08 Mayıs Çarşamba 2024
3 yıl önce

HDP'li Meral Danış Beştaş PKK'ya ağır darbenin vurulduğu Pençe operasyonlarından rahatsız

Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’ya yönelik başlatılan kara ve hava harekatı başarıyla devam ediyor. HDP'li Meral Danış Beştaş, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında operasyonlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Beştaş, hain terör örgütü PKK'ya yönelik yürütülen sınır ötesi operasyonların durdurulmasını istedi. Operasyon yerine 'müzakere ve diyalog' istiyoruz söylemlerinde bulunan Beştaş, açıklamasını terörist başı Abdullah Öcalan'a getirerek, "Öcalan'a uygulanan tecrit uygulamasının son bulması" çağrısında bulundu. PKK'ya yapılan operasyonlarla örgüte ağır darbeler vurulduğunun farkında olan Beştaş, çözümün sınır ötesi yerine Türkiye'nin içinde olduğunu iddia etti. ETKİLİ OPERASYONLAR, 'MÜZAKERE YAPALIM' DEDİRTTİ Meral Danış Beştaş'ın konuyla ilgili açıklamaları şu şekilde: "Şu anda 24 Nisan'da bir sınır ötesi operasyon duyurusu yapıldı. Irak bölgesine kara ve hava operasyonları yapılıyor. Bu operasyonlar yeni mi? Yıllardır, 10 yıllardır bu sınır ötesi operasyonlar devam ediyor. Çözüm yolu demokratik siyasettedir, müzakerede ve diyalogdadır. Aksi halde acı çekmeye devam edeceğiz. Çözüm Türkiye'nin içindedir sınır ötesinde değildir. Türkiye siyasetindedir."

2 yıl önce

Yunan'ın Ayasofya'da bayram namazı rahatsızlığı

Ayasofya, 86 yılın ardından kılınan cuma namazıyla geçen yıl tekrar cami olarak ibadete açılmıştı. Atina yönetimi, "Alınan bu kararla Ayasofya'nın evrensel konumu ve dünya insanlık mirası karakteri hiçe sayılmaktadır" açıklamasını yapmış, Birleşmiş Milletler'e Ayasofya Camii'ne yeniden müze statüsünün verilmesi için çağrıda bulunulmuştu. Ayasofya Camii'nde 87 yıl sonra ilk Ramazan Bayramı namazı, caminin içi ve çevresinde vatandaşların katılımıyla eda edildi. Namazı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş kıldırdı. YUNAN GAZETESİ: BAŞKA YER YOK MU Yunanistan gazetesi Hellas Journal, Ayasofya'da ortaya çıkan tablodan rahatsız oldu. "87 yıl sonra Ayasofya'da bayram: Binlerce Müslüman namaz kılmak için akın etti" başlıklı haberde, "bayram duası yapacak başka yer yok mu" derken namaza TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un ve Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın katıldığı bildirildi. MAHYAYA DİKKAT ÇEKTİLER Cami içinde namaz kılan cemaatin fotoğrafına yer verilen haberde, Ayasofya'ya "Allah'tan başka ilah yoktur" anlamına gelen "La ilahe illallah" yazılı mahyanın asıldığı anımsatıldı. Öte yandan, söz konusu camideki bayram namazının yıllar sonra bir ilk olduğu kaydedildi.

2 yıl önce

Türk SİHA’ları rahatsız etti

Türkiye’nin, son dönemde Polonya ve Ukrayna'ya Bayraktar TB2 SİHA satması, dünya medyasının gündemindeki yerini koruyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yayın yapan ABD merkezli, Arapça bir haber kanalı olan Alhurra News'te, "Türk SİHA'ları havza ülkelerini tehdit ediyor" başlıklı bir yazı yayımlandı. "ABD Türkiye'ye ekipman transferini yasaklamalı" SİHA'ların Akdeniz'e kıyısı olan ülkelere büyük tehdit olduğunun vurgulandığı haberde, "ABD Türkiye'yi uyarmalı. Ankara'nın SİHA endüstrisindeki genişlemesi tehlikeli. Washington'un bu uçaklar için Türkiye'ye teknoloji ve ekipman transferini yasaklamasını tavsiye ediyoruz" denildi.

