03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

'Bataklık Operasyonu' iddianamesi kabul edildi

Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ve kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen soruşturma kapsamında silahlı suç örgütüne yönelik "suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama" ve "uyuşturucu ticareti"ne ilişkin iddianameyi kabul etti. İddianamede, 2 sanık örgüt kurucusu ve elebaşı, 5 sanık örgüt yöneticisi, 53 sanık örgüt üyesi, 13 sanık ise örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmekle suçlandı. İddianamede örgüt kurucusu ve yöneticileri olarak yer alan sanıklar Nejat Daş ve Çetin Gören ile "örgüt yöneticisi" olarak gösterilen sanıklar Cemal Deniz Şahan, Perry James Young, Handan Kaymaz, Halil Arslantaş ve Uğur Bülent Göçer'in, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından 60'ar kez, "zincirleme olarak suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçundan 450'şer yıldan 1470'er yıla kadar, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmaktan" ise 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanıklar Abdullah Kaan Karabulut, Abdullah Serhat Batman, Ahmet Korkmaz, Ali Sunar, Arzu Erişkin, Asuman Bilici, Atilla Yıldırım, Atilla Can Daş, Ayten Kocaağaoğlu, Baran Karakuş, Baran Onur, Belgin Gören, Doğan Kaptan, Engin Memiş, Ertuğrul Aydoğan, Evin Atılgan, Fadile Köse, Faruk İşcan, Halit Öztürk, Hanife Daş, Hanifi Gören, Hasan Gök, Hayrettin Yıldız, Hidayet Kocaağaoğlu, Hüseyin Atasoy, Hüseyin Kalmuk, İbrahim Halil Akgül, İlhan Acer, İsmail Karabacaklar, Kadir Ağdoğan, Kadir Bilici, Kemal Kandemir, Kevork Durna, Mahmut Bilici, Mahmut Güney, Mahmut Yücel, Mehmet Kul, Mehmet Murat Buldanlıoğlu, Mehmet Selim Akçay, Mehmet Veysi Yüzer, Merve Menga, Musa Nadir Kale, Necmettin Yüksek, Onur Ayar, Orhan Bozkurt, Sait Börekci, Samet Türkoğlu, Selma Bilici, Servet Daş, Vakkas Bilici ve Zülfü Menga hakkında, "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" ve "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından 8 yıl 6'şar aydan 20'şer yıla kadar hapis istendi. "Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan sanık Ahmet Seçen ile "örgüte üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan Ahmet Kök, Ali Cengiz Kocaağaoğlu, Bekir Tamer, Bülent Kök, Enver Ağdoğan, Faruk Akar, Mehmet Bilici, Metin Erişkin, Oya Kireç, Sevgi Tamer, Taner Ağdoğan, Umut Ağdoğan ve Yalçın Ağdoğan'ın ise 6'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talebinde bulunuldu. Suç örgütü elebaşı Gören'in FETÖ ve PKK'ya para gönderdiği iddiası İddianamede, sanıklar Çetin Gören ve Nejat Daş, suç örgütü kurucusu ve lideri olarak yer aldı. İddianamede, Gören'in Brezilya'da "uluslararası uyuşturucu madde ticareti" Hollanda'da "kara para aklama", "sahtecilik", "uyuşturucu madde ticareti", "suç örgütü üyesi olmak" ve "ateşli silah bulundurmak" suçlarından "kırmızı bülten" ile arandığı, İtalya'da ise tutuklama talebinin bulunduğu ifade edildi. Hollanda'da uyuşturucu ticareti suçundan yargılanan Gören'in, 2011'de Türkiye'ye döndüğü, memleketi Gaziantep'teki akrabaları aracılığıyla gayrimenkul işleriyle uğraştığı aktarılan iddianamede, şirketleri aracılığıyla uyuşturucu ticaretinden elde ettiği parayı akladığının tespit edildiği belirtildi. İddianamede etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için itirafçı olan sanık H.A'nın ifadesinde Gören'in eylemlerini detaylarıyla anlattığı bilgisine de yer verildi. Buna göre 1996'da Hollanda'da ikamet ettiği evde 37 kilogram eroin bulunması üzerine Türkiye'ye kaçan H.A, bir süre sonra cezasını çekmek için tekrar Hollanda'ya döndü. H.A, burada tutulduğu cezaevinde kendisi gibi uyuşturucudan tutuklanan Çetin Gören ile tanıştı. İfadesinde Gören'in uyuşturucu ticareti yaptığını burada öğrendiğini belirten itirafçı sanık, tahliye olduktan sonra Hollanda'da bir kafede tesadüfen karşılaştığı Gören'in kendisine uyuşturucu ticareti teklifinde bulunduğunu anlattı. Bunun üzerine 2012'de 400 kilogram kokain ticareti yaptıklarını, bunun 200'ünün Ekvador'daki kokain karteline, 15'inin kendisine, 15'inin Ali Rıza Ustubi'ye 170 kilogramının ise Çetin Gören ile Abdul ve Scarface isimli kişilere ait olduğunu ifade eden H.A, kokainin Hollanda'daki Fas uyruklu kişiler aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü aktardı. Bu ticaretten 500 bin avro aldığını, Gören'e ise 7 milyon avro kaldığını anlatan H.A, paranın geri kalan kısmının Hawala (güvenilir aracılar vasıtasıyla) yöntemiyle Ekvador'a gönderildiğini bildirdi. H.A, 8 Ekim 2012'de Güney Amerika'dan Belçika'nın Anwers limanına getirilen muz ve ananas yüklü konteynerlerde 8 ton kokain ele geçirildiği sırada ise Türkiye'de bulunduğunu iddia etti. İtirafçı sanık H.A, Çetin Gören'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gazete ve dergilerine abone olduğunu, örgütün Hollanda abisine elden himmet adı altında 150 bin avro verdiğini iddia etti. H.A, İnterpol kayıtlarının silinmesi için FETÖ'ye ayrıca 500 bin avro veren Gören'in kendisine, "Bu nasıl cemaat arkadaş? Bunların dini imanı para. Benim ne iş yaptığımı bildikleri halde yine de benden 'Allah rızası için' para istiyorlar." serzenişinde bulunduğunu aktardı. FETÖ üyeleri Ahmet Sevilmiş ve Murat Elmas'ın 2014'te kendisiyle görüştüğünü de anlatan H.A, "Benimle alakalı bir soruşturma olduğunu söylediler ve yardımcı olmak için 1 milyon lira himmet parası istediler. Bunun çok olduğunu söylediğimde 'Bu para çok değil zaten sen Allah rızası için himmet vererek bu dertten kurtulmuş olacaksın.' dediler. 