05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

“Psikolojik savaş yaşanıyor”

“Algı operasyonları yetmedi şimdi devreye psikolojik savaş unsurlarını soktular. Önce bir yalan haber ortaya atıyorlar. Sonra daha büyük bir yalan haber atıyorlar. “AKP’li kaynaklardan aldığımız bilgiye göre” diye bir şey ekliyorlar. Sosyal medyada TT yapıyorlar, TV programlarında saatlerce tartışıyorlar. Sonra o haber yalan çıkıyor. Ama dünyanın en doğru haberlerini vermişler gibi yeni bir yalan haberin daha peşine düşüyorlar.” diyen Selvi, “Kimi gece yarısı kabineyi değiştiriyor. Kimi İçişleri Bakanı’nı istifa ettiriyor. Kimi AK Parti milletvekillerini isyan ettiriyor. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü psikolojik savaş yürütüyorlar. Bir süredir Türkiye kritik bir eşikte diyorum. Ya Türkiye’yi 90’lı yıllara çekmek isteyenler kazanacak ya da demokrasi güçleri diyorum. Ya demokrasi güçleri kazanacak ya da kaos tellalları diyorum. Bu işin hedefinde 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.” dedi. “Amaçları Erdoğan’ı tasfiye etmek. Onun için her türlü enstrümanı devreye sokuyorlar. Özellikle de AK Parti üzerinde oynuyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekilleriyle istişare toplantıları yapıyor. Bakanlarla kabine toplantısı gerçekleştiriyor. Toplantılarda bir uyum ve sinerji ortaya çıkıyor. Ama bir de bakmışsınız ki, milletvekilleri isyan ettirilip, bakanları istifa ettiriyorlar. Ama toplantıda öyle bir şey yok. Zaten bir süre sonra haberleri yalan çıkıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bitlis’te 2015 rakımda Gazi Tepe Üs Bölgesi’ni ziyaret ediyor, onlar internetten bakanı istifa ettiriyorlar. Bunu neden yapıyorlar? Çünkü psikolojik savaş yürütüyorlar. Çok abartmaya başladılar. Artık bu işin bir proje olduğu anlaşılmaya başlandı. Yalan habere, algı operasyonlarına, psikolojik savaşa ne kadar çok abanırlarsa o kadar iyi oluyor. Millet tehlikenin farkına varıyor.”

