17 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi'nde yeni provokasyon girişimi!

Boğaziçi Üniversitesi yönetimi; güvenlik ve sağlık risklerini gözetilerek sabah erken saatlerde rektörlük kampüs girişlerine pazartesi sabah saat 07.00'ye kadar giriş kısıtlaması kararı aldı. 30 ÇADIR KURUP ALKOLE BAŞLADILAR Dün akşam eylemci öğrencilerin Güney Kampüs Meydanı'nda 30 kadar çadır kurduğu, izinsiz konser organize ettiği ve gizlice kampüse soktukları alkolleri tüketmeye başladığı öğrenildi. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ UYARDI Boğaziçi Üniversitesi yönetiminin eylemci öğrencileri uyardığı öğrenildi. Öğrencilerin dağılmaları, yaptıklarının yasal ve uygun olmadığı, kamusal alanı toplu halde izinsiz ve uygunsuz şekilde kullandıkları ifade edildi. ÇADIRLAR TOPLANMADI, TARİHİ BİNANIN KAPISI KIRILDI 80-100 kadar eylemci öğrenci Güney Kampüs Meydanı'na kurmuş oldukları çadırlarını toplamayarak kalmakta ısrar ettiler. Eylemci öğrenciler, yine gece saatlerinde Güney Kampüs'te bulunan tarihi binalardan birisinin iki farklı kapısına zarar verdiği ve kapıyı kırarak bina içine girdikleri tespit edildi.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Haiti Devlet Başkanı Moise suikast sonucu hayatını kaybetti

Yerel basında çıkan haberlere göre, Haiti Devlet Başkanlığı konutundan yapılan açıklamada, Moise, TSİ 05.00'te evinde kimliği belirsiz silahlı kişilerin saldırısına uğradı. Açıklamada, Moise'nin saldırıda hayatını kaybettiği, eşi Martine Moise'nin ise yaralandığı ve hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Bir süredir siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu Haiti'de Moise, şubat ayında gazetecilere yaptığı açıklamada "hayatına yönelik bir girişim olduğunu" olduğunu söylemişti. Moise, "Kasım 2020'den bu yana yürütülen bir kumpasın tespit edildiğini" ve olayla ilgili 20 kişinin gözaltına alındığını belirtmişti.

2 yıl önce

Haiti'de suikast sonrası yeni başbakan belli oldu

Haiti'de Devlet Başkanı Jovenel Moise'nin 7 Temmuz'da başkent Port-au-Prince'de bulunan özel rezidansında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ülke siyasetinde görevler yeniden düzenleniyor. Ülkede geçici olarak başbakanlık görevini üstlenen Claude Joseph'in istifa etmesinin ardından, yerine Moise'nin öldürülmeden birkaç gün önce başbakan olarak atadığı Ariel Henry göreve geçti. Henry'nin görevi devralmasının ardından ülkede yeni bir hükümet kuruldu. Henry, başkent Port-au-Prince'de düzenlenen bir törenle yeni hükümet üyelerinin isimlerini açıkladı. başbakanlıktan istifa eden Claude Joseph, dışişleri bakanlığı görevini üstlendi. Törende Moise için 1 dakika saygı duruşunda bulunuldu ve suikast lanetlendi.

