29 Nisan Pazartesi 2024
3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias ile basın toplantısı düzenlidi: 'Provokatif söylemlerden uzak durulmalıdır'

Ankara-Atina hattında gerçekleşen istikşafi görüşmelerin sonuncusu bugün Ankara'da yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias kritik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun ılımlı mesajlarının ardından Dendias, Türkiye'ye yönelik ağır ithamlarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, 'Dostum Niko' diye hitap ettiği Dendias'ın bu tavrına ise gereken karşılığı verdi.  Bakan Çavuşoğlu'nun basın toplantısındaki açıklamaları şöyle: Bugün gerçekleştirme konusunda gösterdiği anlayış için Niko'ya çok teşekkür ediyorum. Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının canlandırılmasın olumlu buluyoruz. Atina'da da hem 62. istişareyi hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıları son derece samimi bir atmosferde gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyuyorum. Sorunların iki komşu ve müttefik arasında diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. 3. taraflar üzerinden çözüm aramak doğru bir yaklaşım değildir. KRİTİK DOĞU AKDENİZ MESAJI Evet, Ege'de görüş ayrılıklarımız var. Doğu Akdeniz bağlamındaysa biz Türkiye olarak hakça paylaşımdan yana olduk. Ay sonunda Cenevre'de Kıbrıs konulu gayriresmi 5 + BM toplantısı gerçekleşecek. Bu Türkiye olarak bizim teklifimizdi. Bugün Niko'yla da ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştik. Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesi önemli. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz. Uçak seferlerinin başlamasını da önemli buluyoruz ama aynı zamanda sınır kapılarının da açılması ticaret bakımından önemlidir. TIR şoförlerimizin vize konusunda yaşadığı bazı sıkıntılar vardı. Bugün bu konudaki beklentilerimiz, taleplerimizi aktarma imkanımız oldu. TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE VURGUSU Terörle mücadele konusunu da samimi bir şekilde ele aldık. Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde daha etkin bir işbirliği görmek arzumuzdur. Yasadışı göç konusu hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı hem de AB'yi ilgilendiren bir sorun. 18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesi konusunda AB ile görüşüyoruz. Bu insani konunun rekabet değil, iyi bir işbirliği alanı olması gerektiğine inanıyoruz. İkili konuları değerlendirirken hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da azınlıklarımız var. Azınlıklarımızın yaşadıkları sorunları da gündemimize getirdik bugün. Biz Türkiye olarak, özellikle AK Parti iktidara geldiğinden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunları konusunda diyalog içinde pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirdik.  Aynı yapıcı yaklaşımı Batı Trakya Türkleri dahil oradaki soydaşlarımız için bizim de beklememiz gayet doğaldır. Her iki ülkedeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır. "DİYALOG KANALLARININ AÇIK TUTULMASI ÖNEMLİ" Yunanistan'daki kültürel mirasımızın korunmasına büyük önem veriyoruz ve Osmanlı eserlerinin restorasyonuna hazırız. Niko Dendias çok sayıda eserin restorasyonu konusunda adımlar atıldığını söyledi. Bizde de Rum Ortodoks eserleri var. Bu eserlerin restorasyonu konusunda işbirliği yapabiliriz. Biz koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz ve ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bugün önümüzdeki süreçte ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapabileceğimizi görüştük. Bizim karşılıklı ziyaretlerimizden sonra liderlerimizin de bir araya gelmesini arzu ediyoruz ve sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda son derece olumlu olduğunu söylüyoruz. İlişkilerimizi daha iyiye götürme bakımından ve aramızdaki anlaşmazlıkların çatışma yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi için başlattığımız bu ziyareti olumlu buluyoruz. Hem Dendias hem Niko diyorum çünkü uzun yıllardır şahsi dostum 2003'ten bu yana. Dostum Niko'yu ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. MİÇOTAKİS'TEN RAMAZAN AYI MESAJI Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın konuşması şöyle: Başkan Sayın Erdoğan'a ve eski dostum sana teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek de beni onurlandırma vesilesiyle teşekkür etmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın bütün Müslüman aleminin ramazan ayını kutladığı mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Miçotakis hükümeti din özgürlüğüne özel bir önem atfetmekte. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda son derece verimli olduğunu söyleyebilirim. Uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Türkiye de defaatle AB'ye üyeliğinin stratejik hedef olduğunu söyledi. İstikşafi görüşmelerin başlamasının, iki ülkenin bakanları arasında siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Bugün birçok ikili konuya değindik. Dostum Mevlüt'le mutabık kaldık ki iki ülke arasındaki işbirliğini çeşitli alanlarda geliştirebiliriz. Ümit ediyoruz ki geçmiş yıllarda var olan ekonomik işbirliğimizin daha da ileriye götürülmesi. "TÜRKİYE İLE POZİTİF GÜNDEM İSTİYORUZ" Biz Türkiye'yle pozitif bir gündem oluşturabileceğimize inanıyoruz ekonomik alanda. Aramızdaki ekonomik işbirliğini de geliştirerek Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut havayı iyi yönde geliştirebiliriz. Pandeminin sonunda iki ülke arasındaki halkların ilişkilerini de yeniden tesis edebiliriz. Kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durmamız gerekiyor. Son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı ve bu eylemler ikili ortam oluşturulmasının önünde engel teşkil etmekte. Ben dün Patrik'le görüşme fırsatı buldum ve bu görüşme sırasında Türkiye'deki Yunan azınlıklarının sorunlarını dinleme fırsatı buldum. Yunanistan'da Müslüman azınlık var. Lozan Anlaşması'na göre buradaki azınlık Müslüman. Ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum. Birçok bölgesel konuyu da ele aldık. Bunların başında Kıbrıs konusu var. Biz BM zirvesine bütün tarafların iyi niyetle gelmesini ümit ediyoruz. "TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ" Türkiye - AB ilişkilerin de ele aldık görüşmemizde. Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Komşu ülkeler olarak AB ailesinin bir parçası olmuş Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Türk halkının çoğunluğu ülkesinin AB'ye girmesini destekliyor. Bu yüzden AB Konseyi'nde de belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazırız. Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum. Bu ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de uluslararası hukuk ile. Türkiye BM Sözleşmesi'ni kabul etmiyor ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için AB müktesebatının bir parçasını teşkil etmekte. Muhtıra AB Konseyi tarafından kınandı. Göçmen ve mülteci konusuyla ilgili olarak ise bunun AB ile Türkiye arasında bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Mevlüt'le görüşmemizde gene bir anlaşma imzalanmasından bahsettik ancak hep yeni bir anlaşma imzalansa da bunun başarılı olabilmesi için gerekli eylemlerin yapılması ve irade gereklidir. Son dönemde mülteci konususun Türkiye tarafından kullanılmasını da gündeme getirdim. Biraz sonra yemekte de görüşeceğimiz gibi, her iki ülke de uluslararası hukuk temelinde ve BMGK çerçevesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğinin ve bağımsızlığının korunarak sorunların çözümünden yana. Miçotakis hükümetinin görüşü bu şekildedir ve ben bu görüşü Ankara'da ifade etme fırsatı buldum. Ümidimiz ilişkilerin daha da ileriye gitmesi yönünde. Bugün bir adım attık ve bunun halklarımızın menfaatine bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bugün bu mecradan sevgili dostum Mevlüt'ü Atina'ya davet ediyorum. DENDİAS'IN AÇIKLAMASININ ARDINDAN BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NDAN SERT ÇIKIŞ
 Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici bir söylemde bulunmadım ama ilk görüşmesinin daha pozitif bir atmosferde geçmesini umuyordum. Ama kabul edilemez ithamlarda bulundu. Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşmemiz konusunda mutabık kaldığımız halde ben bunun cevabını vermek durumunda kalırım. Biz Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama 'Biz Türküz' diyen azınlığı Türk olarak kabul etmemeniz insani değildir. Bunların Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bunlar Rum Müslümanlar mı? Bunu böyle kabul etmek zorundasınız. Anlaşmalar konusunda farklı düşünebiliriz, Libya'yla olan anlaşmalar. Fakat AB Komisyonu'nun bunu kınaması bir şey ifade etmez. AB'nin deniz yetki alanlarıyla ilgili bir rolü, yetkisi yoktur. Göç konusunu biz ne AB'ye ne Yunanistan'a karşı kullandık. Göç konusunda insani davrandık ve mutabakatı harfiyen uyguladık. Biz içeride bunları konuştuk ve dört yılda 80 bin insanı denize ittiğinizi konuştuk ama basının önünde konuşmadık. Ama buraya çıkıyorsunuz basının önünde mesaj vermek için böyle konuşuyorsunuz. Tüm bunlara rağmen Türkiye olarak 3. taraflar olmadan iki ülke arasında bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Ama basının önünde ülkemi ağır bir şekilde itham edersiniz bunun da cevabını vermek durumundayım.

