05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

İzmir’de kumarhane baskını: İçerisi şampiyonlar ligi gibi!

İzmir İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, tam kapanma sürecinde gece saatlerinde ilk olarak Egemenlik Mahallesi Geri Kazanımcılar Sitesi içerisinde bulunan ve daha önce iş yeri olarak kullanıldığı tespit edilen adrese baskın düzenledi. Güvenlik kamerası ile korunan adreste içeride bulunan şahısların çok sayıda kilit kullanarak tasarlanmış kapıyı açmamaları üzerine, ekipler tarafından koçbaşı kullanıldı. Kapının açılamamasının ardından, duvarın bir kısmı koçbaşı ile yıkılarak içeri girildi. 23 KİŞİYE CEZA KESİLDİ Açtıkları delikten içeriye giren ekipler tarafından tombala oynadığı tespit edilen 85 kişi ile paraleldeki mekanda ise 23 kişinin kumar oynadığı tespit edildi. Şahıslara kumar oynamaktan ve sokağa çıkma kısıtlamasını ihlalden toplamda 518 bin 940 TL ceza uygulandı. ELEKTRİK PANOSUNUN ARDINDANKİ GİZLİ KUMAR ODASI İkinci adres olan Gökdere Mahallesi’nde bulunan birçok katlı iş hanı içerisindeki daha önce iş yeri olarak kullanıldığı değerlendirilen adrese geçen ekipler burada da karşılaştıkları demir kapının koçbaşı ile açılamaması üzerine duvarın bir kısmını yıkarak içeriye girdi. Kumar oynayan çok sayıda vatandaşın suçüstü yapıldığı baskında, bir üst katta elektrik panosunun ardındaki gizli odada insanların olduğu bilgisi alınması üzerine ekipler harekete geçti. Elektrik panosu da koçbaşı ile kırılarak içeri girildiğinde yine vatandaşların kumar oynadığı tespit edilirken, ayrıca alt katta da kumar oynayan şahısların olduğu ekipler tarafından belirlendi. 112 KİŞİYE CEZA KESİLDİ Bir araya toplanan ve kimlikleri alınarak tek tek sorguları yapılan 112 kişinin tombala oynarken suçüstü yapılması üzerine ekipler tarafından şahıslara kumar oynamaktan ve sokağa çıkma kısıtlamasını ihlalden toplamda 538 bin 160 TL para cezası uygulandı. TOPLAMDA 220 KİŞİYE 1 MİLYON LİRA CEZA KESİLDİ Her üç olayın ardından 220 kişiye toplamda 1 Milyon 57 bin 100 TL para cezası uygulanırken, ekipler tarafından olayla ilgili soruşturma başlatıldığı öğrenildi.

2 yıl önce

Tam kapanmayı hiçe sayıp denize girenler polisten giyinmeden kaçtı

Türkiye geneli koronavirüs pandemisi nedeniyle 17 Mayıs Pazartesi günü 05:00'da bitecek olan tam kapanma sürecinde polis ekiplerinin denetimleri devam ederken İstanbul Sarıyer'den ilginç görüntüler geldi. SAHİL HATTI BOYUNCA VATANDAŞLAR UYARILDI Sarıyer İstinye Polis Merkezi ekipleri tarafından Ramazan Bayramı’nın ilk günü yapılan denetimlerde, sahil hattı boyunca dışarıda olan vatandaşlar tek tek uyarılarak görev belgelerine bakıldı. POLİSİ GÖRÜNCE GİYİNEMEDEN KAÇTILAR Öte yandan denetimlerini sürdüren polis ekipleri, bir grup vatandaşın denize girdiğini fark etti. Polis ekipleri denize girenlere doğru ilerlerken polisi gören vatandaşlar kıyafetlerini giyinmeden kaçmaya başladı. Ceza yazılmasından kurtulmak isteyen vatandaşlar, hızla denizden çıkıp kaçarken ortaya ilginç görüntüler çıktı.

