başından beri Türkiye'nin bu konudaki stratejisinin net olduğunu belirten İlhan, "Başından bu yana Türkiye'de 'toplumsal bağışıklık' stratejisi uygulanıyor." diye konuştu. "YÜZDE 25 HEDEFİNE ULAŞILDIĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN" Prof. Dr. İlhan, Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020'den itibaren olabildiğince az kişinin enfekte olması için çalışmalar yapıldığını dile getirerek, tedbir kararları ile aşı geliştirilinceye ve erişimi sağlanıncaya kadar az kişinin enfekte olabilmesi için mücadele verildiğini, aşıların devreye girmesiyle Türkiye'de de toplumsal bağışıklık için aşılama planlaması yapıldığını anımsattı. Toplumsal bağışıklığın oluşturulabilmesi için hedef grubun yüzde 60-70'inin aşılanması gerektiğinin altını çizen İlhan, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'de 18 yaş üzeri vatandaşlara bakıldığında yaklaşık yaklaşık 60 milyon kişiden bahsetmek mümkün. Çünkü, 23 milyon 18 yaş altı gencimiz var. Bu doğrultuda Türkiye'de, 60 milyonun bağışıklanması gerekiyor. Şu an baktığımızda ülkemizde ikinci doz aşısı yapılan 9 milyon 600 bin kadar vatandaşımız var. Aynı zamanda şu an için koronavirüsü geçiren de yaklaşık 5 milyon vatandaşımız bulunuyor. Bu doğrultuda 15 milyon seviyesine gelindiği düşünülürse, yüzde 25 hedefine yaklaşıldığını söylemek mümkün." Toplumsal bağışıklığın kazanılmasında aşı teminin de büyük önem taşıdığını dile getiren İlhan, "Türkiye, dünyada farklı aşıları yapan nadir ülkelerden biri. Aşı çeşitliliği, aşı temininde elde edilen önemli bir kazanımdır." dedi. "40 YAŞ ÜZERİ AŞILANDIĞINDA, ÖLÜM RİSKİ TOPLUMDA DAHA DA AZALACAK" Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılması için uygulanan strateji kapsamında yüksek risk gruplarından başlanarak aşının uygulandığını hatırlattı. İlhan, 40 yaş üzeri vatandaşların aşılanmasıyla hastalığa bağlı ölüm oranlarının önemli oranda düşmesinin öngörüldüğünü anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü, kronik hastalıklar genellikle 40 yaşlarında başlıyor ve koronavirüs ölümlerine bakıldığında da en az bir kronik hastalığı olanların ölüm riskinin olmayanlara göre daha yüksek olduğuna şahit oluyoruz. Bu nedenle 40 yaş üzeri aşılandığında, ölüm riski toplumda daha da azalacak." "TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞIN KAZANILMASI İÇİN YÜZDE 60-70 HEDEFİ GÜZ DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEBİLİR" Toplum Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılmasının 18 yaş üstündekilerin aşılanmasıyla mümkün olacağını belirterek, "Aşı temininde sıkıntı olmaması halinde 18 yaş üstüne aşı yapılmasıyla birlikte, toplumsal bağışıklığın kazanılması için gerekli olan yüzde 60-70 hedefi güz döneminde gerçekleşebilir." diye konuştu. TOPLAM AŞI DOZU 23 MİLYON 868 BİN 550'YE ULAŞTI Sağlık Bakanlığı Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu'nda 4 Mayıs 2021 saat 15.00 itibarıyla yer verilen tabloya göre 1.doz uygulanan kişi sayısı 14 milyon 182 bin 727, ikinci doz uygulanan kişi sayısı 9 milyon 685 bin 833 oldu. Uygulanan aşı dozu sayısı ise 23 milyon 868 bin 550 olarak kayıtlara geçti.