2 yıl önce

CHP'lilerin İzmir mitingi rahatsızlığı: HDP'ye dönüşüyor!

İzmir’de, içinde HDP’nin de bulunduğu ‘İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’, 8 Temmuz Perşembe günü Gündoğdu Meydanı’nda ‘Demokrasi için bir nefes’ sloganıyla miting düzenledi. Mitinge, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, HDP milletvekilleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, CHP’li ilçe belediye başkanları, EYT’liler, CHP il örgütü ve milletvekilleri, Halkevleri, Emek Partisi, TÖP, TİP, DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İzmir Barosu, ÇHD, ÖHD, Alevi Bektaşi Federasyonu, İzmir Kent Konseyi gibi çok sayıda siyasi parti ve kurum katıldı. HDP İzmir il binasında öldürülen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz da mitinge katıldı. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, mitingde birer konuşma yaptı. ‘DAVANIN SONUCUNU GÖRSÜNLER’ Pervin Buldan, “Gelsinler HDP’ye açtıkları davanın sonucunu burada, İzmir Gündoğdu Meydanı’nda görsünler. Görsünler ki HDP’nin adliye koridorlarına ve cezaevlerine sığmadığını anlasınlar” diye konuştu. ‘CEVABI İZMİR’DE VERİYORUZ’ Mithat Sancar da şunları söyledi: “Gün demokratik cumhuriyeti birlikte kurma günüdür, gün karanlıklarda fısıldaşmanın değil, gün ışığında gür sesle haykırmanın günüdür.”

2 yıl önce

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'dan muhalefete tepki: Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, FETÖ'cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına?

