04 Mayıs Cumartesi 2024
3 yıl önce

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ziyaret eden Herkül isimli sitenin yöneticisi firari FETÖ’cü Osman Şimşek’in kardeşinin derneği paravan çıktı

Ersin Şimşek’in abisi olan elebaşı Fetullah Gülen’in kara kutusu Osman Şimşek hakkında FETÖ soruşturmalarına giren ifadelere de ulaşıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen FETÖ soruşturmalarında yakalanan şüphelilerin ifadelerinde, Osman Şimşek’in adı, “ABD’de Fetullah Gülen tarafından düzenlenen sohbet adı altındaki toplantılara katılan örgüt üst düzey yöneticilerinden” şeklinde geçiyor. Yine başka bir soruşturmada da bir şüpheli Şimşek ile ilgili “Fetullah Gülen’in en yakınında bulunan Mollalar Grubu içerisinde faaliyet yürüten şahıs” ifadelerini kullandı. FETÖ şemasına göre “özel kalem” yapılanması örgütün ilk ayağında yer alıyor. Direkt Gülen’e bağlı olan özel kalem, elebaşının ‘mahrem işleri’ni üstleniyor ve sırdaşı gibi faaliyet gösteriyor. Osman Şimşek’in içerisinde yer aldığı Mollalar Grubu da direkt Gülen’e bağlı olarak çalışıyor. Fetullah Gülen’e tam bir biat içerisinde bağlı kimseler olan mollalar, aynı zamanda müfettiş olarak faaliyet gösteriyor. Herhangi bir ülkede problem çıkması durumunda Fetullah Gülen, çok güvendiği bu mollaları görevlendiriyor.

3 yıl önce

Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’ndan Boğaziçi Üniversitesi’ndeki işgal girişimine destek

Boğaziçi Üniversitesi'nde dün akşam saat 21.00'da başlatılan işgal girişiminin emniyet güçlerince sona erdirilmesinden sonra başlatılan kampanyaya İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu destek vermiş, "Hiç kimsenin bir idarecinin lütfuna ihtiyacı yok. Bu ülkenin gençleri liyakat zinciri kırıldığı için isyan ediyor. Herkes liyakatle iş sahibi olur, bir yerlere gelirse tüm sorunlarımızı çözeriz. Aynı itfaiyeci alımında olduğu gibi; şeffaf, adil ve hiçbir ayrım olmadan." ifadelerini kullanmıştı. İmamoğlu'nun ardından CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da kampanyaya katıldı ve art arda iki tweet atarak Prof. Balu'ya karşı başlatılan kampanyaya destek vererek istifa çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu, "Haksızlığa boyun eğmeyen Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleriyle gençlerimizle ve aileleriyle beraberiz. Üniversitelerini, liyakati ve adaleti savundukları için gençlerin gece yarısı operasyonuyla gözaltına alınması kabul edilemez... Rektör Melih Bulu görevinden ayrılıp bu çirkin duruma son vermelidir." ifadelerini kullandı. Öte yandan İstanbul Valiliği dün akşamki olaylarda 159 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. CHP'li melletvekilleri gözaltına alınanlara destek için Vatan Emniyet Binasına gitti. CHP'li milletvekilleri Sera Kadıgil, Sezgin Tanrıkulu ve Ali Şeker Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne gitti.

3 yıl önce

İzmir'de esnaf ziyaretine giden Kılıçdaroğlu'na tepki: 35 yıldır yönetiyorsunuz, altyapı İzmir'de bitik

Kılıçdaroğlu’na tepki göstererek, “Altyapı İzmir'de gerçekten bitik. Bir vatandaş ve esnaf olarak canım yandı bununla ilgili sizden rica ediyorum. Burada 35 senedir CHP var. Lütfen bu altyapıyı düzeltin'' dedi. Kılıçdaroğlu ise söz konusu gelişmeleri iklim değişikliğine bağladı. Halihazırda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni CHP’li Tunç Soyer yönetiyor.

