02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

İstanbul Tabip Odası İBB'ye teftişten rahatsız oldu: Seçmen iradesine saygı gösterin

İçişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde görev yapan terör bağlantılı personellerle ilgili geride kalan gün özel teftiş başlattı. Bakanlıktan yapılan açıklamada konunun tüm yönleriyle soruşturulacağı belirtildi. İSTANBUL TABİP ODASI 'TEFTİŞTEN' RAHATSIZ Zeytin Dalı Harekatı'nı ''Savaş bir halk sağlığı sorunudur' diyerek terör örgütü PKK/PYD'yi savunan Türk Tabipleri Birliği'ne (TTB) bağlı İstanbul Tabip Odası, söz konusu karardan rahatsız oldu. KAFTANCIOĞLU'NDAN DESTEK GECİKMEDİ Kurumun sosyal medya hesabından yapılan, "AK Parti'nin İstanbul'da uğradığı yenilgiyi artık hazmetmesi ve seçmen iradesine saygı göstermeyi öğrenmesi gerekir" başlıklı açıklamayı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da paylaştı. PKK'lı teröristin ölümü için "İnsanlık kaybetti" diyen ve MLKP terör örgütünün kurucusuna selam durmasıyla gündeme gelen Kaftancıoğlu, "Terör örgütleriyle iltisaklı arayanlar aynaya baksın" açıklamasında bulunmuştu.

2 yıl önce

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan İBB’ye teftiş açıklaması: Bu isimleri ortaya çıkarmak devletin vazifesidir

Kurtulmuş, katıldığı bir televizyon programındaki canlı yayında gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki (İBB) teftişin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Burada Büyükşehir Belediye Başkanı ya da Büyükşehir Belediye Başkanlığına açılmış bir soruşturma söz konusu değildir. Büyükşehir'de ya da şirketlerinde çalışan terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olduğu iddiası olan bazı isimlerin tespit edildiği söyleniyor. Ve bu isimlerle ilgili bir tahkikat, bir teftiş yapılacaktır. Yoksa bu kurumsal anlamda belediyenin ya da belediye başkanının şahsıyla ilgili bir soruşturma değildir. Bir kere bunu böyle görmemek lazım. Devletin, ister belediye olsun, ister diğer kamu kurum, kuruluşları olsun, burada çalışan vatandaşlarımızın devlete sadakat prensibi içerisinde çalışması bütün demokratik devletlerde aranan bir koşuldur. Yani hem devletin, kamunun kurum ve kuruluşlarında çalışacak ama Türkiye'de devleti yıkmaya çalışan ya da rejimi değiştirmeye çalışan bir takım terör gruplarıyla irtibatlı, iltisaklı olacak. Bunu dünyanın hiçbir demokratik ülkesi kabul etmez." değerlendirmesinde bulundu. İBB Başkanına seslenerek endişe edilecek bir durum olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na da buradan sesleniyorum. Endişe etmeye gerek yok. Eğer burada çalışanlar içerisinde gerçekten terörle ilgili isimler varsa bunları ortaya çıkarmak tabii ki hükümetin vazifesidir. Hükümet de bu vazifesini yapmak üzere. Nasıl yapacak? Bir teftiş mekanizmasını kullanarak ve tek tek her bir dosyayla ilgili kimse bu isimler, bunlarla ilgili gerekli incelemelerini yaparak bir karara varacak. Bunu tekraren söylüyorum, İBB ile ya da başkanıyla ilgili bir soruşturma meselesi değildir." diye konuştu. Kurtulmuş, soru üzerine, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa'dan gelen çeşitli çağrılara da değinerek, "Türkiye dışarıdan yönetilecek bir hukuk sistemine sahip değildir. Türkiye bağımsız bir hukuk sistemine sahip ve bu hukuk sistemi kendi içerisinde kararını verecektir. Fakat Avrupa Birliği ile bu tür geçmişte de böyle şeyler oldu. Bu davaları biraz da politik olarak değerlendirip Türkiye'ye karşı bir politik baskı aracı olarak kullanıyorlar. Bunu doğru bulmadığımızı bir kere ifade etmek isterim." şeklinde konuştu. Türkiye'nin yeni ekonomi modeli ile üretim odaklı bir sisteme döndüğüne işaret eden Kurtulmuş, şunları ifade etti: "Ya geçmiş dönemlerde denendiği gibi ve maalesef Türkiye'de başarısız olunduğu gibi siz tasarruf açığınızı dışarıdan yüksek faizle ve düşük kur ile alacaksınız ve Türkiye bir ithalat cennetine dönecek. Ya da üreteceksiniz. Alın teriyle üreteceksiniz. Bunu dünya piyasalarında satacaksınız. Ve dışarıdan ihtiyacınız olan dövizi sağlayacaksınız. Türkiye bu yolu tercih etmiştir. Ben bunu 2013 mayısından sonra başlayan bir süreç olarak görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani IMF ile ilişkimizi sıfırladığımız noktada borçlarımızı ödeyerek kendi bağımsız ekonomi politikamıza yönelmeye başladığımız süreçten sonra alınması gerektiğini düşünüyorum." Kur korumalı mevduat sistemine yönelik "örtülü faiz" eleştirilerine de değinen Kurtulmuş, "Sadece politik söylem olarak ortaya konulmuş, atılan bu adım hakkında vatandaşlarımızın, özellikle geniş muhafazakar kitlelerin tereddüt geçirmesini sağlamak üzere uydurulmuş bir sözdür. O işin örtülü ya da açık bir faizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Vatandaşımızın Türk lirası nezdinde yapmış olduğu yatırımların korunmasıyla ilgili bir devlet garantisidir. Böyle görmek lazım." dedi. Kurtulmuş, doğalgazda kademeli tarifeye geçerek alım gücüne destek olacaklarını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Milletin alım gücünün azalmaması, negatif etkilenmemesi için biliyorsunuz Türkiye'de doğalgaz faturasının dörtte üçünü devlet ödüyor. Elektrik faturasının da yarısını devlet ödüyor. Bu olağanüstü büyük bir destektir. Bu hayat pahalılığı karşısında vatandaşımızın ezilmemesi için. Şimdi bir çalışma daha yapılıyor. Doğalgazın evlerin cinsine göre, bir göz gecekondudaki doğalgaz harcamasından alınacak fiyatla, lüks bir malikanede doğalgaz kullanan vatandaşımızdan alınacak fiyatın farklı olması. Bunun kademelendirilmesiyle ilgili çalışmalar da yapılıyor. Böylece vatandaşımızın alım gücünün daha iyi olması temin edilmeye çalışılıyor." Dış politikada bir değişim olup olmadığı sorusuna AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bölge ülkeleri ile değişen şartlara göre dış politikadaki dinamiklerin de değiştiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Türkiye olarak en büyük avantajımız bölgedeki oynanan oyunun ne olduğunun farkındayız. Bir kere Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye başka ülkeler, bölge ülkeleri. Bu ülkelerin halklarıyla Türkiye olarak hiçbir zaman problemimiz olmadı. Bunun altını böyle kalın bir şekilde çizmemiz lazım. Biz bu bölgenin halklarıyla kardeş olan bir milletiz. Ve kimseyle de bu anlamda bir sorunumuz yok. Zaman zaman bu benzer ülkelerde çıkan sorunların hiçbirisinin kaynağı da Türkiye değildir. Buna hatta Yunanistan'ı da ekleyebilirsiniz. İşte diğer bölge ülkelerini de ekleyebilirsiniz. Şimdi biz bu coğrafyada oynanan oyunun ne olduğunu biliyoruz. 'Böl, parçala yönet.' Daha fazla dağıtmak, daha fazla parçalamak, daha fazla bölmek, inisiyatifsiz hale getirmek ve bölgenin dışarıdan gelecek olan bir takım müdahalelere açık hale gelmesi. Oyun böyle değil midir? Hele hele Amerikan'ın, Irak'ı işgaliyle birlikte başlayan süreç tamamen böyledir."