1 milyon lira himmet ödemeyi kabul ettim." ifadelerini kullandı. PKK'ya 60 milyon avro aktarmış İddianamede, sanık Gören'in, terör örgütü PKK'ya 60 milyon avro aktardığına dair tespit de yer aldı. Polis tarafından hazırlanan rapora dayandırılan tespitlere göre Gören'in, Gaziantep'te PKK ile bağlantısı bulunan H.A. aracılığıyla 2011-2012 yıllarında Brüksel üzerinden Gaziantep'e kuryeler aracılığıyla 120 milyon avro gönderdiği ifade edildi. Söz konusu paranın 60 milyon avroluk kısmının, H.A'nın ailesi tarafından PKK'ya gönderildiği, kalan 60 milyon avronun ise Gören'in kiralık kasalarında saklandığı öne sürüldü. "Türk Escobar" Nejat Daş İddianamede, suç örgütünün kurucu ve yönetici diğer ismi sanık Nejat Daş'a ait bilgiler de yer aldı. Buna göre örgüt üyeleri arasında kendisinden "abi" olarak bahsedilen Daş, 1990'lı yılların başından itibaren Lucky-S ve Kısmetim-1 gemilerinde Akdeniz'de uyuşturucu madde ele geçirilmesi kapsamında Avrupa'da "Türk Escobar" olarak tanındı. Daş, 1993'te Türkiye'de Lucky-S ve Kısmetim-1 isimli gemilerde yaklaşık 14 ton uyuşturucunun ele geçirilmesi üzerine 35 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Örgüt yönetici ve üyelerine verdiği talimatlarla uyuşturucu madde ticareti suçundan elde ettiği geliri aile şirketi CHS Group firması bünyesinde aklayan Daş, CHS Group firmasının alt kuruluşu olan Şehnaz Döviz bürosunun çalışanlarınca oluşturulan "BOSS GRUP" adlı sohbet grubunda da elde edilen paraların aklanmasına yönelik işlemeleri takip etti. İddianamede, suç gelirinin trafiğine ilişkin şu tespite yer verildi: "Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Nejat Daş'ın, özellikle öncül suç gelirlerinin Türkiye'ye kurye yolcular ve kurye tır şoförleri tarafından getirilmesinde tam inisiyatif yetkisine sahip olduğu, anılan para trafiğini yönettiği, internet uygulamaları üzerinden kurulan grupla örgüt üyelerine talimat verdiği ve üyeler arasında bilgi alışverişini sağladığı anlaşılmıştır." Gören ile ortaklığını anlattı Nejat Daş ifadesinde, Çetin Gören ile Almanya'da ticaret yapmak için Recep isimli bir kişi aracılığıyla tanıştıklarını, bir süre sonra da İstanbul'da buluştuklarını anlattı. Türkiye'de ticaret yapacağını kaydeden Gören ile Çagatay Döviz ünvanlı iş yerini aldıklarını belirten Daş, sabıkası nedeniyle iş yerinin kaydını kardeşi Handan Kaymaz adına yaptıklarını ifade etti. Bir süre sonra iş yeri ruhsatını devrettiğini, ortaklık için koyduğu 150 bin doları kendisine iade eden Gören ile ticaret ilişkisine nokta koyduğunu aktaran Daş, ancak Gören'in kendisine yönlendirdiği kişilerle Boommeranf isimli şirketi kurduklarını bildirdi. Güney Afrika'dan gelen bilgi notu "Bataklık Operasyonu"nun fitilini ateşledi İddianamede, suç örgütüne yönelik soruşturmanın detaylarına da yer verildi. Buna göre soruşturma, Güney Afrika İçişleri Müşavirliğinden gönderilen ve Emniyet Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanlığı tarafından ilgili birimlere ulaştırılan bilgi notunun değerlendirilmesiyle başladı. Bilgi notunda, Çetin Gören'in, uyuşturucu ticareti yapan suç örgütü elebaşı olarak bilindiği, elebaşı olduğu örgütün kokain ticareti yaptığı ve elde edilen kara parayı aklamaya çalıştığı belirtildi. Gören'in, sahte pasaport ve ehliyetle sahte faturalar kullandığı belirtilen bilgi notunda, sanık hakkında Brezilya adli makamlarınca kara para aklamak, evrakta sahtecilik, uyuşturucu ticareti, suç örgütü üyeliği ve ruhsatsız ateşli silah bulundurma suçlarından 21 Kasım 2016'da kırmızı bülten çıkartıldığı bildirildi. Çetin Gören'in, 24 Mart 2007'de Brezilya'da suça iştirak eden kişilerle tutuklandığı, 2010'da cezaevinden geçici izinle ayrılmasına rağmen dönmediği ifade edilen bilgi notunda, sanığa ait Gaziantep'teki banka kasasında 60 milyon avro bulunduğu kaydedildi. Bu bilgi notunun gönderildiği Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), hazırladığı rapor ve arşiv kayıtlarını, 3 Aralık 2019'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ulaştırdı. Başsavcılık da aynı gün şüpheliler hakkında soruşturma başlattı. Ardından 30 Haziran 2020'de, uyuşturucu ve suç gelirlerine yönelik, kamuoyunda "Bataklık Operasyonu" olarak bilinen süreç başlatıldı. Haklarında yakalama kararı bulunan 94 zanlıdan 74'ü gözaltına alındı, çok sayıda lüks ev ve araç ile şüphelilere ait banka hesaplarına el konuldu. Zanlılardan biri soruşturma sürecinde hayatını kaybetmişti.

