30 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

Almanya seyahat uyarısını 1 Temmuz'dan itibaren kaldırıyor

Almanya, Kovid-19 salgını nedeniyle "riskli" ilan ettiği ve haftalık 100 bin kişide görülen vaka sayısının 200’ün altında olan bölgelere 1 Temmuz’dan itibaren genel seyahat uyarısını kaldıracak. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, birçok yerde vaka sayılarının düştüğüne ve aşı olan insanların sayısının arttığına işaret ederek, aylarca süren karantina uygulamalarından sonra daha fazla normalleşmenin beklenebileceğini belirtti. Seyahat uyarısının kaldırıldığı ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Temennimiz, tüm müttefiklerimizin sığ siyasi hesapları artık bir yana bırakıp, Türkiye ile tam bir dayanışma sergilemesidir

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'DÖNEM ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMA DÖNEMİDİR' Yaptığımız görüşmelerin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bölgesel aktörlerin karar alma süreçlerindeki etkisi ağırlığı günden güne artıyor. Son 1,5 yıldır insanlığın gündemini belirleyen korona salgını bu değişimi sağlamıştır. Salgın küresel sistemdeki açıkları ve yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ekonomiden ticarete kadar çok geniş yelpazede salgının artçı sarsıntılara maruz kalıyoruz. Demokrasi ve demokratik değerler yara alırken, sorun çözme mekanizmaları içtenliklerini kaybediyor. Salgınla beraber ekonomileri iyice kötüleşen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere olan yardımların şarta bağlanması hakkaniyete olan inancı aşındırıyor. Gelişmiş ülkelerin korumacı tedbirlere başvurması salgın kaynaklı ekonomilerin derinleşmesine sebep oluyor. Dünyanın içinde bulunduğu bu manzara bize ittifak ve dayanışma ruhunun önemini göstermiştir. NATO'nun hem belirleyici hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır. Dönem sorumluluktan kaçma dönemi değil elini taşın altına koyma dönemidir. 'TERÖR HASSASİYETİMİZİ MÜTTEFİKLERİMİZE SUNDUK' Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Biden'la az evvel bir araya geldim. NATO Brüksel Zirvesini küresel ölçekte kritik hadiselerin yaşandığı böyle bir atmosferde gerçekleştirdik. 2030 sürecine ilişkin önemli kararların alındığı zirveyi tamamladık. Güvenliğin bölünmezliği, dayanışma başta olmak üzere ilkelerinden taviz vermemesi için vurguladık. Türkiye'nin önceliklerini, hassasiyetlerini müttefiklerimizin dikkatine sunduk. Terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan çarpık anlayış mevcudiyeti ne yazık ki koruyor. Böyle bir anlayış terörü yok edemeyeceği açıktır. DEAŞ tehdidinin yeni isimler altında varlığını sürdürmesi, çifte standartının olmadığını göstermiştir. Türkiye DEAŞ'a karşı mücadele etmiş, Suriye sınırından atılmasını sağlamış tek NATO ülkesidir. Son günlerde İdlib'e yönelik hem rejim hem de PKK' yoğunluklu saldırıların artması bu bölgeyi kaosa sürüklemeyi amaçlamaktadır. YPG örgütü 14 masumu katletmiştir. Bu örgütün kanlı çirkin yüzünü göstermeye kafidir. Gerek Zirve hitabımızda gerek ikili görüşmelerimizde PKK'ya verilen hizmetin sona erdirilmesini açıkça ifade ettik. Suriye'nin terör kampı olmasının önüne de geçmeye çalıştık. 'SON DERECE SAMİMİ VE YARARLI BİR GÖRÜŞME OLDU' Yakalayıp kaynak ülkelere teslim ettiğimiz teröristlerin ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşabilmesi hatta kimi ülkelerde eylem yapabilmesi zaafiyettir. Türkiye yabancı savaşçıların engellemesine yönelik çabalarında tek başına bırakılmıştır. Yaklaşık 10 yıldır ,3.6 milyon Suriyeliye sahip çıkan Türkiye'ye verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilmemiştir. Meşru hükümetin daveti üzerine sağladığımız eğitim ve danışmanlık hizmeti, Libya'nın iç savaşa yönelmesini engelledi. Dağlık Karabağ'da 30 yıllık gecikmiş de olsa adalet tecelli etti. Husumetin yerine barışın alabileceği yeni bir dönemin kapıları aralandı. Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Biden'la az evvel bir araya geldik. Uzun yıllara dayalı dostluğumuzun bulunduğu Biden'la kapsamlı bir görüşmede bulunduk. Etkin işbirliğine ihtiyaç duyduğumuz bölgelerde sayın Biden ve ekibiyle görüştük. Doğrudan diyalog kanallarını koruma konusunda mutabık kaldık. Neticede son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Her alanda saygı ve çıkara dayalı verimli bir işbirliğini başlamasına yönelik olduğunu görüyoruz. Türkiye-ABD meselelerinde çözülemeyecek bir meselenin olmadığını düşünüyoruz. Avrupa'nın barış ve güvenliğine büyük katkı yapmış Türkiye'nin ABD ile aynı hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz. 