05 Mayıs Pazar 2024
1 yıl önce

Türk demokrasisinin utanç tarihi: 27 Mayıs 1960

Tarihe bir utanç vesikası olarak geçen 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle Anayasa ve TBMM feshedilirken ülkenin başbakanı ve iki bakanı idam edildi. Takvimler 1960 yılını gösterdiğinde, Türkiye Cumhuriyeti 37 yaşındaydı. İktidarda, 10 yıl önce ülkedeki tek parti devrine son veren Demokrat Parti (DP) bulunuyordu. Başbakan koltuğunda 14 Mayıs 1950 ve 2 Mayıs 1954 seçimlerinden zaferle çıkan Adnan Menderes oturuyordu, Cumhurbaşkanı ise Celal Bayar'dı. 7 partinin katıldığı 14 Mayıs 1950'deki seçimlerde, DP ilk büyük zaferini kazanmış, yüzde 53 oy ve 416 milletvekili ile Meclis'e girmiş, CHP ise ancak 69 sandalye kazanabilmişti. DP'nin ilk yıllarında yaptığı en önemli icraatların başında, Türkçe okunan ezanın tekrar Arapça okunmasına dair kanunun Meclis'e sunulup kabul edilmesi gelmişti. Katılımın yüzde 88,63 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleştiği 1954 seçimlerinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek oyunu alarak iktidarda kalmayı başaran DP, ilk yıllarından itibaren sivil ve askeri kanadın muhalefetiyle karşı karşıya kaldı. Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk konsolosluğunun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı haberi üzerine Ankara, İstanbul ve İzmir'de halkın sokağa dökülmesiyle 6 Eylül 1955'te başlayan "6-7 Eylül Olayları"nda, azınlıkların yaşadıkları semtlerde yangınlar çıkarılmış, kiliselere ve mezarlıklara saldırılarda bulunulmuştu. 6-7 Eylül olaylarına ilişkin Yassıada'da dava açılmasında en büyük rol, Fuad Köprülü'nün olmuştu. 27 Mayıs 1960 darbesinden sadece 8 gün sonra bir gazeteye röportaj veren Köprülü, 6-7 Eylül Olayları ile ilgili, dönemin Başbakan Yardımcısı Fatin Rüştü Zorlu ve Başbakan Adnan Menderes'i suçlayarak, "Bu müessif hadisenin baş tertipçisi ve müsebbibi bizzat Menderes'ti. Kıbrıs'ı fethetmek için bu şekilde bir yol takip etmeyi doğru bulmuştur." ifadelerini kullandı. Atatürk'ün evinin bombalanması hadisesinin de bir tertip olduğunu ileri süren Köprülü, "Bizzat tertipçisi Menderes'tir. Kendisine bu aklı yine Kıbrıs fatihlerinden Zorlu vermiştir." iddiasında bulundu. Bu iddialar üzerine, darbeden sonra Yassıada'da alelacele bir 6-7 Eylül Olayları davası açılmış ve Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu, altışar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. DP'nin kurucularından ve Dışişleri Bakanı olan Fuad Köprülü ile hayli uzun süren bir çekişme içine giren Zorlu, 1957 seçimlerinden sonra 25 Kasım 1957'de Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Fuad Köprülü'nün kişisel husumeti nedeniyle böyle bir röportaj verdiği ve Zorlu'nun mahkum edilmesini istediği iddia edilmişti. 9 SUBAY OLAYI DP, 1957 seçimlerinde oy kaybetmiş olmasına rağmen 424 sandalye kazanmayı başardı. Seçimlerden kısa süre sonra yaşanan "9 Subay Olayı", ordu içinde bir grup subayın hükümete komplo hazırlamak suçundan tutuklanıp yargılanmaları şeklinde gerçekleşti. DP'nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu örgüt, 1950'li yılların ikinci yarısında genişlemeye başladı. Hükümete yapılan ihbar neticesinde ortaya çıkan grup, DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla kurulmuştu. 