2 yıl önce

HDP’li Hüda Kaya İsrail saldırısı üzerinden Türkiye'yi hedef aldı

İsrail polisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'da cemaate saldırdı. Tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen ancak kimsenin ses çıkarmadığı saldırıda 205 kişinin yaralandı. HDP'Lİ VEKİLDEN SKANDAL PAYLAŞIM Sosyal medyanın gündemine oturan kanlı saldırıyla ilgili HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya'dan skandal bir paylaşım geldi. Sosyal medyadanMescid'i Aksa'da cemaate saldırı haberini "Türkiye'yi kıskanıyor" notuyla paylaşan Kaya, Türkiye'deki camilere saldırılar düzenlendiği yönünde algı oluşturmaya çalıştı. TEPKİ GÖSTERDİLER İsrail'i kınamak yerine Türkiye'yi suçlayan HDP'li Kaya'nın bu paylaşımı kısa sürede çok sayıda yorum aldı. Birçok sosyal medya kullanıcısı paylaşımında dolayı HDP'li vekile tepki gösterdi.

2 yıl önce

CHP'li Nazlıaka'dan Türkiye'yi hedef alan AB Komisyonu Başkanı Leyen'e dayanışma mektubu

Aylin Nazlıaka, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e gönderdiği dayanışma mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kadın üyeleri ve milyonlarca duyarlı yurttaş olarak, son Ankara ziyaretiniz esnasındaki uygunsuz ağırlanmaya ilişkin derin üzüntü duymaktayız. Size gösterilen tavrı kabul edilemez buluyor, yaşadığınız hayal kırıklığını paylaşıyoruz. Bize göre maruz bırakıldığınız küçük düşürücü hareket, kadınların değerinin her yerde yok sayıldığı bugünlerde, tüm kadınlara yönelik yapılmıştır. Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılından bu yana, Türk kadınlarının büyük adımlar attığını hatırlatmak isteriz. Ülkemizdeki kadınlar, birçok ülkeden önce, eşit vatandaşlık hakkına sahip olmuştur. Belediyelerde, muhtarlıklarda ve 1934 yılından itibaren parlamentoda seçme ve seçilme hakkımızı kazandık. Türk kadınları bugüne kadar, siyasetçi, bilim insanı, akademisyen, doktor, sanatçı, yazar ve mühendis olarak birçok alanda önemli toplumsal roller üstlendiler. Kurtuluş mücadelesindeki kadınların bağımsız ve ilerici Türkiye vizyonu, bize bugün de ilham vermeye devam ediyor. Onların nesli olarak, Türkiye'yi hukukun üstünlüğüne dayalı, modern, ilerici, demokratik, laik bir ülke haline getirmeye kendimizi adadık. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ilerici toplumun mimarisinde vazgeçilmez bir dayanaktır. Dünyanın her ülkesinde kadınların eşit ve güçlü olduğu bir geleceği birlikte kucaklamayı dört gözle bekliyoruz.”

2 yıl önce

İkna edilerek teslim olan PKK'lı terörist: Örgüte katılması hedeflenen gençler HDP/DBP'de buluşur ve eğitimler yapılır