2 yıl önce

Deniz Baykal'dan Zülfü Livaneli çıkışı: Gerçek dışı iddiaları beni ciddi şekilde üzdü

Bir dönem CHP’de siyaset yapan sanatçı Zülfü Livaneli’nin eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la ilgili, “Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır. Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi, basında çıktı” sözleri büyük tartışmalara neden oldu. Baykal’ın yakın çevresinden Livaneli’ye tepki geldi. "Haksızlıkla muhattap oldum" Hürriyet'in haberine göre; Livaneli'nin iddiaları sonrası Deniz Baykal'dan ilk açıklama geldi. Baykal, Livaneli’nin iddialarına ilişkin "Zülfü Livaneli’nin gerçekdışı iddiaları beni ciddi şekilde üzdü. Böyle bir haksızlığa muhatap olduğum için gerçekten çok üzülüyorum. En büyük üzüntüm ise Genel Merkez’den hiç kimsenin aramaması..." ifadelerini kullandı. Baykal'la görüşen eski Devlet Bakanı CHP’li Mehmet Sevigen ise şunları söyledi: "Yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş seversiniz ya da sevmezsiniz, doğru ya da yanlış. Adam canıyla uğraşıyor; bir de bu davaların gündeme gelmesi daha da üzüyor. Şimdi ben de çıkıp, ‘Zülfü Bey en çok parayı sever, sonra gücü sever, fırsat bulursa belediye başkanı, milletvekili, genel başkan olmak ister. Son olarak ise cumhurbaşkanı olmayı ister’ desem ayıp olmaz mı? Dost evinde yapılan bir sohbeti ki benim adımı da çok katıyor ‘evi’ diye, genel kurul toplantısı gibi lanse etmesi de çok yakışıksız. İstanbul İl Kongresinde Ahmet Güryüz Ketenci seçildi. Bizi, ‘CHP Kürtlerin ve Alevilerin partisi’ diye yaftalıyorlardı. Ketenci’nin seçilmesi Türkiye’nin mozaik partisi olduğumuzu gösterdi. Mezhepçilik yapmadan, kompleks duymadan yolumuza devam edildi.”