2 yıl önce

FETÖ’ye tahliye suikast olur

Ana muhalefetin KHK’lılara 15 Temmuz arifesinde verdiği dosyalarını yeniden ele alma teminatına CHP içinden tepki yükseldi. Başını eski CHP Genel Başkan Yardımcıları Yılmaz Ateş ve Şahin Mengü’nün çektiği CHP Ulusal Birlik Hareketi yaptığı açıklamada “Muhalefetin, terör örgütleri uygulamalarından hüküm giyenlere yeniden yargılanma yolu açacağını, bir anlamda af getirecekleri söylem ve uğraşları demokrasiye suikasttır” dedi. İYİ NİYETLİ DEĞİL Ulusal Birlik Kadro Hareketi, gündeme ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. CHP yönetiminin FETÖ’cülere verdiği teminatın da değerlendirildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Muhalefetin, terör örgütleri uygulamalarından hüküm giyenlere yeniden yargılanma yolu açacağını, bir anlamda af getirecekleri söylem ve uğraşları demokrasiye suikasttır. Terör örgütleri bu ülkeye büyük zararlar verdi. Bu zarar ve tahribatın onarılma sürecinde, operasyonların devam ettiği, terör örgütlerinin çözülmek üzere olduğu bir dönemde, başlatılan erken seçim, arkasından da ‘Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarının mağduriyetini gidereceğiz’ kampanyalarını iyi niyetle açıklama olanağı yoktur. CESARET VERME GİRİŞİMİ Çünkü bu terör örgütleri, emperyalist güçlerin Türkiye’yi bölme ve işgal etme veya teslim alma operasyonunun kullanışlı örgütleridir. Verilen tavizlerin bu terör örgütlerini hedeflerinden vazgeçirtmediği gibi, bundan sonra verilecek tavizler de vazgeçirmeyecektir. Bu gerçekler ortada iken, terör örgütlerini cesaretlendiren girişimler, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, demokratik laik Cumhuriyet’e kurulan bir tuzaktır. Cumhuriyeti kuran partinin, Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya kendisini adayan terör örgütlerine cesaret verme girişimleri kabul edilemez. Bu tuzağa başkaldırmak Cumhuriyet Halk Partililerin ötelenemez bir görevi olduğuna inanıyoruz.”

2 yıl önce

İYİ Parti kaynaklı mülteci provokasyonu tutmadı

Twitter ve Ekşi Sözlük’te İYİ Parti kaynaklı paylaşınan görsellerin 2019 yılında yine bir provokasyon girişimi için kullanıldığı bilgisine ulaşıldı.

2 yıl önce

“Provokasyon var mı, var. Bunların hepsine göğüs gereceğiz”

Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli yaptığı açıklamada, yangınlarla ilgili son durumu paylaşarak,  Muğla'da 5 yangın devam ediyor. 38 ilde 163 yangın çıktı. 152 tanesi söndürüldü" dedi. Pakdemirli konuşmasında şunları söyledi:  'MARMARİS'TE BELLİ BİR NOKTADA PARLAMA VAR' Ekiplerimiz biraz risk aldı. İyi bir noktaya gidiyoruz. Muğla'da 5 yangın devam ediyor. 38 ilde 163 yangın çıktı. 152 tanesi söndürüldü. Marmaris'te belli bir noktada parlama var. Köyceğiz'de yangın devam ediyor. Kavaklıdere'de sabah saatlerinde söndürülen yangın öğleden sonraki saatlerde tekrar başladı. Milas'taki yangın hala devam ediyor, ciddiyetini koruyor. Denizli'deki dün çıkan yangınımızı kontrol altına aldığımızı söylemiştik. Isparta'da öğle saatlerde iyiye giden yangın şu aralar alevlenmiş durumda. Hava sıcaklığı bugün Marmaris'te 45.5 dereceyle sıcaklık rekoru kırıldı. Önceki rekor 7 Temmuz 1988'de 45.2 olarak ölçülmüştü. Rüzgar, alevler sürekli yön değiştiriyor. 'ÇOK CİDDİ BİR SAVAŞ VERİLİYOR' Marmaris'teki parlamaları arkadaşlar toparlamaya çalışıyor. 16 suatar uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız hava helikopteri, 805 arazöz, yaklaşık 5 bin 200 personel mücadele ediyor. Yangınlardan zarar gören vatandaşlarımız için bakanlığımız tarafından kısa bir bilgi vereyim. 5 ilimizde tespitler devam ediyor. Çalışmalar tamamlanır tamamlanmaz üreticilerimiz mağduriyeti gideriliyor olacak. Çok ciddi bir savaş veriliyor. Bu savaşta moral ve motivasyonu yüksek tutmamız lazım. Herkesi sabırlı ve sağduyulu olmaya davet ediyorum. 'ENVANTERİMİZDE 48 HAVA ARACI BULUNUYOR' Hava araçlarıyla ilgili tartışma var kamuoyunda. Portekiz'de 43 hava aracı var. Yunanistan'ın 18 hava aracı var. Fransa'nın 40. Bunlar 2018 verileri, aşırı değişiklik olacağını düşünmüyorum. Bizim envanterde sürekli olarak çalıştığımız uçak ve helikopter sayımız yönetim helikopterimizi saymazsak 48, bunları da sayarsak 53-55'e ulaşıyor. Bazı yardım talepleri oldu çeşitli ülkelerden. Taleplerin çoğunu olumlu karşıladık. Toplamda 3 amfibik uçağımıza 3 amfibik uçak daha eklendi. 9 tane tanker uçağımız var. Helikopterimiz 57'ye vardı ve toplamda 72 hava aracına çıkmış oldu. Bu akut dönem geçtikten sonra bile Türkiye'nin bilançosunda her zaman 50 ve üzeri hava aracı oluyor olacak. Bu yangınlar normal mi, neden bu kadar yangın oluyor, başka ülkelerde de yaşanıyor mu diye genel bilgi vermek istiyorum. 'İLK YAĞMURLARLA BİRLİKTE FİDANLARIMIZI DİKECEĞİZ' Amerika'da 1.36 milyon hektar alan yanmıştır. 12 eyalette 101 orman yangını devam ediyor Amerika'da. Sadece Kaliforniya'da 200 bin alanla 300'ün üzerinde bina hasar gördü. Kanada'da 2.75 milyon hektar orman alanı zarar gördü. Küresel sıcaklık ve kuraklıkla beraber tüm dünyada ciddi bir yangın riski var. Sadece Türkiye'nin başında olan bir musibet değil. Biz de uğraşmaya devam edeceğiz. Hem Muğla hem de Antalya'daki gereğinden fazla sürmüş yangınlarımızın üstesinden de geliyor olacağız. Şu an milli birlik ve beraberlik zamanı, herkesle el ele yürüme vaktidir. İnşallah ilk yağmurlarla birlikte fidanlarımızı dikiyor olacağız. 'PROVAKASYON VAR MI, VAR' İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, orman yangınlarıyla ilgili olarak provokasyon yapıldığını belirterek, "Burada hiç kimse siyasi ve ideolojik bir ayrım ortaya koymadan mücadelesini sürdürüyor. Provokasyon var mı, var. Bunların hepsine göğüs gereceğiz. " ifadelerini kullandı.  Soylu, konuşmasında şunları söyledi: 