Yaklaşık 7 yıl önce terör örgütü PKK/YPG'ye katılan ve güvenlik güçlerinin ikna çalışmaları sonucu 3 hafta önce teslim olan M.A, emniyette verdiği ifadesinde örgüt hakkında bilgiler paylaştı. "Kobani olayları" sırasında arkadaşının yönlendirmesiyle terör örgütü PKK/YPG'ye katıldığını itiraf eden M.A, örgütün gençlere çok önem verdiğini belirterek, "PKK'nın çok önemsediği bir alan olarak gençlik her zaman ön plandadır. Çünkü hem kırsala geçişler bu alandan olur hem de şehirlerde yapılacak eylem ve etkinliklerde önemli bir gruptur." ifadelerini kullandı. Gençlik yapılanmasının yasal görünümlü kurumlar altında faaliyet yürüttüğünü belirten M.A, "Bu yasal alanlar dernekler, öğrenci dernekleri/birlikleri, HDP, DBP gibi örgüte yakın siyasi partiler içerisinde başlar. Bu alanlarda öncelikle gençlere sorumluluk verilerek onlara değer verilir. Bu sorumluluklar mahalle temsilciliği, okul temsilciliği gibi sorumluluklardır. Yeterince gayret gösteren gençler arasından öncelikle küçük ve yasal olan eylemlere katılmaları sağlanır. Bu eylemler bildiri dağıtma, basın açıklamasına katılma gibi eylemlerdir." dedi. Bu süreçte gençlere propaganda içerikli eğitimlerin verildiğini kaydeden M.A, şu bilgileri paylaştı: "Bu tür eğitimlerde istenen seviyeye ulaşan gençler sokak eylemleri, asker ve polise, devlet kurumlarına saldırı, örgütün hedefindeki yerlere yönelik saldırılar gibi eylemlere yönlendirilir. Hatta bu gençlere polis tarafından işlem yapılması örgütün işine gelmektedir. Bir süre sonra zaten 'polis seni arıyor', 'kaydın var', 'kırsala katılmaktan başka çaren yok' gibi söylemlerle örgüte katılım sağlanır. Son dönemde HDP gençlik yapılanması gibi kurularak faaliyetlerine devam eden Gençlik Meclisleri aslında PKK yapılanması olup parti adı altında legal görünümle daha rahat hareket etmek için kurulmuştur." Terör örgütü PKK/KCK içerisinde eğitim alanlara "kadro" denildiğini, bu kişilerin HDP parti binalarına sıklıkla gittiğini ve örgütleyici konumda olduklarını anlatan M.A, kadro şahısların parti yöneticilerinin üstü konumunda olduğuna işaret etti. M.A, şunları kaydetti: "Gençlik Meclisleri isimli örgütlenmelerin kuruluşunda kadro şahıslar aktif rol almışlardır. Gençlik Meclislerini PKK çizgisinde örgütleyen kadro şahıslar, birkaç ilin sorumlusu düzeyindedirler ve illerde HDP/DBP yöneticilerinden daha üst bir konumdadırlar. Kadro şahsın HDP/DBP yöneticilerine vereceği talimatlar yerine getirilmek zorundadır. Örgütleyici konumda olan kadro şahıs ile örgüte katılması hedeflenen gençler HDP/DBP'de buluşur ve eğitimler yapılır. Eğitimler partide yapılacağı gibi parti dışında belirlenen yerlerde de yapılabilir. Kadro şahıs eğittiği kişileri örgütsel bilince ulaşmak üzere hazırlar. İdeolojik eğitimin temeli bu şekilde atılıp gençlik örgütlenmesi kurulduktan sonra küçük sokak eylemlerine katılım başlar." "Mahmurdaki HDP irtibat bürosu kırsal ile bağlantıyı sağlar" Suriye'de 2019 yılı Haziran ayında gençlik yapılanmasına yönelik bir toplantıya katıldığını belirten M.A, şu bilgileri verdi: "Benim de katıldığım bu toplantıda tartışma kısmında yer aldım. Sonuçlar kısmına katılmadım. Raporlar kısmında her bölgenin gençlik faaliyetlerine ilişkin raporlar gelirdi. Bu raporlar Suriye ile ilgili yerleri kapsar. Türkiye'nin raporları Suriye'ye gelmez. Türkiye'deki gençlik çalışmaları doğrudan Irak'ta kırsal alana bağlıdır. HDP'nin Mahmur'da bulunan irtibat bürosu üzerinden gelen raporlar örgütün kırsalda bulunan yöneticilerine ulaştırılır. Mahmur'daki HDP irtibat bürosu kırsal ile bağlantıyı sağlar."

