06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Halk TV sunucusu Kadri Gürsel: Ukrayna'yı işgale verilecek en iyi cevap Türkiye'de iktidar değişikliğidir

CHP'ye yakın televizyon kanalı Halk TV'de Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı değerlendirildi. Konuyu Türkiye'ye bağlayan sunucu Kadri Gürsel, işgale en iyi cevabın Türkiye'de iktidar değişikliği olacağını öne sürdü.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da fena gaza geldi: “İktidara gelirsek Demirtaş’ı serbest bırakacağız”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’daki programları dahilinde dün akşam saatlerinde gençlerle bir araya geldi. Bir otelde düzenlenen buluşmada dikkat çeken açıklamalarda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de hep beraber huzur içerisinde yaşayacağız” dedi. Kılıçdaroğlu daha sonra ise gençlerden not aldığı bazı sorulara yanıt verdi. “İKTİDARA GELİRSEK DEMİRTAŞ VE KAVALA’YI SERBEST BIRAKACAĞIZ” “İktidara geldiğinizde Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacak mısınız” sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, Demirtaş’ın hiçbir suçu olmadığını, hiçbir günahı olmadığını; Demirtaş, Osman Kavala gibi birçok mahkumu serbest bırakacaklarını söyledi. “HİÇBİR GÜNAHLARI YOK” 2016 yılında bir anayasa değişikliği geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını kaldıracağız. Getirirler Meclis’e, Meclis’te yarıdan fazlası el kaldırsa otomatikman dokunulmazlık kalkar. Dolayısıyla Selahattin Bey’in içeride tutulmasının temel nedeni şu, hiçbir suçu yok. Hiçbir günahı yok. Zaten yargı da bunu kabul etti. ‘Cumhurbaşkanı adayı bile olabilirsiniz’ dedi. ‘Ben seni başkan yaptırmayacağım’ dedi. Madem öyle söyledin. Ben de seni içeride tuttururum dedi. Selahattin Demirtaş’ı da, Osman Kavala’yı da, askeri öğrencileri de, gazetecileri de ne kadar haksızlığa uğramış onlara göre düşünce mahkumları varsa, tamamını serbest bırakacağız. Selahattin Demirtaş ile en fazla görüşen milletvekilleri de CHP’li vekillerdir. Onu da bilmenizi isterim.” diye konuştu. “SURİYELİLERİ ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİZ” Suriye ile ilişkilerimizi kesinlikle düzelteceğiz. Türkiye’de yaklaşık 6 milyon 300 bin civarında Suriyeli kardeşimiz var. Kendi özgür iradeleriyle ülkelerine göndereceğiz. Ülkelerine gidecekler. Bunun alt yapısını oluşturduk. En son Gara operasyonuna karşı çıktık. Ama ülkemize karşı da bir tehdit varsa buna da karşı çıkacağız. Benim de, partimizin de düşüncesi bu.” “DİYARBAKIR’A GELMEMENİN BEDELİNİ ÖDEDİK” “12 yıldır Diyarbakır’a gelmediniz?” sorusunu da cevaplayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Aslında birkaç sefer Diyarbakır’a gelmiştim. Ama demek ki o zaman ortam çok müsait değildi. Benim açımdan müsait değildi. Belki Diyarbakırlılar açısından müsait değildi. Bir dönem biz göğsümüze CHP rozetini takıp değil Diyarbakır’a, Sivas’ın bu tarafına bile geçemiyorduk. Son 10 yılda değişimi yaşayan parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Diyarbakır’a gelmedik ve gelmemenin de bedelini ödedik. Bir milletvekilimiz bile yok. Kabahat bizim. “HDP’NİN KAPATILMASINA KARŞIYIZ” Nur arkadaşımız, ‘6 parti var. HDP’yi neden çağırmadınız?’ dedi. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışması içinde HDP yoktu. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin çalışması yaklaşık 3-4 aydır devam ediyor. 6 partinin genel başkan yardımcıları vardı, HDP yoktu. HDP’nin katkı vermediği, çalışmasında bulunmadığı bir masaya HDP’yi nasıl çağıralım. HDP diyecek ki, ben hiç bakmadım, görmedim. HDP şimdi üçüncü ittifakı kuruyor. Üçüncü ittifakı kurmasını isteriz. İki ayrı toplantı yaptılar. Biz HDP ile bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz. HDP ile de görüşürüz. HDP’nin kapatılmasına, kayyum atanmasına karşıyız. Seçimle gelen seçimle gider dedik.”

