19 Mayıs Pazar 2024
3 yıl önce

Sivas Valisi tezgahtaki limonları satın alıp satıcıyı evine yolladı

Vali Salih Ayhan, tam kapanma kısıtlaması kapsamında alınan tedbirleri ve uygulamaları yerinde denetledi. Ayhan denetim sırasında sokakta limon satan bir satıcı ile karşılaştı. Satıcı, rızkı için satış yapmak zorunda olduğunu belirtti. Vali Ayhan, kurallara uyması gerektiğini hatırlattığı satıcının tezgahtaki tüm limonlarını satın alarak evine gitmesini istedi.

2 yıl önce

Tezgahları hiç değişmedi

Türkiye’yi hedef alan kaos planının figüranlarından birisi olan Sedat Peker, iftiralarına devam etti. CHP ve İYİ Parti ile muhalefetin uzantısı alan basından büyük destek gören algı operasyonu, 41 yıl önce Milli Görüş’ün merhum lideri Necmettin Erbakan’ı hedef alan kumpası hatırlattı. Türkiye’ye ambargo uygulayan ABD’ye İncirlik Üssü’nün kapatılmasına öncülük eden, 23 Temmuz 1980’de Kudüs’ü başkent ilan İsrail’e karşı yurt genelinde büyük gösteriler tertip eden Erbakan, düzmece bir ifadeyle ‘uyuşturucu’ kaçakçılığı ile suçlandı. KUMPAS MERKEZİ ALMANYA Erbakan’a yönelik kumpas Almanya’da tezgahlandı. Figüran olarak bir dönem Milli Selamet Partisi’nden (MSP) milletvekili seçilen ancak bir sonraki dönem ismi Necmettin Erbakan tarafından çizilen Halit Kahraman seçildi. MSP tarafından dışlanan Kahraman, siyasetten kopunca eroin ticaretine başladı. Avrupa’ya uyuşturucu kaçıran Kahraman, 14 Ekim 1978’de Almanya’da alıcı kılığına giren polise eroin satmak isterken yakalandı. BÖYLE SENARYO UYDURDU Bu davadan yargılanıp 7 yıl ceza alan Kahraman, Alman makamlarına verdiği ifadede Erbakan’a özetle şu suçlamaları yöneltti: “1977 seçimlerinde kampanya için malımı mülkümü sattım, mali bakımdan zor durumda kaldım. Bunun üzerine seçimden sonra Ankara’ya giderek Erbakan’ı ziyaret ettim. Bu sırada Fehim Adak da (Parti müfettişi) oradaydı. Erbakan, muhalefette oldukları için mali bakımdan bir şey yapamayacaklarını söyledi. Birkaç kez daha ziyaret ettim. Sonunda Erbakan bana, ‘Sana eroin versek Almanya’da satabilir misin’ dedi. Ben de kabul ettim. Bunun üzerine Erbakan Adak’a “Verin” dedi. Adak’la Çankaya’da, Yıldızevler’le Oran Sitesi arasındaki yolda buluşmayı kararlaştırdık. Buluşma günü Adak bir taksiyle randevu yerine geldi. Bir çanta içinde eroini teslim etti. Uyuşturucuyu Almanya’da arkadaşlarla sarmaya çalışırken yakalandım…” DARBEDEN 16 GÜN ÖNCE İTİBAR SUİKASTİ Alman makamları bir kaçakçının ifadesi ile 22 Haziran 1979’da Türkiye’ye bir yazı göndererek Erbakan hakkında takibat istedi. Ancak o günlerde basından gizlenen bu ifade zaman ayarlı olarak Türk ve Alman basınına olaydan yaklaşık 2 yıl sonra sızdırıldı. 26 ve 27 Ağustos tarihlerinde, İsrail’e karşı MSP tarafından düzenlenmesi planlanan mitingten (6 Eylül 1980 Konya mitingi) 9 gün, 12 Eylül darbesinden de 16 gün önce Necmettin Erbakan’a fiilen itibar suikastı düzenlendi. Alman basını ve Türk basını iddiaya çarşaf çarşaf yer verip suçlamaları gerçekmiş gibi pazarladı. İddiaları kesin bir dille yalanlayan Erbakan, “Kahraman’ın devre dışı bırakıldığı için iftira attığını” aktardı. Konunun araştırılması için savcılara çağrı yapan Erbakan, dokunulmazlığı bulunmasına rağmen ifade vermeye hazır olduğunu bildirdi. ALMAN İSTİHBARATI KONUŞTURMADI Türk makamları iddiaları birinci ağızdan dinlemek için Almanya’ya giderek Halit Kahraman’la görüşmek istedi. Türk güvenlik görevlileri Halit Kahraman’la cezaevinde Almanların olmadığı bir ortamda konuşmak istedi. Ancak hem Halit Kahraman, hem de Alman istihbaratı bu talebi reddetti. Alman polisinin nezaretinde gerçekleşen görüşmede de Kahraman aynı yalanları tekrar etti. İftira attım 12 Eylül darbesi gerçekleştikten, Necmettin Erbakan’a siyaset yasağı konduktan sonra Alman istihbaratının oyuncağı olan Kahraman çark etti. Kahraman, Schwerte Sulh Mahkemesi’ne bir ifade vererek Erbakan ve Adak’a iftira ettiğini açıkladı. Halit Kahraman itirafında şunları kaydetti: O tarihte polise ve Duisburg Sulh Mahkemesi’nde verdiğim ifadeler yanlıştı. Erbakan ve Adak adlı davalıları haksız yere eroin imal etmek ve satmakla suçladım. Ondan sonra vicdan azabı çekmeye başladım. Erbakan ve Adak adlı davalılardan intikam almak istemiştim. Çünkü bana çok kötü bir oyun oynamışlardı. 1977 yılı Türkiye’de seçim yılıydı. Ben Diyarbakır’da MSP için adaylığımı koymuştum. Önce seçim listesinde birinci yerdeydim. Sonra Erbakan ve Adak seçim listesinde hile yaptılar ve benim adım üçüncü yere kaydı. Bunun sonucu olarak milletvekilliğini kaybettim. Onun üzerine öyle kızdım ki davalı Erbakan ve davalı Adak’ı eroin imal etmek ve satmakla suçladım…”