2 yıl önce

CHP'li Dursun Çiçek: HDP'li bir Bakan olabilir

CHP eski milletvekili, emekli albay Dursun Çiçek, CNNTürk'te katıldığı bir yayında Millet İttifakı ile ilgili konuştu. Dursun Çiçek, "Millet İttifakı seçimi kazanırsa HDP'li bir Bakan olabilir” açıklamasında bulundu. Millet İttifakı ile terör örgütü PKK'nın devletin içinde güçlenmesine katkı sağlanacağı olarak yorumlanan CHP'li Çiçek'in bu sözleri Twitter'da gündem olurken, çok sayıda tepki aldı. Vatandaşlar Millet İttifakı'nın Kandil Kabinesi olacağı yorumlarında bulunurken, bakan tahminleri de yaptılar: "Pervin Buldan-Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Hüda Kaya-Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ahmet Türk-Millî Savunma Bakanlığı, Sırrı Süreyya-Millî Eğitim Bakanlığı..." "SELAHATTİN DEMİRTAŞ İÇİŞLERİ BAKANI, PERVİN BULDAN SAVUNMA BAKANI" Çiçek'in sözlerini eleştiren isimlerden AKParti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, "CHP'li Dursun Çiçek, "Millet İttifakı seçimi kazanırsa, HDP'lilere bakanlık veririz" dedi. Selahattin Demirtaş'ı İçişleri Bakanı, Pervin Buldan'ı Savunma Bakanı mı yapmayı planlıyorsunuz? Millet, kirli planlarınızı sandıkta başınıza yıkacak." dedi.

2 yıl önce

Biden: Kraliçe bana annemi hatırlattı

ABD Başkanı Joe Biden ve Eşi Jill Biden, İngiltere’deki G7 Liderler Zirvesi’nin ardından İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ile Windsor Kalesi’nde bir araya gelmişti. Başkan Biden ve eşi yerel saatle 17.00’de vardıkları Windsor Kalesi’nde gerçekleşen resmi törenin ardından Kraliçe ile çay içmişti. Biden Kraliçe ile görüşmesinden sonra yaptığı bir açıklamada, “Bana annemin görünüşünü ve cömertliğini hatırlattı" ifadelerini kullandı. Biden ayrıca, "Kraliçe görüşmek üzere olduğum iki liderin kimler olduğunu sordu. Putin ve Xi Jinping hakkında bilgi edinmek istedi" dedi. Biden, Kraliçe Elizabeth ile görüşmelerinin ardından 95 yaşındaki Kraliçe’yi Beyaz Saray’a davet etti. Göreve başlamasından bu yana ilk yurtdışı seyahatini gerçekleştirerek İngiltere’ye gelen Biden ve eşi, Londra Heathrow Havalimanı’ndan NATO Liderler Zirvesi için Belçika’nın başkenti Brüksel’e hareket etti. Kraliyet Protokolünü ihlal etti iddiası ABD Başkanı Biden Cornwall’daki bir G7 akşam yemeği etkinliğine katılırken, Kraliyet Protokolünü ihlal ettiği bildirildi. İngiltere basınına göre, Biden’ın G7 akşam yemeğine katıldığı sırada Kraliyet ailesinden sonra gelmesi ile Kraliyet protokolünü ihlal ettiği belirtildi. Biden ve eşinin bahsi geçen protokole, Kraliçe’nin oğlu Prens Charles, Cambridge Dükü Prens William ve Cambridge Düşesi Kate’ten 5 dakika sonra geldiği iddia edildi.

