17 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Milleti ve milletin seçtiği yönetimi tehdit edenlere hadlerini yine milletimizle bildireceğiz"

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: 'ART NİYETLİ BİR GİRİŞİMDİR' Az önce yaptığımız toplantıda 2 gündür ülkemizi meşgul eden meselenin tartışmalarını ayrıntılarıyla değerlendirdik. Bir gece yarısı yapılan bu eylem yönetimi tartışmaları itibariyle kesinlikle art niyetli bir girişimdir. Hiçbir emekli kamu görevlisinin de topluca bu teşebbüs etme hakkı yoktur. Biz bu amirallerin, diplomatların son dönemde Kıbrıs'tan Karabağ'a kadar verdiğimiz mücadelede bir araya gelerek ülkemiz için destek bildirisi yayınladığını görmedik. Yine bunların, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin yanında yer aldığını görmedik.  'BUNA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DENEMEZ' Tartışmanın sebebi kesinlikle ifade özgürlüğü meselesi değildir. Buradakilerin bir kısmı çeşitli mecralarda dile getirmektedir. Hiçbirine yaptıkları açıklamalardan dolayı her hangi bir soruşturma açılmış değildir.  Ama bir gece yarısı, 104 emekli amiralin böyle bir girişimde bulunması asla kabul edilemez. Buna ifade özgürlüğü denemez. Yayınlanan bildirinin milletimiz nezdinde bu kadar sert tepki gösterilmesinin nedenini de çok daha büyük kampanyanın olmasıdır. Sözde aydın kesimler bir süredir yasamayı, yürütmeyi, yargıyı hedef almaktadır. Üstelik bunların bir çoğu da dikili bir taşı olmayan kişilerdir. Biz bildiri yayınlanır yayınlanmaz, siyasetçilerin duruşlarını güçlü bir şekilde beklerdik. Eğer böyle yapmış olsalardı, milli iradeye teşekkür için huzurlarınızda olacaktım. Demokrasi karşıtı tüm bildirilerin özellikle arkasında yer alan zihniyet, bu defa saffını aynı istikamette belirtmiştir. Ana muhalefet partisini bir kez daha demokrasiden yana tutum almaya çağırıyoruz. Buna karşı milli iradeden yana tavır koyan herkese şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 'BİLDİRİYE KARŞI TÜM TAVRIMIZI ORTAYA KOYUYORUZ' Bugün de yaşananların muhasebesini milletimizle yapmak üzere bir araya geldik. Türkiye'de demokrasiye her saldırı bu tarz bildirilerin ardından gelmiştir. Merhum Menderes'e böyle yapmışlardır. 12 Eylül'den önceki hükümetleri aynı yöntemle sindirmeye çalışmışlardır. Kendi hükümetimizde bu yaklaşımlara en ağır şekilde tepki koyduğumuz için devamını getirememişlerdir. Milli iradeye açık tehditler karşısında en etkin şekilde tavır alınmadığı sürece milletimiz en yakın tarihimizden iyi biliyor. Bu sebeple yayınlanan bildiriye karşı tüm tavrımızı ortaya koyuyoruz. Milletimiz, kimin demokrasinin yanında durduğunu, kimin darbecilerin koltuğunun altına girdiğini görüyor. İnşallah, 2023 seçimlerinde bu yaşananları milletimizin takdirine sunacağız. 'DAHA İYİSİNİ BULANA KADAR BU SÖZLEŞMEYE DEVAM EDİYORUZ' Yapılan açıklamada 2 temel iddia ortaya konmaktadır. 1. Montrö anlaşmanın tartışmaya açılmasıdır. 2. basında yer alan bazı görüntülerdir. Boğazların statüsüyle ilgili sorunların çözümü sonraki yıllara bırakılmıştır. 1936 yılında boğazlarla ilgisi olmayan devletler Montrö sözleşmesini imzaladık. Dönemin şartlarında önemli bir kazanımdır. Boğazlardaki gemi trafiğinin yer yer seyir trafiğini tehdit edecek olması da meselenin ayrı boyutudur. Daha iyisi için imkan bulana kadar bu sözleşmeye devam ediyoruz. Bu sözleşmeyle ilgili diplomaside medyada bir çok görüş ortaya konulmuştur. Bugün de sözleşme tüm boyutlarıyla tartışmaya devam etmektedir. Hiç kimse akademideki medyadaki tartışmalar sebebiyle kimsenin yakasına yapışmamış, meseleyi farklı mecralara çekmeye çalışmamıştır. Fakat önceki gece yayınlanan bu bildiri bu kapsam dışındadır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir. Peki biz İstanbul Boğazı'nda egemen miyiz, maalesef. Bilhassa Kanal İstanbul boğazdaki egemenliğimizi tahsis edecektir. Vazifem, Türkiye'nin ve milletinin hak ve menfaatleri ne gerekiyorsa onu yapmaktır. Montrö'den çıkmakla ilgili bir çalışmamız yoktur. Fakat gelecekte böyle bir sonuç çıkarsa önümüze gelen her şeyi detaylıca değerlendirmekten de kaçınmayız. 'BUNUN MÜNFRETİ BİR HADİSE OLDUĞU AÇIKTIR' Geçmişte cübbeleriyle siyasileri hedef alanları demokrasi adına eleştirmiştir. Biz geçmişte milli iradeyi çiğneyen askerlerin yaptıklarını demokrasi adına doğru bulmadığımızı açıkça ifade etmiştik. Bugün de aynı noktadayız. Bunun münferit bir hadise olduğu açıktır. Söz konusu görüntünün yayınlandığı gün silahlı kuvvetlerimiz kendi içinde detaylı bir soruşturma yapmış ve sonuca bağlamıştır. Geçmişte darbe imalarını 'genç subaylar' rahatsız diye ifade edenlerin işi emekli amirallere havale ettiğini anlıyoruz. Sadece bu tartışma bile başlı başına Türkiye'nin darbe dönemleri anayasasından, yeni ve sivil anayasaya geçişinin işaretidir. Ana muhalefet partisinin başını çektiği kesimin bu tartışmaların ekonomik sıkıntıların üstünü kapamak için çıktığını bahane etmektedir. Salgın döneminde yaptığımız başarının sonuçlarını yarın milletimizle paylaşacağım. Şu anda bu 104 kişinin içerisinde bizzat CHP içinde üye olan, ailesi olanlar var. Siz bunları yakın zamanda medyada göreceksiniz. Bu işin merkezinde ana muhalefet partisinin ta kendisi var. Türk ekonomisini, yatırım istihdam üretim yönünde büyütmeyi sürdüreceğiz. İktidara geldiğimizden bu yana, ülkemizi biz nereden aldık, bugün neredeyiz. Yatırımlar dahil bunları kronolojik olarak Çarşamba günü milletimize açıklayacağım.

