27 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi'nde devam eden provokatif eylemlere LGBT üyeleri yürüyüş yaparak destek verdi

Boğaziçi’nde Melih Bulu’yu protesto eylemi lgbt yürüyüşüne dönüştü LGBT eylemciler, “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz!” diyerek yürüyüşe başladı. Rektör protestolarının amacından saptığını gözler önüne seren grup, "Homofobik rektör istemiyoruz", "Transfobik rektör istemiyoruz" sloganları atarak eylemini sonlandırdı.

3 yıl önce

Clubhouse'da provokatif Boğaziçi mesajları

Clubhouse aracılığıyla öğrencileri de provokasyona davet etmek isteyen kişilerin ise tehlikeli çağrılarda bulunduğu görüldü. Anayasa'da yürüyüş ve protesto özgürlüğünün olduğunu ve herkesin yürüyebileceğini söyleyen bir kişi, "Sizi tutuklayamazlar. Biraz zor zaman geçirirsiniz ama serbest kalırsınız" ifadesini kullandı. Pandemi önlemleri gereğince alınan kararla toplanmalara izin verilmeyeceğinin açıkça belirtilmesine rağmen öğrencilere yapılan bu çağrıyla olaylar körüklenmeye çalışıldı. YASA NE DİYOR? 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı'nın yer aldığı Anayasa'nın 34. maddesinde 'genel sağlığın korunması amacıyla' toplantı ve gösteri hakkının sınırlanabileceği açıkça belirtiliyor. İşte o madde: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias ile basın toplantısı düzenlidi: 'Provokatif söylemlerden uzak durulmalıdır'

