02 Mayıs Perşembe 2024
1 yıl önce

Al Jazeera muhabiri Akile'nin öldürülmesinde tüm raporlar İsrail'i işaret ediyor

Batı Şeria'nın Cenin bölgesinde İsrail güçlerinin baskınını takip ettiği sırada başından vurularak hayatını kaybeden Filistinli gazeteci Ebu Akile'nin kardeşi Antuan, açıklamalarda bulundu. Şirin Ebu Akile'nin ailesi olarak cinayetle ilgili Filistin makamlarının sürdürdüğü soruşturma üzerinden süreci takip eden Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) odaklandıklarını dile getiren Ebu Akile, "Bizim dayanağımız şu anda tamamen UCM'dir. Cinayetle ilgili bizim de atacağımız adımlar olacak ancak bunu konuşmak için daha erken." dedi. Birçok yönden harekete geçmek için çalışmalar yaptıklarını dile getiren Ebu Akile, kardeşinin ölümüne yol açan mermiyle ilgili Al Jazeera'nın yayımladığı görüntüye dair ise şunları kaydetti: "Yayımlananlar şeffaf ve net bir kanıttır. Ceset üzerinde yapılan otopsi ve mermi incelemeleri de uzman ve laboratuvarın sonuçlarına dayalıdır. Tüm bunlar Şirin Ebu Akile'nin İsraillilerin dışında kimsede olmayan bir kurşunla öldürüldüğünü ortaya koyuyor." "İSRAİL ŞU ANA KADAR AKTARDIĞI HİKAYELERDEN HİÇBİRİNİ İSPATLAYAMADI" İsrail'in Ebu Akile cinayetiyle ilgili soruşturmaya şüpheyle bakmasına da değinen Ebu Akile, İsrail'in ne düşündüğünün kendileri için bir önemi olmadığını ve bununla ilgili herhangi bir yorum yapmayacağını ifade etti. Ebu Akile, İsrail'in cinayetten kendisini suçlu bulan raporları reddetmesine ilişkin ise "Bu beklenen bir şey. İsrail birden çok hikaye anlattı ve bu da Şirin'in ölümünden sorumlu olduklarının kanıtıdır. İsrail şu ana kadar aktardığı hikayelerden hiçbirini ispatlayamadı." ifadelerini kullandı. İsrail'in anlattığı her hikayenin diğeriyle çeliştiğini söyleyen Ebu Akile, şöyle devam etti: "İsrail'in bu ölümden sorumlu olmadığını kanıtlayan bir şey yok bilakis tam tersi söz konusu. Şu ana kadar gördüğümüz kanıtların yanı sıra Al Jazeera, Washington Post, CNN ve AP'nin yayınlarındaki detaylar, Şirin Ebu Akile'nin doğrudan İsrail tarafından öldürüldüğünü gösteriyor." AL JAZEERA'NIN "MERMİ" HABERİ Katar merkezli Al Jazeera kanalı, geçen ay işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail güçlerinin baskınını takip ederken başından vurulan deneyimli muhabiri Şirin Ebu Akile'nin ölümüne yol açan merminin görüntüsünü yayımlamıştı. Al Jazeera, Ebu Akile'nin ölümüne neden olan merminin, İsrail ordusunun kullandığı mühimmatlardan olduğunu aktarmıştı. Askeri uzmanların görüşlerine dayandırılan araştırma haberinde, inceleme sonucu, yeşil uçlu merminin, zırhı delmek için tasarlandığı ve M4 tüfeğinde kullanıldığı bilgisine yer verilmişti. Haberde ayrıca, merminin İsrail güçleri tarafından kullanılan 5,56 milimetre kalibreli mermilerden olduğu kaydedilmişti. Kurşunun Ebu Akile'nin taktığı miğfere isabet ettikten sonra deforme olduğuna işaret edilen haberde, kullanılan mermi türü, kalibresi ve bu tür mermileri ateşleyen silahlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için olay 3D teknolojisiyle canlandırılmıştı. İSRAİL ORDUSU SORUMLULUĞU KABUL ETMİYOR İsrail Ordu Sözcülüğü, muhabirin ölümüne yol açan merminin görüntüsünü içeren ve merminin İsrail ordusunun kullandığı mühimmatlardan olduğunu aktaran Al Jazeera haberine ilişkin dün yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada Ebu Akile'nin ölümünün "hangi taraftan kaynaklandığının bilinemeyeceği" iddia edilerek, "Ordu soruşturması, gazetecinin kasten vurulmadığını ve ayrım gözetmeksizin ateş açan Filistinli silahlı kişiler tarafından mı yoksa yanlışlıkla bir İsrail askeri tarafından mı vurulduğunun tespit edilemediğini vurgulamaktadır." ifadeleri kullanıldı. AL JAZEERA MUHABİRİ EBU AKİLE'NİN ÖLDÜRÜLMESİ Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile (51), 11 Mayıs'ta İsrail güçlerinin Batı Şeria'da bulunan Cenin'deki mülteci kampına düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürülmüştü. Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı. Gazeteci Ebu Akile'nin, görevini yaptığı sırada ve "basın" yazılı çelik yelek giydiği halde İsrail askerleri tarafından gerçek mermiyle vurularak öldürülmesi tepkilere neden olmuştu. İsrail ordusu, Ebu Akile'nin öldürülmesinin sorumluluğunu kabul etmemişti.

