02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

“Ümit Özdağ tanrılarına yeni insanlar kurban etmek için hedef arayışlarına başlamış”Kuyumcuya girip, Suriye uyruklu vatandaştan kimlik ve ruhsat sordu

Konuştuğu kişiye "Çok sevindim seni tanıdığıma" diyen Özdağ görüntüleri sosyal medya hesabından "7 sene önce Türkiye’ye gelmiş. Türkçesi çok az. Vatandaşlık almış. Üstüne silah ruhsatı. Şanlıurfa’dan aldığı kuyumculuk kimlik kartı ile İzmir’de kuyumcu dükkanı açmış. Bunlardan 900 bin tane daha var. Türkiye, tehlikenin farkında değil misin?" ifadeleriyle paylaştı.  ŞENTÜRK: ÜMİT ÖZDAĞ TANRILARINA YENİ İNSANLAR KURBAN ETMEK İÇİN HEDEF ARAYIŞINDA Twitter hesabından görüntüleri alıntılayan Gazeteci Eren Şentürk, “Ümit Özdağ tanrılarına yeni insanlar kurban etmek için hedef arayışlarına başlamış. Mesela benim dükkanıma girip bana böyle hesap sorsa muhtemelen en az yarım saat çocukluğuna döndürür travmalarını anlatırken ağlatırdım onu ama bize denk gelmiyor işte bu faşistler.” diye tepkisini dile getirdi.

2 yıl önce

İzmir Emniyet Müdürlüğü’nden Ümit Özdağ hakkında suç duyurusu

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk kez net biçimde Ümit Özdağ’ın yaptıklarıyla ilgili yasal yollara müracaat etti" diyen Alçı, suç duyurusunun devletin kararının bir neticesi olduğunu söyledi.  Alçı, Ümit Özdağ ile ilgili İzmir Emniyeti'nin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik", "Nüfuzu kötüye kullanma" , " Özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlamasıyla başvurduğunu söyledi. Alçı ayrıca şunları kaydetti: "İlgili devlet kurumları Torbalı cinayeti sonrası takındığı tavırdan itibaren Ümit Özdağ ve yakın ekibini radara almış. Torbalı hadisesinde Ümit Özdağ ve ekibi o kadar sağduyudan uzak şekilde halkı birbirine kırdırma yönünde kışkırtıcı davranmış ki bu durum tüm güvenlik bürokratlarını rahatsız etmiş. İtiraf edeyim bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden ben bile Torbalı hadisesinden sonra Özdağ’ın yaptıklarının farkında değildim. Gündem yoğunluğundan bu tür önemli şeyler biz köşe yazarlarının bile gözünden kaçabiliyor. Fakat devletin gözünden kaçmamış bu süreç. Son kuyumcu hadisesinin de bardağı taşıran son damla olduğunu öğrendim."

2 yıl önce

Fiyat İstikrarı Komitesi toplantısı sonrası yazılı açıklama: Arz güvenliğinin devamı sağlanacak

"Fiyat İstikrarı Komitesi'nin ikinci toplantısı, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Dr. Nureddin Nebati başkanlığında 4 Ocak 2022 tarihinde gerçekleşmiştir. Toplantıda enflasyon gelişmeleri ele alınmıştır. 2021 yılında fiyatlar üzerinde maliyet yönlü baskıların belirleyici olduğu, tüketici fiyatlarında tüm ana gruplara yayılan artışların gerçekleştiği ve bu durumda kur geçişkenliğinin etkili olduğu değerlendirilmiştir. Toplantıda kurumlarımız tarafından gündeme getirilen ve 2022 yılında enflasyonla mücadele sürecini destekleyecek tedbirler bütüncül bir bakış açısı ile ele alınmıştır. Komite tarafından; 1- Arz güvenliğinin devamını sağlamak amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasına, 2 - Tarımsal ürünlerde girdi maliyetlerini azaltmak için kullanılan mekanizmalarda güncellemelerin yapılmasına, 3- Arz talep dengesi ile uyuşmayan fiyat hareketlerinin yakından izlenmesine, 4- Enflasyon ile mücadele kapsamında tüm kurumların işbirliğinin en üst seviyede devam ettirilmesine ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir." Bakan Nebati'den açıklama Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de, Twitter hesabından toplantıdan fotoğraflar paylaşarak "Fiyat İstikrarı Komitesi 2. toplantımızı gerçekleştirdik. Enflasyon ile mücadele kapsamında atılacak adımları konuştuk." notunu düştü. Komite, ilk toplantısında küresel enflasyon gerçekleşmeleri ve Emtia piyasalarındaki gelişmeleri ele almıştı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı’ndan Esenyurt'ta iki grup arasında çıkan kavgayı siyasete alet eden Ümit Özdağ'a yanıt: Yazıklar olsun