1 yıl önce

Kaftancıoğlu'ndan İmamoğlu'nun Karadeniz gezisine davet edilen bazı gazetecilere gönderme: Gezi'de iktidarın söylemine alet oluyorlardı; unutmayacağız

İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde Gezi davasında tutuklananlar için avukatlar tarafından başlatılan Adalet Nöbeti'ne katılan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, isim vermeden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisine davet edilen bazı gazetecilere gönderme yaparak "Kendine gazeteci diyen birileri Gezi'de olan öfkeyi yalanları üzerinden meşrulaştırıp iktidarın söylemine alet oluyorlardı. Haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. O gün Gezi'yi o şekilde hatırlatanları da unutmayacağız" dedi. 

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu iktidar faiz artırmayacak faizi düşürmeye devam edeceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: "Siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi darbelerin, istikrarsızlıkların, krizlerin içinde bulduk. Büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi sayesinde nihayet kendi hedef ve vizyonunu belirleyip, uygulayabileceği iklime kavuştuk. Türkiye artık siyasi ve güvenlik önceliklerini bizzat kendisi tayin eden, uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Kendi ekonomik ve sosyal programlarını hayata geçirebilen güçlü bir ülkedir. Medeniyet ve tarih birikiminin farkına varmış, bunun gerektirdiği insani duruşu her alanda ortaya koyabilen bir ülkedir. 'ARTIK YAZIŞMALARDA 'TÜRKİYE' ADI KULLANILACAK' Geçtiğimiz hafta BM'de ülkemizin uluslararası alandaki resmi adını Turkey'den Türkiye'ye çevirmiş olmamız da işte bu yeni dönemin sembollerinden biridir. Kurum ve kuruluşlarımız, vatandaşlarımız göğüslerini gererek ülkelerin adını Türkiye olarak ifade edebileceklerdir. Bugün Kabine toplantımızda bu kararı da aldık. Nitekim BM'de de bu yazışma gündeme tamamıyla girmiş durumdadır. Düne kadar bize yapamazsınız dedikleri ne varsa hepsini yaptık, yapmayı sürdürüyoruz. 'TÜRKİYE, ÜZERİNE KONAN İPOTEKLERİ KALDIRMIŞ BİR ÜLKE' Düne kadar bize altından kalkamazsınız dedikleri ne varsa hepsinin altından kalktık. Türkiye üzerine konan ipotekleri kaldırmış bir ülkedir. Bu sayede geçtiğimiz 20 yılda ürettiğimiz milli gelirin dörtte birini yatırımlar için kullanarak, istihdamı yüzde 42 yükseltmeyi başardık. Biz altyapımızı yeni baştan inşa ederek etki alanımızı inşa ederek ülkemizi geleceğe hazırladık. Mandacı zihniyetlerin, müstemleke heveslerin anlayamadıkları hakikat işte budur. Sınır ötesi harekatlarımızdan NATO içindeki tartışmalara, küresel krizlere karşı tutumlarımızdan her alanda bu idrak noksanlığını görmek mümkündür. Biz neyi, niçin, nasıl yaptığımızı biliyoruz. Nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi biliyorum. Milletim müsterih olsun, gönlünü ferah tutsun. 'PARLAK BİR GELECEK BİZİ BEKLİYOR' Parlak bir gelecek bizi bekliyor. Büyük ve güçlü Türkiye inşasında kat ettiğimiz her mesafe atılmış bir adımdır. Yeter ki birlik, beraberlik ve kardeşliğimize halel getirmeyelim. 2053 vizyonunun bir afaki söylem değil hızla yaklaştığımız bir hakikat olduğunu hep birlikte göreceğiz. Bizim hayallerimiz de, vizyonlarımız da, hedeflerimiz de milletimizin güvenliği, huzuru ve müreffeh geleceği içindir. Biz bu rakamları rastgele seçmediğimiz gibi lafta da bırakmıyoruz. Bizden sonraki nesillere bırakacağımız 2053 vizyonumuzu somut hedeflere dönüştürecek hazırlıkları titizlikle yürütüyoruz. 'ORMAN VARLIĞINI YÜKSELTEN NADİR ÜLKELERDEN BİRİYİZ' Çevreden başlayarak tüm hizmet alanlarındaki hazırlıklarımızı uygulamalara, planlara dönüştürüyoruz. Birileri çevre adına sadece salon toplantıları yapar veya sokakları yakıp, yıkarken biz daha yeşil çevrelere imza attık. Dünyada orman varlığını yükselten nadir ülkelerden biriyiz. Ülke genelinde korunan alan miktarını yüzde 12'ye varan artırarak tabiat güzelliklerimize adeta şemsiye oldu. 81 ile 81 milyon metrekare millet bahçesi projesine başladık. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi de bunlardan biridir. Hedefimiz Evliya Çelebi'nin bir sincabın Edirne'den Kars'a toprağa basmadan ağaçtan ağaca zıplayarak gidebildiği Anadolu tasvirini hayata geçirmektir. 'İKLİM KANUNU'NUN HAZIRLIKLARINA BAŞLADIK' Paris İklim Anlaşması'na taraf olurken daha adil bir dünya için, mazlum ve mağdurların haklarını koruyacak perspektifle hareket ettik. 2053 vizyonumuzun merkezine iklim değişikliğiyle mücadele programımızı yerleştirdik. İklim Kanunu'nun hazırlıklarına başladık. Enerjiden güneşten, rüzgara yenilenebilir kaynaklara yatırımları daha da arttırıyoruz. Temiz ulaşım ağını genişletiyor, demiryolu ve denizyolu taşımacılığını teşvik ediyoruz. Atık yönetiminde sıfır atık seferberliği ile geri kazanım olayını yüzde 60'lara çıkarmayı planlıyoruz. Ormanları genişleterek yeşil koridorları arttırarak tabiat temelli çözümlerle karbon dengesini sağlıyoruz. Tüm imkanlarımızı yeşil kalkınma seferberliğine dahil ediyoruz. Finansmanda temiz üretim modellerine yönelik yatırımları destekleyerek ülkemizin cazibe merkezi haline gelmesine katkı veriyoruz. Afetlerde vatandaşlarımızın zararlarını hızla telafi ederek mağduriyetlerin önüne geçiyoruz. Yeşil dönüşüm hamlesinin tüm eğitim kademelerinde müfredata girmesini sağlıyoruz. İklim elçileriyle gençlerimizi uzman düzeyinde yetiştirip iklim dostu dönüşüm süreçlerine dahil ederek yeni sektörler yeni istihdam alanları oluşturuyoruz. İklim Değişikliğiyle Mücadele Türkiye Modeli vizyon belgesi ile tüm bu çalışmaların siyasi perspektifini de ihmal etmiyoruz. Biz gençlerimizle 2053 vizyonumuzu şekillendirmek için çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye 2053 hedeflerine ulaşacak inancı ve kararlılığıyla gerisini takdiri ilahiye ve milletimizin irfanına bırakıyoruz. Geleceği başkalarının yaptıklarını izleyerek değil kendisi bizzat inşa ederek şekillendirmeye talip her bir evladımıza şükranlarımı sunuyorum. 'ÜLKEMİZDE ENFLASYON DEĞİL, FİİLİ BİR HAYAT PAHALILIĞI SORUNU VAR' Türkiye'nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak en çok tartışmaya sebep olan tercihi hiç şüphesiz ekonomi programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur ilişkisi üzerine kuran kesin inançlılar ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisini anlamaya çalışmamaktadır. Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir sorundur. Ama Türkiye'nin sorunlarının asıl sebebi tek başına bu başlık mıdır? Eğer öyle olsaydı geçmişte sayısız defa uygulanan enflasyonla mücadele programları sayesinde ülkemiz tüm sorunları çözmüş olurdu. Ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu, yanlış tedavilerin uygulandığı bir gerçektir. Türkiye ekonomisini belli çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle yıllarımız heba edilmiştir. Bu kısır döngünün ilk adımı enflasyonun tanımı ile başlıyor. Batının ekonomi mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun aşırı tüketiminden kaynaklanıyor. Tüketimi azaltıp, fiyatları düşürmek olarak düşünülüyor. Burada kazanan kim? Tuzu kuru bir kesim. Dışarıdan gelen sıcak para sahibi onlar. Ucuzlaya döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim ürünlerin pazarı haline getiren ithalatçıları unutmamak lazım. Peki kaybeden kim? İşsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen milyonlar. Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı arttırarak milyonlardan yana kullandık. Tercihi finansal illüzyonlardan yana kullanmak, ülkeyi emperyalist mandalara peşkeş çekmek demektir. 