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı’ndan FETÖ nedeniyle ihraç edilenlerin iadesiyle ilgili tezviratlar hakkında açıklama

İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı’nın resmi twitter üzerinden yaptığı açıklama şöyle; “Son dönemlerde sosyal medya mecraları üzerinden gerçekleşen bir takım tutarsız, hayatın olağan akışana, devletin işleyişine, ciddiyetine ve prensiplerine uygun olmayan paylaşımlar üzerinden FETÖ nedeniyle ihraç edilenlerin geri dönüşleri veya iadeleriyle ilgili dedikodu kaynaklı haberleri ve bunlar üzerinden yapılan tezviratları hayretle ve ibretle takip ediyoruz. Birçok kurumun işleyişini töhmet altında bırakmayı hedefleyen, amacı FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak ve FETÖ ile mücadeleye sekte vurmak olan anlayışla geçtiğimiz süreçte de birçok kez karşılaştığımız malumdur. Bilindiği üzere kamu görevinden çıkarılma işlemleri; örgütsel eylemlerde bulunma, hakkındaki yürütülen adli soruşturma/kovuşturmalarda elde edilen veriler, bylock kullanıcısı olma, örgüt talimatıyla hesap açma ve para yatırma, kapatılan dernek veya sendika üyeliği gibi kamuoyunun vakıf olduğu kriterler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Terör örgütlerine üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğuna yönelik hakkında duyum, bilgi, iddia bulunan personele yönelik kurumlarınca detaylı tahkikat yapılmakta, başta kolluk birimleri olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belgeler talep edilmekte, adli sürece dair durum tespiti yapılmakta ve tahkikat sonucunda elde edilen veriler belirtilen kriterler çerçevesinde değerlendirilerek personelin kamu görevinden çıkarılıp çıkarılmayacağına karar verilmektedir. Geçmişte kamu görevinden çıkarılma işlemlerine karşı çıkanların bugün, kamu görevine iade edilenlerin sanki hiçbir kritere bakılmaksızın birilerinin tavassutuyla iade edildiği gibi gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan şaibe oluşturma çalışmaları manidardır. Bu durum, Devlet güvenliği açısından da son derece önem taşıyan ve bu konuda görevli olan kamu kurum ve kuruluşları ile gayretle görevlerini yerine getirmeye çalışan personel tarafından titizlikle ve ciddiyetle yürütülen sürece büyük zarar vermektedir. Olağanüstü hal uygulanan dönemde kanun hükmünde kararnamelerle kamu görevinden çıkarılan kişilerin başvuruları 7075 sayılı kanun gereğince Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından değerlendirildiği ve sonuca bağlandığı kamuoyunun malumudur. Bu çerçevede OHAL Kararnameleri ile Bakanlığımız bünyesinde görev yapan 39.597 kişi kamu görevinden çıkarılmış olup bunlardan 39.085’i OHAL Komisyonuna itirazda bulunmuştur. OHAL Komisyonunca şu ana kadar bu başvuruların 38.093’ü neticelendirilmiş, 35.929’u hakkında ret, 2.164’ü hakkında kamu görevine iade kararı verilmiştir. Kararların kurum bazlı dağılımı şu şekildedir; Bakanlık Birimlerinden (taşra dahil) 1.014 kişi kamu görevinden çıkarılmış, bunlardan 992’si OHAL Komisyonuna başvuruda bulunmuş, başvuruların şu ana kadar 965’i sonuçlandırılmış, 871’i hakkında ret, 94’ü hakkında kamu görevine iade kararı verilmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğünden 34.147 kişi kamu görevinden çıkarılmış veya rütbeleri geri alınmış, bunlardan 33.804’ü OHAL Komisyonuna başvuruda bulunmuş, başvuruların şu ana kadar 32.897’si sonuçlandırılmış, 30.977’si hakkında ret, 1.817’si hakkında kamu görevine iade, 103’ü hakkında rütbe iade kararı verilmiştir. Jandarma Genel Komutanlığından 4.029 kişi kamu görevinden çıkarılmış veya rütbeleri geri alınmış, bunlardan 3.892’si OHAL Komisyonuna başvuruda bulunmuş, başvuruların şu ana kadar 3.838’i sonuçlandırılmış, 3.698’i hakkında ret, 138’i hakkında kamu görevine iade, 2’si hakkında rütbe iade kararı verilmiştir. Sahil Güvenlik Komutanlığından 349 kişi kamu görevinden çıkarılmış, bunlardan 339’u OHAL Komisyonuna başvuruda bulunmuş, başvuruların tamamı sonuçlandırılmış, 337’si hakkında ret, 2’si hakkında kamu görevine iade kararı verilmiştir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden 58 kişi kamu görevinden çıkarılmış, tamamı OHAL Komisyonuna başvuruda bulunmuş, başvuruların 54’ü sonuçlandırılmış, 47’si hakkında ret, 7’si hakkında kamu görevine iade kararı verilmiştir. 7075 sayılı Kanunun 10/A maddesi uyarınca Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından başvurunun kabulü kararı verilen genel kolluk personellinden, eski kadro, rütbe veya unvanına atanması ilgili bakan onayı ile uygun görülmeyen 558 kişinin ise araştırma merkezlerinde istihdam edilmesine karar verilmiş, 205’i ile ilgili değerlendirme süreci devam etmektedir. Mevcut mevzuat hükümleri çerçevesine göre idari süreçler, OHAL Komisyonu başvurularının değerlendirilmesi, idari yargı itiraz aşaması en ince detayına kadar belirlenmiş ve süreçte görevli tüm kurum ve kuruluşlar tarafından ciddiyet içerisinde kararlı ve gayretli bir mücadele yürütülürken bu tür yakışıksız söylem ve iftiralarla nelerin amaçlandığını ve bu oyunun nerede kurgulandığı aziz milletimizce çok iyi bilinmekte olup kamuoyunun takdirlerine saygıyla duyurulur.”