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefetin direnmesine rağmen TBMM'de kabul edilen 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmede bulundu. Turan, örgütlü suçlarda gözaltı süresinin uzatılmasına ve kamudan ihraçlara ilişkin OHAL yetkisini 1 yıl daha uzatan 26 maddelik torba kanunun çok farklı kesimlerin uzun süredir beklediği ve özellikle pandemi sürecinde esnafın ve işverenin yükünü azaltmak, ekonomiyi canlandırmak amacıyla önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi. Turan, en önemlisi FETÖ ile mücadele anlamında iki konuda OHAL yetkisinin uzatıldığını hatırlatarak, muhalefetin aksine düzenlemenin toplumun merakla beklediği bir kanun olduğunu söyledi. ‘TOPLUMUN FARKLI KESİMLERİ BEKLİYORDU’ Turan, 26 maddeden oluşan torba yasa görüşmeleri sürecinde muhalefetin sadece birkaç maddeyi öne çıkarmasından kaynaklı, OHAL ithamından kaynaklı bir gündem oluştuğuna vurgu yaparak, "Oysa bu kanun çok farklı sosyal kesimlerin ilgilendiği, çok farklı sosyal kesimlerin beklediği farklı konular içeriyordu. Örneğin, köy korucularımızın maaşlarının revize edilmesi, tütün üreticilerimizin cezalarının ertelenmesi, çek yasasından kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi gibi birçok konuyu revize eden, düzenleyen bir kanun teklifi. Hatta depremde evleri zarar gören vatandaşlarımıza destek içeren bir kanun teklifiydi. Ancak muhalefet tarafından dön-dolaş-gel üç konu varmış gibi değerlendirildi" dedi. 'İLK İŞ OHAL'İ KALDIRDIK' Turan, hak etmedikleri bir ithamla karşılaştıklarını kaydederek, "Bu kanun güya OHAL'i getiriyordu. Oysa, AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar hep OHAL tarzı olağanüstü dönemlere şerh olmuş, hep karşısında durmuş bir parti. Bizi kıymetli kılan demokrasinin yanında olmak, bu ülkenin özgürlüğüne, refahına iş yapmak. Biz 2002 yılında iktidar olduğumuzda, ilk iş Güneydoğu Bölgemizde OHAL'i kaldırmış insanlarız. Biz FETÖ’den başka hiçbir zaman olağanüstü hali gündeme getirmemiş insanlarız. Hatta FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra Meclisimizin ilan ettiği OHAL'in ilk imkanda 2018'de kaldırılmasını sağlamış insanlarız. Ama önümüzde bir gerçek, bir problem var; bu problemleri değerlendirerek adımlar attık. OHAL'i süresi kadar kabul edip, süresinde kaldırma imkanı bulduk" diye konuştu. 'ASLA OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNU DEĞİL' FETÖ ve terörle mücadele kapsamında hazırlanan düzenlemelerin ihtiyaçtan kaynaklandığını vurgulayan Bülent Turan, "Önümüzde sinsi bir örgüt var; normal bir örgüt yok. İnsanlar 'mahrem imam' adıyla en mahrem yerlere gelmişler, işler yapmışlar. Her gün bir ilde operasyon olmuyor mu? Her gün bir ilde emniyetimiz, askerimiz başta olmak üzere adım atılmıyor mu? Bazı konularda savcılarımızın, emniyetimizin kanun talebi var. Biz bunu değerlendirdik. Bu kanun asla olağanüstü hal kanunu değil. Olan iki konuda süre uzatılması. Bir tanesi memuriyetten menedilmesi durumunda daha önce verilen hakkın 1 yıl daha uzatılması; 5 yıl, 20 yıl değil, 1 yıl daha şu an mevcut olan usulün devam etmesi. İkincisi; gözaltı süreleri 4 gündür. Bu gözaltı süresinde eğer ilgilinin terörle iltisakı varsa, mahkeme kararı olmak kaydıyla, iki defa daha 4 gün imkan veriyor. Yani yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Her suç değil, her zaman değil ve emniyetin ve savcının değil, sadece yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Ortada bir problem var FETÖ ile ilgili. Buna ilişkin mücadele ile ilgili büyük bir irade var. Kurumların da beklentileri var. Bunları değerlendirmeyecek miyiz, adım atmayacak mıyız?" değerlendirmesinde bulundu. 'FETÖ'YE Mİ TESLİM EDECEĞİZ TÜRKİYE'Yİ?' Muhalefetin, FETÖ’ye yönelik mücadelede atılan her adıma karşı çıktığını savunan Turan, "Biz eski yıllarda MİT yasası çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Güvenlik kanunu çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Biz bu adamın bankasını kapattık, karşı çıktılar gazetelerini kapattık karşı çıktılar, dershanelerini kapattık karşı çıktılar. 'Gazeteyi kapatma, bankayı kapatma, dershanesini kapatma' peki biz nasıl FETÖ ile mücadele edeceğiz? Her adımımızda karşı çıktılar. ‘Olağanüstü hal olmasın, süre uzatması olmasın.’ Şunu sormak isterim; asla olmaz ama CHP’nin iktidar olduğu bir Türkiye’de FETÖ ile mücadele olmayacak mı? FETÖ ile ilgili tedbirler alınmayacak mı? Biz FETÖ'ye mi teslim edeceğiz Türkiye’yi? O yüzden herkes kendi kurumlarımız başta olmak üzere kendimiz başta olmak üzere, kendi yapılarındaki FETÖ'cülerle mücadelede çok yoğun mesai harcamak durumunda, çok hızlı iş yapmak durumunda. Biz de Türkiye’nin çok olağan bir döneme girmesini isteriz. Demokrasimizi daha da büyütmek, ekonomimizi daha da büyütmek isteriz. Ama Türkiye 'Gezi' gibi, 'FETÖ' gibi çok farklı uluslararası operasyonların göbeğinden geçti" diye konuştu. 'ACABA FETÖ MÜ TALİMAT VERİYOR?' Muhalefet partilerinin torba kanunda yer alan ve özellikle FETÖ ile mücadele kapsamında getirilen iki düzenlemeye karşı çıktıklarının altını çizen Turan, "Bu işin iki ihtimali var. Bir; klasik iyi niyetli yaklaşımımız; o da sürekli iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkan bir anlayış. Ne yaparsak yapalım ne dersek diyelim hep karşı çıkan, hep bizi eleştiren bir anlayış. Buna saygı duyuyoruz. Ama bu başarılı bir muhalefet değil. Kötü olan hiçbir kanuna olağanüstü direnç göstermeyen, hiçbir kanununda sabaha kadar Meclisin çalışmasını engellemeyen 2-3 parti maalesef, FETÖ ile mücadelede çok önemli kriter olan, önemli imkan sağlayan 2 madde ile ilgili sabaha kadar bizi uğraştırdılar. Acaba diyorum; klasik muhalefet ötesinde FETÖ mü talimat veriyor, FETÖ mü 'direnin' diyor? Yoksa akıl karı değil. Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, aynı şekilde FETÖ’cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına? Bunun adı muhalefet değil, bunun adı FETÖ’ye hizmet diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz."