Esenyurt’ta Filistinli bir kişiyle sigara isteme nedeniyle başlayan tartışma kavgaya dönüştü. Bunun üzerine bir grup mahalle sakini yabancı uyruklu kişilerin dükkanlarının bulunduğu alışveriş merkezinin cam ve vitrinlerine zarar verdi. BİR KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine polis ve özel harekat ekipleri sevk edildi. Olay yeri inceleme ekipleri bölgede çalışma yaparken bir kişi gözaltına alındı. İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, konuyla ilgili Twitter hesabından açıklamada bulundu. BAKAN YARDIMCISI ÇATAKLI: ÜMİZ ÖZDAĞ VE BENZERLERİNE YAZIKLAR OLSUN "Esenyurt’ta Filistinli bir kişiyle sigara isteme nedeniyle başlayan tartışma kolluk kuvvetlerimizin müdahalesi ile sona erdi. Sorumlular gözaltına alındı." diyen Çataklı, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a tepki göstererek şunları söyledi: "Yabancı düşmanlığı üzerinden oy avcılığı yapmaya çalışan Ümit Özdağ ve benzerlerine yazıklar olsun!"

2 yıl önce

Savunma Sanayii İcra Komitesi'nden karar çıktı! HÜRJET 'seri üretime' geçecek

Savunma Sanayii İcra Komitesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen toplantıda, TSK ve güvenlik birimlerimizin kullandığı yerli ve milli sistemlerimize yenilerini eklemeye yönelik konular görüşüldü. Önümüzdeki yıl ilk uçuşu planlanan HÜRJET için ilk etap seri üretim kararı da alındı. Ayrıca muhtelif hava, kara ve deniz platformları, haberleşme ve bilgi sistemleri, mühimmat ve füzeler, ekipman ve teçhizatlar, modernizasyon, lojistik, siber güvenlik ve yapay zeka gibi alanlara yönelik çeşitli projeler karara bağlandı. Toplantıda özellikle kritik ve ileri teknolojilerin geliştirilmesinde Ar-Ge ve Ür-Ge'nin önemine dikkat çekilirken, savunma sanayiinde yurt dışından alınan her türlü teknolojinin ülkemizde geliştirilmesinin tam bağımsız savunma sanayii için mutlak gereklilik olduğu, sektörün bu alanda yaptığı çalışmalara desteğin süreceği vurgulandı. Açıklamada, "Türkiye, bütün engellemelere aldırış etmeksizin yerli ve milli sistem ve teknolojilerin tasarımı, geliştirilmesi ve üretimindeki kararlılığıyla hedeflerine emin adımlarla ilerlemeye devam edecektir" denildi.

2 yıl önce

Ümit Özdağ’ı ciddiye alanlar var! Bayrampaşa’da Suriyelilerin evinin kapısını balta ile kırdılar..

