16 Mayıs Perşembe 2024
1 yıl önce

Tam Taha Akyol tarzı! İnsan hakları adı altına polis düşmanı vekile destek

https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1538482823484538881?s=21&t=xxOvJFEe11Hf8wnbJW5n0g Geçmişte yazdığı yazılarda ve yaptığı yorumlarda geçekleri perdeleyerek KHK ile ihraç edilen kişilerin kamu görevlerine dönmesini vurgulayan, terör örgütü PKK ile ilişkisini saklamayan, açık açık beyan eden HDP’yi demokratik sitemeye çekmeyi savunan Karar Yazarı Akyol, Ankara Kızılay’da demetleme görevini yapan polise hakaretler yağdıran DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu’nu insan hakları adı altına savundu. Ankara Kızılay’da yaşanan olayı aslının tam tersi olarak yansıtan Akyol yazısında, “Açılışta tartışma çıkıyor… Bir emniyet amiri, Milletvekili Yeneroğlu’na çirkin sözlerle “Ahlaksız sensin lan, sus lan, adam gibi konuş, haddini bileceksin, senin gibi tiplere ne olacağı belli”” diyerek çirkin bir harekette bulundu, göz dağı verdi! Emniyet Genel Müdürlüğü ise makul ve gerilimi yumuşatacak bir açıklama yerine, bir milletvekiline söylemiş bu çirkin sözleri “nahoş” ve “istemediğimiz karşılık” diye hafifletmeye çalışıyor, milletvekilini ise polis düşmanı ilan ediyor. Tam Soylu üslubu…” diyerek skandal ifadelere yer verdi. Oysa ki; olayın basına yansıyan görüntülerinde de görüldüğü üzere önce Deva Partli Mustafa Yeneroğlu, görevini yapan polis amirini engellemeye çalışıyor ve ağza alınmayacak hakaretler saf ediyor. Daha sonra polis ile Yeneroğlu arasında tartışma başlıyor. TAM TAHA AKYOL TARZI Karar yazarı Aykol, insan hakları adı altından gerçekleri gizleyerek yaptığı yorumlar ve yazılarla biliniyor.

1 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den TÜSİAD Başkanı'na sert tepki: Türk olamıyorsanız bari insan olun