2 yıl önce

Analiz - Sultan Şenyazar | 13. SAVAŞÇI

Filmde bir köy vardır ve tarif edemedikleri bir canavar ordusu tarafından sürekli saldırıya uğramaktadır. Yardım isterler. Anlattıklarına göre canavarlar, gece veya sis bastığında gelirler, ellerinde meşale tutarlar, sağı solu yakarlar, haliyle çok net görülemezler. Ata binerler ancak garip dişleri vardır, garip dişleri falan vardır, ayıya benzer silüetleri vardır. Uzatmayalım, gelişir ve yine bir baskın sırasında savaşın bir yerinde Antonio Banderas, canavarların birini haklar, yere düşürür ve maskesini açıp altındakini görünce bağırır: “Bunlar insan !!!”  Ve canavarın aslında insan olduklarını anlayınca mücadelenin seyri değişir, cesaretlenirler, zafer kazanırlar vesaire.   Bugün eğer kişileri bir sosyal medya hesabında görüyorsak, bir gazete haberinde, tv ekranında bir siyasetçi veya önemli bir bürokrat olarak görüyorsak, onu maskelere sarıyoruz ve insan olduğunu unutuyoruz. Hep bir menfaat hesabı içinde olan, buna göre davranan, idealleri falan olmayan, herşeyi bilinçli bir stratejiyle yapan bir makine olarak bakıyoruz. Bazılarına da tam tersi, olmayan bir melek hilyesi giydiriyoruz, olmayan zekalar ve üstün özellikler, meziyetler atfediyoruz. Haliyle, aslında çok basit bir strateji izleyerek menfaatinin peşinde koşan tipler olduğunu ıskalıyoruz.   Seri katil Atalay Filiz hakkında yazılanları hatırlıyor musunuz? “Çok zeki, çok akıllı, şöyle eğitimli, böyle bilgili” gibi gerzek yorumlar günlerce manşetlerde kalmıştı. Adamı Einstein ilan etmeye 5 kala, bir ormanda, sümsük gibi pelperişan halde saklanırken yakaladık. Ve kimse çıkıp “bu adam bu kadar zeki olsa, bu kadar eğitimle, bilgiyle doğru dürüst bir kariyer yapardı, ormanda kaçak olarak kariyerini hapiste sonlardırmazdı” demedi.   Bugün Sedat Peker meselesi, aslında köye saldıran canavar gibi. Ayı postuna, canavar görüntüsüne bürünmüş basit bir insan. Fevkalâde birşey yok. Sadece hedefindeki kişiye saldırıyor. Oda post giymiş. Saldıracağı zamanı seçmesini de biliyor, gece ve sisli zamanda… Filmi izlerseniz daha pekçok detay yakalayabilirsiniz.   İki aydır, işi gücü bıraktık bu tiyatroyu izliyoruz. Kimse kusura bakmasın, basın da, sosyal medya da, tv kanallarındaki yorumcular da, toplumun pekçok farklı kesimi de, gözümüze far tutulmuş gibiyiz. Öyle ki izlerken hayatın temel kurallarını bile unutuyoruz.   “Ortada iddialar var!”. Hımm.. Peki bir insanın konuştuğu herşey bir iddia mıdır? Yani ben şimdi oturup bir twitter hesabından istediğim herhangi bir popüler kişi hakkında gelişigüzel birşeyler anlatsam, itham ettiğim kişinin ne yapması lazım? “Çok üzgünüm, istifa ediyorum” mu demeli, sırf ben söyledim diye..   İddianın sonuç üretmesi için, yani muhataplarını harekete zorlaması için bir dayanak, bir delil lazım. İddianızı sağlam bir delille desteklersiniz ve gidip adalet ararsınız. Eğer şahit olduğunuz birşeyler var da evrakı yoksa (her olayın kamera kaydı olacak değil sonuçta) o zaman da kalkar savcılığa gidersiniz, “ben şahidim” dersiniz. Ama bunların hiçbirini yapmayıp oturduğunuz yerden “bu iş böyle böyle, hadi oturun araştırın” derseniz, bu sadece toplumla alay etmektir. Kimse sizin oyuncağınız değildir. Ağzınızdan çıkan Ayet-i Kerime olmadığına göre, bizim de oturup tefsir yazmamıza gerek yok.   Peki bugün bizim elimizde ne var? İki aydır gelişigüzel konuşan bir insan, bir mafya lideri. Yani zaten işi kanundışılık olan bir insan. Tek bir delil, tek bir belge yok. Sadece söylem var. “Araştırın, hts kayıtlarına bakın”.. Tamam da niye işi gücü bırakıp senin her sözünü araştırıyoruz. Elindeki iddialar için avukatı aracılığıyla bile olsa bir vatandaş olarak savcılığa suç duyurusu var mı, yok.. Peki kimin başvurusu var savcılığa? Süleyman Soylu’nun.. İddiaların araştırılmasını istemiş. Hukuken üstüne vazife değilken, ispat yükümlülüğü iddia sahiplerine aitken, Süleyman Soylu işi bir adım öne taşımış ve savcılığa başvurmuş.   Ancak garip bir şekilde burayı da ıskalıyoruz. Odaklandığımız tek nokta canavarın ayı postu. Hala postun altındakine bakmıyoruz. Her akşam senaryolar üretiliyor, yorumcular saatlerce tartışıyor, hükümet düşürülüyor, yeniden kuruluyor. Yakındır, 3 ayda bir ortalıkta gezen Photoshop üretimi kabine listeleri yeniden piyasaya çıkar.   Söz söyleyen herkeste bir keramet aramak, öte yandan da atılan her adımın altında bir menfaat hesabı aramak, hastalıklı bir ruh halidir. Devlet Bahçeli’nin “Soylu yalnız değildir” açıklaması üzerine bu sabah sayfalarca analiz okudum. Cumhur İttifakı’nın akibetine bağlayan mı ararsın, ittifak çatırdıyormuş da kopması diye Devlet Bahçeli Soylu üzerinden mesaj veriyor diyen mi ararsın, ne ararsan var. Kimse de dememiş ki “yahu adam Soylu’nun siyasi duruşunu seviyor, yaptıklarını seviyor, doğru buluyor ve insan olarak destek oluyor olamaz mı? Hayatını siyasetle geçirmiş bir insanın, bu ülke için hayalleri olamaz mı, terör örgütü PKK ile mücadele ve milli duruş, adamın Kızıl Elması olamaz mı? Futbol takımlarını kalbimizle tutmuyor muyuz, kalben ve samimiyetle destekliyor olamaz mı?”.. Hayır, bunu demiyoruz, bunu diyene de inanmıyoruz. Çünkü gözümüz hep o canavar postuna takılı.   Bir sözüm de “düşmanımın düşmanı dostumdur” mantığına takılanlara... “Erdoğan devrilsin de sonra bakarız” kafasıyla siyaset yapanlara, Özal öldükten sonra olan biteni hatırlatırım. Özal gitsin de herşeyi hallederiz diyenler, bunun için ittifak kuranlar, Özal gittikten sonra kendilerine geleceğini zannettikleri iktidarın bir anda vesayetçilerin eline geçmesini sadece seyredebildiler. Bugün LGBT’den FETÖ söylemlerine kadar iktidarın karşısında ne varsa sarılan muhalefet, aslında ipleri başkasına teslim ettiğinin farkına vardığında geç olabilir.   Gazeteciye tiraj lazım, reyting lazım, muhalefete iktidar koltuğu lazım, hepsine eyvallah. Ama hepimize bir ülke lazım ve elimizde sadece bir tane var. Onun için şu postların altına bakmak, aklımızı kullanmak ve işimize gücümüze bakmak lazım.