3 yıl önce

128 milyar dolar nerede? AK Parti Aydın Milletvekili Mustafa Savaş tek tek anlattı

1- Günlerdir asılsız bir karalama kampanyası ile başlatılan “128 milyar dolar nerede?” sorusunu gelin birlikte cevaplayalım. 2- Ekonomide hiçbir şey durduk yere ortaya çıkmaz ya da ortadaki değerler bir anda buhar olup yok olmaz. Varlıklar mevcut durumlara göre sürekli olarak el değiştirirler. Bu durum ekonomik hayatın rutin bir sürecini oluşturmaktadır. 3- Öte yandan, döviz işlemi çift taraflı bir işlemdir. Bu karalama kampanyasını başlatanlar, bir para birimi verilirken diğer para biriminin alındığını ya bilmiyor ya da milletimizi kandırmaya çalışıyorlar. 4-Merkez Bankası bilançosundan da anlamadıkları için bilançoda bir varlığın azalması halinde yerine başka bir varlık girdiğinden de haberleri yok; buharlaşmadan bahsediyorlar.Sanki Merkez Bankası rezervlerinin karşılıksız olarak birilerine verildiği algısı yaratmaya çalışıyorlar. 5-Halbuki, son 3 yılda maruz kalınan jeopolitik riskler ve pandemide oluşan dış açık,sermaye çıkışı,firmalar ile hanehalkının döviz ve altın talebi ile oluşan kur baskısı nihayetinde ödemeler dengesi açığının finansmanının doğal sonucu olarak rezervlerdeki değişim söz konusudur. 6- Ocak 2020'den itibaren dünyayı, Mart ayından sonra ise Türkiye'yi etkisi altına alan Covid-19 pandemisi nedeniyle Türkiye, 2019'a göre, mal ihracatında 12 milyar, hizmet ihracatında ise 30 milyar dolarlık bir kayıp yaşamıştır. 7- Bu nedenle, tarihimizde ilk kez, 2019'da yıllık bazda 6,8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi, 36,7 milyar dolar açık vermiştir. 2019'a göre cari işlemler dengesinde 45 milyar dolar sapma yaşanmıştır. Bu sapmanın tamamı TCMB'nin döviz rezervleriyle karşılanmıştır. 8- Covid-19'un ilk şokunun yaşandığı dönemde, dünyada ülkelerin kapanması sonrasında uluslararası ticaretin daralması nedeniyle dolar likiditesinin sıkıştığı anda, ödemeler dengesinin devamlılığını sağlamak için döviz ihtiyacının Merkez Bankası tarafından karşılanması elzemdi. 9- Bu yaşanan olumsuz süreçte döviz talebi TCMB tarafından karşılanmasaydı, istihdam, büyüme, reel sektör, bankacılık kesimi dahil her sektörü etkileyen bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalınabilirdi. Her kriz ortamında dillendirilen faiz artışlarıyla bu süreç atlatılamazdı. 10- Pandeminin getirdiği belirsizlik tüm dünyada güvenli liman olarak bilinen dolara ve altına yönelimi artırmıştır. Aynı şekilde Ülkemizde de yabancı para mevduatında son derece ciddi bir artış yaşanmıştır. 11- 2019 yıl sonu itibarıyla Türkiye’de yerleşik gerçek ve banka dışı tüzel kişilerce mevduat ve katılım bankalarında tutulan yabancı para mevduat düzeyi 194,4 milyar dolardan 2020 yıl sonu itibarıyla 234,9 milyar dolara yükselmiştir. 12- Bu dönemde risklerin artması nedeniyle özel sektör yabancı para borç stokunu azaltma eğiliminde olmuştur. 