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında konuştu. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Televizyon ekranları, sosyal medya vasıtasıyla toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyor, selamlarımı sunuyorum. İnsanın olgunluğu gibi siyasetin de olgunluğundan bahsetmek mümkündür, doğalı budur. Olgunlaşmamış siyaset köksüzlüğün eseri, fikir yetersizliğinin eseridir. Leyleğin ömrü laklakla geçiyorsa basit siyasetin ömrü de polemikle gelip geçecektir. Türk siyasetin öncelikli sorunların bir tanesi bu tip siyaset ve siyasetçinin varlığıdır. Bugün ne yaşıyorsak izleri dündedir. Bugün neyle karşılaşıyorsak hedefleri yarındadır. Küçük heveslerden büyük hedeflerin çıkmayacağı berrak şekilde görünecektir. Hedefi büyük olanın inancı da büyüktür. Maksat milletimizi güzelliklerin en güzeliyle buluşturmaktır. Biz insan üstü bir gayretle çalışıyoruz, geceyi gündüze katıyoruz, azımızı çok yapmak için sürekli çabalıyoruz. Cumhuriyetin 100. yıldönümüne adım adım hazırlanıyoruz. İnsanımızın yüreğine yağmur gibi yağıyor, umutlarını yeşertiyoruz. Sözümüzle, sevdamızla, samimiyetimizle, sabrımızla, sadakatimizle, sağduyumuzla 2023'teki zafere yürüyoruz. Bizim niyetimiz halis, nişanemiz halka hizmettir. Yolumuzda duran dursun, biz durmayız. Bıkmadan, usanmadan, gevşemeden ülkülerimizi anlatacağız. Oynanan oyunların iç yüzünü, yazılan kabus senaryolarının içeriğini ve yönünü milletimizin her güzel insanını anlatıp aydınlatma görevimizi yerine getireceğiz. Aydınlanma, aklımızı kullanmaya cesaret edebilmektir. Şunu bir defa açıkça ifade etmek durumundayım ki ülkemizin hiçbir yerinde zillet ittifakının iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu yoktur. Çürük çarık zihniyetlerin hiçbir sözü söz değildir, hiçbir açıklaması doğru değildir. Yalandan vergi alınmış olsaydı yalancı siyasetçilerin hepsi iflas bayrağını çekmekten kurtulamazdı. Yalnızca göz boyamak için 3-5 esnaf gezenlerin ipliği artık pazardadır, ikinci ele düşmüştür. Sahnelenen sahte mağdur tiyatroları, kurmaca ve kumanda edilen karşılıklı diyaloglar kimseyi inandıramaz. Aziz milletimiz sahtekarlara dün olduğu gibi bugün de yarın da prim vermeyecektir. "CUMHUR İTTİFAKI AÇIK ARA FARKLA SANDIKTAN ÇIKACAK" Onlar boş bol dolaşadursun MHP 18 Şubat 2022 tarihinden bugüne kadar 493 ilçemizi heyetler halinde ziyaret etmiştir. Milletimizin tamamıyla kucaklaşmanın gönül huzurunu yaşıyoruz. Gönüllere misafir oluyoruz, gönüller kazanıyoruz. Cumhur İttifakı, Türkiye'nin her noktasında milletiyle oturup kalkıyor. Gittiğimiz her yerde gördüğümüz açık gerçek şudur 2023 yılında Cumhur İttifakı açık ara farkla sandıktan başarıyla çıkacaktır. Şapkadan çıkaracakları aday kim olursa olsun Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan yüzde 50'yi fersah fersah aşan bir oy oranıyla seçilecektir. Zillet ittifakının nasıl bir adayı vardır yıpranmasın ki açıklanmıyor. Çıkarsınlar adaylarını, görsünler hanyayı konyayı. Kolayca yıpranacak, an itibariyle meçhul adayı çok arayıp aramadıkları bir diğer muamma olarak karşımızdadır. "KILIÇDAROĞLU TEDAVİ ALTINA ALINMALI" Kasım'da seçim olabilir diyen Kılıçdaroğlu kendi kendi kandırıyor. Bizim tavsiyemiz en yakın kliniğe müracaat etmesi ve tedavi altına alınmasıdır. Beklentilerinin