Ankara-Atina hattında gerçekleşen istikşafi görüşmelerin sonuncusu bugün Ankara'da yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias kritik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun ılımlı mesajlarının ardından Dendias, Türkiye'ye yönelik ağır ithamlarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, 'Dostum Niko' diye hitap ettiği Dendias'ın bu tavrına ise gereken karşılığı verdi.  Bakan Çavuşoğlu'nun basın toplantısındaki açıklamaları şöyle: Bugün gerçekleştirme konusunda gösterdiği anlayış için Niko'ya çok teşekkür ediyorum. Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının canlandırılmasın olumlu buluyoruz. Atina'da da hem 62. istişareyi hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıları son derece samimi bir atmosferde gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyuyorum. Sorunların iki komşu ve müttefik arasında diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. 3. taraflar üzerinden çözüm aramak doğru bir yaklaşım değildir. KRİTİK DOĞU AKDENİZ MESAJI Evet, Ege'de görüş ayrılıklarımız var. Doğu Akdeniz bağlamındaysa biz Türkiye olarak hakça paylaşımdan yana olduk. Ay sonunda Cenevre'de Kıbrıs konulu gayriresmi 5 + BM toplantısı gerçekleşecek. Bu Türkiye olarak bizim teklifimizdi. Bugün Niko'yla da ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştik. Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesi önemli. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz. Uçak seferlerinin başlamasını da önemli buluyoruz ama aynı zamanda sınır kapılarının da açılması ticaret bakımından önemlidir. TIR şoförlerimizin vize konusunda yaşadığı bazı sıkıntılar vardı. Bugün bu konudaki beklentilerimiz, taleplerimizi aktarma imkanımız oldu. TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE VURGUSU Terörle mücadele konusunu da samimi bir şekilde ele aldık. Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde daha etkin bir işbirliği görmek arzumuzdur. Yasadışı göç konusu hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı hem de AB'yi ilgilendiren bir sorun. 18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesi konusunda AB ile görüşüyoruz. Bu insani konunun rekabet değil, iyi bir işbirliği alanı olması gerektiğine inanıyoruz. İkili konuları değerlendirirken hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da azınlıklarımız var. Azınlıklarımızın yaşadıkları sorunları da gündemimize getirdik bugün. Biz Türkiye olarak, özellikle AK Parti iktidara geldiğinden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunları konusunda diyalog içinde pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirdik.  Aynı yapıcı yaklaşımı Batı Trakya Türkleri dahil oradaki soydaşlarımız için bizim de beklememiz gayet doğaldır. Her iki ülkedeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır. "DİYALOG KANALLARININ AÇIK TUTULMASI ÖNEMLİ" Yunanistan'daki kültürel mirasımızın korunmasına büyük önem veriyoruz ve Osmanlı eserlerinin restorasyonuna hazırız. Niko Dendias çok sayıda eserin restorasyonu konusunda adımlar atıldığını söyledi. Bizde de Rum Ortodoks eserleri var. Bu eserlerin restorasyonu konusunda işbirliği yapabiliriz. Biz koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz ve ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bugün önümüzdeki süreçte ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapabileceğimizi görüştük. Bizim karşılıklı ziyaretlerimizden sonra liderlerimizin de bir araya gelmesini arzu ediyoruz ve sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda son derece olumlu olduğunu söylüyoruz. İlişkilerimizi daha iyiye götürme bakımından ve aramızdaki anlaşmazlıkların çatışma yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi için başlattığımız bu ziyareti olumlu buluyoruz. Hem Dendias hem Niko diyorum çünkü uzun yıllardır şahsi dostum 2003'ten bu yana. Dostum Niko'yu ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. MİÇOTAKİS'TEN RAMAZAN AYI MESAJI Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın konuşması şöyle: Başkan Sayın Erdoğan'a ve eski dostum sana teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek de beni onurlandırma vesilesiyle teşekkür etmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın bütün Müslüman aleminin ramazan ayını kutladığı mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Miçotakis hükümeti din özgürlüğüne özel bir önem atfetmekte. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda son derece verimli olduğunu söyleyebilirim. Uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Türkiye de defaatle AB'ye üyeliğinin stratejik hedef olduğunu söyledi. İstikşafi görüşmelerin başlamasının, iki ülkenin bakanları arasında siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Bugün birçok ikili konuya değindik. Dostum Mevlüt'le mutabık kaldık ki iki ülke arasındaki işbirliğini çeşitli alanlarda geliştirebiliriz. Ümit ediyoruz ki geçmiş yıllarda var olan ekonomik işbirliğimizin daha da ileriye götürülmesi. "TÜRKİYE İLE POZİTİF GÜNDEM İSTİYORUZ" Biz Türkiye'yle pozitif bir gündem oluşturabileceğimize inanıyoruz ekonomik alanda. Aramızdaki ekonomik işbirliğini de geliştirerek Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut havayı iyi yönde geliştirebiliriz. Pandeminin sonunda iki ülke arasındaki halkların ilişkilerini de yeniden tesis edebiliriz. Kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durmamız gerekiyor. Son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı ve bu eylemler ikili ortam oluşturulmasının önünde engel teşkil etmekte. Ben dün Patrik'le görüşme fırsatı buldum ve bu görüşme sırasında Türkiye'deki Yunan azınlıklarının sorunlarını dinleme fırsatı buldum. Yunanistan'da Müslüman azınlık var. Lozan Anlaşması'na göre buradaki azınlık Müslüman. Ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum. Birçok bölgesel konuyu da ele aldık. Bunların başında Kıbrıs konusu var. Biz BM zirvesine bütün tarafların iyi niyetle gelmesini ümit ediyoruz. "TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ" Türkiye - AB ilişkilerin de ele aldık görüşmemizde. Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Komşu ülkeler olarak AB ailesinin bir parçası olmuş Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Türk halkının çoğunluğu ülkesinin AB'ye girmesini destekliyor. Bu yüzden AB Konseyi'nde de belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazırız. Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum. Bu ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de uluslararası hukuk ile. Türkiye BM Sözleşmesi'ni kabul etmiyor ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için AB müktesebatının bir parçasını teşkil etmekte. Muhtıra AB Konseyi tarafından kınandı. Göçmen ve mülteci konusuyla ilgili olarak ise bunun AB ile Türkiye arasında bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Mevlüt'le görüşmemizde gene bir anlaşma imzalanmasından bahsettik ancak hep yeni bir anlaşma imzalansa da bunun başarılı olabilmesi için gerekli eylemlerin yapılması ve irade gereklidir. Son dönemde mülteci konususun Türkiye tarafından kullanılmasını da gündeme getirdim. Biraz sonra yemekte de görüşeceğimiz gibi, her iki ülke de uluslararası hukuk temelinde ve BMGK çerçevesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğinin ve bağımsızlığının korunarak sorunların çözümünden yana. Miçotakis hükümetinin görüşü bu şekildedir ve ben bu görüşü Ankara'da ifade etme fırsatı buldum. Ümidimiz ilişkilerin daha da ileriye gitmesi yönünde. Bugün bir adım attık ve bunun halklarımızın menfaatine bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bugün bu mecradan sevgili dostum Mevlüt'ü Atina'ya davet ediyorum. DENDİAS'IN AÇIKLAMASININ ARDINDAN BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NDAN SERT ÇIKIŞ
 Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici bir söylemde bulunmadım ama ilk görüşmesinin daha pozitif bir atmosferde geçmesini umuyordum. Ama kabul edilemez ithamlarda bulundu. Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşmemiz konusunda mutabık kaldığımız halde ben bunun cevabını vermek durumunda kalırım. Biz Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama 'Biz Türküz' diyen azınlığı Türk olarak kabul etmemeniz insani değildir. Bunların Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bunlar Rum Müslümanlar mı? Bunu böyle kabul etmek zorundasınız. Anlaşmalar konusunda farklı düşünebiliriz, Libya'yla olan anlaşmalar. Fakat AB Komisyonu'nun bunu kınaması bir şey ifade etmez. AB'nin deniz yetki alanlarıyla ilgili bir rolü, yetkisi yoktur. Göç konusunu biz ne AB'ye ne Yunanistan'a karşı kullandık. Göç konusunda insani davrandık ve mutabakatı harfiyen uyguladık. Biz içeride bunları konuştuk ve dört yılda 80 bin insanı denize ittiğinizi konuştuk ama basının önünde konuşmadık. Ama buraya çıkıyorsunuz basının önünde mesaj vermek için böyle konuşuyorsunuz. Tüm bunlara rağmen Türkiye olarak 3. taraflar olmadan iki ülke arasında bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Ama basının önünde ülkemi ağır bir şekilde itham edersiniz bunun da cevabını vermek durumundayım.