1 yıl önce

Filistin-İngiliz ortak soruşturmasına göre, Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile kasten öldürüldü!

Londra Üniversitesine bağlı araştırma kuruluşu "Forensic Architecture" ile Filistin El-Hak Kurumuna bağlı "Araştırmacı Mühendislik Birimi" olaya ilişkin ortak bir soruşturma yürüttü. "BÖLGEDE FİLİSTİNLİ SİLAHLI KİŞİLER YOKTU" Al Jazeera'nın haberine göre, soruşturma neticesinde "olayda kasıtlı, ısrarlı ve tekrarlanan bir şekilde ateş açıldığı, ateşi açan askerin hedeftekilerin gazeteci olduğunu görebilecek pozisyonda bulunduğu, çevredekilerin Ebu Akile'ye ilk yardımda bulunmasına engel olunduğu ve ateş açıldığı sırada bölgede Filistinli silahlı kişilerin olmadığı" gibi bir dizi sonuca ulaşıldı. Soruşturmada, gazetecilere ateş açılan ana ilişkin Al Jazeera'nın ve görgü tanıklarının elindeki görüntülerin ve 3 boyutlu ölçüm yönteminin kullanıldığı aktarıldı. EBU AKİLE KURTARILMAYA ÇALIŞILDIĞI SIRADA DAHİ 3 EL ATEŞ EDİLDİ Tüm verilerin eşzamanlı analiz edilmesi sonucunda; İsrail askerlerinin 3 defa ateş açtığı, ilkinde 6 el, ikincisinde 7 el, üçüncüsünde de 3 el ateş edildiği, ilk 6 el sırasında Al Jazeera çalışanı gazeteci Ali es-Sumudi’nin yaralandığı, 8 saniye sonra açılan ikinci ateşte Ebu Akile'nin öldürüldüğü, 2 dakika sonra bir sivilin Ebu Akile'yi kurtarmaya çalıştığı sırada da son 3 el ateşin edildiği ortaya çıktı. "İSRAİL ASKERLERİ, GAZETECİLERİ NET BİR ŞEKİLDE GÖREBİLİYORDU" Soruşturmada, olayda M4 model tüfeğin kullanıldığı ve bu tüfekte hedefi 4 kez büyüten bir dürbün olduğu, bu durumda da İsrail askerlerinin gazetecileri net bir şekilde görebildiği ve atılan kurşunların, hedeflerin baş bölgesini hedef aldığı bunun da korkutma ya da yaralama değil öldürme amacı taşıdığı sonucuna götürdüğü ifade edildi. Kurşun sesleri üzerinde yapılan analizlerin ateşin kaynağının İsrail tarafı olduğunu ortaya koyduğu, görüntülerde de bölgede silahlı Filistinlilerin bulunmadığının görüldüğü ve dolayısıyla ateş açılmasını gerektirecek bir durum olmadığının anlaşıldığı aktarıldı. "EBU AKİLE KASTEN ÖLDÜRÜLDÜ" El-Hak Kurumu Müdürü Şavan Cebbarin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu soruşturma kapsamında günlerce bilgi ve belge topladıklarını, bölgeyi havadan görüntülediklerini, en ufak ayrıntının dahi yakalanması için bölgeye pek çok kamera yerleştirdiklerini söyledi. Cebbarin, "Varılan ilk sonuçlara göre, Ebu Akile, İsrail askerlerinin görüş menzilindeydi ve kasten öldürüldü. Ebu Akile'nin yakınındaki ağaca 4 kurşun isabet etti ve kurşunlar arasındaki mesafe, gelişigüzel atılmadıklarını bilakis hedefe odaklanıldığını gösteriyor. Kurşunların isabet ettiği noktalar arasındaki en uzun mesafe 23 santimetre, diğerleri ise bundan daha kısa. Yaptığımız inceleme, Ebu Akile'ye isabet eden kurşunun diğer 4 kurşunla aynı türden olduğunu ve aynı yönden atıldığını ortaya koydu." dedi. Ortak soruşturmanın, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) nezdinde güvenilir ve bilimsel belgeler ihtiva ettiğini vurgulayan Cebbarin, UCM'nin olayla ilgili soruşturma açmasının mahkemenin başsavcısına bağlı olduğunu dile getirdi. Cebbarin, İsrail'in "olayda kasıt olmadığını ve bu olayla ilgili kimseyi yargılamayacağını" ilan ederek soruşturma kapısını kapattığını, bunun da gerçeklerin ortaya çıkmasını istemediğini gösterdiğini söyledi. Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile (51), 11 Mayıs'ta İsrail güçlerinin Batı Şeria'da bulunan Cenin'deki mülteci kampına düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürülmüştü. Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı. Ebu Akile'nin ailesi ve avukatları bugün, Filistinli gazetecinin "öldürülmesinde sorumluluğu bulunanlara karşı soruşturma açması için" UCM'ye başvurmuştu.

