16 Mayıs Perşembe 2024
1 yıl önce

MHP'li Semih Yalçın: Herhangi bir sıfatla Emre Yüksel isimli bir çalışanımız bulunmamaktadır

Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, bugün sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde yer alan "MHP genel başkan yardımcısının özel kalemi Emre Yüksel gözaltına alındı" başlıklı haberlerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Semin Yalçın, şunları kaydetti: "MHP Genel Merkezi'nde genel başkan yardımcılarının özel kalem kadrosu olmadığı gibi genel merkezde veya TBMM MHP Grubu'nda herhangi bir sıfatla Emre Yüksel isimli bir çalışanımız bulunmamaktadır. Geçmişte de böyle bir çalışanımız olmamıştır. Bu husus, devletin SGK kayıtlarından da açıkça anlaşılabilir. Haberler tamamıyla gerçek dışıdır."

1 yıl önce

38 mülki idare amiri birinci sınıf mülki idare amirliğine yükseltildi

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 38 mülki idare amiri birinci sınıf mülki idare amirliğine yükseltildi.

1 yıl önce

Selçuk Bayraktar'dan Kızılelma açıklaması: Devrim yapacak

Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın ev sahipliğinde gerçekleşen Beyoğlu Sohbetleri Türkiye Yüzyılı Buluşmaları'nda konuşan Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Türkiye'nin İHA teknolojilerine doğru zamanda çok erken başladığını söyledi. Baykar'ın son 20 yılda insansız hava araçlarındaki geçmişini anlatan Selçuk Bayraktar, Bayraktar TB2 SİHA'ların kendi sınıfında bütün dünyaya açık ara nam saldığını ve şu anda 28 ülkeyle dünyanın en fazla ülkeye ihraç edilen ve en fazla muharebede bulunmuş silahlı insansız hava aracı olduğunu kaydetti. Geçen yıl aralık ayında Bayraktar Kızılelma'nın ilk uçuşunu yaptığını hatırlatan Bayraktar, "Kızılelma, ülkemizin ilk insansız savaş uçağı olacak ve havacılıkta geleceğin muharebesinde devrim yapacak. Hava muharebesinde geleceği ifade eden ülkemizin ilk insansız savaş uçağı ve dünyada da sadece birkaç ülke tarafından geliştirilen bu uçak ilk uçuşunu geçen yıl yaptı." ifadelerini kullandı. Bayraktar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından kendilerine "Karabağ Nişanı" ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy tarafından "Devlet Liyakat Nişanı" verildiğini anımsatarak, şöyle konuştu: "Biz bunları ekibimiz adına ve Türk mühendisleri adına almış olduk. İnsansız hava araçlarında verdiğimiz mücadele bir anlamda ülkemizin havacılıkta akamete uğratılmış serüveninin yeniden doğuşuydu. Allah'a şükür şu anda bütün dünyada, dünyadaki en yakın rakibinden 5 kat daha fazla konuşuluyor Bayraktar TB2'ler. Bayraktar TB2'ler orta sınıf ancak en yaygın kullanıma sahip. Ülkemiz daha üst sınıf İHA'lar da üretiyor. Örneğin Anka, Bayraktar TB2'den daha üst sınıf, Aksungur da öyle. Akıncı bunlardan da üst sınıfta. Bayraktar TB2, en yaygın ve en kolay adapte edilebilen platform olduğundan diğer daha gelişmiş platformlardan çok daha fazla adından bahsettiriyor." Bayraktar, bu devirde yüksek teknoloji geliştiremeyen ulusların, toplumların neredeyse okuma yazma kabiliyeti bulunmayan toplumlar gibi olduğunu ifade ederek, "Bu toplumların bağımsız olmaları da çok zor. Bunu çevremizde de görüyoruz. Medeniyetimizin bilim ve teknikle olan bağını tekrar tesis etmeliyiz. Toplumsal bir dip dalga oluşturmak maksadıyla Türkiye Teknoloji Takımı Vakfını kurduk ve merkezinde teknoloji yarışmalarının olduğu bir organizasyon olan TEKNOFEST'i kurguladık." dedi. "FERGANİ, 5-10 YIL SONRA ÜLKEMİZİN UZAY SERÜVENİNE CİDDİ DESTEK VERECEK" Selçuk Bayraktar, Baykar olarak 15 yılda kendi sınıfında dünyanın en iyisi denilebilecek uçakları yaptıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Bayraktar bir anlamda dünya tarihine damgasını vurdu. Karabağ'da SİHA'larla kazanılan ilk savaşı Türk orduları kazandı. 