19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

İYİ Partili Yıldız sel felaketini AK Parti’ye bağladı! “Müstahak” imasında bulundu…

Batı Karadeniz, 3 gündür aşırı yağışın ardından gelen sel ve heyelanla mücadele ediyor. Kastamonu’da meydana gelen selde ilçe merkezi sular altında kaldı. Kastamonu'da 34, Sinop'ta 6 olmak üzere şu ana kadar 40 insan hayatını kaybetti. ACILAR ÜZERİNDEN SİYASET Tüm imkanlarla yaraların sarılması için seferber olunurken, muhalefet partileri yaşanan felaket üzerinden siyasi rant sağlamanın derdine düştü. Onlardan biri İYİ Partili Taylan Yıldız. 'MÜSTAHAK' İMASINDA BULUNDU Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Yıldız, sel sularının yuttuğu Bozkurt ilçesinin AK Partili olduğunu vurgulayıp, yaşananların 'müstahak' olduğuna yönelik bir imada bulundu. https://twitter.com/taylanyildiz/status/1426131635179773954?s=21 İYİ Partili Yıldız, yaptığı paylaşımda, "Bozkurt Belediye Başkanı AK Parti'li. Çevre ve Şehircilik Bakanı AK Parti'li. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı AK Parti'li. Cumhurbaşkanı AK Parti'li. Ver yetkiyi gör etkiyi dediler. Gördük." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "Tablonun yegane müsebbibi emperyalist ülkelerdir. Türkiye'nin Afganistan'daki varlığı meşrudur, dostanedir"