1 yıl önce

CNN muhabiri başörtüsü takmasını isteyen İran Cumhurbaşkanı ile söyleşisini iptal etti

CNN televizyonunun ünlü muhabirlerinden Christane Amanpour, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile New York'ta yapacağı röportajın, başörtüsü takması talebini reddetmesi üzerine iptal edildiğini açıkladı. Amanpour, Twitter'da yaptığı açıklamada "Bu, Cumhurbaşkanı Reisi'nin BM Genel Kurulu toplantısı ziyareti sırasında, Amerikan topraklarında yapacağı ilk söyleşi olacaktı. Haftalar süren planlamanın, sekiz saat süren çeviri ekipmanı kurma uğraşından sonra hazırdık. Ama Cumhurbaşkanı gelmedi" dedi. BAŞÖRTÜSÜ TALEBİNİ REDETTİ Söyleşi için sözleşilen saatten 40 dakika sonra, Reisi'nin bir yardımcısı başörtüsü takmasını istedi. Amanpour "Nazikçe reddettim. New York'tayız ve burada başörtüsüyle ilgili herhangi bir kanun ya da gelenek yok. Onlarla İran dışında görüştüğümde hiçbir İran Cumhurbaşkanı'nın böyle bir şey istemediğini söyledim" dedi. Amanpour, yardımcının başörtüsü takmaması halinde söyleşinin yapılmayacağını belirttiğini, bunun bir "saygı meselesi" olduğunu ve gösterileri kast ederek "İran'daki durumdan" bahsettiğini aktardı. Ünlü muhabir "Tekrar bu daha önce görülmemiş ve beklenmeyen koşulu kabul etmeyeceğimi söyledim" ifadelerini kullandı. Bunun üzerine CNN Muhabiri kalktı ve röportaj gerçekleşmedi.
Amanpour "İran'da gösteriler devam eder ve insanlar öldürülürken, Cumhurbaşkanı Reisi ile konuşmak adına önemli bir an olacaktı" dedi. Reisi geçen hafta CBS'te yayımlanan 60 dakika programına konuşmuştu. 
CBS muhabiri Lesley Stahl silah kendisine "nasıl giyineceğinin, Reisi oturmadan oturmaması ve cumhurbaşkanının sözünü kesmemesi gerektiğinin söylendiğini" açıklamıştı.

1 yıl önce

“Süleyman Soylu kabinede istifasını sundu” haberini yapan Milli Gazete muhabiri Bünyamin Güler ‘ByLockçu’ çıktı

Yıllarca Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele eden Milli Görüş geleneğinin yayın organı Milli Gazete, Necmettin Erbakan’ın vefatı sonrası Temel Karamollaoğlu’nun genel başkanlığa gelişi ile birlikte FETÖ ve CHP kontrolüne girmişti. İBB başta olmak üzere CHP’li belediyelerden beleş ihaleler alan Milli Gazete’de kadrolar da CHP’nin istediği isimlerden seçiliyor. BYLOCK KULLANAN MUHABİR Yayın çizgisinde olduğu kadar çalışanlarında da büyük değişikliğe giden Milli Gazete’de Milli Görüş’e bağlı isimler tasfiye edilirken FETÖ ile iltisaklı kişiler işe alındı. Milli Gazete muhabiri ve TV5 yorumcusu Bünyamin Güler’in ByLock kullanıcı olduğu öğrenildi. FETÖ SEVDALISI BÜNYAMİN GÜLER MİLLİ GÖRÜŞ’E NASIL SIZDI? ByLock kullanan ve FETÖ’cü isimlerle oldukça samimi olan gazeteci Bünyamin Güler’in Milli Gazete’ye geçişi; Saadet Partisi ile CHP yakınlaşması sonrası CHP’li belediyelerden Milli Gazete’ye beleş ihaleler yağdığı döneme rastlıyor. FETÖ çizgisinde yayınlar yapan Bünyamin Güler’in FETÖ’ye yakın isimleri sık sık ekrana çıkarması Mili Görüş içinde rahatsızlığa sebep olmuştu. GÜLER SOYLU’NUN İSTİFA ETTİĞİNİ İDDİA ETMİŞTİ Milli Gazete muhabiri Bünyamin Güler, “Süleyman Soylu kabinede istifasını sundu” haberiyle gündeme gelmişti.