28 ülkeye ihraç edildi. Tek kuruş AR-GE desteği, kredi almadan 20 yıllık serüvende ki dünyada da bu tarz bir savunma sanayi şirketi bulmanız çok zordur. Bırakın onu, teknoloji şirketi bulmanız dahi zor. Başlangıçtan bugüne gelirimizin yüzde 75'inin ihracattan olmasını sağlayan bir platform. Son yıllarda özellikle SİHA olduğu dönemden itibaren, 2015'ten itibaren bu oran adım adım arttı. Geçtiğimiz yıl yüzde 99,3'tü gelirlerimizdeki ihracatın payı ve tek başına tüm savunma sanayindeki ihracatın dörtte birini yapmış olduk." Bayraktar, annesi Canan Bayraktar öncülüğünde toplum sağlığı alanında çalışmalar yapması hedeflenen Canan Bayraktar Toplum Sağlığı Vakfını (Cansağlığı Vakfı) kurduklarını belirterek, vakfın, psikoloji, psikiyatri, davranış bilimleri, genetik, immünoloji, onkoloji ve nadir hastalıklarla ilgili yaklaşık 7 aydır çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Bayraktar, şöyle devam etti: "Kızılelma'dan sonra ne var diye bize hep soruluyor. Uzayla alakalı çalışmalarını yürütecek girişimimizi de kurduk. Türkiye'nin en iyi roketçisi Arif hocamızla birlikte. Yörünge transfer araçları ve alçak yörünge takım uyduları son dönemde gündeme geliyor. Hem haberleşme hem de küresel konumlama sistemleri üzerine çalışmalar yürütüyor ve bir taraftan da yörünge transfer aracı denilen bir anlamda otobüse benzetilen araçlarla fırlatma yapıldıktan sonra yörüngeye gitmesi gerekiyor. O araçlar henüz dünyada yok, bunlara da minibüs diyebiliriz. Uzaya çıktıktan sonra yörüngeye transfer araçlarını. Bu alanda da yine tümüyle kendi kaynaklarımızla, kimseden bir kuruş destek almadan, Baykar'ın ihracattan elde ettiği gelirler vasıtasıyla uzay girişimimizi kurduk ve 35 kişilik ekibimiz adım adım büyüyor. Elbette 5-10 yıl sonra ülkemizin uzay serüvenine ciddi destek verecek çalışmalarda bulunacağına inanıyoruz. İnsanlığa bu alanda da katkı sunacağını değerlendiriyoruz, Fergani adlı uzay girişimimiz." "TÜRKİYE'NİN 20 SENE ÖNCE BÖYLE BİR İVMESİ YOKTU" Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, yaptığı sunumun ardından moderatörlüğünü Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız'ın yaptığı söyleşide katılımcıların sorularını yanıtladı. Bayraktar, bir basın mensubunun Türkiye'nin son yıllardaki savunma sanayii alanındaki gelişmeleri ve bu alandaki konumuna ilişkin sorusu üzerine geçmişte Türkiye'nin savunma sanayii alanında dışarıya bağımlı bir konumda olduğunu belirtti. Savunma sanayi sektörünün yeniden bağımsızlaşma hareketinin olduğunu aktaran Bayraktar, şunları söyledi: "20 sene öncesinde yüzde 85'lere varan distribütörlerin, acentelerin oluşturduğu ve devletin kurduğu kurumlar vardı. Özel sektör çok azdı. Biz insansız hava aracı yapıyoruz, çalışıyoruz dediğimizde, böyle bir şeyin Türkiye'den çıkabileceğine olan inanç sıfırdı yani öğrenilmiş çaresizlik vardı. Dünyanın jandarmalığına soyunacak değiliz ama kendimizi onurlu ve şerefli bir şekilde yer yüzünde var olabilmek için kapasiteye sahip olmamız gerekiyor. Bu da ancak kendi teknolojini geliştirdiğinde mümkün oluyor diğer türlü bugün veririm ama yarın keserim diyor. Türkiye'nin 20 sene önce böyle bir ivmesi yoktu. Savunma sanayinde her alanda başarılı mı bunu söyleyemem ama Türkiye'nin iyi bir ivmesi var. Bütün dünya bunu görüyor böyle devam ederse çok iyi bir yere gelir. Teknoloji geliştiremeyen, bilimle bağını koparmış medeniyetlerin ve ülkelerin başına neler geldiğini görmek çok zor değil. Şunu söyleyebilirim ki savunma sanayii iyi bir ivme yakaladı buradaki başarı sivil alana taşınacak olursa ülkemiz ve medeniyetimiz iddialı bir noktaya gelebilir. İyi bir yere gidiyoruz, iyi bir ivmemiz var. Türkiye'den yüksek teknolojik savunma sanayi ürünü çıkabiliyor artık bunu bütün dünya biliyor." Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayinin bütün dünya ile rekabet ettiğini belirterek, "İçerde de rekabet var. Savunma sanayi büyük oranda devletin kendi kurumlarıdır. Son 20 sene içinde özel kurumlar 2 bin 700'e kadar çıktı. Özellikle girişim ekosistemine teknolojistler tarafından kurulmuş savunma sanayi kurumları çok daha az imkanlara sahip olmalarına rağmen çok daha iddialı olabiliyor." dedi.