'BİZDE TALEP KAYNAKLI BİR FİYAT ARTIŞI YOK' Hadi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, ideolojik efendilerine kulak versinler. Uluslararası kuruluş başkanları bile faiz konusunda ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Türkiye için eskinin köhne enflasyon faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir. Bizim ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplininin kaybolması demektir. 19 yıldır üzerinde hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe sistemidir. Bizim dönemimizde hem evi hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı. Vatandaşlarımızın borçları da özel sektörümüzün borçları da milli gelirle oranlanarak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde. Faizi artırarak zengini daha zengin fakiri daha fakir yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme esaslı ekonomi programımızı uygulamaya başladık. Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz? Normal şartlarda üretim azlığı, talep fazlalığı sebebiyle fiyat artışları ortaya çıkar. Bizde talep kaynaklı fiyat artışından söz edilemez. Üretim tarafında üstesinden gelinemeyecek herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya değiliz. Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı var. Diğer tarafta büyüyen ekonomimizin gerektirdiği ithal ve küresel ağların ortaya çıkardığı döviz talebi var. Bunun için vatandaşlarımıza kur korumalı mevduat gibi, konut kredisi gibi, tasarruflarını kendi paramıza kaydıracak alternatifler sunuyoruz. 'BU İKTİDAR FAİZİ ARTIRMAYACAK' İhracatı teşvik ederek, turizmi destekleyerek ülkemize döviz girişini hızlandıracak yeni yöntemler geliştiriyoruz. İhracatlarımız her ay rekor kırarak kendilerine olan güvenimizi boşa çıkarmıyorlar. Enerji fiyatlarındaki fahiş artışların ithalatımızdaki bozulmayı bir kenara bıraktığımızda cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz. Gelişmiş ülkelerinin tamamında ödemeler dengesinde ağır sancılar yaşanırken biz hepsinden daha iyi durumundayız. Bu ülkelerin merkez bankası bilançoları neredeyse milli gelirlerin yüzde 40'ına dayandı. Kimse bizden şunu beklemesin; bu iktidar faizi artırmayacaktır; tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Benim derdim bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla buna eğer özel sektör bankaları da dahil olursa düşük faizle sağladığı krediyle yatırıma gitsin. Bununla istihdam sağlayalım, üretimi, ihracatı arttıralım ve bununla büyümeyi sağlayalım. Bu oldukça işsizlik de daha da azalacaktır. Çin ve Japonya'nın parasal genişlemeye, faiz indirime gitmelerinin paralarına bilinçli olarak değer kaybettirmelerin sebebi bu fırtınadan kaçma çabasıdır. Bütçe gerçekleşmelerimiz pek çok alanda yaptığımız, ciddi vergi indirimleri ve enerji ödemeleri kaynaklı kimi sapmalara rağmen gayet iyi durumdadır. Hemen yanı başımızda bir sıcak çatışma patlak vermeseydi, salgın sonrası bu aylarda her kesimden insanımız programımızın somut faydalarını hayatlarında görmeye başlayacaktır. Biraz gecikmeyle inşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu noktaya geleceğiz. 3600 EK GÖSTERGEDE 600 PUAN ARTIŞ Fiyatları izahı mümkün olmayan bir şekilde artan ürünlerinin üretimlerini teşvik ederek, tedarikini kolaylaştırarak stokçuların oyununu bozacağız. Ekonomik istikrar ile finansal istikrar konusunda ciddi bir sıkıntımız bulunmuyor. Fiyat istikrarını aldığımız tedbirlerin yanı sıra cari fazlayı arttırarak sağlamayı planlıyoruz. Son dönemde ülkemizde ilave kaynaklı girişi sağlayacak pek çok girişimde bulunduk. Bir kısmı fiilen işliyor, bir kısmında mekanizmaları koruyoruz. Fiyat artışlarını durduracak, milletimizin gelir kaybını telafi edecek çalışmaları makro adımlarla programımızı sürdürüyoruz. Dün açıkladığımız buğday ve arpa alım fiyatları çiftçilere verdiğimiz desteğin açık şeklidir. Temmuz ayındaki enflasyon farkı artışlarıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız. Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını gözden geçirerek herkesin hakkını almasını temin edeceğiz. Sosyal yardım şemsiyemizi genişleterek hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine izin vermeyeceğiz. Çalışmaları birlikte yürüttüğümüz Hazine ve Maliye Bakanımız ve ekonomi yönetimimizle beraber programımızı kararlılıkla uygulamayı devam edeceğiz. Kabine çalışmalarımızla bağlantılı bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum. Memurlarımızın Ek Gösterge düzenlemesiyle ilgili çalışmayı tamamladık. Meclisimizin takdirine sunacak safhaya getirdik. Bu konu ilk gündeme geldiğinde öğretmen, polis, sağlık çalışanları ve din görevlilerimize Ek Göstergelerini 3600'e çıkarma sözü vermiştik. Ancak sadece bu kesimlerde artışın memurların arasında adaletsizliğe yol açacağını gördük. Şartlarımızı zorlama pahasına tüm memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık yükseltmeye gittiğini kararlaştırdık. Ülkemizde 5,3 milyon kamu görevlimizin tamamı yılbaşından itibaren bu düzenlemeden yararlanacaktır. Birinci dereceye gelmiş olma şartıyla söz verdiğimiz tüm meslek grubundaki hak sahipleri 3600 Ek Göstergeye yükseltilecektir. 'İKRAMİYE VE MAAŞLARDA CİDDİ KAZANIMLAR GETİRİYOR' Ek Gösterge düzenlemesi memurlarımızın mevcut maaşlarda küçük de olsa artış sağlamasının ötesinde asıl emekli ikramiye ve maaşlarda ciddi kazanımlar getiriyor. Yapılan artıştan halen emekli olan kamu görevlilerin maaşlarına yansıtılacaktır. Mülki irade amirleri başta olmak üzere yaptıkları işle özlük hakları arasındaki makas açılan kamu görevlileriyle ilgili iyileştirici düzenlemeyi bu kapsamda gerçekleştireceğiz. Türkiye'nin demokratik hukuk devleti niteliğini güçlendirmek için kesintisiz şekilde sürdürdüğümüz reformları 24 maddeden oluşuyor. Teklifte hakim ve savcı yardımcılığı sistemi getirerek, 3 yıllık temel öğretim ve son eğitim süreciyle bu unvanların kazanılması ön görülüyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeler önemli noktada ciddi değişimler getiriyor. Hakim ve savcıların en iyi eğitimi alarak göreve hazırlanmaları hedefleniyor. HSK ve Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu programlarını en geç 2 yılda bir yerinde denetim yapılacak. Noter atamalarının hızlandırılmasının yanında bu meslek grubuna tapu siciline şerh koyma, taşınmaz satış sözleşmesi yetkisinin verilme hususları yer alıyor. Yalıtımlı konut sayısını arttırmak için yeni bir çalışma başlatıyoruz. Vatandaşlarımıza binalarının yalıtım çalışmalarında kullanılmak üzere daire başında 50 bin liraya kadar 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz. Hem aile bütçesine hem devlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili detaylar ilgili bakanlıklarımız tarafından karşılanacaktır. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 98 milyar liralık sosyal yardımla ihtiyaç duyan her vatandaşımızın yanında olduk. Bu yıl sosyal yardım bütçemizi daha da güçlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Aile Desteği programıyla ekonomik olarak dezavantajlı, ancak mevcut programlardan yararlanamayan kesimlere yönelik 15 milyarlık yeni bir paketi daha gündeme alıyoruz. Vatandaşlarımız bu programa Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ana okulları veya ana sınıflarına çocuklarını kaydettiren aileler için de bir d estek programı oluşturduk. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının yardımından faydalanmış aileler başvurabilecektir. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla."