2 yıl önce

Süleyman Soylu: Sosyal medyada paylaşımların %90'ı yalan, tezvirat

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ve Kültür Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Yargın Koordinasyon Merkezinde basın açıklaması yaptı. Pakdemirli, kırsal yangınların yanında yerleşim yeri yangınlarının önlenmesinde de orman teşkilatının çok büyük gayret sarf ettiğini söyledi.   Hem Antalya hem de Muğla'daki yangınlarda birinci odağın mecburen yerleşim yerleri olduğunu belirten Pakdemirli, "Marmaris'teki yangın, devam ediyor. Bu yangın, şu anda stabil. Öğleden sonra değişen hava şartlarıyla potansiyel tehlikeler içeriyor ama ekibimiz, şu anda bununla ilgili çalışmalarına devam ediyor." diye konuştu. Sabah saatlerinde tüm yangınların üzerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile hava aracıyla hem koordinasyon hem de inceleme yaptıklarını aktaran Pakdemirli, notlar alıp ilgili ekiplere ilettiklerini dile getirdi. Pakdemirli, Köyceğiz'deki yangın için özellikle kara birliklerinin gücünü artırarak, hem karadan hem de havadan ciddi bir çalışmayla müdahale ettiklerini vurgulayarak, "Köyceğiz'de yangın halen dağlık arazide devam ediyor. Oraya iki helikopter ve 1 uçak müdahale ediyor. Yerleşim yerlerinden uzak bir yangın, halen devam ediyor. Buradaki yangın önemli ve yaygın bir yangın." ifadesini kullandı. ''GÜNDOĞMUŞ'UN TAHLİYE EDİLMESİ SÖZKONUSU'' Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, şunları kaydetti: "Milas yangınına da müdahale ediyor olacağız, Seydikemer'de iki yangın devam ediyor, Muğla üzerinde. Ancak bunların, diğer saydığım yangınlara göre ciddiyeti daha az. Manavgat yangını halen devam ediyor. Bugün itibarıyla Gündoğmuş'un tahliye edilmesi söz konusu oldu. Gündoğmuş yangını devam ediyor. Tunceli Hozat, yeni bilgi geldi şu anda kontrol altına alındı. Şu anda ana odak olarak Muğla ve Antalya yangınları devam ediyor. Çok kısa bir süre önce aldığımız haberle de Isparta'da Sütçüler mevkisinde saat 11.30 sularında bir yangın daha çıktı. Ona da hemen 1 uçak, 15 arazöz, ve 200'ün üzerinde personel sevk ettik, burada da çalışmalara başladık. İlerleyen saatlerde bununla alakalı da gerekli çalışmaları ve gerekli bilgileri veriyor olacağız." ALEVLERİN TERMİK SANTRALE YAKLAŞTIĞI İDDİASI Sosyal medyada yangının termik santrale yaklaştığı ve riskli olduğu yönündeki iddialara değinen Pakdemirli, "Termik santralle ilgili 'risk altındadır' veya 'değildir' gibi bir durum meydana geldi. Sayın Bakanımızla geldiğimizde akşam saatlerinde bilgisayarda matematiksel modelleme ile baktığımızda, rüzgar durumuna baktığımızda bir risk görünmemekle beraber hem yangının hem de termik santrallerin özelinde bir ziyaret gerçekleştirdik. Şimdilik orada bir problem görünmüyor. Rüzgar da o yönde esmiyor. Bir problem yok, ilerleyen saatlerde bir değişiklik olursa bununla ilgili de karşı ateş ve diğer tekniklerle müdahale etmek için arkadaşlarımız gerekli tahkimatı yaptı. Bununla ilgili bir değişiklik olursa ilerleyen saatlerde bilgi veririz. Ancak şu anda inşallah olmayacak diye düşünüyoruz." dedi. "TÜM YANGINLAR SÖNENE KADAR BURADA ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYOR OLACAĞIZ" Hava sıcaklığının 40 derecenin üzerinde olduğunu, rüzgarın çok hızlı estiğini ve nemin de son derece düşük olduğunu belirten Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Meteorolojik olarak yarın yine tüm zamanların en düşük nemiyle, yüzde 8 gibi bir nemle karşı karşıya kalacağız. Normal şartlarda, yaz mevsimde yüzde 30'un altında bir nemin ne Antalya ne de Muğla'da olmaması gerekir diye düşünüyoruz ama şartlar bunu gerektirdi. Bu zorlu şartlar altında mücadelemiz devam ediyor. Devlet, tüm kamu kurumları, belediyeleri, jandarması, AFAD'ı, UMKE'si, sağlık ekipleriyle, en başta kahraman ormancılarıyla buna müdahale ediyor. Üç bakan burada. Tüm yangınlar sönene, vatandaşımız eski, normal hayatına kavuşana kadar burada çalışmalarımızı sürdürüyor olacağız. Tüm bu yangınlara 16 uçak, 9 İHA, 51 helikopter, 1 insansız helikopter, 850'nin üzerinde arazöz, 150'nin üzerinde iş makinesi ve 5 binin üzerinde tüm kamu kurumlarından personelle müdahalelerimiz devam ediyor. Uçaklar konusunda alan çok yaygın olduğu için vatandaşlar semaya baktığında çoğunlukla gözleri uçak arıyor ama arazi yaygın, defalarca da sortiler yapılıyor." Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti: Muğla'da sabahtan binden fazla helikopter sortisi ve 3 bin tondan fazla su atıldı. Yerleşim yerleri odaklı gidiyoruz, maalesef ormanlarımızı bırakmak durumunda kalıyoruz. Marmaris özelinde yangında da çok ciddi yerleşim yeri tahkimatı ile çalıştık. Yerleşim yerlerinin güvenlik altına alınması belediyenin işi. Belediyelerimizin bunları tahkimatı konusunda ormanla işirliği içinde ileriye dönük tedbir alınması gerekir diye düşünüyorum.  İlk yağmurlarla dikime başlıyoruz. Anayasanın 169. maddesi asla ve asla orman alanları daraltılamaz diyor, bunun istisnaları var. Bu istisnaların içinde rahmetli Özal'dan beri 40 yıldan beri olan konu, turizm alanı tahsis edilecekse edilir. Kurumlardan görüş alınır, turizm alanı ilan edilecekse edilir. Bunun için ormanların yakılması gibi spekülasyonların yapılması yanlıştır. Bir genel başkanın söylemesi üzücüdür. Ormanları kimse yakamaz, böyle hainler varsa cezasını adli merciler verecektir. Provokasyonlara dikkat etmemiz lazım.  Amfibik dediğimiz hem karada giden hem de suda yüzen demektir, suyu toplar, alır, sonra da iniş yapacağı noktaya gider ve atışını yapar. Amfibik uçaklar tercihimiz. Rusya, Azerbaycan, İspanya gibi ülkelerden gelen yardım taleplerine 'tamam' dedik. Bu yardımlar yavaş yavaş geliyor. Gelen pilotların bizim sistemimize adapte olması zaman alıyor. Her uçağın faydası var burada. Her gelen yardımı kabul etmiyoruz. Çünkü 5 tonun altında su atan uçaklar bizim uçuş patentinde de kalabalık meydana getirebiliyor. 5 ton ve üzeri su atan, tercihen amfibik uçakları tercih ettik. Hala uçaklar gelmeye devam ediyor. Sahada çalışan 16 uçak, 51 helikopter var. İHA'larımız, insansız helikopterlerimiz var.  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da son durumla ilgili şunları söyledi: Devletin bütün kurumları ayırt etmeden söylüyorum, yangınların bir an önce söndürülebilmesi için çaba sarfediyor. Pandemi geçirdik, tüm sağlık çalışanlarımıza moral verdik. Şimdi de buranın önde gelen kahramanları var, ormancılar... Ateşin üzerine giden insanlar. Hepimizin ciğerleri yanıyor, doğru. Bir ağaç büyütmek için çaba sarfeden ormancıların bedenleri yanıyor. Bir veklin paylaşımını gördüm, üzüldüm. 'Geldim bir ormancı görmedim.' Göremezsin tabi, ateşin içinde ormancı. Dün 13 ormancı Antalya'da yangının ortasından alındı, kahramanlarımız kurtuldu dedik. Buradan rant sağlarım düşüncesi sapkın bir düşüncedir. 2 selfie çekmekle sanki yangın söndürülüyor. Buradan herkese siyasi parti gözetmeksizin söylüyorum, herkesin bu konuda kahramanlarımızın morallerini yükseltmek görevimizdir.  Ana muhalefet partisi genel başkanından istirhamımız var. Eksiği söylersem, tweete yazıp şu da şöyleydi dersem sorumluluk mu bu? Sorumsuzluktur. Onlar da can hıraş mücadele ediyor, görmüyor muyum? SOSYAL MEDYADA YÜZDE 90'I YALAN Sosyal medyada herkes elinden geleni ardına koymuyor. Sosyal medyada yüzde 90'ı yalandır. İşi olan insanları yangını söndürmeye çalışıyor, işi olmayan insanlar dedikodu yapıyor. Ormanlık alanlarda gezip selfie çekmeyin. Arkadaşlarımızın moralini bozuyor. Araya nifak sokup milletin çalışma güdüsünü aşağıya almayalım. Sayın Genel Başkan 'hadsizler' diyorsunuz. Neyin hadsizliği var burada. YÜZLERCESİNİ TESPİT ETTİK Sosyal medyada bu işi körüklemeye çalışan yurtdışından yeni açılmış hesaplar var. Halkı korkutmak, nefret yaratmak için yapıyorlar. Gereğini yapıyoruz. Yüzlercesini tespit ettik. MUĞLA'DA SON DURUM Yerleşim yerlerine girmeden çoğu yangın başarıyla durdurulmuştur. Bu önemli bir şeydir, bu rüzgara rağmen, bu sıcaklığa rağmen. 