1 yıl önce

Le Monde: Erdoğan anketlerde yükseliyor, muhalefette kargaşa var

Türkiye, 14 Mayıs'ta sandıkların kurulmasına az bir süre kala seçim atmosferine girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen tarihte cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri yapılacak. Cumhur İttifakı'nın adayı, ittifakın bileşenleri tarafından Erdoğan olarak ilan edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi de adaylığını duyurdu. "Seçime dört ay kaldı ama muhalefetin adayı yok" Ancak altılı masayı oluşturan partiler, zaman daralırken ortak adaylarını henüz belirleyemedi. Bu konuda şubat ayı işaret ediliyor. Fransa merkezli Le Monde gazetesi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, anketlerde yükseliyor, muhalefet ise kargaşa içinde" başlıklı analizinde söz konusu masanın içinde bulunduğu duruma dikkati çekti: 14 Mayıs'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimine dört ay kaldı. Altı partili koalisyon, hâlâ adayını bulmuş değil. Erdoğan'ın verdiği müjdeleri sıraladılar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, erişilebilir 500 bin sosyal konut inşa etme sözü verdiği, kamu hizmetinde sözleşmeli olarak istihdam edilen yaklaşık yarım milyon kişinin kadroya alındığı kaydedildi. Diğer taraftan asgari ücrete aralık ayı sonunda yüzde 50 zam yapılarak bir yılda üçüncü zammın hayata geçirildiğine vurgu yapıldı. "Rakiplerinden 7 puan aldı" Emeklilikte yaşa takılan 2 milyondan fazla kişinin de emekli olma hakkı kazandığı belirtilerek, Erdoğan'ın oylarının arttığı, muhalefette ise belirsizlik olduğu ifade edildi: Devlet Başkanı (Erdoğan), rakiplerinden 7 puan aldı. Erdoğan karşıtı koalisyon olan altılı masa, on aylık tartışmalardan sonra henüz umut verici bir dinamik bulamadı.

1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu HDP'ye diyet borcunu bitiremedi! Halk TV’de Selahattin Demirtaş'a selam gönderip destek verdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Halk TV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Burada adaylığıyla ilgili net bir açıklama yapamayan Kılıçdaroğlu yine HDP'ye diyet borcunu ödemeyi ihmal etmedi.  CHP'NİN HDP SEVDASI YİNE EKRANLARDA Kılıçdaroğlu, canlı yayında tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş'a selam göndererek şu ifadeleri kullandı: "Demirtaş’a selamlarımı gönderiyorum.” “Kendisinin haksız bir şekilde içeride tutulduğunu biliyorum.”

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Batı’da maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir”