Sosyal medyaya düşen bir video izleyenlerin adeta kanını dondurdu. Görüntülerde 1200 TL olan kirayı 4000 TL'ye çıkarmak isteyen ancak talebini kiracılara kabul ettiremeyen ev sahibinin sinirle eline balta alıp evin kapısını paramparça ettiği anlar yer alıyor. Kiracılarının kapısını parçaladıktan sonra içeri giren ev sahibi, aileye de korku dolu anlar yaşatıyor. Türkiye, sosyal medyaya düşen bu videoyu konuşuyor. İddiaya göre 1200 TL olan kirayı 4000 TL'ye çıkarmak isteyen ev sahibi, sinirle eline balta alıp kiracılarının kapısına dayandı. AİLEYE KORKU DOLU ANLAR YAŞATTI Balta darbeleriyle kapıyı paramparça eden ev sahibi, içeri girdikten sonra ise aileye korku dolu anlar yaşattı. EVİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİ Sosyal medyaya düşen görüntülerde, kapının parçalarının yerlere döküldüğü ve içeri giren ev sahibinin darmadağın ettiği ailenin evin savaştan çıkmış gibi görünen son hali yer alıyor. MAĞDUR AİLE’NİN SURİYELİ OLDUĞU ÖĞRENİLDİ Balta darbeleriyle kapısı parçalanan ev sakinlerinin Suriyeli bir aile olduğu öğrenildi. SİYASİ PROVOKASYONLAR IRKÇI SALDIRILARI BERABERİNDE Türkiye’de, Suriyelilere karşı nefret dili kullanan Ümit Özdağ, İlay Aksoy gibi isimlerin provokasyonları sonrası ırkçı saldırı haberlerini de gündeme gelmeye başladı. Eli baltalı ev sahibi, kuyumcu basan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı akıllara getirdi. Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, Suriye uyruklu Türkiye vatandaşı bir kişinin kuyumcu dükkanına girip kimlik ve ruhsat sordu. Çektiği görüntüleri "Bunlardan 900 bin tane daha var" diyerek paylaştı. Öte yandan, Ümit Özdağ ve İlay Aksoy’un göçmelere karşı ırkçı dili tepkilere neden oluyor.

2 yıl önce

Hazımsızlığın böylesi: Selçuk Bayraktar'ın MIT'deki hocasından şok sözler

Türkiye'nin savunma ve havacılık sanayisindeki gelişimi tüm dünyada konuşulurken Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar'ın MIT'deki profesörlerinden birinden ilginç bir çıkış geldi. Türkiye'nin gücüne güç katan ve ülkeler arasındaki dengeleri değiştiren Bayraktar TB2 ve Akıncı TİHA'ların başarısı tüm dünyada konuşulurken Türkiye'nin başarısından rahatsız olan sesler de yükselmeye başlıyor. "BURADA EĞİTİM VERDİĞİMİZ İÇİN UTANIYORUM" Haber 7'nin haberine göre dünyanın en prestijli okullarından biri olan Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) fizik profesörü İsveç kökenli ABD'li Max Tegmark'tan skandal bir çıkış geldi. Max Tegmark, Almanya'da günlük yayımlanan Handelsblatt Gazetesi'ne verdiği röportajında, ''Selçuk Bayraktar'a burada eğitim verdiğimiz için utanıyorum.” ifadelerini kullandı. SELÇUK BAYRAKTAR'IN MIT EĞİTİMİ Selçuk Bayraktar, yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra çalışmaları esnasında göstermiş olduğu üstün başarılardan dolayı MIT (Massachusetts Institute of Technology)’de burslu olarak yüksek lisans-doktora teklifi aldı. Bayraktar, MIT’deki eğitimi sürecinde İnsansız Helikopter Sistemlerine agresif manevra yapma kabiliyeti kazandıracak otomatik uçuş kontrol algoritmaları alanında çalışmalar yürüttü. 2006’da MIT Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümünden ikinci yüksek lisans diplomasını aldı. MIT sonrası Georgia Institute of Technology’de (Georgia Tech) devam ettiği doktora çalışmalarını 2003 yılında Baykar bünyesinde başlayan milli ve özgün insansız hava aracı teknolojileri geliştirme faaliyetlerini yürütmek için dondurarak 2007’de Türkiye’ye döndü. Selçuk Bayraktar, 2007 yılından bu yana Baykar bünyesinde teknoloji liderliği görevini yürütüyor.

