29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Ay Yıldızlı Karargah! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Amacımız 100. yılda bu projeyi tamamlamak

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere kahramanlarımızın her birini şükranla yad ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İnşallah bundan sonra da 30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum. Milli Savunma Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız 1930'lu yıllarda Kızılay semtindeki binalarda faaliyet gösteriyordu. Artık bize bir müşterek merkez gerekiyor. Bu müşterek merkezden hem yatırım, hem harcamalar, hem her yönüyle özellikle de savunma noktasında bize öyle bir merkez gerekiyor ki, bu merkezle beraber biz daha bulunduğumuz yerden dünyaya farklı bir sinyal verelim. Siber savunmanın konuşulduğu böyle bir dönemde bize şu anda temelini atacağımız, ay yıldız projesi yakışır dedik ve inşallah bugün de bu temeli atıyoruz. Amacımız cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 29 Ekim 2023 tarihinde bu projeyi açmaktır. Savunma noktasında da merkezi bir savunma sistemini bulunduracağız. 12,6 milyon metrekarelik bir arazi üzerinde konumlandırılan proje, 15 bin kişiye hizmet verebilecektir. Artık Kızılay'ın içinde, dağınık, sağda solan falan bir Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olmayacak. Düşmana korku, dosta güven veren bir yapıyı burada yapacağız.  Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarına karşılık verecek bu projenin milletimize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. Bu projenin aynı zamanda başkentimize de ayrı bir değer katacağını düşünüyorum. Özellikle mimarlarımızı kutluyorum, mühendislerimi şimdiden kutluyorum. Müteahhit firmaya güveniyorum. Malazgirt'te her yıl iştirak ettiğimiz törenlerde yaşadığımız atmosfer bu zaferin nasıl zorluklarla kazanıldığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Milletimiz kadim çağlardan beri Anadolu'da mevcudiyet göstermiştir. Kimi takvimlerde ağustos ayı Alparslan ayı olarak geçmektedir. Bu büyük zaferden birkaç yıl sonra Anadolu Selçuklu Devleti önce İznik sonra Konya başkentli olarak kuruldu. Özellikle Haçlı seferlerinde çok büyük mücadeleler vermiş ve misyonunu Osmanlı'ya devrederek tarih sahnesinden çekilmiştir. Burada çınarları unutmayalım. Tabi ki çamları da unutmayacağız. Sonbaharda yaprakları dökülüyor ama bunları biz takviyelerle çok daha farklı hale getirebiliriz. Osmanlı geride silinmez izler bırakarak tarihteki yerini cumhuriyetimize devretmiştir. İstanbul'un fethine de ayrı bir parantez açmak gerekiyor. İstanbul'un fethi batı tarihinde çağ açıp çağ kapatacak kadar derin etkiler yapmıştır. İstanbul'un ve Anadolu'nun vatanımız olduğunu kabul edemeyenler hala bunu dışa vurmaktadırlar. Osmanlı'nın son döneminde kazanılan Çanakkale Zaferi, kınalı yavrular Çanakkale Zaferimizin manileridir. O kınalılar bize bu vatanı bıraktılar. Arkasına dönemin en büyük güçlerinin desteğini alan Yunan ordularına karşı kahraman ordumuzun kazandığı zaferi de Malazgirt'in yeni bir tezahürü olarak görüyoruz. Çanakkale Zaferimiz ve İstiklal Harbimiz adeta bize vatanımızı yeniden kazandırmıştır. Anadolu'daki 3. devletimiz olan cumhuriyetimiz döneminde de önemli dönüm noktaları yaşadık. Çorlu'da iştirak ettiğimiz taarruzi İHA'mızın teslim töreninde de izah ettim. Gazi Mustafa Kemal'in geniş vizyonuyla başlatılan çok sayıda projenin önüne kifayetsiz zihniyetlerle kesilmiştir. Askerimiz vardı, yüreğimiz vardı ama tabiri caizse yeterli silahımız yoktu, gerektiği kadar cephanemiz yoktu. Kıbrıs Barış Harekatı bu gerçeği görmemiz açısından da hayırlı olmuştur. Ülkemizin ne kadar ağır kayıplara uğradığını en iyi buradaki heyet biliyor. Kıytırık bir terör örgütü karşısında eli kolu bağlı hale düşmesine neden olanlar tarih önünde hesap verecektir. Telsizimiz yoktu, ABD telsizlerimize el koydu. Askerimiz telsizimiz olmadığı için susturma tekniğiyle savaştı. Şimdi İHA'mız var SİHA'mız var, TİHA'mız da var. Savunma sanayinde artık ihraca başladık. Artık 'Ne alırsın?' diyeceğiz. Her şeyi kendimiz üretir hale geldik.  "ÇARŞAMBA GÜNÜ MUHTEŞEM BİR YARGI BİNASINI AÇIYORUZ" Maruz kaldığımız asimetrik tehdidin en alçak tezahürü olan FETÖ'nün başlattığı darbe girişimlerine verilen gizli-açık desteklerdir. Ben FETÖ'ye de sesleniyorum: Çarşamba günü inşallah muhteşem bir yargı binasını da açıyoruz. Artık merdiven altı çalışan yargı mensupları olmayacak. 15 Temmuz şanlı direnişiyle bu toprakların ancak aynı şekilde elde edebileceğini cümle aleme tekrar ilan ettik. 15 Temmuz öncesindeki ve sonrasındaki tüm terör saldırılarıyla son istiklal harbimizin sembolüdür. Üstesinden geldiğimiz her badire, ülkemize kazandırdığımız her eser büyük ve güçlü Türkiye'ye giden yolun yapı taşları olmuştur. Yapmamız gereken istikrar ve güven ikliminin sürmesini sağlamaktır. Bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Dünyanın her yerinde, özellikle de bölgemizde nerede bir acı varsa, gerisinde parçalanmış bir millet, düşman edilmiş bir toplum, bütünlüğünü kaybetmiş bir yapı vardır. Bizi böyle bir duruma düşüremediler ve bundan sonra da düşüremeyecekler.  Dört bir yanını okullarla, yollarla, tünellerle, barajlarla donattığımız Türkiye'yi bu tür abide eserlerle taçlandırıyoruz. İnşallah nice zaferleri bu eserden yönetmeyi, bu eserle beraber yön vermeyi Allah'tan niyaz ediyorum. Sizlere de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla...