3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: 'Yalana gerek yok, dürüst ol'

6 aylık aranın ardından ata yurdum Rize'de olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.  Kısa süre önce TV'de birileri üniversitelerin sayısıyla dalga geçerken 'Profesörü olmayan üniversite var, bunlarla mı övünüyorlar' diyordu. Recep Tayyip Erdoğan üniversitesinde yüzün üzerinde profesör var. Dün gece geldim. Hafta sonunu zor çektim. Ne zaman Perşembe olacak da Rize'ye gideceğiz diye... Yarın denizin üzerine inşa edilen Rize - Artvin Havalimanı'nda inceleme yapacağız. Biz yolları ırak değil, yolları kısalttık. Yol medeniyettir dedik, bu adımları attık. Hava şartları uygun olursa Ayder Yaylası'ndaki çalışmaları da yerinde görmek istiyoruz. Ovit Tüneli'ni de açtık, son durumu yerinde görelim istiyoruz.  Sonradan ismimizin verildiği üniversiteye her türlü desteği sağladık, sağlıyoruz. 25 fakülte ve yüksekokulu ile Rize'deki üniversitemiz iftihar ettiğimiz bir düzeye geldi. Tabii biz bu seviyeyi yeterli bulmuyoruz. Üniversitemizin önce ülkemizde ilk 10'ai, ardından dünyada ilk 500'e girmesini bekliyoruz. Ben siz değerli hocalarıma güveniyorum. Recep Tayyip Erdoğan ismini taşıyan üniversiteye yakışan da budur.  Geçtiğimiz günlerde Milli Uzay Programımızı paylaştık. Bir kesim var ki ülkelerinde yaşanan her türlü hayırlı gelişme onların üzerine kabus gibi çöküyor, rahatsız oluyorlar. Kimi şakaya vuruyor, kimi de göstere göstere kinlerini göstermekten çekinmiyor. Artık bu ruh hali siyasi rekabetle, çıkar çatışması ile izah edilemeyecek bir görünüme bürünmüştür. Havalimanı yaparsınız buraya uzay mekiği mi inecek derler. Uzay programı açıklarsınız yapacak başka bir işiniz mi kalmadı derler. Yarın uzaya kendi aracımızı gönderdiğimizde dünyaya mı sığmadınız diyeceklerini duyar gibiyim. Asıl sıkıntısı devleti ve toplumu diledikleri gibi yönlendirebildikleri gizli iktidarlarının yıkılıyor olması. Kör husumetin yürütülen işlere takoz olmasına da izin vermeyiz. olmayan projeleri ballandırarak anlatarak icraat açıklarını kapatmaya çalışırlar. Hiçbir belediye Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın olurunu almadan tahvil çıkaramaz. Cumhurbaşkanı'nın onayı olmadan tahvil çıkaramaz, yurtdışından borçlanamaz. Geçenlerde ana muhalefetin başındaki zat 'Biz şu kadar ucuz faizle yurtdışından borçlanma yaptık' diyor. E yalan. Daha sonra bakanlığımız belgeleriyle bunun nasıl yalan olduğunu açıkladı. Yalana gerek yok, dürüst ol. Yarışa girmek güç ister, istikrar ister. Bunlarda bu yok.  Geçtiğimiz günlerde baktım birisi öğrenci sayısının 3.5 milyonu geçtiği İstanbul'da 40 bin tablet dağıtmakla övünüyor. MEB'in dağıttığı 2 milyonu aşkın tableti bir kenara bırakıyorum, sadece Şahinbey ilçe belediyesinin dağıttığı 50 bin tableti kimse görmek istemiyor.  YÖK projesinin tanıtım töreninde söylediğim gibi altyapı ve insan kaynağına yaptığımız yatırımla Türk yükseköğretim sistemi ileri bir seviyeye ulaştı. Üniversite sayımızı 77'den 207'ye, öğrenci sayımızı bir milyondan, Almanya'dan çok çok ilerdeyiz onu söyleyeyim, Merkel'e 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince öyle bir şaşırdı. Öğrenci sayısı itibariyle Avrupa'da üniversiteye erişim sayısında ilk sıraya çıktık. Bütçeden ayırdığımız payı 2.5 milyar liradan aldık, bu yıl itibariyle 36 milyar liraya yükselttik.  Hala Anadolu'daki üniversitelerimizin başarısız olmasını isteyenler var. Anadolu'daki üniversitelerimizin bu habis zihniyete vereceği en güzel cevap, ulusal ve uluslararası düzeyde gösterecekleri başarılar olacaktır. Ülkemizde eğitim gören 200 bini aşkın öğrenci, bu da dünyadaki önemli bir başarımızdır. Anadolu'daki yeni kurulan üniversiteleri köklü üniversitelerle eşleştirmek için başlattığımız programın yeni bir atılıma vesile olmasını diliyorum. Burada bir özeleştiri yapmak istiyorum. aile, eğitim, kültür konularında arzu ettiğimizi yapamadığımızı da kabul etmek istiyorum. Bizden önceki neslin, bizim neslimizin ve sonraki neslin hayatı bu çarpıklıklarla savaşarak geçti. Ayasofya'dan başörtüsüne kadar her alanda süren bu mücadele hepimizi diri tuttu. Bugün pek çok sıkıntılı görüntü ile karşı karşıyayız. Demek ki bir yerlerde bir şeyler eksik. "Önümüzdeki dönem aileden eğitim ve öğretime, kültürden sanata, tüm bu alanları önceliklerimizin en başına alacağız.