9 Subay Olayı, yaklaşık 3 yıl İstanbul'da etkinlik gösteren, ordu içindeki gizli örgütün kısa dönemde zayıflamasıyla son buldu. İSTANBUL VE ANKARA'DA SIKIYÖNETİM İLAN EDİLDİ Türkiye'de 1946 yılında çok partili hayata geçilmesinin ardından, 1950 yılında iktidara gelen DP, 10 yıl iktidarda kaldı. DP iktidarının son dönemlerinde ülkede yaşanan gerilim, zaman zaman şiddetle kendini gösterdi. Muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı İsmet İnönü'nün bazı yurt gezilerinin engellendiği ve saldırıya uğradığı iddiaları ortaya atıldı. Üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösterilere başladı. İstanbul Beyazıt Meydanı'nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, seken bir kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Emeksiz'in "polis kurşunuyla hayatını kaybettiği" yönündeki haberler dolayısıyla olaylar daha da şiddetlendi. Ülkede yaşananlar nedeniyle İstanbul ve Ankara'da sıkıyönetim ilan edildi. Ankara'da 5 Mayıs 1960'da bir öğrenci grubu, "555K" yani "5'inci ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da" koduyla gösteri düzenledi. Adnan Menderes, kendisine karşı eylem yapılan yere giderek eylemcilerin arasına girdi. O sırada bir genç Menderes'in boğazını sıktı. "Ne istiyorsun?" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum." cevabını alan Menderes, "Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun, bundan ala hürriyet mi var?" ifadesini kullandı. 21 Mayıs'ta da Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı'na kadar "sessiz" yürüyüş yaptı. 27 MAYIS'TA SABAHA KARŞI YÖNETİME EL KONULDU Olaylardan rahatsızlık duyulduğu iddiasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, "DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçelerini ileri sürerek 27 Mayıs'ta sabaha karşı yönetime el koydu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından Ankara Radyosundan okunan bildiriyle "ihtilal" duyuruldu. Bildiride şöyle denildi: "Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır." ANAYASA VE TBMM FESHEDİLDİ "Ülkenin gitgide baskı rejimine götürüldüğü" iddiasıyla Milli Birlik Komitesi tarafından gerçekleştirilen darbe sonrasında, bütün antidemokratik yöntemler devreye sokuldu. Milli Birlik Komitesi, Anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu DP üyeleriyle Yassıada'da hapsedildi. Bu tutuklamaların yanı sıra 235 general ve 3 bin 500 subay emekli edildi. 147 öğretim görevlisinin işine son verildi ve 520 hakim ve yargıç görevden alındı. Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı. Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi. Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı. Aralarında eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanı'nın da bulunduğu 31 sanık hakkında ise müebbet hapis cezası verildi. Sanıklardan 92 kişiye 20 yıl ile 6 yıl arasında ağır hapis, 94 kişiye de 5 yıl ağır hapis cezası verildi. Diğer sanıkların bazıları da kısa süreli hapis cezaları aldı, bazıları ise beraat etti. Birçok yabancı ülke lideri, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine defalarca çağrıda bulundu. Bunun üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar'ın cezası, yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, o gün başarısız bir intihar girişiminde bulunan Adnan Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi. YASSIADA, "DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI" YAPILDI TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi. Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşları, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı. 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 592 kişinin yargılandığı ve bu yargılamaların sonunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamına karar verildiği Marmara'daki Yassıada ise darbenin 60. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla açıldı.