"Aciz, korkak ve tavizkar eğilimin kuşkusuz bedeli ağır olacaktır" Dünya coğrafyasının kilit ve stratejik noktalarından birisi olan Afganistan gittikçe karmaşıklaşan, günbegün çatallaşan belirsiz ve kaotik bir ortamın içine sürüklenmiştir. 2001 yılında ABD işgaliyle fitili tutuşturulan yıkım süreci etaplar halinde genişleyip derinleşerek nihayetinde çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Taliban'la mücadele propagandasıyla 20 yıldır Afganistan'da bulunan ABD, tıpkı 1975 Vietnam Saygon tahliyesini andıran görüntülerle diplomatik misyonunu ve diğer unsurlarını bu ülkeden çekmiştir. Kısa sayılabilecek bir zaman diliminde Kabil düşmüş, üstelik Taliban ele geçirdiği hiçbir meskun mahalde herhangi bir direnişle karşılaşmamıştır. Adeta tek bir kurşun atılmadan altın tepsi içinde Kabil teslim edilmiştir. Geçmişte DEAŞ'ın müessir olduğu dönemlerde, benzerlerine Irak coğrafyasında da şahit olunan bu aciz, korkak ve tavizkar eğilimin kuşkusuz bedeli ağır olacaktır. "Tablonun yegane müsebbibi emperyalist ülkeler"  Taliban'ın Kabil'i kontrol etmesi üzerine Afganistan Cumhurbaşkanı ülkeden kaçmış, hükümet dağılmış, pamuk ipliğine bağlı siyasi mimari çökmüştür. Afganistan'ın bugünkü alacakaranlık tablosunun yegane müsebbibi, bu ülkenin özgürlük ve demokrasi getirme iddiasıyla toplumsal denge ve değerleriyle oynayan emperyalist ülkeler olmuştur. ABD'nin geri çekilmesiyle doğan boşluk Taliban'ın müdahalesiyle doldurulmuştur. Gelişmeleri stratejik bir akılla yorumlamak, bir adım sonrasını isabetle okuyan ve analiz eden zengin bir düşünce mirasına ve zeki bir siyaset marifetine tartışmasız ihtiyaç olduğu açıktır. "Afganistan'ın huzura ve istikrara kavuşması Türkiye için vazgeçilmez önemdedir" Afganistan'ın iç barışa, toplumsal huzura ve siyasi istikrara kavuşması Türkiye için vazgeçilmez önemdedir. Bu ülkeye sırt dönülmesinin, hadiselerin akışının uzaktan seyredilmesinin özellikle milli çıkarlarımıza ve hatta milli güvenliğimize yönelik ilave tehditlere neden olacağı herkesçe bilinmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin Afganistan politikasının temel parametrelerini, dikkate alınmasını arzu ettiği bariz beklentilerini şu ana başlıklarla ifade etmek mümkündür: 1– Türkiye'nin Afganistan'daki varlığı meşrudur, dostanedir, barışçıdır, bu ülkenin istikrar ve güvenliğine destek mahiyetlidir. Bu nedenle askeri unsurlarımızın Afganistan'ı terki düşünülemeyecektir. Türkiye ile Afganistan'ın yüz yıllık tarihi, kültürel ve inanç bağları Kabil'deki mevcudiyetimizin mazereti ve mesnedidir. Afganistan'a yüz çevirmek, tarihin ve coğrafyanın gerçekleriyle terstir. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'nın teklif ve temennileri ya cehaletinin ya da cüretkar korkaklığının sonucudur. Afganistan'dan dönmek demek Anadolu coğrafyasını tehlikeye atmak demektir. Kılıçdaroğlu'nun aklı da, anlayışı da, siyaset kavrayışı da bunu idrak etmeye kafi değildir. 2– Afganistan Müslüman bir ülkedir ve tüm Afganlarındır. Bu tartışılmaz gerçeğe saygı duymak, gerek ve icaplarına riayet etmek insanlık onurunun bir farikası, bir faziletidir. 3– Afganistan, farklı etnik grupların mecmuundan ibarettir. Nüfusun yüzde 40'ı Peştun, yüzde 24'ü Tacik, yüzde 15'i Hazara Türk'ü, yüzde 11'i Özbek, yüzde 4'ü Türkmen, yüzde 3'ü Aymak, yüzde 2'si Beluci, yüzde 1'i de diğer etnik unsurlardan mürekkeptir. Afganistan'ın yeni siyasi tasarımında bütün grupların adil ve eşit temsiline dayalı bir yönetim muhtevasının sistematik teşekkülü ülkenin geleceği adına mutlak bir zorunluluktur. Sayıları 8 milyona ulaşan Türk varlığı Türkiye'ye inkar edemeyeceği sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumluluğun ifa ve icrası için Kabil Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı'ndaki varlığımızın sürdürülebilir nitelikte olması şarttır. Türkiye'nin Kabil'deki duruşu muharip maksatla değil, dostluk ve kardeşlik temeliyle matuftur. Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği zillet korosunun karamsarlık aşılaması, bir kaşık suda fırtına koparan sorumsuz ve şaibeli siyaseti Türkiye'nin önünü kapayan, çevresinden koparan mefluç ve müflis bir siyaset düşkünlüğüdür. 4- Hali hazırda, Mezar-ı Şerif ve Herat Başkonsoluklarımız çalışmalarını Kabil Büyükelçiliğimizden idame ve idare etmektedir. Türkiye'nin diplomatik misyonunu Afganistan'dan çekmesi için hiçbir mecburi ve mücbir sebep görülmemektedir. Kabil Büyükelçimiz ve diğer diplomatlarımız Afganistan'daki varlığını kararlılıkla ve kucaklayıcı bir vasıfla sürdürmelidir. 5- Afganistan'daki yeni yönetimle düzensiz göçün önlenmesi hususunda muhakkak surette anlaşma, temas ve fikir birliği temin edilmesi şarttır. Taliban'la görüşmek dahil her seçenek dikkate alınmalıdır. "Kin, nefret ve intikam duygusunun devamı halinde Afganistan'dan geriye bir şey kalmayacaktır" Sıcak çatışma ortamının Afganistan'a bir yarar sağlamayacağı, bu itibarla Taliban'ın bütün Afganları ülkelerinde yaşamaya teşvik ederek kucaklayıcı bir politika izlemesi elzemdir. Kin, nefret ve intikam duygusunun devamı halinde toplumsal parçalanmışlık vahim düzeylere tırmanacak, nitekim Afganistan'dan geriye bir şey kalmayacaktır. Kaldı ki Taliban, kendi insanına sahip çıkarak göçe mani olmalıdır. Diğer yandan Türkiye'nin Afganistan kaynaklı düzensiz göçü hazmetmesi mümkün değildir. Sınır güvenlik tedbirlerimiz bu kapsamda alarma geçirilmiş haldedir. Afganistan'da bulunuyor olmamız, aynı zamanda büyük bir tehlike olarak karşımızda duran ve milletimizi kaygılandıran düzensiz göçün engellenmesi hususunda bir fırsat sunacaktır. "Başkalarının huzuru için milli huzurumuzdan asla ödün veremeyiz" Türkiye göçmen kampı, göçmen barınağı, göçmelerin geçiş ve yuvalanma merkezi olamayacak, böyle de değerlendirilemeyecektir. Başkalarının huzuru için milli huzurumuzdan asla ödün veremeyiz. Sınırlarımıza yığılan Afganların ülkelerine güvenliklerini de gözeterek aynen iadeleri, ülkemizde bulunanların da süratle tespitinin yapılarak geldikleri gibi gönderilmeleri aziz Türk milletinin haklı bir talebidir. Milliyetçi Hareket Partisi de bu görüştedir. Fetihle girdiğimiz Anadolu coğrafyasını hiç kimseye peşkeş çekemeyiz, çektirmeyeceğiz. "Afganistan, İran ve Pakistan'la diyalog kurularak düzensiz göçün önüne kaynağında geçilmelidir" Önümüzdeki süreçte, 1,25 milyon Afgan'ın İran'a, 1,2 milyon Afgan'ın da Pakistan'a geçmesi beklenmektedir. Türkiye'nin hem Afganistan, hem İran, hem de Pakistan'la köklü ilişkileri vardır ve bilinmektedir. Bu üç ülkeyle anbean irtibat ve diyalog kurularak düzensiz göçün önüne kaynağında geçilmelidir. Pakistan'ın, Afganistan sınırında önlemler aldığı, 2700 km'lik sınırının yüzde 90'ına duvar çektiği, 50 bin kişilik güç konuşlandırdığı ve göçmen kampları inşa ettiği anlaşılmaktadır. İran'ın da benzer tedbirlere müracaat ettiği gelişmelerle sabittir. Şayet düzensiz göç akının önü alınmazsa Türkiye 6 milyona yaklaşan Afgan akınıyla yüz yüze kalabilecektir. Ülkemiz bu vahametin bilincindedir. Bu karşı yapılan mücadele de değerli, dengeli ve dirayetlidir. "Cumhur İttifakı, muazzam vatanseverlik şuuruyla Türkiye'yi sonuna kadar savunacaktır" Milliyetçi Hareket Partisi olarak Afganistan'ın siyasi istikrarını, iç güvenliğini, toplumsal mutabakat ve huzurunu sonuna kadar desteklediğimiz bilinmelidir. Ancak hepsinden önemlisi düşüneceğimiz, uğruna her şeyi feda edeceğimiz bir ülkemiz, bir milletimiz, bir vatanımız vardır. Köşesi ve çizgisi kalmayan Türkiye muhaliflerinin bu hassasiyetlerimizi anlamasını beklemek boş bir niyet, boşuna bir emektir. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Doğal afetlerin açtığı yaralar, salgından kaynaklı hasarlar aşama aşama telafi edilirken, milli huzur ve istikbalimizin muhafaza mücadelesi de kahramanca devam edecektir. Cumhur İttifakı tarihin, milletin ve coğrafyanın müşahitliğinde sahip olduğu muazzam vatanseverlik şuuruyla Türkiye'yi sonuna kadar savunacaktır. Aziz milletim müsterih olsun, gecenin karanlığı kutlu bir şafakla dağılacaktır. O müjdeyle ve muvaffakiyetle perçinlenmiş günler ise uzak değildir.

