02 Mayıs Perşembe 2024
3 yıl önce

Bu ifadeler Ermenistan’dan değil HDP’den

Bu ifadeler Ermenistan’dan değil HDP’den: Merkez Yürütme Kurulumuzun açıklaması: 24 Nisan 1915 günü, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından 250 Ermeni aydın ve siyasetçi evlerinden alınarak zorla sürgüne gönderildi ve katledildi. Bu tarih, Ermeni Soykırımı'nın başladığı gün oldu. Ermeni halkı, binyıllardır yaşadığı anayurdundan sürülerek, büyük oranda katledildi. Anadolu Hristiyansızlaştırıldı. Soykırım neticesinde mülkiyet ve kültürel varlık kamu iradesiyle el değiştirdi. Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarladı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaştı. Ermeni Soykırımı her şeyden önce; insani, hukuki ve toplumsal bir mesele olarak bugün adil bir şekilde yüzleşilmesi ve kabul edilmesi gereken bir meseledir. Bu mesele hem iç siyasi hesaplaşmalara hem de dış siyasetteki politik muhasebe ve konumlanmalara kurban edilecek bir mesele değildir. Bu tarihsel, toplumsal ve insani meselenin, devletlerarası siyasette Türkiye ile yaşanan ilişkilerin ve politik konjonktürün bir sonucu olarak gündeme getirilmesi kabul edilemez. Ermeni Soykırımı bu topraklarda yaşandı ve adaleti bu topraklarda sağlanmalıdır.

3 yıl önce

Tarihçilerden Joe Biden'a tepki: ABD'nin kullandığı 'soykırım' ifadesi hukuki değil, siyasi