'AVRUPA BİRLİĞİ KONUSUNDA GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNDE BULUNDUK' Salgın boyunca video konferans marifetiyle Merkel'le bu kez yüz yüze görüştük. Sayın Miçotakis'le görüşmemizde yeniden canlandırdığımız diyalog mekanizmasını kararlaştırdık. Pozitif gündemi destekleyecek adımların karşılıklı atılması konusunda fikir birliğine vardık. Biz görüşmelerimizi özel hattan yapmak suretiyle aramıza kimseyi sokmama kararını vardık. Bu görüşmelerde de ikili ve bölgesel konularla birlikte Avrupa'daki gelişmeleri ele aldık. Dün Litvanya ve Letonyalı mevkiidaşlarımla da görüşmeler oldu. Türkiye Avrupa Birliği konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Dün ayrıca Macaristan Başbakanıyla verimli bir görüşme yaptık. Belçika hükümetine, Stoltenberg'e teşekkürlerimi sunuyorum. Zirvenin hayırlara vesile olmasını diliyorum ABD İLE S-400 SORUNU: BAKANLARIMIZ GÖRÜŞECEK VE BİR SONUCA BAĞLAYACAKTIR Afganistan konusundaki düşüncelerimiz net olarak Biden'a ifade ettik. Türkiye eğer Afganistan'dan çıkmamız istenmiyorsa özellikle belirli bir desteğin verilmesi isteniyorsa diplomatik mali konularda ABD'nin vereceği destek önem arz ediyor. Taliban gerçeğini kenara koymak mümkün değil. S-400 konusunu burada yapılacak bir konuda gündeme gelmemesi mümkün değil. Bizim daha önce düşüncemiz neyse aynısını ifade ettim sayın başkana. Savunma sanayi ile ilgili olarak müşteri olarak yapacağımız adımlar neyse ifade ettim. Burada bitmiyor, Bakanlarımız bu konuları görüşecek bir sonuca inşallah bağlayacaktır. FRANSA'DAKİ İSLAM KARŞITLIĞI Fransa'yla da bugünkü görüşmemizde. Macron, İslam karşıtı anlaşılmaların kendisi açısından yanlış olduğunu, İslam'a karşı olmasının mümkün olmadığını ve bir dost olarak İslam'a karşı olmasının mümkün olmadığını söyledi. Vatandaş olarak söylemiyorum ama vatandaş olan olmayan Fransa'da bugün 750 bin Müslüman var. Bunu Türklerin dışındakileri de katarsak rakam daha da ileri gidebilir. Bu konuyla ilgili olarak da kendisi hassasiyetini ifade etti. Suriye Libya konusunda müşterek bir çalışmayı yapabilir miyiz diye üzerinde durdu. Biz yapabiliriz dedik. Bu konuyla ilgili de görüşmelerimize devam edeceğiz. 'MİÇOTAKİS'LE ARAMIZDA GÜZEL BİR GÖRÜŞME GEÇTİ' Sayın Miçotakis'in ifadelerine aynen katılıyorum. 'Sessiz sakin bir yıl olacak' düşüncesini paylaşıyorum. Aramızda güzel bir görüşme geçti. Gerek Ege'de olsun gerek bölgelerde olsun şunu söyledim. 3. ülke veya kişileri karıştırmayalım. Bu tür sıkıntılı durumlar olduğunda sizi özel hattan arayayım, siz de beni arayın. Herhangi bir sıkıntı yaşamadan, Türkiye- Yunanistan olarak adımlarımızı atalım. Bazı örnekler oldu. Mesela dedim şu: Bu konuyla ilgili olarak kararımızı verdiğimizde size verelim ve masanın üzerinden o sorunu kaldıralım. Ayrıca bizim sizden bir isteğimiz olduğunda siz onu masadan kaldırdığınızda, bu masa sorun masası olmaktan çıkıp çözüm masası haline gelmiş olacak. Ve bunu iki lider gerçekleştirmiş olacak. ERDOĞAN'DAN BIDEN'A DAVET Her şeyden önce şu anda yüz yüze görüşmemiz NATO'daki bu zirveyle gerçekleşiyor. Bu zirveyle birlikte şahsen Biden'la görüşmem yeni değil. Çok çok eski. Bu görüşmelerle birlikte bizim Patriotlar konusundaki düşüncemiz biliniyor. Bu konuda ABD'nin de tavrı belliydi. ABD ne yaptı, Patriotları vermedi. Biz de S-400'leri almak zorunda kaldık. Savunma sanayinde neler yapabiliriz, bakanlarımız görüşsünler dedik. Onların yapacakları görüşmelerden sonra biz de adımlarımızı atalım kararına vardık. 350 milyar dolarlık bir hedefimiz vardı. Bu konuda da kendisiyle mutabakatımız oldu. Aşı konusunu da görüşmemiz oldu. Sayın Biden'le ilk verimli görüşmemiz gerçekleşmiş oldu. İlişkilerin devamı açısından olumlu olduğunu söylüyorum. Kendisini de ayrıca Türkiye'ye davet ettim. Yoğunlukları aştıktan sonra Türkiye'ye gelebileceğini söyledi. RESMİ AÇILIŞ ÖNCESİ BİR ARAYA GELDİLER Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, NATO Karargâhı'nda bugün öğle saatlerinde gerçekleştirilen resmi açılış programında da bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından karşılandı. Tüm liderlerin tek tek karşılanmasının ardından sosyal mesafe kuralına uyularak aile fotoğrafı çektirildi. Aile fotoğrafında ön sırada Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hemen solunda yer aldı. Erdoğan, fotoğraf çekiminin ardından toplantı başlamadan hemen önce ABD Başkanı Biden'la bir süre sohbet etti. GÖRÜŞME SONA ERDİ Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden'ın saat 19.00'de başlayan görüşme sona erdi. 45 dakika süren görüşmenin ardından başlayan heyetler arası görüşme de sona erdi. BIDEN'DAN İLK AÇIKLAMA Bloomberg'ün Beyaz Saray muhabiri Jennifer Epstein, Joe Biden'ın görüşme sonrasında "Çok iyi bir toplantıydı" değerlendirmesinde bulunduğunu aktardı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: 15 Temmuz'da NATO neredeydi?

