30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Rusya-Ukrayna savaşı öncesinden itibaren diplomatik çabalarıyla öne çıkan Ankara, olası bütün senaryolara Montrö dahil 'milli çıkarlar' öncelikli hazırlık yaptı

Geçen ay dünya gündeminin ilk sıralarına çıkan Rusya-Ukrayna krizi, son 6 günde yaşanan gelişmelerle birlikte artık Ankara'da da 'savaş' olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından da kullanılan bu tanım, Ankara'nın üstlendiği diplomatik çabalarına ve geleceğe dair olası senaryolara karşı alacağı tedbirler ve atacağı adımlara yönelik işaretler de veriyor. Savaşın üzerinden bugün itibariyle geçen bir haftada yaşanan gelişmeler ile diplomasi ve güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiler, Türkiye'nin diplomatik çabaları yoğunlaştırmakla birlikte, olası senaryolara karşı da 'milli çıkarlar'ı esas alarak, Montrö Boğazlar Sözleşmesi dahil uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkilerini kullanacağı; yine uluslararası anlaşmalarla sahip olduğu NATO dahil tüm uluslararası kurumlar nezdinde çözüm odaklı çabalarını sürdüreceği yönünde. Ankara bu kapsamda, yıllardır dünyaya uyarıda bulunduğu 'mevcut uluslararası sistemin sorunlara çözüm üretemediği' gerçeğinin de artık anlaşılması gerektiğini, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm uluslararası kurumların reformdan geçirilmesi talebini de muhataplarına iletiyor. 5 BAŞLIKTA ANKARA'NIN TUTUMU Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye'nin savaşın öncesinde ve son bir haftada ortaya koyduğu çabalar ile Ukrayna'da yaşanan gelişmeler ve ABD ile Avrupa tarafında atılan adımlar izlendiğinde, Ankara'nın tutumu 5 başlıkta özetlenebilir. 'SAVAŞ' NİTELEMESİ: Ankara, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını 'uluslararası hukukun ihlali ve kabul edilemez' diye değerlendirdi, 'savaş' diye niteledi. Özellikle de, bu girişimin bölgenin huzur ve güvenliğine hizmet etmeyeceğini vurguladı. UKRAYNA'NIN BÜTÜNLÜĞÜ: Rusya ve Ukrayna dahil tüm muhataplara, Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edildiği 2014'ten bu yana "Ukrayna'nın siyasi egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunduğunu" bildirdi. Ankara, bu tavrını Ukrayna'da süren savaş için de koruyor. DİPLOMASİDEN UMUT KESİLMEDİ: Türkiye, aynı şekilde 2014'ten bu yana barışçıl çözüm için yürüttüğü çok yönlü diplomasiyi, savaş sırasında da sürdürüyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, hem Rusya ve Ukraynalı hem de Avrupalı mevkidaşlarıyla görüşme trafiği yürütmeye devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında önkoşulsuz olarak başlatılan görüşmelerden memnun ve en kısa sürede ateşkesle sonuçlanması için gereken desteği vermeye hazır olduğunu taraflara iletti. TÜM SENARYOLAR MASADA: Ankara, bütün süreç boyunca 'işbirliğine dayalı iyi ilişkiler' ve 'savaşın çözüm olmadığı, aksine insani dramlar ürettiği'ne vurgu yaparak çözüm arayacak. Ancak savaşın uzaması veya şiddetlenmesi ya da genişlemesi durumu da dahil, bütün olası senaryolar değerlendirilerek, ülkenin çıkarı ve vatandaşların refahını koruma adına alıncak tedbirler ve atılacak adımlar belirlendi. Kaynaklar, ayrıntı vermeden, bu kapsamda birçok tedbirin alındığını, hazırlıkların tamamlandığını da belirtiyorlar. ÖNCELİK MİLLİ ÇIKARLAR: Ankara'nın bütün senaryolarda önceliği ise Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak. Bu temelde bölgenin dengeli ve istikrarlı bir barışa kavuşması için uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkiler kullanılacak. Buna, Montrö Sözleşmesi de dahil. Ankara bu bağlamda kendisini denge ve istikrar unsuru olarak görüyor. YALAN HABERLER ENERJİ TÜKETİYOR Ankara'da üzerinde çalışılan bir başka konu da savaştan etkilenme riski taşıyan Türk vatandaşları, akraba topluluklar ve sığınmacıların güvenliği ile Türkiye aleyhine kampanyaların Ukrayna konusunda bile sürüyor olması. Türkiye, Kovid salgınının başında dünyanın dört bir yanından vatandaşlarını tahliye ederek büyük bir başarıya imza atmıştı. Aynı başarıyı, Ukrayna'dan tahliyelerde de gösterdi. Verilen bilgilere göre Ukrayna'daki 25 bin vatandaşa tek tek ulaşıldı, onlardan 6 bin 600'ü tahliye talebinde bulundu ve 5 bini ilk 6 gün içinde sağ salim tahliye edildi. Kalan vatandaşların güvenliği ve olası tahliye taleplerine karşı da hazırlıklar tamamlandı. Ayrıca, savaşın ilk gününden başlatılan Ukrayna'ya ve sınırdaki Batı ülkelerine göç eden sığınmacılara yönelik insani yardımlar, AFAD ve Kızılay tarafından arttırılarak devam ettirilecek. Bu başarıya rağmen, Türkiye'ye karşı tahliyelerde yetersiz kalındığı, enerji ve gıda arz güvenliğine dair yalan haberler de 'karalama kampanyası' olarak nitelendiriliyor. Ankara, başta Ukrayna ve Rusya'dakiler olmak üzere tüm vatandaşlarına 'resmi kanallardan gelen bilgileri takip etmeleri' uyarısında bulunuyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Bahçeli, iç ve dış gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi

İki lider arasındaki görüşmede, siyasetteki son gelişmeler ile Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu'nda yapılacak değişiklik ele alındı. Güncel gelişmelerin masaya yatırıldığı görüşmede ayrıca Cumhur İttifakı'nın, 2023 Haziran'da yapılacak seçimlere hazırlıkları üzerinde de duruldu. İki lider, Rusya'nın Ukrayna'ya askeri müdahalesi başta olmak üzere bölgesel gelişmeler konusunda da görüş alışverişinde bulunuyor. 2021'de bir çok kez bir araya gelen Erdoğan ve Bahçeli, 2022'deki ilk görüşmesini 5 Ocak'ta gerçekleşmişti.

2 yıl önce

Kırım Tatar Türk halkının milli lideri ve Ukrayna milletvekili Kırımoğlu: Türkiye'nin Ukrayna'da çok yüksek bir itibarı ve otoritesi var

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, ailesiyle Kırım'dan sürgün edildiğinde 8 aylıktı. Şimdi 78 yaşında ve Kırım Türkleri için mücadeleye devam ediyor. Cemiloğlu aynı zamanda Ukrayna Parlamentosu'nda milletvekili. Ukrayna'daki binlerce Kırım Türkünün Meclis'teki seslerinden biri. Rus işgali sürecinde Ukrayna hükümeti ve halkıyla güçlü bir dayanışma içindeler. Ruslarla müzakereleri yürüten heyette onun danışmanlarından biri de var. Hürriyet, ömrünü Kırım Türklerinin bağımsızlığına adayan Mustafa A. Kırımoğlu ile Ukrayna'daki son durumu konuştu. Müzakerelerden olumlu sonuç çıkar mı? Müzakerelerden bir netice beklemiyorum. Ukrayna- Belarus sınırındaki görüşmelerde kendi şartlarını söylediler. Hiç kabul edilebilecek şeyler değildi. Kırım'ın Rus toprağı olduğunun kabulünü, kurdukları kukla Luhansk ve Donesk Cumhuriyetleri'ni Ukrayna'nın tanımasını istediler. NATO ve AB'ye girme niyetinden vazgeçin, silahları da bırakın diyorlar. Yani bizi tamamen teslim almak istiyorlar. Biz de 'O konuları müzakere etmeyelim, ateşkesi konuşalım' dedik. Çünkü siviller ölüyor. 'Ateşkes size lazım, çünkü Kiev sokaklarında yüzlerce cesediniz yatıyor' dedik. Onlar da kabul etmedi. Sivil koridorları da açıldı sonra... Ama insanlar geçmeye başlayınca ateş açıyorlar. Anladığıma göre Belarus ve Rusya tarafına koridor açıyorlar ama insanlar o tarafa gitmek istemiyor. Ukrayna tarafına giden sivillere de ateş ediyorlar. Müzakere heyetinde sizin tanıdıklarınız da var mı? Benim yardımcım da (Belarus'taki) o heyette. Ama böyle şartlar konursa görüşmelere gitmesinin anlamı yok diye düşünüyorum. Aslında bize ateş açan bir ülkenin toprağında bu müzakereleri yapmak zaten mantıksız. Büyük ihtimalle sonraki görüşmelere katılmayacak. Belarus'ta olmamalıydı. NATO ve ABD'nin desteği sizce yeterli mi? Aslında destek büyük. Ama biz hava sahasının kapatılmasını çok istiyoruz. Çünkü bizi havadan vuruyorlar ve biz çaresiz kalıyoruz. En büyük ihtiyacımız bu. Uzun süreli bir direnişe ve yaptırımlara Rus ekonomisinin dayanabilmesi mümkün değil. Ukrayna'nın hava gücü yok mu, çok görmüyoruz? Bir kısmını ilk günlerde yok ettiler. Ama Rus hava gücüyle nasıl kıyas