2 yıl önce

''7 Şubat MİT kumpası'' üzerinden 10 yıl geçti! ''Kumpas, Başbakan'ın ameliyata geç girmesiyle bozuldu''

15 Temmuz darbe girişimine kadar FETÖ'nün devlete yönelik en büyük eylemlerinden biri olan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, "FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı açıktan giriştiği ilk operasyon" ifadeleriyle tanımlanan 7 Şubat 2012 tarihli "MİT kumpası"na ilişkin adli süreci derlendi. Emniyet ve yargı kurumlarının içine sızan FETÖ'cüler, kumpası, Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, terör örgütü PKK ile ilişki içindeymiş gibi gösterme bahanesiyle 7 Şubat 2012'de, MİT Başkanı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu bazı görevlilerini ifadeye çağırma ve haklarında yakalama kararı çıkarma şeklinde kurgulayarak gerçekleştirmek istedi. MİT Başkanı Hakan Fidan'ın yürütülen bir soruşturma kapsamında "şüpheli" olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına çağrıldığı bilgisinin paylaşıldığı haberler, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bir süre sonra, çoğunluğu FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle görevlerinden uzaklaştırılan, bazıları firar eden veya tutuklanan dönemin özel yetkili başsavcı vekilleri ve savcıların, bir devlet kurumuna ve temsilcilerine karşı böyle bir girişimde bulunduğu netleşti. O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yönlendirmesiyle Hakan Fidan ve MİT görevlileri, soruşturmaya direnerek savcıların çağrılarına hiçbir zaman yanıt vermedi. KUMPASTAN SONRAKİ SÜREÇ KRONOLOJİSİ İfadeye çağırma işleminin ardından yaşananlara ilişkin kronolojik süreç ise şöyle devam etti: 10 Şubat 2012'de savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Adem Özcan imzasıyla MİT görevlileri hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 11 Şubat'ta savcı Sadrettin Sarıkaya soruşturmadan alınırken 13 Şubat'ta savcı Adem Özcan imzasıyla MİT'e gönderilen yazıda, 5 kişinin kurumla ilişkileri ve yardımcı istihbarat elemanı gibi bir görevlilerinin olup olmadığı soruldu. 17 Şubat'ta MİT Kanunu TBMM'de değiştirildi ve soruşturma izni Başbakanın iznine bağlandı. 18 Şubat'ta MİT görevlileri hakkındaki yakalama kararı kaldırıldı. 20 Şubat'ta savcı Bilal Bayraktar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği yazıda, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadesinin alınmasına ilişkin talimatın iade edilmesini istedi. 22 Mart'ta takipsizlik kararı verildi. 23 Şubat'ta soruşturma belgeleri, fezleke ve ekleri 5 torba içerisine 23 klasör olarak Başbakanlığa gönderildi. 11 Nisan'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda, soruşturma için Başbakanlıktan izin alınıp alınmadığı soruldu. 18 Mayıs'ta savcı Bayraktar, Başbakanlıktan izin talebinde bulunulduğunu bildirdi. 14 Eylül'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda, dosya hakkında "yetkisizlik" kararı verildiği ve dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği bildirilirken soruşturma dosyasının kısıtlanmasına karar verildi. 30 Ocak 2013'te Başbakanlık, MİT görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesine karar verdi. 22 Mart 2013'te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT görevlileri hakkında takipsizlik kararı aldı. FETÖ ELEBAŞI GÜLEN'İN DE OLDUĞU 34 SANIK HAKKINDA HAZIRLANAN İDDİANAME Devam eden süreçte özel yetkili savcılık ve mahkemelerin kapatılması, soruşturmada görev alan başsavcı vekilleri ve savcıların görev yerlerinin değiştirilmesiyle FETÖ oluşumuna karşı başlatılan mücadelede kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 7 Şubat MİT kumpasına ilişkin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de aralarında yer aldığı 15'i firari 34 sanık hakkında 2020 yılının Şubat ayında iddianame hazırlandı. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 10 Mart 2020'de kabul edilen iddianamede, "mağdur" olarak, "61. Hükümet Başbakanı olan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümetin Başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler ve Binali Yıldırım gibi kabinede yer alan isimlere yer verildi. Ayrıca o dönem MİT Müsteşarı olan MİT Başkanı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personelleri Yaşar Hakan Yıldırım ve Hüseyin Emre Kuzuoğlu da iddianamede "mağdur", MİT personeli M.Ö. ise "müşteki" olarak yer aldı. "FETÖ'NÜN HÜKÜMETİ YIKMAYA YÖNELİK İLK TEŞEBBÜSÜ" İddianamede, 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar geçen sürece bakıldığında, FETÖ'nün nihai hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile güç mücadelesine girdiğine dikkat çekilerek, "Başlatılan eylemlerin ilk aşamasının Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir askeri casusluk, Tahşiye, Selam Tevhid, MİT tırları ve 17-25 Aralık gibi kurgu ve kumpas soruşturmalar olduğu, bu eylemlere 7 Şubat 2012'de Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla hız verildiği anlaşılmıştır. MİT soruşturması aslında FETÖ'nün seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni yıkmaya yönelik ilk teşebbüsüdür." ifadeleri kullanıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin çözüm sürecinde yürüttüğü politikalardan dolayı, MİT'i, PKK ile ilişki içindeymiş gibi göstererek MİT görevlilerinin ifadeye çağrılması, evlerinde arama yapılması ve haklarında yakalama kararı çıkarılmasının, o tarihte Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyat olacağı güne denk getirildiğine vurgu yapılan iddianamede, "Bu şekilde kurgulanan operasyon, nihai hedefi seçilmiş meşru hükümeti devirmek olan emniyet, MİT ve yargı organlarına sızarak yerleşmiş olan FETÖ'nün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı açıktan giriştiği ilk operasyondur." değerlendirmesine yer verildi. FETÖ'nün, karşı olduğu çözüm sürecini engellemeye yönelik çalışması doğrultusunda ihraç edilen savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya'nın, PKK soruşturması yürüttüklerine vurgu yapılan iddianamede, bu savcıların, Fidan'ın yanı sıra eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Fatma Afet Güneş, eski MİT personeli Hüseyin Emre Kuzuoğlu ve Yaşar Hakan Yıldırım ile M.Ö, hakkında, "PKK'ya bilerek yardım etme ve soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından soruşturma başlattığı hatırlatıldı. Kamuoyunda "Oslo görüşmeleri" olarak bilinen ses kayıtlarının 13 Eylül 2011'de basına sızdırıldığı ve 20 Aralık 2011'de müşteki M.Ö'nün MİT adına çalıştığı bilindiği halde evinde arama yapılarak gözaltına alındığı bilgisi verilen iddianamede, yurt dışına çıkış yasağı konulan M.Ö.'nün savcılık ifadesinin, gizlilik kararı bulunmasına rağmen basına sızdırıldığı, hatta Taraf gazetesi web sitesinde ismiyle birlikte fotoğrafının yayımlandığı anımsatıldı. M.Ö'nün MİT adına çalıştığı deşifre edilerek PKK'ya hedef gösterildiği ve can güvenliğinin tehlike altına girdiği de iddianamede kaydedildi. "KUMPAS, BAŞBAKAN'IN AMELİYATA GEÇ GİRMESİYLE BOZULDU" Kumpas soruşturmasıyla örgüt mensuplarının, MİT ile ilgili kamuoyunda, "PKK ile organize hareket eden teşkilat" algısı oluşturdukları ve yargıyı kullanarak MİT'i ele geçirme niyetini sergiledikleri aktarılan iddianamede, Hakan Fidan'ın gözaltına alınması maksadıyla gayret gösterildiği, gözaltına alınmasıyla birlikte, "emri Başbakan'dan aldığı" algısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve hükümetin istifaya zorlanması ve hatta devrilmesinin planlandığı anlatıldı. İddianamede, bu