8 yerleşim yeri tamamen boşaltılmıştır tedbiren. Allah'a şükür can kaybı yok. Börtü böcekten hayvanlara kadar kaybımız oldu, bunu da atlamamak lazım. İnsan canı kaybolmuş değildir. 5 yerleşim yeri de kısmen boşaltılmıştır.  70'in üzerinde bina kullanılamaz haldedir. NEFRET DİLİNDEN UZAK DURALIM Vatandaşımızın morali bozulacak diye üzülüyoruz. Tekrar istirham ediyorum. Sosyal medyayla ilgili son bir şey söylemek istiyorum. Bir kamplaştırma oluşturmak istiyorlar. Lütfen bu nefret dilinden, bu öfke dilinden uzak duralım. Siyasetçiler çok siyaset yapmak istiyorlarsa, ki ben de siyasetçiyim, bunu yangında yapmasınlar. Bazen beklediğimizden fazla yardım geliyor. Bunları konuşlandırabileceğimiz bir yer, kurumlarımız bunu koordine ediyor. Neye ihtiyaç olduğu açıklamasını AFAD'dan ve Valiliklerden bildireceğiz. Neye ihtiyacımız var, neye yok, bunu hep birlikte ortaya koyacağız. Tarım ve hayvancılık hasarları olsun, kimseyi yalnız bırakmayacağız.  SABOTAJ İDDİASI Cumhurbaşkanımız da kamuoyuna bilgi verdiğinde özel ekip kurulduğundan bahsetmiştik. 300'e yakın ihbar geldi. Bu ihbarların hepsiyle tek tek ilgileniyoruz. Yangına neden teşkil eden meseleler var. Gözaltında olanlar var. Yargımız kararını verecek. Sabotaj, dikkatsizlik, terör... Bunların her biriyle ilgili yaptığımız çalışmalar, bildiklerimiz var, teşebbüs etmeye çalışanlar var. Terör örgütü PKK, 3 yıldan beri ekonomik tesisler, ormanlar, vatandaşlarımızın araçları dahil olmak üzere hedef aldığı yerleri yakmak konusunda Kandil'den talimat alıyor. Bu açık ve nettir.  Yılbaşından beri 300'ün üzerinde eylem engellenmiştir. Özel ekiplerin çalışmaları devam ediyor. Bir vilayetimizde kendisine para aktarıldığını ifade eden bir kişi ele geçirilmiş ve yargıya teslim edilmiş ve tutuklanmıştır. Biz bunun nereden beslendiğinin arkasını iyi değerlendirdikten sonra anlayış ortaya koyabiliriz. Birileri bize birbirimize kışkırtmak istiyorlar. Bir ilçemizde oldu. 'Şunlar yaktı, linç edelim'. Yardım etmeye gelenler ve anneleri. Hiç alakaları yok. Bir kaosla karşı karşıya kalınacaktı. Yanlışi bir istihbarat kaynağı ile bizi yanıltmaya çalışanların da oyununa düşmeyiz.  Muğla'da yaklaşık 10 bin vatandaşımızı bulunduğu konutlardan tahliye ettik. Çadır ve konteyner ihtiyaçları, bunların tamamı tarafımızca karşılanacaktır. BAKAN ERSOY: YAPILAŞMA AMAÇLI TAHSİSİ MÜMKÜN DEĞİL Yangının kısa sürede kontrol altına alınması için yoğun çalışma yürütüldüğünü aktaran Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "İlk etapta yangınla mücadelede yangının tehlike altındaki yerleşim merkezlerinden uzaklaştırılması sağlandı." dedi. Hava şartlarının çalışmaları güçleştirdiğine dikkati çeken Ersoy, "Rüzgar da izin verirse en kısa sürede yangını kontrol altına alırız diye düşünüyoruz." ifadesini kullandı. Yangınla mücadeleyle ilgili tartışmalara değinen Ersoy, "Yangınla mücadele twitle olmuyor, bizzat sahada operasyonun içinde olarak oluyor. Özellikle sahanın içinde mücadele eden arkadaşlarımız, ilgili kurumlarımız işini çok iyi biliyorlar. Onların en çok ihtiyacı olan şey motivasyon." diye konuştu. Orman arazilerinin turizme açılıp açılmayacağı yönündeki tartışmaların da yersiz olduğunu ifade eden Ersoy, "Yanan orman arazilerinin herhangi bir sebeple, Anayasa, kanunlar gereğince yapılaşmaya veya başka amaçla tahsisi mümkün değildir. Yanan araziler öncelikli olarak tekrar orman arazileri ağaçlandırılır, orman haline gelmesi kanundur, mecburiyettir, zorunluluktur." ifadesini kullandı. Otellerdeki durum hakkında bilgi veren Ersoy, "Şu anda tamamen boşaltılmış bir tesisimiz yok. Kısmi tedbir amaçlı boşaltılıp birkaç saat içinde dolan tesislerimiz var." dedi. AMFİBİK KAÇ UÇAK VAR? Pakdemirli: Uçakların şu anda 6'sı amfibik. Bugün ilerleyen saatlerde İspanya'dan da gelecek. Onları da ilerleyen saatlerde ekibe dahile deceğiz.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: “HDP ile ortaklık analarımızın gözyaşlarının dökülmesine ortaklıktır. CHP ile İP böylesi bir tezgahın gönüllü müdavimleridir”