edelim. Bizi kurtaran Bayraktarlar ama onların da sayısı yeterli değil. Yabancı savaşçılar kimler? Cumhurbaşkanı Zelenski bu çağrıyı yaptı. Gelenler çoğunlukla Ukrayna asıllı. Çünkü Ukrayna'nın dışında da yaşayan milyonlarca Ukraynalı var. Onlar geliyorlar. Daha da gelecekler. Başkaları da gelebilir. Ukrayna halkı yeterince kararlı mı? Ruslar zaten böyle bir direniş beklemiyorlardı. Etnik Rusların onları çiçeklerle karşılayacaklarını düşünüyorlardı. Ama öyle olmadı tabii. Açtıkları koridordan Rusya bölgesine bile giden etnik Rus yok. Zelenski'nin desteği yüzde 80'lere çıktı. Halkın böyle bir kararlılığı var. SOVYET DÖNEMİ HİÇ OLMAZSA MUTFAKTA KONUŞABİLİYORDUK Kırım Türklerinin durumu nasıl? Kırım şimdi kapalı. Kırım'dan bu tarafa geliş yok. Kırım'daki gençlerimizi Ruslar askere alıyor. Buraya savaşmaya gönderiyorlar. Biz de onlara mesaj gönderiyoruz. Buraya geldiklerinde ya katil ya ceset olacaklar çünkü. 'Askere gitmeyin' diye uyarıyoruz. Gitmezlerse iki yıl hapis var. 'Hapse girin ama orduya yazılmayın' diyoruz. "Kırım Türkleri Rus idaresinde daha rahat" diyenler var... Mümkün değil. Kırım Türklerinin şimdiki rejim altındaki durumu Sovyetlerden bile kötü. Sovyet zamanı hiç olmazsa mutfakta konuşabiliyorduk. Şimdi Ruslar her yeri dinliyor. ZELENSKİ NE DEMEK İSTEDİ? Cumhurbaşkanı Zelenski ne düşünüyor? Ben ona da söylemiştim Belarus'ta olmasın diye. 'Türkiye'de görüşmek daha iyi olur' dedim. O da 'Şimdi propaganda yaparlar, bizi ateşkes istemiyormuşuz gibi gösterirler, bir deneyelim' dedi. En son ne zaman görüştünüz? Ben buraya gelmeden bir hafta önce telefonla görüştük. Morali de kararlılığı da iyi. Türkiye'nin adil bir ülke olduğunu, desteğini beklediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Zelenski 'Bazı şeyleri konuşabiliriz' şeklinde bir şey söyledi. Sizce neyi 'konuşulabilir' buluyor? Bir devlet adamı zaten 'Biz Kırım'dan vazgeçtik' diyemez. Zelenski açıkça söyledi, 'Bir karış toprak vermeyeceğiz' dedi. Bu konuda çok kararlı. Konuşmak istediği şeyler Rusların ne zaman Ukrayna'dan çıkacaklarıdır... TÜRKİYE'NİN UKRAYNA'DA İTİBARI ÇOK Türkiye'nin konumu nasıl görülüyor? Türkiye'nin durumu sürekli bana soruluyor. Ben de Türkiye'nin desteğinden bahsediyorum. Ama belli ekonomik sebeplerden yaptırımlara katılmıyor. Ayrıca Ruslarla müzakere için bir koridor da olması lazım. Bence ABD'nin de fikri böyle. Türkiye bunun için çok uygun tabii. Türkiye'nin Ukrayna'da çok yüksek bir itibarı ve otoritesi var. İnşallah hep de öyle olur. Sözünde duran ve adil davranan bir ülke olarak görülüyor. RUSLARIN ÇOĞU BİLMİYOR Sizce Rus halkı bu işgal için ne düşünüyor? Rusya'da çok yoğun bir propaganda var. Çoğunun ne olup bittiğinden haberi yok. Binlerce kişiyi hapse attılar. Savaşa karşı bir şey söylemek büyük suç sayılıyor, 15 sene cezası var. Dolayısıyla düşüncelerde ifade edebilecek durumda değiller.