Soylu, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Antalya, Erzincan, Isparta ve Ordu'da Kökünü Kurutma Operasyonları gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Türkiye'nin yıllardır büyük mücadeleler verdiğini ve bu mücadelelerin çoğunun ana kaynağının da yurt içi olmadığını belirten Soylu, yıllardır terörle mücadele eden Türkiye'nin tecrübeler, acılar, sıkıntılar biriktirdiğini kaydetti. Terörün bitmesi konusunda vatandaşın desteğinin nasıl alınabileceği iradesini ortaya koyduklarını vurgulayan Soylu, "Terörle mücadelede hem sınırların içerisinde hem de dışında TSK'dan MİT'e, emniyetten, jandarmaya kadar, savunma sanayi aktörlerinden, ülkenin geri kalmış bölgelerin kalkınmasına kadar topyekün mücadele verdik. Sonucunu aldığımız bu mücadelenin aynısını mali suçlar noktasında da gerçekleştirdik." dedi. Devletin bütün kurumları ile oluşturulan sinerji ile Türkiye'nin en büyük kara para, uyuşturucu ve suç gelirleri operasyonlarını gerçekleştirdiklerini anlatan Soylu, "Bu operasyonları son 5 yılda bütün kurumların bir araya gelmesi, devlet aklı ve tecrübelerini ortaya koyarak gerçekleştirip sonuç alıyoruz. Tarihin en büyük suç gelirleri operasyonlarını yapmaya devam ediyoruz. Devletimizin vergi kayıp ve kaçakları azalıyor, vergi gelirleri artıyor. Haram para nesillerimizi zarara sokar." diye konuştu. Uyuşturucu ile mücadelede bir taraftan arz ile mücadele edilirken, tedavi ve rehabilitasyon ile mücadele ettiklerini, önleme faaliyetleri gerçekleştirdiklerini dile getiren Soylu, "Bugün 36 binden 122 bine uyuşturucudan dolayı tutuklamalar çıkmışsa burada bütün kurumların birliktelik anlayışı söz konusudur. Eskiden şöyle haksız bir yargı vardı. İşte polis yakalıyor, yargı bırakıyor. Bu aslında suç ve suçluların devletin kurumlarını birbirine düşürmek için oluşturduğu en büyük tezgahlardan bir tanesiydi. Yapılması gereken 5-6 ay izleyeceksin, delilleri kuvvetlendireceksin. Tabii ki anlık yakalamalar olabilir." ifadelerini kullandı. "İlk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 15 bin 500'e düştü" Terörün ucunu yakaladıkları zamanı sezdiklerini, mali suçlarla ilgili de kayıt dışılığı bitirme noktasında ipin ucunu yakaladıklarını belirten Soylu, "Uyuşturucu mücadelesinde de karşımızdakini mağlup etmenin, milletimizi bu illetten kurtarmanın ucunu yakalamış durumdayız. 2018 yılında Türkiye'de uyuşturucu ile ilgili ihbarların sayısı 262 bindi. Bu, 2022 yılında yüzde 44 düşüşle 146 bin sayısına gerilemiş durumda. Demek ki sokaklarda bu mücadele güçlü bir şekilde yapılıyor ki ihbar sayısı gün geçtikçe azalır bir noktaya geldi. 2018 yılında Türkiye'de 86 bin operasyon yapılırken 2022 yılında 245 bin uyuşturucu operasyonu yapıldı. 3 kat arttı. Buna rağmen ilk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 19 binden 15 bin 500'e düştü. İpin ucunu yakaladığımız dediğimiz de budur. Yakalamalar da ise 130 binden 300 bini aştı." dedi. Amerika ve Avrupa'nın uyuşturucuya karşısı adeta pes ettiğine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada küresel bir uyuşturucu baskısı vardır. İnsanlar bireyselleştirilmekte, aileden kopulmaktadırlar. Aile kavramı bertaraf edilmek istenmektedir. Ülkelerin kendine ait gelenek ve görenekleri uyuşturucu adı altında baskılanmaktadır. Tek tip bağımlılık, küresel bir kimlik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bize dayatılan küreselleşme mantığının da özü burasıdır. Bunun en önemli aracı uyuşturucudur. Amerika Afganistan'ı işgal ettiğinde afyon ekili tarla 17 bin hektardı. Bir devletin kalabileceği en kötü fotoğrafla, insanların uçaktan döke saça kaçtığı görüntüyle ayrıldığında ise Afganistan'daki afyon ekili tarla 300 bin hektardı. Bu bilinçli bir tercihtir. Bu özellikle etrafımızdaki