İlk 4.5 günü Antalya'da geçirmiştik. 2 günü aşkın süredir buradayız. Biraz önce Köyceğiz'den geldim. Bir milletin niçin millet olduğunu, bu devletin büyük devlet olduğunu bir kere daha hepimiz şahit olduk. Bugün saat 11 civarında sayın bakanımızla bugün konuştuğumuzda durumun biraz daha stabil olduğunu değerlendirmiştik. Öyle bir rüzgarla ve hava kurumuyla karşı karşıyayız ki yarım saat, bir saat önce tamamen söndürdüğünüzü düşündüğünüz yangın yarım saat sonra çok daha şiddetli şekilde alevleniyor. Hava sıcak, dezavantajımız. Nem az, dezavantajımız. Rüzgarın varlığı da bizi çok ciddi etkiliyor.  Marmaris'ten gelirken 2 yerde ufak diyebileceğimiz bir yangın vardı. Yerleşim yerlerini etkileyen yangınlar değil. Türkiye'deki tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, destek aldığımız tüm belediyelerimize, hatta şantiyelere ve özel sektöre teşekkür etmek istiyorum. Burada hiç kimse siyasi ve ideolojik bir ayrım ortaya koymadan mücadelesini sürdürüyor. Provokasyon var mı, var. Ormancının yanına gidip 'Siz işinizi yapmıyorsunuz' diyenler beni son derece rencide ediyor. Ormancının yanına gidip 'Siz işinizi yapmıyorsunuz' diyenler beni son derece rencide ediyor. Bunların hepsine göğüs gereceğiz. Köyceğiz'de ateşin içindeydiler. Ormanın içinde arazözlerle birlikte yangını söndürmek başka bir kahramanlık hikayesidir. Menteşe'deki bütün evler yandı diye bütün kamuoyuna bilgi vermek insafsızlık ve vicdansızlıktır. Buradaki insanların hayatlarıyla, duygularıyla oynamanıza kimse müsaade edemez.  SOYLU'DAN 'TOMA' TARTIŞMALARINA SERT TEPKİ Şu tartışma o kadar ayıp bir tartışma ki, 'Polisin TOMA'sı vatandaş gösteri yaparken su sıkıyor, şimdi sıkacak mı?' Başından beri sıkıyor. Başından beri işin bir programı var. TOMA dediğin araç ormanın içine giremez. Yerleşim yerlerinde oraya bir şekilde sıçramaması için itfaiye ve diğer araçlara yardımcı olmaktadır. Böyle mi yangına yardımcı olacağız? Onlarca TOMA var şu anda. Jandarmanın helikopterlerinin teknik cihazları yoktu. Yangının boyutu büyüyünce bir gayret gösterdik. Türkiye'de bambi yok. Birçok ülkeden bulmaya çalıştık. Şu ana kadar da 4 tane bulduk. Yine bir ülkeden daha 3 tane bulduk. Elimizdeki bütün imkanları sevk etmeye çalışıyoruz. Tamamen yalan üzerinden bir provokasyonla karşı karşıyayız. Dünyada birçok ülkedeki afetleri izliyoruz. HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Çadır, konteyner, bu tür ihtiyaçların tamamı giderilmektedir. Herkes kolunu sıvamış, işin içine girmiştir. Hasar tespit çalışmalarımız Çevre Şehircilik Bakanlığımız tarafından yapılmaktadır. Tüm tarım zararları, arıcılıktan zeytinciliğe kadar, tespit edilmektedir. Aynı zamanda araç hasarları tespit edilmektedir. Evleri hasar gören vatandaşlarımız, yaklaşık 247 ev tespit edildi. Bu sayı Antalya'nın yaklaşık 6'da 1'i kadar. Bu saat itibarıyla toplam 543 bina, 784 konut, 64 işyeri, 5 tane kamu binası, bunlar da ağır, orta ve az hasar tespitleri gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra şu ana kadar yaklaşık 20 milyon liralık bir nakdi yardım geldi, taleplere ve ihtiyaçlara göre artmaktadır bu da. Tahliye konusunda da, dün verdiğim rakam yaklaşık 8 tam mahalle tahliye edilmişti, 5 de kısmi tahliye söz konusuydu. Şimdi ise bu sayı biraz daha arttı. Dünden beri, özellikle öğleden sonra rüzgarın yön değiştirmesiyle vatandaşlarımız tahliye etmek durumunda kaldık. Muğla'da 28 kırsal mahallede tahliye oldu. 16 bin 603 kara artı denizden yaptığımız tahliye edilen kişi sayısı.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin Afgan mülteci politikasına tepki gösterdi

Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2 Ağustos'ta yaptığı Afgan göçmenlerle ilgili açıklamaya tepki gösterdi. "Ülkemizin rızası olmaksızın ülkemizde çözüm aranmak istenmesi kabul edilemez" Açıklamada, şöyle denildi: "ABD devleti, ABD merkezli STK'lar ve basın kuruluşları için çalışan Afganlar ve ailelerine yönelik göçmen kabul programı ile Afganların ABD'ye göç başvurularının bağlı oldukları kuruluşlar aracılığıyla üçüncü ülkelerden alınacağı belirtilerek, başvurular için ülkemize de işaret edilmektedir." ABD'nin açıklamasının Türkiye'de büyük bir göç krizine sebep olacağının vurgulandığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Öncelikle ABD'nin açıklaması bölgemizde büyük bir göç krizine neden olacak ve göç yollarında Afganların acılarını artıracaktır. Soruna bölge ülkeleri arasında çözüm bulmak yerine ülkemizin rızası olmaksızın ülkemizde çözüm aranmak istenmesi kabul edilemez." "ABD, bu kişileri almak istiyorsa uçaklarla ülkesine nakletmesi mümkündür" Açıklamada, Türkiye'nin yeni bir göç krizini üstlenecek kapasitesinin bulunmadığının altı çizildi: "Son 7 yıldır dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülkemizin yeni bir göç krizini üçüncü bir ülke adına üstlenecek kapasitesi bulunmamaktadır. Türkiye olarak, ABD'nin sorumsuz ve ülkemize danışmadan aldığı kararı kabul etmiyoruz. ABD, eğer bu kişileri ülkesine almak istiyor ise doğrudan uçaklarla ülkesine nakletmesi mümkündür. Ülkemiz, hiçbir durumda üçüncü ülkelerin uluslararası sorumluluklarını devralmayacak, kanunlarımızın üçüncü ülkeler tarafından kendi amaçları için kötüye kullanılmasına izin vermeyecektir. Bölgemizde üçüncü ülkelerin kararları neticesinde yaşanan göç krizlerinin yükünün Türk milleti tarafından üstlenilmesini kimse beklememelidir."

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 71 72