03 Mayıs Cuma 2024
1 yıl önce

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in kardeşi Barış Özel’den terör propagandası

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in Manisa’da yaşayan kardeşi Barış Özel’in sosyal medyadan yaptığı terör örgütü propagandası ‘bu kadar da olmaz’ dedirtti. Siyaset arenasında sık sık terör örgütleri ile arasına mesafe koyamadığı için eleştirilen CHP’li isimlerin başında gelen Özgür Özel, başta PKK ve DHKP-C olmak üzere terör örgütlerine destek çıkan açıklamalarıyla gündeme gelmişti. SKANDAL PAYLAŞIMLAR CHP’li Özgür Özel’in kardeşi Barış Özel’in PKK, FETÖ, DHKP-C ve TİKKO terör örgütlerine yönelik güzellemeler yapan sosyal medya paylaşımlarını görenler şaşkınlık içerisinde kalıyor. Bir milletvekili kardeşinin açık seçik Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan terör örgütlerini övmesi, CHP’nin Türkiye için bir milli güvenlik sorunu olduğu tezini de güçlendiriyor. İşte Barış Özel’in sosyal medyada yaptığı skandal paylaşımlar:

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu’dan CHP ve DEVA’nın PKK propagandasına sert tepki: ‘Nereye gidiyoruz?’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, 6’lı masada son günlerde artan PKK propagandası üzerine  ‘Nereye Gidiyoruz?’ diye sordu. Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışman yaptığı Nuşirevan Elçi’nin Türk bayraklarını kaldırttığı CHP Genel Merkezi’nde PKK’ye verdiği sıcak mesajlar; peşine DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın HDP’nin bölücü isteklerini seçim vaatleri arasına koyması ve ‘Anayasadan Türklük tanımını kaldıracağız’ açıklamaları; en son sabah İBB Başkanı İmamoğlu’nun PKK’lı terörist için ‘Sadece ot biçiyor’ savunması bardağı taşıran son damla oldu. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1610647823254683654?s=46&t=S-WWGHpHyWm0vJMa3ZJLkg