2 yıl önce

MHP'den İBB’ye özel teftiş açıklaması: Belediyeleri terörün arka bahçesi haline getirmek isteyenlerin çabaları beyhude

“İBB’ye teftiş başlatılması yerinde ve değerli bir karar” MHP'li Ataman, yaptığı yazılı açıklamada, kur manipülasyonu üzerinden sokakların terörize etme isteğinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve  hükümetin aldığı tedbirler sayesinde önlendiğini belirterek "Aklıselimi ve kalbiselimi çoktandır terk eden, Türkiye'nin tökezlemesi için çalışan şer ittifakı; halkı umutsuzluğa, paniğe sevk etmek için karanlık mahfillerin felaket senaryolarını dillendirmekten, terör unsurlarıyla birliktelik yapmaktan utanmayacak kadar alçalmıştır. Bu kapsamda İçişleri Bakanlığı'nın; Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı bazı kişilerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde işe alındığına yönelik tespit ve şikâyetler üzerine kapsamlı bir teftiş başlatması yerinde ve değerli bir karardır" ifadelerini kullandı. “İP Başkanı, destek veriyor” İBB’ye yapılan teftişin önüne geçmek isteyenlerin kendilerini ve partilerini siper ettiğini söyleyen Büyükataman, şunları kaydetti: "Ardı ardına açıklama yapan ve henüz isimlerini ve irtibatlarını bilmedikleri kişileri savunmaya geçen şer ittifakının; korktuğu, çekindiği bir şey mi vardır ki paniğe kapılmıştır? İçişleri Bakanlığı müfettişlerini üstü kapalı bir şekilde hedef alan ve yapılacak olan teftişin siyasi bir müdahale olduğunu söyleyenler açıklarını ve rezilliklerini bu şekilde örteceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar. 'Bu millet, sandıkta hür iradesiyle attığı oyların sonuçlarına el uzatanları her daim cezalandırmıştır' sözleriyle meseleyi milli iradeye müdahale olarak çarpıtan İP Başkanı, terör örgütü bağlantılı kişilerin belediyelerde yuvalanmasına destek verdiği gibi satır aralarında HDP'li ortaklarına da göz kırpmaktadır. Hanımefendinin kişisel tercihini bilemiyoruz ancak bu aziz milletin hiçbir ferdi, terör örgütü mensupları devlet içinde yuvalansın diye sandığa gitmedi. Bir yandan erken seçim isteyen, diğer yandan 'hükümet baskın seçim yapacak' diyenlerin akılları karışıktır. Neyi neden savunduğunu idrak edemez hale gelmiş partilerin Türkiye'ye verebileceği hiçbir şey yoktur. 'Hemen seçim, anında seçim' gibi zırvalarla bir yılı aşkın süredir magazinsel bir hâl alan erken seçim tartışmalarıyla Türkiye'nin enerjisini boşa harcayan zilletin temsilcilerinin seçim tarihini beklemek yerine terör örgütlerinden medet umacak hâle gelmesi izaha muhtaçtır. Bu neyin acelesidir? Birilerinin aceleci tavrının sebeplerini, en son 15 Temmuz 2016'da yaşanan büyük acılarla görmüştük. Yeni acılara sebebiyet vermemek için herkesin aklını başına almasında ve terör örgütleriyle arasına mesafe koymasında fayda vardır." MHP'nin, HDP'nin kapatılması konusunda net tavır ortaya koyduğunu belirten Büyükataman, açıklamasına devam etti: "HDP'yi partisinde ağırlayıp propaganda yaptırarak HDP'yi aklama yarışına girenlerin, belediyeleri terörün arka bahçesi haline getirmek isteyenlerin çabaları beyhudedir. HDP'nin ziyaretlerinde insanımızın dil, din, mezhep gözetilmeksizin temel hak ve özgürlüklere erişmesi gerektiği vurgusu yapan zilletin yancıları, teröristlerin ağzını kullanmaktadır.”