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar: Yalanlar haberlerin yoğunluğu tehlikeli boyutlarda artmıştır. Uluslararası ilişkiler ve dış politika kendi ülkemiz ve milletimizle, bizim dışımızdaki ülke ve milletler arasındaki münasebetlerin tanımı ve bütünüdür.  Türkiye'nin coğrafi konumunu dikkate alan, istikrara katlı sağlayacak etkili bir dış politika hem gayemiz hem de gayretimizdir. Milli kültürümüzü, üniter devlet yapımızı korumayı öncelik olarak önemseye bir strateji çerçevesinde prensipler belirlenmiştir. Büyük Türk milleti, Anadolu coğrafyasında 1000 yıldır varlığını sürdürmüş ve vatan yapmıştır. 1923 yılında kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti 100 yıldır tarihi mücadeleyi devralmıştır. Siyasi sınırımız kolaylıkla elde edilmemiş, şehit kanıyla çizilmiştir. Bugünkü vatanımız geçen yüz yılın ilk çeyreğinde başka toplumlara tahsis edilmek istenen küresel projenin hilafına, muhteşem bir mücadeleyle kazanılmıştır. Türkiye'nin geride kalan 98 yıllık dış siyasetinde, kuşku ve kaygı sürekli belirleyici olmuştur. "TÜRKİYE ÖNÜNE GELENİN AZARLAYACAĞI, SAVAŞ MAĞLUBU BİR ÜLKE OLARAK GÖRÜLEMEYECEKTİR" Türkiye Cumhuriyeti'nin 98 yıllık milli siyaset ve stratejisi hükümler üstü bir anlayışla tezahür etmiştir. Emel sahiplerini uyarıyorum: Türkiye önüne gelenin azarlayacağı, savaş mağlubu bir ülke olarak görülemeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti milli mücadelenin onur tacıdır. Bu tacı kara propagandalarla lekelemeye hiçbir odağın kuvveti yetmeyecektir. Başı eğik bir Türkiye artık yoktur. Öncü olan, istikamet çizen, sesini yükselten, iddialarının arkasında duran bir Türkiye gerçeği vardır. Başkalarının ağzına bakmıyoruz. Herkesi dost zannederek yolumuza devam edemeyeceğimiz de ortadadır.  Milli menfaatlerin her şeyin üzerinde tutulacağı vurgulanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti egemenlik haklarını ve sınırlarını kendi gücüyle oluşturmuş bir devlettir. Bildiğiniz gibi uluslararasında edineceğimiz mevki, ekonomik, kültürel, tarihi ve askeri milli imkanları kullanabilme kabiliyetiyle sınırlıdır. Kurulacak küresel ilişkilerin, denge, istikrar, saygı ve işbirliği üzerine tesisi esas olmalıdır. Bunlar yapılırken de en önemli husus diplomasisinin ciddiyet taşıdığının bilinmesidir. Türkiye başkalarının yazdığı bölgesel senaryolarda figüran olmayacak kadar güçlü bir ülke, diploması geleneği de köklü ve derindir. Türkiye'yi küresel projelerin, bölgesel taşeronluğunu yapacak kadar aciz olarak görenler zillete düşmüş bir avuç kimliksizdir. Muhalefet bugüne kadar geldiği yolda taviz ve tam teslimiyetle ölü doğmuş projelerin figüranı olmaya talipken, Cumhur İttifaki Türkiye'yi savunmaktadır. Bugün vatan savunması her zeminde yapılmaktadır. Kılıçdaroğlu'nu ve zillet yedeklerinin ne yapacağını bilemeyiz ama bizim gideceğimiz başka bir ülke, gurur duyacağımız başka bir bayrak yoktur. Başkalarının gelecekte nerede duracağı bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz burada bir ve beraberiz, biz önümüzdeki 1000 yıllarda da burada olacağız, kimsenin şüphesi olmasın. BRÜKSEL'DEKİ NATO ZİRVESİ Brüksel'de yapılan NATO Zirvesi referans alınmıştır. Haklı olarak tüm dünyanın gözü NATO Karargahı'na çevrilmiştir. Bizim üzerinde durduğumuz asıl gündem konusu ise Türkiye'nin müttefikleriyle olan müzakeresidir. Türkiye ile ABD arasında soğuk rüzgarların estiğini bilmeyen neredeyse kalmamıştır. Türkiye-ABD arasında buzların çözülmesi samimi dileğimiz. ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ Biden'ın Türkiye'yi hangi kategoride değerlendirdiği de merak ettiğimiz bir konudur. Biden'ın Türkiye'yi nasıl ve hangi seviyede müttefik gördüğü de belirsizliğini korumaktadır. 8 Haziran 2021'de ABD Senatosu'nda konuşan bu bakan ya cahil ya da küstahtır. Türkiye'nin NAYO müttefiki gibi davranmadığı yüzsüzce ifade etmiştir. ABD Dışişleri Bakanı ülkemizde insan hakları konusunda ciddi endişe taşıdığını söylemiştir. Bizim endişelerimizi bir öğrense bu bakanın dışarı çıkmaya mecali olmayacağını herkes görecektir. Arkamızdan dolanıyorlar, müttefiklik edebiyatı yapıyorlar. Türkiye'nin kuyusunu kazıyorlar, sözde Ermeni soykırım yalanına sarılıyorlar sonra dönüp NATO diyorlar. Utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan bize parmak sallıyorlar. Kaybedilen bir güveni açmanın anahtarı da yoktur. "15 TEMMUZ'DA NATO NEREDEYDİ, NE HAZIRLIĞI YAPIYORDU" Biden, füzelerin PKK'nın eline nasıl geçtiğine ilişkin bir çalışma yapmış mıdır? ABD menşeili silahlar teröristlerin elinde kurşun atarken NATO müttefikliği hiç hesaba katılmış mıdır? NATO bugüne kadar Türkiye'nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir? İttifakın en büyük 2. ordusu Türk ordusudur. 