18 Mayıs Cumartesi 2024
3 yıl önce

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Özdağ'a saldırıyla ilgili 3 kişi daha tutuklandı

Ankara Emniyet Müdürlüğündeki işlemleri tamamlanan şüpheliler, sağlık kontrolünün ardından adliyeye getirildi. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına ifade veren şüphelilerden 3'ü tutuklama, 2'si adli kontrol talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Hakimlikçe sorgulanan şüphelilerden 3'ü tutuklandı, 2 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.  Selçuk Özdağ'ın, 15 Ocak'ta evinin önünde saldırıya uğramasıyla ilgili gözaltına alınan 2 şüpheli 19 Ocak'ta tutuklanmıştı, firari 5 kişi ise dün gözaltına alınmıştı

3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolarla ilgili açıklama: 'Siz öğrenci misiniz, terörist misiniz?'

Salgınla mücadele ederken bir yandan da siyasi ve ekonomik hedeflerimizi kayda geçiriyoruz. Ülkemize husumeti politikalarının merkezine yerleştiren güçlere karşı kararlı bir duruş sergiliyoruz. Bu mücadelenin lokomotifi elbette Cumhur İttifakı'dır. Ülkemizde siyasi hırsları kendi vatanlarına olan sorumluluklarının önüne geçmiş bir kesim vardır. Bunların öncüsü ve sözcüsü CHP'dir. CHP 7/24 açık bir yalan partisine, başındaki zat da yalan söyleyen bir adamcağıza dönüşmüştür. Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili yaptıkları açıklamalarına bakınca terör örgütlerinin üyesi olan gençleri ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip gençleri olarak kabul etmiyoruz. Siz öğrenci misiniz, yoksa rektörün odasını basmaya kalkışan, orayı işgale kalkışan terörist misiniz? Buna fırsat vermeyeceğiz, gereği neyse yapmaya devam edeceğiz. Artık bu ülke Taksim'deki bir Gezi olayını yaşamayacak, yaşatmayacaktır. Bay Kemal sen terörist arkadaşlarınla devam edeceksen buyur o yola devam et. LGBT yok böyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir. Türkiye terörle mücadele ederken teröristlerin yanında yer almasalar yeter. Önce kendi içlerinde taciz, tecavüzden arındırılmış bir parti olsalar yeter. Türkiye, doğu Akdeniz'de haklarını korurken karşımızdakilerin tezleriyle ortaya çıkmasalar yeter. Türkiye salgınla mücadele ederken yürütülen çalışmaları sabote etmeseler yeter. Kendi partilerinde hırsızlık, tecavüz ayyuka çıkmışken başkalarına çamur atacaklarına kendilerini temizleseler yeter.  Önceki günkü kabine toplantımızın ardından ekonomi ile ilgili kapsamlı değerlendirmeler yaptım, rakamlar verdim. Yine de arkadaşlarımız bu zatın iddialarının her birine tek tek cevaplarını vermişlerdir, vereceklerdir. Milletimiz tarımdan sanayiye kadar her alanda neler yaptıklarımızı bizzat yaşayarak görüyor. Bizim kendimizi anlatmadığımız her yerde yalan ve iftira furyası alıp başını gidiyor. 18 yılda kazandırdığımız her eser bıkmadan usanmadan farklı yönleriyle anlatmanızı istiyorum. Seçim gününe kadar her birlikte sahada adım atmadık tek karış yer, elini sıkmadık tek bir vatandaşımızı bırakmayana kadar çalışacağız.  Önceki gün yeni sivil bir anayasa ihtiyacımızı tartışmanın da vaktinin geldiğini söylemiştim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere ülkemize kazandırdığımız tarihi atılımların üzerinde inşa edilecektir. Mevcut anayasayı bir kenara bırakıp yeni bir sivil anaya üzerinde çalışmak Türkiye'nin önünde engin ufuklar da açacaktır. Yeni anayasa çalışmasına Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla ilgili öncülük edeceğiz. Sayın Bahçeli'nin dün bu konuda yaptığı olumlu açıklamaları ve çizdiği çerçeveyi memnuniyetle karşıladık. Süreci sabote etmek yerine olumlu katkı sunmak tüm grupları anayasa çalışmasının içinde görmek istiyorum. Bunu da samimiyetle söylüyorum. Cumhur İttifakı ile ülkemizin yakaladığı fırsatı tarihi zafere dönüştürme mücadelesinde yanımızda yer alacaklara yüreğimiz ve kapımız açıktır.   Şu ana kadar terör örgütlerinin vesayetindeki partilerin gölgesinde kalan bir ana muhalefetin bu sorumluluğu yerine getirmesinin zor olduğunu gördük. Hiç değilse Türkiye'nin partisi gibi davranan bir ana muhalefet görebilmeyi ümit ediyoruz. Yapılan reformların demokratik ve ekonomik kalkınmamızın çarpan etkisine dönüşmesini de ancak bu şekilde sağlarız. Bize bir adım gelene beş adım gitmekte ne gerekiyorsa yapmakta asla tereddüt etmeyiz. 