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Bir muhalefet partisi genel başkanı, bir ABD Büyükelçisi’yle 1 ayda 4 sefer neyi görüşür?”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bursa’da muhtarlarla bir araya geldi. Soylu, Cumhuriyet tarihinin uyuşturucu yakalama rekorunu egale ettiklerini ifade ederek, “2019 yılında 20 tondu, bu yıl toplam 22 tona çıkardık. Bunun 20,5 tonunu güvenlik güçler, 1,5 tonunu da gümrük muhafaza ekiplerimizin yakaladı” dedi. Soylu: “Cumhuriyet tarihinin uyuşturucu yakalama rekorunu egale ettik” “Sizler farklı siyasi görüşlerde olabilirsiniz, bu da çok doğaldır. Her birinizi seçen insanlar da böyledir. Size oy verenler de farklı siyasi görüşleri, inançları, etnik kökenleri olabilir. Buradaki topluluk tüm çeşitlilikleri barındırdığı için Türkiye tablosudur” diyerek konuşmasına başlayan Soylu, “Her birinize oy verenler temel beklenti ile oy kullandı. Mahallemize güzel bakılsın, eksiklikler takip edilsin diye sizlere oy verdiler. Farklılıkları korumanın yanı sıra belli zeminlerde buluşmak ülke menfaatini ilgilendiren temel değerler üzerinde aklıselimin, ahlakın, anne-babalarımızın, öğretmenlerimizin, camideki imamların öğrettikleri temeller üzerinde buluşabilmeliyiz” dedi. 50 bin 340 muhtarımız idari olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu hatırlatan Soylu, “Bu muhtarlarımızın tamamı eğer bize taleplerini iletemezse, aramıza bizler filtreler, perdeler koyarsak, biz muhtar bilgi sistemini devreye alamazdık. Bugüne kadar sisteme işlenen 125 bin talebin 109 binini olumlu sonuçlandırıp 16 binini hala takip ediyor olabilir miydik? Bugün daha önce muhtarlıklarımız ilgili özlük, silah ruhsat harcı, SGK primi gibi adımlarımızın üzerine izin haklarından tutun pek çok adımı içeren yeni bir öneri üzerinde hep beraber çalışamazdık. Biz ne yaptıysak birlikte yapıyoruz. Bize oy verenlerin, bize seçenlerin, bize sorumluluk verenlerin o güvenlerini temin etmek için görevlerimizi sürdürüyoruz. Biz noktaya gelebildiysek, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu vizyonla farklılıklarımızı kendimize bir filtre yapmadığımız için temel değerler üzerinde tartışmadığımız, birbirimizi dinleyebildiğimiz için yapabildik” diye konuştu. ''Adalet ve güvenlik meselesinde önemli adımlar atıyoruz'' Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak bugün muhtarlıklarda başarabildiğimiz bu hali, elbette ülkenin diğer meselelerine yaymak istediğimizde anlaşılmaz bir tutuculukla karşı karşıya kaldığımızı üzülerek paylaşmak isterim. Asayişin teminin de bile, terörle, uyuşturucu ile mücadelede bile buna gönlü yatmayan, aklı yatmayan siyasi hırsların cazibesinden sıyrılıp bu ülkenin değerleri ile buluşamayan, batıyı kendisine tapınak belirlemiş, batıdan gelen her şeyi baş üstüne koymuş, özgüvensiz anlayışlarla bu ülkede sizlerde bizler de dönem dönem karşı karşıya kalıyoruz. Bakın sizler muhtarsınız, hanginiz çarşı ve mahalle bekçilerinden rahatsız oldunuz? Tam tersi, Türkiye’de adım adım muhtarlar toplantıları yapıyoruz. İstanbul’dan Ankara’ya, Adana’dan Diyarbakır’a kadar. Biraz sonra burada güvenlik toplantısı yapacağız. Bizim buradaki içinde bulunduğumuz toplantı gibi olmayacak. Bazen 3 bazen 4 saat süren ve sürekli olan muhtar ve mahallelerin her meselesini masaya yatırdığımız, her bir arkadaşımızın notlarını aldığı, bürokratların takip ettiği toplantılardır. Bir araya gelip fotoğraf verdiğimiz aman ne güzelmiş, hayırlı olsun dediğimiz toplantılar değildir. Asayiş meselelerinden elektrik lambasının yanıp yanmamasına kadar, sağlık ocağındaki eksiklikten bir spor sahasındaki ihtiyaca kadar her şeyi bakanlarımızla telefon açıp konuştuğumuz ve çözüm aradığımız bir süreci ortaya koyuyoruz. Bana hiçbir muhtarımızın çarşı ve mahalle bekçimizden rahatsızız demedi. 30 bin bekçi geceleyin kendimizi emanet ettiğimiz, her çaldığı düdüklerinde bizim rahat ettiğimiz çarşı ve mahalle bekçilerinin itibarını zedelemek için siyaset yapanları gördükçe ben üzülüyorum. Demek ki toplumla aralarında bir mesafe oluşmuş. Bizim gittiğimiz toplantılarda çarşı ve mahalle bekçilerine daha ihtiyaç olduğu yönünde talepler bana iletiliyor” ''Biz sizlerle mesai arkadaşıyız'' 2017’den bu güne kadar evden hırsızlık olaylarının günlük ortalaması yüzde 47 oranında azaldığını kaydeden Soylu, “Bu sayı 284’ten 151’e düştü. Kötü mü oldu? Hep beraber faydasını gördük. Yüzde 30’lardan yüzde 60’lara olayların çözülme oranına çıktı. Olayları aydınlatma neredeyse 2 kat arttı. Peki bu kötü bir şey mi? Birlikte narkotik suçlarıyla uğraşıyoruz, metruk binalarla, annesine babasına kötü davranan uyuşturucu kullanıcısıyla, muhtarlarımızla beraber uğraşıyoruz. Mahallemizin şurasına aydınlatma lazım