15 Temmuz'da başkentimiz hainler tarafından bombalanırken bu NATO neredeydi, ne yapıyordu? Uzaktan bakınca saf mı görünüyoruz? Tarihte böylesi gaflete düşenlere, iman dolu kalplerin neler yaptığını bilmeyen varsa bilenlere sorsun. Öğrenmek için sıralarını beklemeye şimdiden koyulsunlar. Türkiye, NATO'nun eşit bir müttefikidir. Biz böyle değerlendiriyoruz. Kimden silah alıp almayacağımız NATO'nun bileceği bir konu da olmayacaktır. Dost dediklerimiz neredeydi, hangi senaryoları yazıyorlardı? Ekonomik tetikçilerini üzerimize salanların nesine güveneceğiz? F-35'leri gasp ederken aklınız neredeydi, neyin peşindeydiniz? Aslında maruz kaldığımız gelişmelerin tadı tuzu kaçmıştır. Bu kurşun gibi bir ortamda Cumhurbaşkanımız NATO zirvesine katılmıştır. Biden ilk açıklamasında çok iyi bir görüşme yaptıklarına temas etmiştir. Her alanda saygı ve çıkara dayalı kapsamında ABD ile doğrudan diyalog kanallarını canlı tutmak konusunda mutabık kalınmıştır. Türkiye'nin milli hassasiyetleri ABD Başkanı'na tüm berraklığıyla aktarılmıştır. Küresel barış ve istikrar çabalarını sekteye uğratacak bu çarpıklıkla NATO'nun yeni güvenlik konseptinin nasıl bağdaşacağı başka bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye'nin terörle mücadele tek başına bırakılması ittifakın ilke ve esaslarıyla terstir. NATO Zirvesi'nin açıklanmış sonuçları, yeni ilişkiler serüveni ne olursa olsun Türkiye kararlığından vazgeçmeyecektir. Çaresiz değiliz, yurtsuz değiliz. Hamdolsun sahipsiz değiliz, sahibimiz Allah'tır ve Allah'tan başka galip yoktur. Türkiye'yi istikbale heyecanla taşıyacağız. İnandığımız sürece zafer bizimdir. Siyasetçiden umudu kesenlerin, inandıkları değerler üzerinde tehlikeler görenlerin yıllardan beri en büyük arzusu demokrasiyi by-pass ederek iktidara kısa yoldan gelmektir. Zillet İttifakı bu borca sadık değildir. MHP hukukun üstünlüğüne inanan bir siyaset çizgisinin temsilcisidir. Türkiye, cumhuriyeti ve demokrasiyi birlikte yaşatmakta mecburdur. MHP yıllardan beri bunu savunmuş, bunun arkasında durmuş, yeni bir sürecin başlatılmasını ileri sürmüştür. Yeni bir dönem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle başlamıştır. Türkiye'de siyasal istikrar hakimdir, hükümet görevinin başındadır, TBMM çalışmaktadır. Kovid-19'la mücadele başarıyla yürütülmektedir. Ne var ki Zillet İttifakı ava giderken avlanmış, erken seçimden başka hiçbir şey söyleyemeyecek haldedir. ERKEN SEÇİM AÇIKLAMASI TBMM'de yeterli çoğunluğu olmayanların erken seçim kararını çıkarması mümkün değildir. CHP nerelere mesaj vermekte, kimlerin dikkatini çekmeye uğraşmaktadır? Bu zorlamanın, bu dayatmanın gerçek manası nasıl yorumlanmaktadır? CHP ve yedekleri devamlı mızmızlanarak vakit kaybediyor. Şahsa mahsus mektup yazsak acaba sonuç alabilir miyiz? Kılıçdaroğlu'nun bir kulağından girip diğerinden çıkıyor. Kılıçdaroğlu'na tavsiyem kendini aramak için tekranen yollara düşmesidir. Bu şahıs hemen seçim diyor, PKK da seçim istiyor. FETÖ yarın seçim olsun diye bekliyor. Türkiye düşmanları erken seçim safında birleşmiş. Bu arada Kılıçdaroğlu Türkiye'de can ve mal güvenliğinin kalmadığını söyleyebiliyor. Demokrasi dışı arayışlara can suyu verip yeşil ışık yakıyor. CHP sokakları karıştırmak istiyor. Bu itibarla sürekli bu konuyu kaşıyarak yaraları yeniden kanatıyor. Ne utanmaları kalmış ne de millet sevgileri... SİSTEM TARTIŞMASI Demokratik hesaplaşmanın olacağı günü de sabırla bekliyoruz. Zamanında yapılacak seçimin kaç bucak olduğunu gösterecek. Erken seçim isteği beyhude bir hevestir. Geleceği yüksek bir irade ve inanmışlıkla kucaklayacaktır. Parlamenter sisteme dönüş ezberleri fostur. İP'in ve CHP'nin güçlendirilmiş parlamenter sistem istekleri boştur. Parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanları yetkisiz ve tarafsızdır. Bunlar acemidir, kılavuzları da mahsurludur. 