3 yıl önce

İsveç’in Ankara Büyükelçisi Herrström, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı

İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist, "SDG" adını kullanan terör örgütü YPG/PKK'nın sözde genel komutanı 'Mazlum Kobani' kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile görüşme gerçekleştirdi. İsveçli Bakan, görüşmede teröristbaşına "İsveç olarak, sizlerle uzun süre iş birliği yapmaya ve yardım etmeye hazırız" dedi. Büyükelçiye nota Skandal toplantının ardından İsveç'in Ankara Büyükelçisi Herrström, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Büyükelçiye, teröristler ile toplantı yaparak "yardım" vaad eden İsveçli Bakan Hultqvist ve PKK'ya verilen destek konusunda duyulan rahatsızlıklar iletildi.

3 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı'ndan sert tepki: Boyun eğmeyeceğiz

İşte Dışişleri Bakanlığı'nın paylaşımı: Yalanlar sadece tarihi çarpıtmıyor, masum canları da alıyor. Ermeni terörünün şehit ettiği mesai arkadaşlarımızı unutmadık, asla unutmayacağız! Rahat uyusunlar, hiçbir yalana ve baskıya boyun eğmeyeceğiz.

2 yıl önce

İşte ASELSAN'ın geliştirdiği yerli ve milli kontrol sistemi

ASELSAN'ın VOLKAN-M Atış Kontrol Sistemi'nin testleri M60TM tankıyla gerçekleştirildi. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, ASELSAN tarafından geliştirilen VOLKAN-M Atış Kontrol Sistemi’nin hareketli tank atışlı testlerine başladığını duyurdu. Savunma Sanayii Başkanı Demir, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri envanterindeki M60TM tanklarımızın bir yandan modernizasyonunu bir yandan tüm bileşenlerinin millileştirilmesini sağlıyoruz. Böylece dışa bağımlılığı azaltırken, tanklarımızı yüksek performanslı güncel sistemlerle donatıyor ve ömür devri sürelerini uzatıyoruz. Bu kapsamda ASELSAN tarafından geliştirilen VOLKAN-M Atış Kontrol Sistemi’nin hareketli tank atışlı testlerine başladık. Hareketli tanktan duran hedeflere atışlar başarıyla gerçekleştirildi. Yıl sonuna kadar yeni tank atış kontrol sistemimizi kalifiye etmeyi hedefliyoruz" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'ndan Almanya'da açıklamalar