1 yıl önce

İBB reklam panolarında LGBT propagandası

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) bağlı metrolarda LGBT reklamları yayınlanıyor. Uluslararası Af Örgütü imzalı reklamlar, İBB’nin Modyo TV ekranlarında yaklaşık 15 dakikada bir yolculara izletiliyor. “Değişim İçin Protesto Hakkını Koru” başlığıyla yayınlanan reklamlarda Kadıköy İskele Meydanında eylem yapan LGBT bayrakları eylemciler görülüyor. Türkiye’deki LGBT eylemlerinde “Ocağı söndür, kocanı öldür”, “Bu kenti ateşe veririz”, “Kürdüz, transız, yoksuluz, toplaşarak kazanacağız” pankartlarının taşındığı, aile, devlet, Mehmetçik düşmanı sloganlarının atıldığı biliniyor. CİNSİYETSİZLİK İÇİN İMZA TOPLUYORLAR Aydınlık’tan Kaan Arslan’ın haberine göre Uluslararası Af Örgütü, resmi internet sitesinde imza kampanyasının tanıtım metninde LGBT protestolarını şu ifadelerle savunuyor: 
“2013 yılında Taksim Gezi Parkı’nın yıkılmasını önlemek amacıyla düzenlenen protestolar; 1930’da Hindistan’da İngiliz sömürge yönetimine karşı düzenlenen Tuz Yürüyüşü; 1950’de Güney Afrika’da apartheid’e karşı düzenlenen Ulusal Protesto Günü; 1963’te Siyah Amerikalıların medeni ve ekonomik hakları için Washington’da yaptığı Yürüyüş; 1969’da New York’taki Stonewall ayaklanmaları ve ardından LGBTİ+’ların haklarını talep etmek için yapılan Onur Yürüyüşleri; 1989’da Tiananmen Meydanı’nda ve Çin’in başka yerlerinde yolsuzluğa karşı düzenlenen demokratik reform yanlısı öğrenci protestoları; 1970’lerde ve 1980’lerde Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri ve Büyükannelerinin haftalık protestoları; 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı ayaklanmaları… “Irk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, din, yaş, engellilik, mesleki, sosyal ya da ekonomik statü veya göçmenlik statüsü nedeniyle eşitsizlik ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalan kişiler protesto hakkına yönelik kısıtlamalardan da daha fazla etkileniyor ve daha sert baskılara maruz kalıyor. Örneğin kadınlar, LGBTİ+’lar ve toplumsal cinsiyet normlarına uymayan kişiler; farklı türde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, ötekileştirme, sosyal normlar ve mevzuatla karşılaşıyor. Sudan, Kolombiya ve Belarus gibi ülkelerde kadınlar protestolara katıldıkları için cinsel şiddete maruz bırakılırken, Türkiye’de Onur Yürüyüşü yıllardır yasaklanmış durumda.” ‘İBB YÖNETİMİ BU YANLIŞTAN DÖNMELİ’ İBB AK Parti Belediye Meclis Üyesi Erdem Kertişçi, İBB yönetiminin milli ve manevi değerlere karşı özensiz tavır sergilediklerini belirtti. İBB yönetiminin bu yanlıştan dönmesi gerektiğini vurgulayan Kertişçi şunları kaydetti: “Hayatımızda var olan her unsur değişim göstermektedir. Ancak her değişim olumlu bir gelişimi tetikleyecek değildir. Her şeyden önce doğanın işleyişinde, insan yaşamının devam ettirilmesinde ve nesillerin korunabilmesinde sarsılmaması gereken temeller vardır. Bu pencereden bakıldığında bu sürecin olumsuz etkilenmemesi için bazı özelliklerimizi korumak zorundayız. “Anayasamızın 41. Maddesinde belirtildiği gibi, “Aile, Türk toplumunun temelidir.” Biz ailenin erkek ve kadından oluştuğunu kabul eden ve eşler arasındaki eşitliği savunan bir geleneğin mensubuyuz. Bizim milletimizin aile birliğini kurma şekli bellidir. Neslin sürdürülebilmesinin tek yolu da erkek ve kadın ilişkisinin doğru şekilde korunmasıdır.” “Aile yapısını bozacak her bireysel girişim en sonunda toplumun temel yapısı olan aile birliğinin zedelenmesine, nesillerin korunamamasına yol açacağından bu konuda hassasiyeti yüksek bir toplum oluşumuzu kararlı bir şekilde sürdürmek zorundayız. Bireysel tercihlerin toplumu ifsat edecek şekilde davranışları özgürlük bağlamı içerisinde değerlendirmekte hiç doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu sebeple ailenin korunabilmesi için gerekli mücadeleyi sürdürmek bizim asli görevimizdir. 