2 yıl önce

CHP'li İBB Meclis Üyesi Kayhan "Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gecesi uçakta gideceği yerleri görüştü" deyince ortalık karıştı

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin CHP'li üyesi Fahrettin Kayhan, kullandığı ifadelerle oturumda tansiyonu yükseltti. 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi halkın yanına, İstanbul'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili 'Uçakta gideceği yerleri görüşüyordu' diyen Kayhan'a Cumhur İttifakı kanadı tepki gösterdi. Meclis'te oturuma ara verildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Ekonomik olarak paranın gezmesi birilerinin kontrolü altındaysa, uyuşturucu da uluslararası sistemin istikrarsızlaştırmak istedikleri memleketlere yönelik bir aparattır

İşte Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar: Cümlelerimin başında profesyonel yönetiminden emniyet mesleğindeki arkadaşlarımızın iradesine kadar elde edilen sonuçların başarısını tebrik ettiğimi ifade etmek istiyorum. Biraz sonra rakamları da söyleyeceğim. Gelinen nokta büyük umut veren bir noktadır. 2029 yılında sandık tamamen bitiyordu. 2029 yılında sandık bütün maddi gelirleriyle ve birikimleriyle ortadan kalkıyordu. Şükürler olsun, bu sorumluluğu alan arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Aynı zamanda namuslu ve dürüst bir iş yaptılar. Bu yaptığımız iş sadece bu dönemi kurtaran bir iş değildir. Bugün belki de hayatınızda görmeyeceğiniz milyonlarca polis meslektaşınıza gelecekte dokunacaksınız. Konuşmak kolaydır, yol açmak zordur. Siz bir yol açtınız. Tüm bu sandığa tüm üyeler adına minnetlerimi ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum. FETÖ'nün POLSAN üzerindeki oyunlarını da ihmal etmemek lazım. Orayı nasıl istismar ettiğini ve içini nasıl boşaltmak istediğini de ihmal etmemek lazım. Polis sandığı FETÖ'nün midesinden çekip alınan ve emniyetteki arkadaşlarımıza emanet edilen önemli bir kurumdur. Bundan sonra inanıyorum ki atılacak adımlar çok daha güçlü bir şekilde gelecekle buluşturulacaktır. Yenilenmeyi, güçlenmeyi sağlıyor. Aynı zamanda da birçok sebeple polis üyelerimize katkıyı ve desteği de hiçbir şekilde ihmal etmiyor. Hem verimliliği artıran, aynı zamanda ihtiyaçları gidermeye çalışan bir anlayış süreklilik içinde devam etmektedir. Gelecekte belki POLSAN ve benzeri kurumlar şekilde güvenlik kurumlarımızın kendi kendine yeterlilik oranlarını konuşmaya başlayabileceğiz. Zaman zaman kamuoyu ile elde ettiğimiz rakamları paylaşıyoruz. Bu ülkenin nasıl bir güvenlik sorumluluğuyla karşı karşıya kaldığını anlatmak için yapıyoruz. PEŞ PEŞE OPERASYONLAR 17 Haziran’da Van’da bir araç durduruldu ve arkadaşlarımız C4 patlayıcı ele geçirdi. 3 kişi gözaltına alındı. 18 Haziran’da Mardin’de Nusaybin’de büyükşehre hareket halindeki bir araçta 1.6 kilogram C4 ele geçirildi. Yılbaşından bugüne kadar 100'e yakın, hazır patlama anında olabilecek olayı engelledik, Türkiye'nin üzerine eğer fırsat verilirse hangi oyunların oynanabileceğini biliyoruz. Buna fırsat vermeyiz. Hep birlikte güçlü bir mücadeleyi ortaya koymaya çalışıyoruz. "POLİSLİK MESLEĞİ MAAŞ MESLEĞİ DEĞİLDİR, KİM ÖYLE DÜŞÜYORSA 1 DAKİKA DURMASIN" Biz size güveniyoruz, milletimiz size güveniyor ve gelecek nesillerimiz size güveniyor. Elin adamlarını sevindirmeyelim. Onun için hangi meslek grubu bir çalışıyorsa, güvenlikle ilgili meslek grupları onun 24 katı çalışmak zorundadır. Polislik