2 yıl önce

‘Öfkeli Genç Türkler’ pankartına ‘Vicdanlı Genç Türkler’ yanıt: “Provokatörlük namussuzluktur”

Önceki gün İstanbul’un çeşitli noktalarına, Türkiye’ye sığınan gömenlere tepki olarak ‘Hudut Namustur’ yazılı pankart asan 6 üniversiteli genç gözaltına alındı. ”Öfkeli Genç Türkler” imzalı pankartı astıkları belirlenen Semir Y., Ahmet Ç., Ersin A., Mert G., Yavuz A. ve Hüseyin B. isimli üniversite öğrencileri emniyette ifade verdikten sonra adliyeye sevk edildi. İfadeleri alınan gençlerin tamamı, haklarında yurt dışı çıkış yasağı konularak savcılıktan serbest bırakıldı. ÖFKELİ GENÇ TÜRKLERE, VİCDANLI GENÇ TÜRKLERDEN YANIT VAR… Bu olayın ardından dün yine İstanbul sokaklarında ilginç görüntüler yer aldı. Kentin çeşitli noktalarında ”Öfkeli Genç Türkler” imzalı pankarta yanıt veren yeni pankartlar görüntülendi. “Vicdanlı Genç Türkler” imzalı bu pankartlarda ise “Provokatörlük namussuzluktur..” sloganı bulunduğu görüldü.

2 yıl önce

“Hudut namustur pankartını Buğra Kavuncu astırdı”

İstanbul’un çeşitli noktalarına, ‘Hudut Namustur’ yazılı pankart astıktan sonra gözaltına alınan 6 üniversiteli genç, yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılmıştı. O gençlerden Ahmet Çakmak, Twitter hesabından konuyla ilgili bir video yayınladı. 'Bana pankartı Buğra Kavuncu astırdı' O pankartı kendisine İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun astırdığını iddia eden Çakmak, Kavuncu'nun yanındaki kişilerin kendisine para ve başka şeyler vadettiğini öne sürdü. Çakmak, yaptığı açıklamada "Bana bu pankartı Buğra Kavuncu astırdı. Yanındakiler para ve başka şeyler vaat ettiler. Olaylar büyüyünce kullanıldığımı fark ettim ve kullanılmaktan pişman olduğum için şimdi bu videoyu çekiyorum.” ifadelerini kullandı. Alıkonulduğu iddia edildi Paylaştığı videodan sonra Çakmak'ın alıkonulduğu ve tehdit edildiği yönünde iddialar ortaya atıldı. Twitter'dan bir paylaşım daha yapan Çakmak "Sosyal medya trolleri benim tehdit edildiğimi yazıyor evet iyi partili trolleri tarafından tehdit ediliyorum ama fark etmez biz buradayız" açıklamasında bulundu.

2 yıl önce

Büyük ilgi görmüştü! ‘Soyağacı' hizmetine yeni güncelleme: 1800'lü yıllara kadar gidiliyor