karşılanmaması durumunda yaşanacak hayal kırıklıkları Kılıçdaroğlu'nun elinden oyuncağı alınmış çocuğa dönüştürecek, mızmızlanması da işe yaramayacaktır. İntikam almak isteyenlerin tamamı Kılıçdaroğlu'nun arkasında kuyruğa dizilmiştir. Birbirine çalım atmaktan özel bir haz alan, ortak gayeleri dış güçlerin emellerine hizmet olan partilere Türkiye'nin emanet edilmesi istikbalimizin hiçe sayılmasıdır. Cumhur İttifakı belirsizliği aşacak, iç barış ortamını, toplumsal huzuru sağlayacak iradedir. Önündeki her taşa takılan, geleceğe teleskopun yanlış ucundan bakan zillet ittifakı akıntıda sürüklenen bir saldır, devlet ve millet düşmanlarıyla ilişki kurmuş yani bağımlılık halinde yaşayan kirli bir kumpanyadır. Türkiye, dünyanın tüm projektörlerinin çevrili olduğu bir coğrafyanın ağırlık merkezidir. Elinde sadece bir çekiç olanların karşılaştığı engelleri çivi olarak görmesi tıkanıklığının sonucudur. Biz yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz, Cumhur İttifakı'nı iftiharla anlatacağız. Adım adım 2023, ilçe ilçe anlatma ve aydınlatma temalı çalışmalarımızda emeği geçen milletvekili arkadaşlarım başta olmak üzere, fedakar dava arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum, hepinizi kutluyorum. Çağrımız Türk tarihinin çağrısıdır. Çağrımız kutlu ceddimizin çağrısıdır. Çağrımız çiftçimizin, emeklimizin, işçimizin, şehit analarımızın, tüm mazlumların çağrısıdır. Çağrımız istikbale el ele, omuz omuza tek nefes halinde yürüyüş çağrısıdır. Bizim çağrımız, çağın akışını değiştirmeye sonuna kadar taliptir. "KÜRESEL EKONOMİ CÜCELEŞMİŞTİR" Zora dayalı ve silahla inşa edilen ekonomi politik sistemin, insanlığın beklentilerini karşılamaktan hızla uzaklaştığı görünmektedir. Dünya kapsayıcı bir vizyona, adil, barışçıl politikalara adeta muhtaçtır. Kapitalizmin ana siperi haline gelen sindirella ekonomisinin sonuna gelinmiştir. Ahlaki olmayan, insani değerlerle bağdaşmayan piyasa uygulamalarını köklü şekilde sorgulamaktan, ekonomik özgürlük, ekonomik adalet kapsamında A'dan Z'ye revize etmedikten sonra varılacak yer yine krizdir. İnsanlığın yeni bir vizyona ihtiyacı vardır ve bu ertelenemez boyuttadır. Yatırımların hedefinde kaynak verimliliği, iklim uyumu yer almalıdır. Uyuklayan bir bakışla altımızdan kayıp giden dünyayı seyretmemiz sorumlu anlayışımızla ters düşecektir. Bu dünya bizim de dünyamızdır, deve kuşu gibi başımızı kuma sokmamız düşünülemeyecektir. Dünyaya karşı kapanmak ve içe dönmek demek, Allah'ın kelamını anlatmaktan ve savunmaktan vazgeçmek demektir. Buna da olurumuz yoktur, hep umutlu olacağız. Biz yeryüzünde unutulmuş bir savaşın kayıp askerleri değiliz. İyiliğin asıl manası bireysel değil toplumsal olmasıyla tezahür edecektir. Bugünkü tüketim toplumu küresel bir toplumdur. İçinde zenginlik adalarıyla yoksulluk havuzları bulunmaktadır. Gemisi kurtaran kaptan iddiaları, yıkıcı rekabetler, sonlu bir hayat içinde sınırsız servet iştahı felaket habercisi haline dönüşmüştür. Herkese fayda sağlayacağı iddia edilen damlama ekonomisinin aslında bir dolandırıcılık olduğu Oscar ödüllü bir iksidatçı tarafından itiraf edilmedi mi? Küresel ekonomi cücelemiştir, motoru teklemiştir. Küresel ekonomi fırtınalı bir havada, bozuk pusulayla yolunu bulma çabasındadır. ABD, Birleşik Krallık ve Almanya