denince de kaymakamlığımıza, belediye başkanımıza, valimize, elektrik idaresine iletiyoruz ve sorunu ortaya koyuyoruz. Biz sizlerle mesai arkadaşıyız. Bizim de sizin de bir yönetim alanı var. Dünyanın en büyük krizi ile karşı karşıya kaldık. Pandemi krizinde bu iş bana yazılmış değil, ben bu işten sarfınazar ederim biraz kaçak yaparım mı dediniz yoksa tüm yöneticiler ve STK’larla taşın altına elinizi mi koydunuz? Şimdi bana büyükşehirler oldu, muhtarlara ne gerek varmış diyenler geriye 2-3 yıla baksınlar da anlasınlar” şeklinde konuştu. ''Büyük bir oyun, büyük bir tezgah'' Bütün bu mücadele hep birlikte sürdürülmektedir” diyerek sözlerini sürdüren Soylu, “Türkiye’de yaklaşık 2017 yılında uyuşturucuya bağlı ölümlerden, adli tıp rakamlarına göre 941’di. Biz 2020 yılını 314’le tamamladık. Bu yıl daha az rakamla bitireceğiz. Bu el birliği ile olmalıdır. Bir taraftan meselenin arza yönelik mücadelesi, bir yandan talebi düşürmeye yönelik mücadelesi ve rehabilitasyon süreci ile birlikte mücadelenin hep birlikte içindeyiz. 28 Avrupa Birliği ülkesinde yakalanan ‘extacy’ tabletinden 2 kat fazlasını yine bu ülkenin güvenlik birimleri yakalamaktadır. Bunu biz mi üretiyoruz, hayır. Bunlar hepsi yurtdışından geliyorlar. Amerika Afganistan’ı işgal ettiğinde 15 bin ile 20 bin dekardı oradaki üretim. 200 bin dekara çıktı. Buradan bir siyaset ürettiler. Oradaki insanların hayatını kabusa çevirip göç etmesini temin etmediler. Aynı zamanda dünyaya uyuşturucu ihraç ettiler. Bunu Amerika’nın kendisi yaptı. Bunu bir politika olarak ortaya koydu ve bundan endişe etmedi. Derdi bu bölgeleri istikrarsızlaştırmak, ufka ve vizyona değil ayaklarının ucuna bakacak duruma getirmeyi hedeflediler. Büyük meseleler elbette ki sizin mahallelerin yaşam standartlarını etkiliyor. DEAŞ coğrafyamız için bir tehditti. Bunu söylüyorum ve devam edeceğim. Suriye’nin Rakka’sında bir tek mantar tabancası patlatmadan, PYD/PKK terör örgütü Rakka’dan DEAŞ’ı tasviye etti. Bunu Amerika’nın gücü ile yaptı. Peki bu insanlar nereye gitti? Onların yönlendirmesi ile iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan’la Çin arasındaki vadiye. Sonra ne oldu? Amerika Afganistan’ı terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nın güdümündeki bazı komutanlar Rakka’dan getirdikleri DEAŞ’ı içerisinde yöneticilik yapmaya başladılar. Şimdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah. Bazen demokrasinin içine sızdırılmış bir tezgah. Bazen barış ve kardeşlik içerisine istismar eden bir senaryo, bazen de bir şeyle mücadele ediyormuş gibi gösterilen bir senaryo ile karşı karşıyayız” dedi. ''Aile yapımızı sarsmaya çalışıyorlar'' LGBT konusuna da değinen Bakan Soylu, “Ben muhtarlarımıza soruyorum. Mahallede hangi anne baba size Türkiye’de LGBT’nin gelişmesi için başvuruda bulundu? Bir anne baba LGBT bu ülkede yayılsın, bizim çocuklarımız bu işlerle daha çok ilgilensin diye bir kişi size başvurdu mu? Bu sevda nereden çıkıyor? Avrupa ve Amerika’dan çıkıyor. Çok basit, yurtdışında bu dernekler, vakıflar var. Büyükelçilikleri var. Biz nasıl ayakta duruyoruz? Uyuşturucu, terör, ekonomik olarak saldırıyorlar biz yine ayakta duruyoruz. Çünkü aile yapımız güçlü. Aile yapımızı sarsmaya, zemini oynak hale getirmek için her şeyi yapıyorlar. Ama başarılı olamıyorlar. Medeniyetimiz, müesseselerimiz, devletimiz güçlü ama en önemlisi milletimizin mayası güçlü. Yurtdışından bu derneklere yönelik ciddi bir fonlama var. Bunu dile getiriyoruz. Burada sorun olduğunu paylaşıyoruz ama bizi yine linç etmeye çalışıyorlar. Elin oğlu Türkiye’de bu meselelerin yaygınlaşması için neden para versin? Elin oğlu Amerika hala bir terör örgütü olan PYD/PKK neden desteklesin? Bana birisi bunu izah etsin. Bir Amerikalı vatandaş kendi ülkesinin bir terör örgütünü desteklemesini ister mi? Sadece para vermiyor. Silah, mühimmat, eğitim, destek, moral, strateji ve akıl veriyor. Sonra dünyaya çıkıp demokrasi ve hukuk üstünlüğü vaazı vermeye çalışıyor” ifadelerini kullandı. Bir muhalefet partisinin genel başkanının Amerika Büyükelçisi ile bir ayda 4 defa görüştüğüne de anlam veremediğini ifade eden Soylu, “Benim aklım ermiyor. Bir muhalefet genel başkanı Amerika Büyükelçisi ile 1 ayda 4 defa ne görüşür ve ne konuşur? Bana birisi bunu söylesin. Ben Türkiye vatandaşı olarak kendime izah edemiyorum. Görüştüğü zaman ‘Ya siz ayıp ediyorsunuz PYD/PKK destekliyorsunuz’ diyor mu? ‘Sizin ne işiniz var Türkiye’deki LGBT’cilerle’ diyor mu? ‘Siz Afganistan’dan uyuşturucu imalatı ile bütün coğrafyamızı uyuşturucu ile karşı karşıya bıraktı’ diyor mu dedi mi yani? Şapkayı öne alıp koymak lazım” diye konuştu. ''Şu an salgın ve göç sorunu çok önemli'' Dünyada bir küreselleşmenin olduğunu belirten