14 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Kapadokya'nın yapısını bozanlara 200 bin lira ceza

Kapadokya Alan Başkanlığının Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan "Kapadokya Alanı Hakkında Kanuna Göre Verilecek İdari Para Cezalarına Dair Yönetmeliği" ile bölgede ceza uygulanacak fiiller ile ceza miktarları belirlendi. Yönetmeliğe göre, Kapadokya alanının tarihi ve kültürel değerleri ile jeolojik/jeomorfolojik dokusunun ve doğal kaynak değerlerinin korunmasına ve yaşatılmasına yönelik alınan tedbirlere aykırı fiiller için 50 bin ile 200 bin, alanın mevcut durumunu bozmayan ve yapısal uygulamalar içermeyen konulara ilişkin belirlenecek tedbirlere aykırı fiiller için ise 500 lira ile 5 bin lira arasında idari para cezası verilecek. Orman, Çevre, Kara Avcılığı ve Su Ürünleri kanunlarında yasaklanan fiillerin Kapadokya alanı sınırları içerisinde işlenmesi halinde bu kanunlarda tanımlanmış idari para cezaları iki misli artırılacak. Bir fiil ile birden fazla aykırılığın işlenmesi halinde bu aykırılıklara ilişkin en ağır idari para cezası uygulanacak.

2 yıl önce

Kara para aklama soruşturması kapsamında aranan Sezgin Baran Korkmaz Avusturya'da gözaltına alındı

Büyükelçi Ceyhun, Korkmaz'ın Avusturya'da gözaltına alındığı iddialarına ilişkin sorusuna, "Doğru. Bilgimiz var. Takip ediyoruz." cevabını verdi. Ne olmuştu? Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, geçen yıl SBK Holding ve holdinge bağlı 6 şirketin hesaplarında yaptığı incelemelerde, 132 milyon dolar kara para aklandığını belirlemişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, SBK Holding ve alt şirketlerinde yönetici olan 19 kişi hakkında gözaltı kararı verilmiş, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, İstanbul merkezli 4 ilde düzenlenen operasyonda, şüphelilerden 11'i gözaltına alınmıştı. Sezgin Baran Korkmaz'ın da arasında bulunduğu 8 şüphelinin ise yurt dışında olduğu tespit edilmişti.

2 yıl önce

HDP'ye kapatma davası: AYM ilk incelemeyi yarın yapacak

Yüksek Mahkemenin eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade ettiği HDP'nin kapatılması istemli iddianame, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden hazırlanarak AYM'ye gönderilmişti. Görevlendirilen raportörün ilk incelemeye ilişkin iddianamenin kabulüne yönelik olumlu yönde rapor hazırlamasının ardından heyet, yarın saat 10.00'da davaya ilişkin ilk incelemesini yapacak ve iddianamenin kabul edilip edilmeyeceğine karar verecek. Genel Kurul, ilk inceleme sırasında, partinin kapatılmasına beyan, faaliyet ve eylemleri ile neden olan ve iddianamede belirtilen kişiler hakkındaki siyasi yasak talebi ile partinin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına tedbiren bloke konulmasına karar verilmesi yönündeki talebi de ele alacak. Süreç nasıl işleyecek? Kabul edilmesi halinde iddianame, ön savunma için HDP'ye gönderilecek. HDP'nin Yüksek Mahkemenin tanıdığı süre içinde ön savunmasını vermesi gerekiyor. Ancak parti bu sürenin uzatılması için başvuruda bulunabilecek. Ek süre talebini Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Parti tarafından ön savunmanın verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin esas hakkındakini görüşünü sunacak. HDP yetkilileri sözlü savunma yapacak Bu görüş de HDP'ye gönderilecek. Daha sonra Anayasa Mahkemesince belirlenecek tarihlerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün sürecin ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı HDP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. 15 üyenin 10'unun oyçokluğuyla karar verilebilecek HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Anayasa'nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3'te 2 oy çokluğuyla yani 15 üyenin 10'unun oyuyla karar verilebilecek. Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete'de yayımlanacak. Anayasa Mahkemesinin, siyasi yasak istenen partililerin beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde, bu kişiler kesin kararın Resmi Gazete'de gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamayacak.