2 yıl önce

Alman medyası TOGG'u yazdı: Türkiye iddialı bir hedef peşinde

Alman devlet televizyonu ZDF'de, Jörg Hendrik Brase tarafından yerli otomobil TOGG ile ilgili bir yazı yayımladı. Türkiye'nin iddialı bir hedef peşinde olduğunun belirtildiği yazıda, TOGG'un gelecek yılın sonundan itibaren montaj hattından ineceği hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi: "Uluslararası pazarı fethetmek istiyorlar" TOGG'un CEO'su Gürcan Karakaş, Alman gazetecilerle bir araya geldiğinde 'Sadece araba yapmıyoruz. Akıllı bir cihaz yapıyoruz" diyerek ulusal ve uluslararası pazarı fethetmek istediklerini açıkladı. "İyi planlanmış bir çalışma yaptılar" TOGG, bir devrim vaat etmiyor, kurulu rekabetin pazar paylarına yönelik iyi planlanmış bir çalışma yapıyor. Türkiye bunun için çok uygun bir yer. Ülkenin 1960'lardan beri otomobil üretim tecrübesi var. "Türkiye'nin konumsal avantajı var" Türkiye bir otomotiv ihracat merkezi. Üretimin yaklaşık yüzde 80'i yurt dışına teslim ediliyor. Pek çok iyi eğitimli uzmana sahipler. Artık bu konumsal avantajlarını kendi amaçları için kullanmak istiyorlar.

2 yıl önce

CHP’li Belediye Başkanından iki kadın çalışana ‘cinsel saldırı’ iddiası

Belediyede çalışan 2 kadın personeli taciz ettiği iddia edilen Kıyıköy Belediye Başkanı Ender Sevinç, adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. İddialara göre, 2019 yerel seçimlerinde Kıyıköy Belediye Başkanlığı’nı kazanan CHP’li Ender Sevinç, bir süre önce belediye çalışan 2 kadın personele taciz uyguladı. Taciz edilen kadınlar Başkan Sevinç hakkında şikayetçi oldu. Kıyıköy Belediye Başkanı Ender Sevinç hakkında, belediyedeki 2 kadın çalışana sarkıntılık ettiği iddiasıyla Vize Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İki kadın çalışanın şikayeti üzerine Nöbetçi Mahkemeye çıkan Belediye Başkanı Ender Sevinç, ‘Sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçundan TCK’nın 102/12. Fıkrası gereğince’ adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Çalışanlara “şikayetini geri çek” baskısı Nöbetçi mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Başkan Sevinç’in, kendisi hakkında şikayetçi olan kadın çalışanlara ‘şikayetlerini geri çekmeleri yönünde’ baskı yaptığı da iddia edildi. Karara tepki gösteren mağdur yakınları ise sosyal medyadan haklarını aramaya çalıştı. Sevinç’in taciz ettiği iddia edilen kadınları işten çıkarmakla tehdit ettiğini öne süren mağdur yakınları, “Tacizde bulunulan personeller suç duyurusunda bulunmuşlardır. Ancak belediye başkanı adli kontrol şartıyla serbest kalmıştır. Ve taciz ettiği personellere baskı yaparak şikayetlerini geri çekmelerini ailecek söylemişlerdir. Ülkemizde zaten kadın olmanın zor olduğu bu dönemde kendi personellerine ahlaksız tekliflerde bulunan iftiralar atarak olayı normalleştirmeye çalışmakta olan Ender Sevinç, olayın kapatılması için gerek siyasi gerekse başka mercilerle görüştüğünü söylemektedir. Olayın normalleşmesi asla kabul edilemez. Kim bilir bu şahsın tacizine uğramış daha kaç kadın vardır. Susmayın! Yılmayın! Utanmayın! Utanması gereken siz değilsiniz” dedi. Karakola imza verecek Öte yandan, Başkan Sevinç’in, ‘Sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı' suçundan TCK’nın 102/12. Fıkrası gereğince’ adli kontrol şartıyla serbest bırakılması nedeniyle haftada bir gün karakola giderek imza vereceği de öğrenildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı’ndan ‘kayıp silahlar’ iddialarıyla ilgili açıklama