1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu'na soru soran muhabire 'trol' diyen CHP Sözcüsü Faik Öztrak'a istifa çağrısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İngiltere ziyaretinde kendisine "İngiltere kara para aklama merkezi konumunda, bunu The Times da söylüyor, neler söylersiniz?" şeklinde soru yönelten A Haber İngiltere Muhabiri Alpaslan Düven'in bu sorusunu "bilmiyorum" diyerek yanıtlamıştı. Kılıçdaroğlu'nun bu yanıtı gündem olurken CHP'nin MYK toplantısı sonrası kameralar karşısına geçen CHP Sözcüsü Faik Öztrak'a Alpaslan Düven'in sorduğu bu soru yöneltildi. ÖZTRAK: BASIN MENSUBU DEĞİL OLSA OLSA TROL OLUR Öztrak, Kılıçdaroğlu'na soru soran muhabir için "Bu soruyu soran basın mensubu değil olsa olsa trol olur." dedi. "BANA NE CÜRETLE TROL DİYORSUNUZ?" Alpaslan Düven, Öztrak'ın bu çıkışının ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: "Sayın Faik Öztrak. Ben 'trol' değilim, gazeteciyim. Medeni bir şekilde genel başkanınız Sayın Kılıçdaroğlu'na bir soru sordum. Sayın Kılıçdaroğlu da soruma cevap verdi. Bana ne cüretle 'trol' diyorsunuz? Parti yöneticisi olmak size gazetecilere hakaret etme yetkisi vermez." Öztrak'ın trol çıkışı sosyal medyada büyük tepki çekti. Sosyal medya kullanıcıları Öztrak'a istifa çağrısı yaptı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın FETÖ argümanıyla soru yönelten İsveç devlet televizyonu muhabirine tepki gösterdi: Yayını keselim

FETÖ'cülerin ortaya attığı ve muhalefetin sahip çıktığı 'Türkiye suçlular için güvenli liman' argümanı üzerinden soru sormaya kalkan İsveç devlet televizyonu SVT Nyheter kanalı muhabirine Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın tepki göstererek yayını kesmelerini istedi. 'BURADA BİR GERÇEKLİK YOK' Türkiye'yi suçlular için sığınak olarak göstermeye çalışan muhabire Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Türkiye'nin bir şekilde bu insanlara sığınak sağladığını ve burada onları koruduğunu öne sürüyorsanız hiçbir dayanağınız yok. Eğer kastınız buysa, kesinlikle reddediyorum, aynı şey Türkiye'nin kokain kaçakçılığı veya uyuşturucu tacirlerinin merkezi olması için de geçerli. Burada bir gerçeklik yok. Nerede? Bir rapordan bahsediyorsunuz ve bunun arkasında kimin olduğunu bilmiyorum. Ama bütün bir ülkeyi korkunç bir şeyle suçladınız. Türkiye suçlular için bir sığınak değil. Uyuşturucu kaçakçılığı ve insan kaçakçılığıyla çok sıkı mücadele ediyoruz. Tutuklamalar ve el konulan uyuşturucularla ilgili istatistiklerde görülebilir. Birçoğu Türkiye üzerinden Avrupa'ya kaçakçılık yapmaya çalıştı, bunu durdurduk." ifadelerini kullandı. 'PKK VE FETÖ KONUŞMASI' Muhabire tepki gösteren Kalın, "Farklı bir ajandanız var. Türkiye'nin kokain kaçakçılığının ve mafya liderlerinin merkezi olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu PKK ve FETÖ konuşmasıdır. Bu dürüst gazetecilik değildir. Bu tür iddiaları sık sık duyuyoruz. Böyle şeylerle karalanmamıza izin vermeyiz. Bu dürüst gazetecilik değil. Asılsız suçlamalar gerçekmiş gibi sunuluyor ve siz soru sorup yanıtlamamı istiyorsunuz. Bunlar saçma sorular. Neyse devam etmek istemiyorum. Şunu durdurabilir misin?" dedi. https://twitter.com/bugunguncel/status/1598347137653391360?s=46&t=0upkm-qrcOQ2WVkXOjWOFg