1 yıl önce

İktidarsız! Mehmet Y. Yılmaz’ın polis düşmanlığı ve LGBT desteği

Yılmaz yazısında, Ankara Kızılay’da TSE standartlarına uymayan işletmenin tabelasının güvenlik güçlerince beyaza boyanmasını saptırarak, “Rejimin polis devleti karakterini bir kez daha somut olarak ortaya koyan son olay, Somali kökenli bir TC vatandaşının lokantasının tabelasının beyaza boyanmasıyla başladı. Polis tabelanın kaldırılmasını istedi, kaldırılmayınca da gidip beyaza boyadı. Polisin bu isteğinin nedeni Afrika renklerinin, Kürtlerin ulusal renkleri olarak kabul ettikleri renklerle aynı olması: Sarı, kırmızı, yeşil!” diye skandal ifadeler kullandı. Oysaki TSE’nin tabela yönetmeliği sabit. https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1538482823484538881?s=21&t=zu6yx8o8pu-5ZxU8MbA2Lg Yılmaz yazısından polisin iktidar yanlısını bir tutum izlediğini iddia ederek görevini yapan polis amiri engelleyen ve hakaretler eden Deva Partli’li Yeneroğlu’nu savundu. Ayrıca Yılmaz, İçişleri Bakanlığı’nın sapık LGBT’lilerle olan mücadelesinden duyduğu rahatsızlığı şu satırlarla ifade etti: “Geçen gün "ABD ve AB'nin Türkleri LGBT yapma planından" da söz etmişti. Bu konuşmasında da seksle ilgili bir palavra daha sallıyor.”

1 yıl önce

Türkiye'nin istediğini aldığı Madrid zirvesi Meral Akşener'i rahatsız etti: İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir

NATO Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yapan İspanya'nın başkenti Madrid'de kritik bir anlaşmaya imzalar atıldı. Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in de katıldığı dörtlü görüşme gerçekleştirildi. Anlaşma büyük yankı uyandırdı Anlaşma sonrası, söz konusu İskandinav ülkelerindeki terör örgütünün faaliyetlerine izin verilmemesi, silah ambargolarının kaldırılması ve iade taleplerinin ivedilikle yerine getirilmesi gibi maddelerin yer aldığı bildiri üzerinde anlaşma sağlandı. Dünya basınından çeşitli gazeteler ve medya kuruluşları, İsveç ve Finlandiya'ya NATO yolunu açan kritik bildiriye geniş yer ayırdı. Anlaşma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'zaferi' olarak yorumlandı. 'ÜLKEMİZİN VERDİĞİ TAVİZDİR' Ancak muhalefet, Türkiye'nin bu diplomatik başarısından rahatsız oldu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, NATO-Türkiye-İsveç-Finlandiya arasında imzalanan mutabakatı eleştirirken, "İktidarın attığı bu imza ülkemizin çıkarlarıyla bağdaşmayan bir tavizdir. Üçlü mekanizma İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olduktan sonra devreye girecek. Böyle durumlara Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının imza attığı başka mutabakatlara da şahit olduk. Aldanmak ve aldatılmak sıradan alışkanlıkları olsa da bu Türk milleti için kabul edilebilir değildir" dedi. 'GURURM İNCİNDİ' DEMİŞTİ İYİ Parti Erzurum Milletvekili Muhammet Naci Cinisli, memorandumu eleştirirken, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletvekilini geçin bir vatandaşı olarak gururum incindi, bu kadar kolay olmamalıydı. Her seferinde Türkiye'nin sözünün değerini bu kadar küçültmeyin lütfen; ayıptır, günahtır, yazıktır." sözlerini sarf etmişti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise iktidarın dış politikada, söylemlerine uygun hareket etmediğini öne sürerek, "Aylarca Türkiye'ye, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusunda içeride hamaset çekip sonra Madrid'e gidip Biden ile yüz yüze gelince buna 'evet' denilmesini çok sağlıklı bulmuyoruz. Eğer bir anlaşma yapılmışsa Sayın Kurtulmuş gelsin, bizce mahsuru yok, Meclis'i bilgilendirsin. Ne söz alındı, ne taahhütte bulunuldu? Bilmiyoruz. Aylarca efelenildi, Madrid'de bir anda kuzu kesildi." ifadelerini kullanmıştı.