2019 yıl sonunda 189,2 milyar dolar olan özel sektörün (finansal+finansal olmayan) yurt dışından sağladığı kredi borcu 2020 yıl sonunda 173,9 milyar dolara gerilemiştir. 13- Ayrıca ülkemiz için önemli bir gelir kaynağı olan turizm gelirleri yine olumsuz olarak etkilenmiştir. 2019 yılında 34,5 milyar dolar olan turizm gelirlerimiz 2020 yılında 12,06 milyar dolara gerilemiştir. 14- Covid-19'la mücadele verilirken, sadece ödemeler dengesi üzerinden 41 milyar dolarlık net döviz çıkışı TCMB'nin rezervleriyle finanse edilmiştir. 2018 yılından 2020 sonuna, reel sektör ve finans kurumlarının dış borçlarında net kapatılan borç 21 milyar doların üzerindedir. 15- Dövize artan talebi karşılamak için Türkiye ya IMF’e gidecekti ya da faizleri şok bir biçimde arttırarak kendi reel sektörüne zarar verecekti. Ancak, Türkiye bu yolları tercih etmemiş ve reel sektörün döviz ihtiyacını karşılamak için TCMB rezervlerini kullanmıştır. 16- TCMB rezervleri, Türkiye’nin üretim ve ihracatını sürdürebilmesi için, reel sektörün hammadde, ara mamul ve makine ithalatını gerçekleştirmesini sağlayacak döviz likiditesi için harcandı. 17-  Verilen destekler sonucunda, tüm olumsuz koşullara rağmen 2020’nin son 4 ayında Cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekorları kırıldı. İhracatta yaşanan artış 2021’in Ocak, Şubat ve Mart aylarında da devam etti. Hatta, tarihte ilk kez, aylık ihracat 18 milyar doları aştı. 18- Türkiye, G-20’de Çin’le birlikte pozitif büyüyen yegane ekonomidir. TCMB’nin üretimi destekleyici politikaları olmasaydı, bu büyüme rakamlarına ulaşamazdık. 19- Dünya standartlarında tutulan veriler ve TCMB bilançosu bu kadar şeffafça ortadayken, buharlaşan veya kaybolan bir TCMB döviz rezervinden bahsetmek anlamsızdır. 20- Öncelikle, en az 41 milyar doları 2020 yılının ödemeler dengesi açığını kapatmak adına, en az 30 milyar doları da reel sektörün, bankacılık sektörünün açık pozisyonunu azaltmak amacıyla ve hane halkının döviz talebi nedeniyle kullandırılmıştır. 21- Türkiye, bütün finans, döviz, para piyasalarının dengesini bozma potansiyeli taşıyacak derecede büyük boyutlu bir finansal operasyonla başa çıkabilmiştir. Şubat 2021 itibariyle döviz rezervi ise 95,5 milyar dolar iken, Nisan ayı başında 87,6 milyar dolardır. 22- Türkiye, büyüme oranlarına göre incelendiğinde, 2020 yılında G-20 ülkeleri arasında 2’inci, dünyada ise 4’üncü ülke olmuştur. Bu gerçeği yok sayarak 128 milyar dolar nerede? sorusunu soracak cesareti bulmak ekonomi cehaletinden başka bir şey değildir. 23- Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki ekonomi üst yönetimimiz tüm kurumlarıyla enflasyonda kalıcı düşüşü sağlama hedefi doğrultusunda, kalıcı iyileşme yoluyla makroekonomik istikrarın olumlu etkisiyle yatırım, üretim + 24- İstihdam ve ihracatı arttırıcı sürdürülebilir büyüme için gerekli tüm koşulların oluşması adına var gücüyle çalışmaktadır. “İstiklalden İstikbale” vizyonuyla Ekonomi Reformları bu vizyonun tavizsiz kararlı yol haritasıdır.