2 yıl önce

Türkiye'den sığınmacılarla ilgili çok önemli karar! Pilot şehir belli oldu…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısından, büyükşehirlerde yaşayan sığınmacılarla ilgili önemli kararlar alındı. Toplantıda, başka illerde kayıtlı olduğu halde büyükşehirlerde yaşayan sığınmacıların tespit edilerek illerine gönderilmesi; ikâmet izni olmayan göçmenlerin de sınır bölgesindeki kamplara ya da sınır ötesinde kurulan yeni yerleşim alanlarına dağıtılması "öncelikli politika" olarak belirlendi İki saat süren toplantıda, son olarak Ankara Altındağ'da yaşanan "mülteci" gerginliğinin ardından yeniden alevlenen "sığınmacılara yönelik tepkiselliğin" önüne geçilmesi için yeni bir formül arayışı gündeme geldi. Saha çalışmalarında vatandaştan en sık gelen şikâyetin büyük illerde "Suriyeli gettolaşması" olduğuna işaret edilirken, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı ve tepkilerin "kitlesel olaylara" dönüşebileceği değerlendirilen büyükşehirlerde kayıtsız göçmenlerle ilgili adım atılacağı kaydedildi. Milliyet'in haberine göre, Ankara'da pilot uygulaması hafta içinde başlayacak olan çalışma diğer şehirlere de yayılacak, valilikler tarafından yürütülecek. SIKI DENETİM Bu kapsamda pilot uygulamanın başkentten başlatıldığı ifade edilerek, büyükşehirlerin mülki sınırlarının yeni sığınmacılara kapatılacağı; başka illerde kayıtlı olduğu halde büyükşehirlerde yaşayan sığınmacıların tespit edilerek illerine geri gönderilmesi planlandı. Kayıt dışı göçmenlerin tespiti için özellikle metruk binalarda ve kenar ilçelerde denetimlerin sıklaştırılacağı belirtildi. Türkiye'de ikâmet izni olmayan göçmenlerin de sınır bölgesindeki kamplara ya da sınır ötesinde kurulan yeni yerleşim alanlarına dağıtılması "öncelikli politika" olarak belirlendi. Ayrıca izinsiz çalışan, vergi levhası olmayan sığınmacılara ait işyerlerine de yaptırım uygulanacağı kaydedildi. Çalışmanın her ilde valilikler tarafından yürütüleceği ifade edildi. ELEKTRİK FATURALARI GÜNDEM OLDU AK Parti MYK toplantısında sahadan gelen en önemli şikâyet başlıklarından birinin de elektrik faturalarındaki artış ve yüksek gıda fiyatları olduğu belirtildi. Bu iki başlıkta mutlaka bazı adımlar atılması gerektiği ifade edilirken, "Sahada durum genel olarak iyi; sosyal medyadaki yorumlara takılmayın" değerlendirmeleri yapıldığı da kaydedildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sığınmacı mesajı! 'Batı dünyası Aylan bebekten ders çıkarmadı'

Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi tarafından düzenlenen Adalar Denizi ve Yunanistan ile Komşuluk İlişkileri Sorunları Sempozyumu'na video mesaj gönderdi. Sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulunan Erdoğan, sempozyumun düzenlenmesine öncülük eden Dokuz Eylül ve Başkent üniversitelerinin yetkililerini tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Atalarımızın 'adalar denizi' olarak adlandırdığı Ege Denizi, tarih boyunca medeniyetlerin kavşak noktasında yer almış, insanlığın ortak kültür havzalarından birisidir. Üzerine şiirler yazılan, şarkılar söylenen bu güzel deniz, iş birliği ve barışın sembolü olması gerekirken maalesef son yıllarda insani trajedilerle gündeme gelmektedir. Suriye'de yaklaşık 11 yıldır süren iç savaş ve katliamlardan kaçan binlerce göçmen, Ege Denizi'nde hayatını kaybetmiştir. Bundan 6 yıl önce minik bedeni sahile vuran Aylan bebek, modern dünyanın utanç vesikası olarak hafızalara kazınmıştır. Başta Avrupa olmak üzere, Batılı ülkeler Aylan bebeğin dramından gerekli dersleri çıkarmamıştır. Mültecileri kendi topraklarında güven ve huzur içinde yaşatacak adımların hiçbiri atılmamıştır. Türkiye, Suriye kaynaklı düzensiz göçün engellenmesine yönelik verdiği olağanüstü mücadelede tek başına bırakılmıştır. Suriyeli mazlumlara kapanan kapıların, ülkemizde darbe girişiminde bulunmuş, 251 vatandaşımızın kanını dökmüş FETÖ'cü canilere sonuna kadar açılması insanlık adına hicap kaynağıdır." Bu tablo karşısında komşu Yunanistan'ın, Türkiye'nin iyi niyetli çabalarına anlamlı katkı sunmak yerine, maksimalist politikalarına hız verdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Mülteci krizi, iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine vesile olabilecekken, bu tarihi fırsat Yunanistan'ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle heba edilmiştir." dedi. Türkiye'nin tarihte olduğu gibi bugün de Ege Denizi'nin gerilim ve çekişmeden ziyade dostlukla anılmasını arzu ettiğinin altını çizen Erdoğan, bu anlayışla şimdiye kadar gerilimi artıran taraf olmamaya özen gösterdiklerini belirtti. "DAİMA SUHULETLE DAVRANDIK" Cumhurbaşkanı Erdoğan, deniz yetki alanları, adaların gayriaskeri statüsünün ihlali ve Navtex ilanları başta olmak üzere komşu Yunanistan'ın tansiyonu yükselten adımları karşısında daima suhuletle davrandıklarını, meseleleri diyalog ve müzakere ile çözmeye öncelik verdiklerini hatırlattı. Türkiye'nin tarihten ve uluslararası hukuktan doğan meşru haklarını sonuna kadar savunurken, diplomasiye alan açmayı asla ihmal etmediklerini aktaran Erdoğan, bugün de bu müspet tavrı koruduklarına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Komşumuz Yunanistan'dan hak ve menfaatlerimize saygı göstermesini, oldubittilerden ve tek taraflı eylemlerden kaçınmasını bekliyoruz. Yunanistan ile hakkaniyete, adalete ve iş birliğine dayalı, komşuluk hukukunu gözeten çözüm yolları bulacağımıza inanıyorum. Evlatlarımıza sorunlar yumağı yerine daha istikrarlı, daha huzurlu, daha güvenli bir gelecek bırakmak istiyoruz. Kendi alanında uzman isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen bu sempozyumun bizlere bu arayışımızda yol göstereceğini düşünüyorum." Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, değerli fikirleriyle programa katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür etti.