Soylu, “Temel derdimiz, bu küreselleşme dünyada yepyeni bir çığır açtı. Hepimiz Avrupa’daki yollar açılacak, her yere pasaportsuz girilecek. Sınırlar açılacak, çiçek, böcek kardeşlik her şey güzel olacak. Ne zaman 20’inci yüzyılının sonuna kadar. Geldik 21’inci yüzyılın başına. Vekalet savaşlarından Afganistan’dan, Suriye’ye kadar iki terör örgütü DEAŞ ve PYD/PKK Irak ve Suriye’nin devlet otoritesini altüst etti, yok etti. Şu an dünyanın dört temel sorunu var. Salgın ve göç sorunu. Birçok ülke bizim yaşadıklarımızın yüzde 1’ini yaşadıkları halde, hepsi sinmişler korkmuşlar. Göç sorunun Türkiye ve Yunanistan arasına sıkıştırmışlar, cingözlük yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’de ile Suriye sınırı arasında sıkıştırmışlar, Türkiye ile İran sınırı arasına sıkıştırıp kendilerini oradan kurtarmaya çalışıyorlar. Aman biz ilgilenmeyelim diyorlar. Bir tane artist gönderirler Angelina Jolie bir fotoğraf verir. Onlar da otururlar, bu işlerle ne güzel ilgilendik derler. Ya kolları kopan çocuklar, annelerini babalarını kaybeden evlatlar, ya önümüzdeki 100 yıla tramva olarak yansıyacak nesiller, ya bu tramvaların yapacağı hal nasıl olacak?” dedi. ''Biz batı gibi Afrika’nın madenleri yüzünden orayı sömürenlerden değiliz'' Suriye’de yapılanları da anlatan Bakan Soylu, “Bize kızdılar. İdlip’te briket ev yapıyorsunuz diye. Keyfimizden yapıyoruz sanki. Bütün STK’larla birlikte 50 bin üzerinde yaptığımız evler oradaki insanların asgari oturabilecekleri yer bulabilmeleri içindir. Yarın öbür gün çadırları bittiği zaman Türkiye’ye bir yolculuk başlatmamalarının temini için. Onları orda güvenli bir şekilde oturtabilmek için. Geçen pazar günü Çobanbey’de Suriye tarafındaydık. Bin 400’ün üzerinde sanayi sitesi yaptık. Kendi paramızla değil. Orayı önce huzura, güvene getirdik. Oranın meclisi ile ortak yer ayarlandı. Bir bölümü bitti, diğer bölümü haziranda bitecek tam 25 bin kişi çalışacak. Zaten orası Gaziantep ve Kilis’le iç içe. Buradan oraya insanlar gidecekler. Biz batı gibi Afrika’nın madenleri yüzünden orayı sömüren, ondan sonra posasını orada bırakıp bu insanlar ne yaparsa yapsınlar diyen bir millet değiliz. Biz gittik İdlip’te insanların sağlık, eğitim hizmetlerini alabilmeleri için ne gerekiyorsa yaptık. Bunu da gelecek nesillerimize gösterdik. Fırat Kalkanı bölgesinin yeniden ticaret merkezi haline gelmesini ve hayatın normalleşerek buradan oraya dönüşün sağlanması için adımlar attık. Bunların hangisini batı ülkeleri yaptı? Biz yaptık. Benimle dalga geçiyorlar. Şımarmadık diyorum, evet şımarmadık doğru. 3 bin dolardan 10 bin dolara geldik biz şımarmadık. Atamıza, anamıza sırtımızı dönmedik. Komşularımıza sırtımızı dönmedik. Camilerimize, İstiklal Marşımıza, Cumhuriyetimizi kuranlara kulaklarımızı tıkamadık” dedi. ''Mahallelerde dijitalleşmeyi sağlıyoruz'' Muhtarlar için Mekansal Adres Kayıt Sistemi (MAKS) tamamladıklarını anlatan Soylu, “Ölü projeydi, inat ettik, ASELSAN’a ağa, baba dedik. Onlarda bu projeyi bitirdiler. Bizde borcumuzu onlara yavaş yavaş ödüyoruz. Ama işimizi yaptık. Bunları şimdi belediye ve muhtarlarımıza açıyoruz. Tüm kamu kuruluşlarına açıyoruz. Kurumların entegrasyonunu oraya getiriyoruz. Kişisel Veriler Kanunu’nun bize elverdiği ölçüler dahilinde muhtarlarımıza açacağız. Muhtarlarımız mahallelerinde göçmenlerin tamamını görecekler. Orada yaşayanları, taşıyanları görebilecekler. Gün geçtikçe sistem geliştikçe açmaya devam edeceğiz. Nüfus Matik dediğimiz bir memur kadar görevini yapacak mekanizma kurduk. Nüfus idaresine gelmeden yapılması gereken işlerden bir tanesi mahallede, yerinde halledilsin. Burada dijitalleşmenin bize sağladığı avantajları kullanacağız” şeklinde konuştu. Sosyal medyanın da dünyada önemli bir mesele haline geldiğini ifade eden Soylu, “Göçün sebebi biz olmadığımız gibi, facebook ve twitter’inde sahibi biz miyiz? Her türlü suç orada işlensin, her kişinin orada mahremiyetine girilsin, her türlü hakaret yapılsın. Dünya bununla ilgili ne yapıyor? Dünya salgınla ilgili bize çözüm üretti mi? Dünya Sağlık Örgütü bir çözüm üretmeyi bırak birbirlerinin maskelerini çaldılar. Birbirlerine aşı vermediler. Aşıyı stratejik güç olarak kullandılar. ‘18 Mart’ta Avrupa Birliği mutabakat imzaladı. Dedi ki, ‘Biz göçün kaynağında engellenmesi için adım atacağız’. Bir tek adım atmadı. Tamamı yalan üzerine oturmuş, vizyonsuz bir liderler manzumesinin yapamadıklarını gördüğümüz yıllar geçirdik, geçiriyoruz. İnsanları ölüme terk ettiler. Ege Deniz’inde botları batırdılar. İnsanları soydular. Bunlardan bir tanesini Türkiye yapmış olsaydı, bizi dünya mahkemelerinde yargılarlardı. Kendilerinin dokunulmazlıkları var. 21. yüzyıl onların dokunulmazlıklarını aldı” diye konuştu.