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: TÜRK GENÇLİĞİ BÜYÜK KURULTAYI VE ANALAR BACILAR KURULTAYI Ankara geçtiğimiz hafta sonu göz kamaştırıcı iki toplantıya ev sahipliği yaptı. Birisi Türk Gençliği Büyük Kurultayı diğeri ise Analar Bacılar Kurultayı'dır. Muazzam bir katılıma sahne olmuştur. Türk gençliği yeni bir tarih yazmış, almasını bilenlere mesajların en görkemlisini vermiştir. Dava irfanımızı yeniden fetheden, bugünümüzü düne bağlayan bir gençlikle önümüze çekilen kalın perdeler birer birer yırtılacak, Türkiye birer Turan olacaktır. Gençliğimiz Türk milletinin gururudur. Kim ki Türk gençliğini yok sayıyor, adını anmıyor, siyasi ve ideolojik istismarın konusunu yapıyorsa biliniz ki karanlık, kalabalık, kuraklık ve küstahlık içindedir. Onlar soysuz bir çağdaşlığın fevkinde çağlar üstüdür. Gençliğimiz yeri geldi mi sağ duyu ve sorumlulukla uçurumların önüne göğsünü geren, yeri geldi mi milli geleceği kötürüm hale sokmak için fırsat kollayanlara hak ettikleri şamarı indiren unsurdur. Gençlerimiz ile birlikte yurdumun dört bir yanında teşrif ederek kurultayımıza can ve kan veren analarımıza ve bacılarımıza müteşekkirim. Bu kapsamda Türk gençliği varsa analarımızın ve bacılarımızın sayesinde vardır. 'ZİLLET İTTİFAKI' Milliyetçilik yabancı akımlara karşı güvence, milli birlik ve dayanışma ruhunun güvenlik duvarıdır. Bizim Milliyetçiliğimiz hayatın içinde, milletimizin vicdanındadır. Arzumuz, amacımız ve arayışımız öteden beri budur. MHP'ye atılan iftiraların, saldırıların, yaygınlaşan tahammülsüzlüklerin tesadüf olmadığı görülecektir. Milletsiz devlet, devletsiz millet projelerinin önündeki en büyük engel milli devletlerdir. Küresel aktörler açısından ülkelerde yükselen milliyetçiliği kırılması, din, etnik ya da mezhep farklılıkların kaşınması ve bunların üzerinden ilk etapta özerk, sonrada federal devletler oluşturulması hedefi her zaman güncelliğini korumuştur. Bu nedenle öncelikle taşeronlar eliyle ulaşılması esas alınmıştır. CHP, HDP, İP, DEVA, Gelecek Partisi ve irili ufaklı diğer zillet partileri tembihli görevli ve taşeron siyasetin temsilcileridir. 'KÜRESEL SÖMÜRÜNÜN ÖNÜNDEKİ ENGEL MHP VE CUMHUR İTTİFAKI'DIR' Zillet İttifakı çözülme ve yıkım siparişini bedeli mukabilince almıştır. Her şey gün gibi ortadır. Maksatı ne olursa olsun küresel sömürünün önündeki en önemli engel MHP ve Cumhur İttifakı'dır. Bir milletin yükselişinin dayanağı milliyetçiliktir. Bugün bütün insanlık çevre sorunundan enerji sorununa, ekonomik eşitsizlikten terör sorununa, bulaşıcı hastalıklardan adalet sorunlarına kadar ortak bir kaderi paylaşmaktadır. Bu ortaklık insanlık değerlerinin, insan olmanın, onur ve şerefinin ortak paydasıdır. Gelişmelerin seyrine baktığımızda, devlet ve milletimizin bekası için dünden daha önemli kutsal bir görevle karşı karşıyadır. İlhamını ve sevgisini büyük Türk milletinden alan Milliyetçi Hareket, devlet ve milletimizin bekası için dünden daha önemli ve kutsal bir göreve karşı karşıyadır. Partimiz Cumhur İttifakı çatısı altında bu görevi yerine getirecektir. İnancımız ve kararlılığımız bu yöndedir. MUHALEFETİN ZİYARETLERİ Türkiye'nin önünü kesmek, ilerleyişini engellemek için tetikte bekleyen iç ve dış işgal cephesi, milli devletimizi, bekamızı, kimliğimizi, direncimizi sekteye uğratmanın hesabındadır. İşin özünde oynanan oyunun gizlenecek yanı kalmamıştır. Zillet İttifakı'nın kurduğu kumar masasında kartlar açık oynanmaktadır. Bu masada hile, densizlik, dümencilik, dalavere, ihanetin daniskası vardır. Zillet İttifakı'nı oluşturan partiler gün aşırı birbirlerini ziyaret ediyorlar. Yoklama yapıyorlar, hava kokluyorlar. Ancak arka kapıda birbirlerine kazık atıyorlar. Bir yapmadıkları kısırlı, pastalı altın günleriydi. Bu gidişle onu da gerçekleştirecekler. Bunlar ayrıca güçlendirilmiş parlamenter sistemi için 3.defa bir araya gelmiştir. HDP'yi masa altında tutarak sözde bir uzlaşmaya vardıklarını açıklamışlardır. Bunların neresi dürüst, düzgün, temizdir? Uzlaşmak için irade lazımdır. CHP'nin kolonisi, siyasi kordonu İP'nin iradesi mi vardır? PKK'nın tutsağı, FETÖ'nün kuklası CHP'nin iradesi mi kalmıştır? Terörist başı Duran Kalkan CHP'yi ikaz ederek diyor ki; HDP'ye muhtaçlar. Terörist başı Aziz Atatürk'ün kurduğu partiye aba altından sopa gösteriyor. Bir CHP yöneticisi sen ne diyorsun diyemiyor, buna