1 yıl önce

Ergene Belediye Başkanı CHP’li Rasim Yüksel’in taciz ettiği muhabir kızdan şok ifadeler

Tekirdağ’ın Ergene İlçe Belediye Başkanı CHP’li Rasim Yüksel’in nüfuzunu kullanarak ulusal bir kanalda sunuculuk yapan Zeynep E.K.’ya gerçekleştirdiği seri tacizlerin ayrıntıları ortaya çıktı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre, ulusal bir kanalda sunuculuk yapan 24 yaşındaki Zeynep E.K. , çekim görüşmeleri yapmak amacıyla 16 Haziran 2022 günü CHP’li Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel ile bir araya geldi. Büyükçekmece’de lüks bir otelin restoranında görüşen ikiliye Zeynep E.K.’nın çalıştığı kanalın genel yayın yönetmeni Deniz A. ve Belediye Başkanı’nın arkadaşı Serkan D. de eşlik etti. CHP’Lİ BAŞKAN TACİZLE BAŞLADI, CİNSEL SALDIRIYLA DEVAM ETTİ Taraflar birlikte yemek yerken Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel, sunucu kadınla ilgilenerek bazı kişisel sorular sormaya başladı. Durumdan rahatsız olan Zeynep E.K., genel yayın yönetmenine durumu aktarsa da “biraz daha dayan” şeklinde tacize göz yumması gerektiği yönünde çirkin bir yanıt aldı. Zaman ilerledikçe tacizin boyutu da ilerledi. Belediye Başkanı Rasim Yüksel, sunucu Zeynep E.K.’yı restoranın dışına davet etti, elini omzuna atıp sarılmaya da başladı. Tacizi cinsel saldırıya çeviren olay sarılmayla başladı, talihsiz kadının göğüslerine dokunması ve elini tutmasıyla devam etti. KADIN ENGELLESE DE SINIRINI SÜREKLİ AŞTI Belediye Başkanının konumu nedeniyle korkup çekinen sunucu, elini çekerek saldırgan Başkana engel oldu. Yaşadığı taciz ve cinsel saldırıdan rahatsız olup korkan ve buna dur demek için genel yayın yönetmeninden yardım istese de alamayan kadının engellemelerine karşı Başkan Rasim Yüksel sınırını sürekli aştı. Genç kadını bu kez de boynundan kavradı, kendisine çekip öpmeye çalıştı. Zeynep E.K., “Bana yaklaşma” diyerek Başkana tepki gösterdi. Ama Başkan Rasim Yüksel durmak bilmedi. İki isim tekrar restoranın içine girdiğinde Başkan Yüksel tekrar genç kadına sarıldı. Sunucu kadın bir bahane bularak restoranın resepsiyon kısmına geçti. Bir süre sonra Zeynep E.K.’nin peşinden giden Rasim Yüksel hiçbir şey olmamış gibi, “Bebeğim bir sorun mu var” diye sordu. Annesinin rahatsızlandığı bahanesini uyduran kadın restorandan ayrıldı. MESAJLAŞMALAR ORTAYA ÇIKTI, YÖNETİCİSİ DE CİNSEL SALDIRIYA GÖZ YUMMUŞ Rasim Yüksel’in suçlamayı kabul etmediği, arkadaşı Serkan D.’nin de iddiaları doğrulamadığı aktarılan iddianamede, müşteki kadının ifadesi ve mesaj tespit tutanağı ile olayın sabit olduğu belirtildi. Televizyon kanalının genel yayın yönetmeni Deniz A.’nın genç kadına, “Kalkıyoruz, bir yirmi dakika idare et, işlere bu bakıyor” şeklinde mesaj gönderdiği, Zeynep E.K.’nin cevap olarak “Neredeyse her yerimi elledi, öpecekti az daha, çok rahatsız oldum, lütfen gidelim” şeklinde yanıt verdiği de dikkat çeken bir detay olarak iddianamede yer aldı. Deniz A.’nın ise çalışanına “Ne oldu bu kadar, hangisi normal ki bu sektörde, son kez çaba gösteriyorum” şeklinde sunucu kadının rahatsız olduğu mesaja umarsızca karşılık verdiği belirlendi. NÜFUZUNU KULLANARAK CİNSEL SALDIRIDA BULUNDU Genel yayın yönetmeni Deniz A.’nın ifadesinde genç kadının mesajlarına görmeden cevap yazdığını söylediği anlatılan iddianamede, sunucu ile aynı iş yerinde çalışan Ahmet İ.’nin de ifadesi alındı. Ahmet İ., yöneticisinin çalışma arkadaşı kadın hakkında “Bu kız kendisini ne sanıyor, Rasim ile baş edebileceğini mi sanıyor, bunu ispat edemez” şeklinde ifade vermesi dikkat çekti. Taciz mağduru kadının ablası da soruşturma kapsamında ifade verdi. Zeynep E.K.’nin ablası, olay günü kardeşinin kendisini endişeli bir ses tonuyla arayıp tacize uğradığını söylediği aktarıldı. Savcılık, tüm bu ifadeler dikkate alındığında müştekinin beyanına üstünlük tanındığını ve şüpheli Rasim Yüksel’in müşteki üzerinde nüfuzunu kullanarak vücudunun çeşitli bölgelerini ellediği, öpmeye çalıştığı bu suretle cinsel saldırıda bulunduğunun altını çizdi. Ergene Belediye Başkanı Rasim Yüksel hakkında “basit cinsel saldırı” suçundan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenledi.