2 yıl önce

BM'den Taliban açıklaması: Eski Afgan güvenlik gücü personeli "intikam" amaçlı öldürdü

BM İnsan Hakları Konseyinin 48'inci oturumu İsviçre'deki BM Cenevre Ofisi'nde ilk gün oturumuyla devam ediyor. Taliban'ın, 15 Ağustos'ta Kabil'de kontrolü ele almasının ardından Yüksek Komiser Bachelet'in Afganistan'daki insani duruma ilişkin uyarıları devam ediyor. Bachelet, 47 üyeli Konseye hitaben yaptığı konuşmada, "Pencşir Vadisi'ndeki çatışmaların sonucu olarak sivil kayıplardan ve insan hakları ihlalleri ile ilgili raporların yanı sıra oradaki korkunç insani durumun neden olduğu artan zorluktan endişe duyuyorum." dedi. Ülkenin insani ve ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Bachelet, özellikle kadınlar ile etnik ve dini topluluklar başta olmak üzere ülkedeki insan hakları durumundan derin endişe duyduğunu ve ülkenin "yeni ve tehlikeli" bir aşamaya girdiğini kaydetti. ÜLKEDE GELİŞEN DURUMU İZLEMEK İÇİN MEKANİZMA KURULMASI GEREKİYOR Bachelet, Taliban'ın, bazı eski Afgan güvenlik gücü personelini "intikam" amaçlı öldürdüğüne ve önceki yönetimde çalışan bazı yetkililer ile bunların ailelerinin "keyfi gözaltına" alındığına dair Ofisine "güvenilir iddialar" ulaştığını bildirdi. Keyfi gözaltına alınanların bir kısmının serbest bırakılmakla beraber bazılarının ölü bulunduğuna işaret eden Bachelet ayrıca, Taliban'ın belirli hükümet yetkililerinin ve ABD güvenlik güçleri ve şirketleriyle iş birliği yapan kişilerin evlerinde arama yaptıklarına dair çok sayıda iddia aldıklarını aktardı. Afganistan'daki artan insani krizden derin endişe duyduğunu belirten Bachelet, ülkedeki gelişen durumu izlemek için bir mekanizma kurulması çağrısında bulundu. Bachelet, ayrıca Afganistan’a hakim olan Taliban’ın ilan ettiği "geçici hükümet"te yer alanların tamamına yakınının Peştunlardan oluşmasına tepki gösterdi ve hükümette kadınlara yer verilmemesinden üzüntü duyduğunu sözlerine ekledi.