2 yıl önce

Dışa bağımlılığı ortadan kaldırdı: Milli radar KALKAN-II görev başında

Türkiye'nin ilk milli hava savunma erken ikaz radarı KALKAN, kritik askeri ve sivil tesisleri korumaya devam ediyor. Milli olarak geliştirilen birçok radar teknolojisinin ve elektronik taramalı faz dizili radarların "atası" olarak kabul edilen KALKAN radarı, kazandığı yeni yeteneklerle görev yapıyor. Milli radar teknolojilerinin gelişiminde, özellikle de elektronik taramalı faz dizili radarların gelişiminde önemli bir sıçrama projesi olan ASELSAN'ın KALKAN radarı, Türkiye'yi en yüksek radar teknolojilerini milli olarak üretebilen ülkeler arasına sokan çok kritik projelerin de yapı taşı oldu. Kazanılan tecrübeler ve yeni teknolojilerle sürekli geliştirilerek KALKAN-II adı verilen sistem, kritik askeri ve sivil tesislerin korunması amacıyla hava hedeflerini en doğru ve hızlı şekilde tespit edebiliyor. Sistem pek çok farklı tehdidi kısa sürede tespit edilerek takip edilmesini, sağladığı verilerle bu tehditlerin hava savunma sistemleriyle imha edilmesini sağlıyor. KALKAN-II radarı aynı zamanda muharebe sahasında elektronik karıştırma yapmaya çalışan düşman sistemlerini de tespit ederek takibini yapabiliyor. Hava Savunma Erken İkaz ve Komuta Kontrol Sistemi (HERİKKS) ana arama radarı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde, kritik bölgelerde 2011 yılından itibaren görev yapan KALKAN-II, TSK'nın alçak ve orta irtifa hava savunma ihtiyaçlarında dış kaynaklara bağımlılığını ortadan kaldırdı. KALKAN-II radarı, HİSAR O+ Hava Savunma Sisteminin bir parçası olarak yaklaşan tehdidi imha etmek için füze ara güdüm radarı olarak da kullanılıyor. KALKAN-II radarı, 360 derecelik bir kapsama açısıyla 100 hedefi aynı anda tespit edebiliyor. Helikopterle taşınabilme özelliğine de sahip olan sistem, zorlayıcı çevresel koşullara dayanıklı olarak uzun süre görev yapabiliyor. ASELSAN, RADAR TEKNOLOJİLERİNDE GLOBAL MARKA ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, yüksek radar teknolojilerinde Türkiye'nin global bir marka haline geldiğini belirterek, "ASELSAN'ın radar alanındaki faaliyetlerinin ülkemiz için önemi, bu sistemlerin yerli ve milli olma zorunluluğu ile artık net bir şekilde ortaya konuldu. Dünyada çok az ülkenin milli imkanlarla üretmeyi başarabildiği hava savunma radarlarını tasarlıyor, üretiyor ve geliştiriyoruz. Radar projelerimizde mükemmelliği ve daha fazla teknolojik yetenek kazanımını hedefliyoruz. Güvenlik güçlerimizin sahadaki farkındalığının ve etkisinin artırılmasına yönelik olarak gelişmeleri yakından takip ediyor, sahip olduğumuz yetenekler sayesinde çok hızlı bir şekilde ihtiyacı karşılayabilecek radar sistemlerini ortaya çıkarabiliyoruz. Türk mühendisliğinin gücüyle gece gündüz çalışarak en yüksek radar teknolojilerini ülkemizin güvenliği için geliştirmeye devam edeceğiz" diye konuştu.