faiz silahına sarılmışlardır fakat silahtaki mermi azalmaktadır. Gıda ve enerji fiyatları küresel enflasyonu çıkarmaktadır. Gıda krizinin geri planında bu ve buna benzer yüksek düzeyli tehditvari açıklamaların hiç mi payı yoktur. NATO Genel Sekreteri'nin sözlerini neye yorumlamalıyız. Gıda sorunu yaşanıyorsa bunun sorumlusu küresel emparyalizm değil midir? Bunlar kime ne anlatmanın merağındadır. Tahıl koridorunun inşasıyla ilgili çabalara destek verilmesi gerekirken Fransa Cumhurbaşkanı'nın Kiev'e gitmesi ve Romanya üzerinden bir yol açılmasını istemesi bize göre yamyamlıktır. İnsanlar aç kalmış, açıkta kalmış, sözde gelişmiş ülkelerin umrunda değildir. Bu aşamada Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları tüm dünyada hissedilmektedir. Mısır, bu olumsuz gelişmelerden en çok mağdur olan ülkelerin başında gelmektedir. TÜSİAD'A SERT TEPKİ: TÜRK OLAMIYORSUNUZ BARİ İNSAN OLUN Mühim olan Türkiye'nin alacağı pozisyon, üstleneceği tarihi roldür. Türkiye ekonomisinde pireyi deve yapan siyasi sefillerin dünyanın nereden nereye geldiğini göremedikleri ortadadır. Türkiye pozitif olarak ayrışırken yatırım, üretim alanlarında bir adım öne çıkmaktadır. Gıda krizinin bize yansımasını en aza çekmemiz mümkündür. Patates, soğan, patlıcan fiyatlarını abartanlara diyorum ki biraz vicdanınız kaldıysa, kimin tarafında olduğunuzu açıklayın. Kimlerin değirmenine su taşıdığınızı söyleyin. İşte görüyorsunuz TÜSİAD Başkanı işi gücü bırakıp İsveç ve Finlandiya'nın yanında saf tutmuş. TÜSİAD'ın mensubiyet duyduğu ülke neresidir. Bir kez olsun milli olsun. Boş yapmayın, Türk de olamıyorsanız bari insan olun. TÜSİAD'ın selam durduğu İsveç, Kandil'in finans bankasına dönüşmüştür. Zillet ittifakı ile İsveç bu durumdan mutlu mudur? Brüksel'de toplanan NATO Savunma Bakanları toplantısında PKK'nın elindeki silahların Sayın Akar eliyle mutahaplarına gösterilmesi ihanet çetesinin nerelere ulaştığının göstergesidir. Toplumsal bünyeyi ur gibi saran şiddet vakalarında bir türlü azalma, zayıflama emaresi görülmemektedir. Vahşet haberleri, seri cinayetler maalesef milli vicdanı derinden yaralamaktadır. Bazı diziler, Magazin programları hepimizi rahatsız etmektedir. Netflix'de küfür ve en samimiyetsiz esprilerin yer aldığı, sözde komedyenlerin olduğu diziler artık haddini aşmıştır. Küfür etmenin neresine güleceğiz? Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran ucube dizi sahnelerinin neresini beğenip takdir edeceğiz? Sebze ve meyve fiyatlarını eleştirip, dar gelirli bir ailenin 1 aylık mutfak harcamasını 1 saatte harcayıp gününü gün edenler, vur patlasın çal oynasın havasıyla, tatlı su solcuların, meyhane devrimcilerin, 'Böyle ekonomi olur mu?' diye sorup yatlarla dolaşan, katlarla dolaşan, cebi sonradan para görmüş demokratların bize anlatacak hiçbir şeyi olamaz. Mahkemeler cinayet davalarında süratle karar vermeli, iyi hal indirimi veya bir başka sebeple canilerin ceza indirimine izin verilmemelidir. Gerekiyorsa idam cezası bile tartışmaya açılmalıdır. Kadınlara yönelik cinayetlerin tekrar tekrar gösterimine kesinlikle izin verilmemeli. Milli ve manevi değerlerimizi hedef alan dizi-filmler hayatımızı zehirlemektedir. Şiddeti kışkırtan roller, aile birliğimizi doğrudan çürütme risk ve tehlikesi yaşatmaktadır.