Tarihçilere göre ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasının tarihsel ve hukuksal hiçbir karşılığı bulunmuyor. Biden'ın sözleri tamamen siyasi. 'Soykırım' iftirası Türkiye açısından yok hükmündedir. Galatasaray Üniversitesi’nden, tarihçi- akademisyen Doç. Dr. Ahmet Kuyaş tarihçilerin dahi mesele üzerinde bir karara varamadığını söyledi: “Dünya görüşleri, tarihe yaklaşımlarına göre ‘Soykırımdır’ diyenler de var ‘Değildir’ diyen tarihçilerde. Bu tamamen yorum meselesi. Çok tartışılan ve daha uzun yıllarca tartışılmaya devam edilecek bir konu bu. Tarihçiler kendi içlerinde ne derslerse desinler ama siyasi bir takım kişi ya da kurumların bu konuda bir söz hakkı yoktur. Ne bir devlet başkanı ne de bir ülkenin senatosu ya da meclisi tarihte ne olup olmadığına, o olaya hangi adın verilip verilmeyeceğine karar veremez! Taşlar değişir, 24 Nisan’da bir başka ABD Başkanı aynı ifadeyi kullanmazsa ne olacak? Bu tip çok tartışılan tarihsel olayların güncel siyasete alet edilmesi sakıncalıdır. Kaldı ki Biden’ın söyledikleri üzerinden tarih konuşamayız.” TARİHÇİLER ARAŞTIRSIN Tarihte birtakım sorulara, net cevaplar vermenin mümkün olmadığını, her devletin resmi tarihinin kendi bakış açısına göre şekillendiğini belirten Doç. Dr. Kuyaş şöyle devam ediyor: “1. Dünya Savaşı’nı ‘Almanlar çıkardı’ diyen de ‘Çıkarmadı’ diyen de var. Doğru ve net bir yanıt yok anlayacağınız. Türk Tarih Kurumu da 1980- 1990’lardaki tutumunu değiştirdi. Ermenilere de korkunçluklar yapıldığını bugün herkes kabul etti. Bu korkunçluklara ‘soykırım’ denilebilir mi? Tarihçiler konuşsun, tartışsın, araştırsın. Buraya kadar sorun yok. Sorun, siyaset eliyle duruma bir isim konulma çabasında. Tarihsel değil, politik bir mesele! Üzerinde bile durmamak gerekiyor. Önemsediğimizi göstermek bile bir zaaf.” BİZ HAKLIYIZ Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nden, tarihçi- yazar Prof. Dr. Hale Şıvgın ABD Başkanı Biden’ın seçim yatırımı olarak Ermeni lobisine ‘soykırım’ diyeceği sözünü verdiğini hatırlattı: “Karar siyasidir. Tarihi ve hukuki dayanağı yoktur. Hukuki dayanağı olabilmesi için Uluslararası Adalet Divanı kararı olması gerekiyor. Var mı? Yok. Hatta tam tersi kararlar var. Bu kararlar ortadayken bir parlamentonun ‘Soykırım vardır’ diyerek kendisini mahkeme yerine koyması kabul edilebilir değil. Açıklama yok hükmündedir.” HARBORD RAPORUNDA Prof. Dr. Şıvgın’ın Biden ve Amerikan senatosuna bir de önerisi var: “Genaral Harbord Raporu’nu okusunlar. ABD’nin 28. Başkanı Wilson, 1. Dünya savaşı sonrası Kafkasya ve Anadolu’da olan olayları incelemek üzere General Harbord ve 46 kişilik bir komisyon görevlendirdi. Bu komisyonun raporu der ki; ‘Türkler emperyalist amaçlarla değil kendi bağımsızlıkları için savaşıyorlar. Ermenilerin katledildikleri iddiası doğru değildir.’ Bu raporu bilmelerine rağmen ‘soykırım’ iddiasında olmaları konunun siyasi olduğunun en açık kanıtı. ‘Gelin arşivleri açalım, ortak tarih komisyonu kuralım’ dedik ama taleplerimiz kabul edilmedi. Çekinecek hiçbir durumumuz yok. Hem tarihi hem hukuki yönden haklıyız!” BATININ IRKÇI TEZLERİ Tarihçi- yazar Sinan Meydan’a göre madalyonun iki yüzü var. İlki emperyalist Batı yüz yıllardır kendi ‘ırkçı’ tarih tezlerini, arkeoloji ve antropolojiyi sömürgecilik ve siyaset silahı olarak kullanıyor. ‘Bugün gelinen nokta aslında sürecin bir devamı gibi’ diyen Meydan şöyle devam etti: “Emperyalist Batı bugüne kadar tüm bu yaptıklarını, kendi ırkçı tezleriyle destekleyerek, ‘insanlığa hizmet’ yalanıyla meşrulaştırmaya çalıştı. Batı’nın 18. yüzyıldan itibaren geliştirdiği bu ‘ırkçı’ tezlere göre Türkler barbar, ikinci sınıf, sarı ırka mensup, yağmacı, barbar bir halktı. Öyle ki Yunan işgalini dahi ‘Türklere uygarlık götürme’ yalanıyla meşru kılmaya çalıştılar. Bu ırkçı tarih tezlerine doğuda ilk başkaldıran lider Atatürk’tü. ‘SOYKIRIM’ İFTİRASI Atatürk, özellikle de Türk Tarih Kurumu’nun Batı’nın Türklere yönelik iftiralarına karşı tarih ve bilimsel çerçevede araştırmalar yapmasını ve bu araştırmaları uluslararası bilim ve siyaset çevrelerinde savunmasını istiyordu. Bu bağlamda cevap verilmesi gereken önemli konulardan biri de ‘Ermeni soykırımı’ iftirasıydı. Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne! Biz ne yaptık? Bu süreçte ne TTK ne üniversitelerimiz ne siyasi partiler ‘soykırım’ iftirası konusunda uluslararası siyaset ve bilim çevrelerini etkileyecek boyutta çalışmalar yapamadı. Dışişleri’nin bu iftiraya karşı lobi çalışmaları da yetersiz kaldı.”