1 yıl önce

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nin karekodu aktif artık: İşte 29 Mayıs etkinliğinin detayları!

Millet bahçesine çevrilmek üzere çalışmaların başlatıldığı Atatürk Havalimanı'ndaki durum tartışmalara neden olmaya devam ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan kutlamaların burada yapılacağını söylemişti.  KILIÇDAROĞLU DA DAVETLİLER ARASINDA... 29 Mayıs'ta Atatürk Havalimanı'na ilk fidanın ekileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da temel atma törenine ve İstanbul'un fethi kutlamalarına davet etmişti.  ATATÜRK MİLLET BAHÇESİ KAREKODU AKTİF Twitter'dan bu sabah yapılan açıklamada Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nin karekodunun aktif olduğunu belirtilerek etkinliğin detayları paylaşıldı.  https://twitter.com/milletinbahcesi/status/1529543235055542272?s=21&t=S_SKPfVvTyHazdu6hkY9Ew ETKİNLİK DETAYLARINA ULAŞABİLİRSİNİZ Paylaşılan görseldeki karekodu telefonunuzun kamerasına gösterdiğiniz zaman sizi bir sayfaya yönlendirecek ve etkinlik ile ilgili tüm merak ettiklerinizi öğrenebileceksiniz. 

1 yıl önce

Darbeci Muzaffer Özdağ'ın oğlu Ümit Özdağ’ın ekibinden 27 Mayıs’ta Adnan Menderes’e iğrenç küfürler…

Son dönemde sığınmacılarla ilgili yaptığı çıkışlarla ABD’nin Türkiye’deki kaos planlarını körükleyen Ümit Özdağ’ın Türkiye’ye olan düşmanlığı genetik mi? 27 Mayıs darbesinin cuntacılarından Muzaffer Özdağ’ın oğlu olan Ümit Özdağ, babasının kanlı ayak izinden yürüyor. Türkiye’de Soros fonuyla ABD çıkarları doğrultusunda faaliyetler yürüten Özdağ’ın trol ekibi, Demokrasi Şehidimiz Adnan Menderes’le ilgili skandal ifadeler kullandı. “MERKEZ SAĞCILARDAN KURTULMA FORMÜLÜ” Ümit Özdağ’ın Soros fonuyla beslediği troll ekibi, 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde skandal ifadelerle darbe çağrısı yaptı. Özdağ’ın babasının da dahil olduğu 27 Mayıs cuntacıları tarafından idam edilen demokrasi şehidimiz Adnan Menderes’in darağacındaki fotoğrafını paylaşan Özdağ trolleri iğrenç ifadeler kullandı. Sosyal medyada Ümit Özdağ için çalışan ‘Pertvrbatorvs’ isimli troll hesap tarafından paylaşılan skandal içerik kısa sürede Özdağ’ın destekçisi olan pek çok hesap tarafından da paylaşıldı. MENDERES’E KÜFÜR VE HAKARETLER Türk demokrasi tarihinin utanç günlerinden olan 28 Şubat’ta darbe heveslisi generaller ile sürekli toplantılar yapan Ümit Özdağ, bugün de Türkiye’de göçmenleri hedef alarak bir kaos çıkarma planına öncülük ediyor. Özdağ’ın troll ekibine bağlı sosyal medya hesapları, yaptıkları paylaşımlarda darbeyi ve darbecileri överken demokrasi şehidi Adnan Menderes’e ise ağır küfür ve hakaretlerle saldırıyor. İşte o paylaşımlar:

1 yıl önce

27 Mayıs Darbesi'nin 62. yılı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi belgeyi gösterdi: ‘Bay Kemal’in söylediklerinden farkı var mı?’

Programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: İsimleri milletimizin hafızasına şehit olarak yazılan Menderes, Polatkan ve Zorlu'yu rahmetle yad ediyorum. Düzmece mahkemelerle bu yeri utanç ve zulüm adasına çevirenleri de burada lanetle anıyorum. Milletimiz Yassıada zulmüne imza atanları da asla affetmeyecektir. Yassıada milletimiz tarafından yıllarca Yaslıada olarak adlandırılmıştır. Burada işlenen hukuk cinayetleri insanımızın zihninde çok derin yaralar açmışlardır. Bu adanın seçilmişler için tehdit kaynağı olarak hafızalara kazınmasını istemişlerdir. Türk demokrasisine ilk hançerin saplandığı 27 Mayıs'tan beri Yassıada demoklesin kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.   TEHDİTLERE, ŞANTAJLARA ASLA BOYUN EĞMEDİK Menderes'in idam sehpasındaki o fotoğrafı siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu. Yassıada'nın karanlık gölgesi on yıllar boyunca sivil siyasetin öbnünden hiç kalkmadı. O fotoğraf bizim de önümüze kondu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan itibaren millet iradesine çöreklenmiş çevrelerin tehditlerine maruz kaldık. O fotoğraf üzerinden pek çok kez sindirilmek istendik. 'Sonu Menderes'e benzemesin' diyerek aba altından sopa gösteren siyasetçi müsveddelerini gördük. Ellerinin altında ne kadar yılan, hain varsa hepsini üzerimize saldılar. Hiçbirine eyvallah etmedik. Kefenimizi giyerek çıktığımız kutlu yolculukta tehditlere, şantajlara asla boyun eğmedik. 15 Temmuz'da daveti yaptık. 15 dakika daha kalmış olsaydık bu kardeşiniz belki burada yoktu. Orada telefonla yaptığımız anonsla 10 binler Atatürk Havalimanı'na geldi. Bay Kemal ise FETÖ'nün oradaki düzenlemesi ile tankların arasından kaçarak Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitti.  BAY KEMAL'İN TATLI CANINI KURTARMAK ADINA DA KİMLERLE NE PAZARLIKLAR YAPTIĞI DA ORTAYA ÇIKACAKTIR Biz Erol Olçok gibi yol arkadaşlarımızı şehit verdik. Darbe gecesinden önce 'Tankın üzerine ilk ben çıkarım' diyordu. Tankları görünce kuyruğunu kıstırıp kaçan CHP'nin başındaki zata rağmen bu ülkeyi FETÖ'cü alçaklara teslim etmedik. Bu adam şu anda da aynı mı? Aynı. Şu andaki açıklamaları 15 Temmuz gecesinin benzeri ifadeler. 15 Temmuz gecesi millet can derdindeyken Bay Kemal'in tatlı canını kurtarmak adına da kimlerle ne pazarlıklar yaptığı da ortaya çıkacaktır. Gündemde seçim yokken 'Temmuz'da başbakan olacağım' diye ortalıkta dolananların da foyaları ortaya dökülecek.  YASSIADA, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI OLDU Bu adanın her bir taşına sinmiş vesayetçi zihniyetin izlerini de ortadan kaldırmaya çalıştık. Yassıada, Yaslıada ardından da Demokrasi ve Özgürlükler Adası oldu. Burada orta öğretimden üniversitelerimize özellikle hukuk fakültesi öğrencilerinin stajlarını çok farklı şekilde yapmalarını arzu ediyoruz.  BU ADA NİÇİN BİR CAMP DAVİD OLMASIN 60 yıl boyunca yas tutan bu adayı milletimizin darbecilere karşı zaferinin yeni bir sembolü haline dönüştürdük. Bu adada artık Türkiye'yi adalette ileriye taşıyan etkinlikler düzenlenleniyor. Bu ada niçin bir Camp David olmasın. Bunu da yapabiliriz ve yapacağız. İlk önce Türk cumhuriyetlerinin burada güzel bir zirvesini yaptık. Bunu daha da geliştireceğiz. Bu ada yeni kimliği ile gençlerimiz için bir nevi okul işlevi görüyor.  27 Mayıs Darbesi milli iradeyi anti demokratik yollarla zapturapt altına almaya çalışan müdahale zincirinin ilk halkasını teşkil etmiştir. Darbeler sebebiyle ülkemiz ekonomik kalkınma mücadelesinde telafisi zor bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Güney Kore bizimle birlikte bu yarışa girmişken bizi sollayıp geçti. 1960 darbesi ülkemizi IMF'ye mahkum etmiştir. 1980 darbesi ülkemizin savunma hamlelerinin rafa kaldırılmasına sebep olmuştur. IMF komiserlerinin elinde ekonomik bağımsızlığına da halel getirmiştir. Seçkin zümre krizden nemalanırken çiftçisinden ev hanımına kadar on milyonlarca insanımız bir gecede fakirleşmiştir. Asıl tahribat adalet sistemimizde ve milletimizin siyaset kurumuna olan güveninde yaşanmıştır. Yargımız itibar kaybını 15 Temmuz gecesi sergilediği destansı duruş ile telafi edebilmiştir. *Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı'nın tebliğinde göreceksiniz: 'Beraberinde 17 uçak dolusu altın ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar'... Bay Kemal'in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Aynı değil mi? Cumhurbaşkanı da kaçırmış. Man Adası dediler, oradan 150 bin TL ceza. Ardından bir 100 bin lira daha. Ben de bunları TÜRGEV ve Ensar Vakfı'na veririm dedim. Hiç olmasa Bay Kemal'in bir kaç kuruşu da buralara nasip olsun.  