3 yıl önce

Milletin değerlerinden uzak muhalefet partisi: CHP

Gaflarıyla adından sıkça bahsettiren CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan şimdi de Ramazan imsakiyesi ile gündeme geldi. Belediyenin bastırdığı imsakiyede vatandaşlara fazladan oruç tutturulduğu ortaya çıktı. İmsakiyede iftar saatlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı imsakiyeye göre 2-3 dakika geç olduğu, yine imsak vakitlerinin de Diyanet’in hazırladığı imsakiyeye göre 18 dakika erken başladığı görüldü. Vatandaşa 20 dakikadan fazla oruç tutturan Özcan’a Bolu Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkan Vekili Burak Balaban’dan tepki geldi. Yeni Şafak’a konuşan Balaban, “Bolulu vatandaşlarımızı Tanju Özcan’ın bastırdığı imsakiyeleri kesinlikle dikkate almamaları konusunda uyarıyoruz. Hemşehrilerimiz oruçlarının sakata gelmemesi için her zamanki gibi yine Diyanet’imizin imsakiyesini esas alsınlar” dedi.

3 yıl önce

Savcı, HDP eski milletvekili Tuma Çelik için verilen beraat kararına itiraz etti

HDP eski Milletvekili Tuma Çelik, seçim çalışmaları sırasında tanıştığı D.K isimli kadına cinsel saldırı gerçekleştirdiği gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, beraat kararına itiraz etti. KARAR USULE AYKIRI Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Özgür Kamışlık’ın imzasını taşıyan itiraz dilekçesinde, “Sanığın milletvekili olması ve mevcut statüsü, suçun işleniş biçimi, suç konusu önemi, suçun işlendiği yer ve zaman, olayın oluşuna ve sanığın kastının yoğunluğuna göre sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmesi gerekirken beraat şeklinde karar verilmişse de ilgili karar usul ve yasaya aykırı olduğundan kararı istinaf ediyoruz” denildi. Dilekçede, gerekçeli kararın mahkemeye tebliğ edilmesinin ardından, istinaf gerekçelerinin mahkemeye sunulacağı belirtildi. HDP’NİN TECAVÜZCÜ VEKİLİ Çelik, mağdur D.K ile yerel seçim çalışmaları sırasında gerçekleştirdiği bir ev ziyareti sırasında tanıştı. D.K’yı parti çalışmalarına davet eden Tuma Çelik, bu teklifi, “siyasetten anlamıyorum, ailevi sorunlarım var” diyerek reddeden mağdur kadını 1 hafta sonra arayarak görüşmek istedi. Olayın yaşandığı yerde mağdur D.K’ya ait kan örnekleri bulundu. D.K hayatını alt üst eden bu olaydan sonra eşinden ayrılarak, çocuklarını da göremez hale geldi.