1 yıl önce

İngilizlerden insanlık dışı uygulama: Mültecilere elektronik kelepçe takacaklar

İngiltere, İngiliz Kanalı üzerinden veya hükümetin "tehlikeli rotalar" dediği diğer yollardan küçük teknelerle gelen bazı sığınmacılara elektronik kelepçe cihazları yerleştirmeye başlayacak. TRT Haber'in Washington Post' dayandırdığı haberde; İngiltere'ye yasa dışı şekilde giren göçmenleri, sığınma başvurusu değerlendirme sürecinde Ruanda'ya gönderme planı AİHM tarafından durdurulan Boris Johnson hükümeti, yeni planı devreye soktu. İngiliz Kanalı üzerinden veya hükümetin "tehlikeli rotalar" dediği diğer yollardan küçük teknelerle gelen bazı sığınmacılara elektronik etiketleme cihazları yerleştirmeye başlanacak. Ruanda'ya gönderilmelerine itiraz İçişleri Bakanlığı'nın bir yıllık pilot olarak nitelendirdiği ve bu hafta başlayacak plan, sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalan yetişkinleri kapsayabilir, bazılarına sokağa çıkma yasağı uygulayabilir veya yeni kurallara uymayanların gözaltına alınmasına ve yargılanmasına izin verebilir. İçişleri Bakanlığı açıklamasında, 'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) durdurma kararına rağmen, Ruanda'ya gönderme icraatından vazgeçmeyen hükümetin bir sonraki uçuşa hazırlandığı' vurgulanarak şöyle denildi: "Yasaların izin verdiği kadar çok sayıda kişiyi gözaltında tutacağız, ancak mahkeme, geçen salı günkü uçuşta olması gereken bir kişinin serbest bırakılmasına karar verirse, eğer uygunsa o kişiyi elektronik takibe alacağız" dedi. İçişleri Bakanlığı açıklamasında, 'Ruanda'ya gönderilme kararına itiraz edenlere' de elektronik kelepçe takılabileceğine işaret edildi.

1 yıl önce

Kan donduran raporu BM yayınladı! PKK/YPG'nin paravan örgütü DSG'nin kontrolündeki mülteci kampında onlarca insan öldürüldü

Batı'nın destek vermesi için terör örgütü PKK/YPG için paravan olarak kurulan DSG'nin kontrolündeki kamplarda, şiddet ve ölümler artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), son 18 ayda Suriye'nin kuzeydoğusundaki bir mülteci kampında 100'den fazla kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Ocak 2021'den bu yana, mülteci merkezinin "çok sert bir yer" haline geldiğini söyleyen BM'nin Suriye koordinatörlerinden İmran Rıza'ya göre, Irak sınırına yakın el-Hol kampında en az 106 cinayet belgelendi. ÇOĞU KADIN VE CİNAYETLER FAİLİ MEÇHUL Çok sayıda cinayet faili meçhul kalsa da Rıza, kurbanların "çoğunun" kadın olduğunu bildirdi. Kamp ve çevresindeki 56 bin mültecinin yaklaşık yüzde 94'ünün kadın ve çocuklardan oluştuğu, ailelerin çoğunun terör örgütü rejim ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan aileler olduğu belirtiliyor. El-Hol'deki mülteci bölgesi, ilk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında ABD ile Irak arasında kurulan ve daha sonra Washington'un Saddam Hüseyin'i devirmek için 2003 işgalinden sonra yeniden açıldı. 2016'da terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG, nüfusu giderek on binlere ulaşan kampı bölgesini ele geçirdi. Şu anda 27 bin Iraklı, 19 bin Suriyeli ve üçüncü ülkelerden 12 bin vatandaşın tutulduğunu söyleyen Rıza, bazı Iraklılar ülkelerine geri gönderildiğini, ancak birçok hükümetin vatandaşlarının evlerine dönmesine yardım etme konusunda hala isteksiz olduğunu belirtti. Rıza, "Orada nüfusun çoğunluğu çocuklar. Onlar masum. Onları al-Hol gibi bir yerde bırakırsanız, esasen onları bir geleceklerinin olmamasına mahkum etmiş olursunuz. Tek çözüm kampı boşaltmak." dedi.

1 yıl önce

İnsan Kaçakçılığı: İngiliz üniversitelerindeki yabancı öğrenciler ortadan kayboluyor!