2 yıl önce

Canan Kaftancıoğlu partisinin geçmişini unuttu! Şaşkına çeviren 'burs' açıklaması

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, katıldığı canlı yayınında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin faaliyetlerine ilişkin konuştu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ya da diğer CHP yönetimindeki belediyelere saldırıların en büyük sebebi olarak hayata geçirdikleri 'eğitim desteği' projesini örnek gösteren Kaftancıoğlu, öğrencilere verdikleri bursun 'bugüne kadar yapılmayan bir destek olduğunu' öne sürdü. Kaftancıoğlu açıklamasında, "Bugüne kadar hiç yapılmayan bir şekilde üniversite öğrencilerine eğitim desteği verdik." dedi. PARTİSİNİN İTİRAZINI UNUTTU CHP, AK Parti'li belediyelerin öğrencilere verdiği bursların iptali için 2008 yılında Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu. İlgili düzenleme belediyeler hariç diğer kamu kurum ve kuruluşlarının burs, kredi ve nakdî yardım adı altında herhangi bir ödeme yapmalarını yasaklamış, ancak CHP'nin iptal davası üzerine AYM, kanun metnindeki 'belediyeler hariç' ibaresini iptal etmişti. Bu nedenle, söz konusu tarihten sonra diğer kamu kurum ve kuruluşları gibi belediyelerin de yurt içinde yüksek öğrenim gören ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs, kredi ve nakdî yardım adı altında herhangi bir ödeme yapmaları söz konusu başvuru ile yasak kapsamına girmişti.

2 yıl önce

PKK'nın siyasi kanadı HDP’ye destek! Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Euronews'te HDP'yi savundu

Erken seçim isteyen Millet İttifakı'nda muhalefet partileri arasındaki diplomasi trafiği de sıklaştı. Karşılıklı ziyaretlerin ve çeşitli konularda fikir alışverişlerinin yapıldığı partilerin liderlerinden ittifakı zedelememek adına birbirinden ilginç açıklamalar gelmeye devam ediyor. Önceki gün Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret eden HDP'lilerin ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da HDP heyeti ile yaptıkları görüşmenin ardından dikkat çeken söylemlerde bulundu. Karamollaoğlu, Euronews'e verdiği demeçte HDP'ye dair şunları söyledi: "Biz başlangıçtan beri ülkenin bütünlüğü, huzuru ve barışı çerçevesinde bu problemlerin ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Biz bütünlüğümüzden vazgeçemeyiz. Birbirimizle münasebetlerimizde de şiddete başvurmamalıyız. Terörü kabullenmemiz mümkün değil. O zaman konuşmamız icap eder. Bir partidir, ilke ve programlarını benimsemeyebilirim ama demokratik şartlar altında konuşmamızdan da tabi bir şey yok. Aslında bir takım mesafeler kat edildi. AK Parti, ilk zamanlar benim söylediğim çerçevede bu meseleye yaklaşmaya çalıştı. Bir süreç takip edildi ve barış görüşmeleri yapıldı. Ama o süreç esnasında da terörün şiddetlenmesi ister istemez kutuplaşmaya sebep verdi. Ben şu anki noktada ümit ediyorum ki HDP de terör ile arasına mutlaka bir mesafe koyacaktır ki koyuyor da. HDP'nin içinde bunlar da var, yine parti içinde farklı gruplar ve sesleri çıktığı da bir gerçek. Onun için terörü bir tarafa bırakmamız ve demokratik şartlar altında konuşmamız gerekir. "AK Partinin attığı adımlar da var" Kendi lisanlarını konuşması gibi bu istikamette AK Partinin attığı adımlar da var. Bugün Türkçe yayın yapan bir kanal var, Kürtçe konuşması suç değil ki geçmişte maalesef bu bir suçtu. Yine kendilerini ifade etmelerine fırsat verilmedi ama şimdi var. Bunun ötesinde bir sorun yok." HDP’ye destek ziyareti Öte yadan, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu geçtiğimiz günlerde HDP’yi ziyaret etti. Muhalefet partilerinin terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’yi ziyaret etmeleri, HDP’nin kapatılma davası öncesi HDP’ye destek ziyareti olarak nitelendirildi.