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47’nci yıldönümü törenlerine katılmak üzere bugün Lefkoşa’ya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Meclisi’nde vereceği ‘müjde’ merakla bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, merakla beklenen konuşmasında müjdeyi açıkladı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bugün bizim için çok ama çok anlamlı bir gün. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 47'nci yıl dönümünde KKTC'de bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim.  Bugün Türkiye ile KKTC arasındaki, gücünü şehitlerimizin kanlarından alan ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya isteseler de istemeseler de bir kez daha ilan ediyoruz. Yine bu ziyaret vesilesiyle ülkelerimiz için son derece önemli bazı müjdelerimizi kamuoyu ve dünya ile paylaşma fırsatı bulacağım.  Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs Türk'ünün azmini, iradesini ifade eden bir kurumdur. Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs davasına güç katmıştır. Kuruluşundan bugüne Kıbrıs davasını savunan tüm Meclis üyelerine buradan bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum. BUGÜNLERE BİRİLERİNİN İHSANIYLA DEĞİL BEDEL ÖDEYEREK GELDİK Kıbrıs davası gelecekte de sizlerin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Bu dava öksüz, garip, sahipsiz değildir. Kıbrıs davası büyük bir davadır. Bu dava, tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974'te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs davasının sahibi, yavru vatanıyla, anavatanıyla, büyük Türk milletinin tamamıdır. Bu davanın sahibi şehitlerimiz, gazilerimizdir. Bu dava için 1974'te ülkemizin dört bir yanından 498 Mehmedimizi şehit verdik. Kıbrıs Türk halkı 170 evladını kara toprağın bağrına emanet etti. Türkiye nasıl dünyanın en büyük şehitliği ise KKTC de her karışında bir kahraman yatan şehitler yurdudur. Biz burada özgürce nefes alabiliyorsak bunda en büyük pay bu toprakları şehitler yurdu yapan kahramanlara aittir. Bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil bedel ödeyerek geldik. Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı çein mücadelelerin sonucunda adeta söke söke kazandık.  KARŞILARINDA KIBRIS TÜRK HALKININ ÇELİKTEN İRADESİNİ BULDULAR Haksızlık karşısında sessiz kalanlardan olmadık. Hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Başkalarına değil kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkü'nü yok edeceklerini sananlar, karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular. BİZLERİN BURADA SERGİLEDİĞİ KARDEŞLİK AMERİKA'DA BİRİLERİNİ RAHATSIZ ETMİŞ OLSA DA... Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların dayanışmasını güçlü tutması çok önemlidir. Kıbrıs davasını içerden çökertmek için yapılan hamleler de Kıbrıs Türk'ünün feraseti ile boşa çıkmıştır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan belli çevrelerin kardeşliğimize fitne mayası çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz. Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak derken Amerika'da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmayı çalışanları iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda da bunlara değineceğim. Adada kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz.  BİR 50 YIL DAHA KAYBETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler bir sonuca ulaşamadı. Konuşulmadık konu kalmadı. Artık bizim bunlara inanmamız, bir 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Rum tarafının kendilerini adanın tek sahibi olarak görmeleri çözümsüzlüğü getirdi.  Adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk var. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecek. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından Cenevre'de sunulan öneriye desteğimiz tamdır. Taviz vermeyiz, veremeyiz. Kıbrıs Türk'ünün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız. Aydınlık geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Rum tarafı Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını yok saymayı ısrarla sürdürüyor. Doğu Akdeniz'deki işbirliği alanlarını ele almak üzere AB'ye bölgesel bir konferans düzenlenmesini önerdim. Yapıcı teklifimize henüz yanıt alamadık. Bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur. Niyetimiz gerginlik değil. Rum tarafının Kıbrıs Türk'ünün hakknı yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun altını çiziyorum.  MÜJDEMİ VERMEK İSTİYORUM Sizlere bir kaç gündür gündemde olan müjdemi vermek istiyorum. KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın ne doğru düzgün Cumhurbaşkanlığı binası veyahut da doğru düzgün parlamento binası var. Bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bina malum İngilizlere ait bir gecekondu. KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Nerede başlıyoruz? Metehan bölgesinde TSK ile görüşerek 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu arazide külliyeleri yapacağız. Bir de muhteşem bir millet bahçesini orada yapalım, gerçekleştirelim. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bu projeyi hayata geçirerek, nasıl bir Kuzey Kıbrıs devleti varmış birilerinin görmesi lazım. Mimarımız güzel bir çalışma ile projeyi ortaya çıkardı. Bizzat ben de takip ettim. Ardından hemen işin statiklerine ve inşaatına gireceğiz. Fazla zamanımız yok. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum.