İngiltere'ye öğrenci vizesi ile getirilen kişilerin kaybolması ve yüzlerce kilometre uzakta kötü koşullarda çalıştıkları tespit edildikten sonra üniversiteler insan kaçakçılığı konusunda alarma geçmeye çağrıldı. Yayımlanan bir raporda, öğrenci vizelerinin insan ticaretini kolaylaştırmak için kullanıldığı ve bu konuda dikkatli olunması gerektiği söylendi. İngiltere'de emek sömürüsü için önde gelen istihbarat kurumu Gangmasters and Labor Abuse Authority tarafından yayımlanan bir rapora göre, Greenwich, Chester ve Teesside üniversitelerindeki Hintli öğrenciler İngiltere'ye geldikten kısa bir süre sonra derslere katılmayı bıraktılar. ZORLA ÇALIŞTIRIYORLAR Yapılan başka bir araştırmaya göre İngiltere'ye gelen öğrencilerin pasaportlarına el konulduğu tespit edildi. Hindistan'dan gelen ve çok az İngilizce konuştuğu bildirilen öğrencilerin, 24 saatlik vardiyalarda ara vermeden çalışmaya zorlandıkları ve yemek yiyemedikleri iddia edildi. Londra merkezli bir yardım kuruluşu Focus on Labor Exploitation'da araştırma müdürü olan Meri Ahlberg, öğrenci vizesi alan kişilerin kötüye kullanılmasının İngiltere'de işgücü kıtlığı nedeniyle büyüyen bir endişe olduğunu söyledi.

1 yıl önce

‘Ben bir insanım’ diyerek ırkçı söylemlere isyan eden Suriyeli Ahmet Kanjo: ‘Yaşadığım olay Türk halkını temsil etmiyor’

https://twitter.com/benbirinsanim_/status/1550239864028815362?s=21&t=jmwZ9FL3KiMuulZh7KlvrQ İstanbul’daki bir sokak röportajında Suriyeli genç Ahmet Kanjo‘ya, kalabalığın gösterdiği tepki sosyal medyada gündem oldu. Ahmet Kanjo gösterilen ırkçı tepkilere “Ben 17 yaşında bir öğrenciyim. Dilencilik yapmıyorum. Haftada 2 gün part-time çalışıyorum. Dershanenin taksidini veriyorum. Bana yapılan ırkçılıktan dolayı ben okuldan çıktım. Ben 9. sınıfta birinciydim” sözleri ile yanıt verdi. https://twitter.com/10larmedya/status/1549691635482722306?s=21&t=jmwZ9FL3KiMuulZh7KlvrQ “TÜRK HALKINI TEMSİL EDEN KİŞİLER DEĞİL” Ahmet Kanjo sosyal medyada gündem olan olay ile ilgili A Haber’e yaptığı açıklamada, “Orada herkes bana tepki göstermişken, kendimi biraz sıkışmış hissettim. Oradaki videodaki kişiler, bütün Türk halkını temsil eden kişiler değil. Orada kötü muamele görmüş olsam da, sosyal medyadaki yorumlara bakınca insanların benimle beraber olduğunu gördüm” sözlerini kullandı.

1 yıl önce

'Ben bir insanım' sözüyle gündem olmuştu! 17 yaşındaki Suriyeli genç Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlandı

İstanbul Üsküdar’da gerçekleştirilen sokak röportajında kendisine yöneltilen ırkçı ve nefret içerikli sözlere “Kimim ben? Ben bir insanım!” diyerek tepki gösteren 17 yaşındaki Suriyeli Ahmet Kanjo Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ağırlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mustafa Akış tarafından külliyeye davet edilen Kanjo, babası ile birlikte Ankara’ya geldi. Akış’la görüşmesinde Türkiye’ye geldikten sonra başından geçenleri anlatan Kanjo, okul hayatında başarılı biri olmasına rağmen ırkçı söylemler sebebiyle mobingle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Türkiye’nin gündemine oturan sokak röportajı sırasında etrafındaki insanların ‘Ne işin var burada’, ‘Yürü git konuşma fazla’, ‘Size o kadar gıcık oluyoruz ki...’, ‘Sustur şunu’, ‘Suriyeliler burada sapıklık yapıyor’, şeklinde tepki gösterdiğini hatırlatan Kanjo, bu tepkilere ‘Ben kimim, ben bir insanım’ diye bağırarak karşılık verdiğini anlattı. Kanjo “O anda ne dediğimi bilmiyordum açıkçası. Sosyal medyadaki ‘Ben bir insanım’ dediğimi de hatırlamıyorum. Sonra dinleyince fark ettim” dedi. MÜHENDİS OLMAK İSTİYOR Kanjo, Akış’a bir yandan üniversiteye hazırlandığını, bir yandan hamburgercide çalışarak ailesine destek olmaya çalıştığını söyledi. Mühendis olmak istediğini belirten Kanjo, sokak röportajında yaşananlardan sonra devlet yetkililerinden ve vatandaşlardan çok sayıda destek telefonu aldığını da anlattı. Kanjo ve babası ile yakından ilgilenen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Akış önümüzdeki süreçte Kanjo’nun okul hayatı için destek olacağını söyledi.

1 yıl önce

Binali Yıldırım: Göçmenleri istismar konusu yapmak ve siyasi şekilde nemalanmak insanlık ayıbıdır