1 yıl önce

Ekrem İmamoğlu'nu terleten Ulusal Kanal muhabirini satın almak istediler

Ulusal Kanal, adı cumhurbaşkanlığı adaylığı için parlatılan, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)  Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun faaliyetlerini ortaya çıkardı. Ulusal Kanal yerel yönetimler muhabiri Ülkühan Doğanbey'in kamuoyunun önünde sorduğu sorularla İmamoğlu köşeye sıkıştı. Doğanbey'in cesur ve doğru soruları kamuoyunun takdirini kazandı, sosyal medyada ve basında geniş yer buldu. Günlerce paylaşıldı. Bunun ardından İBB yönetimine yakınlığıyla bilinen, Soner Yalçın'ın haber sitesi Oda TV'den ilginç bir çıkış geldi. Sitelerinde İmamoğlu aleyhine haberlere yer vermekte imtina eden site, İmamoğlu'nu sorduğu sorularla terleten Doğanbey'e yüksek ücretli ve tüm imkanlarının sağlanacağı bir iş teklifi yaptı. Oda TV'yi istemezse başka bir yerde iş bulma vaadi ise amacın Doğanbey'i Ulusal Kanal'dan koparmak olduğunu gösterdi. 'TÜM ŞARTLARINI KABUL EDERİZ' Ülkühan Doğanbey, teklifleri şöyle anlattı: “Türk milleti adına, Türk milletinden gizlenenleri düzenlediği basın toplantılarında İmamoğlu’na sorduk… Oda TV Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik, bu sürecin ardından beni aradı. Takip ettiklerini söyledi ve tebrik etti. Görüşmek istediklerini söyledi. Özçelik, birlikte çalışmak istediklerini, bu teklifin Soner Yalçın’dan geldiğini söyledi. Özçelik ‘Tüm şartlarını söyle, hepsini kabul ederiz, hemen başlarsın. Orada kazandığının çok çok üstünde kazanırsın, en düşük 20 bin ile başlarsın yol ve yemek de veriyoruz’ dedi. Maaşla ikna edemeyeceklerini anlayınca kariyer teklifi yaptı ‘Kalıbına sığmayan bir gazetecisin, televizyonda sosyal medyada seni görüyoruz, orada olduğun yerde sayma, buralardan yükselirsin. Burada daha özgür bir gazetecilik var. Biz ilk teklif vereniz ama başka teklifler de olur sen bir düşün.’ dedi. Özçelik’e ‘Ben Aydınlıkçıyım, para veya kariyer için mücadele etmiyorum, inandığım şey için ve Türkiye için bu mesleği yapıyorum.’ dedim kısaca ve teklifi tereddütsüz reddettim. Can Özçelik’e ‘neden bu ısrarınız’ diye sordum ‘Soner Yalçın çok iyi bir patrondur, seni de çok takdir etmiş, soru sorma tarzını çok beğenmiş’ dedi. İKNA OLMAYINCA SONER YALÇIN ARADI “Soner Yalçın da teklifi reddetmemden 2 gün sonra aradı. Yalçın ‘Biz de geçtik o yollardan ama senin kadar gözü kara değildik, neden reddettin’ dedi. Ona da aynı cevabı verdim. 'Burada çalışırsan oraya da fayda sağlarsın, sadece Oda TV olmak zorunda değil başka kurumlarda da çalışmak isteyebilirsin. Nerede çalışmak istersen orayı söyle, orada da çalışabilirsin, çık başka yerde çalış, dışarıyı gör. Aydınlıkçı olmak burada çalışmaya engel değil ama sen oradan çık ufkun genişler’ şeklinde ısrarına devam etti.” ‘KÖŞEYE SIKIŞTIKÇA ONURSUZ YOLLARA BAŞVURUYORLAR’ Doğanbey ret yanıtlarına rağmen ısrarın sürdüğünü anlattı: “İmamoğlu ABD’nin tayin ettiği bir siyasi proje ve köşeye sıkışıyor. Sıkıştıkça böyle onurlu bir mücadeleyi onursuz yollarla yok etmeye çalışıyor. Soner Yalçın’a ve Can Özçelik’e verdiğim cevap sadece kendi adıma olmadı. Çünkü Ulusal ve Aydınlık’ta çalışan herkes mücadelenin bir ucundan bir şekilde tuttuğu için oradalar.  Sistem dört bir koldan saldırıyor insanımıza, en çok hakikat için mücadele edenleri kuşatmaya çalışıyor. Gazetecinin kalemi namusudur. Has gazetecinin ekranında vatansızlığa, yalana, hileye, yobazlığa yer yoktur.” 