2 yıl önce

Türk SİHA'ları ABD'yi rahatsız etti

ABD'de Ermeni lobisine yakın 27 Kongre üyesi, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e yazdıkları mektupta, Baykar Savunma tarafından üretilen İHA ve SİHA'ların Güney Asya, Kafkasya, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da Amerikan çıkarlarına ters düştüğü ifade edildi. Kongre üyeleri, ABD'nin Türkiye'ye drone teknolojisi ihracatı yapmayı durdurma çağrısı yaptı. Kongre üyeleri, Dışişleri Bakanı Blinken'e, Türkiye'nin ürettiği SİHA'lara dair mektup yazdı. Mektupta, "Amerikan çıkarları, müttefikleri ve ortakları için tehdit oluşturan silahlı insansız hava aracı (SİHA) programı hakkındaki endişelerimizi ifade etmek için yazıyoruz" denildi. Mektupta SİHA'ların 'Amerikan çıkarlarına' ters düştüğü ve Güney Asya, Kafkasya, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırdığı öne sürüldü. Kongre üyeleri, Blinken'e yollanan mektupta ABD'nin Türkiye'ye drone teknolojisi ihracatı yapmayı durdurma çağrısı da yaptı. MEKTUBUN KAYNAKÇASINDA AMERİKA ERMENİ ULUSAL KOMİTESİ DE YER ALIYOR Mektupta yer alan kaynakça bölümünde Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) da yer aldı. Öte yandan mektup, ANCA'nın resmi internet sitesinde de yayınlandı. Mektupta ilk imzanın sahibi ABD Kongre üyesi David Cicilline, Azerbaycan-Ermenistan arasında çatışmaların sürdüğü 14 Kasım 2020'de yayınladığı açıklamada, "Ermenistan'ın demokratik hükümetinin yanındayım" demişti. SİHA'LAR BİRÇOK BÖLGEDE BAŞARILI OLDU Baykar Savunma tarafından üretilen SİHA'lar, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'da Ermenistan'la savaşında etkin rol oynamıştı. Azerbaycan ordusunun envanterine eklediği SİHA'lar, Ermeni güçlerini Dağlık Karabağ bölgesinden geri çekilmek zorunda bıraktı. Öte yandan Libya'da gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in ilerleyişi, SİHA'ların etkin kullanımıyla durdurulmuştu.