2 yıl önce

AB Yüksek Temsilcisi Borrell: Taliban, savaşı kazandı; onlarla konuşmamız gerekiyor

Borrell, AB Dışişleri Bakanlarının olağanüstü video konferans toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu. Afgan halkını desteklemeye devam edeceklerini belirten Borrell, bunun Taliban’ı tanıma anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin soruya, "Bu resmi bir tanıma değil, baş etmek gerektiği anlamına geliyor." yanıtını verdi. "Taliban, savaşı kazandı ve onlarla konuşmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulunan Borrell, Taliban’ın insan hakları ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyum sağlaması için tüm manevra güçlerini kullanacaklarını vurguladı. Borrell, AB’nin Taliban ile yapacağı herhangi bir iş birliğinin; "barışçıl ve kapsayıcı bir çözüme, kadınlar, gençler ve azınlıklar da dahil olmak üzere tüm Afganların temel haklarına saygı gösterilmesine" bağlı olacağının altını çizdi. AB ile çalışan Afganların tahliyesi Önceliklerinin AB vatandaşlarının ve AB ile 20 yılı aşkın süredir çalışan Afganların tahliyeleri olduğuna işaret eden Borrell, "Eğer ülkeyi terk etmek isterlerse, onları ihmal edemeyiz. Onları getirebilmek ve AB üye ülkelerinde koruma sağlamak için her şeyi yapacağız. Bu kişileri almak için hazır olan İspanya’ya teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu. Borrell, sayısı yaklaşık 400 olan söz konusu kişilerin daha sonra vize veren AB ülkelerine dağıtılacağını kaydetti.

2 yıl önce

ABD: Afganistan'da iç savaş çıkması çok muhtemel; terörist gruplar canlanabilir

ABD'nin 20 yıl süren Afganistan savaşına son vererek ülkeden çekilmesinin adından Taliban kısa sürede kontrolü ele aldı. Henüz hükümet açıklamayan Taliban, sadece Pencşir vilayetini alamadı. Burada direniş devam ederken taraflar arasında çatışmalar yaşanıyor. Afganistan'dan çekilmenin tamamlanmasının ardından ABD medyasına konuşan Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Taliban kontrolüne giren ülkede iç savaş çıkmasının 'muhtemel' olduğunu söyledi. Taliban'ın gücü kontrol etme kapasitesini sorgulayan Milley, "Daha geniş bir iç savaş çıkma olasılığının var olduğunu düşünüyorum. Bu da aslında El Kaide'nin yeniden kurulmasına, DAEŞ veya diğer terörist grupların büyümesine yol açabilecek koşullara yol açacaktır" dedi. Milley, ülkedeki şartların 12, 24 veya 36 ay içerisinde terörist grupların yeniden canlanacağını gösterdiğini öne sürdü.