2 yıl önce

İzmir'de şebeke suyu içen çok sayıda kişi hastaneye başvurdu

Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi'ne şebeke suyu nedeniyle rahatsızlandıklarını belirten, aralarında çocuk ve bebeklerin de olduğu çok sayıda kişi müracaat etti. Hastaneye gelen vatandaşlar, içtikleri ve kullandıkları suda kötü bir tat ve koku olduğunu belirterek, mide bulantısı, baş dönmesi gibi rahatsızlıkların meydana geldiğini söyledi. 5 çocuğu ve eşiyle hastaneye gelen Muharrem Kökalan, şebeke suyunu içtikten sonra fenalaştıklarını ve eşinin sudan kötü kokular geldiğini söylediğini belirtti. Başka yakınlarının da şebeke suyundan kötü kokular geldiğini söylediğini ifade eden Kökalan, "Bir abim var o da suyun koktuğunu söyledi. Mağduruz. Hastanedeyiz. Benim 5 tane çocuğum sokak ortasında resmen bayıldılar. Kustular. Hastaneye geldik ancak hastane tıklım tıklım. Burada tartışmak zorunda kaldık. Çünkü hangi birisine müdahale edeceklerini bilmiyorlar. Çocuğum hala kusuyor. Doktor 5 gün kusma ve ishal olabileceğini söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu mağduriyetimizi gidersin." dedi. Yakınlarıyla beraber hastaneye gelen 10 yaşındaki Irmak Kaymaz, içtiği suyun tadının kötü olduğunu ve koktuğu için ellerini de yıkamadığını ifade etti. Çay demlemek için suyu açtığını söyleyen Uğur Demir ise, bir süre sonra kaynayan suyun üzerinde tortu oluştuğunu, tadına baktığında ise midesinin bulandığı için hastaneye başvurduğunu belirtti. Demir, "Aşı olmak için hastaneye gelecektim. Burada şikayetimi söylediğim zaman direkt seruma bağladılar. Daha sonra çok sayıda çocukta gelmeye başladı." ifadelerini kullandı. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresinin (İZSU) dün yaptığı açıklamada, Gaziemir ilçesinde şebeke suyunun tat ve kokusunu etkileyen kısa süreli bir arıza yaşandığı ancak bu sorunun insan sağlığına olumsuz bir etkisinin bulunmadığı belirtilerek şu ifadelere yer verilmişti: "Tahtalı Barajı'nın suyunun arıtılarak kente verildiği Görece İçme Suyu Arıtma Tesisi bünyesindeki klorlama ünitesinde kısa süreli bir teknik arıza meydana gelmiş, gereken müdahale hızla yapılarak sorun giderilmiştir. Gerekli numuneler alınarak, testler yapılmış ve insan sağlığına zarar verecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Klor oranındaki değişim nedeniyle gözlenen tat ve kokudaki farklılığın (tricloramine kaynaklı kokunun) giderilmesi için şebekedeki suyun tahliyesi gerektiğinden sorundan etkilenen Gaziemir Bölgesinde 2 saat süreyle su kesintisi uygulanacaktır."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan uyuşturucu ile mücadele mesajı: 2-3 hafta içerisinde…