2 yıl önce

AYM, HDP'nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul etti

HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, iddianamenin kabulüne karar verdi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada iddianamenin oy birliğiyle kabulüne karar verdi. HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmedildi. Yüksek Mahkeme'nin, eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade ettiği HDP'nin kapatılması istemli iddianame, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden hazırlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden gönderdiği iddianamenin ilk incelemesi tamamlandı. Anayasa Mahkemesi raportörünün, iade gerekçesindeki eksikliklerin giderildiği tespitini yaparak iddianamenin kabulü yönündeki hazırladığı raporu ve Başsavcılığın iddianamesini yeniden inceleyen heyet, iddianamede eksiklik tespit etmeyerek oy birliğiyle kabulüne karar verdi. Heyet, ilk inceleme sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tedbir talebini de ele aldı. Yüksek Mahkeme, Başsavcılığın HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebini de bu aşamada reddetti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: Eren-11 Operasyonları kapsamında 2 bölücü örgüt mensubu silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; “Eren-11 Operasyonları kapsamında, Bitlis-Hizan kırsalında, İl Jandarma Komutanlığına bağlı Jandarma Komando ve Jandarma Özel Harekat (JÖH) birliklerince J-İHA, J-SİHA ile Hava Kuvvetlerinin desteğinde icra edilen operasyonda, 2 bölücü örgüt mensubu silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

2 yıl önce

Genel Başkanı Devlet Bahçeli: HDP hiçbir ad altında açılmamak üzere kapatılmalıdır