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile Berlin'de ortak basın toplantısı düzenledi. 'İkili ticaretimiz hızlı şekilde artıyor. Bu sene 40 milyar doların üzerine çıkabileceğini görebiliyoruz' diyen Çavuşoğlu aşılama çalışmaları ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Aşılama sürecine hız verildiğini belirten Çavuşoğlu 'Halkımızın yüzde 26'sından fazlası aşılandı' dedi. Çavuşoğlu, '1 milyon 200 bin Almanı ağırladık, bu sene de sürdürmeye çalışıyoruz halkımız güvenliği, turizm için önlemlerimizi aldık aşılama süreci, Almanya da biz de önemli mesafe kaydettik güvenli turizm programına ekler getirdik' ifadelerini kullandı. TELİF HAKKI TARTIŞMASI ABD'den gelen Kovid-19 aşıları ile ilgili telif hakları adımı ile ilgili konuşan Çavuşoğlu, 'Elbette şirketlerin telif haklarına saygı duymak gerekiyor. Ama ortak üretim konusunda ülkelerin daha iyi iş birliği yapması gerek' dedi. 'TURİZM SEKTÖRÜNÜN TAMAMI AŞILANACAK' Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti; 'Aşılama konusunda özellikle turizm bölgelerin ağırlık verdiğimiz gibi, tüm turizm çalışanları, otellerde restoranlarda çalışanlar, şoförler, havaalanlarında çalışanlar, tur rehberleri de dahil turistin görebileceği herkesi Mayıs sonuna kadar aşılayacağız ki tedbirlerimizi alalım.' Çavuşoğlu, '18 mart mutabakatı tüm yönleriyle vize serbesti dahil olmak üzere gözden geçirilmeli şartsız koşulsuz tam üyelik süreci devreye sokulmalı' dedi.  Açıklamasında Libya konusuna da değinen Çavuşoğlu 'Libya'da bulunan çok sayıda yabancı savaşçı var, paralı asker var. Bunların çekilmesi konusunda hemfikiriz. Fakat iki egemen ülke arasındaki bir anlaşma gereği buraya verilen askeri eğitim ve danışmanlık desteği gibi ülkenin ihtiyacı olan desteklerin sona ermesi Libya'nın yararına değil. İki ülke arasındaki bu tür anlaşmalara üçüncü taraflar bakımından, doğru bir yaklaşım olmaz' dedi. AB İLE YAŞANAN PROTOKOL KRİZİ Ankara'da 6 Nisan'da yaşanan protokol kriziyle ilgili de konuşan Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı; 'Bugüne kadar böyle bir şikayet de olmadı. Türk misafirperverliği de herkes tarafından bilinir. Misafire nasıl davranılması gerektiğini bilen bir toplumuz. Bu tablo bizim yüzümüzden olmadı. Bizim yüzümüzden olmadı. Maalesef, üzülerek söylüyorum ki komisyon ve konsey arasındaki rekabet ve kavga yüzünden oldu.' Hazırlık toplantısına protokol ekibinin katılmadığının altını çizen Çavuşoğlu, 'Konseyin ekibi katıldı. Konseyin ekibinin nasıl olması gerektiğini söylediler, ona göre önlem aldık. Ben de görünce şaşırdım. Teyit edildi' dedi. 'SÖYLERSEM UTANACAK DURUMLAR OLUYOR' 'Leyen’in ben kadın olduğum için böyle oldu demesi, Türkiye’yi ima etmesi doğru değil' diyen Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti; 'AB’yi kastediyorsa kendi meseleleri. Bizdeki protokol kurallarında kadın-erkek diye bir şey yok. Kendi aralarındaki detayları söylersem utanacak durumları oluyor. Kendi aralarındaki kavga ve çekişmeyi bize yansıtmasınlar. Ders almışlar, tekrar yaşanmasın diye...'

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı'ndan İsrail'e sert tepki

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı hedef alarak gerçekleştirdiği saldırılarla ilgili bir açıklama yayınladı. Bakanlığın açıklamasında, "İsrail'in Mescid-i Aksa'da ses bombalarıyla ve güç kullanarak müdahalede bulunmayı sürdürmesini kınıyor, bu saldırıların bir an önce sona erdirilmesini bekliyoruz" ifadeleri yer aldı. Dışişleri Bakanlığı, "İsrail'in Mescid-i Aksa'da ses bombalarıyla ve güç kullanarak müdahalede bulunmayı sürdürmesini kınıyor, bu saldırıların bir an önce sona erdirilmesini bekliyoruz. İşgal altındaki topraklardaki bu ve benzeri olayların engellenebilmesinin tek yolu, İsrail'in bu eylemlerinden uluslararası alanda sorumlu tutulması olacaktır" açıklamasında bulundu.