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünce, e-Devlet Kapısı üzerinden sunulan alt-üst soy sorgulama hizmetine gösterilen yoğun ilgiden yola çıkarak vatandaşlar için alt-üst soy bilgilerinin kullanılması ile soyağacı tasarlayabilecekleri "Soyağacı Oluşturma" hizmetini uygulamaya açtı. İçişleri Bakanlığı soyağacı oluşturma hizmeti ile dijital dönüşüm alanında bir adım daha atarak, vatandaşların elektronik ortamdan ulaşabilecekleri kamu hizmetlerine bir yenisini daha ekledi. Bu yeni hizmet sayesinde vatandaşlar nüfus müdürlüklerine gitmeden soyağaçlarını oluşturabilecek. 1800'LÜ YILLARA KADAR ÖĞRENİLEBİLİR Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Merkezî Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) Projesi kapsamında elektronik ortamda tutulan nüfus kütükleri sayesinde üst soya dair bilgiler kolayca edinilebiliyor. MERNİS'te tutulan bilgiler, Osmanlı Dönemi'nde 1904 yılında yapılan genel nüfus sayımı ile elde edilen bilgilere dayandığı için 1800'lü yıllara kadar doğmuş olan kişilerin kaydına erişilebilme imkanı sağlıyor. SOYAĞACI NASIL OLUŞTURULUYOR? Soyağacı oluşturma işlemi e-Devlet Kapısını ya da Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün internet sitesinden yapılabilecek. E-Devlet Kapısından soyağacınızı oluşturmak için https://www.turkiye.gov.tr adresinden, T.C. kimlik numarası ve e-Devlet şifresi ile güvenli kimlik doğrulama araçlarını kullanarak kimliğinizi doğruladıktan sonra "Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü/Soy Ağacı Oluşturma" hizmetini " seçerek soyağacınıza ait elektronik belge alınabilecek. Ya da nvi.gov.tr adresinden e-Hizmetler / e-Sorgulamalar / Soyağacı Sorgulama hizmetini seçip e-devlet ile giriş yaparak ilgili hizmete ulaşılabilecek. YAŞANABİLECEK YOĞUNLUKLARA KARŞI ÖNLEM ALINDI Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü en çok talep gören e-Devlet hizmetlerinden olan alt-üst soy sorgulamaya olan yoğun talebi de dikkate aldı. Soyağacı oluşturma servisi dakikada 200 bin isteğe cevap verebilecek. Ayrıca hizmet planlanırken tek bir tasarım kullanmaktan ziyade 8 farklı arka plan, 5 farklı çerçeve ve 4 farklı renk seçeneğinden oluşan çeşitli tasarımlar da oluşturuldu. Bu tasarımların ögelerini kullanarak vatandaşlar soyağaçlarının; arka plan tasarımını, metin fontlarını,metin renklerini,çerçeve tasarımlarını, çerçeve renklerini, ağaç düğümleri düzenini ve yerlerini kendi görsel beğenilerine göre düzenleyebilecek ve yüksek çözünürlüklü belge çıktısı alarak hatıra olarak saklayabilecek.

2 yıl önce

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: PKK tarafından kurulan HDP kapatılmalıdır

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. "PKK'NIN KURDUĞU HDP KAPATILMALIDIR" Buradaki konuşmasının bir bölümünde HDP'ye açılan kapatma davasına değinen Destici, partinin terör örgütü PKK tarafından kurulduğunu vurgulayarak, "Ben çok net ifade ediyorum, terör örgütünün tersi olan ve bizzat terör örgütü tarafından kurulmuş, Kandil tarafından bütün listeleri hazırlanmış, İmralı tarafından onaylanmış ve zaten meşru bir siyasi parti hiç olmayan HDP, uluslararası hukuka göre de bizim anayasamıza ve hukukumuza göre de kapatılmalıdır." dedi. "CHP'Yİ ANLIYORUZ DA İYİ PARTİ'YE NE OLUYOR" Destici, HDP ile ittifaklarını gizleyen CHP ve İYİ Parti'ye de yüklenerek, "CHP'yi anlıyoruz. İYİ Parti'ye ne oluyor? Hiç siz İYİ Parti Genel Başkanı'nın ya da üst düzey yöneticilerin ağzından HDP'nin PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu, PKK tarafından kurulduğunu ve bunun için de kapatılması gerektiğini duydunuz mu?" ifadelerini kullandı. "HEPİMİZ ORTAK BİR DURUŞ SERGİLEYECEĞİZ" HDP'yi kapatmanın bir vatan borcu olduğunu vurgulayan Destici, "Mehmetçik nasıl o dağlarda terörle mücadele ediyor ve şehit oluyorsa biz de siyasi zeminde bu mücadelemizi yapacağız. Eğer PKK bir siyasi parti kurmuşsa bunun kapatılması için hepimiz ortak bir duruş sergileyeceğiz. Bu anlamda Anayasa Mahkemesi’nin de elini güçlendireceğiz" diye konuştu.