cesaret edemiyorlar. Ağızlarını bıçak açmıyor, korkuyorlar. İradelerini terör örgütlerine bağlamış durumlar. Biz bunlara boşuna mı zillet diyoruz. HDP'ye söylediğimiz sözlerin cevabını Kandil'in CHP'si veriyor. CHP'nin 2-3 Ekim 2021 tarihindeki Abant toplantısı zilletin kavşak noktalarını açığa vurmuştur. Abant toplantısının tavsiyesi kimden geldi? Özerklik ve federasyon gayesi CHP'ye nüfuz etmiştir. Şimdi de güçlendirilmiş parlamenter sistem adında ne olduğu belli olmayan bir sistem içindeler. İP Başkanı bu aralar il, ilçe gezer, İBB Başkanı'nı Fatih'e benzetmiş, CHP Genel Başkanı'na çalım atmıştı. HDP tembihli Kılıçdaroğlu da, İP Başkanı'nı boşa düşürmüştür. İP Başkanı yeni yönetim sisteminde yer almayan bir Başbakanlık makamına adaylığa mahkum edilmiş bir zavallıdır. KILIÇDAROĞLU'NA 5 SORU CHP'nin gizli gündeminde anayasanın ilk dört maddesini kaldırmak esastır. Sabıkalı bir milletvekili kalemiyle hazırlandığı anlaşılan demokratik muhalefetin anayasa değişikliği için izlenmesi gereken yol haritası Kılıçdaroğlu'nun ön sözü ile kaleme alınmıştır. Bunun gerisinde PKK'nın hain dokunuşu bulunmaktadır. Kılıçdaroğlu'na soruyorum. Soru 1. Anayasadan Atatürk'ü çıkarmayı düşünüyor musunuz? Soru 2. Anayasaya hakim olan Türk ismini tasfiye etmeyi planlıyor musunuz? Soru 3. Türk vatandaşlığı kavramı yerine anayasal yurtseverlik, Türkiye yerine ülke, Türkiye Devleti yerine Cumhuriyet Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yerine insanı kelimelerinin getirilmesini amaçlıyor musunuz? Soru 4. Demokratik muhalefet diyerek TİP'i, HDP'yi yanınızda görüyor ve bunlara kucak açıyor musunuz? Soru 5. Terörist Demirtaş'ı hala savunuyor, ona elçiler gönderiyor musunuz? Soruların cevabı basittir, Kılıçdaroğlu ya evet diyeceksin ya hayır diyeceksin. Boş kağıt verirsen hepsine evet demiş kabul edileceksin. Sorularıma cevap ver. FIRAT KALKANI BÖLGESİ'NDE İKİ ŞEHİT Elbette acımız büyüktür, ama sorulacak hesabımız da büyüktür. Şehadetleri kabul olsun. Kılıçdaroğlu, taziye mesajı yayınlamıştır, ne yazık ki saldırıyı kimin yaptığına dair bir şey yer almamıştır. Korkma itiraf et, PKK'ya tek bir laf et. Kaygılanma bu seni sadece insan yapar. Milletimizin derdi ile dertlenen biri yapar. İki gündür takip ediyorum YPG ve PKK'yı kınayan tek bir mesajlarını duymadım. Aranızda duyan oldu mu? Kitabın ortasından konuşuyorum, HDP ile ortaklık analarımızın gözyaşlarının dökülmesine ortaklıktır. CHP ile İP böylesi bir tezgahın gönüllü müdavimleridir. HDP'YE YANIT Benim ağzımı kapatabilecek bir babayiğit anasının karnından duymadı. Bölücü ve terör faaliyetlerini görmezden gelirsek onurumuz ve şerefimizi kaybetmiş oluruz. Herkes şerefi, ederi, haysiyet ve namusu kadarıyla konuşursa karşımızda siyasi bölücülerden ağzını açıp da bir şey söylemeye kimsenin hakkı olamaz. ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ PKK'ya silahları kimler vermektedir? Müttefik ülke PKK kamplarında ne arıyor? PKK'ya silah veren bellidir. DEAŞ'ı, PKK/YPG'yi kiralık tetikçi olarak kullanmaları gün gibi ortadadır. Dost dediğin dürüst olacaktır. Mızrağın çuvala sığması mümkün değildir. ABD yönetimi Türkiye'nin Suriye'deki varlığını çıkarlarına tehdit görüyormuş. Tehdit ABD'nin cinayet planları, terör örgütleri ile eylem birliğine girmesidir. Böyle dostluk düşman başınadır. 'CUMHUR İTTİFAKI OLARAK TEK NEFES, TEK BİLEK OLACAĞIZ' Zillet ittifakının planlarını tarumar edeceğiz. Türkiye'yi kamplara ayırarak çatışmaya geçit vermeyecek yegane siyasi güç Türk Milliyetçiliğidir. Cumhur İttifakı olarak tek nefes, tek bilek olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlığı üzerinden polemik yaparak aşağıların aşağısına düşenlere de itibar etmeyeceğiz. Türkiye'nin karşısına çıkarılan güvenlik ve bölücülük sorunu özü itibariyle bir demokratik hak talebi, bireysel özgürlük, siyasal katılım sorunu değildir. Bu sorun etnik bölünmeyi amaçlayan silahlı terör sorunudur. 'BİZİM GÖNLÜMÜZDE HERKESE YER VARDIR' Hiç kimse boşuna heveslenmesin. Bu millet biziz, bu devlet biziz, bu vatan biziz, istikbalin mimarı da inşallah bizler olacağız. Türkiye'nin geleceğinin en büyük teminatı cepheleşme, kamplaşma ve kutuplaşmalara son vermek, terörün kökünü kazımak, ortak değerler altında birleşmek, kenetlenmek ve kucaklaşmaktır. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır.