2 yıl önce

ABD Dışişleri Sözcüsü'ne Türk Yahudi toplumundan tepki

Türk Yahudi toplumunun sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yahudi karşıtı olduğunu öne sürmek çok haksız ve çok ayıptır. Tam tersine kendisi bize karşı her daim yapıcı, destekleyici ve teşvik edici olmuştur" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Erdoğan'ın Türkiye Musevileri Hahambaşı İsak Haleva ve Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh'in de aralarında bulunduğu azınlık cemaati temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıdan fotoğraflara da yer verildi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı'ndan ABD'ye sert tepki

ABD'nin İsrail'in Filistin'deki katliamlarını görmezden gelerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan açıklamalarına Dışişleri Bakanlığı'ndan yanıt geldi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada Erdoğan'ın açıklamalarında sadece İsrail hükümetinin hedef alındığının altı çizildi. Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yer alan ithamları bütünüyle reddediyoruz. "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği hususların hedefi Yahudiler değil, günlerdir Filistin’e yönelik olarak ayrım gözetmeksizin sürdürdüğü saldırılarla, büyük bölümünü çocuk, kadın ve gençlerin teşkil ettiği çok sayıda masum Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan İsrail Hükümetidir. Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanımız İsrail'in eski bir Başbakanının ifadelerini hatırlatmıştır. Tüm inançlara saygı duyan ve farklı din ve inanç gruplarının barış içinde birarada yaşama kültürüne sahip bulunan toplumumuzda Antisemitizm hiçbir zaman melce bulmamıştır. Ülkemiz toprakları, yüzyıllardır önce engizisyondan, İkinci Dünya Savaşı sırasında ise Holokost'tan kaçan çok sayıda Yahudiye vatan olmuştur. Cesur Türk diplomatları Holokost sırasında yüzlerce Yahudinin kurtarılmasına yardımcı olmuştur. Yahudi kökenli vatandaşlarımız bu topraklarda yüzyıllardır barış ve huzur içinde, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamaktadır. Türkiye Antisemitizmi ilk defa insan hakları ihlali olarak tanımlayan BM İnsan Hakları Konseyi kararının ana sunucuları arasında yer almaktadır. Antisemitizmin bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından müteaddit kereler insanlığa karşı bir suç olarak nitelendirilip telin edildiği de hatırlanmalıdır. Öte yandan, Antisemitizm kavramı, mevcut İsrail Yönetimi’nin Filistin halkına yönelik sürdürdüğü saldırılarının yanısıra, işgal altındaki topraklarda sistematik şekilde yürüttüğü etnik, dini ve kültürel temizlik politikaları eleştiriden muaf tutmak ve bu alanda İsrail Yönetimi’ne dokunulmazlık sağlamak amacıyla istismar edilmemelidir. İsrail’e dokunulmazlık sağlamaya yönelik girişimlerin hangi vahim boyutlara ulaştığı son olarak, uluslararası barış ve güvenliğin muhafazasından sorumlu bulunan BM Güvenlik Konseyi’nin, bir üye ülkenin engellemesi nedeniyle, İsrail-Filistin ihtilafı gibi önemli bir konuda devre dışı bırakılmasıyla görülmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik haksız ithamların ve BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’e uluslararası dokunulmazlık sağlama girişimlerinin kaynağının aynı olması elbette tesadüf değildir. Öte yandan, tarihi açıdan tartışmalı bir nitelik taşıyan, hakkında hiçbir somut bilgi, belge ve kanıt bulunmayan 1915 olaylarını siyasi ve popülist sebeplerle "soykırım" olarak nitelendiren ABD Yönetimi'nin, tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden İsrail saldırılarına arka çıkması, ciddi bir çelişki teşkil etmekte olup, Sayın Cumhurbaşkanımız bu çelişkiye de dikkat çekmiştir. Hukuk temelli dünya düzeni ve uluslararası hukukun üstünlüğü söylemleriyle iktidara gelen ABD Yönetimi'nin halihazırda izlediği politikalar, esasen söz konusu söylemlerle de çelişmektedir. ABD Yönetimi’ni, liderlerimize yönelik haksız ve asılsız ithamlarda bulunmak yerine, İsrail’in sivil halka yönelik saldırılarının durdurulması için çaba sarfetmeye davet ediyoruz. BM Güvenlik Konseyi’ndeki vetonun kaldırılması bu alanda atılabilecek önemli bir ilk adım olacaktır."

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 43 44