'UCUZ NUMARALARLA KURTARAMAZLAR' Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Sinan Sungur da “İmamoğlu ve ekibi bu operasyonla bizim kendi açıklarını ortaya çıkarmaktan vazgeçeceğimizi, kolumuzun kırılacağını düşündüler. Gereken yanıtı aldılar” dedi. Sungur şöyle sürdürdü: “İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ABD ve Batı destekli siyasi bir proje olduğu ortada. İmamoğlu, İstanbul seçimleri sonrasında da attığı her adımla bu tespitimizi doğruladı. PKK ve HDP ortaklı bir çizgi izliyor. ABD bu siyasi çizgiyi Türkiye'nin tepesine oturtmaya çalışıyor. Ayrıca belediye başkanlığı da kötü ilerliyor. İstanbul'un onca sorunu çözümsüz ve sorunlar günden güne büyüyor. Şehir neredeyse kaosa sürüklenecek. Biz de Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi olarak İmamoğlu'nun bu yanlışlarını ve eksiklerini ortaya koyuyoruz. 'İMAMOĞLU'NUN ARKASINI TOPLAMA GÖREVİ' “Ulusal Kanal muhabiri Ülkühan Doğanbey de sorularıyla, yaptığı haberlerle başta İmamoğlu olmak üzere İBB yönetiminin yaptıklarını ve yapamadıklarını kamuoyunun önüne sunuyor. Siyasi olarak baş edemeyince satın alma yöntemini denemeye çalıştılar. İmamoğlu ve ekibi bu operasyonuyla bizim kendi açıklarını ortaya çıkarmaktan vazgeçeceğimizi, kolumuzun kırılacağını düşündüler. Burada da Soner Yalçın ve sahibi oldukları Oda TV'yi aracı yapmaları da İmamoğlu projesinde kimlerin nerede durduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Soner Yalçın ve sahibi olduğu OdaTv cinsel içerikli haberlerle fitne yaymanın dışında İmamoğlu'nun arkasını toplama işlerine de girmiş. Köşeye sıkışan İmamoğlu'nu bu tür ucuz hamlelerle kurtaracaklarını zannediyorlar. Gereken cevabı aldılar. Aydınlıkçıları parayla satın alamayacaklarını bir kez daha görmüş oldular. Bu olay tüm basın camiasına da örnek oluşturacak nitelikte. Bu tür operasyonlara maruz kalan başka gazeteciler varsa onları da İmamoğlu projesine karşı dik duruşlarını devam etmeye davet ediyoruz.” ZOR SORULAR Ülkühan Doğanbey'in sorduğu zor sorular ve İmamoğlu'nun yanıtları şöyle: CHP'nin 2019 seçimlerinden önce yayınladığı programda tüm CHP belediyelerinde öğrencilere ulaşımın ücretsiz olacağı yer alıyordu. Ancak 2022'de ulaşıma yüzde 80'in üzerinde zam yapıldı. Vaatlerinizi yerine getirmeyi planlıyor musunuz? Burası yeri değil sizleri başka bir platformda ağırlamak isteriz. İBB'nin işe alımlarda 15 bin kişiye güvenlik soruşturması yaptırmadığı söyleniyor. İşe alımlarda özellikle HDP ile bir planlama söz konusu mu? Bu konuda HDP ile bir ortaklığınız oldu mu? İçişleri Bakanlığı'nın raporladığı kişiler HDP bağlantılı kişiler mi? HDP ile veya başka bir siyasi parti ile ortaklık mümkün değildir. Geçen hafta sizlere söz konusu soruşturmaya ilişkin “terör ile iltisaklı isimlerin İBB'de işe alındığı iddia ediliyor. İşe alımlarda özellikle HDP ile bir planlama söz konusu mu? Bu konuda HDP ile bir ortaklığınız oldu mu?" diye sormuştuk. Siz ise böyle bir ittifakın mümkün olmadığı yönünde cevap vermiştiniz ancak hem kamuoyuna yansıyan hem de HDP Kanadından yapılan açıklamalar bu yönde değil. Dün HDP Eş Başkanı Pervin Buldan "İstanbul'u naSıl kazandıysak İstanbul Sözleşmesini de öyle kazanacağız" diyerek gizli bir ittifak olarak yorumlanabilecek bir açıklama yaptı. Bu konuda neler söylersiniz? HDP'ye desteği için teşekkür ediyorum. İtfaiye’ye alınan kişinin terör iltisaklı çıkmasının ardından göreve devam etmesinin sebebi nedir? Sorunun muhatabım ben değilim Sayın bakana sorun. Az önce de söylediğim gibi görevden almayacağız devam edecek. Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı seçildikten sonra Oda TV ile Soner Yalçın’ın “gazetecilik” çizgisinde değişim yaşandı. 2019’dan sonra Oda TV’nin CHP yöneticilerini eleştiren tavrı, İmamoğlu için farklılık gösterdi. CHP yönetimi ve Kılıçdaroğlu aleyhinde yayınları devam eden Oda TV’nin İmamoğlu aleyhinde neredeyse hiç bir gelişmeyi yayımlamadığı görüldü. Oda TV sitesinde “İmamoğlu” etiketiyle yer alan 340 haber arasında İmamoğlu aleyhinde yapılan haberlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Soner Yalçın ise yazılarında zaman zaman CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor. PARA İLİŞKİSİ Gazeteci Fuat Uğur, Oda TV ve İBB arasında maddi ilişki olduğunu iddia eden yazılar kaleme aldı. Uğur, 22 Aralık’ta TV 100 haber sitesindeki yazısında Soner Yalçın’ın Yeni Birlik gazetesini satın aldığını, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı gösterildikten sonra harekete geçeceğini öne sürmüştü. Öte yandan Uğur, İmamoğlu’nun 2020’de Olay TV’yi de satın aldığı iddiasını şu sözlerle aktarmıştı: “Televizyonu satın alan Hüseyin Kalkan adlı Trabzonlu bir iş adamı. Kendisi aslında İmamoğlu’nun yakın dostu ve sponsoru olarak tanınıyor. Televizyonun başına NTV’nin de kurucusu ve aynı zamanda İmamoğlu’nun İBB’de danışmanlığını yürüten Nuri Çolakoğlu getirilmiş. Genel Yayın Yönetmeni ise yine İBB İştirak Şirketlerinden Sorumlu Basın Danışmanı; Gazeteci Süleyman Sarılar. Evet, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisine OLAY TV adlı bir televizyon satın aldı.” ‘KILIÇDAROĞLU ADAY OLMASIN’ Oda TV’nin sahibi Soner Yalçın’ın 2019’dan sonra Kılıçdaroğlu’nu eleştiren çizgisi de dikkat çekiyor. Yalçın, 22 Aralık 2022’deki yazısında İmamoğlu’nun Ankara’da sahipsiz bırakıldığını iddia etti. Yalçın, hakkında siyasi yasak kararı verildikten sonra partisinin TBMM’deki Grup Toplantısına katılan İmamoğlu’na söz verilmemesini “saksı gibi oturtuldu” şeklinde nitelendirerek bunun da planlı şekilde yapıldığını öne sürdü. Yalçın, bu olayı Kılıçdaroğlu’nun planladığını söyledi. Öte yandan Yalçın, 24 Mayıs 2022’deki “Kılıçdaroğlu için endişeliyim” başlıklı yazısında da Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini yazdı. İMAMOĞLU: SONER BEY’İN KİTABINI ALIN   29. İstanbul Sanat Fuarı’ndaki galerileri gezen İmamoğlu, gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın “Kara Kutu / Yüzleşme Vakti” adlı yeni kitabı için Kırmızı Kedi Yayınevi standına geldi. İmamoğlu kameraların önünde “Soner Bey’in kitabını alalım” demişti. Oda TV’nin ayrıca terör hükümlüsü Selahattin Demirtaş’a sahip çıkan haberi de tepki çekmişti. Aydınlık, 6 Ekim 2021’deki haberinde Demirtaş’ı mağdur gibi aktaran Oda TV’yi eleştiren bir haber yapmış, Soner Yalçın da Aydınlık’ı “savaş ahlakını ihlal etmek”le suçlamıştı. Yalçın’a yanıt veren Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel ise 13 Ekim 2021’deki başyazısında “6-8 Ekim katliamının yıl dönümünde şehitleri anmak yerine cinayeti işleyenlerin siyasi sözcüsünü eş beyanıyla övmek hangi ahlâka sığar?” ifadelerini kullanmıştı.

1 2 3 4