“‘Protesto hakkını koru. Çünkü protesto değişimin ilk adımıdır.’ Bu cümlelerin İBB’ye ait metro hatlarında veya reklam panolarında görmek açıkça bu toplumun düşüncesine karşı uluslararası örgütlerin desteklediği ufak bir azınlığı şımartmaktan başka bir işe yaramayacaktır.” “Mevcut İBB yönetimi belki de uluslararası örgütlere şirin görünmek gayesiyle ve kendi istikballeri için milli olmayan yollardan destek bulabilmek için giriştikleri eylemler olarak görüyoruz. Açıkça söylemek gerekir ki Türk toplumunun milli ve manevi değerlerine karşı ufak bir azınlığın özgürlük naralarını dikkate almak bu topluma karşı işlenebilecek en kötü davranışlardan biridir. Türk toplumun korunabilmesi ve nesillerin devamını sağlamak aile yapısını korumaktan geçtiğini bir daha hatırlatmak gerekmektedir.” “Her fırsatta 16 milyonluk bir kenti yönettiklerini vurgulayan İBB yönetimi aslında bakılırsa bu hareketiyle ne kadar milletten uzak olduğunu, milli ve manevi değerlere karşı ne kadar özensiz bir tavır sergiledikleri ortaya çıkıyor. Esasen bakılırsa İstanbul’a gerekli yatırımları yapmak, İstanbulluların hayatını kolaylaştırıcı projelerle sürdürülebilir bir kalkınmayı hayata geçirmek onlar için bir önem ifade etmediğini anlamış bulunuyoruz.” 
“Türk milleti bir avuç ne idüğü belirsiz bir grubun toplumu ifsat edici davranışlarına hiçbir zaman müsaade etmeyeceği bilinmelidir. Türk milletinin toplum yapısını koruması için milli ve manevi değerlerine ne kadar bağlı olduğu hatırlanmalı ve asıl işi İstanbullulara hizmet etmek olan İBB yönetiminin bir an önce metrolarda yayınladığı LGBT örgütünün lehine yönelik destekleyici reklamlardan vazgeçmelidir.” “İstanbullulara hizmet etmesi gerektiği halde hizmet etmemeleriyle beraber bir de toplum yapısını sözde özgürlük naralarıyla, protesto hakkı çağrılarıyla bozmaya yönelik davranışlar sergilemesi mevcut yönetimin hanesine eksi yazmaya devam edecektir.” “Türk milletinin gelenek ve görenekleriyle, toplumsal hassasiyetleriyle, değerleriyle yakından uzaktan alakası olmayan bu tür davranışları desteklemek akla ziyan bir iştir. İBB yönetimini bu yanlıştan dönmeye çağırıyorum. 
“Özgürlük bireyin her istediğini yapabilmek gibi bir anlama geldiğini sanırım öğretmemiz gerekiyor. Anayasamızda, kanunlarımızda, örf ve adetlerimizde bireyin hangi haklara sahip olduğu, bu hakları nasıl kullanması gerektiği, toplumun ne kadar önemli olduğu, aile yapısını korumaya yönelik nasıl hareket edilmesi gerektiği bellidir. Bunun aksine hareket etmek ise aymazlıktır.” ‘SİNSİ PLANLARA ÇANAK TUTUYOR’ Vatan Partisi İstanbul İl Başkanvekili Okan Özkan, İBB’yi bu tavrından ötürü protesto ettiğini söyledi. Özkan, “ABD’nin Türkiye’de kaos çıkarma planları içerisinde Uluslararası Af Örgütü gibi örgütler araç olarak kullanılıyor. ‘Protesto Hakkını Koru’ başlığı altında etnik ve mezhepsel bölücülük ile LGBT dayatması meşru kılınıyor. Masumlaştırılan faaliyetlerin hepsi Türkiye’yi dışarıdan müdahaleye açık kılar vaziyettedir. İBB’nin panoları da Uluslararası Af Örgütü’nün ülkemiz üzerindeki sinsi planlarına çanak tutmaktadır. İBB’nin bu tavrını hakkımızı kullanarak protesto ediyoruz!” diyerek İBB yönetimini eleştirdi. MİLYONLARA İZLETİLİYOR Reklamın yayınlandığı metrolar, her gün milyonlarca vatandaş tarafından kullanılıyor. İBB’nin önceki gün yayınladığı verilere göre 2022’de İstanbul metroları, toplamda 757 milyon 971 bin 355 kez kullanıldı. Bu metrolardan M2 hattı olarak bilinen Hacıosman-Yenikapı metrosu ise 157 milyon 762 bin 627 kez kullanıldı. İBB’nin verilerine göre İstanbul metroları, günde ortalama 2,5 milyon yolcu taşıyor. İBB’NİN LGBT ISRARI İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor İstanbul personellerine 20 Aralık 2022’de yapılan bir ankette “Cinsiyetiniz?” sorusu için seçeneklerin üçe çıkartıldığı görüldü. Seçeneklerde kadın ve erkeğin yanında “Listelenmeyen başka bir cinsiyet” seçeneği eklendi. İBB yönetimi, Mart 2022 ise personeline LBGT hakları konusunda bilgilendirmek için “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersi de vermeye başlamıştı. Aralık 2021’de bir dernek aracılığıyla 300 yöneticiye dijital ortamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Semineri veren İBB daha sonra da tüm çalışanlarına zorunlu derse tabi tutmuştu. İBB yönetimi daha önce de belediye bünyesinde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü” kurulmasını teklif etmiş; ancak belediye meclisinde söz konusu teklif reddedilmişti.