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın Samsun programı sabah erken saatlerde başladı. İlk olarak Samsun Valiliğini ziyaret eden Binali Yıldırım, burada şeref defterini imzaladıktan sonra Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı'nın makamında protokol üyeleri ile sohbet etti. Akabinde Binali Yıldırım, AK Parti İl Danışma Meclis Toplantısı'na katıldı. "ANA MUHALEFET VE DİĞERLERİ BUGÜN GÖÇMENLER ÜZERİNDEN DERİN SİYASET YAPMANIN HEVESİ İÇİNDELERDİR" Katıldığı toplantıda partililere hitap eden Binali Yıldırım, "Göçmenleri istismar konusu yapmak, onların yaşadığı zorluklardan siyasi şekilde nemalanmak ayıptır. İnsanlık ayıbıdır. Her ülke zaman zaman zorluklarla karşılaşabilir. 89'da Balkanlar'da, Bulgaristan'da zorda olan vatandaşlarımızı hatırlayın. Yine Irak 1. Körfez Savaşı'nda olanları hatırlayın. Türkiye her zaman 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' mantığıyla hareket etmiştir. Bunlar gelip geçecektir. Göçmenleri iterek, engin sularda hayatlarını yok eden ülkeler, bir de göçmenlerin hayatlarını devam ettirebilmesi için alan açan ülkeler olarak tarihte yerini alacaktır. 2016 yılında Cumhuriyet Halk Partisi göçmenlerle ilgili bir rapor hazırladı. Raporda zehir zemberek iktidara eleştiriler var. 'Bu göçmenlere niye daha iyi yerler yapmıyorsunuz, niye şartlarını iyileştiremiyorsunuz, niye eğitim ve sağlıkları ile ilgili gerek tedbirleri almıyorsunuz' diye iktidarı yerden yere vuran ana muhalefet ve diğerleri bugün göçmenler üzerinden derin siyaset yapmanın hevesi içindelerdir" diye konuştu. "ULUSLARARASI PİYASADA TAHIL FİYATLARI SAVAŞ ÖNCESİ RAKAMLARA GERİLEDİ" Geçen günlerde İstanbul'da imzalanan "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi" imza töreni ile ilgilide konuşan Binali Yıldırım, "Dünyanın neredeyse çivisi çıktı. Önce pandemi çıktı, her şeyin ayarı bozuldu. Normal yaşam sürdürülemez hale geldi. Bütün tedarik zincirleri bozuldu. Kuzeyimizde 150 mil ötede bir savaş patladı. Bu savaşın en büyük bedelini Türkiye ödüyor. Çünkü en yakın biziz. Bütün bu badireleri rağmen Cumhurbaşkanımızın güçlü iradeleri ile üstesinden geliyoruz. Bütün dünya Ukrayna–Rusya savaşında tek güvenilir ülke olarak Türkiye'yi görüyor. Tek güvenilir lider olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı görüyor. Orada dini, mezhebi, rengi ne olursa olsun ölen çocuklar, sivillerdir. Biz diyoruz ki batıya iki yüzlülük yapmayın. Orta Doğu'da, Afrika'da, Kafkaslar'da karışıklık varken 3 maymunu oynarken burada tüm gücünüzü göstermeniz tamamen bir ikiyüzlülüktür. Savaş nedeniyle 26 milyon ton tahıl depolarda duruyor. Bu krizin büyümemesi için Türkiye inisiyatif aldı. İstanbul'da bir antlaşma imzalandı. Bu imza imzalanır imzalanmaz uluslararası piyasada tahıl fiyatları savaş öncesi rakamlara geriledi. Bu bile başlı başına insanlığa yapılacak en büyük iyiliktir. Biz savaş zenginliği peşinde koşan bir ülke değiliz" şeklinde konuştu. "ENFLASYON KÜRESEL BİR MESELE HALİNE GELDİ" Enflasyon konusuna değinen Binali Yıldırım, "Bugün bütün dünya sıkıntı içindedir. Hayat pahalılığı, fiyatların durdurulamaması, enflasyon küresel bir mesele haline geldi. Enflasyonu bilmeyen ülkeler bugün enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini kara kara düşünüyorlar. Hükümetimizin birinci görevi enflasyona karşı vatandaşlarımızı korumaktır. Öncelikli görevi de budur. Bu konuda adımlar atılmaya başlanmıştır. Bundan sonra da devamı gelecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz nice sıkıntıların üstesinden geldik, nice zorlukları aşa aşa bu günlere geldik. Bunlar da bir anı olarak geride kalacaktır. Bunu herkesin bilmesi lazım. Bu vesileyle tabi ki bakın ihracatımız bu sene 250 milyar dolara giriyor. Organize sanayi bölgelerimizde yer bulunamıyor, gümrük kapılarında kilometrelerce tır kuyrukları var. Türkiye her şeye rağmen, her şarta rağmen üretiyor, istihdam sağlıyor ve ihracatıyla ekonomisini güçlendiriyor. Tabii ki sabit gelirlilerimizin enflasyona karşı korunmasında esastır. Şu anda ona yönelik çalışmalarda yapılıyor. Memur emeklileri, işçi emeklileri, çalışanlara yönelik düzenlemeler ve bundan sonrada sosyal destekler artmaya, yeni yeni tedbirler hayata geçmeye başlayacaktır. Bütün bu yaşananların farkındayız gereğini de birer birer yerine getiriyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Aşamayacağımız hiçbir sorun yok. Çözemeyeceğimiz hiçbir mesele yok. Bunun bilinmesi lazım. Bugüne kadar nasıl dağ gibi sorunları dağ gibi çözümlere, hizmetlere dönüştürerek geldiysek bundan sonrada ülkemizi Cumhuriyetimizin 100. yılına taşıyacak iradeyi, gerekli çalışmaları, gerekli hazırlıkları yapıyoruz. İnşallah 2023'te de yeni zaferlerle, birlikte bu çalışmalarımızı taçlandıracağız" ifadelerini kullandı. İl Danışma Meclisi sonunda kendisine verilen hediyeyi kabul eden Binali Yıldırım, daha sonra bir dizi açılış programı için Samsun'un ilçelerini ziyaret etti. İl Danışma Meclisi'ne ayrıca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun milletvekilleri Fuat Köktaş, Orhan Kırcalı, Ahmet Demircan, Yusuf Ziya Yılmaz, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk, ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 20 21