2 yıl önce

ABD'deki maçlarda Joe Biden'a küfür trendi başladı

Afganistan'dan çekilme kararının ve bu süreçte düzenlenen bombalı saldırıların ardından eleştirilen ABD Başkanı Joe Biden'a tepkiler sürüyor. ABD'deki üniversiteler arasında oynanan Amerikan futbolu maçlarının bazılarında "Joe Biden'ı si*****" tezahüratı trend oldu. Independent Türkçe'nin haberine göre, Güney Karolina Askeri Üniversitesi ve Coastal Karolina Üniversitesi arasında 2 Eylül'de oynanan maçta çoğu öğrenci olan seyirciler bu tezahüratı yaptı. Ertesi günkü Kuzey Karolina Üniversitesi-Virginia Tech Üniversitesi müsabakasında da seyirciler ABD Başkanı Biden'a küfretti. Trend 11 Eylül ve 12 Eylül'de oynanan maçlara da yansıdı. Alabama State Üniversitesi ve Auburn Üniversitesi'nin cumartesi günkü mücadelesinde tribünlerde "Joe Biden'ı si*****" sesleri duyuldu. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlu Donald Trump Jr. konu hakkında cumartesi konuştu. Tezahüratların devam edeceğini düşündüğünü söyleyen Trump Jr. Biden yönetiminin epey kötü durumda olduğunu ve basının bunu gizleyemeyeceğini öne sürdü: "Afganistan'da meydana gelen bir sürü kötü olay sayabilirim. Düşmanlarımıza 65 milyon dolar-80 milyon dolar değerinde teçhizat bırakılması, onlara Amerikan vatandaşlarının listesinin verilmesi, biyometrik cihazların ele geçirilmesi, sivillerden önce askerlerin çekilmesi… Liste böyle devam ediyor." Washington Post ve ABD News'in Eylül başında yaptığı anket, katılımcıların yüzde 44'nün Biden'ın performansından memnun olduğunu ortaya koymuştu. Bu oran Haziran'da yüzde 50'ydi. Biden'ı onaylamayanların oranıysa yüzde 9 artarak yüzde 51 olmuştu.

2 yıl önce

Avrupalıların tercihi Macron değil Merkel

Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından 12 AB ülkesinde 16 bin kişiyle yapılan ankette "Bir Avrupa başkanlığı seçimi olsaydı ve adaylar sadece Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel olsaydı, hangisine oy verirdiniz?" sorusu yöneltildi. Fransa dahil olmak üzere 12 ülkenin 11'inde ankete katılanların çoğunluğu tercihini Merkel'den yana kullandı. Sadece Bulgaristan'da "Merkel" ve "Macron" yanıtları yüzde 31 ile eşit kaldı. Merkel en fazla ilgiyi sırasıyla yüzde 58 ile Hollanda, yüzde 57 ile İspanya, yüzde 52 ile Portekiz, yüzde 46 ile Danimarka, yüzde 44 ile Macaristan'da gördü. Bu ülkelerde Macron'u tercih edeceklerin oranı yüzde 20 civarında kaldı. Almanya'da katılımcıların yüzde 42'si "Merkel", yüzde 27'si "Macron" yanıtını verdi. Fransa'da ise Merkel tercihleri Macron'u geçti. Fransa'da ankete katılanların yüzde 32'si "Merkel" tercihini kullanırken, yüzde 26 Macron'u seçti.