1 yıl önce

İBB'den LGBT propagandası! Sert tepki: Bir daha göndermeyin, başka kapıya

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) ücretsiz 3 aylık yaşam kültür dergisi İST'de "Kuşatma altındaki sanat" başlığı üzerinden açıkça LGBT propagandası yapıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun "Demokrasi Yüzyılı Başlıyor" başlıklı giriş yazısının bulunduğu derginin "aralık-ocak-şubat" sayısında LGBT ön plana çıkarıldı. AK Parti İBB Grup Sözcüsü Av. Murat Türkyılmaz, evine gönderilen derginin fotoğrafını Twitter hesabından "Bu dergiyi bir daha ev adresime göndermeyin. LGBT propagandanız için başka kapıya" mesajıyla paylaştı. YETKİ ALANIMIZDAKİNE ENGEL OLUYORUZ Yeni Şafak'a konuşan Türkyılmaz, ahlaki değerler ve neslin korunması için aktif rol üstlendiklerini, ancak yetkileri dışındaki alanlara müdahale edemediklerini anlattı: "İBB'nin LGBT anlayışının normalleştirilmesi için uyguladığı politikalara, müdürlük kurma teşebbüsüne ve kurum içi eğitimlere engel olmayı büyük ölçüde başardık. Fakat yetkimiz dışında olan alanlarda, mesela metrodaki reklamlara, İstanbul Kitapçısı'nda satılan yayınlara ve üçüncü cinsiyet içeren anketlere, İBB'nin çıkarıp ücretsiz dağıttığı derginin manşetine müdahale edemedik. Düşünün bu dergi evime postalandı ve çocuklardan uzak tutma ihtiyacı hissetim." KUŞATMA ALTINDA OLAN DEĞERLERİMİZ Bir kamu kurumunun LGBT'nin gönüllü propagandasını yaptığına dikkat çeken Türkyılmaz, şunları kaydetti: "Bunun kamu kaynaklarıyla politikaya dönüştürülmesine asla müsaade edemeyiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın önerisiyle anayasal teminat altına alınmaya çalışılan aile müessesesini koruyucu adımları bu çerçevede anlamak gerekir. Dergide 'Kuşatma altındaki sanat' başlığıyla verilen LGBT mesajlarını hem sanata hem toplumsal değerlere saldırı olarak değerlendiriyoruz. Kuşatma altında olan değerlerimiz ve milli kimliğimizdir. Mücadeleye devam edeceğiz." İLK DEĞİL Daha önce İBB'de "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü" kurulması teklifi, AK Parti ve MHP'li meclis üyelerinin oyları ile reddedilmişti. Personele LGBT eğitim programına katılmayı zorunlu kılan CHP'li yönetim, kendisine bağlı kitabevlerinde LGBT içerikli kitaplara yer açmış, İstanbul Kitapçısı'nda LGBT'yi meşru gösteren pek çok kitap ve dergi satışa sunulmuştu.

1 yıl önce

CHP’li ilahiyatçı Cemil Kılıç: ‘Allah’u Ekber demek yasa dışı örgüt propagandasıdır’

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde ağır hasara yol açtı. Depremde bugüne kadar binlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, çok sayıda bina yerle bir oldu. Depremin ilk anından bu yana enkazların başında canla başla çalışan arama kurtarma ekiplerinden mucize haberleri gelmeye devam ediyor. EKİPLER CANLA BAŞLA ÇALIŞIYOR Bölgedeki yoğun mücadele sonucuna bir cana daha sağ ulaşan ekipler, “Allah’u Ekber” nidaları ile sevincini yaşadı. Enkazdan çıkan birçok vatandaşın da dilinden “Allah’u Ekber” dökülürken, bu durum bir kesimi rahatsız etti. Flash Haber’e konuk olan ve CHP’ye yakınlığıyla bilinen İlahiyatçı Cemil Kılıç, canlı yayında skandal bir yorumda bulundu. ALLAHU EKBER DİYENLER… Cemil Kılıç, enkaz altından vatandaşları çıkarırken “Allah’u Ekber” demenin örgüt propagandası olduğunu savundu. https://twitter.com/bugunguncel/status/1625370950773481474?s=46&t=wKr-e9cxu7YNHpt3unifhQ Cemil Kılıç, canlı yayında şu cümleleri sarf etti; Savaşta cihad ediyorsun orada Allah’u Ekber diyebilirsin. Namaza başlarken Allah’u Ekber diyorsun ama sevindirici bir olay olduğunda Elhamdülillah denir. Peki niye bunlar tekbir getiriyor, çünkü bu siyasal İslamcılığın bir sloganı haline getirildi. İslamı bir ideolojik harekete çevirenlerin sloganı, dini bir sözden siyasi bir söze çevrildi Allah’u Ekber sözü. Orada bu sloganı atanlar örgüt propagandası yapıyor.

1 yıl önce

Rekor bağış kampanyasına yönelik kara propaganda: Vergiden değil matrahtan düşülecek

Türkiye büyük deprem felaketinde yaralarını sarmak için tek yürek olurken, dün akşam düzenlenen yardım kampanyasında tarihi bir bağış rekoruna da imza atıldı. Deprem sonrası ortaya çıkan dayanışma kimilerini ise rahatsız etti.

1 yıl önce

CHP'nin deprem üzerinden yaptığı kara propaganda ifşa oldu: Sözcü gazetesi manipülasyona arka çıktı