“15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbe girişiminin yıldönümünün yaklaştığı günlerde, neredeyse her yıl olduğu gibi, bazı mahfillerce maksatlı şekilde ortaya atılan mesnetsiz bir iddianın, bu yıl da ‘20 tugayı donatacak silah kayıp’ başlığıyla yeniden servis edildiği görülmektedir. Konuyla ilgili olarak daha önce de açıklama yapılmış olmasına rağmen, toplum nezdinde oluşturulmak istenen birtakım kaygıları gidermek ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına, aşağıdaki hususların paylaşılmasının faydalı olacağı değerlendirilmiştir. Söz konusu dönemde İçişleri Bakanlığı bünyesinde bağlı kurumlardan Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı envanterinde bulunan silahlardan, mezkûr haberlerde iddia edilen miktarlarda bir sayısal eksiklik, kesinlikle söz konusu değildir. Konuya ilişkin olarak envanter sayımlarıyla da teyit edilen resmi veriler şu şekildedir: Jandarma Genel Komutanlığı envanterinde kayıtlı (7) adet MP5 Makineli Tabanca , 15 Temmuz 2016 gecesi halka karşı kullanılmak üzere darbeciler tarafından depolardan gasp edilmiş, çatışmalarda kaybolduğu anlaşılmıştır. Bugüne kadar kayıp silahların bulunması mümkün olmamıştır. Yine aynı hain darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan saldırı neticesinde Ankara Emniyet Müdürlüğü envanterine kayıtlı (3) adet G3 Piyade Tüfeği, (11) adet Kalaşnikof Tüfek, (1) adet MP5 Makineli Tabanca, (1) adet kuru sıkı tabanca olmak üzere toplam (16) silah kaybı tespit edilmiş, ayrıca İstanbul’daki olaylar sırasında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü envanterine kayıtlı (1) MP5 Makineli tabanca kaybolmuştur. Bugüne kadar kayıp silahların bulunması mümkün olmamıştır. 15 Temmuz hain darbe girişimi kaynaklı olarak, İçişleri Bakanlığı bünyesinde başkaca herhangi bir silah kaybı mevcut değildir. Bakanlığımızın 2017 yılı İdari Faaliyet Raporunda belirtilen rakam, sivil vatandaşlarımızın kaybettikleri silahları da içeren 1944’ten 2017’nin sonuna kadar ki 73 yıllık toplam sayıdır. Bu rakamın 15 Temmuz ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu itibarla, detayları yukarıda arz edilenler dışında, İçişleri Bakanlığı envanterinden başka bir silah kaybı yoktur. Kaldı ki, ilgili birimlerimizin personel sayısı dikkate alındığında, söz konusu iddialarda geçen miktarların tutarsızlığı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Kaybolduğu iddia silah sayısı, o günlerdeki tüm Jandarma ve Emniyet personel sayısının yaklaşık üçte birine tekabül etmektedir. Devlet ciddiyeti içerisinde böyle bir eksikliğin olamayacağı, elbette ki izaha muhtaç değildir.”

2 yıl önce

CHP'li Murat Emir'in "15 TL'lik bir ürünü SGK'ya 1000 TL'ye sattı" iddialarında adı geçen şirketten açıklama