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: "İçinde yaşadığımız toplumda farklı çıkarları, şartları paylaşmaktan çıkan görüşler, çözüm önerileri vardır. Muhkem bir demokrasi kültürü bu yolla vasat bulacaktır. Demokrasinin var olabilmesi, işlevsellik kazanabilmesi sözle değil, öz ve içerik açısından benimsenmesiyle mümkündür. Sosyal ve siyasal yapıda farklılıklara saygı duyularak serbestçe ifade edilmesidir. Türk demokrasisine bu zaviyeden baktığımızda sağlıklı iktidar-muhalefet ilişkilerinin kurumsallaşmaması yatmaktadır. Partimiz yıllardan beri uzlaşma kültürünün eksikliğine vurgu yapmış, yeni bir siyaset anlayışının yerleşmesine önayak olmuştur. "MİLLİ İRADE GASPIDIR" Cumhur İttifakı'nın gayesi yeni sistemin kökleşmesini temin etmek, siyasetteki katılıkları yumuşatarak kutuplaşmaları törpülemektir. MHP uzlaşma kültürüne sahip olmayan siyasi partilerin toplumsal huzursuzluğu derinleştirdiğine inanmaktadır. Türkiye'nin çok partili demokrasi tecrübesinde 75 yıl geride kalmıştır. 1946'dan 2021'e uzanan zor ve sancılı süreçte demokrasi ve siyasi etik tartışmaları sıcaklığını korumuştur. İtiraf ile ifade edelim ki, Türk demokrasisinin 75 yıllık yolculuğunda güçlü temellere kavuşmasında önemli mesafe kat edilmiştir. Amacı ülkeye ve millete hizmet olan siyasetin ahlaki değerlerle bezenmesi bizim için mecburiyettir. Seçimlerin menfaat ve ihtiras yarışına dönüşmesi namuslu siyaset anlayışına dönüşmeyecektir. Vatandaşlarımızın aldatılması, umut tacirliğinin kamçılanması, halk dalkavukluğunun öne çıkması açıkça millet iradesine fesat karıştırmaktır. Bu milli irade gaspıdır. "BELEDİYELER ÖZERK YÖNETİM DEĞİLDİR" Gerçekte dürüstlük pahalı bir mülktür. Zillete düşmüş ucuz insanlarda asla bulunmayacaktır. CHP'nin 18-20 Haziran tarihinde düzenlenen belediye başkanları çalıştayı açılışında konuşan Kılıçdaroğlu yine baltayı taşa vurmuştur. Siyasi hıncına yenilen bu zatın ne sözü sözdür, ne siyaset anlayışı ülke ve millet yararınadır. Türkiye Cumhuriyeti egemenlik yetkilerini aracısız, doğrudan kullanmaktadır. CHP'li belediyeler özerk yönetim değildir. Nüfusun yüzde 54'ünün CHP'li belediyeler tarafından yönetildiğini vurgulamak potansiyel bir ayrımcılığın, devlet içinde devlet varmış gibi değerlendirme yapmanın şeklidir. Kılıçdaroğlu'nun ağzındaki bakla zehirlidir. Kılıçdaroğlu 4 milyon 550 bin haneye ayni yardım, 1,5 milyon haneye nakdi yardım yaptıklarını, borcu olanların suyunu kesmediklerini, 150 milyondan fazla maske dağıttıklarını duyurmuştur. Kılıçdaroğlu, bildiğimiz kadarıyla hazine bulmadı, mirasa konmadı, darphane kurmadı. Faturayı da cebinden ödemedi. İhtiyaç sahiplerine ne verildiyse helali hoş olsun. Ortada övülecek bir şey yoktur, her belediye başkanı gereğini yapmıştır. Bu ayıplı bir siyasettir. Biz hangi Kılıçdaroğlu'nun sözüne itibar edelim? Covid-19 boyunca yatağa aç girenlerden şikayet eden, yardım yapılmadığından bahseden Kılıçdaroğlu'na mı kulak verelim, yoksa 5 milyon haneye yardım yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu'nu mu ciddiye alalım? Bu Kılıçdaroğlu'nun kaç yüzü vardır? Merkezi hükümetin ve diğer belediye yönetimlerinin desteklerini hesaba kattığınızda ekonomik zorlukların bütçe imkanınca göğüslendiği anlaşılacaktır. CHP yönetiminin sosyo-ekonomik iddiaları çürümüş olacaktır. "DOST KATALOĞUNDA KİMLER VAR" Biz demiyoruz ki her şey güllük gülistanlıktır. CHP yönetiminin söylediği gibi kötümser bir Türkiye tablosu söz konusu değildir. Bizim askıda ekmek kampanyamızı tenkit edenler, askıda fatura uygulamasına geçtiler. Yapanı alkışlarız. Millet için varız, millete hizmet aşkıyla doluyuz. Devletin kasası milletin