CHP Milletvekili Av. Alpay Antmen, sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımda, "Bu Cumhurbaşkanlığı kararını her vatandaşa ulaştırın! Depremde binlerce insanımızı kaybettiğimiz Hatay İskenderun'da afet riski altında alan ilan edilen bölge kararının tam bir yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kaldırıldığı kararname. Demek ki deprem kader değilmiş. Çünkü deprem cinayetleri de politiktir!" diyerek Cumhurbaşkanlığı kararnamesini paylaştı. Aşağıda görülen kararnameyi paylaşan Antmen, riskli alan kararının iptal edilmesinin bütün sorumluluğunu Cumhurbaşkanlığına yüklemişti. Fakat işin aslının çok farklı olduğu ortaya çıktı. 2013'TE 'RİSKLİ ALAN' KARARI ALINDI Hatay'daki 6 mahallenin riskli alan ilan edilmesine dair ilk karar bakanlık tarafından 2013 yılında alındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İskenderun'da 6 mahalle için 23/8/2013 tarihli ve 5185 sayılı yazısı üzerine, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2'nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 16/9/2013'te aldığı kararı uygulamaya koydu. KENTSEL DÖNÜŞÜM KARARINA İTİRAZ EDİLDİ Ancak riskli alanlardan birisi olan İskenderun-Meydan Mahallesi muhtarı Ramazan Güneş, Bakanlar Kurulu tarafından alınan ve belediye tarafından yürütülecek olan yıkım ve yeniden imar edilecek olan 6 mahalleye yönelik kentsel dönüşüm projesini 25 Kasım 2015 tarihinde yargıya taşıdı. Danıştay 14 daire başkanlığına yürütmeyi durdurmak için dava açtı. Bölgede bazı gruplar, 6 mahalleyi örgütleyerek kentsel dönüşüme direniş mücadelesi başlattı. KARAR MAHKEME TARAFINDAN İPTAL EDİLDİ Meydan Mahallesi Muhtarı Ramazan Güneş tarafından 6 mahalle adına açılan dava 5 yıl sürdü ve idare mahkemesi tarafından 04.10.2017 günü, Bakanlar Kurulu tarafından alınan yıkım ve Kentsel Dönüşüm Kararı'nı iptal etti. İdare Mahkeme tarafından iptal edilen yıkım kararının ardından Bakanlar Kurulu bu karara itiraz etti ve söz konusu 6 mahalleyi yeniden Riskli Alan ilan etti. 14 Aralık 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanan bu kararın arıdndan 6 mahalle tekrar karara itiraz etti. Bakanlar Kurulu tarafından yıkım kararını iptal eden idari mahkemenin kararına yapılan itiraz ve 14 Aralık 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanan mükerrer kararla birlikte yeni yargı süreci başladı. KENTSEL DÖNÜŞÜM KARARI DANIŞTAY TARAFINDAN KALDIRILDI Yargı süreçleri 2022 yılında tamamlandı ve Danıştay davaya son noktayı koyarak Bakanlar Kurulu Kararını iptal etti. Mahkeme kararları kesinleşince de Cumhurbaşkanlığı riskli alan kararını iptal etmek zorunda kaldı. MEYDAN MAHALLESİ MUHTARININ SÖZLERİ Meydan Mahallesi Muhtarı Ramazan Güneş 2022 yılında bir paylaşımda yargı sürecini şu şekilde anlatmıştı: "Mahallemiz 2013 yılında bakanlar kurulu kararı ile riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüme geçirilmişti. Meydan mahallesi muhtarlığı olarak 2015 yılında Danıştay 14 daire başkanlığına yürütmeyi durdurma ile ilgi dava açtım. Yaklaşık 5 yıl süren dava neticesinde, Danıştay lehimize karar vererek yürütmeyi durdurup kentsel dönüşümü iptal etmişti. Mahallemiz tekrar bakanlar kurulu kararı ile kentsel dönüşüme geçirilmişti. Meydan mahallesi muhtarı ve İskenderun Meydan Mahallesi Yardımlaşma Derneği Başkanı olarak mahallemizin durumunu izah ederek sıkıntıları arz ettiğim, belediye başkanımızın ve vekilimizin uzun uğraşları sonucunda bugün itibarı ile Resmi gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Meydan mahallemiz riskli alandan çıkarılmıştır." SÖZCÜ DE BU MANİPÜLASYONA ORTAK OLDU CHP Milletvekili Av. Alpay Antmen'in paylaştığı kararname ile Cumhurbaşkanının bu kararı tek başına verdiği yönündeki imanın aslı ortaya çıktı. Olayın gerçek yüzü ortaya çıkınca CHP'li Antmen'e tepki yağmaya başladı. Fakat Sözcü gazetesi, gerçekler ortada olmasına rağmen, bu kara propagandaya ortak oldu ve "Erdoğan'ın geçen yıl çıkardığı kararnameye göre, deprem bölgesi riskli değilmiş" manşetini attı.

1 yıl önce

HDP harekete geçti! CHP ile görüşmenin ardından 'özerklik' propagandası başladı

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüşmesinden sonra HDP hesaplarından 'özerklik' çağrıları gelmeye başladı.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10