3 yıl önce

15 seçim kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu: “Demokrasiye inanıyorsanız, gelmesini bildiğiniz gibi gitmesini de bileceksiniz”

BirGün'den Ankara temsilcisi Nurcan Gökdemir ve parlamento muhabiri Hüseyin Şimşek’e konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti liderlerinin koltuk sevdalısı olmaması gerektiğini vurguladı. Demokrasinin en önemli kuralının gelindiği gibi gitmesinin de bilinmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, konu ile ilgili şu ifadeleri kullandı; "Demokrasiye inanıyorsanız, gelmesini bildiğiniz gibi gitmesini de bileceksiniz. Halkın oyları ile nasıl geldiyseniz, halkın oyları ile de gitmesini bileceksiniz. Halk sizi getirdi iktidar yaptı, 19 yıldır iktidardasınız. Zaten Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemediniz. Seçim yasasında değişiklik düşünebilirler, Anayasa’da değişiklik düşünebilirler, başka yasalarda değişiklik düşünebilirler. Kendi konumlarını güvence altına almak isteyebilirler. AK Parti, artık Türkiye’yi yönetemiyor. Acaba yerimi nasıl korurum, arayışı içinde. Aslında nasıl yerimde kalırım, öyle düzenlemeler yapayım ki seçim sonucunda ben yerimde kalabileyim, koltuğumu koruyabileyim, düşüncesi tam olarak. Makam hırsına kapılan ve makamını korumak için çaba harcayanlar, ülkenin sorunlarını zaten görmezler."

3 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu yine 'PKK' diyemedi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Pençe Kartal-2 Harekat bölgesinde terör örgütü PKK tarafından şehit edilen 13 sivil ile ilgili taziye mesajı yayınladı. İki isim de mesajlarında terör örgütü PKK'nın ismini kullanmaktan kaçındı. Bu durum vatandaşların tepkisine neden oldu.

3 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na Gara tepkisi: Sorumluluğu Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak PKK'yı aklamak, hep birlikte bir cephe olma fırsatını kaçırmaktır"