coğrafyayı, Avrupa'yı uyuşturucu ile karşı karşıya bırakmak ve onun baskısı altında kendisine esir etmek konusundaki iradenin tecellisidir. Bütün bunları gerçekleştirirken de acımasız davranmaktadırlar." Soylu, 2022 Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre Avrupa'nın esrar ve sentetik uyuşturucular için üretim merkezi olduğunun altını çizerek, "Küresel sorunlar yeni tehdit aksları üretiyor. Artık küresel sorunlar bizimle ilgisiz, uzak coğrafyalardan bile bize rahat bir şekilde ulaşabilmektedir. Biz kendi uyuşturucu meselemizi Afganistan ve Avrupa arasını takip ediyoruz. Bir tarafımız afyon diğer tarafımız uyuşturucu hap üretmektedir. Gerek güç, gerek terör gerekse uyuşturucu hattı sürekli birbirini tetiklemektedir." "Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir" Afrika'dan kaçak göçmen gelebiliyorsa terör, şiddet ve uyuşturucunun da gelmeye çalışacağını dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti: "Belçika'nın bir limanında Latin Amerika üretimi 70 ton kokain yakalanabiliyorsa, Avrupa ve ABD uyuşturucuya teslim olmuşsa küresel sorunlara ve uyuşturucuya 460 derece bakmak zorundayız demektir. Birileri kafasını deve kuşu gibi kuma gömüp uyuşturucu ve terör meselesini iç siyaset ekseninden görebilir. Organize suç çetelerinin ve FETÖ'nün hezeyanlarını, suflelerini kendilerine rehber edinebilir. Her konuyu istismar ettiği gibi uyuşturucu meselesini de seçim malzemesi olarak görebilir ama biz öyle bakamayız. Bizim sorumluluğumuz var. 15 Temmuz 2016'dan sonra uyuşturucu arzı ile ciddi mücadele verdik. Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre 2020 yılında tüm Avrupa ülkeleri 5,1 ton eroin yakalamışken Türkiye tek başına 13,4 eroin yakaladı. Bir yıl sonra da 21 tona çıkardı. AB ülkeleri 4,7 milyon tablet ekstacy yakalamışken Türkiye tek başına 11,1 milyon yakaladı. Tüm Avrupa ülkeleri 2,8 milyon kenevir bitkisi yakalamışken Türkiye tek başına 115 milyon kök kenevir bitkisini bir yılda yakaladı. Türkiye'de bir kez uyuşturucu kullananın toplam nüfusa oranı yüzde 3,1. Avrupa'da bu rakam yüzde 29. Onlar niye yakalamıyorlar? Eğer talebi dik tutarsanız, arzı bir şekilde taleple buluşturmak ve meseleyi seyretmek zorunda kalırsınız. Avrupa ve Amerika'nın yaptığı en büyük tehlike talebi sürekli olarak arttırmaktır. Bu bizim için de tehlikedir. Kullanımına izin verdikleri için Amerika'da milyonda 324 kişi uyuşturucudan ölüyor. Bu rakam Norveç'te 89, Almanya'da 29. Biz de ise milyonda 4,7. Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir." Maddeye bağlı Türkiye'de 2012 yılında 941 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini veren Soylu, "Metamfetamine rağmen 2021'de 270'e 2022'de de 250'nin altına gelmiş durumdayız. Metamfetamini baskıladığımız, rotasını değiştirdiğimiz andan itibaren uyuşturucuya bağlı ölümlerin Türkiye'de 100'ün altına düşebileceğini hepimiz göreceğiz. Geçen yıl 16,2 ton metamfetamin yakaladık. Çünkü en önemli tehditlerimizden birisi olarak bunu ortaya koymuştuk. Yine birinci tehdidimiz metamfetamindir, ikincisi sentetik ecza, üçüncüsü de eroindir. Eroinin rotası değişmesine rağmen. Yakalamalarımız düştü çünkü eroin rotası Akdeniz üzerine kaydı. Doğu'daki yakalamalarımız arttı. Sınırdan girer girmez çok ciddi baraj kurup Türkiye'ye yayılmasını engelleyen hattı kestiğimiz için uyuşturucu tacirleri, suç örgütleri baronu rotayı değiştirmek durumda kaldılar. Bu baskıyı aynen devam ettirmek zorundayız. Metamfetaminde de bu baskıyı sağladığımız andan itibaren onun da rotası kayacaktır." değerlendirmesinde bulundu. Maddeye bağlı ölümlerin 2022 yılında milyonda 4,5 kişi olduğunu anlatan Soylu, "Bunu sadece 'Bacak kırın.' diyerek yapmadık. Biz orada kararlılığımızı gösterdik. Samimiydik, haklıydık. Bugün