Bu paraları nereden bulacağı da önemli. Devletin CHP'ye verdiği paralardan oraya naklediyor. Milletimiz uzun senelerden sonra Menderes ve arkadaşlarında kendi değerlerini buldu. Tek parti faşizminin karanlık günlerinin ardından Anadolu insanı özgürlüğü ilk defa Menderes yönetiminde buldu. BU ÜLKEDE BİR DAHA YASSIADA KURULMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ Yaptığı ne? Sadece iftira. Sen ne zaman dürüst konuşacaksın? Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama geçti. Yüzlerce iddia CHP yöneticileri tarafından dillendirilmiştir. CHP Genel Merkezi bugün de 27 Mayıs arefesinde olduğu gibi bugün de yalanın merkezi konumundadır. Bugün de yılan dilleri ile siyaseti zehirlemenin çabası içindedir. CHP, bir provokasyon üssüne dönmüştür. Kavga siyaseti, 27 Mayıs öncesinde uyguladıkları siyaset tarzının yeni bir sürümünden ibarettir. Bu çirkef siyaset tarzının yeniden sergilenmesine asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin ki Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Türkiye, egemenliğin millete ait olduğu büyük bir devlettir. Ekonomisi ile dış poltiikası ile vizyonuyla güçlü bir devlettir. Milletin çelikten iradesine kimse zincir vuramaz. Türk demokrasisinin altını kimse oyamaz. Bu millete hizmet edenlerin kılına kimse dokunamaz. Sandık dışında yol arayanlar akıllarına başlarına toplamalıdır. Bu ülkede bir daha Yassıada kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Terör örgütlerine ülkeye teslim edecek hiçbir pazarlığın hayata geçirilmesine sessiz kalmayız. Gazete manşetleri ile siyasete ayar verildiği günler geride kalmıştır. 15 Temmuz'la beraber artık anti dmeokratik yöntemlerle iktidara gelme kapıları bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Yok 6'lı masaymış, ne yaparsanız yapın. Bu masalar sizin için hayat göstergesi olmayacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'yi kaosa sürükleme niyetleri rafa kaldırılmıştır.  BU MİLLET MEVLANA'NIN DİLİ İLE KONUŞTUĞU GİBİ YERİ GELDİĞİNDE 15 TEMMUZ KAHRAMANLARININ DİLİ İLE KONUŞMAYI DA GAYET İYİ BİLİR Biz şu anda Irak'ın kuzeyinde de sınırlarımızın 30 km güneyinde yine terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu millet Yunus'un, Mevlana'nın dili ile konuştuğu gibi yeri geldiğinde Dadaloğlu'nun, 15 Temmuz kahramanlarının dili ile konuşmayı da gayet iyi bilir. Bu millet sağ yanağına vurunca birilerinin yaptığı gibi sol yanağını çevirmez. Biz o sol yanağını çeviren korkaklardan değiliz. Aklınızı başınıza alın. BİZ SİZ KUKLALARLA DEĞİL İPİNİZİ ELİNDE TUTAN EFENDİLERİNİZLE MÜCADELE EDİYORUZ Ülkenize ihanet derecesine varan söylemlerinizi, hırslarınızı bir kenara bırakın. Hayırda yarışacaksınız biz sonuna kadar varız ama şerrinizi sürdürecekseniz bu bizim yolumuz, yöntemimiz, ahlakımız değildir. Sizi milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Biz siz kuklalarla değil ipinizi elinde tutan efendilerinizle mücadele ediyoruz.  2 Nolu Baro, 1 Nolu Baro'nun yerine geçmelidir. Bunun için her noktada 2023 diyoruz. Habis zihniyet mensupları 15 Temmuz'da milletimizin irfan duvarına nasıl çarptıysa inşallah 2023'te de aynısıyla karşılaşacaklardır.  TBMM BAŞKANI ŞENTOP: 27 MAYIS, DARBELERİN ANASI Programda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise şunları söyledi: 
"Darbecilerin teşebbüslerine gerekçe olarak ilan ettikleri her şey dışardan uygulanan bir bahanedir. 27 Mayıs, Türkiye'de millet iradesini vesayet altına alan bir düzenin kuruluş tarihidir. Milletin oyu ile iktidar olamayan zihniyet, sandık dışında yollar aramaya başlamıştır. 27 Mayıs'ı Menderes'in hataları ile ilişkilendirmek külliyen yalandır. 27 Mayıs'ta sadece askeri darbe yapılmamış sürekli bir darbe rejimi kurulmuştur. 27 Mayıs'ı darbelerin anası olarak nitelendirebiliriz. Vesayetçi sistem 2002'den bu yana vesayetin alanı daraltılarak adım adım ortadan kaldırılmıştır. Bu süreç büyük mücadelelerle gerçekleşmiştir. Yassıada, milletin temsilcilerine en ağır muamelelerin reva görüldüğü işkence merkezi olmuştur. İdamlar toplumsal ve siyasi hafızalarımızda tamiri çok zor yaralar açmıştır. Menderes, darbeden 10 gün önce Ege gezisine çıkar, aziz milletimizin büyük coşkusu ile karşılaşır. Menderes'in katline sebep milleti ile kurduğu bu bağdır. Bugünkü kavgalar ve dayatmalar da bundan ibarettir. Bugünden bakıldığında Başbakanlık dönemi gözönüne alındığında merhum Menderes'i darağacına götüren icraatları değil millet düşmanlarının kinidir. "