1 yıl önce

Özlem Gürses: Muhalefet iktidarın adımlarını önceden öğreniyor

Son dönemde iktidarın farkılı kesimlere yönelik hayata geçirdiği iyileştirmeler tartışma konusu. Tartışmanın sebebi ise bu adımları muhalefetin sahiplenmesi. Muhalefet, iktidarın attığı adımları kendisine mal ederek propaganda yapıyor. Konuyu gazeteci Özlem Gürses de YouTube kanalında masaya yatırdı. Gürses, iktidarın farklı konularda atacağı adımlarını muhalefetin önceden öğrendiğini ve buna göre hareket ettiğini söyledi. "Muhalefet iktidarın adımlarını önceden öğreniyor" Gürses programında konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Bürokrasiden CHP'ye ve 6'lı masaya bilgi geliyor. Seçim ekonomisine geçti iktidar bir süredir. Biliyorsunuz kesenin ağzı açıldı ve bir takım kesimlere iyileştirici tedbirler alınıyor. Bu kapsamda birtakım adımlar atıyor iktidar ve muhalefet bunları önceden öğreniyor. https://twitter.com/bugunguncel/status/1553119692537184260?s=21&t=lKo9w6i27b5ph-yxNMKngg "KYK meselesi önceden öğrelinip adım atıldı" Örneğin KYK borçlarının faizlerinin silinmesiyle ilgili adımını muhalefet önceden öğrendi ve hafta sonu bir etiket çalışması yapıp KYK meselesini gündeme getirdi ve tweet attı Kılıçdaroğlu. Hemen o pazartesi günü hem üniversite sınavı sonuçları açıklandı hem kabine toplandı ve KYK faizlerinin silineceği açıklandı. "Otomotivde vergi indirimi konusu da önceden öğrenildi" Benzer şekilde otomotivde büyük sıkıntı olduğunu biliyorduk. Bu sıkıntının önüne geçmek için iktidarın bir vergi düzenlemesi yapması adımı vardı iktidarın, muhalefet bunu da önceden öğrendi muhalefet ve dün akşam apar topar saat 22.00'de o mutfak videosu çekildi ve ekrana geldi. Dolayısıyla bir süredir gündemi muhalefet belirliyor ve iktidarın önünde gidiyor ve bu enteresan."

1 yıl önce

"İktidar değişirse" sorusuna Selçuk Bayraktar'tan yanıt: “Ciddi akamete uğrama riski ve dünyadaki liderliğini kaybetme riski…”

Teknofest Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, HaberTürk TV canlı yayınında soruları yanıtladı "İktidar değişirse projelerde engellenme endişeniz var mı?" sorusuna yanıt veren Bayraktar, şunları söyledi: "Bu projelerle alakalı mevcut siyasi iktidarın da bir gevşemesi olacak olursa ciddi akamete uğrama riski ve dünyadaki liderliğini kaybetme riski bulunmak birlikte en ufak gevşeklik değişiklik ya da farklı ajandalarla yapılmış eylemlerin her biri bu projeleri yok etmeye yeter. Arka tarafta Akıncı var, içinde on binlerce parçadan oluşan birçok bilgisayar, on binlerce elektronik bileşen var. 20 senelik birikimimizi ortaya koyduk. Uçak milyonlarca satır yazılımla oluşan zincir. Bu bir mücadele. Mücadeleyi kıymetli kılan da bu gibi engellerdir. Diğer türlü olmuş olsa medeniyetimizin mevcut yarışlarda bu kadar geri olmazdı. Türkiye uzay çağında olurdu. Asıl mevzu teknolojiyi en ileri düzeyde üretemeyecek olursak bağımsız olmamız mümkün değil. Hemen komşularımıza bakalım. En yakın komşumuzda neden devlet nişanı veriliyor? Yapılan iş kritik ki bu kadar sahip çıkılıyor? Yıllarca biz terörle mücadele ettik. Bu SİHA'ları dışarıdan almış olsaydık, bu başarıla elde edilecek miydi?"

1 2 3 4 5 6 7