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: AŞI ÇAĞRISI Türkiye salgın sürecini başarıyla yürüten tüm ülkelerin ilk sıralarında yer almaktadır. Dünyanın pek çok yerinde testler ücrete tabi iken biz ücretsiz test hizmeti sunduk. Aynı şekilde aşı hizmetini de ücretsiz olarak vatandaşımıza veriyoruz. Buradan tüm vatandaşlarımıza artık 18 yaşın üzerindeki herkese açılmış aşı randevularını bir an önce almaları çağrısında bulunuyorum. Aşı konusunda yürütülen olumsuz kampanyaların hiçbirinin ilmi ve akli temele dayanmadığının altını çizmek istiyorum. Toplumsal bağışıklık elde edilene kadar temizlik, maske, mesafe başta olmak üzere tedbirlere uymaya devam etmeliyiz. '524 MİLYAR LİRALIK BİR KAYNAĞI HAREKETE GEÇİRDİK' Bütçeden de çeşitli fonlardan sunduğumuz doğrudan desteklerin tutarı 150 milyar lirayı aşmış durumda. Yıl sonuna kadar bu tutarın 196 milyar liraya, yani milli gelirimizin yüzde üç buçuğuna ulaşmasını bekliyoruz. Kullandırılan ve tüm ertelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri yoluyla da 524 milyar liralık bir kaynağı harekete geçirdik. Bu sayede ihtiyaç sahibi vatandaşımızdan çalışanımıza, üreticimize, yatırımcımıza kadar kimseyi yalnız bırakmadık. Tarım desteğinde toplam desteğin 15 milyar lirasını ilk 6 ayda üreticilerimizin hesaplarına yatırdık.  Hem alım yaptığımız ürünlerin kapsamını genişlettik, hem de çiftçimizin yüzünü güldürecek fiyatları açıkladık. Toprak mahsulleri ofisi hasat nedeniyle haziranda ara verdiği uygun fiyatlı arpa ve buğday gibi yem hammaddesi satışına, temmuzda devam edecek. Bu uygulamadan yetiştirici, besici ve yem üreticilerinin tamamı faydalanacak. Hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacını karşılamak amacıyla yem bitkileri desteğimiz devam ediyor. Bu destekler sayesinde ülkemizde yem bitkileri ekim alanı 2 buçuk milyon hektara yükseldi. Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek hububat ile et, süt fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. 'TARİHİMİZDE İLK DEFA İHRACATTA 200 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKACAĞIZ' Sahip olduğumuz bütüncül yaklaşım sayesinde dünya, AB ülkeleri küçülürken biz 2020'yi büyümeyle kapattık. Sanayi üretiminde de olumlu gelişmeler yaşanıyor. Açıklanan son verilerde bir önceki yılın aynı dönemine göre artış gözüküyor. 2020'de de oldukça iyi başlattık. İlk çeyrekte yüzde 7'lik büyüme performansı yakaladık. Büyümede dış talep ile iç talep arasında arzuladığımız dengeleme de başlamıştır. İkinci çeyreğe ilişkin öncü gösteriler baz etkisinin de devreye girmesiyle yıllık yüzde yirmi civarında büyümeye işaret ediyor. Bunun tamamını ise orta vadeli program hedefimiz olan yüzde 5,8'in üzerinde bir büyümeyle kapatacağımız görülüyor. Bu gidişle ihracatta yıl sonunda tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerinde bir ihracata imza atacağız. Cari açığın da gerilemesini bekliyoruz. Böylelikle dış finansman cephesinde elimiz rahatlamış olacak. EMEKLİLERE İKRAMİYE MÜJDESİ Buradan emeklilerimize de müjde vermek istiyorum. Temmuz ayı emekli aylıklarıyla bayram ikramiyelerini Kurban Bayramı öncesinde ödeyeceğiz. Ocak-temmuz dönemi TÜFE oranını dikkate alarak yüzde 8,45 oranında artış yapıyoruz. Böylece 12,7 milyon vatandaşımıza 12,3 milyar lirası Kurban Bayramı ikramiyesi olmak üzere toplamda 38 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz.  'CİDDİ KDV İNDİRİMLERİ YAPTIK' Türkiye ekonomisinin en sağlam alanlarından birisi de kamu maliyesidir. Ocak-mayıs döneminde son derece güçlü bir bütçe performansı gösterdik. Geçtiğimiz senenin ilk 5 ayında bütçe açığı 90,1 milyar lira iken bu yılın aynı döneminde açık 7 milyar liraya geriledi. Bu şekilde oluşturacağımız mali alanın gerekmesi durumunda vatandaşların ihtiyaçları için kullanacağız. Ekonomik kararlara olumsuz etki edecek yatırımların ve girişimciliği engelleyebilecek maliyette ağır bir vergi yükünün ortaya çıkmasını istemiyoruz. Hükümetlerimiz döneminde giyimde, ilaç-tedavi hizmetlerinde, zirai faaliyetlerde, turizmde ciddi KDV indirimleri yaptık.  '46 MİLYAR LİRALIK KDV VE ÖTV'DEN FERAGAT EDİYORUZ' Asgari geçim indirimi uygulaması getirerek çalışanın vergi yükünü düşürdük. Son olarak, ekonomi reform programımız kapsamında basit usulde vergilendirilen esnafımızın tüm kazançlarını vergi dışında bırakıyoruz. İstihdam maliyetinin yaklaşık yüzde 36'sına tekabül eden 1556 lirayı devlet olarak biz ödüyoruz. Bu desteği kadın, genç ve engelli istihdamında 18 ay olarak uyguluyoruz. OSB'ler, küçük sanayi siteleri, endüstri bölgeleri ve serbest bölgeler başta olmak üzere her alanda yatırımı, istihdamı, ar-ge'yi, tasarımı ve yenilikçiliği destekleyen pek çok düzenleme yaptık. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmaların vatandaşlarımıza yansımasını en aza indirmek için gerekli tedbirleri aldık. Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken mazotta 71 kuruş, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz. Her bir akaryakıt alımında vatandaşımızı litrede en az 2 lira destekliyoruz. Tüplerde ise hiç ÖTV almıyoruz. Toplam 46 milyar liralık KDV ve ÖTV vergisi gelirinden feragat ediyoruz. Avrupa'da benzinin ve motorinin hem en ucuz olduğu hem de en az vergilendirildiği ülke biziz. Vergisini düzenli ödeyen mükelleflerimize yüzde 5 gelir vergisi indirimi getirdik. Vergi alanında vatandaşlarımıza, çiftçimize, esnafımıza, sanayicimize, ihracatçılarımıza, özetle A'dan Z'ye her kesime yönelik yaptığımız düzenlemeleri saymakla bitiremeyiz. Böylesine bütün maliyetlere katlanmamızın tek gayesi vatandaşımızın yükünü azaltarak refahı artırmaktır. Birileri ülkemizde gelir vergileri, sigorta primleri yüksek diyor. Bunların her söyledikleri gibi bu da yalan. Türkiye'de dolaysız vergi gelirlerinin toplam vergilerine oranı yüzde 53'ten yüzde 61'e çıkardık. Yunanistan, Macaristan, Portekiz, Estonya, Şili gibi ülkelerde dolaylı vergi geliri oranları çok daha yüksektir. Ülkemizde uygulanan vergi oranlarıyla OECD ülkelerindeki vergi oranlarına bakıldığında bunun da yalan olduğu görülecektir. Gelir vergisine ilişkin en yüksek vergi oranını da yüzde 49,5'tan yüzde 40'a indirdik. Salgının etkilerini azaltmak amacıyla aldığımız önlemler kapsamında kurumlar vergisini bu yıl yüzde 25, gelecek yıl yüzde 23 olarak uygulayacağız. Kurumlar vergisi oranını 2023'ten itibaren de yüzde 20 seviyesine indiriyoruz. Hatırlayın, bu ülkede kurumlar vergisi oranı biz geldiğimizde yüzde 33'tü. 'İSTİSNA VE MUAFİYETLERE RAĞMEN VERGİ GELİRİMİZ ARTIYOR' Tüm işlemlerde KDV oranının yüzde 18 olduğunu varsaydığımızda OECD ülkeleri arasında KDV oranı en düşük 2. ülkeyiz. Vergi geliri de üretemediğimizi söylüyorlar. Bu ülkede kamu gelirlerinin yaklaşık yüzde 84'ü vergi gelirlerinden toplanıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımız yıl sonunda vergi gelirlerinin 1 trilyon 51 milyona çıkacağını hesaplıyor. Bütçe harcamalarımızın yüzde 72'sini vergi gelirlerinden karşılıyoruz. Sağladığımız istisna ve muafiyetlere rağmen vergi gelirlerimizi de sürekli artırıyoruz. Kurduğumuz elektronik beyanname sistemi sayesinde yüzde 150 milyon beyanname elektronik ortamda işlem görüyor. Birçok gelişmiş ülkede dahi böyle bir performans yoktur. Reform programımız elektronik tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu da geliştirerek vergi inceleme sürelerini kısaltacağız. Yapay zeka kullanımını içeren dijital vergi asistan sistemini de devreye alıyoruz. 