de aynı noktadayız. Yine aynısını söylüyoruz. Kararlığımızın ifadesidir. Bunu söylediğimizde ölüm sayısı 941'di ve sürekli bir tırmanış içerisindeydi. Hepimiz insanız. Sokağa çıkınca anne kolunu tutup, gözünü gösteriyor ve 'Bunu benim oğlum yaptı.' diyor. Biz böyle bir millet değiliz ve olmamalıyız. Anne ve babaların da evlerinde uyuşturucuya karşı mücadele etmesini isteyen Soylu, "Uyuşturucuya başlayanların yüzde 75'i arkadaş ısrarı ile başlıyor. Narkolog araştırmaların sonucu bunu gösteriyor. Anne ve babaların evlerinde, çocukları takipte, çantasında... Bizim öyleydi. Annemiz okuldan geldiğimizde 'Acaba ne var?' diye çantamıza bakardı. Bundan koptuğumuz anda bambaşka risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Uyuşturucuya başlayanların yüzde 55'i özenme ve merak da diyor. Bu araştırmalar bize yol haritası koyuyor." dedi. Ortaya koydukları süreci operasyon sayılarını 3 kat arttırarak, tutuklu sayısını 37 binden 122 bine çıkartarak gerçekleştirdiklerini aktaran Soylu, şöyle konuştu: "Belki avukatları çok üzülecek ama PKK'nın tam 289 milyar liralık uyuşturucunu gelirini keserek bunu sağladık. 2016'dan bugüne kadar İHA ve SİHA desteği ile 284 büyük çaplı narkoterör operasyonları yaptık. 124 bin 374 metruk bina tespit edildi. Bu binanın 90 bin 478'ini yıktık. En büyük problemimiz uyuşturucunun kullanıldığı yer. Metruk binaların 14 bin 507'sini rehabilite ettik. Geri kalan 14 bini de yıkacağız. Gittiğim yerlerde gözüm metruk binalarda. Metruk binalarda uyuşturucunun yüzde 30'u kullanılıyordu, son araştırmalarda ise yüzde 21. Devletin bütün kurumlarıyla yaptığımız mücadeleden sonuç alıyoruz. Bataklık operasyonları yaptık. İlk kez suç gelirleriyle ilgili operasyon yapıyoruz. Şirketlere, mal varlıklarına el koyduk, hareketsiz hale getirdik. Yaklaşık 2 yıla yakın da içeri tıktık. Uluslararası ülkelerden gerekli unsurlar gelmeyince de yargılaması devam etmek üzere bırakıldılar. Bu onların suçsuz olduğu anlamına gelmiyor ki. Bu suç geliri operasyonu. Uluslararası gerçekleştirdiğimiz operasyon çok başarılıydı, iyi sonuçlar aldık ve büyük moral verdi. Tedarik zincirini hedeflediğimiz 40 Kökünü Kurutma Operasyonu yaptık. Uyuşturucu ticareti yapan 1138 organize suç örgütü çökerttik. Son 7 yılda 57 önemli uluslararası operasyon gerçekleştirdik. Yapay zeka ASENA programıyla 6 bin 600 operasyonla yakalama gerçekleştirdik." Uyuşturucu meselesinde önlerindeki en ciddi tehdidin metamfetamin olduğunu dikkati çeken Soylu, "Küresel ölçekte kullanımı artıyor. Türkiye'de 2015 yılında itibaren görülmeye başlanmıştır. Bu işin üzerine düştük. Türkiye'de ilk kez bir madde hakkında genelge yayınlandı ve tüm birimlere gönderildi. Bu genelgeden sonra da metamfetamin konusunda çok ciddi bir yakalama ve saha baskısı ortaya konuldu. Saha baskısını arttırmakta kararlıyız." dedi. "Uyuşturucunun önemli kullanım yeri de ev ve metruk binalardan sonra arabalar" Önlerindeki dönemde ağırlık verecekleri konunun arabalarda uyuşturucu kullanımı konusu olduğunu açıklayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Evlerdeki uyuşturucu kullanımı baskısını anneler üzerinden kuruyoruz. 1,4 milyon anneye 'en iyi narkotik polisi anne' eğitimi verdik. Milli Eğitim Bakanlığımızla da 3 ay içerisinde 25 milyon insana ulaşacağız. Üçüncü önemli kullanım yeri de ev ve metruk binalardan sonra arabalar. Uyuşturucunun arabada kullanım saati olarak değerlendirdiğimiz saatlerde araba operasyonlarını devam ettireceğiz. Parklar da önemli. Işıklandırılması ve bekçilerin devriye atması en temel meselelerimizden bir tanesi. Uyuşturucu en fazla yüzde 47,5 ile evde, yüzde 21,2 ile metruk binalarda, yüzde 12,8 ile arkadaşının evlerinde, yüzde 10,8 ile de arabalarda kullanılıyor. Bunların hepsine baskı