3 yıl önce

Türk pasaportuyla alay eden TikTok fenomenleri ifade verdi

İstanbul'da 25 Nisan'da Türk pasaportunu aşağılayıcı nitelikte video çekerek, 'Tiktok' isimli sosyal medya hesaplarından paylaştıkları iddia edilen 23 yaşındaki K.Y.Ö. ve N.Y. hakkında, "Devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılama" suçundan soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından Kartal'daki Anadolu Adalet Sarayı'na getirildi. Savcılık sorgusu tamamlanan şüpheliler, adli kontrol istemiyle mahkemeye sevk edildi. "MİZAH AMAÇLI PAYLAŞTIK" Şüpheli K.Y.Ö. mahkemedeki sorgusunda, "Soruşturmaya konu video içeriğini kız arkadaşım N.Y. ile birlikte hazırlayarak paylaştık. Bu paylaşımı korona döneminde yurt dışı seyahati yasak olduğu için mizah amaçlı paylaştık. Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti pasaportunu ve Türk Bayrağını aşağılama, küçümseme, değersizleştirme gibi bir amacımız yoktu. Yapmış olduğumuz video, farklı kişilerce bilgimiz dışında diğer sosyal medya platformlarında sanki Türk pasaportuna, Türk Bayrağı'n hakaret ediyormuşuz gibi paylaşıldı. Bundan dolayı bir infial oluştu. Yanlış anlaşıldığımız için çok pişmanız. Bundan dolayı özür diliyoruz. Hemen bu paylaşımı kaldırdık. Kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti pasaportu veya Türk Bayrağı'na yönelik hakaret kastımız yoktur. Vatanını ve milletini seven insanlarız. Suç işleme kastım yoktur" dedi. "VATANINIZ SEVEN İNSANLARIZ" Şüpheli N.Y. ise, paylaşımı korona döneminde yurt dışı seyahat yasağı olduğu için mizah amaçlı paylaştıklarını söyleyerek, "Vatanını ve milletini seven insanlarız" diye konuştu. SERBEST BIRAKILDILAR Anadolu Sulh Ceza Hakimliği'ndeki sorguları tamamlanan şüpheliler K.Y.Ö. ve N.Y., "Devletin egemenlik alametlerini alenen aşağılama" suçundan yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma şeklinde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Öte yandan, suça konu paylaşım sosyal medyada tepki çekmişti. Görüntülerde, şüpheliler K.Y.Ö. ve N.Y.'nin 'T.C. Pasaportunun en işe yaradığı yerler' açıklamasıyla pasaportu fırın eldiveni, kitap ayracı, bardak altlığı olarak kullandıkları yer alıyor.

2 yıl önce

Selahaddin Gülen'in ifadesi: Amcam Fetullah Gülen FETÖ lideridir

FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selahaddin Gülen, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) operasyonuyla yurt dışında yakalanarak Türkiye'ye getirilmişti. Sorgusunun ardından dün tutuklanmıştı. Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusunun tamamlanmasının ardından Ankara Adliyesi'ne sevk edilen Gülen, savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince dün tutuklanmıştı. Onlarca mahrem imamın bilgilerini verdi Gülen, örgütle ilgili onlarca mahrem imamın ismini, örgütteki görevini ve eylemlerini tüm ayrıntılarıyla anlattı. Örgüt mahrem yapılanmasının şemasını çizdiren Selahaddin Gülen, örgütün aile toplantılarına katıldığını, Gülen ailesinden sorumlu imam N.Y.'nin aile kampları organize ettiğini bu toplantılarda örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in sözlerinin aktarılarak sohbet yapıldığını anlattı. Selahaddin Gülen, bu toplantıların örgüte eleman kazandırmak için düzenlendiğini söyledi. Enes Kanter de oradaydı 2014 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Amerika'ya amcası Fetullah Gülen'i ziyarete gittiğini anlatan Gülen, “Burada yaklaşık 1 ay kadar kaldım. Bu dönemde hatırladığım Selam-2 filmi için amcam Fetullah Gülen'in yanına filmin yapımcısı ve yönetmeni H.Ö. ve H.A. gelmişti. Film hakkında amcam Fetullah Gülen'e nasıl olduğunu sormuşlardı. Amcam da filmin güzel olduğunu ve hayırlı olmasını söyledi. Aynı gün Enes Kanter de oradaydı. Ben amcam ile özel bir görüşmem olmadı. Genellikle Cuma ve Pazar günleri Bamteli programı için sohbet yapardı. Ben bir ay kadar kaldıktan sonra Türkiye'ye geldim" dedi. 2015 yılı Kasım ayında Amerika'ya gittiğini 'green kart' alıp Amerikan vatandaşlığı almak istediğini söyleyen Gülen'in, “Bu süreçte amcam Fetullah Gülen'in yanına ara sıra gidip geliyordum. Bu dönemde bir gittiğimde Hakan Şükür, Ekrem Dumanlı, Abdulhamit Bilici, Metin Yıkar, Ahmet Kirmiç isimli şahısları amcam Fetullah Gülen'in yanında görmüştüm" ifadesini kullandığı kaydedildi. "15 Temmuz sonrası amcam Gülen'in yanına dışarıdan kimse alınmadı" 2016 Temmuz ayında darbe girişimi sonrasında Pensilvanya'da örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in yanına kimsenin alınmadığını anlatan Selahaddin Gülen'in şunları söylediği kaydedildi: Amcamın yanına dışarıdan hiçbir ziyaretçi alınmadı. Bu dönemde sadece mollalar, istişare heyeti ve Alp Aslandoğan vardı. 2016 Eylül ayına kadar kimse giremedi. Daha sonra gittiğimizde 15 Temmuz ile alakalı olarak verilen kararlar; 'Örgüt içerisinde gelen tüm misafirlere Adil Öksüz'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile anlaştığını bize tuzak kurulduğunu, bu darbe girişimi ile alakalarının olmadığını söylüyorlardı. "Pensilvanya'daki kampı Amerikan şirketi koruyor" Ayrıca cemaatin tabanına kadar bu bilginin bu şekilde lanse edilmesi istenildi. Güvenlik önemleri en üst seviyeye çıkartılarak kampın etrafına özel güvenlikler tutuldu. Kamp içerisinde gece görüşlü ve sensörlü kameralar ile donatıldı. 2016 Kasım ayında amcam Fetullah Gülen'in bir sohbeti öncesinde koridorda beklerken gelen misafirden ismini bilmediğim bir şahıs, Ali U.'nun yanına gelererek 'Benim Türkiye'de bir yakınım var, bunun durumunu öğrenmemiz gerekiyor, UYAP veya pasaportunda bir sorun olup olmadığını bilmemiz gerekiyor, çünkü bu kişiyi buraya getirmek istiyoruz' şeklinde bir istekte bulundu. Ali U. 'hemen halledelim' diyerek Abdullah Bey diye hitap ettiği ismini Zeki olarak bildiğim şahsı yanına çağırdı. Burada kendisine bu bilgileri verdikten sonra Abdullah amcamın katında bulunan odasına gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve bu şahıs hakkındaki durumu anlatmıştı. Buradaki Abdullah Z., Türkiye ile bağlantıyı sağlayan, oradaki örgüt mensuplarının hukuki durumlarını öğrenen kişiydi. Bu şahıs her gün Türkiye'de örgüte yapılan operasyonları ve hukuki gelişmeleri rapor haline getirip heyete sunan kişi olduğunu öğrenmiştim.