'TÜRK LİRASI VARLIKLARININ CAZİBESİNİ ARTIRACAK UYGULAMALAR GELİŞTİRİYORUZ' Önümüzdeki en önemli sorunlardan biri yüksek enflasyondur. Geçmişte hem enflasyonu aşağıya çekmeyi hem de büyümeyi aynı anda gerçekleştirme başarısını gösterdik. Şimdi çok daha iyisini yapacağız. Merkez Bankası bu sorunu çözmekte kararlı bir yaklaşıma sahip. Enflasyona yol açan yapısal sorunların çözümüne de odaklanmamız gerekiyor. Türk Lirası'nı desteklemek amacıyla ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor. TL cinsi varlıkların cazibesini artıracak uygulamalar geliştiriyoruz. Güçlü bir ekonomi için bankacılık sektörü kaynakları doğru projeler yatırım olarak aktarılmalıdır. Bu da ancak kredi tahsis süreçlerinin yatırım odaklı hale getirilmesiyle mümkündür. Banka kredilerinin yanı sıra sermaye piyasası araçlarının da şirketlerimiz tarafından tercih edilmeleri, bununla ilgili gerekli altyapıyı hazırlıyoruz. Bu yılın ilk 6 ayında 23 şirket halka arz oldu. Şirketlerin bu yöndeki ilgisi halka arzların devam edeceğine işaret ediyor. Sermaye piyasalarımız kendi açısından 2 önemli çalışmayı hayata geçiriyor. Birincisi yeşil borçlanma aracı ihraçlarının ülkemizde de yaygınlaşması için yeşil tahvil rehberini hazırlaması ve buna hazırlanması. İkincisi de tahvil garanti fonu oluşturulmasıdır. 12 Mart'ta paylaştığımız ekonomi reform programını tüm paydaşların çalışmasıyla hayata geçiriyoruz. Haziran sonuna kadar tamamlanma süresi koyduğumuz 35 eylem başlığından 31'i bitmiş durumdadır. İlk yarı için öngördüğümüz eylemleri başarıyla tamamladık. Bu çerçevede bütçe ve kamu mali yönetiminde şeffaflık ilkelerimizden taviz vermediğimizi bir kez daha göstererek kamu maliyeti raporumuzu yayımladık. Yeşil üretim için gerekli teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla Ar-ge çalışmalarını destekliyoruz. Nüfusumuzun yüzde 25'ini oluşturan 18 yaş altındaki çocuklarımızın BES'e girebilmelerinin önündeki engeli kaldırdık. 'TERÖR ÖRGÜTLERİNE GÖZ AÇTIRMIYORUZ' Salgınla uğraşırken ülkemizin ve milletimizin bekasını tehdit eden güvenlik sorunlarıyla mücadelemizi de kesintisiz sürdürüyoruz. 28 yıl önce bugün Başbağlar'da teröristlerce alçakça katledilen kardeşlerimizi yad ediyorum. PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine devletimizin tüm imkanlarına kullanarak adeta göz açtırmıyoruz. Tehdidi kaynağında yok etme ilkesiyle milli güvenliğimizi tehdit eden yapıların tepesine sınırlarımız içerisinde olduğu gibi faaliyet gösterdikleri coğrafyalarda da biniyoruz. Suriye'deki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı operasyonlarıyla Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen Pençe harekatları terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizin örneğidir. MİT terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlarımızın ötesine de taşımıştır. Yapılan operasyonlar sayesinde PKK'nın üst kadrosu tarihinde ilk kez toplanamaz, hareket edemez, örgütü yönetemez hale gelmiştir. Örgütün en önemli eleman kaynağı olan Mahmur Kampı eleman sorumlusu ve KCK sorumlusu aynı akıbeti paylaşmışlardır.  MİT, DEAŞ ile mücadele de çok sayıda örgüt mensubunun yakalanmasını sağlamıştır. Ülkemize yönelik 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere pek çok ihanetin sorumlusu olan FETÖ'yü kökünden kazıma çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Örgütün stratejik kurumlardaki tüm mahrem yapılarını ve arşivlerini tek tek ortaya çıkardık. Yurt dışındaki örgüt mensuplarına yönelik çalışmalar kapsamında pek çok ülkeden 100'ün üzerinde kişi Türkiye'ye getirildi. MİT, son olarak FETÖ'nün Orta Asya Genel Sorumlusu Orhan İnandı'yı ülkemize getirdi. Bu kişi Türkiye'de bulunduğu dönemde örgütün gizli yapısı içerisinde yer almıştır. Daha sonra örgütün en üst düzey yöneticileri arasına katılan bu şahıs zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir. Örgüt, mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek kampanyalarını ve ülkemiz hakkında aleyhtarlığı artırmıştır. Bu devlete ve millete pusu kuran, ihanet eden hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz. UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE Uyuşturucuyla mücadelede de Emniyet ve Gümrük teşkilatlarımızın yoğun gayretleri sayesinde son 2-3 hafta içerisinde adım attık. Sadece son 6 ayda dün Gürbulak'ta ele geçirilen 462 kg'lık likit eroinle birlikte gümrüklerimizde yakalanan uyuşturucu miktarı 7 tonu aşmıştır.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Devletin yöneticileri ülkenin 24 saat huzur içerisinde olmasını ister