1 yıl önce

Milli İrade Platformu'ndan Suriyeli mültecilere ilişkin açıklama: Kardeşliğimizi zedeleyecek adımlar atmadık ve atmayacağız

Aralarında Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Hak-İş Konfederasyonu, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Memur-Sen, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), İlim Yayma Cemiyeti, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Ensar Vakfı'nın da bulunduğu Milli İrade Platformu; Suriyeli mülteciler konusunda açıklamada bulundu. Milli İrade Platformu tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin devlet ve millet el ele vererek Suriye krizinde de mazlumların yanında yer aldığına dikkat çekildi. https://twitter.com/milliiradeplatf/status/1522852836144566274?s=24&t=-20fcbWd0GP2hBejeEDmJg TARİHİ SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ… Milli İrade Platformu'nun açıklaması şöyle: "Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın neresinde, hangi dine ve ırka mensup olursa olsun, mazlumların yanında yer almıştır. 2011 yılından bugüne Esed rejimi tarafından zulmüne uğrayan Suriye halkının 12 milyondan fazlası yerlerinden edilmiş ve bunların yarısı, Türkiye'nin de içerisinde olduğu bölge ülkelerine sığınmıştır." "Suriye'de milyonlarca insan katledilme riskiyle karşı karşıyayken, çatışmalardan kaçarken, cansız bedenleri sahillere vururken, botları batırılmaya çalışılırken Batı ülkeleri bu duruma seyirci kalmış, bu zulmün dolaylı veya doğrudan müsebbibi olmuştur. Türkiye ise topraklarına sığınan Suriyelileri din, mezhep, ırk ayrımı yapmaksızın kabul etmiştir. Devletimiz ve STK'larımızın desteği ile milletimizin feraseti ve kardeşlik ruhu sayesinde 11 yıldır Suriyeli kardeşlerimizin ülkemizde sorunsuz, güvenli ve onurlu bir yaşam sürmeleri sağlanmıştır." "Bu süreçte Suriyeliler üzerinden defalarca çeşitli provokasyonlar yapılmış ve toplumsal huzur bozulmaya çalışılmış ancak devletimizin çabaları ve milletimizin feraseti sayesinde hiçbir girişim başarıya ulaşmamıştır. Son dönemde mülteciler üzerinden ülkemizin sağduyusuna, birliğine ve bütünlüğüne yönelik çok çirkin oyunlar oynandığını müşahede ediyoruz. Tekil örnekler veya manipüle edilmiş haberler üzerinden bazen ırkçılık, bazen yabancı düşmanlığı bazen de İslam düşmanlığı yapılmakta ve toplumsal huzur bozulmaya çalışılmaktadır. Elbette ülkemizin kanunlarına, geleneklerine ve töresine herkes uymak ve saygılı olmak zorundadır. Kim olursa olsun, aksi bir tutum takınan kişilere karşı da devletimiz gereğini yapmaktadır." "Öte yandan Suriye krizinin çok boyutlu olması dikkate alındığında, henüz kapsamlı bir çözüm üretilememiş olmasına rağmen Türkiye kendi çözümlerini üretmeye çalışmış ve terörden arındırarak oluşturduğu güvenli bölgelere 500 binden fazla Suriyelinin geri dönmesini sağlamıştır. Ayrıca 1 milyon Suriyelinin gönüllü geri dönüşü için de çalışmalar devam etmekte ve gönüllü ve güvenli geri dönüşlerin ilerleyen dönemlerde hız kazanması beklenmektedir." "Sonuç olarak devlet ve millet el ele vererek Suriye krizinde de mazlumların yanında yer aldık ve bugüne kadar bize yakışanı yaptık. Toplumsal huzurumuzu ve kardeşliğimizi zedeleyecek adımlar atmadık ve atmayacağız. Bu vesileyle mülteciler meselesinin, farklı amaçlara hizmet eden siyasi polemik konusu yapılmasını kınıyor ve milletimizi bu konu üzerinden toplumsal huzurumuzu bozma maksadıyla kurgulanan oyunlara karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz." Milli İrade Platformu'nda 296 vakıf, dernek ve sivil toplum örgütü yer alıyor.