2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden Ercan Çankaya, sosyal medya hesabından başörtülü bir öğrenciye skandal ifadelerde bulundu

Boğaziçi Üniversitesi cephesinde sular durulmuyor. Atatürk Enstitüsü akademisyenlerinden Ercan Çankaya'nın, başörtülü bir öğrenciye sosyal medya hesabından verdiği nefret dolu yanıt büyük tepki topladı. Öğrencinin, "Başörtülü eğitim hakkının zaten bizlerin hakkı olduğunu, normalinin zaten bunun aykırılığına karşı geçmek olduğunu, bu yüzden size minnet etmek zorunda olmadığınızı anlayacaksınız." şeklindeki sözlerini alıntılayan Çankaya, tehdit niteliğinde ifadeler kullandı. "ÜNİVERSİTELERE GİREMEYECEKSİNİZ" Başörtüsüyle üniversiteye girilmemesi gerektiğini savunan Çankaya, "Senin türban üniversiteye girip girmemeni savunmak 'normal ya da anormal' sıfatlarıyla tanımlanabilecek bir konu değil. Basit bir yönetmelik meselesi. Bence girmemeniz gerekiyor, giremeyeceksiniz de. Bugünler geçici. Üniversitelerde gericilik yasaklanacak." dedi. Söz konusu ifadelere, "Üçüncü üniversitemi okuyacağım. Ağlayarak günlüğüne yazabilirsin." sözleriyle yanıt veren öğrenciye Çankaya'dan bir kez daha hadsiz bir yanıt geldi: "Dördüncüye yetişir bence 'türban' yasağı. Tadını çıkar."

2 yıl önce

Ömer Halisdemir için 'darbeci' ifadesi kullanan İYİ Parti yöneticisine soruşturma