Şırnak'ta Cudi Dağı'ndaki Sefine bölgesinde festival düzenlendi. Festivalin açılış törenine telefonla bağlanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün bölgede tarihi bir buluşmanın gerçekleştiğini belirterek, bunun için çok beklendiğini söyledi. Soylu, "Birlikteliğin, medeniyetin bize emanet ettiği değerin, kardeşliğin bir temsilini gerçekleştiriyorlar. Bizim için çok kıymetli. Gelecek nesillerimize şükürler olsun ki kavgayı bırakmıyoruz. Gelecek nesillerimize birliği, beraberliği bırakıyoruz. Cenab-ı Allah'ın bizde gördüğü en güzel nitelik birliktir, tevhittir. İnşallah hep birlikte bunu geleceğe taşıma konusundaki irademizi ortaya koyacağız" dedi. "Çok sıkıntılar, zorluklar çektiniz. Fotoğrafları gördüm, Sefine'de davullar, zurnalar, hep birlikte namaz kılmak vardı. Bugün Sefine'de, Hazreti Nuh'un mekanında ve bize bırakılan büyük bir emanet ile yaptığınız iş bana göre hem eskiye sahip çıkmak hem de geleceğe büyük bir miras ve nasihat bırakmaktır. Bir arada olmanız bile yeterli" ifadelerini kullanan Soylu, festivali düzenleyen ve katılım sağlayan herkese teşekkür etti. "Şırnak barışın, kardeşliğin, hoşgörünün şehri olmaya devam etsin" Soylu, "Burada da en mutlu olan bilmenizi istiyorum ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Devletin yöneticileri ülkenin 24 saat huzur içerisinde olmasını ister. Bundan daha fazla ne isteyelim ki? Allah'a hamdolsun, minnettarız hepinize. Bu huzuru sağlayan şehitlerimize, gazilerimize, yöneticilerimize ve bunun kıymetini bilip, bu ülke için dua eden herkese, kardeşliğimize, birliğimize minnettar ve duacıyız. Orada bulunmanızdan mutluyuz, memnunuz. Nice nesiller, evlatlar gelsin, Sefine'yi kendine yurt etsinler, o festivallerde birlik ve beraberlikle birbiriyle kucaklaşsınlar. Allah sizden razı olsun. Şırnak, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün şehridir, şehri olmaya devam etsin" şeklinde konuştu.