bir maaş mesleği değildir, kim öyle düşünüyorsa 1 dakika durmasın. Polis mesleğinin ücreti millet sevgisidir. Ederi bayrak sevgisidir. Kimsenin elini ovuşturmaya fırsat veremeyiz. Ne yaptığımızın farkındayız, neyle mücadele ettiğimizin farkındayız. Bu uyuşturucunun sahibi Türkiye değil, burada bir şey daha ifade edeyim. Nasıl ekonomik olarak paranın gezmesi birilerinin kontrolü altındaysa, uyuşturucu da uluslararası sistemin istikrarsızlaştırmak istedikleri memleketlere yönelik bir aparattır. Bu kadar açık ve nettir. Afganistan işgalinden sonra oradaki afyon üretim miktarının yüzlerce kat atmasının sebebi çok net ve açıktır. Bir taşla bir kaç kuş vurabilmek. Bazı ülkeleri istikrarsızlaştırmak için fon elde edebilmek, genç nesillere musallat olabilmek, onun üzerinden ülkeleri güçsüzleştirmek, etki alanına alabilmek… Polis elbiselerinin kumaşlarını gittiğimiz ilde defalarca sormuşumdur, çocuklar memnun musunuz diye. Kalite kontrolünü sürekli kendim yapmışımdır. En iyi kaliteye ulaşması için çaba sarf ettiler. Hatta kadın polislerimize ekstra tahsisler gerçekleştirildi. Kendi ürettiği kaynağı personelinin aidiyetine ortaya koyması lazım. İşte POLSAN tam da burada konumlanmış bir değerimizdir. 2018'den bu yana bu kurumda önemli bir takım yeniliklere imza attık. Bugün POLSAN'a üye olan memur arkadaşımız bugünkü parayla diyorum emekli olduğunda 500 bin lira emekli ikramiyesi alacak ve bugün buna ulaşabilmenin gururu içindeyiz. Önümüzdeki 2 yıl için hedefimiz, üye sayımızı 150 bini çıkarmakla mükellefiz. Kolları sıvayacaksınız. Arkadaşlarımız kendi arkalarında POLSAN gibi güçlü bir kurumu hissedecekler. Bugün çok önemli sonuçlar meydana getirmiştir ve yine bu stratejik adım kurumu evrensel fon yönetim ilkelerine göre yönetiyor olmamızdır. 10 binlerce konaklama yapıldı, hem de uygun. Bu birçok programımız içinde, bunu da POLSAN yaptı. POLSAN Turizm çok iyi bir noktada. Gittikçe büyüyen bir anlayışı gerçekleştirecekler. Başka yatırımları var, onları arkadaşlarımız ifade ettiler. Gelecek vaat eden sektörlerde çok sayıda yatırımımız mevcut. POLSAN 2019 yılında 241 milyon lira, 2020'de ise pandemiye rağmen 325 milyon lira net kar elde etti. Sandık şimdi enflasyonun neredeyse 6 ila 10 puan üzerinde kazanç elde etmektedir. Emekli kat sayısını da artırdık. Genel Kurul'da karar alacağız ve artıracağız. Emeklilik ücreti daha fazla olacak. Emeklilik kat sayısı 1.8'e yükseldi, bu daha da yükselecek. Emekli ikramiyelerinde yüzde 15 ila 20 artmasını sağlamaktadır. Şu anda kabataslak bir hesaplama yapacak olursak 2021'de POLSAN'a üye olan bir polisimizin emekli olunca 500 bin lira emekli ikramiye alabilecektir. Bizim hedefimiz POLSAN'ı kendi grubunda bir rol model haline getirebilmektir.  "TÜRK POLİS TEŞKİLATI'NA BİR ÇAĞRIM VAR" Türk Polis Teşkilatı'na bir çağrım var. Benim ağabeyleri olarak, arkadaşları olarak, bazılarının da kardeşi olarak bir talebim var; POLSAN'ı güçlendirin, kendinizi güçlendirin, POLSAN'a gelin üye olun. Emeklilikte bundan çok daha iyi sonuç elde edecek polis teşkilatımızın üyeleridir. Ellerim patlayıncaya kadar sizi alkışlamak isterim, çünkü bu sizin başarınızdır. Yeni dönem faaliyetlerini titizlikle yöneten yönetimimize, genel müdürümüzden en alt seviyedeki tüm arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Sadece terörle, uyuşturucuyla mücadelede değil, burada da önemli bir başarıyı sağlayan teşkilatımızı kutluyorum.