1 yıl önce

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'dan 'sınır güvenliği' açıklaması: Yalan haberlerle ve sahte videolarla algı oluşturulmaya çalışılıyor

Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Akdeniz Bölge Komutanlığı'na geldi. Sınır güvenliği konusunda alınan tedbirlere de değinen Akar, "Mehmetçik, 'hudut namustur' anlayışla gece gündüz demeden mücadelesini büyük bir fedakarlık ve kahramanlıkla sürdürüyor" diye konuştu. "Yalan haberler, sahte videolarla algı oluşturulmaya çalışılıyor" Sınırların güvenliğini milli bir mesele olarak nitelendiren Akar, şunları kaydetti: "Yapılan tüm açıklamalara, bilgilendirmelere rağmen maalesef bazıları gerçekleri anlamamakta, dinlememekte, görmemekte, duymamakta ısrar ediyorlar. Hudutların korunması milli bir meseledir. Bunun herkes tarafından anlaşılması lazım. Mehmetçik hudutlarda kendisine sağlanan imkanları en etkin şekilde kullanıyor. 

Yapılması gerekenleri başarılı şekilde yapıyor. Mehmetçik'in tek beklentisi hudutlarda kahramanca ve fedakarca yapılan faaliyetlere, emeğine saygı gösterilmesidir. Tek isteğimiz bu. Yalan haberler, sahte videolar, dezenformasyonla farklı bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunlara karşı sağduyu sahipleri dikkatli, müteyakkız olmalı ve bunlara karşı gerçekleri görebilmeli." "Yılbaşından bugüne kadar hudutlarımızda 2 bin 65 kişi yakalandı, 132 bin 473 kişi engellendi" diyen Akar, hudutlarda birlik sayısı, altyapı, araç gereç, donanım bakımından Cumhuriyet tarihinin en yoğun tedbirlerinin alındığını vurguladı. Akar, Mart 2011'den bu yana Suriye'de devam eden iç savaşta 1 milyondan fazla Suriyelinin hayatını kaybettiğini belirterek, 7 milyondan fazla kişinin evlerini, topraklarını terk ettiğini söyledi. "Türkiye'de 3 milyon 700 bin Suriyeli bulunuyor" Bu insanların çevre ülkelere göç etmek zorunda kaldığını ifade eden Akar, şu açıklamalarda bulundu: "Bunlardan bir kısmı da hem rejimin hem de terör örgütlerinin zulmünden kaçmak, canlarını kurtarmak için Türkiye'ye geldi. Güvenliklerinden emin olduklarında bunlar dönecekler. Zaten dönmeye de başladılar. Suriye'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından terörden, teröristten arındırılmış bölgesinde yaklaşık 5 milyon Suriyeli bulunmakta. Türkiye'de daha önce 4 milyon civarında Suriyeli vardı. Son zamanlardaki dönüşlerle birlikte 3 milyon 700 bin civarında Suriyeli, Türkiye'de bulunmaktadır. 