kesesi üzerinde hiç kimsenin istismar düzeneği kurmasına göz yummayız. Sanatçılara yardım yapıldığı söylenmiştir, bunlar kimlerdir? Kılıçdaroğlu'nun dost kataloğunda isimleri yazılı mıdır? Bu dost edebiyatının da suyu çıkmıştır. PKK'nın, FETÖ'nün, DHKP-C'nin, dış güçlerin sıralamadaki yeri neresidir. İktidara dostlarla değil, milletle ulaşılır. Terörist Demirtaş Kılıçdaroğlu'nun dostu mudur, Karayılan dost kategorisinde midir? Muharrem İnce dostlardan mıdır? Tavsiyem, akşamları video çekip paylaşmak yerine, Zeki Müren'in Eski Dostlar şarkısını dinleyerek kendisini avutmasıdır. Kılıçdaroğlu dost desin kıvransın, biz millet diyeceğiz, Türkiye diyeceğiz. Onlar dostlarıyla iktidar olacağız ezberine takılsalar ne yazar, biz cumhur ile Türkiye'yi geleceğin süper gücü yapacağız. TERÖRLE MÜCADELE Adalet bir sonuç değil, kutlu bir yolculuktur. Kuvvetsiz adalet, adaletsiz kuvvet iki büyük felakettir. Tarihin her döneminde Türk milleti adaletiyle sivrilmiş, adından, şanından gururla bahsettirmiştir. Terörle mücadelede başarının önündeki en önemli engellerden birisi bölücülüğü masum talepler olarak görmek isteyenlerin varlığıdır. Çağımızda terörizmin karanlık oyunların etkili vasıtası olduğu açıktır. Terör eylemlerinin de hedef alınan ülkeleri istenilen düzeye getirmek için stratejik senaryoların kirli yüzü olduğu bilinmektedir. Millet varlığına kast eden PKK terörüyle, teröristlerin imhası en üst seviyede büyük bir fedakarlıkla yürütülmüştür. Ülkemiz başka sahalara ayrılması gereken maddi imkanlarını terörle mücadeleye aktarmış, bu konuda da kayıplar yaşamıştır. Yıllardır süren bu eylemlerin arkasındaki stratejik nedenleri, küresel aktörleri, yerli işbirlikçileri dikkate almadan yapılacak yorumların asla doğru olmayacağını düşünüyorum. PKK terörünü silahsız bölücülükten bağımsız düşünmek, tek tek ele almak hepimizi yanlış sonuçlara götürecektir. Aslında kökleri Osmanlı İmparatorluğu'na dayanmasına rağmen 1984 yılında ortaya çıkan bölücülüğün PKK terör örgütünün yıllar içinde aldığı boyut, bir projenin parçası haline getirmiştir. "HDP PARTİ, MARTİ DEĞİLDİR" Türkiye PKK'nın ve bölücülüğün arkasındaki küresel aktörleri, muhataplarının yüzüne vurmuştur. NATO liderler zirvesinde, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ABD Başkanı'na yaptığı budur. ABD'nin müttefik olarak PKK/YPG'yi mi Türkiye'yi mi gördüğü sormuştur. Küresel aktörler tarafından bölücülük ve silahlı uzantıları yıkım enstrümanı olarak görmek mümkün olmayacaktır. ABD'nin son 30 yılda Irak'a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleriyle birlikte değerlendirdiğimizde Türkiye'yi kıvama getirmek için kullanılan bölücülük oyunu ortaya çıkacaktır. Parti görünümlü bölücü odağının kumanda odası zalimlerin kontrolündedir. HDP silahsız bölücülüğün maşası olarak görevlendirilmiştir. HDP'nin PKK'dan, PKK'nın HDP'den hiçbir farkı olmadığı gerçeği ortaya çıkacaktır. AYM'nin HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı kabul etmesi hayırlı bir gelişmedir. Kılıçdaroğlu kimin yanındadır, kimin tarafındadır? Bölücülüğü, terörü mü destekliyor? HDP parti marti değildir. HDP kapatılmalıdır, yöneticileri üzerinde hukuk ve adalet etkisini göstermelidir. Bu vatanı korumak yalnızca Anadolu'nun kavruk yüzlü delikanlılarının mıdır? Ne yapıyor bohem hayatın müdavimleri? Bodrum'da, Nişantaşı'nda nasıl caka satıyorlarsa bir zahmet bu külfete de dayanmayı denesinler. Ailelerinden biri teröre kurban gitseydi, böyle konuşmaya yürekleri el verecek miydi? İzmir HDP İl Binası'na yapılan saldırı alçak bir komplo olarak değerlendirilmelidir. TÜSİAD'A TEPKİ NATO'nun 2030 vizyon belgesine yapılan