3 yıl önce

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, partisinde yaşanan tecavüz ve tacizlerle ilgili sorulara cevap veremedi!

Bir vatandaş, Kaftancıoğlu'na partisindeki taciz ve tecavüz olaylarını örtbas ettiğini ve sessiz kaldığını belirterek tepki gösterdi. Kaftancıoğlu, "Taciz ve tecavüz olaylarına bir tepkiniz olacak mı?" sorusuna, "Herkesin tepkisi olması lazım. Tepki kadın kim olursa olsun, nerede mağdur olursa olsun anında gereği yapılır ve o kadının yanında olunur" diye yanıt verdi. Bunun üzerine vatandaş, "Madem bu kadar duyarlısınız neden sosyal medya hesabınızdan tepki göstermediniz?" diye sordu. Kaftancıoğlu ise, "Ben gösterdim, dikkatli takip edin" dedi.  Vatandaş ise Kaftancıoğlu'na tepkisini artırarak, "Siz her şeyi örtbas etmekte ustasınız. 12 olay yaşandı bir tanesine sesiniz çıkmadı. Maltepe'de yaşanan olayda tacizci kankanızdı" ifadelerini kullandı. 

3 yıl önce

6-8 Ekim olayları ile ilgili HDP'li 9 milletvekili hakkında fezleke hazırlandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu 6-7-8 Ekim 2014'teki Kobani olayları ilgili kamu davasında HDP'li 27. Dönem Milletvekilleri Fatma Kurtulan, Garo Paylan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Sezai Temelli, Pero Dündar ve Pervin Buldan hakkında fezleke düzenledi. Adalet Bakanlığı'na gönderildi Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren 108 sanıklı davada "şiddet olaylarının başlatılması ve devam ettirilmesi yönünde hareket ettiklerine dair deliller elde edilen" vekiller hakkında, "dokunulmazlıklarının kaldırılması" talebiyle düzenlenen fezleke, TBMM'ye sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderildi.

3 yıl önce

HDP'li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili konuşan CHP’li Sezgin Tanrıkulu: Amerika bu adım karşısında Türkiye'ye ağır bedeller ödetir

Tanrıkulu, HDP'lileri savunduğu konuşmasında Türkiye'ye şu sözlerle sopa salladı: "Bu Türkiye'nin yararına değil. Bunun zararlarını Türkiye çok açık bir biçimde geçmişte gördü. En yakın 2016'da gördü. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla, nasıl bir süreçle karşı karşıya kaldığınu gördü Türkiye. Bunun Türkiye'ye bir yararı yok. Türkiye'nin iç barışını hizmet etmez. Bu kayyum siyasetinden sonra, siyasi temsil bakımından insanların temsilinin engellenmesi, daha büyük siyasal sonuçlara yol açar. Aklı selim siyasetçiler bunu görürler. Hele hele, ABD'de yeni gelişen siyasal eğilimler, Türkiye bakımından çok daha ağır sonuçlara yol açabilecek bir ortam yaratır. Ekonomi bakımından ağır sonuçlar yaratır. Bu sadece siyasal olmaz. Ekonomi bakımından da ağır sonuçları olur."

3 yıl önce

Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin davada 3 tanığın bilgisine başvuruldu

Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davanın İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına, haklarında yakalama kararı bulunan firari 26 sanık katılmadı. İstanbul Barosu tarafından görevlendirilen bazı avukatların, sanıkları temsil ettiği duruşmada, Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı müşteki Hatice Cengiz ile avukatı da hazır bulundu. Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen 3 kişinin bilgisine başvuruldu. Tanıklardan İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü görevlisi ve dönemin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Al Otaıbı'nın koruması M.E.S, başkonsolosun olay tarihinde yıllık izinde olduğunu ve bu nedenle kendisine de olay günü için "izin yap" dediğini belirterek, "Herhangi bir şeyden şüphelenmedim." dedi. Araçta hep Arapça konuşulduğunu ve Arapça bilmediği için anlamadığını aktaran M.E.S, "Başkonsolosun şoförü Hakan da olay günü izinliydi ama Hakan'ı o gün arayarak çağırmış. Beni çağırmadı. Hakan'a sorduğumda bana, 'Büyükçekmece'de alışveriş yaptığını, sonrasında konsolosun amcasının oğlunu havalimanına bıraktığını' söyledi. Başkonsolos olaydan bir hafta sonra çıkış yaptı." diye konuştu. "Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri" Tanıklardan Hikmet Çetinkaya da Turan Kışlakçı'nın kendisini arayarak şoförlük yapmasını istediğini, olaydan sonraki gün konsolosluğa gittiklerini ve konsolosluk önünde gazeteciler dahil bir çok kişinin olduğunu anlatarak, "Konsoloslukta beklerken araçların giriş çıkışını yönlendiren vale gibi biriyle konuştum. Bu kişinin bana, 'Bunların nasıl bir devlet olduğunu bilmiyor musunuz? Uzaklaşın, boşuna beklemeyin' demesi üzerine, ben de 'Kameralar var, nasıl çıkaracaksınız, kaybolamaz' dedim. Aynı kişi bana, 'Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri' dedi." ifadesini kullandı. Başkonsoloslukta şoför olarak çalışan tanık Edip Yılmaz da, gördüğü herhangi bir şey olmadığını ve olaydan bir gün sonra haberlerinin olduğunu aktararak, "Olay günü biz eksi 3. kattaydık. Bizim bulunduğumuz odanın kapısını kapattı güvenlik müdürü. 'Ben gelmeden çıkmayın' dedi. Kapı 20 dakika kapalı kaldı. Daha sonra kapı açıldı. Yarım saat sonra dışarı çıktım. Olağanüstü bir şey vardı ama ne olduğunu anlayamadık. Ben Cemal Kaşıkçı'yı hiç görmedim. Eksi 3. katta bomba patlasa duymayız. Başkonsolosun, çalışan şoförler aracılığıyla haber göndererek rezidansa kimse gelmesin' dediğini, hatta özel şoförünün denediğini, onu bile almadığını duyduk." şeklinde konuştu. "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" Tanık ifadelerinin ardından beyanlara karşı diyeceği sorulan müşteki Hatice Cengiz, mahkeme heyeti başkanına, "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" diye sordu. Başkan da, "Turan Kışlakçı'yı tanık olarak çağırmışız. Gelmediği için hakkında zorla getirme kararı çıkarmışız." dedi. Söz alan Hatice Cengiz'in avukatı Ali Ceylan ise, "Amerikan (CIA) istihbarat raporunun dosyaya getirilmesini talep ediyoruz, dosyada olmayan isimler hakkında ihbarda bulunulmasını talep ediyoruz." dedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Amerikan istihbarat raporunun getirilmesi talebini, davaya katkı sağlamayacağı ve tarafların bu konuda savcılıklara başvuru hakları olduğu gerekçesiyle reddetti. Sanıklarla ilgili yakalama kararları ile Turan Kışlakçı'nın aralarında bulunduğu dinlenilemeyen tanıkların zorla getirme kararlarının devamına hükmeden heyet, duruşmayı 8 Temmuz'a erteledi. Hatice Cengiz'den açıklama Duruşmanın bitmesinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde avukatıyla birlikte bir açıklama yapan Hatice Cengiz, "Tanıklar dinlenildi. Biz mahkemeden, yeni açıklanan rapor kapsamında, ortaya çıkan yeni delillerin de davaya eklenmesini istedik. Bundan sonraki süreci avukatlarla beraber takip edeceğiz. Onun dışında söylenebilecek, bu en son yayınlanan rapor, doğrudan veliahta bir sorumluluk yüklüyor. Bu kapsamda mahkeme sürecine dahil olmasını istiyorum." dedi. İddianameden Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 117 sayfalık iddianamede, Kaşıkçı'nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren sanıklardan Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani'nin "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Sanıkların en başından itibaren maktul Kaçıkçı'yı, Suudi Arabistan'a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararıyla hareket ettikleri, eylemi tüm ayrıntılarıyla planlayıp iş bölümünü gerçekleştirdikleri kaydedilen iddianamede, sanıkların suça doğrudan katıldıkları ve sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları Kaşıkçı'yı boğarak öldürdükleri ifade ediliyor. İddianamede, sanıklardan Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni'nin, "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Birleşen iddianame Soruşturmasını sürdüren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Kaşıkçı cinayetine ilişkin Suudi Arabistanlı firari 6 şüpheli hakkında ikinci bir iddianame hazırlanmıştı. Bu iddianamede de, Türkiye'ye gelen şüpheliler Ahmed Abdulaziz M. Aljanobi, Halid Yahya M. Alzahrani, Muhammed İbrahim A. Alzaid ve Obaid Ghazi A. Alasaadi'nin konsolosluk binasında, konutunda ve araçlarda cinayetten sonra delilleri yok ettikleri belirtilmiş, bu nedenle Kaşıkçı'nın cesedi veya cesede ait herhangi bir iz ve emare bulunamadığı kaydedilmişti. Şüphelilerden 2'sinin ağırlaştırılmış müebbet, 4'ünün 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen bu iddianame de mahkemece kabul edilerek davayla birleştirilmişti. Böylece davada sanık sayısı 26 olmuştu.