HDP'den bu katliamların hiçbiri için kınama hatırlayan var mı? Ödleri patladı. PKK'nın insanlık, namus yoksunuz vahşi katli elebaşlarından sadece bir söz işiteceklerdi. Kalpleri mini minmnacıktır onların. Ürkerler ve korkarlar. Bu milletin ayakta kalmasının bir nedeni var, ürkmemek, korkmamak. Geçen yıl 28 sivil insanımızı katlettiler, aralarında işçiler, köylüler, esnaf vardı. Hangisi tepki verdi, hangisi utandı, hangisi üzüldü. Gündemlerine bile almadılar. Kızılay'da bir polis kimlik sorduğunda en ufak eksikliği, kötü niyeti olmasa bile kötü niyetliler tarafından TBMM dahil oralara iletilen meseleler karşısında bu kadar oluyor, bu kadar olay oluyor birinin kılı kıpırdamıyor. Soruşturma yapalım, komisyon kuralım demiyorlar. Daha doğrusu diyemiyorlar. Kimisi ortaklıklarından korkuyor, 2023 seçiminde acaba bir tane oy kaybederim, Kandil'i küstürürüm de... "DEDİKLERİ GİBİ MİSAFİR ETMEDİLER, DOĞRUDAN İŞKENCE ETTİLER" Hesabı herkes açık açık konuşsun. Bize karşı farklı bir davranışları olur ölçüsüyle hareket ediyor. Herkesi yakar. bu dünyada da öteki dünyada da. Geçen hafta Gara'da 13 masum insanın kafasına kurşun sıktılar. 6 yıldır ellerinde işkence ettiler. Birilerinin dediği gibi misafir etmediler. doğrudan işkence ettiler, sonunda da öldürdüler. Üniversitelerde slogan atan devrim devrim diye kafa ütüleyen bayatlamış sol örgütlerden bir tane kınama var mı? yoktur. Olmaz da olamayacak da. Teröriste terörist diyoruz. Dediğimiz zaman bizi eleştiriyorlar. Öcalan için özgürlük yapan, eylem yapan insana biz ne diyelim. Geçenlerde sırf yalakalık olsun diye yine vekiller sözde tecrit kalksın özgürlük gelsin diye açıklama yapmaya kalktılar. Yapabilirler mi? Yaptırır mıyız? Buna müsaade eder miyiz? O siyasi partiye tepki verdiğimizde bunu diyemezsiniz, 6 milyon insanı temsil ediyor diyorlar. O temsil ettiğin insandan bazıları 537 gündür kapında bekliyor. Hakaret edeceğinize ilgilenseydiniz" "KILIÇDAROĞLU MESELEYİ SİYASİ TARTIŞMAYA DÖNÜŞTÜRDÜ" Lafa geldi mi dil pabuç, bizim itiraz ettiğimiz konu şudur. Terör örgütü olduğu açık, suç açık.. Terörist olmak suçtur. Ama kabahatli biziz. -Mış gibi yapılacak, söylenmeyecek, siyasi nezaketi beklenecek, yok efendim devlet adabı beklenecek. Kimse kusura bakmasın enayilik bir devlet adabı değildir. hele bu devletin adabı hiç değildir. Biz olayın hemen ardından sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla iki sayın genel başkana gittik. Olayı tüm çerçevesiyle kendimize ait hususları tüm samimiyetimizle, tüm olan bitenin ayrıntısıyla kaçırıldıkları andan katledildikleri ana kadar olan süreci namusumuzla, onurumuzla, devlet adabıyla ifade ettik. Ortak kaderde, tasada, kıvançta birlikte olduğunu düşündüğümüz insanlara karşı ortaya koyduğumuz bir sorumluluktur. Bu sorunluluk hakikaten olayların çerçevesi içerisinde. Ne kadar nezaket ortaya koymuşsak beklediğimiz de odur. biz bu dönemin gereklerini yerine getiriyor değiliz, geleceğimize miras bırakıyoruz. Doğru alışkanlıklar, doğru gelenekler. Bu tip dönemlerde polemikleri bir tarafa bırakıp yarına ait bizden sonra geleceklere doğru davranış anlayışını emanet etmek. Hepimiz insanız. Sözümüzde, lafımızda muhakkak eksiğimiz vardır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bizim ardımızdan sanki bu detayları anlatmamışız gibi görüşmeden çıkar çıkmaz grup toplantısında meseleyi siyasi tartışmaya dönüştürüvermesi, sorumlunun sayın Cumhurbaşkanımızı olduğunu söylemesi PKK'yı aklamaktan, üstünden yük almaktan, bu acı olayı bir siyaset malzemesi haline dönüştürmekten başka bir şey değildir. Çok üzüldüğümüzü, yaralandığımızı, anlattıktan sonra metnin bir parçasının bile değişmemiş olduğunu dinlerken üzülerek müşahade ettik. Yaşın büyük olması hata yapılmayacağı anlamını taşımaz. Gelmişiz, anlatmışız, ne kadar sorunuz varsa buyurun cevaplamaya hazırız demişiz. Ondan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine yıkmaya çalışmak PKK'yı aklamaktır. "EN BÜYÜK HAYAL KIRIKLIKLARIMDAN BİRİYDİ" PKK'nın karşısında hep birlikte bir cephe olabilmek fırsatını kaçırdık. Bu tarihi bir fırsattı. Bu kalleşliğe hep birlikte fatura ödettirebilmek fırsatını kaçırdık. Böyle yapılmamalıydı. O grup toplantısını dinlediğim an yaşadığım hayal kırıklığı hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklıklarımdan biriydi. Üzüntülüyüm, sadece söyleyeceğim bu. Terör örgütünün yapmak istediği açıktır. 6021 sivil insanı niçin katletti. Bunun cevabı var mı? Var. 'Ya benimsin ya kara toprağın.' 'Ya bana tabi olursun ya sana canınla bedelini ödetirim.' Burada yıllarca bu politikayı güttüler. Korkutma, ürkütme, hayatıyla korkutma ve kendine tabi etme. Dönem dönem yaptıkları katlin sebebi de budur. Kendi içine kapanmış, meseleyi kendi sınırları içinde karşılayan bir Türkiye yoktur. Eskiden ilgi alanlarımız vardı. Bugün bu ilgi alanlarını ta Libya'ya kadar etki alanı haline getirdik. Oyunu bozacak kudrete, liderliğe sahip bir Türkiye tablosu vardır. Terör, uyuşturucu, göç artı Batı'nın da sorunu. Bizi yıllardır bir alana hapsetmeye çalıştılar. Biz 21. yüzyılda sayın Erdoğan'ın liderliğinde yeniden ayağa kalkarak bu zinciri kırdık. Virüs salgını herkese karnesini vermiştir. Koskoca ülkelerin nasıl maske korsanlığı yaptıklarını, AB ülkelerinin birbirlerini nasıl suçladıklarını gördük. Kasada paraları var ama hiçbir işe yaramıyor. Vizyoner olmaktan hiç uzaklaşmadık. Sizi eleştirebilirler, acımazsız biçimde ayağınıza çelme takabilirler. Stratejik birikimlerinizi ortaya koyarak vizyoner olun. İçerden dışardan şehir hastanelerini yapmayalım korosuna uysaydı sayın Cumhurbaşkanımız salgında karşı karşıya olduğumuz durum nice olurdu?