İYİ Parti Tokat İl Yöneticilerinden Uğur Songül Sarıtaşlı, twitterde 'Aslanamca' rumuzlu bir hesabın 15 Temmuz ile ilgili yaptığı paylaşıma "Semih Terzi'nin tersine asıl darbecinin Halis Demir olduğunu da biliyorsunuz değil mi" yorumu yazdı. Bu ifadeler kısa sürede büyük tepki çekince Sarıtaşlı önce paylaşımını sildi, ardından da hesabını kapattı. Olayın ardından İYİ Parti Tokat İl Başkanı Ömer Sağol, sosyal medya hesabından 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir'in aleyhine paylaşım yapan Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Songül Sarıtaşlı'nın, kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildiğini duyurdu. Sağol açıklamasında, "İYİ Parti Tokat İl Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Uğur Songül Sarıtaşlı, Twitter hesabından 15 Temmuz şehidimiz Ömer Halisdemir hakkında akıl ve vicdan sahibi hiçbir Türk vatandaşının kabul edemeyeceği, il teşkilatımızı ve bütün İYİ Parti camiasını derinden üzen oldukça çirkin bir paylaşımda bulunmuştur. Şehidimiz Ömer Halisdemir, Türk milletinin Anadolu coğrafyasındaki var oluş mücadelesinin milyonlarca şehidinden birisidir. Aynı zamanda şehidimiz Ömer Halisdemir, Türk milletinin yiğit evlatlarının bundan böyle darbeye kanları ve canları pahasına müsaade etmeyeceğini gösteren öncü bir şehidimizdir. Bu topraklarda varlığımızı borçlu olduğumuz şehitlerimize yönelik saygısızlığı asla ve kat’a kabul etmeyeceğimiz bilinmelidir. Bu çirkin paylaşımdan haberdar olduğumuz an itibarıyla bahse konu kişiyi kesin ihraç istemiyle disipline sevk ettiğimizi ve bundan sonrasını yüce Türk adaletine bıraktığımızı kamuoyuna duyururuz" ifadelerini kullandı. SAVCILIK SORUŞTURMA BAŞLATTI Olayın ardından harekete geçen Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı da Sarıtaşlı hakkında soruşturma başlattı. Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, "15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan olaylara ilişkin bazı yorum ve paylaşımları nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığımızca suçu ve suçluyu övme suçundan derhal soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda şüphelinin ifadesi alınmış olup soruşturma devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.

2 yıl önce

Büyükada'daki tahliye gerginliğiyle ilgili art arda açıklamalar: Kaftancıoğlu'nun ifadeleri yalan ve iftiradır