3 yıl önce

CHP’li eski milletvekili: “HDP’nin bu yönetimiyle, TBMM’den Kızılay’a kadar bile yürünemez!”

HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) bildirisinde “Ermeni soykırımı” ifadesini kullandığı için isim vermeden HDP’yi 'emperyalistlerin gölgesinde ezik siyaset yapmakla' eleştiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a, HDP’li mevkidaşı Ebru Günay’dan yanıt geldi. HDP Sözcüsü Günay, Öztrak’a, “Anti emperyalist olmayı sizden öğrenecek değiliz” diyerek tepki gösterdi. "KIZILAY’A KADAR BİLE YÜRÜNEMEZ!"  Günay'ın bu sözleri CHP'lileri kızdırdı. Twitter hesabından duruma tepki gösteren CHP'li eski Milletvekili Şerafettin Turpcu "ABD’nin Suriye’de ülkemize karşı silahlandırdığı PKK’lı oluşumun ve emperyalizmin sözcüsü, “soykırım utancıyla yüzleşin” diyerek bize hakaret eden HDP’nin bu yönetimiyle, TBMM’den Kızılay’a kadar bile yürünemez!" ifadelerini kullandı.

3 yıl önce

CHP’li Cihangir İslam HDP’ye sahip çıktı: HDP’nin millet ittifakının içinde olması lazım

Millet İttifakı çerçevesinde CHP listelerinden milletvekili seçilen, daha sonra Saadet Partisi’ne katılan İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, partisinden istifa etmişti. İslam’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında parti rozetini kendisine takmasıyla resmen CHP'li olmuştu. "HDP'NİN MİLLET İTTİFAKI'NIN İÇİNDE OLMASI LAZIM" Independent Türkçe'ye konuşan İslam, "CHP'nin içinde bulunduğu Millet İttifakı'nda HDP de yer almalı mı?" sorusunun yanıtladı. İslam, "Israrla HDP'nin de Millet İttifakı'nın içinde olmasını başından beri savundum, hala daha savunuyorum. Birtakım problemler tek taraflı değil, siyasetin içinden baktığınız zaman daha farklı" dedi. İslam konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: "Sivil toplum bize şunu öğretti; farklı kimliklerle benzer siyasetler güdülebilir. Yani bugün siyasete baktığınızda bazı siyasetçiler -bugün bizi yönetenler de öyle düşünüyor- zannediyor ki ben tek bir kimlik yaratırsam, tek bir kimlik oluşturursam, ülke düze çıkar. Hayır böyle değil. Önemli olan şudur: Farklılıklarımıza rağmen sizinle biz aynı mekânı bir hukuk sistemi, bir adil sistem içerisinde paylaşabiliyor muyuz? Birbirimizin arkasını kollayabiliyor muyuz? Birlikte iş yapabilme becerimiz var mı? Yöneticimizi bu ülkeyi yöneteceğimizi, mevzuatımızı birlikte tayin edebiliyor muyuz?"

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletimizin ortak ve yüksek değeridir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün milletin ortak ve yüksek değeri olduğunu söyledi. Çelik, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti: "İstanbul'umuzu ve ülkemizi tehdit eden düşmana karşı 'Geldikleri gibi giderler' diyen İstiklal Savaşı'mızın başkomutanı, devletimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak ve yüksek değeridir. Atatürk ve silah arkadaşlarının düşmana karşı verdiği soylu mücadeleyle ülkemiz ve milletimiz ile ezanımız, camilerimiz ve mescidlerimiz de düşman tehdidinden kurtulmuştur. Rahmet ve şükranla anıyoruz."

2 yıl önce

Hangi CHP’li milletvekili Sedat Peker’e ulaşmak istedi?