2 yıl önce

Mansur Yavaş ve PKK sempatizanı Leyla Mustafa'ya aynı vakıftan ödül

Belediye Başkanları Vakfı (City Mayors Foundation) Dünya Belediye Başkanı Projesi kapsamında 2004 yılından bu yana belediye başkanlarına çeşitli ödüller veriyor. Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da "2021 Dünya Belediye Başkanı Başkent Ödülü"nü kazandığı açıkladı. Yavaş, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "2021 Dünya Belediye Başkanı Başkent Ödülü'nü kazanmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Size hizmet etme fırsatını bana sunduğunuz için teşekkür ediyorum. Bu başarı Mansur Yavaş'a ait değil, 6 milyon Ankaralının. İnşallah sizlerin adına bu ödülü alacağım" dedi. PKK SEMPATİZANINA DA ÖDÜL VERDİLER Belediye Başkanları Vakfı tarafından düzenlenen bu ödül için Yavaş, Asya kategorisinde yer alırken, PKK'nın Suriye uzantısı olan YPG'ye bağlı Rakka'nın sözde Eş Belediye Başkanı Leila Mustapha'nın da aynı kategoride yer aldığı ve vakfın 2021 Dünya Belediye Başkanı Jüri Ödülü'nü Leila Mustapha'ya verdiği ortaya çıktı. Ayrıca bu ödülün sadece Yavaş'a değil, çeşitli kategorilerde toplamda dokuz belediye başkanına verildiği öğrenildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: 462 bin Suriyeli ülkesine geri dönmüştür

Soylu'nun açıklamlarından satır başları şöyle: Türkiye Suriye iç savaşının başladığı andan itibaren göç politikasını belirlemiştir. Bir takım düzenlemeler gerçekleşmiştir. Dünya düzensiz göç hareketlerini izlerken göç politikası belli olan bir anlayışı başından beri ortaya koyma kararlılığını göstermiştir. 462 bin Suriyeli ülkesine geri dönmüştür. Göç Genel Müdürlüğü Başkanlığında, Uyum Müdürlüğü'nü kurduk. Özellikle eğitim, dil konusunda uyumu sağlayacak süreç bu dönemde gerçekleşti. YİMER iletişim merkezi de yabancıların soru ve sorunlarına cevap vermiştir. İlk dönem açık kapı olarak adlandırılabilir. İkinci dönemde uyum politikaları gerçekleştirildi. Suriye'nin 837 kilometresi sınır duvarları ve sistemlerle donatılmıştır. İRAN İLE MÜZAKERELER 2017'de Iğdır'da duvarları oluşturmaya başladık. Sonrasında Ağrı'da toplam 159 kilometre duvar yapıldı. İran ile yaptığımız müzakereler de başarılı bir sonuca ulaşan bir süreçtir. Şimdi Hakkari sınırımızda 20 kilometreyi kış başlamadan bitirmeyi planlıyoruz. Buradan bir haber daha vermek istiyorum, Van sınırının İran'da kalan 242 km'lik bölümünü de başlatıyoruz. Doğuda İran sınırlarımızda şu ana kadar yaptığımız 221 km'ye bir 242 km daha ekleyeceğiz ve bitirmiş olacağız. Böylece İran sınırımızın büyük bir bölümünü bitirmiş olacağız. Yaslarımız tıkır tıkır işliyor, geri göndermek dahil. 3 milyon 711 kişi geçici koruma statüsündedir. ÜLKESİNE DÖNEN SURİYELİ GÖÇMEN SAYISI Gönüllü olarak geri dönen Suriyeli ise 462 bin 26 kişidir. 2016 yılından itibaren sınırlarımızda engellediğimiz göçmen sayısı 2 milyon 327 bindir. Türkiye 2016'dan bu yana 283 bin 709'unu kendi ülkelerine yollamıştır. 104 bin 947 düzensiz göçmen ülkerine geri gönderilmeyi beklemekte ve takip edilmektedirler. AFGAN GÖÇMENLERLE MÜCADELE Taliban ülkeyi ele geçirmeden evvel biz tedbirlerimizi doğu sınırında aldık. Göçe kaynaklık eden bütün unsurları tarihin en büyük yakalamalarını gerçekleştirdik. Sınırlarımızı her gün bin 500 Afgan göçmen zorlarken bugün 200'lere düşmüştür. Biz batının göçmen deposu değiliz. Batı göçün kaynağında nasıl yönetilmesi gerektiğini o bölgeye giderek öğrenebilir. Şimdi cumhurbaşkanımızın talimatı oradaki biriket evlerin sayısının 100 bine çıkması. Öte yandan Afganistan ve Pakistan'dan yeni bir hareketlilik yaşanmadığını belirtiyoruz.

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 57 58