1 yıl önce

Tüm zamanların rekoru: İhracat Mayıs ayında yüzde 15,2 artışla 19 milyar dolara ulaştı

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Ticaret Bakanlığı Konferans Salonu'nda, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ile düzenlediği basın toplantısında, mayıs ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı. Türkiye'nin ihracatta 2021 yılında büyük bir başarı ortaya koyduğuna işaret eden Muş, "Ülkemiz, 2022 yılının ilk beş ayında da ihracattaki güçlü performansını devam ettirmiştir. Geride bıraktığımız mayıs ayında ihracatımız, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 15,2 artışla 19 milyar dolara ulaşmıştır. Bu, tüm zamanların en yüksek mayıs ayı ihracatıdır. Böylelikle 2022 yılının ilk 5 ayının tamamında en yüksek aylık ihracat değerlerine ulaşarak ilk 5 ayda rekorlar kırmış olduk." diye konuştu. Mehmet Muş, mayısta dış ticaret hacminin, geçen yıla göre yüzde 31,1 artışla 48,6 milyar dolara yükseldiğini aktarırken, mayıs ayı ithalatının ise 29,6 milyar dolar olduğunu bildirdi. "İthalattaki artışın nedeni enerji fiyatları" Enerji kaleminin 6,9 milyar dolarlık pay ile mayısta da ithalatta önemli yer tuttuğuna dikkati çeken Muş, şunları kaydetti: "Net enerji ithalatçısı bir ülke olarak, küresel piyasalar ile yüksek derecede bütünleşmiş olan Türkiye’nin enerji fiyatlarından etkilenmemesi söz konusu değildir. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek isterim ki ithalatımızdaki artışın temel nedeni dünyada artan enerji fiyatlarıdır. Bu noktada, ocak-mayıs dönemi ihracatımız, enerji hariç 96,8 milyar dolara ulaşmış olup, dış ticaret hacmimiz ise 202,8 milyar dolara yükselmiştir. Ayrıca, aynı dönemde ihracatımızın ithalatı karşılama oranı, yine enerji hariç yüzde 91,3 düzeyinde gerçekleşmiştir. 242,6 milyar dolara ulaşan son 12 aylık ihracatımızla, Sayın Cumhurbaşkanımızın 2022 yılı sonu için işaret ettiği 250 milyar dolar ihracat hedefine kararlı adımlarla yaklaşıyoruz."

1 yıl önce

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Çataklı: Mayıs'ta 22 terör eylemi engellendi, 85 terörist öldürüldü!

İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı aylık basın bilgilendirme toplantısında önemli bilgiler verdi. Çataklı'nın açıklamaları şöyle; 2022 Mayıs ayında PKK terör örgütüne yönelik kırsal alanda 6’sı büyük, 43’ü orta çaplı olmak üzere toplam 11 bin 838 kırsal operasyon ve tüm terör örgütlerinin şehirlerde faaliyet yürüten hücre yapılanması ve iş birlikçilerine yönelik bin 221 operasyon yapılmıştır. Bu operasyonlarda aralarında 1’i beyaz, 1’i turuncu, 1’i kırmızı, 2’si gri, 2’si yeşil kategoride aranan teröristlerin de bulunduğu toplam 85 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Mayıs ayı içerisinde terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptığı ve örgütlerle irtibatlı olduğu değerlendirilen 2 bin 51 şüpheli gözaltına alınmış, 337 kişi tutuklanmıştır. Çataklı ayrıca ülkesine dönen Suriyeli sayısını da açıklayarak, "Ülkesine geri dönen Suriyeli sayısı 505 bin 190 olmuştur. Bugün itibariyle ülkemizde kayıt altına alınan Suriyeli sayısı da 3 milyon 763 bin 652 kişidir." dedi. 

1 yıl önce

İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi'nin paylaştığı verilere göre, İngiltere'de enflasyon, mayısta son 40 yılın en yüksek seviyesini gördü

Ülkede nisanda yüzde dokuz olan enflasyon, geçen ay yüzde 9,1'e yükseldi. Enflasyondaki artışa en fazla katkıyı enerji, yakıt, gıda ve konut fiyatları verdi. İngiltere'de enflasyon mayıs ayında 1982 yılından beri ölçülen en yüksek seviyede gerçekleşti. Ülkede enflasyon geçen aylarda da zirve yapmıştı.

1 yıl önce

Devlet Bahçeli'den seçim tarihi açıklaması! "Mayıs ayı içinde bu işi bitirelim!"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle: SEÇİM TARİHİ ÖNE ALINIR MI? Sandık er meydanıdır. Meclis'te karar çıkarsa bu erken seçim değildir, seçim tarihinin güncellenmesidir. "MAYIS AYINDA BU İŞİ BİTİRELİM" Baharda gerçekleşmesi beklenen seçime tam olarak hazırız. Uzlaşarak Türkiye'yi birlikte seçime taşıyalım. Mevsim şartlarına uygun tarih mutabakatla belirlenmelidir. Millet iradesinin kaçmanın kimseye faydası yoktur. Mayıs ayı içinde bu işi bitirelim, sözü ve kararı hep birlikte aziz milletimizin kutlu iradesine tevdi edelim. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bütün imkanlarımızla hazırlanıyoruz. 2023 seçimlerini riske atmayacağız. Nefes alır gibi çalışacağız. 6'LI MASAYA SERT TEPKİ Artık CHP'nin başını çektiği zillet ittifakı son kozlarını oynamaktadır. Her bir parti koltuk ve makam derdindedir. Zillet İttifakı Türkiye'ye adeta silah doğrultmuştur.  BABACAN'A 'BAYKAR' TEPKİSİ Yeni nesil Fırtına obüslerinden rahatsız olan bir siyasetçi bu milletin evladı olamaz.  Bugün savunma sanayii sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı 2 bini geçmiştir. İHA ve SİHA'lardan kim gocunuyorsa onlar iradelerini emperyalistlere devretmiştir. Bölücü hainlerin kafası koptukça Kılıçdaroğlu titriyor. Kılıçdaroğlu'nun TSK'nın şerefli komutanlarına saldırması, bir siyaset tercihinden öte mankurt ve mandacı bir siyasetçinin ağzından saçılan kötülük ve nefrettir. Hainlere acımayacağız. Ne arıyoruz Suriye'de, Libya'da diyen Kılıçdaroğlu'nun dili Yunan dilidir, yılan dilidir, Türk'e düşmanların dilidir. Zillet ittifakı Türkiye'nin önündeki düşman bariyeridir. Baykar şirketini suçlayan selamsız Babacan, yabancıların etki ajanlığı pozisyonunda sabitlenmiştir. HDP'NİN KAPATILMASI HDP’nin kapatılması bir adalet ve demokrasi onurudur. Bu onurun çiğnenmesini isteyen Kılıçdaroğlu, CHP’yi HDP’nin eline rehin bırakıp PKK’nın güdümüne girmiştir. Kapatılmasın da milletin vergisi Kandil'e mi aktarılsın? Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, HDP’nin yedek kulübesinde siyaset amigoluğuna, ikmal kafilesine, Türkiye aleyhine kurgulanan faaileyete dönüşmüştür.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 12 13