2 yıl önce

Gaziantep Valiliği’nden Furkan Vakfı’nın camideki provokatif eylemi hakkında açıklama

Valilikten yapılan açıklama şöyle; “Daha önce haklarında muhtelif tarihlerde terör nedeni ile soruşturma yapılan ve kendilerini “Alparslan Kuytul Gönüllüleri” olarak adlandıran kişiler, 2 Mayıs 2021 günü yatsı namazına müteakip 21.30 sularında üç tane camide 76 şahıs Ramazan ayı süresince itikafta bulunmak üzere toplanmış ve cami imamlarının tüm uyarılarına rağmen ısrarla camiyi terk etmeyeceklerini beyan etmişlerdir. Bunun üzerine Cami görevlileri tarafından emniyet güçlerinden yardım istenmiştir. Bu şahısların camiden çıkmama konusunda direnmeleri, devlete karşı sivil itaatsizlik başlattıklarını söyleyerek  devlete, diyanete ve benzeri kurumlara ağıza alınmayacak galiz küfürler etmeleri neticesinde, şahıslar kademeli güç kullanmak suretiyle gözaltına alınmış, olaya karışarak polise mukavemet gösteren kişiler hakkında tehdit, hakaret, sokağa çıkma yasağı ihlali ve sosyal mesafe kuralına riayet etmemekten adli ve idari işlem başlatılmıştır. Olay ile ilgili bir emniyet personelinin biber gazı ile müdahalede bulunduğu tespit edilmiştir. Cami içerisine emniyet personeli tarafından postal ile girildiği iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup, müdahale cami girişinde yapılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yayımlanan genelge kapsamında “Cami cemaatinden itikafa girmek isteyenlerin talepleri, cami görevlileri tarafından müftülüklere yazılı olarak bildirilecek, müftülükler mülki amirin onayıyla itikafa girilecek camileri belirleyecek ve ilan edecektir” hükmü amir olup, 2019 yılında Gaziantep ilimizde toplam 143 cami itikafa girilebilecek mabed olarak  belirlenmiş, bunlardan 27 tanesinde 174 vatandaşımız itikafa girmiştir. 2020 yılında Pandemi nedeniyle herhangi bir talep olmamış ve camilerde itikafa girilmemiştir. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 30.04.2021 tarihli genelgesi kapsamında itikafa girmek isteyen vatandaşların bu ibadetlerini evlerinde yapabilecekleri tavsiye edilmiştir. Bu yıl kaymakamlıklara, Müftülüğe ya da din görevlilerine itikafa girmek ile ilgili herhangi bir başvuru yapılmamıştır. Özetle; -Bu provokasyonu yapan kişiler daha önce haklarında çeşitli defalar terör soruşturması yapılan Alparslan Kuytul yandaşlarıdır ve amaçları ibadet etmek değil, sivil itaatsizlik yapmaktır.    -Müdahale edilen camide itikafa girmek isteyen vatandaşların o mahallede ikamet etmedikleri tespit edilmiş olup, organize bir şekilde şehrin farklı bölgelerinden toplanarak olay çıkarttıkları anlaşılmıştır. -Pandemi öncesinde bahse konu üç cami, itikafa izin verilen camiler arasında iken hiç kimse tarafından itikafa girme talebinde bulunulmamıştır. -Bu camilerin fiziki imkanları göz önünde bulundurulduğunda 30 kişinin aynı anda itikafa girmesi pandemi şartları açısından da uygun değildir. -Caminin içerisine emniyet mensupları asla ayakkabı ile girmemişlerdir. -Zor kullanma şartları oluşmasına rağmen bir emniyet mensubunun cami içerisinde biber gazı kullanması herkes gibi bizleri de üzmüş olup, ilgili personel açığa alınmıştır. -Olayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatılmıştır.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden provokatif "muz" akımı ile ilgili açıklama

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklama şöyle; Bir sokak röportajında yer alan "Ben muz yiyemiyorum, siz kilolarca muz alıyorsunuz…" söylemi sonrası yabancı uyruklu olduğu değerlendirilen kişilerce muhtelif sosyal medya platformlarından provokatif amaçlı "muz yeme" eylemi içerikli video ve paylaşımın dolaşıma sokulduğu görülmüştür. "SINIR DIŞI İŞLEMİ BAŞLAYACAK" Emniyet Genel Müdürlüğümüzün ilgili birimleri tarafından bahse konu provokatif paylaşımlara ilişkin yürütülen çalışmalar sonucunda elde edilen ilk bulgular doğrultusunda yabancı uyruklu 7 şahıs yakalanmış olup adli işlemlerinin tamamlanmasının ardından haklarında sınır dışı etme işlemleri başlatılacaktır. "SÜREÇ TİTİZLİKLE DEVAM EDİYOR" Söz konusu provokatif paylaşımların tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması ve bu paylaşımları yapan tüm şahıslar hakkında gerekli adli ve idari işlemlerin titizlikle ve eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

2 yıl önce

EGM: “Yağ fiyatları” üzerinden provokatif ve dezenformasyon içeren  paylaşımlarda bulunan 45 hesap hakkında işlemlere başlanılmıştır

Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şöyle; Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve bağlı il birimlerince, kanunların verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde, suç ve suçlularla mücadele amacıyla internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri yürütülmektedir.   Yürütülen sanal devriye faaliyetleri kapsamında, Twitter isimli sosyal medya platformu üzerinde “Yağ fiyatları” üzerinden provokatif ve dezenformasyon içeren  paylaşımlarda bulunan 45 hesap hakkında işlemlere başlanılmıştır.