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir'in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu'ya yönelik iddialarıyla ilgili İnvamed - RD Global şirketinden yapılan açıklamada, "İddia ettiğiniz gibi herhangi bir haksız kazanç var ise, SGK'ya ya da farklı kurum kuruluş ya da bir şirkete iddialarına konu olan ürün fatura edildi ise, bu bedelin 10 katını SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapmayı taahhüt ediyoruz" denildi.   Murat Emir,  Mehmet Soylu’nun firmasının 15 TL'lik bir ürünü SGK'ya 1000 TL'ye sattığını iddia etmişti. İnvamed - RD Global şirketinden iddialarla ilgili yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "Bu iddiasının sözde delili olarak, Türkiye'deki tüm tıbbi cihazların kayıtlı olduğu Ürün Takip Sistemi (ÜTS)  ve Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ürün sorgu ekranlarını sanki bir ihale belgesiymiş gibi paylaştığı anlaşılmıştır. Tüm sağlık camiası tarafından bilindiği gibi, hastane ve hekimler ürünlerin kullanım yerini, amacını ve kaydını sorgulamak amacıyla bu ekranları kullanmaktadır. Bu ekranlar bir ihale belgesi değil; tıbbi ürünlerin kayıtlarını gösteren bilgi bankalarıdır. Murat Emir tarafından hiçbir somut veriye dayanmayarak ve tümüyle asılsız bir şekilde ileri sürülen, hayali olarak ürünümüze biçilen 15 TL'lik aşağılayıcı bedel ve bu ürünün 1000 TL'ye SGK'ya satıldığı ve haksız olarak milyonlarca TL kazanıldığı iddiası, hastalara şifa olmak için çıkılan Ar-Ge ve üretim yolculuğunu basit ve sığ bir tavırla aşağılamaya yöneliktir" denildi. "Sayın Murat Emir, sizi bahse konu olan ürünün varsa faturalarını incelemek üzere üretim tesisimize davet ediyoruz" denilen açıklamada çağrıda da bulunuldu ve "İddia ettiğiniz gibi herhangi bir haksız kazanç var ise, SGK'ya ya da farklı kurum kuruluş ya da bir şirkete iddialarına konu olan ürün fatura edildi ise, bu bedelin 10 katını SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapmayı taahhüt ediyoruz. Fakat böyle bir durum yok ise, kamuoyunda yarattığınız algı bedeli kadar tutarı siz SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapar mısınız?  Invamed - RD Global tüm dünyadaki hastalara şifa olmak için vardır. Bu polemiklerden kazanılan paranın dahi SMA, MS ve ALS'li hastaların tedavisi için kullanılmasını istemektedir" ifadeleri yer aldı. 

2 yıl önce

İsrail'den 'Türkiye yardım teklifini reddetti' iddiasına yalanlama

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin pek çok ilinde çıkan yangınlarda hayatını kaybedenler için taziye mesajı yayımladı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Türkiye'deki orman yangınlarının neden olduğu felaketin ardından İsrail halkı yaralıların bir an önce iyileşmesi için dua ediyor ve hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerini gönderiyor." ifadesine yer verildi. "İddialar doğru değil" Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Hait, sosyal medyada yer alan "İsrail'in yangına karşı Türkiye'ye yardım teklifinde bulunduğu ancak Ankara'nın bunu geri çevirdiği" yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Yangınların başlamasının ardından Türk yetkilerle konuştuklarını belirten Hait, zaruri olması halinde İsrail'in yardım teklifinde bulunabileceğini sözlerine ekledi. Sosyal medyada yalan rüzgarı Anadolu Ajansı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Editörü Turgut Alp Boyraz, sosyal medyada yayılan iddiaları İsrail Dışişleri Bakanlığı'na sordu. Boyraz, aldığı cevabı sosyal medya hesabından paylaştı.

2 yıl önce

Sedat Peker hakkındaki iddialar

Basında firari organize suç örgütü elebaşı hakkında bir çok iddia bulunuyor. Peker hakkındaki iddialar bazıları şöyle; Homo Mafya; ‘Caz Sedat’ namıyla tanınan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in sağ kolu ve hapishanede koğuş arkadaşlığı yaptığı eşcinsel O.B’un 15 yaşında bir erkek çocukla basıldığı görüntüler ortaya yeraltı dünyasını sarsmıştı. Rus basınında çıkan haberlere göre CIA tarafından eşcinsel ilişki kasetleri önüne konan Sedat Peker, CIA ajanları tarafından çekilen ve kurgusu yapılan videoları ile ABD Başkanı Joe Biden’in 2023 hedeflerine hizmet ettiği iddia edildi. Sedat Peker’in erişime engellenen resmi web sitesinde, geçmişte FETÖ’ye ilişkin yaptığı çalışmalara yer verdiği ortaya çıktı. Uyuşturucu kullandığı tüm Türkiye tarafından bilinen özellikle Kokain nedeniyle solunum yollarındaki ve beynindeki hasarın videolarda rahatlıkla fark edildiği Mafya başı Sedat Peker’in çarpık ilişkileri ve ahlaksızlıklarına FETÖ’cülerin de ortak olduğu bilinmektedir.

1 2 ... 9 10 11 12 13 14 15 ... 65 66