2 yıl önce

CHP'nin Meclis'te tezkere kararsızlığı: PKK vurulsun mu vurulmasın mı? HDP’yi üzmek istemiyor

Meclis Genel Kurulu, bu hafta kritik tezkere görüşmelerine ev sahipliği yapacak. Yarın Irak-Suriye tezkeresi gündeme gelecek. Tezkere, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon için Cumhurbaşkanı'na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngörüyor. Tezkerede, terör örgütlerinin Suriye sınırında milli güvenliğe ve sivillere yönelik eylemlerini sürdürdüğü vurgulandı. Türkiye'nin her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmaya devam edeceği belirtildi. CHP VE HDP DIŞINDA HAYIR DİYEN YOK Tezkere oylamasında siyasi partilerin tavrı önemli. AK Parti, MHP ve İyi Parti tezkereye "evet" diyecek. HDP ise tezkereye karşı "hayır" oyu kullanacak. CHP BUGÜN KARARINI AÇIKLAYACAK Son 2 yıldır Suriye tezkeresinin uzatılmasına "evet" diyen CHP'nin tavrı, bugün toplanacak MYK'da netleşecek. Suriye tezkeresinin ardından Genel Kurul'da, Lübnan'da Barış Gücü kapsamında bulunan Türk askerinin görevini 1 yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi de görüşülecek.

2 yıl önce

CHP’den HDP’ye tezkere desteği: Ali Şeker: Partimiz tezkereye destek vermemeli, hayır oyu kullanmalıdır

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl daha uzatan tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda oylanacak. Oylamada CHP'nin tavrının ne olacağına ilişkin MYK toplantısının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Türkiye’nin güvenliği, yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalma ihtimalimiz varken daha önceki eleştirilerimizle birlikte ama İdlib konusundaki ağır tarihi sorumluluğu gözeterek bir karar vereceğiz” ifadesini kullanmıştı. 'PARTİMİZ CHP HAYIR OYU KULLANMALIDIR' CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker ise tezkere 'hayır' oyu vereceğini açıkladı. Şeker, CHP'deki Gelecek İçin Sol Kanat ekibinin "Genel kurul görüşmelerinde partimizin tezkere destek olmamasını ve 'hayır' oyu vermesini istiyoruz" diyerek yaptığı açıklamayı Twitter hesabından alıntılayarak "Tezkereye hayır" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

CHP, HDP'nin talimatına uydu! Özgür Özel açıkladı! "Suriye-Irak tezkeresine "hayır" oyu kullandı

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, parti olarak TSK'nın Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl daha uzatan tezkereye 'hayır' oyu vereceklerini açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini 2 yıl daha uzatan tezkere, TBMM Genel Kurulu’nda oylanacak.

1 2 3 4 5 6 7 8