kurgu ve kumpas soruşturmasının, istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilmesi ve Başbakan'ın ameliyata geç girmesiyle bozulduğu ve önlendiğine de işaret edildi. Örgütün kumpasa ilişkin yaptığı toplantı ve toplantı öncesinde iki FETÖ'cü mahrem imamın Amerika'ya gittiğinin tespit edildiğine yer verilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde olduğu gibi örgütün emniyet imamı "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil'in yardımcısı konumunda bulunan ve elebaşı Fetullah Gülen'le doğrudan görüşen firari sanıklar Çetin Özgür ve İlyas Şahin'in talimatını alma ve örgüt üyelerine iletmek üzere ABD'ye gittiklerinin belirlendiği anlatıldı. ÖRGÜT ELEBAŞININ TALİMATI SONRASI ANKARA'DA TOPLANTI İddianamede, örgüt elebaşından doğrudan alınan talimat sonrası örgütün emniyet ve yargı imamlarının ülkeye geri dönüşlerinin akabinde Ankara Kızılcahamam'da toplantı tertip edildiği belirtilerek, örgüt hiyerarşisi gereği FETÖ elebaşının talimatının emniyet birimlerine iletilmesinin örgütün "Marmara Bölge İmamı" olan "Arif" kod adlı sanık Ali Rıza Tekinkaya tarafından organize edildiği ifade edildi. İddianamede, söz konusu toplantıya örgütün sözde emniyet, yargı ile MİT imamlarının katıldığının ve toplantıya katılanlar arasında Rus Büyükelçi Andrey Karlov suikastine ilişkin davada firari sanık olan Murat Tokay ve Ahmet Kılınçarslan ile ABD'deki Hakan Atilla davasının hakimi Richard Berckman'ı 2014 yılında İstanbul'da ağırlayan hukuk bürosunun ortağı Murat Karkın'ın da olduğunun belirlendiği aktarıldı. İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, "13 Ocak 2012'de Diyarbakır DTP il binasında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen Oslo'daki görüşmelere ait ses kayıtlarının olduğu harddiskleri FETÖ'nün yerleştirdiği" belirtildi. "HAKAN FİDAN GELSE, KESİN TUTUKLANACAKTI" İFADESİ İddianamade, hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtilen eski polis memuru Ş.E'nin, olayın vahametini gözler önüne seren şu ifadesi yer buldu: "Tam kesin tarihini bilmemekle birlikte şubatın ortalarında büro amir yardımcısı Ayhan Albayrak (sanık) bir konuşmasında 'Hakan Fidan ifadeye gelseydi Sadrettin Savcı tarafından kesin tutuklanacaktı.' dediğini hatırlıyorum." İddianamede, meslekten ihraç edilen savcılar Bilal Bayraktar ve Sadrettin Sarıkaya hakkında ise Yargıtay'da aynı konuyla ilgili yargılandıkları için takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı. DAVA SÜRECİ VE İLK TAHLİYELER İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 10 Mart 2020'de iddianameyi kabul etmesiyle, firari örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra, olay tarihinde örgütün "yargı imamı" olan İlyas Şahin ve "emniyet imamı" olan Çetin Özgür ile dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan'ın da aralarında bulunduğu 15'i firari, eski emniyet müdürlerinin aralarında olduğu 14'ü de tutuklu 34 sanığın yargılanmasına Silivri'deki büyük duruşma salonunda başlandı. Mahkemenin 22 Haziran 2020 tarihli ilk duruşmasında, iddianame ekinde yer alan belgelerin, milli savunmaya ve milli güvenliğe ilişkin devlet sırrı olabilecek nitelikte olmaları gerekçesiyle devlet sırrı sayılmasına karar verildi. Ayrıca MİT'i temsil eden avukatın talebi üzerine, kamu güvenliğini tehlikeye sokabilecek belge ve bilgilerin ortaya çıkmasını engellemek adına, duruşmaların kapalı yapılmasına ve duruşma içeriğiyle ilgili yayın yasağı getirilmesine de hükmedildi. Yargılama sürecinde mahkeme, Fetullah Gülen ile olay tarihinde örgütün "yargı imamı" olan İlyas Şahin, "emniyet imamı" olan Çetin Özgür, "MİT mahrem hizmetler imamı" olan Murat Karabulut, "Marmara bölge imamı" olan Ali Rıza Tekinkaya ve dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan'ın da yer aldığı 15 firari sanık ile 1 tutuksuz sanığın dosyasını ayırdı. Kapalı yapılan 10 Aralık 2020 tarihli duruşmada, tutuklu yargılanan Aykut Güçlü, Oğuzhan Ceylan, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci, Veli Tuluy ve Erkan Ünal'ın, "yargılamanın geldiği aşama, tutuklulukta geçirdikleri süre, kaçma şüphesinin bu aşamada bulunmaması, savunmalarının alınmış olması ve delilleri karartma şüphelerinin ortadan kalması" nedenleriyle adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verildi. MÜTALAADA İSTENEN CEZALAR Davanın 15 Ocak 2021 tarihli duruşmasında savcı, esasa ilişkin mütalaasını mahkemeye sundu. Mütalaada, sanıklardan eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı, Ayhan Albayrak, Oğuzhan Ceylan ve Erkan Ünal'ın, "hükümete yönelik darbeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "resmi belgede sahtecilik" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından da 12 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Sanıklardan gazeteci Mustafa Gökkılıç'ın da "hükümete yönelik darbeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçundan 4,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen mütalaada, sanıklar Faik Şaşmaz, Fazıl Adnan İzgi, Mehmet Deveci ve Veli Tuluy'un ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar mahkumiyetleri talep edildi. Mütalaada ayrıca, sanık Aykut Güçlü'nün "hükümete yönelik darbeye teşebbüs" suçundan, diğer sanıklar Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan'ın da "hükümete yönelik darbeye teşebbüs" ve diğer suçlardan beraatleri yönünde karar verilmesi istendi. YENİ İDDİANAME İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19 Şubat 2021'de, 7 Şubat "MİT kumpası"na ilişkin, FETÖ'nün İstanbul bölge temsilcisi olduğu belirtilen firari şüpheli Ahmet Hamdi Parlak hakkında yeni bir iddianame hazırlandı. İddianamede, örgütün kamu yapılanması ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimine giden süreçte gerçekleştirilen kumpas eylemlerine ilişkin önemli tespitler yer aldı. Londra'da ikamet ettiği belirlenen şüpheli Parlak'ın, "hükümete yönelik darbeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan da 57 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianame, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ana davayla birleştirildi. 10 SANIĞA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASI Mahkeme, ayırma ve birleştirme kararlarında sonra 8'i tutuklu 18 sanık üzerinden devam eden yargılamada, 3 Mart 2021'deki duruşmada hükmünü açıkladı. 15 sanık hapis cezasına çarptırıldı, 3 sanık beraat etti. Heyet, sanıklar eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ali Fuat Yılmazer, Kazım Aksoy, Erol Demirhan, Nuh Mehmet Damgacı ve Ayhan Albayrak ile örgütün "emniyet mahrem imamları" olduğu belirtilen Sebahattin Kaplan, Musa Metin, Bilal İrice ve Ahmet Kılınçarslan'ı "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Kazım Aksoy, Erol Demirhan ve Ayhan Albayrak'ı ayrıca hiyerarşik bir silsileyle "nitelikli resmi belgede sahtecilik" suçunu işledikleri gerekçesiyle 9'ar yıl hapis cezasına çarptıran heyet, bu 10 sanık hakkında, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" ve "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlarından, yasa gereği hüküm verilmesine yer olmadığı, "devletin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından ise beraat kararı verdi. Sanıklar eski polisler Oğuzhan Ceylan, Veli Tuluy, Fazıl Adnan İzgi ve Erkan Ünal'ı "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6'şar hapisle cezalandıran heyet, gazeteci sanık Mustafa Gökkılıç'ı "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından 8 yıl 4 ay hapse mahkum etti. Mahkeme heyeti, sanık Faik Şaşmaz hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan "örgüt yöneticiliği" suçundan yargılandığı bir başka mahkemede beraat etmesi ve bu kararın kesinleşmesi nedeniyle davayı reddederken, diğer suçlardan ise beraatini kararlaştırdı. Diğer sanıklar Mehmet Deveci ve Aykut Güçlü'nün de tüm suçlardan beraatine karar veren heyet, "darbeye teşebbüs" suçundan cezalandırılan sanıklar Bilal İrice, Ahmet Kılıçaslan, Musa Metin ve Sebahattin Kaplan'ın hükmen tutuklanmasına, yattıkları süreye göre sanıklar Faik Şaşmaz ile Mustafa Gökkılıç'ın da adli kontrolle tahliyesine hükmetti. GEREKÇELİ KARARDA ÇARPICI TESPİTLER Mahkeme heyeti, kurduğu hükümle ilgili gerekçesini de 17 Haziran 2021'de taraflara sundu. Gerekçeli kararda, kumpasla ilgili, "MİT başkanı ve kurumda çalışan bazı personelin tutuklanmasına yönelik bir girişim olan ve kamuoyunda '7 Şubat krizi' olarak bilinen hadise, dönemin MİT imamının, MİT'in başına FETÖ mensubu bir şahsın atanması arayışları çerçevesinde düzenlenen bir operasyondur." ifadesi kullanıldı. FETÖ'nün geçmişte izlediği, "Türkiye'nin terör örgütleriyle ilişkili olduğu" minvalindeki kara propaganda faaliyetlerini halen yurt dışında sosyal medya başta olmak üzere çeşitli platformlar üzerinden PKK dışındaki farklı terör örgütleri üzerinden de sürdürdüğü belirtilen kararda, "Örgütün kara propagandasını örgüt fark etmeksizin sürdürmesi, delillere dayanmaksızın her argümanı 'Türkiye'ye zarar verme' hedefiyle gündeme taşıdığını göstermektedir" denildi. Kararda, şu tespitler de yer buldu: "Devletin MİT eliyle bir istihbarat faaliyeti olarak bahsi geçen görüşmeyi (Oslo görüşmeleri) yapması doğaldır, olağandır ve hatta zaman zaman zaruridir... Bu görüşmelerin yapılması suç da değildir ve fakat bu görüşmelerin ülkemiz aleyhine olacak ve kullanılacak şekilde sızdırılması suç teşkil etmektedir ki bu siyasal ve askeri casusluk suçuna vücut verir. Oslo görüşmelerinin kendisi de bir istihbarat faaliyetidir. Birtakım retoriklere ihtiyaç duyulması olağan sayılmalıdır. Olağandışı olan ise bunu bir siyasi iktidara, devlete ve devlet adına istihbarat faaliyeti yürüten kuruma ve görevlilerine yönelik saldırının malzemesi olarak kullanmaktadır. FETÖ'nün emniyet yapılanmasının hazırladığı ve mutfağında İstanbul TEM Şube müdürlüğünün bulunduğu bu operasyonlardan yola çıkılarak örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in MİT'i ele geçirme amacı, KCK operasyonlarında elde edilen M.Ö'nün beyanı ile gerekli algı ve yetkiyi yaratmakta zayıf kalmış, bunun taçlanması için ele geçirilen Oslo ses kayıtları bu sefer hedefe Hakan Fidan, Afet Güneş ve Emre Taner'i taşımıştır. Müdahil Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın o dönem Başbakan olarak soruşturmaya izin vermemesi ile bir nevi ilk darbe girişimi sonuçsuz kalmıştır. Kendilerini açılım politikası sonrasında yaşanan kaotik olayların hedefi olarak istismar eden örgüt, aynı zamanda Kobani olayları ve hendek süreci olarak bilinen süreçte PKK terör örgütü ile yan yana kol kola olmaktan da geri durmamıştır." DOSYANIN YARGITAY'DAKİ İNCELEMESİ SÜRÜYOR Davanın temyiz edildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi (istinaf), FETÖ 15 sanık hakkında yerel mahkemece verilen mahkumiyet kararlarını hukuka uygun buldu. Delillerde ve işlemlerde bir eksiklik olmadığına, ispat bakımından da değerlendirmenin yerinde olduğuna karar veren daire, bu nedenle sanıkların yaptığı istinaf başvurularını esastan reddetti. Daire tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına da hükmetti. Dosyanın Yargıtaydaki incelemesi sürüyor.

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 69 70