Sığınmacıların Birleşmiş Milletler kriterlerine uygun, güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşleri için gerekli şartların oluşmasına yönelik her türlü çaba da ülkemiz tarafından gösterilmektedir. Bu, insani bir durumdur. Bunun siyasi tartışma konusu yapılmaması lazım. Türkiye tarih boyunca daima mazlumun, mağdurun yanında, onlarla birlikte olmuştur. Şu anda da Türkiye kendine yakışanı yapmaktadır. Milli ve manevi değerlerimiz çerçevesinde bu insanlara karşı insani, vicdani ve hukuki görevlerimizi uluslararası kurum ve kuruluşlarla bugüne kadar koordineli olarak yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz."

1 yıl önce

Milli Saraylar: Kaşıkçı Elması'nın kaybolduğu iddiaları gerçek dışı

Milli Saraylar'dan yapılan açıklamada, Topkapı Sarayı’nda sergilenen Kaşıkçı Elması’nın çalındığı veya değiştirildiğine dair iddiaların, gerçeği yansıtmadığı ve 'Türkiye turizmini baltalamaya yönelik olduğu' belirtildi. Kurumun resmi Twitter hesabındaki açıklamada şöyle dendi: “Tarihî elmasların en büyüğü ve en meşhuru olarak gösterilen Kaşıkçı Elması, 2,5 yıldır Topkapı Sarayı’nda silah koleksiyonunun yer aldığı Dış Hazine Bölümü’nde sergilenmektedir. Kaşıkçı Elması’nın kaybolduğu veya değiştirildiği ile ilgili gerçek dışı iddialar, Türkiye turizminin canlanmaya başladığı şu günlere hareketliliği baltalamaya yönelik maksatlı ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik girişimlerdir. Başkanlığımızın her türlü iletişim ve bilgi sunma kanalları kamuoyuna açıktır. Gerek basında gerekse sosyal mecralarda yer alan mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla ilgili hukuki yollara başvurulacaktır.” https://twitter.com/millisaraylar/status/1524677828834340864?s=21&t=Dh7VpUfHtqdYdxJ0IAyg4A

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milli denizaltımızı 5-6 sene içerisinde Deniz Kuvvetlerimize teslim etmeyi planlıyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Hızırreis Denizaltısı Havuza Çekme ve Selmanreis Denizaltısı İlk Kaynak Töreni'ne katıldı. "Milli denizaltımızı 5-6 sene içerisinde teslim edeceğiz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Milli denizaltımızı 5-6 sene içerisinde Deniz Kuvvetlerimize teslim etmeyi planlıyoruz" dedi. Erdoğan, "Bu seneden itibaren her yıl bir denizaltımızı hizmete alarak, 2027'ye kadar 6 adet yeni tip denizaltımızı donanmamıza kazandırmış olacağız" diye konuştu. "Somut adımlar görmek istiyoruz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO için bedel ödeyen bir ülke olarak milli güvenliğimize dair hususlarda ucu açık, diplomatik ifadelerden ziyade somut adımlar görmek istiyoruz. Temel güvenlik hassasiyetlerinin gözetilmediği bir genişleme politikasının ne bize ne de NATO'ya hiçbir hayrının dokunmayacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 17 18