2 yıl önce

New York Times Filistinlilere destek veren ünlüleri hedef gösterdi

İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını kınayan ve Filistin’e destek veren Bella Hadid, Gigi Hadid ve Dua Lipa’yı hedef gösteren New York Times gazetesindeki ilan tepki gördü. Filistin asıllı ABD’li modeller Bella Hadid ile kardeşi Gigi Hadid ve yine Filistin’e destek veren şarkıcı Dua Lipa, New York Times (NYT) gazetesinde yer alan tam sayfa bir ilanda “İsrail’i kınayıp Hamas’a sessiz kalmakla” itham edilerek hedef gösterildi. Skandal ilanın, Bella Hadid İsrail devleti tarafından tehdit edildikten birkaç gün sonra yayınlanması da dikkati çekti. Amerikalı haham Shmuley Boteach’in başında olduğu “Dünya Değerler Ağı” adlı örgüt tarafından verilen ilan, Filistin’e destek veren üç ünlü ismi doğrudan hedef gösterdi. Örgüt sosyal medyada yoğun tepkilerle karşılaştı. Paylaşımlarında bu ilanı basan NYT gazetesine de tepki gösteren çok sayıda kullanıcı, gazetenin böyle bir ilanı yayınladıktan sonra tarafsızlığını koruduğunu iddia edemeyeceğine vurgu yaptı. FOTOĞRAFLARINA DA YER VERİLDİ Hadid kardeşler ile Lipa’nın fotoğraflarına yer verilen ilanda, “Bella, Gigi, Dua; Hamas ikinci Holokost çağrısı yapıyor. Onları derhal kınayın.” ifadeleri kullanıldı. Hadid kardeşler sosyal medya hesaplarından tepki göstermişti. Bella Hadid, olayların başladığı ilk günlerde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Eğer Amerikalıysanız bilin ki ödediğiniz vergilerin bu yaşananlarda payı var! İsrail’e her yıl 3,8 milyar dolar ödüyoruz. Bunu biliyor muydunuz?” demişti. İKİ YÜZLÜLÜK ÖRNEĞİ Yeri geldiğinde gazetecilik ilkeleri, insan hakları, ve kadın hakları meselesinde bayraktarlık yaptığını savunan Amerikan gazetesinin, konu İsrail’e geldiğinde bu değerleri bir çırpıda rafa kaldırması hatta üç kadını tehdit eden bir ilana onay vermesi iki yüzlülük olarak değerlendirildi. NYT’nin üç ünlü ismin açıkça tehdit edildiği fotoğraflı ilanı yayınlaması ve gelen tepkilere sessiz kalması editoryal çerçevede İsrail konusunda taraf olduğunu gösterdi. LİPA’DAN SERT CEVAP Öte yandan Dua Lipa, Filistin’e destek verdikleri için kendisiyle birlikte Gigi ve Bella Hadid’i Yahudi karşıtı ilan eden, The New York Times’ta yayımlanan reklamı resmi Twitter hesabından sert biçimde eleştirdi. Lipa, Yahudi kuruluşu World Values Network’ün “çirkin kampanyalarını yalan ve bariz yanlış beyanlarla” ilerletmek için “utanmadan” ismini kullandığını söyledi. İngiliz şarkıcı, “The New York Times’ta yayımlanan World Values Network’ün reklamındaki yanlış ve dehşet verici iddiaları tümüyle reddediyorum. Hem İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün hem de İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem’in zulüm ve ayrımcılıkla suçladığı İsrail hükümetinin Filistin’deki eylemlerine karşı Filistinlilerin haklarını savunmak için ödediğimiz bedel bu.” mesajını paylaştı.

2 yıl önce

Türkiye'nin 30 Mayıs koronavirüs tablosu açıklandı: Vaka sayısında hedefe az kaldı

Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu, "covid19.saglik.gov.tr" adresinden paylaşıldı. Sağlık Bakanlığı son 24 saatte 134 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 bin 933 kişiye ise koronavirüs tanısı konduğunu açıkladı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Trafik Güvenliği" toplantısında konuştu: Türkiye, “can kayıplarında yüzde 50 azalış" hedefini tutturabilen iki ülkeden biri