Büyükada'da bulunan Şehir Hatları Vapur İskelesi'ndeki TÜGVA Adalar İlçesi Temsilciliği'nin İBB tarafından tahliye edilmek istenmesi üzerine polis ile zabıta ekipleri arasındaki gerginliğin ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve beraberindekiler buraya geldi. Kaftancıoğlu, iskelenin önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada CHP’li İBB’nin mahkeme kararına aykırı bir şekilde zorla tahliye etmeye çalışmasını savundu. KAFTANCIOĞLU: TÜGVA'NIN TAHLİYE İŞLEMİNİN İPTALİ İÇİN BİR DAVA AÇMIŞLAR Kaftancıoğlu, "İBB, burayı incelediğinde görmüş ki kiralayan vakıf, burayı üçüncü kişilere devretmiş. Bu üçüncü kişiler, bir siyasi partinin ya da yandaşlarının ya da TÜGVA'lıların her kimse bilmiyoruz, burayı kullanmışlar. İBB, protokolde uygun olmayan işlemi yaptıkları için tahliyeleri yönünde tebligat yollamış. Tebligatın gereği yerine getirilmemiş. Yine İBB Başkanımız, yargıya başvurmuş. Tahliye işlemiyle birlikte TÜGVA'nın tahliye işleminin iptali için bir dava açmışlar. Bu davada TÜGVA, 27 Ocak 2021'de yürütmeyi durdurma kararı almış, tahliye sürecini durdurmuş. Ama İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 28 Mayıs 2021 tarihli ve 2021-158 sayılı kararı ile tahliye işleminin iptali ve yürütme durdurulması işleminin reddine karar verilmiş ve sürecin önünde hukuki hiçbir engel de kalmamış. Yani 16 milyon İstanbullunun olan Büyükada iskelesinin tahliye edilmesi gerektiği yargı eliyle de tescil edilmiş." dedi. TÜGVA BAŞKANI EMİNOĞLU: GENÇLERİMİZ BURADA DARP EDİLMİŞTİR TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu, yaptığı basın açıklamasında, “Canan Kaftancıoğlu'nun bütün kullandığı ifadelerin asılsız, yalan ve iftiradır. Gençler gasbedilmiş binalarını korumak için burada. Gençlerimiz burada darbedilmiştir. Bir polisimiz yaralanmıştır. TÜGVA olarak dünden beri büyük bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. 2018'den beri kiracı olarak kaldığımız Adalar İlçe Gençlik Merkezimiz hukuksuzca CHP'li İBB zabıtaları tarafından basılmış, vakfımıza ait olan eşyalar hiçbir tutanak tutulmadan kelimenin tam anlamıyla gasbedilmiş ve bilinmeyen bir yere götürülmüştür. CHP zihniyeti bu eylemiyle açıkça şunu söylemiştir; 'Biz hak, hukuku, kanunu tanımıyoruz. Biz istediğimiz kiracıyı çıkarır, malına da çökeriz.' Bu eylem tüm İstanbul'daki kiracıların hukukunun tehlikede olduğunu göstermektedir" ifadesini kullandı. TÜGVA'LI GENÇLER OLARAK NE HAKKIMIZI YEDİRİRİZ, NE DE SİZİN TEHDİTLERİNİZE BOYUN EĞERİZ" Eminoğlu, "CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, TÜGVA ve İBB arasında olan idari bir konuyu siyasallaştırıyor. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ne yapmak istemektedir? Gençleri linç mi edeceksiniz Canan Hanım? Zaten militanınız gibi davranan zabıtalarınız, arkadaşlarımızı darbetti. Günü gününe kirasını ödediğimiz binaya çökecek misiniz Canan Hanım? Dün zabıtanız, bugün partilileriniz kira sözleşmesi devam eden binamıza tabiri caizse çökmeye kalktılar. Canan Kaftancıoğlu, geldiğiniz marjinal öğretilerde vandallıkla çapulculuk bir ahlak olmuş olabilir. Ama biz TÜGVA'lı gençler ne hakkımızı yediririz ne de sizin tehditlerinize boyun eğeriz. CHP İl Başkanı TÜGVA'nın neyinden rahatsız? Dinini ve milletini seven bir gençlik yetiştirmesinden mi? On binlerce gencimize Kur'an ve siyer eğitimi vermesinden mi? On binlerce gencimizin bilim insanı olarak yetiştirilmesinden mi? Teknofest'te Türkiye birincisi çıkarmasından mı rahatsız? Canan Kaftancıoğlu, neden rahatsızsınız? Ve neden sürekli yalan söylüyor, insanları provoke ediyorsunuz. Nerede o tahliye kararı? CHP'li İBB'ye karşı hakkını savunan biziz. Çiğnediğiniz hukuka ve kanunlara sahip çıkmaya çalışan biziz" diye konuştu. Eminoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "İçerideki bilgisayarlarımızı, yazıcılarımızı, bütün printerlarımızı tabiri caizse gasbettikleri için içeride kalemle işte şu kağıtlara basın açıklamamızı yazmak zorunda kaldık. Bunların zihniyeti budur. Bunlar yalancıdır, bunlar iftiracıdır, gaspçıdır ve bunlar çökme zihniyetini devam ettirmektedir. Bu zihniyeti biz yüzyıllardır biliyoruz burada. Ve bu zihniyete karşı mücadelemizi son nefesimize kadar inşallah devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, açıklamasının ardından tekrar binanın önüne geldi. CHP Kaftancıoğlu, TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu'nun basın açıklamasını dinledikten sonra basın mensuplarına ikinci kez açıklama yaptı. Kaftancıoğlu, “Biraz önce açıklama yapan genç kardeşlerimi ben büyük bir dikkatle dinledim. Şöyle bir cümle kurdular. 'Canan Kaftancıoğlu, yalan söylüyor, tahliye belgesi nerededir? diye' Cumhuriyet Halk Partisi'nin genci olmak demek, halk için mücadele etmek demektir. Haklı mücadele etmek demek, boş ezberlenmiş cümlelerle biraz önce olduğu gibi slogan atmak değil, bilgiyle, belgeyle halkı vatandaşı aydınlatmak demektir. Bakın biz slogan atmıyoruz. Birilerinin dolduruşuna gelip ortamı provoke etmiyoruz. Sevgili genç kardeşim, orası gençlerin olsun, zaten biz bunun için mücadele ediyoruz" diye konuştu.

2 yıl önce

Şarkıcı Leman Sam'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımdaki 'soysuz Araplar' ifadesi, ırkçılık yaptığı eleştirileriyle büyük tepki çekti

Sam paylaşımında “Yıllar önce bu soysuz Araplara tepkili olduğum içi uzun süreli lince maruz kalmıştım, şimdi herkes ne mal olduklarını anladı. Daha bunlar iyi günler, ekmeğe ortak yakında toprağa da ortak olacaklar. Bıçaklamalar, tecavüzler,sonu yağmadır bunun. Hiç şikayet etmeyin, göz göre göre geldi” ifadelerini kullandı.

1 2 3 4 5 6 7 8 9