3 yıl önce

Zonguldak Valiliği’nden kaymakam ile eczacılar arasında geçen diyalogla ilgili açıklama

“Bazı sosyal medya hesapları üzerinden bugün servis edilen “biz tutanak düzenleyelim, siz itiraz edersiniz” başlıklı paylaşımlarla ilgili olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. 1 yılı aşkın bir süredir tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) salgını, gerek hızlı bulaşıcılığı gerekse bilhassa yüksek yaş grupları ve kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımız üzerindeki ölümcül etkisi nedeniyle kamu sağlığı açısından çok ciddi bir risk oluşturmaktadır. Covid-19 salgını kapsamında Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri üzerine Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde alınan kararlar doğrultusunda gerekli tedbir ve kurallar belirlenmekte ve aziz milletimizin feraseti ve fedakarlığıyla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından toplumsal bir mücadele yürütülmektedir. Bu kapsamda Ereğli ilçemizde de denetim çalışmaları Kaymakamlığımızın koordinesinde tüm kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idare birimleri, meslek odaları ve kolluk kuvvetlerinden oluşturulan ekiplerimiz tarafından kesintisiz şekilde sürdürülmektedir. Denetim çalışmalarının etkinliği ve sürekliliğini takip ve kontrol amacıyla bu faaliyetlere başta kaymakamımız olmak üzere tüm daire amirlerimiz de bizzat sahada eşlik etmektedirler. İçişleri Bakanlığımızca yayımlanan Genelgelerle esasları belirlenen denetim çalışmalarının temelini rehberlik edici fonksiyon oluşturmakta olup saha denetimlerinde öne çıkarılmak istenilen ana husus toplumsal sorumluluk çerçevesinde duyarlılığın en üst seviye yükseltilmesidir.   Kamuoyuna bugün yaşanmış gibi sunulan hadise 26 Kasım 2020 tarihli denetimler sırasında gerçekleşmiştir. Üzerinden üç aydan fazla süre geçen bir diyaloğu içerisinde bulunduğumuz kontrollü normalleşme döneminde ve esasını rehberliğin oluşturduğu dinamik denetim modeline geçilen bir sürecin başlangıcında gündeme getirmek iyi niyetli bir yaklaşım olmayıp,  bu tür gerçeğe aykırı spekülatif haber ya da paylaşımlar denetim faaliyetlerinin etkinliği üzerinde ciddi riski oluşturmaktadır. Hepimizin birbirimize karşı sorumlu olduğu, bireysel tutum ve davranışlarımızın ilin risk durumuna ve buna bağlı olarak uygulanacak tedbir seviyelerine doğrudan etki edeceği kontrollü normalleşme döneminde, temizlik, maske, mesafe temel prensipleri ile salgınla mücadele kapsamında alınan diğer tedbirlere toplumsal sorumluluk çerçevesinde tam olarak uyulmasının gündemde yer alması herkes açısından en hayırlısı olacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

3 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri biriminin faaliyetlerini anlattı

Demokrat Parti (DP) hükümetlerinde eğitim, kültür-sanat, ulaştırma ve bayındırlık alanındaki icraatlarıyla tanınan merhum Ahmet Tevfik İleri'nin torunu olan İleri, şunları kaydetti: "Tevfik İleri, tek parti döneminden sonra milli heyecanı yakalamış ve kalkınma hamlesini yürütmüş olan Demokrat Parti'nin bakanıydı. Kendisi gerçekten ilerlemeye ve gelişmeye inanmış, ancak bunu yaparken toplumumuzun kimliğini koruyabileceğini düşünmüş önemli bir devlet, siyaset ve millet adamıydı. Özellikle Milli Eğitim'de önemli reformlara imza atmış bir isimdir. Ben de onun manevi mirasının yaşatıldığı bir ailede özellikle babamın da etkisiyle bu anlayışta büyüdüm. Kimliğimizi muhafaza ederek, ilerleme ve gelişmenin mümkün olduğunu düşünen bir yaklaşımım var." İleri, AK Parti'de görevini elinden gelenin en iyisini ortaya koyarak icra edeceğini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın takdiri ile bu göreve geldim, ben de bu görevde hem kendisine hem de milletime elimden geldiğince hizmet etmeye çalışacağım." ifadesini kullandı. "Görev almadan önce siyaseti düşünüyor muydunuz?" sorusuna ise İleri, "Böyle bir düşünce vardı tabi, aile itibarıyla hep siyasi tartışmaların içinde büyümüş bir insanım, ümit ediyordum ki bir noktada edindiğim kazanımlar ve tecrübeleri milletim için kullanayım. Şu an itibarıyla şans verildi, bu nedenle de çok mutluyum." yanıtını verdi.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 59 60