Burada konuşan Bakan Soylu, Türkiye'de trafik kazası ve sonrası ölümlerin 2015 yılında 7 bin 530 iken bunun 2020'de 4 bin 866'ya gerilediğini belirtti. Bu sayılara bakıldığında 2 bin 664 kişinin hayatta kaldığının görüldüğünü ifade eden Soylu, Türkiye'de nüfusun, sürücü ve araç sayısının artmasına rağmen trafik kazaları ve ölümlerin azaldığını dile getirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu "2011-2020 arasında trafik kazalarındaki can kaybını yüzde 50 azaltma" hedefi koyduğundan bugüne, dünya nüfusunun yüzde 12 arttığını dile getiren Soylu, bu süreçte Türkiye'nin nüfusunun da yüzde 11,9 arttığını, buna ülkedeki 5 milyonu bulan yabancıların dahil olmadığını söyledi. Soylu, Türkiye'de sürücü belgesi sayısının yüzde 36,4, motorlu taşıt sayısının ise yüzde 49,6 arttığını, Suriye kaynaklı göçün yaşandığını aktararak, "15 Temmuz sonrasında terör, uyuşturucu ve diğer bölgesel sorunlarla verdiğimiz mücadele ve karşı karşıya kaldığımız yüksek güvenlik maliyetleri de göz önünde bulundurulduğu zaman, trafik kazaları konusunda elde ettiğimiz başarı daha anlamlı ve daha önemli bir hale gelmektedir." diye konuştu. Türkiye'nin tüm bu şartlar altında, BM'nin "can kayıplarında yüzde 50 azalış" hedefini tutturabilen iki ülkeden biri olduğuna vurgu yapan Soylu, bu başarının öneminin altını çizdi. "Yeni otoyollara sistem kuruluyor" Sürücüleri ortalama hız alışkanlığına sevk etmenin ölüm, yaralanma ve sakat kalma oranlarını düşürebileceğini ifade eden Soylu, trafik polislerinin ve jandarma trafik görevlilerinin sadece ceza yazıcı olmadığını, aynı zamanda eğitici ve öğretici bir pozisyon da üstlenmeleri gerektiğini kaydetti. Trafik kazalarının önlenmesi konusunda yaptıkları çalışmaları anlatan Bakan Soylu, maket trafik araçlarının, bulundukları yerlerde kaza oranlarını yüzde 30 oranında azalttığına dikkati çekti. Soylu, ortalama hız tespit sisteminin kurulu olduğu otoyollarda 2020'de toplam kazada yüzde 25, can kayıplarında yüzde 33 azalma sağlandığını dile getirerek, halen yeni otoyollara sistemin kurulumunun sürdüğünü söyledi. Yeni strateji belgesiyle denetim mantığının da değiştiğini, plakaya yazılan cezayı azaltıp, yüz yüze denetimi artırma yoluna gittiklerini aktaran Soylu, son yılların trafikteki en önemli adımlarından birisinin de yaya öncelikli trafik olduğunu vurguladı. "Hız limitleri esnetilebilir" Acil çağrı merkezlerinin tek çatı altında toplanması konusunda uzun zamandır çalışma yapıldığını hatırlatan Soylu, "Bu proje nihayete ermiş durumdadır. Haziran sonu itibarıyla, bir tek ilimiz kalıyor, zannediyorum o da temmuzun ilk haftasına yetişir, tüm Türkiye'de tek çağrıya geçmiş olacağız." dedi. Bu konuda, çok önemli, ödül alan yerli ve milli bir yazılım yaptıklarını belirten Soylu, bunun da trafik kazalarını engellemeye, kaza sonrası müdahaleye ciddi bir etkisinin olacağını söyledi. Soylu, yol ve araç kalitesinin artması nedeniyle hız limitlerinin esnetilebileceğini düşündüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Trafik kazalarının en önemli nedeni sürat ama eski Türkiye değil. Yol standardımız, kalitemiz konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız da Karayollarımız da çok yetkin. Bizim sürat yönetimimiz 120, ona bir yüzde 10'luk tolerans var, 132 kilometre... Otomobiller için 20 kilometreye kadar artırma yetkimiz var. Bu konuda hem yollara hem de standartlara göre Karayolları ile trafik bir çalışma yapıyorlar. Bir miktar artırma konusunda, yeni kara yollarından başlamak suretiyle bir adım atılması üzerine bir çalışma gerçekleştirilmektedir. Elbette ortalama hız da kendi açısından önemli bir anlayış oluşturmaktadır." Bakan Soylu, yeni bir sistem daha geliştirdiklerini, plaka tanıma sistemine yerli ve milli bir yazılım daha eklediklerini, bununla hız koridorunun takibini yaptıklarını dile getirdi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 40 41