2 yıl önce

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu. Bilim insanları, New Mexico eyaletindeki çalışmalarda 23 bin ila 21 bin yıl önceye ait ayak izleri buldu. İnsanların ne zaman Amerika kıtasına yerleştiği on yıllardır tartışma konusu. Son bulgular, insanların 16 bin yıldan önce kıtalara ayak bastığına ilişkin teorileri de alt üst edebilir. Ayak izlerinin, binlerce yıl öncesine ait bir gölün kenarında yürüyen bir grup çocuk ve gence ait olduğu düşünülüyor. Bulgular aynı zamanda Kuzey Amerika'ya daha önce bilmediğimiz birden fazla göç dalgası yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu da, göç eden ilk insan topluluklarının yeryüzünden silindiği anlamına geliyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) ekibinden araştırmacılar, ayak izlerini New Mexico'daki White Sands çölü yakınlarında sığ bir göl kenarında, yumuşak çamur halinde buldu. USGS ekibi, tortu katmanları üzerinde ayak izlerinin bulunduğu katmanların altında ve üstünde bulunan tohumlar üzerinde radyokarbon tarihleme çalışması yaptı. Bu da araştırmacılara dikkate değer şekilde net bir tarih bulma imkanı verdi. Bilim insanları, büyüklüklerine bakarak ayak izlerinin bölgede dolanan çoğunlukla ergenlik dönemindeki gençlere ve çocuklara ait olduğunu, zaman zaman bu gruplara yetişkinlerin de eklendiğini düşünüyor. İZLERİN BAZILARI GENÇLERE AİT Yeni bulgular, ABD'nin güneybatısındaki bilinen ilk yerleşimcilerin hayatlarıyla ilgili çok geniş de bir çerçeve de çiziyor. Ergenlik çağındaki gençlerin ne yaptığına dair bilim insanları çok kesin bir kanıya varamasa da; avlanmaya giden yetişkinlere yardıma gidiyor olabileceklerini söylüyor. Avlanan hayvanların ise 'çok kısa bir süre içinde etlerinin işlenmesi' gerektiğini, Bournemouth Üniversitesi'nden Dr. Sally Reynolds açıklıyor: "Çok hızlı bir şekilde ateş yakmak ve yağları ayıklamak durumundaydınız." İşte bu aşamada ergen gençlerin ateş yakmak üzere çalı, odun toplamak, su taşımak gibi hızla yapılması gereken görevleri yerine getirdiği tahmin ediliyor. Yeni keşfin tarihi de çok önemli çünkü Amerika'ya ilk yerleşimin tarihiyle ilgili sayısız iddia var. Ancak zaman içinde tüm teoriler bir şekilde çürütüldü. Taşların işlenmesiyle yapılmış bazı aletler üzerinde de tartışmalar sürüyor. Tartışmalar, bu aletlerin zaman içinde doğal ortamda taşların sürtünme ve benzeri doğa olaylarıyla mı bu şekli aldığı yoksa insan eli mi değdiği üzerine kadar gidebiliyor. İlk yerlilerin zamanlarından kalma aletler, 13 bin yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar bulunan ve ciddi bir el işçiliği gerektiren aletler kadar net bir resim vermiyor. TARTIŞMASIZ KANIT! Bournemouth Üniversitesi'nde konuyla ilgili yayımlanan makalenin yazarlarından Prof. Matthew Bennett, "Bu kadar çok tartışma olmasının nedeni gerçek anlamda kesin, net ve tartışmasız verilerin olmaması. Şu an artık bu verilere ulaştığımızı düşünüyoruz." diyor: "Ayak izleri taşlar kadar tartışmalı değil. Ayak izi, ayak izidir ve toprak katmanları arasında yer değiştiremez." Fiziksel kanıtlar doğası gereği tartışmaya daha az olsa da, araştırmacılar, ayak izlerinin tarihini gösteren kanıtların 'kelimenin tam anlamıyla su geçirmez olduğundan' emin olmak istiyor. Makalede, 'rezervuar etkisi' adı verilen bir potansiyel tarihleme hatasından söz ediliyor. Bu da, eski karbonların doğal sulu ortamlarda yeniden dönüşerek ve ardından radyokarbona karışarak gerçekte olduğundan daha eskiymiş gibi bir görüntü vermesine yol açıyor. Araştırmacılar, bu etkiyi de hesaba katarak tarihleme yaptıklarında çok da kayda değer bir fark ortaya çıkmadığını söylüyor. Viyana Üniversitesi'nden Radyokarbon tarihleme uzmanı Prof. Tom Higham, o dönem insanları ileri ve geri yürüdüğü bölgedeki suların çok sığ olduğunun düşünüldüğünü, yapılan tüm çalışmalar sonucu her iki durumda da ortaya çıkan tarihler arasında ciddi bir fark olmadığını söylüyor: "Her türlü ihtimali göz önüne aldığımızda sanırım bu izlerin yaşı 21 bin yıl ile 23 bin yıl arasında." 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca Amerika kıtasına ilk ayak basan insan topluluklarının Clovis kültürüne bağlı gruplar olduğuna dair bir fikir birliği oluştu. Bu büyük avcıların, su seviyelerinin çok alçak olduğu son buz devrinde Bering Boğazı üzerinden Sibirya'dan Alaska'ya geçtiği tahmin ediliyordu. Ancak 1970'lerde, Clovislerin Amerika'ya ilk ayak basan insanlar olduğuna dair değişmeyen algı, bazı veriler ışığında çürütülmeye yaklaştı. 1980'lerde, Şili'nin Monte Verde bölgesinde 14.500 yıl öncesinde insanların yaşadığına dair izler bulundu. 2000'lerden bu yana ABD'nin Teksas eyaletinde 15.500 yıllık, Idaho eyaletinde 16 bin yıllık insanlara ait yaşam izleri bulundu. Şimdi de yine ABD'nin New Mexico eyaletinde son Buz Devri boyunca insan yaşamış olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıkmış oldu. Uzmanlar, bu insanların buzların oluşturduğu doğal köprülerle Amerika'ya geçmiş olabileceğini ve bu durumda daha birçok yerleşimci grubun aynı dönemde Amerika'ya ayak basmış olabileceğini söylüyor.