2 yıl önce

Türkiye'nin PKK'yı bitme noktasına getirmesi Fransa'yı rahatsız etti!

Bağdat temaslarının ardından gittiği Musul ve Erbil'de verdiği kışkırtıcı mesajlar ve etnik, dinî farklılıkları ön plana çıkaran konuşma ve ziyaretleri ile dikkat çeken Macron'un hedefinde Irak'ın kuzeyini işgal planı var. Macron'un Erbil ziyareti sürerken Kerkük'te Fransız istihbaratı, Dışişleri ve Genelkurmay temsilcileri ile Iraklı sivil ve askerî temsilcilerin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi. Iraklı üst düzey güvenlik kaynaklarının gazetemize verdiği bilgilere göre, toplantıya KDP ve KYB yönetiminden isimler de iştirak etti. MUSUL VE KERKÜK'E ASKER GETİRECEK Fransız ve Irak makamlarının Kerkük'te yaptığı görüşmede Kerkük Keyvan Askerî Üssü'ne 500 Fransız askerinin getirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Fransa'nın ikinci hamlesi ise Musul'a 600 kişilik asker sevk etmek olacak. Iraklı üst düzey güvenlik kaynağı, Sincar'a komşu Telafer - El Faruk Havalimanı'na konuşlandırılacak Fransız askerler konusunda İran ile de mutabık kalındığını aktardı. Fransız askerlerinin lojistik üssü ise Erbil-El-Hariri Havalimanı olacak. PKK İÇİN GÜVENLİ KORİDOR OLUŞTURUYOR Irak Türkmen Cephesi (ITC) Sözcüsü Mehmet Seman Ağaoğlu, bu durumun açık bir işgal ve Irak'ın egemenliğini ihlal olduğunu söyledi. Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Ağaoğlu "Fransa'nın bölgedeki varlığı bir yandan PKK'ya güvenli koridor oluşturmak diğer yandan ise Sincar, Selahaddin, Duhok, Mahmur gibi alanlara tampon hat inşa ederek terör örgütünü rahatlatmak" dedi. YENİ KAOS PLANI UYGULAMAYA KONULDU Iraklı Emekli General Abdusselam Mesud ise bölgede yeni bir kaos planının uygulamaya konulduğunu belirterek "Fransa'nın bölgeyi işgali demek PKK'ya daha fazla silah ve cephane verilmesi demektir. Ayrıca Macron yönetimi PKK işgalindeki Sincar, Mahmur ve Kandil başta olmak üzere tüm terör alanlarına dönük TSK müdahalesinin önüne geçmek istiyor. Bu kapsamda Fransız üsleri başta Türk SİHA'ları olmak üzere tüm Türkiye'nin operasyonlarını sabote merkezine dönüştürülecek. Hedef bir yandan PKK'yı güçlendirmek diğer yandan Papa'nın da haritasını çizdiği Ninova Hıristiyan devletini hayata geçirmek" ifadelerini kullandı. ITC SÖZCÜSÜ AĞAOĞLU: TÜRKMENLERİ YOK SAYDILAR ITC Sözcüsü Mehmet Seman Ağaoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un ziyaret programında Ezidi, Hıristiyan, Kürt ve daha küçük etnik ve dini gruplarla görüşmesine rağmen Türkmenler ile temastan özellikle kaçındığına vurgu yaptı. Ağaoğlu, şunları kaydetti: Irak'a 5 bin kilometre mesafeden gelen Macron'un Musul'da Hıristiyan ve Ezidi nüfusun yoğun olduğu Sahel Ninova bölgesini özellikle seçmesi ve yaptığı açıklamalar Fransa'nın hevesini çok net olarak gösteriyor. Macron, Irak ziyaretinde, şartlar ne olursa olsun, ABD güçlerini çekse de Irak'ta kalmaya devam edeceklerini söyledi. Macron ayrıca 'Irak'ta kalabilmelerini sağlayacak operasyonel kapasiteye sahip olduklarını' hatırlattı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 12 13