2 yıl önce

AYM, HDP'nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianameyi kabul etti

HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada ilk incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi, iddianamenin kabulüne karar verdi. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, HDP'nin kapatılması istemiyle yeniden açılan davada iddianamenin oy birliğiyle kabulüne karar verdi. HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmedildi. Yüksek Mahkeme'nin, eksikliklerin tamamlanması istemiyle iade ettiği HDP'nin kapatılması istemli iddianame, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden hazırlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeniden gönderdiği iddianamenin ilk incelemesi tamamlandı. Anayasa Mahkemesi raportörünün, iade gerekçesindeki eksikliklerin giderildiği tespitini yaparak iddianamenin kabulü yönündeki hazırladığı raporu ve Başsavcılığın iddianamesini yeniden inceleyen heyet, iddianamede eksiklik tespit etmeyerek oy birliğiyle kabulüne karar verdi. Heyet, ilk inceleme sırasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tedbir talebini de ele aldı. Yüksek Mahkeme, Başsavcılığın HDP'nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebini de bu aşamada reddetti.

2 yıl önce

Kısa çalışma ve işsizlik ödemeleri 5 Temmuz'da yatırılacak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, mayıs ayına ilişkin kısa çalışma ve işsizlik ödeneği ödemeleriyle ilgili açıklama yaptı. Ödemelerin banka hesaplarına yatırılacağını, IBAN bilgileri bulunmayan veya hatalı olan vatandaşlara da PTT üzerinden ödeme yapılacağını anlatan Bakan Bilgin, "Haziran ayına ilişkin Kısa Çalışma ve İşsizlik Ödeneği ödemelerini 5 Temmuz'da yapıyoruz" dedi. 