2 yıl önce

Mali Başbakanı’ndan Macron’a net cevap: Afrika'da istenmeyen adam

Fransa ile Afrika’daki Müslüman ülkeler arasında siyasi gerilim tırmanırken, Mali geçiş hükûmeti Başbakanı Choguel Kokalla Maiga’dan dikkat çeken bir çıkış geldi. Mali Başbakanı son haftalarda gerginlik yaşadıkları Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a isim vermeden tepki göstererek, 8 yıl önce Fransa’nın terörü bitirmek ve toprak bütünlüğünü sağlamak sözüyle Mali’ye geldiğini, geçen sürede ise ülkenin kuzeyine sıkışmış teröristlerin, bugün ülkenin üçte ikisine hakim olduğunu vurguladı. Maiga, Mali’nin Türkiye gibi dost ülkelere ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, son dönemde Macron’un Afrika’da Türkiye’yi hedef alan sözlerine de net cevap verdi. TÜRKİYE’YE GÜVEN TAM Ülkesinde terörizme karşı mücadele kapsamında Türk savunma sanayii sektörü ile iş birliği konusunda olumlu mesajlar veren Maiga, “Bugün Mali hükûmeti şunu söylüyor: Terörle mücadeleye yardım edecek ortaklar arıyoruz. Hiçbir ülke dışlanmış değil. Bizimle görüşmeye hazır olan, terörle mücadeleye yardım edebilecek ve toprak bütünlüğünü sağlayabilecek herkes hoş geldi. (Ülkemizde teröre karşı mücadelede) Türkiye gibi dost ülke gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. HAKARET VE TEHDİT Macron, hafta içi Mali’ye hakaretler içeren tehditvari sözlerle yüklenmişti. Fransa Cumhurbaşkanı, “Üst üste iki darbenin yaşandığı, hükûmet bile olmayan bir ülkeden gelen bu utanç verici açıklamalar kabul edilemez. Mali devletinin isteği üzerine Mali’deyiz.Fransa olmasa Mali teröristlerin eline geçerdi” ifadelerini kullanmıştı. Macron’un krize neden olan sözleri sonrasında Fransa’nın Bamako Büyükelçisi, Mali Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmıştı. CEZAYİR’İ YOK SAYDI Macron daha önce de Cezayir üzerinde Türkiye’yi hedef almıştı. Macron’un, “Cezayir’in bir ulus olarak inşası, izlenmesi gereken bir fenomendir. Fransız sömürgesinden önce Cezayir ulusu var mıydı? Soru bu. (Cezayir’de) Daha önce sömürgeler vardı” sözleri Cezayir’de büyük tepkiye neden olmuştu. Cezayir, Paris büyükelçisini geri çağırmış ve Fransız savaş uçakları için hayati olan hava sahasını kullanıma kapatmıştı. Asılsız suçlamalar Macron, Cezayir’de ülkesine gösterilen tepkinin sebebini de “daha çok Türkler tarafından yapılan dezenformasyon ve propaganda” skandal sözleriyle gerekçelendirmişti. Geçen yıl da Türkiye ve Rusya’yı, Afrika’da Fransa karşıtlığını yaydıkları gerekçesiyle hedef alan Macron, Kasım 2020’de Jeune Afrique gazetesine verdiği demeçte, Afrikalıların sömürge dönemi nedeniyle kendilerine olan tepkisinden Türkiye ve Rusya destekli olduğunu iddia ettiği Fransızca yayınları sorumlu tutarak büyük bir pişkinliğe imza atmıştı.

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 29 30