atıfta, ittifakın siyasi boyutunun güçlendirileceği, demokrasinin destekleneceği kayıt altına alınmıştır. Hiç kimse ne var bunlarda demesin, zarfa değil, mazrufa bakmak; maskeli küresel senaryonun devreye alınmaya çalışıldığını görmek sorumlu bir siyasettir. TÜSİAD Başkanı hemen pozisyon almış, hükümeti, ekonomiyi, hukuk ve demokrasi konusundaki eleştirilerini sıralamıştır. TÜSİAD hukuk devletiyle hiçbir şekilde bağdaşmayacak ilişki ağlarından şikayet etmiştir. TÜSİAD'ın dış telkinlere değil, milletimizin gerçeklerine saygı ve riayeti paradan daha önemli bir şeref meselesidir. "BU KATİL GERÇEKTE KİM?" Öyle bir gün seçilmiştir ki planlı toplantı iptal edilmiş, tek bir yönetici yoktur. HDP'liler araziye uymuşlar, kayıplara karışmışlardır. Olayın vuku bulduğu gün, asıl şahsın yerine kızı binaya gelmiştir. Deniz Poyraz'ın çay ile domates Türkiye aleyhtarlarının propaganda görseli olarak kullanılmıştır. Katilin bozkurt işareti yapan fotoğrafı anında servis edilmiştir. Bir taşla daldaki birden fazlaki kuşun vurulması hedeflenmiştir. Bu katil gerçekte kimdir? HTS kayıtları çıkarılmış mıdır? Bağlantıları kimleri işaret etmektedir? HDP'yi masumlaştırıp, partimizi, Cumhur İttifakı'nı suçlamak üzere bina edilen bu olayın altı üstü araştırılmalıdır. Kimin elinde ne bilgi, belge varsa adli makamlara teslim etmek durumundadır. Kılıçdaroğlu, 'Deniz'i öldürdüler, istiyorlar ki hiçbir genç mutlu olmasın' sözlerini neye dayanarak söyleyebilmiştir? Kılıçdaroğlu ne dediğinin şuurunda mıdır, 'haydut devlet' nedir? Son yıllarda uluslararası literatüre giren kavramlar genellikle hedef ülkeleri yalnızlaştırmak için kullanılmaktadır. "DENİZ POYRAZ KİM, BEN SÖYLEYİM" "ÖLDÜRÜLEN DENİZ POYRAZ, MİLİS İŞBİRLİKÇİSİDİR" İzmir'deki cinayetin ardından Türkiye'ye pusu kurmak isteyen haydut devletler yok mudur? Kılıçdaroğlu kime hizmet etmektedir? Dış politikayı 180 derece değiştereceklerini söyleyenler, bunları duymuş mudur? HDP eş başkanları 'katil devlet' sloganları atan alçakları kimler doldurmuştur? Kılıçdaroğlu'na 'haydut devlet' kavramını yerleştiren bu işin neresindedir? Katil ithamları soysuzluktur. Deniz Poyraz'ın kim olduğunu ben söyleyim, PKK'nın kırsal katılım sorumlusu, PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden milis işbirlikçisidir. Köy, kasaba ve şehirlerde yalnız görülen kişileri örgüte devşirmeye çalışan terörist demektir. Bu milis işbirlikçinin babası ise, herkesi şok eden açıklamalarda bulunmıştıur. 'Deniz benim değil, Kürdistan'ın denizidir.' İzmir'in göbeğinde bir PKK'lıyı arayıp bulamayacağı propaganda imkanı bulmuştur. Bu milis işbirlikçinin babası ise bir nevi canlı bomba gibi patlamıştır. Dağda bir aslan biliriz, o da şerefli Türk askerimiz, şerefli Türk polisimizdir. Eli silahlı vaziyette dağlarda gezenler görüldüğü yerde indirilecek açık hedeflerdir ve çakalın asıl suretleridir. Suçsuz, günahsız Aybüke öğretmenimiz şehit edilirken nerelerdeydiniz? Hiç sesiniz çıkmış mıydı? Ya Eren Bülbül, ya Necmettin Öğretmeniniz, emzikli bebekleri hatırlayanız kaldı mı? Alayınıza millet adına soruyorum, Deniz Poyraz'a sahip çıktınız, bu milletin çocuklarına sahip çıkabildiniz mi? Kan içen vampirlere sırtınızı dönün, teröristlere şamarı indirin. Birileri Türk-Kürt çatışmasının düşünü kuruyorsa, bu düşten kabusla uyandırmak bizim için hayat memat meselesi olacaktır. Kılıçdaroğlu'na diyorum, yabancı dostlarının tuzağına düşme. HDP'ye diyorum, emparyalistlerin ağına düşmeyin. Set olacağız, bariyer olacağız, baraj olacağız, kale olacağız, sur olacağız, Plevne'deki direniş, Kocatepe'deki dirayet olacağız. Zilletin önünü keseceğiz, oyunlarını bozacağız.