2 yıl önce

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir

Elazığ'daki temaslarını sürdüren Tatar, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ı ziyaret etti. Daha sonra Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türk'ünün Mücadelesi" konferansına katılan Tatar, yaptığı konuşmada, Elazığ'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tatar, Kıbrıs'ın tarihine bakıldığında yaşananların hafızalardan ve yüreklerden silinemeyeceğini belirterek, çocukluk yıllarında yaşadığı anıların ruhuna işlediğini, o duygusallıkla büyüdüğünü ifade etti. Lefkoşa'da binbaşı olarak görev yaptığı 24 Aralık 1963'te Rum çetelerin saldırısı sonucu eşi ve üç çocuğu şehit olan emekli tabip Tuğgerenel Nihat İlhan'a değinen Tatar, Kıbrıs'a gittiğinde kendisi ile bir görüşme fırsatı bulduğunu söyledi. Tatar, görüştüklerinde duygusal anlar yaşadıklarını anlatarak, "Elazığ'a gitmek isterim.' dedim ama salgından dolayı ziyaretim biraz gecikti. Allah nasip etti. Cumhurbaşkanı olarak geldim. Dolayısı ile bu duygularla sizlere sesleniyorum. Buradan bütün Türkiye'ye, dünyaya o mesajı veriyorum. Kıbrıs'ta bir mücadele vardır. Bu mücadelenin şehitleri vardır. Bu mücadele hala devam etmektedir. Sayın Valimizin dediği gibi tarihimizi unutmayacağız. Çünkü bunu unutursak gelecekte nerede olacağımızı bilemeyiz." diye konuştu. Kıbrıs'ın tarihinin iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Tatar, toplantılarda sürekli olarak muhataplara Kıbrıs'ta yaşananların kendileri için ne kadar önemli olduğunu aktardığını belirtti. Tatar, "Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir. Gerçekten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Elazığ arasında böyle yoğun duygu var. Bu bağların daha da güçlendirilmesi, münasebetlerimizin artması Tuğgeneral İlhan'ın da hep özlemi olmuştur. Bundan sonra da onun hedeflerini, düşüncelerini hayata geçirmek bizlerin görevi. Mücadele insanı ve bu kahramanı bir kez daha yad ediyorum. Ruhu şad olsun diyorum." ifadelerini kullandı. "KIBRISLI TÜRK HALKI HER ZAMAN TÜRKİYE'Yİ YANINDA BULMUŞTUR" 1963'ün aralık ayında Kıbrıslı Türklerin hafızasından asla silinmeyecek acı olaylar yaşandığını anımsatan Tatar, silahsız ve sivil insanlara yönelik yapılan bu hareketlerin hiçbir zaman açıklanamayacağını bildirdi. "Bu saldırılara dünyanın tamamı seyirci kalmıştır. O zaman Birleşmiş Milletler neredeydi?. İngiltere, garantör ülke, neredeydi? İngiltere'nin Kıbrıs'ta üsleri de vardı. Tamamı bize yapılan bu hareketlere seyirci kalmıştı. O zaman bir hayli insanımız göç etmişti. İnsanlar göç etmek zorunda kaldı. 1960 anlaşması Kıbrıs tarihinde en önemli anlaşmalarından biri." diyen Tatar, o dönem esas hedefin Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması olduğunu ifade etti. TATAR, SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ: "Yüzlerce insanımızın katledilişi, şehitlerimiz, Kıbrıs'taki Türk halkının 103 köyden kovulması, 103 köyün yakılıp, yıkılması, Kıbrıs'ta Türk halkının büyük ölçüde göçmen olması, çadırlarda hayatlarını sürdürmesi ve bu arada tabi Türkiye ile temaslarımız. Türkiye acaba garantör ülke olarak ne zaman gelebilecek? Benim çocukluğum bu duygularla geçti. Değerli kardeşlerim Allah nasip etti, bu konuşmaları yapıyorum ama neticede geçmişi unutmak mümkün değil. Çünkü bütün davamızın, mücadelemizin altyapısı oradan başlar. O yıllarda her bölgede mücadele veren Kıbrıslı Türk halkı her zaman Türkiye'yi yanında bulmuştur. Türkiye'den gelen her türlü yardım ve katkı ile ayakta durabildik." "TÜRKİYE'NİN DESTEĞİYLE DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRMEYE DEVAM ETTİK" 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile o günden bu yana Kıbrıs Türk'ünün bağımsızlık, özgürlük ve hürriyet içinde yaşamaya devam ettiğini dile getiren Tatar, kendileri için hayatın yeniden başladığını söyledi. Şehitleri bir kez daha rahmetle andığını dile getiren Tatar, "Çünkü bu mücadele kolay olmamıştır. Büyük bedeller ödenmiştir ve 1974'ten sonra bir rahatlık gelmiştir. Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye'nin desteğiyle devletimizi güçlendirmeye devam ettik. Neticede Türkiye 1974'te Kıbrıs'a barışı getirmiştir. Barış hala sürmektedir. Şimdi bazı muhalifler 'Kıbrıs'ta barış istiyoruz' dediklerinde kendilerine 'Barış budur' diyoruz. Çünkü 1974'ten sonra Kıbrıs'ta hiç kan dökülmemiştir. Kıbrıs'ın tarihinde bu kadar güvenlik içerisinde yaşanmış bir dönem hemen hemen yoktur." şeklinde konuştu. Ersin Tatar, şunları kaydetti: "Bu yıl 20 Temmuz'da bunun 47'nci yıl dönümünü kutlayacağız. O gün de Kurban Bayramının ilk günüdür. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o gün büyük bir heyetle Kıbrıs'a gelecektir. Büyük bir tören olacaktır. Çünkü iki bayramı aynı anda kutlayacağız. Allah rast getirdi. Dolayısıyla 1974'ten 47 yıl sonra Kıbrıs'ta barış devam etmektedir. Çeşitli müzakere süreçleri, çeşitli toplantılar, gitmeler gelmeler, Sayın Rauf Denktaş'ın uzun yıllar verdiği mücadele hep bunları biliyoruz ama netice itibarıyla bizim kavgamız, mücadelemiz egemenlik mücadelesidir. Şu anda Türkiye'nin tam desteği ile yürüttüğümüz politikanın çok değerli, çok anlamlı olduğunu bir kez daha buradan paylaşmak istiyorum. Her zaman Türkiye ile var olduk, Türkiye'nin desteği ile buralara kadar gelebildik. Türkiye ile iş birliğimizin en iyi şekilde sürdürülmesi için ne gerekirse onun yapılması gerekiyor. Kıbrıs Türkleri ile Türkiye'nin beraber yürüttüğü bu davanın bu şekilde sürdürülmesi bizim ulusal çıkarımız, ulusal haysiyetimiz, onurumuzdur. Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürmemiz lazım. Sizlerden istediğimiz, bağlarımızın daha güçlenmesi için var gücümüzle, bütün tecrübelerimizle Kıbrıs ile olan teması arttırmak. Kıbrıs- Türkiye birlikteliğimizin, gönül bağımızın, gönül birliğimizin, kader bağımızın daha da pekişmesiyle, güçlü bir millet, güçlü bir ülke ve Doğu Akdeniz'de daha da güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti..." Konuşmaların ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Göktaş tarafından "fahri doktora" unvanı verildi. Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları da Tatar'a "fahri hemşehrilik beratı" verdi. Konferansa, Vali Erkaya Yırık, AK Parti milletvekilleri Metin Bulut, Sermin Balık, Zülfü Demirbağ, Emniyet Müdürü Celal Sel, AK Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, MHP İl Başkanı Semih Işıkver, Kıbrıs gazileri ve akademisyenler katıldı.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 65 66