3 yıl önce

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ni sözlerinden sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun rahatsızlığı yüzüne yansıdı: “Ha Duran Kalkan, ha Pervin Buldan”

Gara'da rehin tuttukları 13 vatandaşımızı şehit eden PKK terör örgütünün adını anmaktan kaçınan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yapılan operasyonu şaibeli göstermek için ilk günden bu yana hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hem de ilgili bakanlara suçlamalar ve sorular yöneltiyor.  Üstelik de bizzat iki bakan Süleyman Soylu ve Hulusi Akar kendisini kapalı kapılar ardından bilgilendirdiği halde. Kılıçdaroğlu bu algıya ve şaibe yaratmaya yönelik sözlerini, Büyük Birlik Parti Genel Başkanı Mustafa Destici'nin ziyaretinin ardından yapılan basın toplantısında da sürdürdü. Süleyman Soylu'nun sözlerinin hatırlatılmasının ardından Gara ile ilgili tatmin olmadığını belirterek 5 soruyu sormaya devam edeceğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu'na cevap ise ummadığı bir yerden geldi. Konuğu Destici aynı sorunun kendisine de yöneltilmesi üzerine "Bazı sorular var kamuoyu önünde, basın önünde sorulur. Bazı sorular da devletin ilgili kişi ve kurumlarına kapalı bir şekilde sorulur. Çünkü terörle mücadele ediyorsunuz" dedi. Ardından da Meclis'teki HDP'lileri hatırlattıktan sonra "Ha Murat Karayılan, ha Meclis'teki kara çiyan. Ha Duran Kalkan, ha Pervin Buldan" ifadelerini kullandı. 

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 202 203