Bir dönem yeraltı dünyasının önce gelen isimlerinden biri olarak tanınan Sedat Peker'in adı yeni bir işkence videosu ile gündeme geldi. İddiaya göre; Sedat Peker'e hakaret ettiği öne sürülen bir kişi, Peker'in iki adamı tarafından bir aracın arkasında işkenceye uğradı. İlgili görüntülerin sosyal medyada paylaşılması üzerine olay kamuoyuna yansıdı. Sedat Peker'in resmi Twitter hesabından da söz konusu görüntüleri içeren bir mesaj da "retweet" edildi. Sedat Peker videoya sosyal medyada sert tepkiler gelmesi üzerine yeni bir video çekerek işkence iddialarını reddetti. YouTube’da "FETÖ’ye uyup Sedat Peker’e hakaret eden pavyoncunun hazin sonu" başlığıyla yayınlanan video daha sonra yayından kaldırıldı. Sosyal medyada, büyük tepkilere yol açan görüntülere ilişkin savcılara harekete geçme çağrısı yapıldı. Kısa süre sonra Sedat Peker'in hakkında soruşturma başlatıldığı haberi ajanslara düştü. CHP'DEN SEDAT PEKER'E VİDEO TEPKİSİ İşkence videosuna tepki gösteren isimlerden biri de CHP İstabul Milletvekili Eren Erdem'di... Eren Erdem sosyal medyada konuyla ilgili açıklamasında, "Devlet, mafyaya teslim edilecek kadar basit bir aygıt mıdır? Ne söz verdiniz bu mafyaya? Neden bu kadar rahatlar? Mafyayla işiniz ne? Bir mafya babası, bir eli kanlı mafya işlence videosu paylaşıyorsa devletten güvence almış demektir. Ne güvencesi verdiniz bu mafyaya?" ifadelerini kullandı. Erdem, "Mafya adam dövdürüyor. Videoya aldırıyor. Tek bir yargıç harekete geçmiyor. Böyle bir ülke olamaz. Mafyaya çıt yok, gariban sürünsün..." dedi. YAKIN ARKADAŞI KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI ORTAYA DÖKTÜ! Ancak Sedat Peker'e tepki gösteren CHP'li Eren Erdem'in Sedat Peker ile yakın ilişkiler kurduğu ortaya çıktı. Eren Erdem'in milletvekili olmadan önce bir süre aynı evi paylaştığı, uzun süre en yakın dostu olan Emre Erciş, Sedat Peker ile CHP'li vekil arasındaki ilişkiyle ilgili çarpıcı bilgiler verdi. "Susayım diyorum, görmezden geleyim diyorum ama öyle anlar oluyor ki sustuğumda bunun zararı kendime oluyor. Tıpkı Eren Erdem meselesi gibi." diyerek sözlerine başlayan Emre Erciş açıklamalarına şöyle devam etti; "Eren Erdem'i tanımayan insanlar onun nasıl bir karaktere sahip olduğundan habersiz, söylemlerine aldanarak samimi olarak destek veriyor. Fakat bu adam zannettiğiniz gibi bir adam değil. @sedat_peker hakkında bu twitleri atmış. Okuyan insanlar tepki veriyor zannediyor. Oysa daha 1 Kasım seçimleri öncesi @sedat_peker in akrabalarını devreye sokup Peker'den destek almak için kimlerin kapısını çalmadı ki? Mesela Yalovalı Yusuf'a gidip "Sedat Peker bana destek versin" diye. Hatta Sakaryalı Ali V.'yi aracı yaptı @sedat_peker e ulaşmak için. Sokak sokak "Mafya" dediği adamlarla turladı. "Mafya" dediği adamların derneğinde Peker çelengi altında vaatlerde bulundu. Şimdi ben sorayım sana Eren Erdem. Var ise namusun, şerefin, izzetin, onurun, haysiyetin... Sedat Peker ve akrabalarından ne istedin? Açıkla... Madem bu adam "Mafya Babası"ydı Ali V. ile neden Sedet Peker'e yanaşmaya çalıştın? Yoksa birileri sana FARKLI BİR GÖREV Mİ VERMİŞTİ? Lakabı "Abaza Oğuz" Eren Erdem bol bol yanında bağdaş kurup oturmuştur. "Mafya" dediği Sedat Peker'in yakın dostlarındandır."

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 54 55