2 yıl önce

“Mağduriyet bunun neresindedir?” Bahçeli'den İBB'deki terör teftişine yönelik açıklama: Suç sabit görülürse İBB Başkanı makamı işgal edemez

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: 2021 yılını geride bırakarak yeni yıla yeni umutlarla girmiş oluyoruz. Muhatap olduğumuz tehditlerle başa çıkabilmek için dört başı mahmur bir tarih şuuruna sahip olmamız lazım. Süte su katan, kana ekmek doğrayan, vicdanı esir kampına düşen, iradesi dümen, ilkesi duman olan kim varsa tanımalıyız, ipliklerini de pazara çıkarmalıyız Covid 19 tedavisinde kullanılan aşılara bile erişemeyen insanların varlığı kahredici biçimde hafızalara yerleşmiştir. Türkiye de aşılara ulaşamayan ülkelere arka çıkmıştır. ÖZGÜR ÖZEL'E TEPKİ Milli manevi değerlerimize kim sataşıyorsa mahkeme-i kübrada da davacıyız. Ağzının dikişleri patlamış CHP'li Başkanvekili kuran kursları için Orta Çağ zihniyeti demekle din dışı bühtanda bulunmuştur. Ya ortaçağı bilmiyor ya Kuran'dan habersizdir. Klasik ve klişeleşmiş CHP üslubu nüksetmiştir. Namazda gözü olmayının ezanda kuşağı olmazmış. İman nasip işidir, Allah'ın ikramıdır. İnanıp inanmamak herkesin kendi bileceği iştir ancak dinimize laf söylettirmeyiz, kitabımıza Orta Çağ zihniyeti diyenlerin yanına bırakmayız. CHP Genel Başkanının derhal özür ve Allah'tan af dilemesi gerekmesi gerekmektedir. Namazda okunan Kunut dualarını ayet sanan, cuma namazını kazaya bırakan zihniyet CHP'nin ta kendisidir. Bu sefilin yatacak sığınacak yeri yoktur. CHP zihniyeti mağlup olmaya mahkumdur. Partimizin simgelerini kullanıp çeteleşmeye ve sokak eylemleri yapmaya çalışanların enselerinde gözümüz olacak. Kimse hesap hatası yapmasın RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ Temennimiz anlaşmazlıkların uzlaşmayla düğümlenmesidir. 2021 yılının bitimine saatler kala Biden ile Putin arasında kurulan telefon diplomasisinden bir sonuç çıkmamıştır. Nükleer savaştan bahsedilmesi başka vahim risktir. Rus ve ABD heyetleri arasında Cenevre'de gerçekleşecek görüşme trafiği bundan sonraki gelişmelerin seyrini tayin edecektir. YUNANİSTAN'A SERT TEPKİ Yunanistan'ın silahlanma yarışı, Ege'de uluslararası hukuku çiğnemesi, hazmedilmesi mümkün olmayan hamlelerdir. Ege Denizi'ne fit serpiştirenlerin sonu hezimettir. Yunanistan savaş gemisine fazla güvenmesin. Yunanistan sabrımızı test etmekten vazgeçmelidir. Ülkücüden terörist çıkaran ABD'nin damgalı teröristlere şirin çocuk muamelesi yapması alenileşmiştir. Bu ülkede iç huzur hakim olmadan Türkiye'nin güvenli olması mümkün değildir. Terör devleti planları şehitlerimizin kanı gazilerimizin cesaretiyle bozulmuştur. Terörist eylemleri engelleme hususunda muazzam bir mücadele azmi sergilenmiştir. Suriye'de iç huzur hakim olmadan Türkiye güvenli olamaz. Türkiye terörü bitirmeye kararlıdır. Terörün kökü kazınacak, 2022 milat olacaktır. Bu nedenle PKK'nın sureti HDP kapatılmalıdır. İBB'YE TERÖR TEFTİŞİ HDP ile ittifak kuran, gelecek düşleyen hangi parti varsa suç ortağıdır, bölücülük çukurundadır. Muhteşem başarılarımızı TBMM'de kaybetmeye hakkımız olmadığı gibi İBB'de pazarlık konusu yapmaya kimse kalkışmamalıdır. Terörün emellerine hizmet eden sözde milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması adaletin ve milli iradenin şerefidir. Kahraman güvenlik güçlerimizin mücadele onurunu siyasi rant uğruna hiçe sayanlar doğrudan doğruya ayağımızın altındadır. İBB'de işe alınan çok sayıda kişiden 557'sinin terör örgütleriyle irtibatlı olduklarına dair iddianın üzerine gidilmesi bir hukuk gerçeğidir. Bundan rahatsızlık duyanlar, utanmaz yüzleriyle Türkiye'nin karşı cephesi, Türk milletinin kripto hasımlarıdır. Belediye Başkanı kimlerin işe alınıp alınmayacağını sormamış mıdır? Hiç haberi yoksa daha tehlikelidir, o zaman da katmerli suçludur. İBB Başkanı her durumda sorumludur. Suç sabit görülürse İBB Başkanı bir saniye bile olsa makamını işgal edemez, etmemelidir. Sayın Erdoğan okuduğu bir şiir yüzünden büyük haksızlıklara uğramış ve görevden alınmıştı. Peki mevcut Büyükşehir Belediye başkanı şiir mi okudu? Hayır. Terör örgütleriyle bağlantılı olanların işe alınması konusunda soruşturulması maksadında tecrübeli müfettişler görevlendirildi. Ne var bunda? Mağduriyet bunun neresindedir?