2 yıl önce

Milli savaş uçağı için dijital ikiz çalışmalarına başlandı

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), 18 Mart 2023'te hangardan çıkması hedeflenen Milli Muharip Uçak'ın (MMU) tasarımı ve üretimi için dijital ikiz teknolojisiyle çalışmalara başladı. ÜRÜN GELİŞTİRME SÜRECİNİ HIZLANDIRACAK Şirketten yapılan açıklamaya göre, tasarımdan üretime MMU'yu geliştirmek için 3DEXPERIENCE PLM platformunu ve havacılık endüstrisi deneyimlerini kullanan TUSAŞ, bu teknoloji için Dassault Systemes firmasıyla anlaşma yapmıştı. Dijital ikiz teknolojileri yardımıyla MMU'nun tüm tasarım ve testlerini gerçekleştirecek olan TUSAŞ, bu sayede ürün geliştirme sürecini hızlandıracak ve dijital teknolojilerle üretim ve test işlemlerini devam ettirecek. MMU'nun 18 Mart 2023'te hangardan çıkması için çalışmalarını hızla sürdüren TUSAŞ, dijital ikiz teknolojisi için kullandığı PLM (Product Lifecycle Management) sistemi tecrübesini savunma ve havacılık camiasındaki seçkin davetlilerle bir araya geldiği etkinlikte paylaştı. Etkinlikte, TUSAŞ tecrübeleriyle birlikte Dassault Systemes firmasının bilgi paylaşımları ve sektördeki başka firmaların PLM uygulama tecrübeleri de aktarıldı.

2 yıl önce

Irak savaşının mimarlarından ABD'nin eski Kara Kuvvetleri Komutanı Odierno kanserden öldü

Irak'ta 3 kez görev yapan Odierno, evlerin kapılarını kıran, Iraklıları evlerinden alarak sokaklarda sürükleyen, sert yöntemlere başvuran ve tutukluları Ebu Gureyb Cezaevi'ne atan 4. Piyade Tümeni'ne de komuta etti. Ebu Gureyb Cezaevi, ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgalinin ardından ABD askerlerinin tutuklulara yaptığı işkenceler ve tecavüz olaylarıyla gündeme gelmişti. Odierno, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin yakalandığında "Direnemeyeceği bir çukurun dibindeydi. Sıçan gibi yakalandı." sözlerini kullanmıştı.

2 yıl önce

Röportajda iç savaş tehdidi: 2023'te Erdoğan kazansa da savaşıp onu indireceğiz

İstanbul'da 'Kendine Muhabir' adlı YouTube kanalı tarafından çekilen videoya, iç savaş tehdidi yansıdı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2023'te seçilmesi halinde sonuçları tanımayacağını söyleyen şahıs 'Kazansa bile onu oradan indireceğiz. Savaşacağız, çok basit iç savaş çıkacak. Onu orada istemiyoruz' diye konuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: 8 bin 585 Yabancı Terörist Savaşçı Türkiye’den sınır dışı edildi! En fazla AB uyruklulular sınır dışı edildi

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; Türkiye’nin sınır içinde ve sınır ötesinde güvenliğine yönelik yürüttüğü çalışmalar neticesinde, 102 farklı uyruktan toplamda 8.585 yabancı terörist savaşçı sınır dışı edildi. İçişleri Bakanlığınca PKK/PYD ve DEAŞ gibi terör örgütlerine katılmak üzere ülkelerinden gelen yabancı terörist savaşçıların sınır dışı edilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor.2011 yılında başlayan Suriye iç savaşından günümüze kadar 102 farklı uyruktan toplamda 8.585 yabancı terörist savaşçı sınır dışı edildi. En fazla AB uyruklulular sınır dışı edildi Sınır dışı edilen yabancı terörist savaşçıların uyruk dağılımına bakıldığında AB ülkelerine çok sayıda teröristin geri gönderildiği görüldü. Yürütülen çalışmalar kapsamında 2011 yılından bu yana ABD uyruklu 44, AB üyesi ülke uyruklu toplam 1.075 YTS sınır dışı edildi. Buna göre; 2019 yılında 12 Avrupa Birliği ülkesinden 126, 2020 yılında 8 Avrupa Birliği ülkesinden 95 YTS ülkesine geri gönderilirken bu yılın on aylık döneminde ise 8 Avrupa Birliği ülkesinden 61 yabancı terörist savaşçı sınır dışı edildi. Son üç yılda ülkesine geri gönderilen yabancı terörist savaşçılardan ilk sekiz uyruk (AB üyesi ülke) Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Finlandiya, İsveç, Romanya, İngiltere oldu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 29 30