yapıyoruz. Okul önlerindeki baskımız, annelere yönelik eğitimlerin olumlu etkilerini görmeye başladık. Sağda solda park etmiş, gözden ırak yerlerdeki araçlara yönelik nezaket ve hukuk kuralları çerçevesinde teyakkuzda olmamız lazım." Bazı anne ve babaların "Ne olursunuz oğlumu cezaevine koyun." dediğini anlatan Soylu, "Kurtuluşu orada buluyor. Onun için bir, resen tedavinin uyuşturucu ile mücadelede en önemli adımlarımızdan birisi olacak. İkincisi de Adalet Bakanlığınca cezaevlerinde rehabilitasyon merkezleri oluşturuluyor. Bu aranılan ve istenilendir. Cezaevi rehabilitasyonların uyuşturucunun hem içeride hem de dışarıda tükenmesi konusundaki en önemli meselelerinden birisi olacağını düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı da rehabilitasyon merkezleri sayısını çok ciddi şekilde arttıracak. Bu çalışmaların önemli sonucu olacak." dedi. Uyuşturucu ile mücadeleyi yaparken üzüldükleri yerler olduğunu, haksızlıkla, iftiralarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Soylu, "Türkiye'de uyuşturucunun cari açığı kapatmada enstrüman olarak kullanıldığı değerlendirilmesi bizatihi her birimize yöneltilen bir suçlamadır. Çok net. Bunu tek başıma yapamayacağıma göre, Buradaki arkadaşlarım da tek başına yapamayacağına göre, bunu sınırından, girişinden satışına kadar, dağıtımına kadar her bir aşamasında bizim dahlimiz olduğu, bunu da devletin gelirlerine yansıttığımız konusunda, akla hayale, ipe sapa gelmez, sapkınlık derecesinde iftira ile karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek istiyorum. Bu olur mu? Olmaması lazım. Bunların hiçbirisi bizi yıldırmaz. Hiçbirisi sabah atacağımız adımı dirençsiz hale getirmek. Tam tersi. Gittiğimiz istikametin doğru istikamet olduğu, doğru bir yol tutturduğumuzu, anlayış ortaya koyduğumuzun temel göstergesidir." ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığında 6,5, bakanlıkta ise 7,5 yılını doldurduğuna işaret eden Soylu, şunları kaydetti: "Ben şunu gördüm; mali suçlarla uyuşturucu ile ilgili meseleye girmeden, organize suçlarla ilgili büyük adımlar atmadan, Türkiye'nin en az saldırılan bakanlarından bir tanesiydim. Benim tecrübem bu. Ne zaman bu alanda küreği aldık, derinlere girmeye başladık o zaman her türlü saldırıyla karşı karşıya kaldık. Ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar. Bir tek çocuğu terörden kurtarabiliyor muyuz, doktor olmasını sağlayabiliyor muyuz, uyuşturucu bulaşmasını engelleyebiliyor muyuz, trafik kazası mağduru olmasını engelleyebiliyor muyuz? Ben bir kişiyim ama bizim yaptığımız iş milyonlarca kişinin hayatına değiyor. Bu hepimize yeter. Bu dünyada işimizi iyi yaparsak takdir görür, dua alır, hem de öteki dünyaya Allah'ın rızasını kazanmış bir şeklide gideriz. Kim ne derse desin. Bu devlet 2 bin yıllık devlet ve kuralları vardır. Tek bir kişiden ve kişilerden müteşekkil değildir. Kendi kuralları, kendi ilkeleri, mücadele gücü, azmi, kararı olan, milletine hizmetkar olan bir devlettir. Kim hangi iftirayı atarsa atsın sonuç olamaz. Türkiye güvenlik alanında tarihinin en iyi mücadele aksına, sonuçlarına bu dönemde devletin bütün kurumlarıyla sahiptir. 15 Temmuz'da aldığımız darbeye rağmen." Soylu, kaymakamlık ve valiliklerin kapılarının "Evladımı uyuşturucudan kurtar." diyen madde bağımlısı çocuğu olan bütün anne ve babalara sonuna kadar açık olması gerektiğini vurgulayarak "Onların dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir." ifadesini kullandı. Cumhuriyet'in 100. yılında sonraki nesillere güçlü Türkiye bırakmakla yükümlü olduklarına dikkati çeken Soylu, Türkiye'den bütün uyuşturucu satıcılarının, uluslararası spekülatörlerin korkması gerektiğini sözlerine ekledi. İçişleri Bakanlığı koordinesinde düzenlenen toplantı, 2 Şubat'ta sona erecek.