2 yıl önce

"Siyasi ve askeri casusluk" suçundan yargılanan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan'ın Afrin hazırlığını da yabancı devlet görevlilerine aktardığı tespit edildi

Siyasi ve askeri casusluk' suçundan hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Gürcan, 2016-2021 yılları arasında yabancı ülkelerin devlet görevlileriyle görüşerek para karşılığı bilgi aktardı. Hazırlanan bilgi notunda Gürcan'ın Kasım 2017'de "Irak/Zaho'da Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait bir irtibat bürosunun bulunduğu, TSK'nın Zoha'daki varlığının Habur sınır kapısının peşmerge güçlerinden alınarak Irak Ordusu'na devredilmesi kapsamında değil koordinasyon için olduğu" şeklinde bilgiler ilettiği kaydedildi. Gürcan'ın Aralık 2017'de "Türk kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Rusya'nın 400 askerini Afrin merkezinden ve Afrin'deki hava üssünden geri çektiği, haberin güvenirliğini halen teyit edemediği, bunun Türkiye'nin beklenen Afrin operasyonunun işareti olacağı, Afrin sınırındaki Türkiye tarafından oluşturulan sınır duvarının bazı bölümlerinin çıkarıldığı, bunun Ankara'nın Afrin operasyonunu başlatma girişimi olduğunu, Türkiye'nin Suriye'ye ağır topçu birliklerini henüz konuşlandırmadığı" şeklinde bilgiler verdiği de aktarıldı. Sabah'ın haberine göre; Gürcan'ın Şubat 2018'de yaptığı görüşmesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüşmesine ilişkin olarak "Bir kaynağının toplantıda çok sayıda harita ve gergin yüz gördüğünü söylediği, görüşmenin ABD'li tercüman ve siyasi yardımcı olmadan özel bir şekilde gerçekleştiği, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre Ankara'nın ABD'den Münbiç ve Afrin'de bulunan PKK/KCK-PYD/YPG unsurlarının Fırat'ın doğusuna aktarılmasını talep ettiği" kaydedildi. Mart 2018'de "Teröristlerin geçişini önlemek için bazı komando birliklerinin Irak içerisinde geçici askeri karakollar kuracağını öğrendiği ayrıca Ankara'nın ABD karşıtı duyguları artırarak ve PKK'nın ABD ile olan bağlarını kullanarak Sincar'da Bağdat ile ortak harekatın yanı sıra Kandil, Harkuk ve Zap'taki PKK kamplarına ortak harekât düzenlenmesi için Bağdat'ı ikna etmeye oldukça istekli olduğu" ifadeleri bulunan Gürcan'ın Mayıs 2018'de "Türkiye'nin bölgede inşa ettiği gözlem noktalarını komando birlikleri ve tanklarla takviye ettiği, bölgede iki mekanize piyade tugayı bulunduğu" şeklinde bilgiler paylaştığı ifade edildi. 'TSK'DA KUTUPLAŞMALAR VAR' 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından TSK içerisinde kamplaşma olduğunu ifade ettiği belirtilen Gürcan'ın Ağustos 2019'da "Başarısız darbe girişimi akabinde TSK içerisinde muhafazakarlar, Adalet Savunucuları Derneği üyeleri, mukaddesatçılar, Adnan Tanrıverdi destekçileri, neo milliyetçiler, Atlantikçiler, Avrasyacılar ve Perinçekçiler arasında kamplaşma olduğu" şeklinde bilgi verdiği ve Ekim 2019'da, "Türk istihbaratının Süleymaniye kent merkezinde son derece aktif olduğu, yerel kaynaklarından derledikleri PKK/KCK liderlerinin konumlarına ilişkin bilgileri TSK'ya bildirdikleri, KYB'nin PKK/KCK'nın bölgedeki etkinliğini azaltmak için Türk istihbaratına HUMINT'e dayalı bilgi aktarımında bulunduğunu düşündüğü" ifadeleri bilgi notunda yer aldı. 'SURİYE'DE TÜRK KUVVETLERİNİN SAYISI AZALTILDI' Bilgi notunda Gürcan'ın 2021 Şubat ayında görüştüğü yabancı devlet görevlisine, Türkiye'nin Suriye'ye ilave askeri birlikler göndermeyeceğini, orada yaklaşık 8 bin Türk askerinin olduğunu, askeri rotasyon amacıyla konumlarının değiştirildiğini, işin aslına bakıldığında Suriye'de Türk kuvvetlerinin sayısının azaltıldığını, birçok görev yerinin kapatıldığını ve askerlerin Türkiye'ye döndüğünü, bunun nedeninin Rusların güneyden zorlaması olduğunu, İdlib'deki birçok kişinin 2021 yılının sonuna kadar Rusya'nın Esad Kuvvetleriyle koordineli bir operasyon yapacağından endişe duyduğunu, 2021 içerisinde İdlib'de her şeyin son bulacağını, İdlib'e yatırım yapılmadığını, herkesin bu operasyonu beklediği şeklinde bilgi verdiği anlatıldı. 'S-400'LERLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ Gürcan'ın S-400'lerin Ankara'da bir depoda tutulduğunu ve Ankara dışına çıkarmanın imkansız görüldüğünü, Mayıs 2021'de yaptığı görüşmesinde ise Batman Hava Üssü'nün Türkiye'nin Kuzey Irak'taki operasyonlarını sürdürdüğü asıl üs olduğunu, F-16'ların Diyarbakır askeri üssünü kullandığını, Şırnak 23. Komuta bölgesinin Kuzey Irak operasyonlarının koordinasyonu için kullanıldığını, İstanbul'da PKK/KCK'lı iki şahsın yakalanması olayında polisin valizleri sahipleri ile eşleştirilmesine yönelik lazer sistemi kullanması hakkındaki çalışmasını 'bir arkadaşı vasıtasıyla elde ettiğini' belirttiği tespit edildi.

1 2 ... 11 12 13 14 15 16 17 ... 58 59