2 yıl önce

Mahir Ünal: 'Kayıp silahların gündeme getirilmesi 15 Temmuz'u itibarsızlaştıran argümanları içeriyor'

AK Parti'li Ünal, 15 Temmuz hain darbe girişiminin 5'inci yıl dönümünde, açıklamada bulundu. Ünal, 15 Temmuz'u siyasi tartışmanın malzemesi yapmanın son derece yanlış olduğunu söyleyerek, "Çünkü; o geceyi bu Meclis'te CHP'lisi, MHP'lisi, AK Partilisi birlikte yaşadı. 15 Temmuz'da bir millet mutabakatı oluştu. Bu millet mutabakatı aslında 7 Ağustos Yenikapı mitinginde de mevcuttu. O millet mutabakatının içerisinde CHP de vardı. Ama 7 Ağustos'tan sonra ne oldu bilmiyoruz. CHP, 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe', 'tiyatro' demeyi seçti. Bu gecede millet çıplak elleriyle, istiklaline, devletine, geleceğine sahip çıktı" dedi. 'İYİ NİYETLİ AÇIKLAMALAR DEĞİL' Ünal, devletin hukuk temelinde verdiği kararların siyaset malzemesi yapılmasının yanlış olduğunu belirterek, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde CHP'nin, CHP'nin yandaş medyasının hem KHK'lıları gündeme getirmesi, hem kayıp silahlar konusunu gündeme getirmesi, bunun da 15 Temmuz'un yıl dönümüne denk gelmesi, 15 Temmuz'la ilgili millet nezdinde ve uluslararası alanda oluşmuş olan meşruiyeti yaralayan, itibarsızlaştıran argümanlar maalesef içeriyor. Kayıp silahlar iddiası daha önce FETÖ'cü hesaplar tarafından ortaya atıldı. Türkiye'de de hemen bazı hesaplar bunu alıp kullanmaya ve yaymaya başladılar. Bunları iyi niyetli açıklamalar olarak görmek mümkün değil" diye konuştu. 'BİRİLERİNİN GERÇEĞİ UNUTMAMASI GEREKİYOR' Ünal, 15 Temmuz sonrası her türlü hukuki yolun, OHAL İzleme Komisyonu'na varıncaya kadar kurulduğunu, hukuk devletlerinde olması gereken bütün mekanizmaların oluşturulduğunu bildirdi. Mağduriyetlerin oluşmaması için her türlü hassasiyetin gösterildiğini vurgulayan Ünal, "OHAL İzleme Komisyonu'na yüz binin üzerinde başvuru oldu. Bu başvuruların birçoğunun, yaklaşık 50 binin üzerinde başvurunun tek bir kalemden çıktığı, sadece altındaki imzaların değiştirildiği açık bir şekilde ortaya çıktı. OHAL İzleme Komisyonu bütün bu başvuruları en ince detaylarına kadar inceledi. Herhangi bir mağduriyet oluşmuşsa, bunların geri dönüşlerine ilişkin hukuki alt yapıyı oluşturdu. O yüzden burada birilerinin Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini unutmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı. 'BUNUN ADI MUHALEFET MİDİR?' CHP'nin, özellikle yargılama süreçlerinin bitmesi ve Türkiye'deki iç hukuk yollarının kapanmasından sonra, bu davaların Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınmasını amaçladığına işaret eden Ünal, "Yani AİHM'de görülecek davalara ilişkin, Türkiye aleyhine oluşturulmak istenen bir altlık var. İkincisi, o dönem Kemal Kılıçdaroğlu mahkemelerle ilgili çok kötü açıklamalar yaptı. Türkiye'deki yargılamanın gayri meşru olduğunu, o gece suçüstü yakalanmış darbecilerin yargılandığı mahkemeleri bile gayri meşru ilan etti. Savcıları 'satılmış savcılar, satılmış hakimler' ifadeleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı sistemini tartışmaya açtı. Bütün bu söylemler aslında Türkiye'nin uluslararası alanda yalnızlaştırılması, tecrit edilmesi, Türkiye'deki hukuk sisteminin meşruiyetinin yara görmesine zemin hazırladı. Bu çalışmalarıyla da AİHM'e dönük bir altlık oluşturmayı amaçladılar. Peki bunun adı muhalefet midir? Muhalefet, 'Türkiye'de mal ve can güvenliği yok' diyerek, aslında uluslararası alanda Türkiye'ye karşı uygulanan tecrit, Türkiye'nin tam bağımsızlık mücadelesine karşı uygulanan o tecrit politikasının bir aparatı ve parçası haline geldi" dedi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 21 22