2 yıl önce

8 Mart’ta provokatif grupların Taksim ısrarı

https://twitter.com/artigercek/status/1501223717606731777?s=21 https://twitter.com/bianet_org/status/1501222479762792455?s=21 https://twitter.com/t24comtr/status/1501229172047454212?s=21 İstanbul Valiliği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Beyoğlu'nda gösteriye müsaade edilmeyeceğini duyurmuştu. Valilik tarafından yapılan açıklamada, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle İstanbul’da 03 Mart 2022  tarihinden günümüze kadar 20 ilçemizde, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri  Yürüyüşleri Kanunu kapsamında daha önceden ilan edilen yerlerde, kapalı ve açık yer toplantısı, basın açıklaması, bildiri dağıtma, stant-pankart açma ve yürüyüş şeklinde 47 etkinlik düzenlenmiştir. Sosyal medya yoluyla yapılan bazı paylaşımlarda; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Taksim Meydanı ve çevresinde, çeşitli etkinlikler düzenleneceği yönünde çağrılar yapıldığı tespit edilmiştir. Beyoğlu Kaymakamlığımızca 08 Mart 2022 Salı günü Beyoğlu ilçemiz sınırları dahilindeki toplantı, yürüyüş, basın açıklaması, oturma eylemi, stant açma, çadır kurma, bildiri dağıtma vb. kanuna aykırı eylemlere; hak ve özgürlüklerin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla 2911 sayılı Toplantı ve  Yürüyüşleri Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu uyarınca müsaade edilmeyecektir.  Bunun yanında, İstanbul’da vatandaşlarımız için 2911 sayılı Kanun kapsamında daha önceden toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılabileceği ilan edilen yerlerde ve  güzergâhlarda, yasal çerçevedeki etkinlikler düzenlenebilecektir. Belirlenen bu yerler dışında kalan alanlarda, kanuna aykırı şekilde eylem yapılmasına kesinlikle müsaade edilmeyecektir. İlimizde düzenlenecek tüm etkinliklerin, yasal zeminde ve belirlenen yerlerde, huzur ve güven ortamı içerisinde yapılması için tüm güvenlik tedbirleri alınmıştır" denildi.

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten hastanedeki darp iddialarına ilişkin paylaşım: Provokatif gündemleri reddediyoruz

Çelik, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, sağlık ve güvenlik teşkilatının Türkiye'nin göz bebeği olduğunun altını çizdi. Güvenlik teşkilatının Türkiye'yi korumak için büyük fedakarlık ve cesaretle mücadele ettiğini belirten Çelik, şunları kaydetti: "Sağlık çalışanlarımızın içinden geçtiğimiz zorlu salgın koşullarındaki üstün gayretlerine şükran borçluyuz. Sağlık teşkilatımız da güvenlik güçlerimiz de vatansever bir mücadele veriyor. Sağlık teşkilatımızı ve güvenlik güçlerimizi polemik konusu yapanlar yakışıksız bir davranış sergiliyorlar. Münferit hadiseler üzerinden, ülkemizin övünç kaynağı olan güvenlik teşkilatlarımızı, sağlık çalışanlarımızı ve tıp fakültelerimizi yıpratmaya dönük provokatif gündemleri, bu kurumlarımızın kıymetli mensuplarını incitecek nitelikte paylaşımları reddediyoruz. Münferit hadiselerde suç ve cezanın şahsiliği ilkesi esastır."

1 2 3 4 5