1 yıl önce

Gazeteci Kadri Gürsel bile 6'lı Masa'ya isyan etti: Ülkenin bu şekilde yönetilmesi mümkün değil!

6'lı Masa'da cumhurbaşkanı adayı belirsizliğini koruyor. Ortaklar arasındaki "yetki krizi" ise büyüyor. Daha önce, "masadaki liderlerin Cumhurbaşkanı gibi imza yetkisi olacak" sözüyle eleştirilen Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında  masanın adayının seçilip ortak irade dışına çıkması halinde siyasi kriz doğacağını söylemişti. Halk TV'de İsmail Saymaz ve Kadri Gürsel'in sunduğu Konuşmasak Olmaz programında 6'lı Masa'daki yetki krizine tepki vardı. "ÜLKENİN BU ŞEKİLDE YÖNETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL" Gazeteci Kadri Gürsel 6'lı masaın yetki kaosuna isyan ederek şu ifadeleri kullandı; Millet İttifakı, ülke yönetiminde söz hakkını yansıtacak bir güç denklemi oluşturabilirse kararlar alınırken diğer partilerle eşit duruma indirgenmezse, indirgenmemelidir, adil değildir bir kere. Yüzde 10-15 oy almış bir İYİ Parti'nin yüzde 20-25 arası oy alacak olan CHP'nin yüzde 1-2 oy alacak partilerle eşit oy hakkına sahip olması haksızlıktır. Aynı şekilde ülkenin bu şekilde yönetilmesi mümkün olmayacaktır. Burada pek çok faktör araya girer; liderlerin karakterleri, ihtiraslari şunlar bunlar... 

1 yıl önce

İslam karşıtı Rasmus Paludan'ın çocuklarla cinsel içerikli konuşmaları ortaya çıktı

İslam düşmanı aşırı sağcı Rasmus Paludan, yeni bir skandala daha imza attı. İsveç ve Danimarka'da polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakan Sıkı Yön Partisi'nin Danimarkalı lideri Paludan'ın, çocuklarla cinsel içerikli sohbetleri ortaya çıktı. Çocuklarla cinsel içerikli sohbet etti TRT World'ün haberine göre, Paludan, 18 yaşından küçük olduğunu bilmesine rağmen sosyal medya platformu Discord üzerinden çocuklarla cinsel içerikli sohbet etti. Yayınlanan ses kayıtlarına göre, Paludan, bu sohbetlerde bir öğretmenin sınıfın önünde bir çocuğa cinsel tacizde bulunması gibi senaryolar içeren rahatsız edici ve cinsel temalı konuşmalar yapıyor. Paludan'ın yeni skandalı Grup sohbetlerinden birinde konuşanların, Paludan'a yaşlarının 13 ile 17 arasında olduğunu söylediği, kendisine yaşı sorulduğunda ise 39 cevabını verdiği de duyuluyor. İsveç'te reşit olma yaşı 15 iken Paludan, Discord platformunda 13 ve 14 yaşlarındaki çocuklarla cinsel içerikli konuşmalarını sürdürdü. "Mutfakta çıplak dolaşıyorum" Paludan, 11 Ağustos 2021'de kaydedilen bir sohbette, katılımcılardan birinin bir marketin arkasında cinsel ilişkiye girdiğini iddia etti. İddia üzerine Kullanıcı 1 isimli çocuk, "Markette çalışmıyorum ve 14 yaşındayım." yanıtını verdi. Bir başka grup sohbetinde Paludan, çocuklara mutfakta çıplak dolaştığını söyledi. Paludan bir defasında da İslam dinini "öğretme" veya "açıklama" amacıyla sohbet ettiğini savunduğu erkek çocuklarına, "İslam'ı neden sevmediğini" anlattı. Şubat 2022'de YouTube hesabı kapatıldıktan sonra Discord kullanmaya başlayan Paludan hakkında, cinsel içerikli sohbetleri yüzünden herhangi bir hukuki işlem yapılmazken, geçmişte ırkçılık, karalama ve trafik cezaları dahil 14 ceza aldı. İsveç ve Danimarka'da Kur'an-ı Kerim yaktı İsveç'in başkenti Stockholm'de, 21 Ocak'ta, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakan Rasmus Paludan'ın yanına kimsenin yaklaşmasına izin verilmemişti. İsveç hükümetinin Kur'an-ı Kerim yakılması için Paludan'a izin vermesine, Türkiye başta olmak üzere çok sayıda Müslüman ülke tepki göstermişti. Paludan, 27 Ocak'ta da Danimarka'da cami karşısında ve Türkiye'nin Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakmıştı. Hollanda'da da ırkçı Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) hareketi lideri Edwin Wagensveld, Lahey kentinde Kur'an-ı Kerim yırtmıştı. Türkiye ve birçok ülkede, İsveç, Hollanda ve Danimarka'da Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırılar protesto ediliyor.

1 2 ... 60 61 62 63 64 65 66 ... 93 94