2 yıl önce

MHP'den Ali Babacan'a zehir zemberek sözler: “Satış ustası, dönüş uzmanı...Haydi başka kapıya!”

HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun TBMM'ye dönmesiyle ilgili açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’li Gergerlioğlu hakkında vermiş olduğu karar terörizme örtülü destektir” dedi. Bahçeli'nin bu açıklamasını eleştiren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak "Krizlerin ortağı, Anayasa Mahkemesi’ni yine tehdit etti. Ben de bir kere daha hatırlatıyorum" diyerek 8 Temmuz'da yaptığı bir paylaşımı yeniden gündeme getirdi. "Anayasa Mahkemesi’nin kararları herkes için bağlayıcıdır, istisnası yok. Hele hele anayasada ‘Bahçeli hariç’ diye bir hüküm de yok.” sözlerinin yer aldığı paylaşıma MHP cephesinden yanıt geldi. MHP'Lİ YÖNTER: HAYDİ BAŞKA KAPIYA! Babacan'a zehir zemberek sözlerle cevap veren MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter, "Kriz yok ki ortak olalım...Seni kandırmışlar, kafeslemişler, iyi keklemişler!" dedi. Yönter, sözlerini şöyle sürdürdü: "Selamsız Babacan aynı anda iki tarafı idare eden çok yüzlü, itibarsız ve güvenilmez yabancı dokumasıdır...Türk siyasetinin utanç vesikası, satış ustası, dönüş uzmanıdır...Haydi başka kapıya!"

2 yıl önce

28 Şubatçılar için itiraz kapısı kapandı…

Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen 28 Şubat davasında, aralarında dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ve Genelkurmay Harekat Başkanı Çetin Doğan’ın da olduğu 14 kişiye verilen müebbet hapis cezalarını onamıştı. Bazı sanık ve avukatları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na taşınması için karara itiraz edilmesi talebinde bulundu. Talebi değerlendiren Yargıtay Başsavcılığı, karara itiraz edilmeyeceğini bildirdi. Başsavcılığın yazısında, değerlendirmelerinin yasaya uygun olduğu, onama kararı veren daire kararında da bu hususların gerekçeli şekilde açıklandığı ifade edildi. Başsavcılık, 16. Ceza Dairesi’nin onama kararına itirazı gerektirir maddi ve hukuki bir sebep bulunmadığından itiraz yoluna gidilmediğini kaydetti. CEZAEVİNE KONULACAKLAR Yargıtay Başsavcılığı’nın bu kararından sonra dosyayı Ceza Genel Kurulu’na taşıyacak bir merci de kalmamış oldu. Böylece Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nin onama kararı kesinleşmiş oldu. Bu kapsamda daire kararı Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilecek. Mahkeme de hakkındaki mahkumiyet kararı onanmış sanıklar yönünden yakalama kararı çıkartacak. 28 Şubat postmodern darbesinin aktörleri, cezalarının infazı için cezaevine konulacak.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 47 48